Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => İSLAM-GENEL => Konuyu başlatan: Nihle - 02 Mayıs 2006, 01:17:30

Başlık: ilmin üstünlüğü...
Gönderen: Nihle - 02 Mayıs 2006, 01:17:30
Padişah kapıyı açtığında bir de ne görsün? Altı yedi yaşlarında iki minik talebe yatmamış oyun oynuyorlar. Aralarına bir kemik koymuşlar, birbirlerine hav hav deyip köpekçilik oynuyorlar. Ve şanı pek yüce olan Cenabı Hak buraya nur yağdırıyor… Koca Sultan, bu manzara karşısında gözyaşlarına engel olamamıştı.

Devir İstanbul'u Bizans'tan alıp Hz. Peygamber'in müjdesine nail olan ve çağ açıp çağ kapayan Fatih Sultan Mehmet Han'ın devridir. Büyük bir sükûnet ile yönetilen koca bir devlet… Herkes mutlu ve mesut. Zira Müslüman ibadetinde, camisinde, medresesinde; Hıristiyan da kilisesinde rahat, Yahudi de havrasında huzurlu. İslâm ile yönetilen bu koca topraklar âdeta dünyanın en güveniler ve yaşanacak yerleriydi. Koca Sultan Fatih, yalnız bir padişah değil aynı zamanda devrinin Allah dostlarındandı. Öyle olmasa İstanbul'u fethettiğinde Ayasofya'da namaz kıldırırken, Allahu Teâlâ onun önüne Kâbe'yi getirir miydi? İşte o, böyle inançlı ve inananlara sahip çıkan bir insandı.
Bir gün Topkapı Sarayı'nın burçlarından İstanbul'u seyrediyordu. Peygamberin bile andığı ve "Müslümanl etmişti. Babası dahi hocasına:
Bu Mehmet çok haylaz, bundan bakalım ne olacak ?! diyerek umutsuz konuşmuş, hocası ise:
Peder ne der, kader ne der! diyerek âdeta onun büyük bir insan olacağını hissetmişti. İşte bunları düşünüp muhteşem şehri seyrederken birden olağanüstü bir hâl zuhur etti. Koca padişah şaşkınlık içinde bir yere bakarken âdeta öylece olduğu yerde çakılıp kalmıştı. Onu bu kadar şaşırtıp hayrete düşüren şey, yağan nurdu. Evet, resmen Mevlâ bir yere nur yağdırıyordu ve bunu Sultan Fatih de görüyordu. Hiç şüphesiz bunu herkes göremezdi. Sultan Fatih bir an kendini topladı, tebdili kıyafet ederek, derhal atına bindi ve saraydan bir yıldırım hızıyla ayrıldı. Sultanın yakın çevresi ne olduğunu anlayamamış, neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Fatih Sultan atını dörtnala nurun yağdığı yere sürüyordu. Çok merak ediyordu, acaba Cenabı Allah nurunu nereye ve kime yağdırıyordu? Geldiğinde gördü ki, çok eski bir ev. Kapısı zor görev görüyordu, eski ve yıpranmıştı. Usulca içeri girdi. Biraz sağına soluna bakınca, buranın bir medrese olduğunu anladı. Zira etrafta Kur'anı Kerim'ler ve ders kitapları vardı. Talebeler ise, uykudaydı. Ama içeriden bir ses geliyordu Usulca sesin geldiği tarafa yöneldi.
Padişah kapıyı açtığında ne görsün? Altı yedi yaşlarında iki minik talebe yatmamış, oyun oynuyorlar. Aralarına bir kemik koymuşlar, birbirlerine hav hav deyip köpekçilik oynuyorlar. Ve şanı pek yüce olan Cenabı Hak buraya nur yağdırıyor. Koca Sultan, bu manzara karşısında gözyaşlarına engel olamamıştı. Sakalları yaşlardan ıslanmıştı. O minicik yavrulara sevgiyle bakıyordu. Daha fazla dayanamadı, onların yanına gitti ve:
Ey benim güzel yavrularım, beni de aranıza alır mısınız, ben de sizinle bu oyunu oynayabilir miyim? dedi....
Başlık: ilmin üstünlüğü...
Gönderen: vedat1980 - 02 Mayıs 2006, 11:33:35
Allah RAZI OLSUN

SELAM VE DUA İLE
Başlık: ilmin üstünlüğü
Gönderen: ben biryolcuyum - 02 Mayıs 2006, 14:14:19
teşkkürler azra kardeşim Allah razı olsun  :x
Başlık: ilmin üstünlüğü...
Gönderen: müteallim - 03 Mayıs 2006, 01:02:22
kur´anin ilk emri (Ikra ) olmustur.Rasülüllah efendimizin vazifelerinden biri ve en önemlisi talim yani okutma olmustur. daha üstün bir sey olsaydi onunla vazifelenirdi.
Başlık: ilmin üstünlüğü...
Gönderen: Miftahulkuluub - 03 Mayıs 2006, 13:00:43
Beyan dergisinde geçen bu makaleyi paylaştığın için teşekkürler..
Başlık: ilmin üstünlüğü...
Gönderen: Ahi - 03 Mayıs 2006, 23:41:14
Bu makaleyi bizimle paylaştığın için Allah (c.c) razı olsun.
Başlık: ilmin üstünlüğü...
Gönderen: EFSuN - 04 Mayıs 2006, 13:41:11
Çok güzel.. Sağolasın kardeşim..