Cinler psikolojik zarar verebilir mi?
CEVAP
Evet zarar verebilir, hastalık yapabilir. Cinden korunmak için âyât-i hırzı üstümüzde taşımak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Evinde, Fatiha ve Âyet-el kürsi okuyana, o gün cin ve şeytan zarar veremez.)
Cinler insanların damarlarına kadar girip zarar verebilirler. Cinlerin meydana getirdiği hastalıklardan korunmak için çeşitli dualar vardır. Duaların en kıymetlisi, faydalısı Fatiha suresidir. Hadis-i şerifte, (İlaçların en iyisi Kur'an-ı kerimdir) buyuruldu. Hastaya okunursa, hastalığı hafifler. Eceli gelmemiş ise, iyi olur. Eceli gelmiş ise, ruhunu teslim etmesi kolay olur.
Kaynak .Sadakat Kütüp Hanesi .Bir bilene soralım bölümü . Daha ayrıntılı malumat almak isteyenlere , tavsiya edilir bu sayfayı okumaları .
Alman'yadan bu Konuyu bizimle paylaşan fuba30 . Kardeşimize Tşk ler ediyoruz ve slm mınızıda saygıyla hürmetle kabul buyuruyoruz .
benim hollandali psikiyatrlarim ilac hersey deil bir sekilde meditasyon yap diyo ... bu yoga olabilir diyo psikiyatrist sen muslumansin namaz kil demisti
Süfli Cinniler Mevcuttur ve İnsana Musallat Olurlar
Süfli, kelime itibarıyla alçak manasına gelmektedir.(1) Cinn ise, gözle görünmez, latif cisimlerden ibaret bir mahlûktur.(2) Musallat olmak da, sataşan, rahat bırakmayan demektir.(3)
Dolayısıyla gözle görünmeyen alçak varlıkların insana sataşması düşünülebilir mi?
Bu suale cevap verirken meseleyi sırayla ele alalım. Evvela gözle görünmeyen varlıklardan olan cinniler mevcut mudur?
Gerek ruhani, gerek cismani bakımdan bizim hislerimizden mestur mahlûklar bulunduğunu inkâr etmek doğru değildir.(4) Nitekim gözle görünmeyen birçok şeyin mesela ses dalgalarının varlığını bugün herkes kabul etmektedir. Gözle göremiyoruz diye onun varlığını inkâr etmeyiz. Aynı şekilde gözle görülemeyen varlıklardan olan cinniler yaratılmıştır, dolayısıyla mevcutturlar.
CİNNİLER MEVCUTTUR
Bu husus ile alakalı Kuran-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
وَجَعَلُوا لِلَّهِ شُرَكَاءَ الْجِنَّ وَخَلَقَهُمْ وَخَرَقُوا لَهُ بَنِينَ وَبَنَاتٍ بِغَيْرِ عِلْمٍ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يَصِفُونَ
[الأنعام : 100]
“Bir de tuttular Allah’a Cinleri (gizli mahlûkları) şerik koştular. Hâlbuki O, onları yarattı. Bundan başka O’na oğullar ve kızlar saçmaladılar. Ne dediklerini bildikleri yok. O’nun zat-ı sübhanisi, onların vasıflarından çok münezzeh ve mütealidir.”(5)
Ayet-i celilede sarih bir şekilde cinlerin yaratıldığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla cin diye isimlendirdiğimiz varlıklar mevcuttur.
Peki, onlar içerisinde alçak diye vasıflandırabileceğimiz süfli yani kötü cinler var mıdır?
KÂFİR VE SÜFLİ CİNLER
Yine Sure-i Cin’de bu hususa temas edilerek şöyle buyrulmuştur:
وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُولَئِكَ تَحَرَّوْا رَشَدًا
[الجن : 14]
“Ve doğrusu bizler, bizlerden müslimler de var, haksızlar da var. Müslim olanlar, işte onlar rüşd-ü savabı arayanlardır.” (6)
وَأَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَبًا
[الجن : 15]
“Amma haksızlar cehenneme odun olmuşlardır.” (7)
وَأَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَلِكَ كُنَّا طَرَائِقَ قِدَدًا
[الجن : 11]
“Ve doğrusu bizler, bizlerden salih olanlar da var, olmayanlar da var, dilim dilim tarikatlar olmuşuz.”( 8 )
وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا
[الجن : 4]
“Ve doğrusu bizim sefih, Allah’a karşı saçma söylüyormuş.”(9)
Son zikredilen Ayetteki ‘Sefihüna’ kelimesine İblis, veya cins manasıyla cinnin mütemerridleri diye mana verilmiştir. (10) Mütemerrid, dik başlılık eden, dik kafalı demektir.(11)
Burada zikrettiğimiz ayet-i celilelerden anlaşılmaktadır ki cinler arasında süfli yani alçak diyebileceğimiz kâfir olan veya salih olmayanları da vardır.
O halde son suali de cevaplayarak meseleyi tamamlamış olalım. Bu süfli cinler insanlara sataşabilirler mi?
SÜFLİ CİNLERİN İNSANLARA MUSALLAT OLMASI
وَأَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا الْهُدَى آمَنَّا بِهِ فَمَنْ يُؤْمِنْ بِرَبِّهِ فَلَا يَخَافُ بَخْسًا وَلَا رَهَقًا
[الجن : 13]
“Her kim O Rabbına iman ederse, artık ne hakkı yenmek, ne de istila olunmak korkusu kalmaz.”(12)
Ayetteki ‘Rehak’ tabiri, bir adamın arkasından gelip çatmak manasına gelir. (13) Dolayısıyla ayetin üslubundan cinlerin musallat olabileceği anlaşılıyor. Cinler insanlara musallat olamayacak olsa ‘Allah’a iman edenler onların musallat olmasından korkmaz’ demenin bir manası olmazdı.
وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
[الجن : 6]
“Ve doğrusu insten bazı rical, cinden bazı ricale sığınıyorlardı da onların istilalarını artırıyorlardı.”(14)
Ayet-i celilenin tefsirinde şu sözlere yer verilmektedir: ‘Bu sebeple mütemerrid cinler de Allah hakkında bile yalanlar uydurarak, cinn ve inse zulm-ü tesallutlarını artırıyorlardı.’ (15)
Dolayısıyla bu ayet-i celilede cinlerin insanlara musallat olduğu açıkça ifade edilmektedir.
Cinlerin Rasulüllah Efendimiz’e dahi musallat olmaya çalıştıkları Sahih-i Buhari’de zikredilen hadis-i şerifte şöyle rivayet edilmektedir:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَخْبَرَنَا رَوْحٌ وَمُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زِيَادٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ ﷺ قَالَ
إِنَّ عِفْرِيتًا مِنَ الْجِنِّ تَفَلَّتَ عَلَىَّ الْبَارِحَةَ - أَوْ كَلِمَةً نَحْوَهَا - لِيَقْطَعَ عَلَىَّ الصَّلاَةَ ، فَأَمْكَنَنِى اللَّهُ مِنْهُ ، فَأَرَدْتُ أَنْ أَرْبِطَهُ إِلَى سَارِيَةٍ مِنْ سَوَارِى الْمَسْجِدِ ، حَتَّى تُصْبِحُوا وَتَنْظُرُوا إِلَيْهِ كُلُّكُمْ ، فَذَكَرْتُ قَوْلَ أَخِى سُلَيْمَانَ رَبِّ اغفر لى وهَبْ لِى مُلْكًا لاَ يَنْبَغِى لأَحَدٍ مِنْ بَعْدِى
[ص : 35] .(16) قَالَ روْحٌ فَرَدَّهُ خَاسِئًا]
“Ebu Hureyre (r.a.)’den:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) (bir gün) buyurdu ki: Cin (taifesin)den bir ifrit dün gece namazımı bozdurmak için bana ansızın hücum etti. (Lakin) Allahu Teala (beni galip getirip) ona istediğimi yapmaya fırsat verdi. Sabah olunca hepiniz onu gör(üp seyred)esiniz diye Mescidin direklerinden birine bağlamak istedim. (Fakat) kardeşim Süleyman (b. Davud (a.s.)’ın ‘Ya Rab, bana mağfiret et ve benden sonra kimseye olmayacak bir mülkü, bana bağışla.’ demiş olduğu hatırıma geldi (de ifriti köpek gibi kovdum).” (17)
Yine Rasulüllah(s.a.v.) Efendimizden şöyle rivayet edilmektedir:
فَقَالَ« يَا أَبَا ذَرٍّ تَعَوَّذْ مِنْ شَرِّ شَيَاطِينِ الْجِنِّ وَالإِنْسِ »
قَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ وَهَلْ لِلإِنْسِ شَيَاطِينُ قَالَ
« نَعَمْ (شَيَاطِينُ الإِنْسِ وَالْجِنِّ يُوحِى بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُوراً) ».
“(18) (19)
Hazret-i Peygamber (s.a.v.), Ebu Zer (r.a.)’a: ‘cin ve ins şeytanlarından Allah’a sığın’ buyurmuştu. Ebu Zer, ‘insin de şeytanları var mıdır? dedim’ ‘Evet, ins-ü cin Şeytanları, aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını telkin eder dururlar’ buyurdu.’ diye rivayet etmiştir.”
Rasulüllah Efendimiz, Ebu Zer (r.a.)’a cinlerden Allah’a sığınmasını emrettiğine göre anlaşılmaktadır ki süfli cinler insanlara musallat olabilirler. Ebu Zer (r.a.)’ın tekrar sual etmesi üzerine de, ins ve cin şeytanlarının ‘birbirlerine gurur için, aldatmak için laf zuhrüfu, söz yaldızı, içi bozuk dışı süslü aldatıcı sözler’ (20) vahyettiklerini bildiren ayet-i celileyi okumaktadırlar.
Netice olarak, gözle görünmeyen alçak varlıklar olan süfli cinlerin insana musallat olabileceği ayet ve hadisler ile sabittir. İnkârına mahal yoktur.
Dipnotlar:
1. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, s.967, Aydın Kitabevi, Ankara, 24. Baskı (2007)
2. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, s.143, Aydın Kitabevi, Ankara, 24. Baskı (2007)
3. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, s.687, Aydın Kitabevi, Ankara, 24. Baskı (2007)
4. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.282, Yenda, İstanbul
5. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.3, s.502, Yenda, İstanbul
6. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.288, Yenda, İstanbul
7. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.288, Yenda, İstanbul
8. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.287, Yenda, İstanbul
9. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.287, Yenda, İstanbul
10. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.289, Yenda, İstanbul
11. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, s.775, Aydın Kitabevi, Ankara 2007, 24.Baskı
12. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.288, Yenda, İstanbul
13. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.290, Yenda, İstanbul
14. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.287, Yenda, İstanbul
15. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.8, s.290, Yenda, İstanbul
16. İmam-ı Buhari, Sahih-i Buhari, c.1, s.119, Hadis no. 461, el-Mektebetü’t-Tevfikiyye, Mısır 2008
17. Zeynü’d-din Ahmed b. Ahmed b. Abdi’l-Latifi’z-Zebidi, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c.2, s.402-406, Ankara 1985, 8.Baskı
18. Sure-i En’am, 112
19. İmam-ı Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c.16, s.259, Hadis no. 22189, Daru’l-Hadis, Kahire 1995, 1.Baskı; (benzer bir rivayet) Sünen-i Nesai, el-Mektebe, Hadis no. 5507
20. Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.3, s.534, Yenda, İstanbul