mazhep tassubu nedir?

Başlatan eginli, 12 Şubat 2008, 11:26:05

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

eginli

kardeslerim, biz biliyoruzki,kisi mensubu bulundugu mezhebin bütün kural ve kaidelerine riayet etmesi lazim, ancak zaruret durumlarinda diger hak mezheplerden de istifade edebilir... diger mezheplerden faydalanacagi zaman o konuda o mezhebe gecme diye bir husustan bahsedilmekte , zaten bildigim kadariyla hanefi mezhebi zaruret durumunda diger mezheplerdeki kurallari tatbik etmek icin cevaz veriyor... bu durumda diger mezhebe gecme durumu nekadar dogru?
birde günümüzde sikca duydugumuz mezhep tassubu, tam olarak mensubu oldugumuz mezhebin kurallarini tatbik etmekmidir, yoksa kasdedilen baska bir sey midir ve caizmidir?  g2))
Allah(c.c)selami üzerimize olsun.

Bu dünyanin cefasindan sefasina sira gelmez,
gafil olma  ilme calis gecen günler geri gelmez.

Uludag

#1
Hanefi mezhebinde her sorunun cevabi vardir diye biliyordum. Taklit etme meselesine bir misal verebilirmisiniz? Hangi bir meselede taklit icab etti ki simdiye kadar?
Ayrica konu basligi biraz uygunsuz gibi... Mezheb taassubiyyeti varmi?  e44))
Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

ankebut-57

Mezhep taassubu, belli çevrelerin günümüzde hak mezhepleri bir çatı altında toplama(!) cüretkarlığını gösterme çabasında olduğu ve "Müçtehit taslakları"mızın fazlaca kullandığı bir terim.

Savundukları görüş ise, hak mezhepler bir çatı altında toplanmazsa millet birbirine düşman kesiliyormuş. Ben hiçbir Hanefî'nin bir Şâfi'ye bu yüzden kin bağladığını görmedim. Olmadı da...

Müctehid sıfatını kazanmış bir İslam aliminin, hüküm bakımından kapalı veya kesin olmayan (zannî) ayet ve hadisleri İslam’ın temel esaslarına aykırı olmayacak şekide yorumlayarak getirdiği çözümler topluluğundan birini benimseyerek, ameli sahada o istikamette gitmenin nasıl bir düşmanlığı olabilir ki?

O'nlar "müçtehid" iken belli hükümler vererek bir yol çizdiler. Bu çizdikleri yolda verdikleri hükümlere karşılık, doğru ise üç, isabetsiz ise bir sevap dahi aldılar. Zirâ onlar İlm-i Ledünnî'ye mazhar olmuş müçtehitlerdi ve bu da müçtehidlerin özelliklerinden biriydi.

Ama belli çevreler ve en bâriz görülenlerinden "Hayretin Karamangiller familyası" bu mezheplerin hükümlerini karıp-katıp bulamaç edip, kafası karışık halkın önüne servis yapmayı marifet edindiler. Mimar Sinan merhumun yaptığı Selimiye Câmii'nin kubbesini Süleymâniye Câmii'ne yamamaya kalktılar. Sonuçta dört başı mâmur olan, "dört dörtlük" hak mezheplere yeniden şekil verme cehâletini gösterme çabasına girdiler.

Onlar, o Allah vergisi olan ilimle, o şaheserleri dikmişken, onları bozmanın kendi yiyecekleri nane olmadığını bilemediler, dahası bu edepsizliği yapmaktan geri durmuyorlar.

Ama üzülerek ifade edelim ki günümüzde, namazda olduğu gibi, haccın, kurbanın da vakitlerinin değiştirilerek yılın 12 ayına yayılabileceği, yani senenin her mevsiminde yapılabileceği icitihâd(!)ında bulunma cür’etini bile gösteren sözde müctehidlere rastlamak mümkün. Hem de isimlerinin önünde kocaman kocaman ünvanlarıyla... Ve bunu da “bilimsellik!” adına yaptıklarını söylüyorlar ki, Allah’tan –şayet kabilse, istidatları varsa– hidâyetlerini istemekten başka ne dileyebiliriz!

Mehmed Zâhidü'l-Kevseri'nin "Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür!" sözünden yola çıkarak, bunların yaptığı "bulamacın" hangi kategoride değerlendirilebileceği merak konusudur. Bu bulamacın bir mezhep olmadığı açık. Çünkü bu iş müçtehidlikten uzak "Karamangiller" tayfasına emanet edilebilecek bir husus değil.

***

Zaten mezâhib-i telfike gitmemek şartıyla çok zaruri hususlarda mezhep taklidi câizdir. Yani mezheplerin hükümlerini birbirine katıp savurmak gibi bir görüş doğru değildir.

Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) bizzat kendileri:

Benim sünnetime, Râşid Halifelerim’in sünnetine temessük edin (tutunup sarılın), azı dişlerinizle sımsıkı yapışın.(Sünenü Ebî Dâvud, Sünnet.) buyurmuşlardır.

Kısaca benim bildiğim kadarıyla, "mezhep taassubu" terimi; belli çevrelerin yapmak istedikleri "mezhepleri bir çatı altında toplama" fiiline giydirdikleri bir kılıf. Bunu öne sürerek emellerini icrâ etmek. Yoksa hak mezheplerin birbirine düşmalığı gibi bir husus mevzû bahis bile değildir.

Bunu bağlı olduğu hak mezhebi tanıyıp, diğer hak mezhepleri yok saymak gibi bir manası da var. Tabî mezhepler hakkında bilgisi olan aklı başında bir müslüman bu tür görüşlere meyletmekten uzaktır.

Selam ve sevgiler...

Âlimleri irfan sahib eden, üç harf ile beş noktadır.(عشقْ)
Mü'minleri duhûlü cennet eyleyen, beş harf ile üç noktadır. (ايمان)

www.ayasofya.org