Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => GÖNÜL SULTANLARIMIZ => EVLİYAULLAH => Konuyu başlatan: antepli - 15 Haziran 2005, 14:51:52

Başlık: İmam-ı Rabbani H.Z
Gönderen: antepli - 15 Haziran 2005, 14:51:52
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyurduki;

Cennet ile Cehennem'den başka ebedî bir yer yoktur. Cennet'e girmek için îmân ve dînin emirlerine uymak lâzımdır.

Dünyâyı maksad edinmemeli. Dünyâ, nefsin arzularına yardımcıdır. Dünyâ ve âhiret bir arada olmaz. Dünyâya düşkün olmak, günahların başıdır. Dünyâya düşkün olanlar âhirette zarar görür. Dünyâya düşkün olmamanın ilâcı, İslâmiyete uymaktır.

Bu zamanda dünyâyı terk etmek çok zordur. Dünyâyı terk lâzımdır. Hakîkaten terk edemeyen, hükmen terk etmelidir ki, âhirette kurtulabilsin. Hükmen terk etmek de büyük nîmettir. Bu da, yemekte, içmekte, giyinmekte, meskende, dînin hudûdundan dışarıya taşmamakla olur.

Dünyâyı terk etmek iki türlüdür; birincisi, mübahların, zarûret mikdârından fazlasını terktir. Bu çok iyidir. İkincisi, haramları ve şüphelileri terkedip yalnız mübahları kullanmaktır. Bu zamanda bu da iyidir.

Tesbih okumak (sübhânellah demek), tövbenin anahtarı ve hattâ özüdür.

Vakit çok kıymetlidir. Kıymetli şeyler için kullanmak lâzımdır. İşlerin en kıymetlisi sâhibine hizmet etmektir. Yâni Allahü teâlâya ibâdet ve tâat etmektir.

Gençlik zamânında dînin emirlerine uymak, dünyâ ve âhiret nîmetlerinin en üstünüdür.

Annenin yavrusuna faydası olmadığı (annenin yavrusundan kaçacağı) kıyâmet günü için, hazırlık yapmayana yazıklar olsun!

Âyet-i kerîmede meâlen; "Vallâhu basîrun= Allah onların ne yaptıklarını görmektedir" buyruldu. Allahü teâlâ her şeyi gördüğü hâlde, (insanlar) çirkin işleri yaparlar. Aşağı bir kimsenin bile bu işleri gördüğünü bilseler, vaz geçerler yapmazlar. Bunlar ya Hak teâlânın görmesine inanmıyorlar, yâhud onun görmesine kıymet vermiyorlar. Îmânı olana her ikisi de yakışmaz.

Velîlerin hiçbiri, peygamber mertebesine varamaz.

Velîlerin hiçbiri, Sahâbî mertebesine çıkamaz.

İhlâs ile yapılan küçük bir iş, senelerce yapılan ibâdetler gibi kazanç (sevap) hâsıl eder.

Her ibâdeti seve seve yapmalı. Kul hakkına dokunmamağa, hakkı olanlara hakkını ödemeğe titizlikle çalışmalıdır..

Dünyânın vefâsızlıkta eşi yoktur, dünyâyı isteyenler de alçaklıkta ve bahillikte (cimrilikte) meşhûrdur. Azîz ömrünü, bu vefâsızın ve değersizin peşinde harcayanlara yazıklar ve korkular olsun.

Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslâmiyet bilgilerini öğreniniz ve bu bilgilere uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz.

İnsanlar riyâzet deyince, açlık çekmeği ve oruç tutmağı anladılar. Hâlbuki, dînimizin emrettiği kadar yimek için dikkat etmek, binlerce sene nâfile oruç tutmaktan daha faydalıdır.
 

 

evliyalar ansiklopedisi
Başlık: İmam-ı Rabbanî(k.s.) hazretlerinden
Gönderen: zambak313 - 15 Haziran 2005, 19:04:42
Allah razı olsun antepli kardeşim. Mevlam tatbik edebilmeyi nasip eylesin inşaAllah...
Başlık: İmam-ı Rabbanî(k.s.) hazretlerinden
Gönderen: abdulbatin - 15 Haziran 2005, 20:13:58
Allah(cc) razı olsun.
Başlık: İmam-ı Rabbanî(k.s.) hazretlerinden
Gönderen: antepli - 16 Haziran 2005, 15:52:17
RABBIM,cümlemizden razı olsun kardeşlerim
Başlık: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: antepli - 19 Aralık 2005, 13:07:02
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyurduki;

Cennet ile Cehennem'den başka ebedî bir yer yoktur. Cennet'e girmek için îmân ve dînin emirlerine uymak lâzımdır.

Dünyâyı maksad edinmemeli. Dünyâ, nefsin arzularına yardımcıdır. Dünyâ ve âhiret bir arada olmaz. Dünyâya düşkün olmak, günahların başıdır. Dünyâya düşkün olanlar âhirette zarar görür. Dünyâya düşkün olmamanın ilâcı, İslâmiyete uymaktır.

Bu zamanda dünyâyı terk etmek çok zordur. Dünyâyı terk lâzımdır. Hakîkaten terk edemeyen, hükmen terk etmelidir ki, âhirette kurtulabilsin. Hükmen terk etmek de büyük nîmettir. Bu da, yemekte, içmekte, giyinmekte, meskende, dînin hudûdundan dışarıya taşmamakla olur.

Dünyâyı terk etmek iki türlüdür; birincisi, mübahların, zarûret mikdârından fazlasını terktir. Bu çok iyidir. İkincisi, haramları ve şüphelileri terkedip yalnız mübahları kullanmaktır. Bu zamanda bu da iyidir.

Tesbih okumak (sübhânellah demek), tövbenin anahtarı ve hattâ özüdür.

Vakit çok kıymetlidir. Kıymetli şeyler için kullanmak lâzımdır. İşlerin en kıymetlisi sâhibine hizmet etmektir. Yâni Allahü teâlâya ibâdet ve tâat etmektir.

Gençlik zamânında dînin emirlerine uymak, dünyâ ve âhiret nîmetlerinin en üstünüdür.

Annenin yavrusuna faydası olmadığı (annenin yavrusundan kaçacağı) kıyâmet günü için, hazırlık yapmayana yazıklar olsun!

Âyet-i kerîmede meâlen; "Vallâhu basîrun= Allah onların ne yaptıklarını görmektedir" buyruldu. Allahü teâlâ her şeyi gördüğü hâlde, (insanlar) çirkin işleri yaparlar. Aşağı bir kimsenin bile bu işleri gördüğünü bilseler, vaz geçerler yapmazlar. Bunlar ya Hak teâlânın görmesine inanmıyorlar, yâhud onun görmesine kıymet vermiyorlar. Îmânı olana her ikisi de yakışmaz.

Velîlerin hiçbiri, peygamber mertebesine varamaz.

Velîlerin hiçbiri, Sahâbî mertebesine çıkamaz.

İhlâs ile yapılan küçük bir iş, senelerce yapılan ibâdetler gibi kazanç (sevap) hâsıl eder.

Her ibâdeti seve seve yapmalı. Kul hakkına dokunmamağa, hakkı olanlara hakkını ödemeğe titizlikle çalışmalıdır..

Dünyânın vefâsızlıkta eşi yoktur, dünyâyı isteyenler de alçaklıkta ve bahillikte (cimrilikte) meşhûrdur. Azîz ömrünü, bu vefâsızın ve değersizin peşinde harcayanlara yazıklar ve korkular olsun.

Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslâmiyet bilgilerini öğreniniz ve bu bilgilere uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz.

İnsanlar riyâzet deyince, açlık çekmeği ve oruç tutmağı anladılar. Hâlbuki, dînimizin emrettiği kadar yimek için dikkat etmek, binlerce sene nâfile oruç tutmaktan daha faydalıdır.




evliyalar ansiklopedisi
Başlık: İmam-ı Rabbani(k.s.)Hz lerinden
Gönderen: Mstfx67 - 19 Aralık 2005, 16:32:32
:x
Başlık: İmam-ı Rabbani(k.s.)Hz lerinden
Gönderen: Vuslat Yolcusu - 21 Aralık 2005, 00:18:00
Alıntı

Vakit çok kıymetlidir. Kıymetli şeyler için kullanmak lâzımdır. İşlerin en kıymetlisi sâhibine hizmet etmektir. Yâni Allahü teâlâya ibâdet ve tâat etmektir

 :x
Başlık: İmam-ı Rabbani(k.s.)Hz lerinden
Gönderen: İsra - 26 Aralık 2005, 14:28:28
Allahrazı olsun :x  :x
Başlık: İmam-ı Rabbani(k.s.)Hz lerinden
Gönderen: Vuslat Yolcusu - 26 Aralık 2005, 20:09:39
Alıntı

Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslâmiyet bilgilerini öğreniniz ve bu bilgilere uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz

 :x
Başlık: İmam-ı Rabbani(k.s.)Hz lerinden
Gönderen: ushtun09 - 28 Aralık 2005, 16:32:55
Alıntı

Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslâmiyet bilgilerini öğreniniz ve bu bilgilere uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz

ama dünya öyle bir hale gelmiş ki. bırakın dünyayı %99 müslümanız diye bildiğimiz ülkemiz öyle bir hale gelmiş ki, imanımızı muhafaza eden kalelerimiz bir bir yıkılmış, yerlerine gayet mâlâyânî şeyler konulmuş.

bu buhranlı ortamdan sıyrılıp, Allah rızası için, dinimizi tam anlamıyla yaşamamız için üzerimize farz olan ilimleri öğrenmeli.
hatta bu ilimleri öğrenme yolunda ayaklı ansiklopedilere yapışıp peşlerini bırakmamalı.

Allah sonumuzu hayr eylesin
Başlık: İmam-ı Rabbani(k.s.)Hz lerinden
Gönderen: Vuslat Yolcusu - 28 Aralık 2005, 23:00:16
ushtun09 kardesim karamsar olmayin gayret edenin Allah daima yanindadir
bizler yurt disinda nelerle karsilasiyoruz ama Allaha pirana havele ediyoruz
sabir herzaman iyidir önümüze devamli cikiyor vataninizda aynisini yapamiyorsunuz burda niye yapiyorsunuz karsimiza kale duvari gibi cikiyorlar Allahin izniyle piranin hikmetiyle oluyor  sabir dua :kirp:
Başlık: .
Gönderen: ABDULLAH LFC - 03 Ocak 2006, 23:24:24
.
Başlık: İmam-ı Rabbani(k.s.)Hz lerinden
Gönderen: ASUDE - 04 Ocak 2006, 20:20:51
Alıntı yapılan: "ABDULLAH LFC"
antepli kardeşim teşekkür ederiz....devamını bekleriz...




" imam-ı rabbanî yolundayız. onun evlatlarıyız. mesleğimiz, ehli sünnet yolu ve onu ihyadır."

      http://www.ihya.org








 :x  :x  :x  :x
Başlık: .
Gönderen: ABDULLAH LFC - 13 Mayıs 2006, 17:06:45
.
Başlık: İMAM-I RABBANÎ MÜCEDDİD-İ ELF-İ SÂNÎ AHMED FARÛKÎ SERHENDÎ (
Gönderen: Vuslat Yolcusu - 14 Mayıs 2006, 02:26:14
Alıntı

Zamanın alimleri İmam-ı Rabbanî Hazretlerine “sıla” ismiyle hitap ettiler. Sıla birleştirici demektir. Çünkü o,tasavvufun dinden ayrı bir şey olmadığını isbât etmiştir.

 :x
Başlık: İMAM-I RABBANÎ MÜCEDDİD-İ ELF-İ SÂNÎ AHMED FARÛKÎ SERHENDÎ (
Gönderen: şüheda - 15 Mayıs 2006, 00:00:07
NE BÜYÜK BİR ZAATTIR....MEKTUBATIDA BU ÜMMET İÇİN EN BÜYÜK VESİKA........Allah ŞEFAATINA NAİL EYLESİN.....
Başlık: İMÂM-I RABBÂNÎ HAZRETLERİNDEN (K.S.)
Gönderen: Vuslat Yolcusu - 20 Ekim 2006, 08:10:06
• Edebi gözetmek zikirden üstündür. Edebi gözetmeyen hakka kavuşamaz.
• Ehlinin (ailesinin) gönlünü almak için günâh işlemek ahmaklıktır.
• Kalbin tasfiyesi (temizlenmesi); İslâmiyet’e uymakla, sünnetlere yapışmakla, bid’atlardan ve nefse tatlı gelen şeylerden kaçınmakla olur. Zikri ve rehberi (doğru yolu gösteren âlimi) sevmek bunu kolaylaştırır.
• Malı zarardan korumanın ilacı zekât vermektir.
• Mekrûhtan sakınmak ve bir edebi gözetmek, zikirden, fikirden ve murakabeden daha fâidelidir.
• Mubâhları gelişigüzel kullanan, şüpheli şeyleri yapmaya başlar. Şüpheli şeyleri yapmak da harama yol açar.
• Nefse günahlardan kaçınmak, ibâdet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçınmak daha sevâbtır.
• Ölmek felâket değildir. Öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek felâkettir. Dua ve istiğfar etmekle ve onlar (ana baba) için sadaka vermekle imdatlarına yetişmek lâzımdır.
• Mâlâyâni (boş şeyler) ile vakit geçirmek Allâhü Teâlâ’dan uzaklaşmaya işarettir.
• Bir farzı vaktinde yapmak, bin sene nâfile ibâdet yapmaktan daha faidelidir.
• Gafletin ilacı; gönlünü Allâhü Teâlâ’ya vermiş olanların sohbetidir.
• Bu zamanda dünyâyı terk etmek çok zordur. Dünyâyı terk lâzımdır. Hakikâten terk edemeyen, hükmen terk etmelidir ki, âhirette kurtulabilsin. Hükmen terk etmek de    büyük nimettir. Bu da yemekte, içmekte, giyinmekte, meskende, dinin hududundan dışarıya taşmamakla olur.
• Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslâmî ilimleri öğreniniz ve bu ilimlere uygun olarak yaşayınız. Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyunla ve eğlenceyle geçirmemek için uyanık olunuz.
• Vakit çok kıymetlidir, kıymetli şeyler için kullanmak lâzımdır. İşlerin en kıymetlisi, sâhibine hizmet etmek, yani Allâhü Teâlâ’ya ibâdet ve itâat etmekle vakitleri geçirmek lâzımdır. (M.Ş.3)
Başlık: İMÂM-I RABBÂNÎ HAZRETLERİNDEN (K.S.)
Gönderen: Ahi - 21 Ekim 2006, 13:15:39
Eline sağlık güzel paylaşım için
Başlık: İMÂM-I RABBÂNÎ HAZRETLERİNDEN (K.S.)
Gönderen: duha - 22 Ekim 2006, 06:54:07
Alıntı

Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslâmî ilimleri öğreniniz ve bu ilimlere uygun olarak yaşayınız. Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyunla ve eğlenceyle geçirmemek için uyanık olunuz.
• Vakit çok kıymetlidir, kıymetli şeyler için kullanmak lâzımdır. İşlerin en kıymetlisi, sâhibine hizmet etmek, yani Allâhü Teâlâ’ya ibâdet ve itâat etmekle vakitleri geçirmek lâzımdır. (M.Ş.3)



Allah razı olsun.
Başlık: İMAM-I RABBANÎ MÜCEDDİD-İ ELF-İ SÂNÎ AHMED FARÛKÎ SERHENDÎ (
Gönderen: -SüHaN- - 25 Mayıs 2007, 17:16:37
Bugün mübarek müceddidin, "müceddidi elf-i sani’nin doğum yıldönümü…Yaşamında da yaşamından sonra da nice gönüllerin uyanışına vesile olan mübarek üstazı tanımak,hatırlamak adına değerli bir paylaşım olmuş..Allah razı olsun..Rabbim evlatları arasına dahil eylesin.Himmetlerinden mahrum eylemesin..
Başlık: İmam-ı Rabbani(k.s.)Hz lerinden
Gönderen: -SüHaN- - 25 Mayıs 2007, 17:22:25
Rabbim himmetlerinden mahrum eylemesin..Allah razı olsun kardeşim..

''Dünyâ hayâtı pek kısadır. Bunu en lüzumlu şeyde kullanmak gerekir. Bu en lüzûmlu şey de, kalbini toparlamış olanların yanında bulunmaktır. Hiçbir şey sohbet gibi faydalı olmaz.''
Başlık: İMAM-I RABBANÎ MÜCEDDİD-İ ELF-İ SÂNÎ AHMED FARÛKÎ SERHENDÎ (
Gönderen: Fatihan - 25 Mayıs 2007, 17:24:28
Alıntı

Rabbim evlatları arasına dahil eylesin.Himmetlerinden mahrum eylemesin..

amin
Başlık: İMÂM-I RABBÂNÎ HAZRETLERİNDEN (K.S.)
Gönderen: -SüHaN- - 25 Mayıs 2007, 17:28:43
''Bu zamanda dünyâyı terk etmek çok zordur. Dünyâyı terk lâzımdır. Hakikâten terk edemeyen, hükmen terk etmelidir ki, âhirette kurtulabilsin. Hükmen terk etmek de büyük nimettir. Bu da yemekte, içmekte, giyinmekte, meskende, dinin hududundan dışarıya taşmamakla olur. ''

Rabbim şiar edinenlerden eylesin..Allah razı olsun..
Başlık: İMÂM-I RABBÂNÎ HAZRETLERİNDEN (K.S.)
Gönderen: Fatihan - 25 Mayıs 2007, 17:34:40
Alıntı

Rabbim şiar edinenlerden eylesin..


Amin.
Başlık: İMÂM-I RABBÂNÎ HAZRETLERİNDEN (K.S.)
Gönderen: enfa - 25 Mayıs 2007, 17:35:19
amin
Başlık: İMAM-I RABBANÎ MÜCEDDİD-İ ELF-İ SÂNÎ AHMED FARÛKÎ SERHENDÎ (
Gönderen: Ahi - 25 Mayıs 2007, 19:14:49
Amin.
Başlık: Ynt: İMAM-I RABBANÎ MÜCEDDİD-İ ELF-İ SÂNÎ AHMED FARÛKÎ SERHENDÎ (
Gönderen: Ber-ceste - 11 Kasım 2007, 19:38:08
İmamı Rabbani Hazretlerinin (k.s.) Şemaili


İmamı Rabbani Hazretlerinin (k.s.) onyedi sene sohbetinde ve hizmetinde bulunan ve talebelerinin meşhurlarından olan Bedreddin Serhendi, Hadarat-ül Kuds kitabında, İmamı Rabbani Hazretlerinin (k.s.) şeklini, suretini, mübarek yüzünü şöyle tarif etmiştir.

-"Onun mübarek hilyesini şöyle beyan edelim ki, sevenleri ve yolunda bulunanlar, onun mübarek yüzünü ve sohbetlerini düşünerek feyz alsınlar. Beyaza yakın buğday tenli ve açık alınlı idi. Alnında ve mübarek yüzünde öyle bir nur parlardı ki, ona bakacak takat kalmaz¬dı.

Bir talebesi de; " Ne zaman mübarek yüzüne baksam, alnında ve yanaklarında "Allah" yazılı görürdüm" demiştir.

Kaşlarının arası açık idi. Kaşları yay gibi olup, uzun, siyah ve ince idi. Gözleri irice olup, siyahı tam siyah, beyazı tam beyaz idi. Mübarek burnunun ortası yük¬sekçe olup, ince idi. Dudakları kırmızı ve ince idi. Dişleri sık, birbiri¬ne bitişik olup, inci gibi parlar idi. Sakalları sık, heybetli ve yuvarlak olup, yanaklarına taşmazdı. Uzun boylu ve ince yapılı idi. Yani şiş¬man değildi. Sıcakta da olsa teri hep misk gibi kokardı. Yüzünün gü¬zelliği Yusuf aleyhisselamın güzelliğini andırırdı. Vecaheti (heybeti), vakarı Halilürrahman İbrahim aleyhisselamın heybetini andırırdı. Onu gören gayr-i ihtiyari, Yusuf aleyhisselamın güzelliğini bildiren;

"Böyle insan olmaz, bu ancak üstün bir melektir" (Yusuf-31) me¬alindeki ayet-i kerimeyi hatırlardı ve "SübhanAllah bu Allah ü Tealanın veli kuludur" derdi ve;

"Görüldüklerinde Allah ü TeaIayı hatırlanır" hadıs-i şerifini hatırlardı. Ondan her an ve her saat harikalar zuhur ederdi.


Altun Silsile-  Silsileyi Saadatı Nakşibendiyyeyi Aliyye
Başlık: Ynt: İMAM-I RABBANÎ MÜCEDDİD-İ ELF-İ SÂNÎ AHMED FARÛKÎ SERHENDÎ (
Gönderen: Vuslat Yolcusu - 11 Kasım 2007, 20:53:54
tesekkürler kardesim
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: kenz - 11 Kasım 2007, 23:14:50
Allah c.c. razi ve memnun olsun..İmam-ı Rabbani hazretlerinin gülleri olmaya talibiz inşeAllah...
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: afrah - 12 Kasım 2007, 00:04:53
inseAllah amin
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: Mahi - 05 Ağustos 2008, 15:10:57
Meşhur Halidi Bağdâdi'ye hocası Şahı Dehlevi (k.s.) yazdığı bir mektupta şöyle buyurur:
İmam-ı Rabbani'yi sevenler mümin ve takva sahipleridir. Sevmeyenler ise şaki ve munafıklardır. Bütün alemi İslam'a İmam-ı Rabbani'nin şükrünü eda etmek vaciptir.

İmam-ı Rabbani ve Yolundakiler
Berekât
Muhammed Hâşim Kişmi
Başlık: Sünneti terk etmek korkusu
Gönderen: Ber-ceste - 11 Ağustos 2008, 23:34:54
İmam-ı Rabbani H.Z. leri buyurdular ki;

'' Ramazan-ı şerifin son on günüydü teravih namazı kıldıktan sonra,kendimde bir gevşeklik hissedip yatmak istedim yatarken bu gevşekliğin çokluğundan evvela sağ tarafa döneceğimi unuttum, halbuki bu sünnet idi.

Sol tarafa dönüp yattım  bir müddet sonra sünneti terk ettiğim hatırıma geldi, bunu ilk defa terk ettiğimi düşündüm. O anda unutarak ve sehven olduğu bildirildi.

Fakat sünneti terk etmek korkusu benden gitmedi, hemen kalktım sağ tarafa dönüp yattım.

Bunu yaptıktan sonra Allah'ü Teala'nın nihayetsiz nur ve feyzleri zahir oldu ve şöyle bildirildi;

"Sen bu kadar sünnete riayet edince, ahirette hiç bir şekilde sana azab etmem"
Başlık: İmam-ı Rabbani Hz.'lerinin irtihali
Gönderen: Tuğra - 12 Ağustos 2008, 00:39:01
Imam-ı Rabbani (k.s.) Hazretlerinin nurlu bedeni yıkama tahtasının üzerine koyulup, elbiseleri soyulunca, orada olanların hepsi de gördüler ki, Hazret-i lmam, namazda olduğu gibi ellerini bağladı. Sağ elinin baş parmağı ve küçük parmağını, sol elin bileğinde halka yaptı.

Halbuki, oğulları vefatından sonra, kollarını duzeltıp uzatmışlardı. Yıkama tahtasına yatırırken, tebessüm etti ve bir müddet böyle mütebessim olarak kaldı. Hatta orada olanlar feryad ettiler.

Yıkayıcı, mübarek ellerini açıp düzeltti. Sol tarafa yatırdı, sağ tarafını yıkadı. Sağ tarafa yatırıp sol tarafını yıkayacağı zaman, orda bulunanlar, velilik kuvvetinin bir alameti olarak, zarif bir hareketle ellerinin hareket ettiğini, biraraya geldiğini ve eskisi gibi tekrar sağ elinin baş ve küçük parmaklarının, sol elinin bileğinde halka yaptığını gördüler. Halbuki sağ tarafa yatınca, sağ elin sol el üzerine gelmesi icabederdi. Latif elleri mum ve taze gül yaprağı kadar taze idiler. Bununla beraber öyle bir kuvvetle sol elini tutmuştu ki, ayırmak ve çözmek mümkün değildi.

Kefene sardıkları zaman, yine ellerinin bağlandığı görüldü. Böylece iki—üç defa vaki oldu. Nihayet ordakiler, bunda derin bir ma’na ve gizli bir sır olduğunu anlayıp, bir daha ellerini açmaya uğraşmadilar ve oğulları;

Hace Muhammed Said;
—“Madem ki, ‘muhterem babam böyle istiyor, böyle bırakalım” buyurdu.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hadis-i şerifde;

“Yaşadıkları gibi ölürler” buyurdu. Bu, Allah'ü Teala'nın büyük bir ihsanıdır. Dilediğine ihsan eyler. O’nun ihsanı boldur.

Altun Silsile
Başlık: Doğru İmanın Alameti
Gönderen: Tuğra - 12 Ağustos 2008, 12:15:13
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Doğru imanın alameti, kâfirleri düşman bilip, onlara mahsus olan ve kâfirlik alameti olan şeyleri yapmamaktır. Çünkü İslam ile küfür, birbirinin aksidir. Bunlardan birisine kıymet vermek, diğerine hakaret ve kötülemek olur.Allah ’ın düşmanlarını sevmek ve onlarla kaynaşmak, insanı Allah’a düşman olmaya sürükler. Bir kişi, kendini müslüman zanneder. Kelime-i tevhidi söyler, inanıyorum der. Namaz kılar ve ibadet yapar. Halbuki, bilmez ki, Allah’ın dostlarını sevmemek veya Allah’ın düşmanlarını sevmek onun imanını yok eder.) [m. 163]
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: Mahi - 12 Ağustos 2008, 21:08:30
Ömr-i şerifleri, insanların yaşı olup, manevî kemâllerin de yaşı olan kırk gelince, Hazret-i Hâce, bu sıkıntılarla dolu cihanın darlığından kurtulmak istedi. Bu günlerde birinin vefat haberinı işitip serapa dertli olan kalbinden içli bir âh sesi duyuldu.Ve:
—  «Çok iyi oldu, kurtuldu» buyurdu. Bundan makkası mevhum olan varlık libâsından kurtulmaktır. Zira olanlar, yalnız matlubu duymakla kalırlar. Şöyle ki"Mevlânâ Rûmî (kaddesellahü sirreh) vefatı zamanında, bu esrarı terennüm eyledi.

Beyt:
Ben tenden kurtulurum, o hayâlden kurtulur,
Gideyim, kavuşmanın sonu böyle bulunur
."

Bu günlerde hanımına:
— «Ben kırk yaşına gelince, büyük bir hâdise önüme gelir» buyurdu. Mübarek ellerini açtı ve
—  «Elimde olan bu çizgi, sana söylediğim sözün nişanıdır» dedi.
Yine bu günlerden bir gün, eline bir ayna alıp, hanımlarını çağırdı ve:
— «Gel beraber bu aynaya bakalım» dedi. O afîfe
der ki:
—  «Aynada, onları tamamen beyaz sakallı gördüm ve korktum. Bana böyle görünmeyiniz, bakmaya gücüm yetmiyor» dedim.
Tebessüm etti ve kendini asıl şeklinde gösterdi. Yine bu günlerde idi. Kendi keşflerini, bir rüya görmüş gibi zikretmeleri âdetleri olduğundan:
—  «Evliyâullahdan birine (bu yakınlarda Nakşibendî silsilesinin büyüklerinden biri âhirete intikal edecektir. Delhi şehrinin kenarında bir yere gömülsün ve insanlara karışmaktan kurtulsun) diye bildirildi.» dedi. Ve aynı yerde defnedildi. Bu zâtın kim olduğu hususunda, bazı talebeleri istihare eylediler, izin verilmediğini anlayınca, istihareden vaz geçtiler. Yine bir gün; kendisi için, "Bana şöyle bildirdiler ki; Senin dünyaya gelmekten maksadın, tamam oldu, Dünyada işin kalmadı, artık sefere çıkmak icab ediyor" Duyurdular. Ve yine:
—  «Görüyorum ki, kutb-i zaman öldü diyorlar, bu zamanda kendime mersiye olarak, güzel bir kaside okuyorum ve içinde çok yüksek marifetler bulunduğunu anlıyorum» buyurdu.
Hicrî bin on iki senesinin Cemâzı'l-âhir ayı gelince, hastalığa tutuldu. Bu günlerde şöyle buyurdu: Hâce Ahrâr'ı (radıyallâhu anh) rüyada gördüm ve bana:
—  «Gömlek giyiniz» dediler. Bu rüyayı anlattıktan sonra, tebessüm etti ve:
—  «Eğer yaşarsam Öyle yaparım, yaşamazsam, gömleğim kefenimdir» buyurdu.
Bu günlerde sefere çıkmak isteyen muhlis talebelerinden birine de:
—  «Birkaç gün, bir yere gitmeyiniz, son günlerimi yaşıyorum» dedi. Sâdık talebelerinden birçokları gelmişlerdi. Za'fiyetinin, hastalığının çok olduğu zamanlar, derin iîimler beyân eyleyip, çok yüksek hakikatlerden bahis ettilerr. Bir gece, hastalık ve za'fiyet o hale geldi ki, gören hâlet-i niza'da (can vermekte) olduklarını sanardı. Bir müddet sonra kendine gelip:
— «Eğer ölmek bu ise, ne büyük bir nimettir. Bu hâlden kurtulmak istemiyorum» buyurdu. Aynı ayın yirmibeşnci Cumartesi günü, hazırlık ve ayrılık eserleri görünmeğe başladı. Bütün dostlarına bakışları ile veda ederken,talebeleri, eshâbı ve dostları ağlamağa başladılar. Onlar ise tebessüm buyurup hayretle bakıyor ve sanki:
—  «Siz nasıl dervişlersiniz, kazaya rızâ dâiresinden çıkıp ağlarsınız» söylemek istiyordu. Bu sırada talebelerinden biri (Yâ İlâhel âlemin) mübarek kelimesini söyledi. Sür'atle onun tarafına bakıp, mübarek yüzünü onun tarafına çevirdi. Orada olanlardan biri:
—  «Onların bu hareket ve teveccühü hakîki mahbûbun ismini duyma şevkindendir» buyurunca, bu sözün tesiri ile mübarek gözleri yaş ile doldu, ikindi yaklaşmıştı. Sesli olarak Allahü Teâlâ'nın ismini zikretmekle meşgul olup böylece Allah diye, diye canını, canana teslim eyledi, (radıyalhhü anh) Vefatından sonra en İyi talebeleri karar verdikleri bir yere mezarlarını kazdılar. Tabutu oraya götüremediler. Telaşla bir başka yere götürüp indirdiler. Tabutu yere indirdikten sonra, o yerde ne görsünler:
Orası Hazret-i Hâce'nin talebeleri ile bir defa geldikleri bir yer idi. Burayı beğenmişti, abdest alıp, iki rekât namaz kılmıştı. O temiz yerden bir toprak mübarek eteklerine yapışmıştı, ve:
— «Bu yerin toprağı bizim eteğimizi tuttu» buyurmuştu. Ana caddeye yakın olan bu yerde lâhdini kazdılar. Bu irşâd memleketinin pâdişâhını, içli iniltilerle mezara indirdiler. Hâce Hüsâmeddin hazretlerinin bereketli gayretleri ile, mezarın etrafına ağaçlar meyveler, çiçekler dikip, orasını sanki zahiri bir cennet yaptılar. İnsanlar, ziyareti ile bereket ve şifâ bulurlar.

Beyt:
Mağfiret nuru parlasın, mezarında mum yerine,
Kapına gelenin kalbi gark olsun nur denizine.


Faziletli zatlar ve arifler vefat târihi için mersiyeler yazdılar. Buraya şiir hâlinde vefat tarihini gösteren bir manzum ile iktifa ediyorum.

Bir zat ki mahbübu ile baki oldu,
Ve sıfatlarından hep fâni oldu,
Halikına âşık, tam bir aşk ile
Mâhlûkata çok merhametli oldu.
Onun vasi senesi susuz dilime,
Bak ne güzel «Bahri marifet oldu
». (1012)


İmam-ı Rabbani ve Yolundakiler BEREKÂT. Muhammet Hâşim Kişmi... S.61'den 66'ya kadar.
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: Ferzin - 19 Ağustos 2008, 19:19:58
İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyorlar ki:

(Bid'at ehli, yapacağı değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannederek bid'at çıkarıyor, bid'atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değil, kâmildir. Dini noksan sanıp, tamamlamaya [çağa uydurmaya, çeşitli bid'atler çıkarmaya] çalışmak, Maide suresinin, (Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyeti vermekle razı oldum) mealindeki 3. âyetine inanmamak olur. (m.260)
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: Tuğra - 20 Ağustos 2008, 01:08:03
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur'an-ı kerimde, (İman ve ibadet etmek, müşriklere güç gelir) ve (Namaz kılmak müminlere kolay gelir) buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır.(1/191,289)
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: ihvan - 21 Ağustos 2008, 16:46:32
esef onu bilmeyene ahhhhh,duymayana ahhhhhhh.inmemiştir onun gibi mücessem rahmetullah.................................................................(işaAllah yanlış yazmadım aklımda kalan)
Başlık: Kutub
Gönderen: ABDULLAH LFC - 15 Eylül 2008, 17:23:53
...
...
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: Buka - 09 Ekim 2008, 18:17:25
Muhammed Hâşim-i Kişmî naklediyor: "Annesi tarafından Sultân-zâdelerden olan, bu yüksek yolumuzun üstâdlarından birinin oğlu, kulunç hastalığına yakalandı. Hastalığı günlerce devam etti. Doktorlara baş vurdu. Bir fâide göremedi. Çok eziyetler çekti, çok üzüldü. Ne yapacağını, kime baş vuracağını bilemiyor, gece gündüz gözüne uyku girmiyordu. Yakınlarından birini, bu fakîre gönderip;
—   "Yolumuzun azizlerinin büyüklerinden yüksek üstadınıza, iyi bir zamanda, bu belânın kaldırılması için teveccüh etmelerini arzederseniz, biz ve büyüklerimizin ruhları sizden memnun olur" diye söyledi.
Bu haberi getiren ikindiden sonra geldi. O gece yatsı namazından sonra, Imâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretlerini odalarında yalnız bulup, hastanın durumunu anlatıp kendilerinden teveccüh istediğini arzettim.
—"İnşaAllah elimizden geleni yaparız" buyurdu.
Sabah namazının farzını kıldıktan sonra, bizzat kendisi bu fakiri çağırdı. Kulağına yaklaşıp;
—" Teheccüd namazından sonra, akşam söylediğiniz hastalığın kalkması için duâ ettim. Allâhü Teâlânın yardımıyla o belâ kalktı. Hemen
git Duamızı o ümitsize ulaştır" buyurdu. Bu fakîr emirlerine uyarak, o şahsın yanına gittim. Beni görür görmez, yerinden fırladı, boynuma sarıldı
ve gözlerinden yaşlar akmağa başladı. Hâlbuki, ben daha bir kelimebile konuşmamıştım. Dedi ki:
—"Seni ne için gönderdiklerini anladım. Biraz önce, burada olanlara
—  "Gecenin bitmesine bir kaç saat kalmıştı ki, bu hastalık benden tamamen kalktı. Sanki hiç hasta olmamış gibi bir hâle geldim" demiştim.
Yakıen anladım ki, ricamı onlara arzetmişsiniz. Onlar da bu anda teheccud namazına kalkmışlar, bu hastalığın kalkmasına duâ ve taveccüh etmişlerdir. Duaları kabul edildi. Şimdi müjdesini bana gönderirler dite düşunuyordum ki siz geldiniz, "dedi. Ben de;—" İşin doğrusu tam anladığınız ve düşündüğünüz gibidir. İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri beni bu müjdeyi size ulaştırmak için gönderdiler. Elhamdülillah ki, yüksek yaratılışınız ve bağlılığınız sebebi ile yazıya ve habere lüzum göstermediniz" dedim. Bu hâdiseyi gördükten sonra şeyhzâde, sultân evladı bu zat, İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin (k.s.) huzuruna gelip, tövbe edip ve inâbe alarak, talebe olma saadetine kavuştu. Muhlislerden ve sevdiklerinden oldu. Hocasına gelirken hep yaya olarak gelir, bu memlekette, bu zamanda, böyle büyük bir zâtın bulunduğuna şükrederdi."
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Farûkî Serhendi (k.s.)
Gönderen: evladırabbani - 01 Aralık 2008, 00:30:27
kısa ama öz bilgileriniz için teşekkürler arkadaşlar......
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani H.Z
Gönderen: osmanli - 07 Ocak 2009, 23:38:00
İnsanları dara düşürmek,sıkıştırmak ve incitmek haramdır.
İmâm-ı Rabbânî
"Rahmetullahi Aleyh"
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani H.Z
Gönderen: mazhar - 29 Ekim 2011, 23:00:44
 Din, nefsi emmare'nin adetlerini ve boş arzularını  iptal için gelmiştir.


Mektubatı Rabbani k.s 1-289
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani H.Z
Gönderen: mazhar - 10 Aralık 2011, 09:46:13
Alıntı
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Doğru imanın alameti, kâfirleri düşman bilip, onlara mahsus olan ve kâfirlik alameti olan şeyleri yapmamaktır. Çünkü İslam ile küfür, birbirinin aksidir. Bunlardan birisine kıymet vermek, diğerine hakaret ve kötülemek olur.Allah ’ın düşmanlarını sevmek ve onlarla kaynaşmak, insanı Allah’a düşman olmaya sürükler. Bir kişi, kendini müslüman zanneder. Kelime-i tevhidi söyler, inanıyorum der. Namaz kılar ve ibadet yapar. Halbuki, bilmez ki, Allah’ın dostlarını sevmemek veya Allah’ın düşmanlarını sevmek onun imanını yok eder.) [m. 163]


29/Safer/1034/1524

Allahü Teala şefaatını nasip etsin.O yolda daim ve kaim etsin.
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani H.Z
Gönderen: tk1978 - 10 Aralık 2011, 11:36:22
Alıntı
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir kişi, kendini müslüman zanneder. Kelime-i tevhidi söyler, inanıyorum der. Namaz kılar ve ibadet yapar. Halbuki, bilmez ki, Allah’ın dostlarını sevmemek veya Allah’ın düşmanlarını sevmek onun imanını yok eder.) [m. 163]

Ne kadar muazzam ne kadar dikkatlere sayan bir söz. Üstünde her gün, her saniye durulmasi gereken bir söz. Kisinin kendisini devamli bu söz ile yoklasa, yeter yeter de artar bile. Allah sasirtmasin. Sevdiklerini bizlere sevdirsin, onlarin izin´den daimi yürümeyi nasip eylesin.
Başlık: Ynt: İmam-ı Rabbani H.Z
Gönderen: ihvan - 27 Eylül 2018, 13:22:11
mevlamız şefaatine nail eylesin...