İslamcı değilim Müslüman'ım

Başlatan Mücteba, 25 Haziran 2012, 11:02:38

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

İslamcı değilim Müslüman'ım

Bendeniz İslamcı bir yazar değilim, Müslüman bir yazarım. Maalesef uygulamada, beşerî planda çeşit çeşit Müslümanlık var, bendeniz nasıl bir Müslüman'ım? Ehl-i sünnet ve cemaat fırka-i nâciyesine mensubum.

Ümmetçi değilim, ümmet şuuruna sahip bir Müslüman'ım.

İtikatta Mâturidîyim, mezhebim Hanefî mezhebidir.

Herhangi bir tarikata mensup muyum, derviş miyim, muhib miyim? Bu konuda bilgi vermek istemem, tarikat reklâmı yapılmasına karşıyım. Sadece şu kadarını söylerim: Ehl-i sünnet dairesinde olmak ve şeriata bağlı bulunmak şartıyla bütün gerçek tarikatları desteklerim, hepsine sempati ile bakarım.

Gerçek olmayan tarikatlar da mı var demek istiyorsun? Maalesef var.

Herhangi bir İslamî cemaate, fırkaya, hizbe, gruba, kliğe, sekte mensup musun? Değilim. Bunların sünnet ve şeriat dairesinde olanlarını sever ve desteklerim, olmayanlardan uzak dururum.

Daha önce de yazmıştım, tekrar edeyim: Müslüman bir yazar olarak şu değerleri önde tutar ve onlara hizmet etmek isterim:

İslam... İman... Kur'an... Sünnet... Şeriat... Ümmet... İslam ahlâkı... İmamet...

Sen kimsin ki, bu kadar yüce kavram ve değerlere hizmet edebilesin.

Ben bir hiçim ama hiç olarak da çok zelilâne, nâçizâne, fakirâne, kemterâne biiznillah hizmet edebilirim.

Sen din âlimi ve fakih değilsin, din işlerine niçin karışıyorsun?

Cevap: Din işlerine karışmıyorum. Sade bir Müslüman olarak İslam'ın iki kere iki eder dört derecesinde kuvvetli, zarurî temel değer, hüküm ve kurumlarını yazıyorum. Sahih itikada, namaza, cemaate, ihlâsa, zekâtın ödenmesine, tâife-i nisanın tesettüre girmesine dâvet etmek için ulemadan ve fukahadan olmak gerekmez. Nitekim parçanın bütünden büyük olamayacağını söylemek için de mantık müderrisi olmak icab etmez.

Bugün Türkiye Müslümanlarının durumlarının ve geleceklerinin parlak olmadığını yazıp duruyorsun...

Cevap: Görünen köy kılavuz istemez. Türkiye Müslümanları çok vahim, çok öldürücü, çok helak edici günahlar, isyanlar, gafletler, fısklar, fücurlar içindedir.

İtikat konusunda büyük bozukluklar, bid'atler görülmektedir.

Beş vakit namaz yüzde doksan terk edilmiştir.

Ümmet birliği yoktur, birbirinden kopuk bir sürü cemaat vardır.

Halk ve gençliğin büyük kısmı ilmihalini yeteri kadar bilmemektedir.

Zina, faiz, gıybet, tecessüs, dedikodu ve diğer ahlâk bozuklukları çok yaygın ve yoğun durumdadır.

Para, zenginlik, konfor, lüks, tek kelimeyle israf ana değer olmuştur.

Emr-i maruf ve nehy-i münker yapılmamaktadır.

Bunca kötülük varken durumu iyi, geleceği parlak görmem mümkün müdür?

Karamsar uyarılarınla fitneye sebep olmuyor musun?

Cevap: Asıl fitne, böyle uyarıları yapmamaktır.

Sen iyi bir Müslüman mısın?

Kendime iyi Müslüman demekten hayâ ederim. Sadece mü'min olduğumu söylerim.

Dünyayı düzelteceğini mi sanıyorsun?

Öyle bir manyaklığım yoktur. Yukarıda beyan etmiştim, bir nebzecik de olsa vazifemi yapıyorum. Bilmem ki, yapabiliyor muyum?


Mehmet Şevket EYGİ - 25 Haziran 2012 Pazartesi

mazhar

Karun'ları eleştiren Karun'lar bunlar!

-Lütfü Bey; bu haftaki sohbetimizde, kapitalizm karşıtı olduğunu söyleyip de tam bir kapitalist gibi yaşayanların tutarsızlığı hakkında konuşalım. Nitekim kapitalizm karşıtlarının yürüyüşlerine iştirak eden, AK Parti yöneticilerini "Harun gibi gelip Karun gibi yaşıyorlar" diye eleştiren Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bu Ramazan'da Rodos adasına gidip çok pahalı bir yatta, Aydın Doğan gibi Türkiye'nin en büyük kapitalistinin de katıldığı bir doğum günü partisi verdi. Böylesine bir tutarsızlık hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Bu konuda sadece Ahmet Hakan'ı eleştirmek gibi bir haksızlık yapılmasın; çünkü yatta doğum günü partisini sadece o vermiyor. Kapitalizm karşıtı olduğunu söyleyip de, "İslamcıyım" ya da "sosyalistim" deyip de yatlarda doğum günü partisi veren başkalarının da olduğu biliniyor. Ne İslamcılar tanıdım; yaşamlarının İslamcılıkla ilgisi yoktu. Ne sosyalistler tanıdım; yaşamlarının sosyalistlikle ilgisi yoktu. Bunlar kapitalizme, Karun'lara karşı olduklarını söylüyorlardı; ama bir kapitalist, Karun gibi yaşıyorlardı. En pahalı semtlerde, en pahalı evlerde oturuyor; en pahalı arabalara biniyor; en pahalı otellerde vur patlasın çal oynasın tarzı yaşıyorlardı. Ondan sonra da kalkıp "Kapitalizm karşıtıyım"; "Karun'lara karşıyım" diyorlardı. Bunlara kim inanır? Maalesef söylemi ile yaşamı farklı olanlar çoğunluktadır. Ben de kapitalizm karşıtıyım. Ama sizin ve beni tanıyan herkesin bildiği gibi, sadece söylemimle değil yaşamımla da kapitalizm karşıtıyım. Bir emekçi mahallesinde son derece mütevazı bir evde oturmaktayım. Ulaşımda belediye otobüsleri gibi toplu taşım araçlarını kullanmaktayım. Oysa ben de istesem kapitalistler gibi yaşarım. Benim de var böyle yaşayacak maddi imkanlarım. Ama ben sahip olduğum maddi imkanları pek çok özürlü çocuğu tedavi ettirmek için harcarım. Kısacası, "Kapitalizm karşıtıyım; Karun'lara karşıyım" diyen, buna uygun yaşayacak. Söylediği ile yaptığı, söylemi ile yaşamı tutarlı olacak. Söylediği ile yaptığı, söylemi ile yaşamı tutarlı olmayanlar inandırıcı olamazlar. Bunlar olsalar olsalar, sözde kapitalizm karşıtı, özde kapitalist olurlar! Bunlar olsalar olsalar, Karun'ları eleştiren Karun'lar olurlar!

AL BURJUVAZİYİVUR NURJUVAZİYE!


-Geçen Ramazan'da İstanbul'un zenginlerinin, sosyetenin uğrak yeri olan içkili bir mekana gece yarısı giden başörtülü bir hanım ve eşi, "Başörtülüleri almıyoruz" gerekçesiyle alınmayınca bu durumdan şikayetçi oldular. Medyaya da yansıyan bu olayı nasıl yorumluyorsunuz?

-Birtakım Müslümanlar kapitalist yaşam tarzına bu derece heves ettikçe bakalım daha neler göreceğiz? Belki de günün birinde kadın ve erkeklerin anadan doğma dolaştıkları çıplaklar kampına girmek isteyip de "Başörtülüleri almıyoruz" denilince kıyametleri kopartan başörtülü hanımlar ve eşlerini de göreceğiz! Bazıları için gidiş o gidiştir. Sonuçta kapitalistin abdestlisi de abdestsizi de birdir! Nitekim abdestli kapitalistler de abdestsiz kapitalistler gibi yaşamak, en pahalı evlerde oturmak, en pahalı arabalara binmek, en pahalı eşyaları almak, en pahalı otellere gitmek, kısacası her şeyin en pahalısına sahip olmak istiyor. Ben bunu dile getirince de "Müslümanlar zengin olmasın mı; Müslümanlar zenginliklerini yaşamasın mı; Müslümanlar her şeyin en iyisine layık değil mi" gibi sorular soruluyor. Bir insan şu ya da bu yolla zengin olabilir. Mesela bir insana ailesinden büyük bir servet kalabilir. Önemli olan bir insanın zengin olmasından çok, o zenginliği kullanış biçimidir. Bir insan zenginliğini kendi zevki sefası için, gösteriş için kullanıyorsa benim açımdan makbul değildir. Malumunuz benim "başta türban, altta jip; olmaz olsun böyle tip" diye eleştirdiğim tipler var. Kadın ya da erkek bu tipler şehir içinde birbirinden pahalı jipler ile dolaşırlar. Oysa jip sonuçta bir arazi aracıdır. Üstelik diğer arabalara göre daha fazla benzin yakmaktadır. Bir insan şehir içinde niye arazi aracı olan jipi kullanır? Herhalde diğer arabalara göre daha yüksek olan jipi, diğer insanlara yüksekten, tepeden bakmak için kullanır! Öyle ya jipi şehir içinde kullanmanın kibirden, gösterişten başka ne anlamı vardır? Eskiden abdestsiz kapitalistlerin oluşturduğu burjuvazi denen bir sınıf bulunuyordu. Günümüzde bir de abdestli kapitalistlerin oluşturduğu nurjuvazimiz oldu! Al burjuvaziyi vur nurjuvaziye! Bunların birbirinden farkı ne?
Lütfü Oflaz.Haber Vaktim.com

osmanlı

İyi tabir nurjuvazi...jeep biraz alçak kalıyor, mercedes 3230 kamyon dorsesi kullansak daha tepeden bakarız..
Devrimci akıla sahip olanlar, luciferin yeni dünya düzenini yemezler...