Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => İSLAMİ SORULARINIZ VE CEVAPLARI => Konuyu başlatan: flyaway - 08 Aralık 2010, 15:28:05

Başlık: Bu konuları nasıl izah edebilirim?
Gönderen: flyaway - 08 Aralık 2010, 15:28:05
Muhteremler, sayfaya imkan oldukca girib faydalanmaya calisiyorum. Allah hepinizde razi ve memnun olsun. Rabbim yolundan ayirmasin.

Ehli Sünnet itikadina ve onun öne cikardigi alimlere baglanmanin ne kadar önemli oldugunu bizler buralarda cok daha iyi anliyoruz. Rabbim Ehli Sünnet itikadindan ayirmasin.

Sizlere bagzi solrularim olacak. Memleketimizde belki fazla karsilasilmayabilir ama yurtdisinda cok farkli kültürlerden karsilastiginiz icin, islamiyetide cok farkli yasayan insanlarla karsilasiyorsunuz.

Benim sorularim ilk olarak kildigimiz namaz ile alakali olacak. Ben elime gecirdigim bagzi kitaplarda fazla cevap bulamadim.

Uzatmadan sorayim.

1) Burada vahhabi zihniyetli insanlar ile karsilasiyoruz ve diyorlarki, saf tutuldugunda hem omuzlar hemde ayaklar birbirine degmeli yani ayaklari bi 15-20 cm kadar acacaksin (disko kapicisi gibi duracakmissin). Buna da kendilerine göre kaynak birseyler söylüyorlar.
Ehli Sünnet alimlerimizin herhangi birinde böyle birsey gecmektemidir?

2) Diyorlarki Dua hemen farzin arkasindan yapilmali ve herkesin kendisi yapmasi gerekir, sizin sona birakip Cemaat ile dua yapmaniz türklerin bir icadi ve bidat dir. Ben bizim yaptigimizin yanlis olmadigini biliyorum ama niye böyle yaptigimizida aciklamak ve etrafimdakilere zehirlerini yaymalari icin bu konularda onlari konusturmamak istiyorum.  Ne demeli?

3) Cuma namazinda kildigimiz zuhru ahir, son sünnet ve vaktin sünnetide osmanlinin icadiymis. aslen sünneti rasülüllahda bu yokmus.  ???

4) Bagzilarida diyorlarki Imami Azam (R.A) zamaninda Hadisi Seriflerin hepsi eline gecmemis, veya bazi hadislerden haberdar degilmis, ve meshur bir misal varmis buna fakat simdi tam hatirimda degil anlattiklari. Varmi böyle birsey, yoksa bu Ilmi Ledünniye inanmak istemiyenlerin dedigi seylermi?

5) Birde bir Mürsidi Kamile baglanmanin gerekliligini(farz degil ama yinede gerek) nasil izah edebilirim?

Simdilik bu kadar, aklima geldikcede bu sorularimi sormak isterim, müsade varsa :))))

Selamlar ve hürmetler
Başlık: Ynt: Bu konuları nasıl izah edebilirim?
Gönderen: müteallim - 09 Aralık 2010, 00:43:01
Uzatmadan sorayim.

1) Burada vahhabi zihniyetli insanlar ile karsilasiyoruz ve diyorlarki, saf tutuldugunda hem omuzlar hemde ayaklar birbirine degmeli yani ayaklari bi 15-20 cm kadar acacaksin (disko kapicisi gibi duracakmissin). Buna da kendilerine göre kaynak birseyler söylüyorlar.
Ehli Sünnet alimlerimizin herhangi birinde böyle birsey gecmektemidir?


Sorunun cevabi
Namazda ayakların arasını 4 parmak aralıkta tutmanın sünnet olduğunu Nurul Izah, Merakıl Felah, Halebi Sağir kitabında okudum. Bu hüküm namazı yalnız başına kılan için mi geçerli? Çünkü Nebi (sas): "VAllahi ya saflarınızı düzeltirsiniz, yahutta Allah kalblerinizi başka başka taraflara çevirir." dedi. Numan (ra) dedi ki: Ben sonra gördüm ki herkes omuzunu arkadaşının omuzuna, dizini arkadaşının dizine, topuğunu da arkadaşının topuğuna yapıştırıyordu." (Ebu Davud, 662)
Ayrıca Buhari'de şu rivayet var: Enes (r.a.)'in nakline göre Rasulullah (s.a.v.): "Namaz safflarınızı doğrultunuz. Çünkü ben sizleri sırtımın arkasından da görürüm" buyurdu. Enes (r.a.) şöyle dedi: Bizim her birimiz kendi omuzunu arkadaşının omuzuna, ayağını da arkadaşının ayağına yapıştırırdı. (Buhari, 725)
Abdullah Parlıyan, Riyazus Salihin tercümesinde bu rivayetten sonra şöyle der:
“Bu hadisin son bölümünde "omuzlarımızı ve ayaklarımızı birbirine yapıştırdık" bölümüyle saflardaki düzenleme yerde ayaklarla yukarıda da omuzlarla yapılıyor. Bugün bu hadisi tatbikata koyan bazı müslümanlar Hacc ve Umre maksadıyla geldikleri Mekke ve Medine'de ayaklarını ayaklarına bitiştiren kimseleri kınayıp ayıplıyorlar. Bu hadisi görmedikleri için böyle düşünüyorlar. Mekke, Medine ve diğer ülkelerde ayaklarını birbirine yapıştıran kimseleri görürsek kınamayalım; bu sünneti yerine getirdikleri için takdir edelim biz de öyle yapmaya çalışalım.” (Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu's-Salihin Tercümesi: 326.)
Bu sözleri doğrulayan şöyle bir rivayet gelmiş:
Enes (r.a.)'in nakline göre Rasulullah (s.a.v.): "Namaz safflarınızı doğrultunuz. Çünkü ben sizleri sırtımın arkasından da görürüm" buyurdu. Enes (r.a.); "Her bir kişinin omuzunu yanındakinin omuzuna, ayağını ayağına yapıştırdığını gördüm. Bunu bugün herhangi bir kimseye yapsam, sanki huysuz katır gibi benden kaçar." demiştir. (El Muhlis Fevaid'inde, Ebu Yala, Said b. Mansur, Ibn Ebi Şeybe 1/351 ve İsmaili nakletmiş; bkz. Fethul Bari 2/247)
Böyle yapınca da 4 parmaktan fazla oluyor cemaatta. Ves selam.
Cevap:
Namazda ayakların durumuyla ilgili olarak Hanefî mezhebinin kaynaklarında "dört parmak" kaydının zikredildiği doğrudur. el-Aynî bunun müstehap olduğunu belirtmiştir.[1]
İbnu'l-Hümâm, namaz kılan kimsenin kıyamda ayaklarının arasındaki açıklığın dört parmak miktarı olmasının uygun olacağını söyledikten sonra, İmam et-Tahâvî'nin, bu görüşün sahih olduğunu belirttiğini vurgular.[2]
Sahîhu'l-Buhârî üzerine yazdığı kıymetli şerhte Muhammed Enverşâh el-Keşmîrî bu mesele üzerinde dururken, namazda ayakların arasındaki açıklığın cemaat halinde kılınan namazla münferit kılınan namazda birbirinden farklı olacağına dair Sahabe ve Tabiun'dan herhangi bir nakil gelmediğini belirtir ve şunları söyler: "Aceleci olma ve düşün: (Safta duranlar için) hem omuzları, hem de ayakları birbirine bitiştirmek, zorlu bir alıştırma devresi geçirmeden mümkün olabilir mi? Hatta ondan sonra da mümkün olmaz! Bu, (ravilerin veya sonrakilerin?) ortaya çıkardığı bir uygulamadır. Ebû Dâvud'da, "Namazda Sağ Eli Sol El Üzerine Koyma" babında "Ayağı hizada tutmak ve sağ eli sol el üzerine koymak sünnettendir" diye nakledilmiştir.[3] Burada "ayağı hizada tutmak"tan maksat, ayakları aynı çizgide ve aralarını açık tutmaktır. Onlar, safta duranların topuklarının birbirine bitiştirilmesinin ardına düşmemişler, bu meseleyi sadece ayakların bitiştirilmesi hakkında zikretmişlerdir. en-Nesâî'de, "Ayakların Bitiştirilmesi" babında şöyle rivayet edilmiştir: "Bir kimse (kıyamda) ayaklarını birbirine bitiştirmişti. İbn Mes'ûd ona, "Sünnet'e muhalefet etti. Eğer ayaklarını serbest bıraksaydı Sünnet'e uygun davranmış olurdu" diye tepki gösterdi."[4]
Namazda ayakların durumuyla ilgili olarak Muhammed Enverşâh el-Keşmîrî sözlerini şöyle sürdürür: "İbn Mes'ûd'un demek istediği, buradaki durumun tam aksidir. Yani o kişi ayaklarını birbirine bitiştirmiş, aralarını açmamıştır. İbn Mes'ûd, "ayakları serbest bırakma (murâveha)" ifadesiyle, ayakların arasını açmayı kasdetmiştir.
"Şu halde Ebû Dâvud rivayetinde geçen "saff" kelimesi ile en-Nesâî rivayetinde geçen "saff" kelimesi birbirinin tam aksi anlamdadır."[5]
 
Bu bahsi işlediği yerin başında el-Keşmîrî, Şerhu'l-Vikâye'den naklen, ayaklar arasındaki açıklığın dört parmak veya bir karış miktarı olacağı görüşünün, konu hakkında Şâfiîler tarafından benimsenmiş görüşlerden birisi olduğunu belirtir. Bunu da bir not olarak eklemiş olalım.
"Halebî Kebîr" diye bilinen Gunyetu'l-Mütemellî'de[6] şöyle denir: "Kıyamdayken ayakların arasının, birbirine bitişik dört parmak miktarı kadar açık olması uygundur. el-Hulâsa'da böyle denmiştir. Bu da –yukarıda zikredilenler gibi– selim yaratılış (sağlıklı bir bedenin normal durumu) itibariyle tekellüfsüz (zorlamayla yapılmamış) olmalıdır. Yoksa kişi (mesela) bacaklarının arası açık birisi olursa, ayakları arasındaki açıklık dört parmaktan fazla bile olsa, yaratılışının aslî durumunun gerektirdiği şeklin dışına çıkmak için kendisini zorlamamalıdır.[7] Zira aslolan, her durumda adem-i tekellüftür (belli şeklî unsurları yerine getireceğim diye kendisini zorlamamaktır). Bütün bunlar namazın edeplerindendir. Terk eden kişi günah işlemiş olmaz."[8]
Burada okuyucu sorusunda yer alan bir hususa daha değinelim: Ebû Dâvûd rivayetinde, saftaki cemaatin hem omuzlarını, hem dizlerini, hem de topuklarını birbirlerine bitiştirdikleri zikredilmektedir. Böyle bir durumun bütün namaz boyunca nasıl mümkün olabildiğini düşünmek gerekir. el-Keşmîrî, omuzlarla birlikte ayakların da birbirine bitiştirilmesinin zorlu bir alıştırma aşamasından sonra bile mümkün olamayacağını vurgulamıştı. Buna bir de "dizlerin" birbirine bitiştirilmesini eklediğimizde gerçekten hayli zor bir durumla karşılaşacağımız kesin.
Öyleyse Ebû Dâvûd rivayetinde anlatılan durumu, cemaatin, namaza başlamadan evvel safta düz bir çizgide, aralarda en küçük boşluk bırakmaksızın ve tam bir intizam halinde bulunmak için dikkat ettiği bir husus olarak anlamak –Allahu a'lem– en doğrusudur.
Netice olarak kıyamda ayakların arasındaki açıklığın miktarı, namazın sıhhatine herhangi bir şekilde tesiri olmayan bir uygulama olarak görülmeli ve aynı safta ilahî huzura durmuş olan mü'minler bu mesele sebebiyle birbirlerini kınamak gibi bir yanlışa düşmemelidirler.

--------------------------------------------------------------------------------

[1] el-Aynî, Şerhu Süneni Ebî Dâvud, III, 354.
[2] İbnu'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, I, 258.
[3] Ebû Dâvud, "Salât", 117. Abdullah b. ez-Zübeyr (r.a)'ın sözü olarak nakledilmiştir.
[4] en-Nesâî, "Salât", 13.
[5] Feydu'l-Bârî, II, 236-7.
el-Keşmîrî'nin kasdettiği şudur: Ebû Dâvud rivayetinde geçen "saff" kelimesi, cemaatten her birinin saf halinde dururken ayaklarının arasını açarak yanındakinin ayaklarıyla aynı hizaya getirmesini, en-Nesâî rivayetindeki "saff" kelimesi ise kişinin, kendi ayaklarını birbirine bitiştirmesini/yapıştırmasını anlatmaktadır.
[6] Münyetu'l-Musallî şerhi.
[7] "Halk arasında "parantez bacak" tabir edilen kişilerin bacaklarının arası normal olarak diğer insanlara göre biraz daha açık olur. Böyle kişilerin, ayaklarının arasındaki açıklık dört parmak olsun diye kendilerini zorlamaları doğru değildir. Kastedilen bu durumdur.
[8] İbrâhîm el-Halebî, Gunyetu'l-Mütemellî, 339.
Başlık: Ynt: Bu konuları nasıl izah edebilirim?
Gönderen: flyaway - 13 Aralık 2010, 23:50:07
Allah razi olsun hocam, diger sorularin yanitlarinida sabirla, sabirsiz bekliyorum  ;)