Sadakat islami Forum

FORUM AKTİVİTELERİMİZ => HAFTANIN MEVZUU ARŞİVİ => Konuyu başlatan: SadakatNet - 19 Kasım 2007, 00:53:17

Başlık: Yalan Söylemek[19 Kasım 2007]
Gönderen: SadakatNet - 19 Kasım 2007, 00:53:17
Hafta:    4

Mevzu: Yalan Söylemek


İyi araştırmalar..



Mühim hatırlatma:

Ekleyeceğiniz yorumların bir kaç cümleden ibaret olmasını rica ediyoruz. Sohbetiniz vs. olduğu gibi kopyalamayalım. Mevzu ile alakalı en çok etkilendiğiniz kıssa, söz, hadis vb. yazalım. Uzun yazılar okunamıyor.

(http://img517.imageshack.us/img517/344/hk1jo8.png)
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: müteallim - 19 Kasım 2007, 01:15:58

YALANIN VE YALANCININ ZEMMİ
 Safvân İbnu Süleym radıyAllahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü! dedik, mü'min korkak olur mu?"

"Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine:
"Evet!" buyurdular. Biz yine:
Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır!" buyurdular."

Muvatta, Kelâm 19, (2, 990).


Abdullah İbnu Amir radıyAllahu anh anlatıyor: "Bir gün, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, evimizde otururken, annem beni çağırdı ve:
Hele bir gel sana ne vereceğim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam anneme:
Çocuğa ne vermek istemiştin?" diye sordu.
Ona bir hurma vermek istemiştim" deyince, Aleyhissalatu vesselam:
Dikkat et! Eğer ona bir şey vermeyecek olursan, üzerine bir yalan yazılacak!" buyurdular."

Ebu Davud, Edeb 88, (4991).

Atalarımız;  
Sana senden olur, her ne olursa,
başın selamet bulur, dilin durursa

Göz iki, kulak iki, ağız tek,
çok görüp, çok dinleyip, az söylemek gerek

Yunus Emre de diyor ki:

Sözünü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz.
Sözü pişirip diyenin, işini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz.  
 
Esmâ Bintu Yezîd radıyAllahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Ey insanlar! Pervanenin ateşe atılması gibi sizi yalanın peşine düşmeye sevkeden şey nedir? Halbuki, üç yer hariç yalanın her çeşidi âdemoğluna haramdır: Bu üç yere gelince:

1. Erkeğin, rızasını sağlamak için hanımına yalanı,
2. Harpte söylenecek yalan. Çünkü harp bir hileden ibarettir.
3. İki müslümanın arasında sulhü sağlamak kasdıyla söylenen yalan."

Tirmizi, Birr 26, (1940).


Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: İsra - 19 Kasım 2007, 04:59:18

Yalandan sakının! Çünkü yalan günaha, günah da Cehenneme sürükler. [Buhari]

Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona hıyanet etmez ve yalan söylemez.[Tirmizi]

İnsanları güldürmek için yalan söyleyenlere, yazıklar olsun! [Ebu Davud]

Müminde her huy olabilir. Ama, hain olmaz ve yalan söylemez. [İbni Ebi Şeybe, Bezzar]
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: İsra - 19 Kasım 2007, 05:14:18
Bir kimse, Peygamber efendimize dedi ki:
- Bırakamadığım üç günaha tutuldum. Bunlar, zina, yalan ve içki.
Peygamber efendimiz de buyurdu ki:
- Yalanı benim için terket!
Adam, peki diyerek gitti. Bir günahı işleyeceği zaman, (Eğer bu günahı yaparsam, Resulullah sorduğunda, evet dersem suçum meydana çıkar. Hayır dersem, yalan söyleyerek verdiğim sözü tutmamış olurum) diye düşündü. Diğer iki günahtan da vazgeçti. (Şir’a)
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: mustantık - 19 Kasım 2007, 12:31:35
İmam Malik'e ulaştığına göre, İbnu Mes'ud (radıyAllahu anh) şöyle demiştir: "Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde "yalancılar" arasına kaydedilir." [Muvatta, Kelam 18, (2, 990).]
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: mustantık - 19 Kasım 2007, 12:36:40
 Hz. Ebu Hureyre (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"İbrahim aleyhisselam sadece üç yalan söylemiştir: Bunlardan ikisi Allah'ın zatıyla ilgili; biri  اِنِّى سقِيمٌ   sözüdür; diğeri de   بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُ هُمْ هذَا   sözüdür.(1) Bir tanesi de zevce-i pakleri Sare Hatun hakkındadır. Hz. İbrahim zalim birinin diyarına (Mısır'a) beraberinde Sare de olduğu halde gelmişti. Sare güzel bir kadındı. Sare'ye: "Bu cebbar herif, bilirse ki sen karımsın, senin için  bana galebe çalar. Eğer sana soracak olursa, kızkardeşim olduğunu söyle! Çünkü sen, zaten İslam yönünden kardeşimsin,  din kardeşiyiz. Ben yeryüzünde senden ve benden başka bir Müslüman bilmiyorum" dedi.Bunlar zalim kralın memleketine girince, adamlarından biri bunları gördü. Hemen gidip:Senin memleketine öyle güzel bir kadın girdi ki, sizden başkasının olması münasib değildir" dedi. Kral derhal adamlar gönderip, Sare'yi yanına getirtti. Hz. İbrahim namaza durdu. Sare adamın yanına girince, kral (onu ayakta karşıladı, fakat) elini ona uzatamadı. Eli şiddetli şekilde tutuldu. Sare'ye:Elimi salması için Allah'a  dua et! Sana zarar vermeyeceğim!" dedi. Sare de dediğini yaptı. Ama kral tekrar Sare'ye  sataşmak istedi. Eli, öncekinden daha şiddetli tutulup kaldı. Sare'ye aynı şekilde ricada bulundu. O da kabul etti. (Adam normal hale  dönünce tekrar) sataşmak istedi. Eli önceki iki seferden daha şiddetli şekilde tutuldu. Sare'ye yine:Allah'a dua et, elimi salsın, sana zarar vermeyeceğim!" diye rica etti. Sare dua etti, adamın elleri açıldı. Kral kadını getiren adamı çağırdı ve ona: "Sen bana ihsan değil bir şeytan getirmişsin. Bunu diyarımdan çıkar!" dedi. Sare'ye Hacer'i bağış olarak verdi.___
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: Nihle - 20 Kasım 2007, 13:14:13
ŞEYTANLAR YALAN SÖYLER


İlk yalanı kim söyledi dersiniz.
Adem ve Havva değil, İblis söyledi ve belki de Ademoğulları yalanı ondan öğrendiler.
Yalan çeşitlidir.
Şeytanın yalanı Adem’den intikam içindi.

…....ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti. (Araf 20,21)

Nasihat muhatabın iyiliğini istemektir. Nice nasihat edenler vardır ki sevilmezler. Kimi şeytanın nasihatini sevmez, kimi de resullerin nasihatini sevmez. Nasihat vahye mi vesveseye mi dayanmaktadır dikkat etmek gerekir. Rahmana secde etmeyenlerin nasihati, yeminle de yapılsa değersizdir.

…….Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?" (Taha 120)
 Şeytan doğru söyleseydi dahi, Adem’e gereken Rabbinin gösterdiği istikamette hareket etmekti. Adem şeytana mı kandı, sözüne mi inandı. Şeytanın yemini doğru olamazdı çünkü, o rabbine asi olmuştu. Adem’e rabbi yasağı öğretmişti. Düşmanın kim olduğunu Allah bildirmişti. Şeytana uymak mutsuzluktur diyerek uyarmıştı.
Şeytan Adem’in iyiliğini istemiyordu. Zaten o’nu kıskanmış ve kibre düşmüştü. Hileli yoldan Ademi isyana çağırmıştı. Sanki o’nun dostuymuş gibi davrandı. Sözünü de yemin ile kuvvetlendirerek Rabbine de isyanını katmerleştirdi.


Şeytan kendine suç arkadaşı arıyordu. Yalanını da altın kase de sundu.
Adem ve eşi şeytana itimat ettiler fakat sorumluluklarını unuttuklarından Cennet’ten mahrum kaldılar. Yeniden cennete dönmek için uzun bir imtihan yolculuğuyla baş başa kaldılar. Adem oğullarından imtihanı kazanan yeniden cennete dönerken, şeytanın yalanında yürüyenler ateşe düştüler. O yalancı şeytan ki ahirette kendini savunurken, yine Ademi suçladı.


İbrahim suresi; 22- İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va'di va'detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır."

Haşr suresi; 16.Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkar et" dedi, inkar edince de: "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi. Yalan söyleyen mesul olduğu gibi, hakkın hilafı olan söze inananlar da sorumludur. Cahile ve batıla inanan mahrumiyette ortaktır.
Kur’an’ın anlattığı Adem ve Havva şimdi biziz yani hepimiziz. Şeytan aynı yalanlara devam ediyor. Bize düşense Adem gibi tövbe etmektir.

Mustafa Aydın  (alıntı)


-----------------------------------------------------------------------------------------
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: Ber-ceste - 20 Kasım 2007, 13:51:43
Abdullah b. Amr (r.a.)’den şöyle rivayet edilmiştir. Peygamber Efendimize (s.a.v.) bir adam geldi  ve:

-“Ya RasulAllah! Cennet ameli nedir?” dedi. Peygamberimiz:

-“Doğruluktur, kul doğru sözlü olursa, iyi davranmış olur. İyi davranınca, iman etmiş olur. İman edince de cennete girer” buyurdu. Adam:

-“Ya RasulAllah! Cehennem ameli nedir?” dedi. Peygamberimiz:

-“Yalancılıktır; kul yalan söyleyince, günaha dalar. Günaha dalınca azgınlığı artar, nankörleşir. Nankör oluncada cehenneme girer” buyurdu.

Tergib ve Terhib

İmam Ahmed, İbn Lehia’dan rivayet edilmiştir.
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: Ber-ceste - 20 Kasım 2007, 13:53:13
Ebu Ümame (r.a) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

-“Ben şaka bile olsa, yalanı terk eden kimse için cennetin ortasında bir köşke kefilim”


Tergib ve Terhib

Beyhaki hasen isnadla, Ebu Davud, Tirmizi, İbn Mace rivayet etmiştir.
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: Fatihan - 20 Kasım 2007, 14:54:01
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: Lika - 21 Kasım 2007, 04:12:45
Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, bir arefe günü çift sürmek için tarlaya gitti. Bir öküzün kuyruğuna tutunup ardından giderek oynuyordu. O anda bir ses işitti:

''Ey Abdülkâdir! sen bunun için yaratılmadın ve bunlarla emir olunmadın''!
Bu ses, Abdülkâdir Geylâni hazretlerini korkuttu. Eve gelince dama çıktı. Hacıları gördü. Arafat'ta vakfeye durmuşlardı.

-Anneciğim! bana izin ver de Bağdat'a gidip, ilim öğreneyim. Sâlihleri, evliyâyı ziyaret edeyim.
Annesi de dedi ki:

-Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir'im! senin ayrılığına dayanamam. Sensiz ben ne yaparım? Bu bakımdan müsâade edemiyorum.

Abdülkâdir-i Geylâni Hazretleri, tarlada olan bitenleri anlattı. Annesi ağladı. Kalkıp babasından miras kalan 80 altını alıp, kırkını kardeşine ayırdı. Kırkını da bir keseye koydu ve keseyi elbisesinin koltuğuna dikti. Sonra oğlunun gözlerinin içine bakarak dedi ki:

-Ey benim gözümün nuru ve gönlümün tacı evlâdım, Abdülkâdir'im! Hak teâlânın rızâsı için olmasaydı katiyyen bırakmazdım. Huzur ve esenlik içinde sefere çık! Yolun açık olsun! seninle belki ebedi olarak ayrılıyoruz. Sana son olarak nasihatım şudur ki:''Eğer beni memnun etmek istiyorsan, hiçbir zaman yalan söyleme , doğruluktan asla ayrılma! Allahü teâlâ her zaman ve her yerde doğrularla beraberdir''.

Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri annesine söz verdi ve ağlayarak elini öptü. Bağdat'a gitmek üzere bulunan bir kervana rastgeldi ve aralarına katıldı. Hemedan'ı geçmişlerdi. Bir müddet yol aldılar. Arz-ı Tetrenk denilen mahalle geldiklerinde kervanda bir bağırıp, çağırma koptu. Önlerine aniden bir sürü eşkıya çıkıp kervana saldırdılar. Bir anda sandıklar yere yıkıldı. Eşyalar yağma edilmeye başlandı. Eşkıyalar, kervandakilere birer birer sual edip, üzerlerinde her ne buldularsa aldılar. Sıra Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerine geldi. Eşkıyalardan biri latife olsun diye bunu önüne çekip sordu:

-Fakir çocuk, söyle bakalım senin neyin var?
-Üzerimde yanlız 40 altınım var.

Eşkıya inanmamıştı. Bırakıp gitti. İkinci bir harâmi sual edip, o da aynı cevabı alınca vaziyeti reislerine bildirdiler.

''Bu çocuk 40 altınım var'' diyor dediler.
Bu defa da reisleri sordu:

-Senin üzerinde ne var?

-Hırkamda dikili 40 altınım var.

Reisleri adamlarına dönerek dedi ki:

-Açın bakın, bakalım! Adamları üstünü aradılar, içinde 40 altın bulunan keseyi bulup reislerine verdiler.
Eşkıya reisi hayretle sordu:

-Peki evlât, sen neden üzerinde altın olduğunu söyledin? Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri dedi ki::

-Ben evden ayrılırken anneme asla yalan söylemiyeceğime söz vermiştim. 40 altın için sözümü bozar mıyım?

Bu sözleri duyup hakikate şahit olan eşkıya başının gözleri yaşardı. Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerinin hakikat dolu gözlerine bakıp onunla kendi yaşını ölçtü. Kendisinin bu yaşa kadar nice hiyanet ve zulümler işlediğini, birgün Hakka yönelmediğini acı acı düşündü ve o güne kadar yaptıklarından pişman olup, ellerini başına vurarak şöyle haykırdı:


-Eyvah! biz de Allahü teâlâ söz vermiştik.::Bunca zamandır şeytana uyup ahdimizi bozduk. Fenalık yaptık. Yarın Hak huzurunda acaba bizim halimiz ne olacak? Sonra arkadaşlarına dönerek dedi ki:

-Ey arkadaşlarım! Bana bakınız, beni dinleyiniz! Ben, bunca senedir Hak teâlâ karşı olan ahdimi bozdum.

O'na isyan ettim. İçimden gelen bir pişmanlıkla bütün günahlarıma tövbe ile Rabbimin yoluna iltica ediyorum. Bundan böyle inşa, Hak teâlânın râzı ve hoşnut olmadığı bir şeyi yapmıyacağım. Reislerine pek ziyade bağlı olan eşkıyalar hep bir ağızdan dediler ki:

-Efendimiz, reisimiz! Biz de sizden ayrılmayız. Eşkıyalıkta reisimizdin, hidâyette de reisimiz ol!
Bunun üzerine kervan ehlinden ne alınmışsa sahiplerine iâde edildi. Bir sürü eşkıya Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerinin önünde tövbe etti. Kendisi tekrar yoluna devam ederek Bağdat'a vardı.
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: Ber-ceste - 21 Kasım 2007, 20:47:23
İbni Ömer radıyAllahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Nebî sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"En büyük yalan, görmediği düşü gördüm diye kişinin gözlerine iftira etmesidir."

Buhârî, Ta'bîr 45. 


Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: kenz - 23 Kasım 2007, 22:18:52
Ubade b. Samit (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
-Şu altı ususta kendinize kefil olun ki ,bende sizin için cennete kefil olayım.
1-Konuştuğunuzda doğru konuşun.
2-Söz verince yerine getirin
3-size bir şey emanet edilince cenneti de gözetin
4-Irzınızı koruyun
5-Gözlerinizi harama kapayın
6-Elinize hakim olun

Tergib ve Terhib
Ahmed b. Hanbel, İbn Ebi’d-Dünya,bn Hıbban Sahih’inden, Hakim ve Beyhaki rivayet etmiştir. Hakim isnadının sahih olduğunu söylemiştir...


Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: BALYALI - 23 Kasım 2007, 22:34:14
(İman sahibi, her hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez.) [İbni Ebi Şeybe, Bezzar]

Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: BALYALI - 23 Kasım 2007, 22:35:20
(Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür.) [Buhari]
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: BALYALI - 23 Kasım 2007, 22:39:47
 Bir gün adamın biri Peygamber Efendimiz (SAV)’e gelir ve: “Ey Allah’ın Rasulü! Ben hem içki içiyor, hem hırsızlık ediyor ve hem de yalan söylüyorum. Bu kötü huylara çok eskiden beri alıştığım için hepsini birden bırakamam. Azar azar ancak onlardan kendimi kurtarıp dürüst bir insan olacağımı tahmin ediyorum. Önce hangi kötü huyumu bırakmak daha faydalı olacaktır? Bunu size sormaya geldim,” demiştir.

Peygamber Efendimiz (SAV) adama: “Önce yalancılıktan vazgeç, gerisi kolaydır,” cevabını vermiştir. Adam da gerçekten yalan söylememeye karar vermiştir. Bir gün bir yerden para çalarak içki içmiş ve sarhoş sarhoş eve dönmüş. Evdekiler: “Yine içki mi içtin?” diye sormuşlar. Adam önce “hayır” diye inkar edecek olmuş, sonra yalan söylememeye karar verdiği ve Peygamber Efendimiz (SAV)’e söz verdiğini hatırlayarak, kızara kızara “Evet” diye cevap vermiştir. Arkasından ona “peki içki parasını nereden aldın?” diye sormuşlar. Adam eski alışkanlıkla önce hırsızlığını saklayarak bir cevap vermek istemişse de yalan söylemeyeceğine dair verdiği şeref sözünü yine hatırlamış ve: ”Filan yerden çaldım, o para ile de içki satın aldım,” diyerek işin gerçek yönünü anlatmış. Kendi dili ile itiraf ettiği bu yüz kızartıcı suçunu duyan ev halkı adama nefret bakışlarını yöneltmiş!...

O zamana kadar suçlarını yalan sözlerle örttüğü için ev halkı ilk defa onun böyle çirkin huyları olduğunu öğrenmişler. Adam, teker teker herkesin lanet ve nefret yağdıran bakışları altında eziliyormuş. Bunca yıllık evin duvarları onu sıkmaya başlamış: “Yer yarılsa yedi kat yerin altına girsem,” diye düşünmeye başlamış.

O günden sonra alıştığı kötülükleri ne zaman yapmaya teşebbüs eti ise, bir yandan yalanca kusurunu artık örtemeyeceğini düşünüyor, öte yandan da ahlaksızlığını olduğu gibi açıkladığı gece evdekiler arasında duyduğu derin utancı gözlerinin önüne getiriyordu. Bütün bu düşünceler içerisinde alıştığı bütün kötülüklerin yollarının kendisine tıkandığını, günah kapılarının yüzüne sımsıkı örtüldüğünü açık açık görüyor ve hissediyordu!... bu karışık düşünceler içinde birkaç gün geçtikten sonra bir sabah erkenden Peygamber Efendimiz (SAV)’in kapısını çaldı. Peygamberimiz sabah sabah evine gelen misafiri tanımıştı. Soruya fırsat bırakmadan niçin geldiğini adamın kendisi anlatmaya başladı:

“Ey Allah’ın Rasulü! Geçenlerde size geldim, yapmayı huy edindiğim günahlarımı söyledim. Siz yalancılık hariç diğer günahları işlemeye şimdilik izin vermiştiniz. Fakat bu bir kaç gün içinde iyice anladım ki yalana boş vurmadan diğer günahları işlememe imkan bulmamaktadır. İşte bu yüzden de içki içmek, hırsızlık yapmak gibi alışmış olduğum günahları da kesinlikle terk edeceğime karar verdiğimi size bildirmek üzere huzurunuza geldim.”

Adam birkaç gün önce Allah’ın resulünün huzuruna geldiği zaman ona: ”Yalancılığı bırak, gerisi kolaydır,” diye yol gösteren Peygamberimiz işinin sonunun böyle olacağını zâten biliyordu. Bu yüzden adam yukarıdaki sözleri söylerken, Peygamberimiz hem tahminlerinin doğru çıkması, hem de imanı sağlam bir müslümanın kötü huylardan vazgeçmeye karar vermesi karşısında duyduğu memnuniyetle gülümsüyordu. Adamın sözleri bitince, Peygamber Efendimiz (S.V.A.) onu bu kararından dolayı tebrik etti. Huzurunda adama tövbe yaptırdı ve şu unutulmaz sözleri söyledi: “Yalan bütün yüz kızartıcı kötülüklerin anasıdır. Her kötülük, ancak sahibinin yalan sözleri arkasında varlığını saklayarak yaşayabilir. Yalanın bittiği yerde ve ondan bütün kötülükler, kökleri kesilmiş ağaçlar gibi çürüyüp yok olmaya mahkümdür.”


http://omerkaya.8m.net/dinikonular/yalansoylemek.htm
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: mustantık - 24 Kasım 2007, 13:16:43
Kâfirler, iman edenlere, "Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim" derler. Halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler.
SÜrei Ankebut Ayet:12
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: mustantık - 24 Kasım 2007, 13:17:42
21- Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler.

24- Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti.

Sürei enam
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM]
Gönderen: mustantık - 24 Kasım 2007, 13:18:39
38 - Firavun: "Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilâh tanımıyorum. Ey Hâmân, haydi benim için çamur üzerine ateş yak (ve tuğla imal et), bana bir kule yap ki, Musa'nın ilâhına çıkayım; ama sanıyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir." dedi.

Sürei Kasas

Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM 2007]
Gönderen: kawaremone - 05 Ocak 2008, 20:01:15
her şey bu kadar açık ve net iken yani her türlü yaşantının cezası ve mükafatı belli iken insan neden yalan söyler? ben neden kendime engel olamam neden insan bunu yapar. kandırılmak ne kadar kötü bu haksızlığı neden bir başkasına yapabiliyorum ki? kendimi anlayamıyorum artık kendime güvenemiyorum bu kadar anlamlılık bı kadar açıklık içinde dahi gerçekleri naıl gözardı edebiliyorum bilemiyorum cavapsız sorular.... buraya yeni katıldım. yeni üye oldum. doğru insanların yazılarını okumak imrenmek ve öyle olabilmek için. saygılar...
Başlık: Ynt: YALAN SÖYLEMEK[19 KASIM 2007]
Gönderen: GARİP - 28 Ocak 2008, 00:08:30
yalan bütün kötülüklerin anasıdır. g2)) g2))
Başlık: Yalancılık
Gönderen: Ferzin - 17 Temmuz 2008, 18:16:36
Dünyada da, Ahirette de insanı başarıya ulaştıran -Allah'a iman dan sonra- doğruluktur. İnsanın değeri doğruluğu nisbetindedir. Bunun içindir ki; Cenab'ı Hak iman edenlere hitapla;

"Doğrularla beraber olun" buyuruyor.

Doğruluğun hedefi saadettir. Bu dünyada hedefini bulamayan ya da hedefine ulaşamayan doğruluk, mutlaka ahirette ulaşacak ve sahibini mutlu kılacaktır. Buna işaretle Sevgili Peygamberimiz s.a.v. buyuruyorlar ki;

"Doğruluktan ayrılmayın; çünkü doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de insanı cennete ulaştırır. Kişi durmadan doğru söyler ve doğru olmayı seçer, ta ki, Allah katında "doğru bir kimse" olarak yazılır. Yalancılıktan sakının; çünkü yalancılık insanı günaha ve gayri ahlaki şeylere doğru sürükler. Günah ve gayri ahlaki şeyler ise insanı cehenneme götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yanalcılığı seçer de Allah katında "yalancı" yazılır."


Başlık: Ynt: Yalan Söylemek[19 Kasım 2007]
Gönderen: Mahi - 14 Ağustos 2008, 16:41:25
Peygamberimiz (S.A.V) de Hadisi Şeriflerinde “Siz benim için altı şeyi kabul edin ben sizin Cennete gireceğinize (kefil olur) kabul ederim.
  1- Konuştuğunuz zaman yalan konuşmayınız 
2- Söz verdiğiniz zaman vâdinizden dönmeyiniz 
3- Verilen emanete ihanet etmeyiniz   
4- Gözlerinizi haramdan koruyunuz 
5- Irz ve Namusunuzu muhafaza ediniz   
6- Elinizi Haramdan men ediniz. Ve cennete giriniz.”  (Ruhul Beyan C. 2 Sh. 171)