Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => İSLAM-GENEL => Konuyu başlatan: maslak - 02 Temmuz 2008, 12:35:59

Başlık: Esneme ve Aksırma Âdâbı
Gönderen: maslak - 02 Temmuz 2008, 12:35:59
Esnemek, uykusuzluk, yorgunluk veya can sıkıntısı sebebiyle kişinin gayr-i irâdi bir şekilde ağzını açarak uzunca nefes alıp vermesidir. Bu hâl, bir bakıma dalgınlık ve gaflet göstergesidir.
Halk arasında “hapşırma” diye de bilinen “aksırma” ise nefes kaslarının basınçlı hareketiyle kişinin içerisindeki havayı bir anda ağız ve burun yoluyla şiddetlice dışarı atmasıdır. Aksırmak vücûtta meydana gelen bir zorlama sonucu olur ve bu ihtiyâcı duyan kimse aksırdığı an ferahlar. Dolayısıyla bu durum esnemenin aksine vücût için bir zindelik vesilesidir. Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- de aksırmanın Allâh Teâlâ'nın hoşlandığı bir durum olduğuna, esnemenin ise şeytandan geldiğine dikkat çekerek:
“Biriniz esneyeceği zaman gücü nisbetinde onu gidermeye çalışsın. (Ağzını açarak hâh demesin) . Çünkü bir kimse esnediğinde şeytan ona güler. ” (Buhârî, Edeb, 125) buyurmuş, bir başka rivâyette ise, “Biriniz esnediğinde eliyle ağzını tutsun. Zîra şeytan onun ağzına girer. ” diye uyarmıştır. (Müslim, Zühd, 57-58)
Hadis-i şerifte şeytandan geldiğine dikkat çekilen esneme, genellikle çok yiyip içmek, karnı tıka basa doldurmak, hareketsizlik ve uyku hâlinin öne geçmesi gibi durumlardan kaynaklanır. Ayrıca esnemeye sebep olan durumlardan her biri şeytanın hoşlandığı işlerdir. Bu sebeple esnemek uygun bir davranış değildir. Mümkün mertebe önüne geçilmesi, her şeye rağmen engellenemediği durumlarda ise ağzın el ile kapatılması gerekir.
Gaflet sebebiyle meydana gelen esnemeden kurtulmanın değişik yolları vardır. Özellikle namazda esnememek için şu hususlara dikkat etmek lâzımdır:
- Tuvalet âdâbına riayet etmek,
- Her namaz için yeni bir abdest almak,
- İftitah tekbiri alırken elinin tersiyle masivayı arkaya attığının farkında olmak,
- Euzü besmeleyi şuurlu bir şekilde söylemek. esn
Allâh Teâlâ'nın kullarına bir ihsânı olduğu anlaşılan aksırmanın âdâbıyla alâkalı Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in tavsiyeleri şöyledir:
“Sizden biriniz aksırdığı zaman, «elhamdülillah» desin. Kardeşi veya arkadaşı da ona, «yerhamükellah» (Allâh sana merhamet etsin!) diye mukâbelede bulunsun. Aksıran ise, «yehdîkümullahu ve yuslihu bâleküm» (Allâh sizi hidâyette kılsın ve hâlinizi ıslah etsin) , desin! ” ( Buhârî, Edeb, 126)
Aksırma, beyin, burun ve boğazla alâkalı ise de gerçekte bütün uzuvlar ondan etkilenir ve sarsılır. Neticede bu durum vücut için zindelik ve sağlık vesilesi kabul edilir. Sağlık ise en büyük nimettir. Her nimete hamd ve şükür gerekir. İşte bu sebeple aksırma nimetine karşı da Allâh'a hamdedilir. 1 Hamd eden kimseye yanındaki mü'min kardeşlerinin “yerhamukellâh” diye duâ etmesi tavsiye edilmiştir. Aksırdığında hamdetmeyene ise mukâbelede bulunmaya gerek yoktur. Nitekim Enes -radıyallâhu anh- diyor ki, Nebî -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in yanında iki kişi aksırdı. Efendimiz onlardan birine “yerhamükellah” dedi, diğerine ise demedi. Kendisine yerhamükellâh duâsı yapılmayan kişi:
– Yâ Resûlallâh! Filân kimse aksırdı, ona “yerhamükellâh” dediniz; ben aksırdım, benim için bunu söylemediniz, deyince Efendimiz :
“ – O kişi «elhamdülillâh» dedi, sen ise bunu söylemedin.” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 127)
Efendimiz 'in burada elhamdülillah diyen kişiye mukabelede bulunması, o kişinin hamd şuurunda olduğundan dolayıdır. Diğeri ise bu şuurdan uzak olduğu için duadan mahrum kalmıştır.
Nezle sebebiyle çokça aksıran kimseye, her aksırmasında mukâbele edilmesi gerekmez. Zîra hadîsi şerifte bu duruma şöyle açıklık getirilmektedir: “Kardeşine üç kez «yerhamukellâh» de, şâyet üçten fazla hapşırırsa artık o nezle olmuş demektir .” ( Ebû Dâvûd, Edeb, 92)
Diğer taraftan toplumumuzda aksırana “çok yaşa” diyen ve bunun karşılığında “sen de gör” diye mukâbelede bulunanlar vardır. Bunlar da karşıdaki insan için iyilik temennîleridir. Ancak, mânâ açısından çok zayıf kaldıkları için, bu tür ifadelerin sünnette tavsiye edilen duâların yerini tutmayacağı âşikardır.
Bütün bunlarla birlikte aksırma esnasında kişinin eliyle veya bir mendille ağzını kapatması ve aşırı derecede ses çıkarmaması sünnete uygun bir davranıştır. Zîrâ Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- aksırırken ağzını bazı kere eliyle, bazen de bir mendille kapatır ve sesini de oldukça kısardı. ( Ebû Dâvûd, Edeb, 98)

alıntı
Başlık: Ynt: ESNEME VE AKSIRMA ÂDÂBI
Gönderen: Asfa - 02 Temmuz 2008, 13:24:45
Bu faideli bilgiler için teşekkürler kardeşim...
Başlık: Ynt: Esneme ve Aksırma Âdâbı
Gönderen: maslak - 02 Temmuz 2008, 20:35:00
bende teşekkür ederim kardeşim Allah c.c razı olsun
Başlık: Ynt: Esneme ve Aksırma Âdâbı
Gönderen: eginli - 03 Temmuz 2008, 02:23:54
esnemek hususunda bir malumat... esneme geldiginde, "peygamberimiz hic esnemezdi "diye aklimizdan gecirdigimiz an esnemeyi önlemede cok büyük faydasini görürüz...
Başlık: Ynt: Esneme ve Aksırma Âdâbı
Gönderen: maslak - 03 Temmuz 2008, 19:23:40
teşekkürler deneyelim
Başlık: Ynt: Esneme ve Aksırma Âdâbı
Gönderen: istanbuli - 14 Eylül 2008, 05:43:41
silindi
Başlık: Ynt: Esneme ve Aksırma Âdâbı
Gönderen: adilcevaz - 14 Eylül 2008, 09:03:58
ben de bir hocaefendiden duymuştum.
aksıran kişi  son olarak "yehdina ve yehdikümüllah" dedikten sonra mukabelede bulunan kişinin
"zalikel'fazlu minAllah" demesi gerekirmiş.
aslında aksıran=elhamdülillah
karşıdaki=yerhamükAllah
aksıran=yehdina ve yehdikümullah
karşıdaki=zelike fazlün minAllah
aksıran=şefeati Ya RasulAllah...DİYE DUYDUM VE YAPMAYA ÇALIŞIYORUM...
Başlık: Ynt: Esneme ve Aksırma Âdâbı
Gönderen: Günbatımı - 13 Şubat 2010, 10:51:12
Aksıran kişinin "Elhamdülillah" hamdini kimsenin duymayacağı şekilde yapmasının daha iyi olacağını (özellikle kalabalık ortamda) duymuştum. Çünkü "YerhamukAllah" denmediğinde kul hakkı oluşuyormuş.