Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => FIKIH VE İTİKAD => Konuyu başlatan: selamet - 05 Mart 2004, 20:06:58

Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: selamet - 05 Mart 2004, 20:06:58
Faiz bazı ülkelerde haram değilmiş diye duyumlar alıyorum.Bunun aslını bilen kardeşlerden bilgi almak isterim?
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Abi-hayat - 11 Mart 2004, 02:05:57
faiz her durumuyla dinimizce haramdir..
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: muallim - 16 Mart 2004, 21:43:48
sorunuz bir kere cok sacma o kadar ki faiz kesin ve kesin ayetle sabit olarak haram edilmiştir. bir takım mevzular da alınması belki bir nebze olabilir diyen alimler cıkmış ama azınlık olmuştur. mezheb imamıza gore de darul islam olmaya bir beldede bazı islami kaideler uygulanmadığı gibi faiz de olmayabilir ama sadece ruhsat olarak kesin cevaz yok.iki muslumanın arasındaki kesin olarak her yerde her sartta hep haramdır ve buyuk gunahdır.
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: matilda - 18 Mart 2004, 17:36:55
ula bu soruyu dinsizler bile sormaz ne lan bu
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Abi-hayat - 18 Mart 2004, 23:58:34
Alıntı yapılan: "matilda"
ula bu soruyu dinsizler bile sormaz ne lan bu

arkadas istersen lan veya agir cikislarda bulunmayalim.O ogrenmek istemis biz muslumanlarada bunlari ayrintili sekilde aciklamak duser.Sen ayetlerle ve guzelce hadislerle aciklar o insanlarin bilgisini dahada arttirirsin.Herkes herseyi bilecek diye bir kanun yok...
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: muallim - 21 Mart 2004, 16:27:56
katılmamak mumkun mu sana bir kere katıldın matildaya o da dua sına amin dedik :lol:  :lol:
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: mice - 29 Mart 2004, 15:56:28
ARKADAŞLAR HEMEN SİNİRLENMEYELİM.  ARKADAŞIMIZ HAKLI. YAŞARA NURİ ÖZTÜRK GİBİ İNSANLAR FAİZ HARAM DEĞİLDİR DİYORLAR. SEBEBİNİDE ENFLASYONA BAĞLIYORLAR VE Bİ ŞEKİLDE KILIFINA UYDURUYORLAR. BÖYLE İNSANLAR KAFA KARIŞTIRIYOR. HERKES KESİN HARAMDIR DEYİP ÇIKIYOR İŞİN İÇİNDEN. HARAM OLDUĞUNU HERKES BİLİYOR ANCAK KİMSE KURAN VE HADİS İLE OLAYI AÇIKLAMIYOR. O ŞEKİLDE AÇIKLANIRSA KİMSENİN AKLINDA BİR SORU KALMAZ BENCE.
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: point - 31 Mart 2004, 00:22:41
Bakara Suresi
275- Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, "alışveriş de faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır. Bundan böyle her kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah'a kalmıştır. Her kim de yeniden faize dönerse işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır.
276- Allah faizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez.
277- İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar.
278- Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve artık faizin peşini bırakın, eğer gerçekten müminler iseniz.
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: point - 31 Mart 2004, 00:24:47
FAİZ MESELESİ

Faiz, iktisadın en eski meselelerinden biridir. Haksız bir kazanç olan faizin ne aklî ne de vicdanî hiçbir dayanağı yoktur.

Zamanın seyri içinde, faizin meşrûluğu, vasıfları ve ekonomi içindeki fonksiyonu hep münâkaşa edilegelmiştir. Kimi zaman yerin dibine batırılmış, kimi zaman da göklere çıkarılmıştır.

Şunu kesin bir dille söyleyebiliriz ki, faize meşrűluk kazandiran devirler, bütünüyle beşerin ahlâken çöküntü içinde oldugu devirlerdir. Meselenin bu yönüne temas etmeden evvel onun târihî seyrine kısaca bir atf-ı nazar etmiş olalım.

Faizin târihi

Eflâtun ‘Kânun’, Aristo ise ‘Politika’ adlı eserlerinde faizi yerden yere vurmuşlardır. Eflâtun'a göre faiz ahlâk dışı bir davranıştır; fazîletli ve erdemli insana hiç yakışmaz. Onun için mutlaka yasaklanmalıdır.
Aristo'ya göre ise faiz, kısır tavuktan, yumurta almaya çalışmak gibi yanlış bir düşüncedir. O, “Para parayı doğurmaz” demektedir.

Roma, başlangiçtaki ihtişâm döneminde şiddetle faizin karşisindadir. Ancak yikilmaya yüz tuttugu zaman diliminde faize kurtarici bir simit gibi sarilmiş, fakat dibe dogru çökmekten kendini bir türlü kurtaramamiştir.
Hıristiyanlık esas itibâriyle faizi haram kılmış; fakat, içki ve domuz eti gibi bazı haramlarda olduğu gibi, daha sonra yapılan değişikliklerle faiz de helâl hâle getirilmiştir. Oysa ilâhî vahye dayanan bir dinin bunlara cevaz vermesini düşünmek mümkün değildir.

Günümüzde Yahova Şahitlerine âit kitaplar da bu konular üzerinde israrla durmaktadir. Gerçi Yahova Şahitleri meselesi ayrica üzerinde durulmasi gereken bir husus olmakla birlikte, sözü dagitmamak için burada o meseleye girmiyoruz.

Ortaçağda kilise, faiz aleyhinde şiddetli beyânâtlar vermiş ve tefecilikle çok ciddî kavgaya tutuşmuştur. Ancak kilise babalari, feodalizmin zayiflamasi ve ticârî kapitalizmin gelişmesi karşisinda faizi meşrűlaştirmak zorunda kalmiş ve mesele kitaplara bu şekliyle geçmiştir. Menfaat dine tercih edilmiştir.

Husűsiyle sınâî kapitalizmin gelişmesiyle, Batıda faiz karşısındaki direnişler bütünüyle gevşemiş ve faiz herkes tarafından kabûl edilir bir realite hâline gelmiştir.

Faiz teorileri
Faizi açıklamaya çalışan çok sayıda teori geliştirilmiştir. Bunlar, sermayenin kaynağının tasarruf olduğu konusunda ortak bir görüşe sâhiptir. Ayrıldıkları nokta ise, faizi meşrûlaştıran dayanaklardır.

Meselâ Ricardo, özendirmeyi esas alır. Ona göre, parası alınıp işletilen tasarruf sâhibine belli bir pay verilmelidir ki, kişi tasarrufa özendirilmiş olsun.
Halbuki Keynes, bu görüşün tamamen karşisindadir. O, “Tasarruf sâhibini, tasarrufa sevk etmek için özendirmeye ihtiyaç yoktur. Hem ferd hem de cemiyet tasarrufa kendiliginden meyillidir” düşüncesindedir.
Meseleyi tamamen para ile alâkalı olarak değerlendiren Keynes’e göre faiz, parayı nakit olarak elde tutmaktan(likidite tercihi) vazgeçirmek için insanlara ödenen bir fiyattır.

Senior'a göre faiz, fedâkârlığın bir bedelidir. Zira tüketici perhizkâr davranmakta ve tasarruf yapmaktadır. Bu da sermaye arzını meydana getiren bir davranıştır. Sermaye talebi ise sermayenin üretken ve verimli oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu verimlilikten sermaye sâhibinin de yararlanması gâyet normaldir. Böylece o, yaptığı fedâkârlığın karşılığını görmüş olacaktır.

Marshall ise faizi, beklemenin bedeli olarak değerlendirmektedir. Ferd, elindeki tasarrufu bir başkasına vermekte ve belli bir süre beklemektedir. Öyle ise onun bu bekleyişinin bir bedeli olmalıdır.

Böhm-Bawerk ise meseleyi psikolojik açıdan ele almış ve faizi zaman tercihi kavramıyla açıklayarak, ona bir dayanak bulmaya çalışmıştır. Ona göre, insanlar umûmîyetle bugün ellerinde bulundurdukları değerleri yarınki değerlere tercih etme eğilimindedirler.

Dolayısıyla, hem tasarrufa teşvik ve hem de bu tasarrufu başka ellere devrettirebilmek için böyle bir psikolojik duygunun tatmîn edilmesi şarttır. O da ancak bugün ve yarın arasındaki değer farkını (acio) ödemekle mümkündür. Ve faiz, ona göre, işte bu şeklide bir meşrû gerekçeye dayanmaktadır.

Marks ve Engels gibi sosyalist düşüncenin temsîlcileri her yönüyle faizin aleyhindedirler. Onlara göre faiz, sermaye sâhibinin emekten çaldigi haktir. Sosyalist bir düzende tasarruf ve sermaye olmayacagi için faiz de olamaz.

İslâm öncesi faiz
Faiz, câhiliyye devrinde bilinen ve tatbîki yaygın olan bir müessese durumundaydı. Günümüzdeki dev kuruluşlar şeklinde olmasa bile, hem ferd hem de küçük organize gruplar olarak faiz alınıp veriliyordu.

İslâm öncesi bu devirde faiz müessesesi zenginin elinde bir istismar vâsıtasıdır. Zira, riba adı verilen ve borçlunun ödemek zorunda olduğu fazlalık, bâzan asıl borcun kat kat üstüne çıkıyor ve borçlu her geçen gün artan bu fazlalıklar altında ezilip gidiyordu.

Şekil olarak faiz şöyle cereyan ediyordu: Zarűret içinde bulunan bir kişi -ki bu zarűret ne kadar fazla ve âcil ise, verecegi faiz miktari o kadar yüksek olurdu- belli bir süre sonunda ve belli bir fazlalıkla ödemek kaydiyla birisinden borç para aliyor. Vade tamam olunca alacakli gelip parasini istiyor. Eğer borçlu borcunu ödeyemeyecegini söyler ve belli bir vade daha isterse aldigi borç miktari iki katina çikariliyor ve yine ikinci defa ayni durum tekrar ederse, bu sefer borç miktari dört katina çikiyor.

Bu muâmele böyle devam edip duruyor… Bir gün geliyor ki, alınan borç miktarı ile ödemek zorunda kalınan borç miktarı arasında korkunç denecek ölçüde bir fark söz konusu oluyor. Bu muâmele ile fakir daha da fakirleşirken zengin daha da zenginleşiyor ve iki sınıf arasındaki uçurum her geçen gün daha da derinleşiyor.

İmam Katâde câhiliyye devri faizini şöyle anlatıyor: “İslâmiyet’ten önceki devirde kişi, belirli bir müddet sonra fiyatı ödenmek üzere satış yapardı. Alıcı vade sona erdiğinde aldığı malın fiyatını ödeyemezse, fark verir ve müddet uzatılırdı.”

İmam Mücâhid de şöyle diyor: “İslâmiyet’ten önceki devirde kişinin borcu olduğunda alacaklısına gider, ‘Sana şu kadar fazla ödeyeyim, borcumu ertele’ der, böylece borcu ertelenirdi.”

Fahreddin Râzî ise câhiliyye devri faizini şöyle anlatiyor: “Islâmiyet’ten önceki devrin bilinen ve meşhűr olan faizi vade faizi idi. Buna göre, kişi malini başkasina her ay ödeyecegi belirli bir kâri almayi şart koşarak borç verirdi. Anaparasi oldugu gibi kalirdi. Mühlet sona erince anaparasini da geri isterdi. Borçlu anaparayi veremezse, borç veren hem mühleti uzatir, hem de faizi artirirdi.”

Görülüyor ki, câhiliyye devri denilen o dönemin riba anlayışı ile günümüzün faiz anlayışı arasında temelde hiçbir farklılık bulunmamaktadır. İşte İslâm, bütünüyle faizin karşısına dikilmiş, bu zulüm ve ceberrûta son vermiştir.

Faizin tanım ve kapsamı
Faiz kavramının İslâmî literatürdeki karşılığı ribadır. Riba Arapça bir kelimedir ve sözlükte ziyâde (fazlalık) ve nemâ (artma, çoğalma) manalarına gelir.
Câhiliyye dönemi Arapları riba kelimesini bu lügat manasında kullandıkları gibi, ayrıca, bugün genellikle faiz deyince anlaşılan, “Vadenin uzatılmasına karşı borcun da artması” manasında da kullanıyorlardı.

İslâm, insanlık târihi boyunca bilinen ödünç veya borç faizi kavramına bir de para ve malların peşin veya vadeli mübadelelerinde ortaya çıkan alış-veriş faizi kavramını eklemiştir.

Kur’an, borç faizini ele alırken, hadîsler ağırlıklı olarak alış-veriş faizinin üzerinde durmuştur. Şu halde faiz kavramı İslâm’da diğer sistemlerden hem farklı hem daha şümullüdür.
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: point - 31 Mart 2004, 16:39:37
Müslümanın faize karşı bakışı nasıl olmalı?  


Müslüman, Allah'a itimad eden, güvenen insandır. O, borç verdiği paranın başına gelebilecek muhtemel bir tehlikeyi faizle telafi etme gibi bir zillete düşmez. Müslüman, dünya-âhiret dengesini kuran insandır. Onun için para mihrap olamaz. Biz Müslümanlar olarak, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” prensibinin âzâd kabûl etmez köleleriyiz. Yemez yedirir, giymez giydiririz. Birisi bize bir gül verse, biz ona gül bahçesiyle mukâbele etmeye gayret ederiz. Ama bunların hiçbirini gâye ve hedef hâline getirmeyiz. Bizim ideal ufkumuzu süsleyen tek şûle vardır: O da Allah'ın rızâsını kazanmaktır. Dünya bizim ayağımıza kement olamaz. Ve para bizi fazîlet yarışından alıkoyamaz. Evet, biz Allah'ın kullarıyız. Kulu kula kul eden faiz, bizden biz de ondan çok uzağız.
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: SerkaNReaL - 12 Nisan 2004, 16:28:20
Bir arkadasimiz faiz harammi diye bir sual yöneltmis sizlere. Burada bazi arkadaslar hiç de ahlak kurallarina uymayan sekilde arkadasa cevap veriyorlar. Bu dogru degildir, bence arkadas sunu demek istiyor:

Gayri müslim ülkelerde (darülharp) kredi çekmek ve onu tabii faizi ile ödemenin hükmü nedir ?

Bu apayri bir konu...Herkes hemen kafadan bir seyler atamazki...

Faizin ayetlerle kesin haram oldugunu biliyoruz, bunu Veda hutbesinde Efendimiz (s.a.v) dahi söylüyor...Ama burda sartlar ayni degil...

Herkes güvendigi bir alime gidebilir sorabilir, zannediyorum aramizda bu hassas konuyu tatmin edici bir sekilde cevaplayacak biri yoktur, yaniliyor olabilirmde...Gerçektende çok hassas bir konu....gurbetciler açisindanda...

Pür kusur....
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Abi-hayat - 12 Nisan 2004, 22:26:17
Serkan bu konuda sana katiliyorum cunku avrupada yasiyanlar bilir adim attigin yer faiz isi ile ugrasiliyor..Yani Avrupada yasyipta ben faizle alakam yok diyen biraz yalan soylemis olur cunku almis oldugumuz ev mesela devlete faizle geri oduyoruz en azindan bizim buralar boyle..Sosyal kapitalist ulkeler hala faiz isine cok onem verdigi icin biz muslumanlar asiri magdur kaliyoruz bu ulkelerde ama eldende yapicak pek bir sey yok..
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: SerkaNReaL - 12 Nisan 2004, 23:00:46
Ablam bende Avrupa'da yasiyorum, bundan 20 yil öncesine kadar hiç kimse faiz ile is yapmiyordu. Ama simdi isler öyle bir hal aldiki herkesin eli faize bulasmis durumda. Ben babamdan örnek vermek istiyorum: bizde ev sahibi olmak isteriz diyor babam fakat faiz korkusu ile kredi çekip ev almadi. Bu isin bir yani...isin diyer yani baska çare yok diyen insanlar var, çekiyorlar krediyi faizi ile ödüyorlar...Herkesin nabali kendine derler...Su an etrafimizdaki hemen hemen herkes ev almis durumda...Bir biz evsiz kaldik anliyacagin:)))

Herkes kafadan bir fetva veriyor....Bunada karsiyim.
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Abi-hayat - 13 Nisan 2004, 04:14:55
Orasi oyle Serkan bizde ev almadik ona bakarsan ama sana soyle bir ornek verim ben okuyorum ve ogrenci kredi aliyorum ee ben bu krediyi okul bitince geri vericem hemde faizi ile birlikte ne yapabilirimki baska carem yok..Hem okul hemde is ayni anda yurumuyor zor zaten is bulmak..Agbim is yeri  isletiyor mcbur bankadan para cekti o kadar sermayayi nerden bulsun...Fetva vermek bize dusmez ama insan yapicak bir sey bulamiyor..Mecbur ev alinicak oyle yada boyle sizde mecbursunuz bir nevi..Sonucta hayatinizi orda geciiriyorsunuz gonul isterki faizsiz olsun ama en aziindan bogazimizdan gecmiyor o faiz sadece oduyoruz geri..
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: point - 13 Nisan 2004, 16:25:35
Sevgili Kardelen ve Serkan kardeşler

Kusura bakmayın.İçinde bulunduğunuz durum gerçekten de çok zor.Allah sizin ve sizler gibi zor ortamlarda bulunmak zorunda olanların yar ve yardımcısı olsun.Sonuçta bu dünya imtihan dünyası ve şunu unutmamak gerekir ki hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez.İçinde bulunduğunuz duruma gelince;faizin haramlığı daha öncede belirtildiği üzere kesin.Yalnız yabancı ülkelerde faizli kredi alma gibi durumlara cevaz veren kişiler bulunmakta.Ancak dayandıkları hadislerin sıhhat derecesi çok sahih değil. En azından bu işte bir şüphe vardır. Efendimiz şüpheli durumlardan kaçınmamızı istiyor.Başta dediğim gibi işiniz çok zor ama bence takvadan (mümkün olduğunca)ayrılmamak gerekiyor diye düşünüyorum.

Tabi sizin altınız kuru diyebilirsiniz.Evet altımız kuru  :lol:

Ne yapalım dediğim gibi bu dünya imtihan dünyası ama şunuda unutmamak gerekir ki:

"CENNET UCUZ DEĞİL, CEHENNEM LUZUMSUZ DEĞİL..."

Tekrar Allah yardımcınız olsun diyelim.Sürçü lisan ettikse affola.
Kalın Sağlıcakla :wink:
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Abi-hayat - 13 Nisan 2004, 22:40:25
Rabbim cumlemizden raziolsun..Gonul farkli olsun isterdi  :(
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Eyup - 22 Şubat 2006, 00:03:55
:D  :x  :D
Başlık: Re: Faiz Haram mı?
Gönderen: müteallim - 22 Şubat 2006, 00:57:52
Alıntı yapılan: "selamet"
Faiz bazı ülkelerde haram değilmiş diye duyumlar alıyorum.Bunun aslını bilen kardeşlerden bilgi almak isterim?


Eger faiz ise bunun haramliginda süphe yoktur haramdir .harama helal deyemeyiz.
Amma faizde diger emirler gibi bazi sartlara baglidir.kimler arasinda faiz hükmü vardir darul-harb darul- islam gibi.bu hususlara dikkat etmek lazim cevap verirken.

Bunun gibi ciddi meselelerde lakayitca davranmak hos bir hareket olmasa gerek.
Başlık: faiz
Gönderen: müteallim - 07 Ağustos 2006, 02:45:21
Evvela faiz ile alakali bilgi verip sonra süalinize cavap vermeye calisalim.

İslam’dan önce faiz, Araplar arasında son derece yaygındı. Mekke’de, Taif’te, Medine’de faizcilik yaparak çalışmadan kazanan, halkın sırtından geçinen bankerler vardı. Bunlar, belirli süre sonunda verdikleri ana paraya ilave olarak belli bir fazlalığı da almak üzere ihtiyaç sahiplerine borç verirlerdi. Borçlu o belirli süre sonunda borcunu ödeyemezse vade uzatılır, buna karşılık faiz miktarı da artırılırdı. Böylece borçlu çoğu zaman aldığının kat kat fazlasını ödemek zorunda kalırdı. Bu uygulama o derece yerleşmiş ve kökleşmiş ti ki, Kuran’ın da ifade buyurduğu gibi, “...alış veriş de faiz gibidir...” (Bakara Sûresi, 275) deniliyor; faiz de tıpkı alışveriş gibi meşru sayılıyordu.

Toplumda faizin son derece yaygınlaşmış olması sebebiyle faizin yasaklanması tedricen yani kademeli olarak gerçekleşmiştir.

Bu konuda ilk hüküm Rum Sûresinin 39. ayetidir. Mekke devrinde nazil olmuştur. “İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Fakat Allah rızasını dileyerek verdiğiniz herhangi bir sadaka böyle değildir. İşte onlar sevaplarını kat kat artıranlardır.”

Bu ayet-i kerimede faiz yasaklanmamış, fakat faiz kazancında bereket olmayacağı beyan edilmiştir.

Medine devrinde nazil olan Nisa Sûresinin 160-161. Ayetlerinde ise şöyle buyurulmuştur: “Yahudilerin haksız davranışları, çoklarını Allah yolundan çevirmeleri, kendilerine yasaklandığı halde faiz almaları ve insanların mallarını haksızlıkla yemelerinden dolayı, kendilerine helal kılınmış olan temiz şeyleri onlara haram kıldık. Onlardan inkar edenlere elem verici bir azap hazırladık.”

Bu ayetlerde faizin Müslümanlara yasaklandığına dair açık bir hüküm olmamakla beraber, Yahudilerin kendilerine haram kılındığı halde faiz aldıkları, böylece ilahî azabı hak ettikleri beyan edilmiştir. Bu ifade ile, faiz almanın son derece kötü ve uzak kalınması gereken bir şey olduğuna işaret olunmuştur.

Faizin Müslümanlara ilk haram kılınışı, Âl-i imran Sûresinin 130. ayeti ile olmuştur: “Ey iman edenler, faizi kat kat alarak yemeyiniz. Allah’tan sakının ki başarıya ulaşasınız.”

Bu ayetle, o devirde en çok uygulanan ve fakiri en çok ezen fahiş riba, yani bileşik faiz yasaklanmıştır. Basit faizin haram olduğu hakkında henüz kesin bir hüküm inmemiştir. Bu, tıpkı içkinin içilmesinin haram kılınmayıp sarhoş halde namaza yaklaşılmasının yasaklanması safhasına benzemektedir. İslam önce, fakirin belini iyice kıran kat kat faiz şeklini yasaklamış oluyordu.

Daha sonra nazil olan Bakara Sûresinin 275-281. ayetleriyle her türlü faiz kesinlikle haram kılınacaktır. Faizi kesinlikle yasaklayan bu ayetlerin mealleri şöyledir:

“Faiz yiyenler, mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların ‘alış-veriş de faiz gibidir’ demelerindendir. Oysa, Allah alış-verişi helal, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Rabbından bir öğüt gelir de faizcilikten vazgeçerse, geçmişi, kendisinedir, onun işi (bağışlanması) Allah’a aittir. Kim de faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktir ve orada ebedi kalacaklardır.”

“Allah, faiz kazancını eksiltir, sadakaları ise bereketlendirir. Allah nankörlük eden hiçbir günahkarı sevmez.”

“Ey inananlar, Allah’tan korkun; eğer inanıyorsanız, faizden arta kalan kısmı bırakın. Şayet böyle yapmayacak olursanız, bunun Allah ve resulüne karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer tövbe eder de (faizden vazgeçerseniz) sermayeleriniz sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olursunuz.”

“Borçlu darda ise, eli genişleyinceye kadar, ona mühlet verin. Eğer bağışlarsanız, bilesiniz bu sizin için ne kadar hayırlıdır.”

Faizle ilgili en son nazil olan ayetler bunlardır ve bu ayetlerle her türlü faiz kesinlikle haram kılınmıştır.

Peygamber Efendimiz, faiz yiyenlerin ahiretteki acıklı halini şu şekilde anlatmıştır: “Miraç gecesi, bir insan topluluğuna rastladım. Bunların mideleri, dışarıdan bakıldığında içi görülen ve yılanlarla dolu olan bir eve benziyordu. Bunlar kim? diye sordum. Cibril, bunlar faiz yiyenlerdir, diye cevap verdi.”

Yine hadis-i şeriflerde, “Peygamber efendimizin faizi alana, verene, faiz senedi yazana ve iki tarafın şahitlerine lanet ettiği” de bildirilmektedir.

Bu yasağın, “Ancak müminler birbirinin kardeşidirler.” ayet-i kerimesiyle ve “Komşusu aç iken kendi tok olan bizden değildir.” hadis-i şerifiyle de yakın ilgisi vardır. (hadiste geçen, “bizden değildir” sözünden maksat, “kâmil imanın zevkine erememiştir” demektir.)

Madem ki, Kur’an, mü’minleri kardeş yapmış, zenginlere zekâtı farz kılmış ve sadakayı teşvik etmiştir; o halde zengin bir mü’min, sadaka verdiği bir kardeşinin kendisinden borç para istemesi hâlinde, onun ihtiyacını görecek ve böylece âhireti namına büyük bir kazanç elde edecektir. “Karz-ı hasen” diye adlandırılan bu çok sevaplı ibadeti yapmak yerine, “Ben sana borç veririm, ama aldığımda fazlasıyla alırım.” şeklinde bir teklifte bulunmak İslâm kardeşliğiyle bağdaştırılamaz.

Yani hangi sartlarda olursa olsun eger faiz hükmü tasiyorsa o haramdir.

Sindi gelelim sizin sorunuza.faiz islami bir yasak olup islam fikhinda genisce yer air.faiz iki müslüman arasinda veya bir müslümanin gayri müslime faiz vermesi sekliyle haram kilinmistir.gayri müslim ile olan kismindada müslümanin menfaati gözetilmis eger gayri müslime müslümanin verdigi faizde müslümanin menfaati daha fazla ise o dahi caiz görülmüstür. fetvalar mehmet emre.
Amma rasülüllah efendimizin(La riba beynel müslimi vezzimmiyyi)Hadisi serifi mucibince darul harb olsun veya olmasin müslüman ile zimmi Yani Kafir arasinda faiz hükmü yoktur.Bu konuyu iyi anlamak lazim faizin hükmü yoktur.hüküm olmayinca müslümanin aldigi bu kar faiz olmayip harac hükmündedir ve haram degildir.
Islam fikhina göre hatta hanefi fikhina göre islamin kanunlarindan biri veya bir kaci kabul edilmeyen tatbik edilmeyen bir memleket darul-harpdir.halkinin müslüman olmasi yeterli degildir.
gerek normal bankalar gerekse finans kuruluslari islami olmayan kanunlarla yönetildi icin islam hükmünde olmayip müslümanin buralardan aldigi (faiz diyemiyecegim)cünkü faiz hükmü olmadigi icin kar payi diyelim veya siz baska kelimede kullanabilirsiniz mesela Harac diyebilirsiniz almasi caizdir haram degildir.
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: muallim - 07 Ağustos 2006, 15:29:27
baslıgı değiştirdim cunku boyle baslık olmaz....Allah muhafaza insanı dinden eder...

bu konuyu irdelemeyin artık....
Başlık: Bir sene sonra 2,5 milyon istemek üzere şimdiden 2 milyon ve
Gönderen: ankebut-57 - 09 Ağustos 2006, 15:41:49
Bir sene sonra 2,5 milyon istemek üzere şimdiden 2 milyon vermek faize girer mi?

Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz, “Her menfaat sağlayan borç faizdir” (1) buyururlar. Bu da alacaklının borç verirken, bir müddet sonra ne kadar fazla isteyeceğini şart koşmasıyla gerçekleşir.

Yukarıda meâlini verdiğimiz hadis-i şeriften anlaşıldığı üzere, borç verirken bir menfaat sağlamayı şart koşmamak lâzımdır. Şayet böyle bir şart koşulmazsa, borçlunun borcunu öderken fazla vermesinde veya en iyisini vermesinde bir mahzur yoktur. Çünkü bu kimse borcunu en iyi şekilde ödemiş ve iyiliğe karşı iyilik yapmıştır.

“İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?”  (2) meâlindeki âyet-i kerimede belirtildiği gibi, meselenin bu yönü bilhassa borçluyu ilgilendirir. Borçlu bunu düşünecek, alacaklının zararını telâfi edecektir.

Paranın tedavülden kalkması veya değer kaybetmesi halinde nasıl hareket edileceği hususunda da Hanefi imamları arasında farklı görüşler vardır. İmam-ı Âzam, “Alınan borcun sayı olarak aynı miktarı verilmelidir. Paranın değeri ister yükselsin, isterse düşsün, borçlu aldığı paranın mislini verir. Yüz lira borç aldıysa yüz lira ödeyecektir” (3) der. İmam Muhammed ile İmam Ebu Yusuf ise, “Borçlu aldığı borcun mislini vermez, ödeme esnasındaki kıymetini, değerini verir” demektedirler. Fetvanın da bu şekilde verildiği bildirilmektedir.

Buna göre, birisine bir seneliğine 2 milyon borç veren kimse, aradan bir sene de geçmiş olsa, yine bu miktar alacağının olduğunu bilmelidir. Fakat ödeme esnasında borçlu, paranın yıllık değer kaybını nazara alarak ona göre bir fazlalık verirse, aldığı borcun kıymetini vermiş olacağından İmameynin (İmam Muhammed ile İmam Ebu Yusuf) kavline göre amel etmiş, hem de alacaklının hakkını üzerinde bırakmamış olur. Bu meselede fazlalık baştan şart olarak koşulmamış, sadece borçlu alacaklıyı düşünerek zararını telâfi etmeye çalışmış olur.

Bu meselede şöyle bir yol da tercih edilebilir ki, bu en sâlimi ve en sıhhatlisidir. Borç verme, döviz yoluyla olabileceği gibi, altın üzerinden de yapılabilir. Böylece faiz şüphesi de ortadan kalkmış olur.

Buna göre, borç alıp verirken ya döviz alınıp verilir veya altın alınıp verilir yahut sâbit değeri olan ticarî mallar nazara alınır, onlar alınıp verilir.

Bunların haricinde bir sene sonra fazlalık belirtilerek verilen borç doğrudan faize girer, dolayısıyla caiz olmaz.

(1) Feyzü'l-Kadir, 5:27. Hadis No:6336
(2) Rahman Suresi, 60
(3) İbni Abidin, Reddü'l-Muhtar,4:174. Kasani, Bedayiü's-Sanayi,7:394

Kaynak: Mehmed Paksu Çağın Getirdiği Sorular
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Salur - 09 Ağustos 2006, 17:17:33
Buldugum bir kaynagi, kelimesi kelimesine, icerigini yaziyorum.

Kitap: Ehli Sünnet vel cemaata göre Islam Akaidi
Yazan: Sidki Gülle
Yayinevi: Akpinar Yayinevi
Sayfa 650

Dar-i Harpte Tasarruf

Dar-i harp hükmündeki bir memlekette (diyelim Almanyada, Fransa'da) Müslümanlarin kendi aralarindaki hükümleri degismez. Helallar Helal, haramlarda Haramdir. Ancak böyle bir ülkede Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasinda, Müslümanlar lehine bazi degisiklikler öngörülmüstür. Söyleki : Dar-i harpte Müslümanlar ile gayri müslimler arasinda faizli alis verisler caizdir. Bir Müslüman bunu kendi lehinde gördügünde, hem faiz alabilir hem de faiz verebilir. Yine bir Müslüman dar-i harpte, Besmele ile bogazlanmamis bir hayvani veya domuzu dar-i harpteki gayri müslimlere satabilir. Yine yenmesi kaydiyla bir gayri müslimle kumar oynabilir. (815)

(815) el-Mebsut, Büyu Bahsi. Fethü'l-Kadir. Ayni konu.
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: racül - 09 Ağustos 2006, 22:34:57
tesekkürler salur abi, bu kaynak isimize yarayacak..
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Kul - 09 Ağustos 2006, 23:15:47
tesekkürler salur abi....ikinci defa yaziliyor bu yazi ama neyse^^
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: osmanlı - 28 Haziran 2007, 15:29:58
Bu mevzu hakikaten ince ve hassatır. İlkin şahsım ticaretle uğraşıyorum. İmamı Maliki hazretlerinin şu sözü kafama dank etti:"Her kimki ilmi bey(alış-veriş) bahsini bimeden, ticaretle uğraşırsa ZINDIKTIR." Oturdum okudum hocalarımıza sordum ve çok şükür epeyi çerceyi genişlettim. İlkin faiz denilen kitabımızda riba denilen hususus da incelediğimde şu ortaya çıktı. (Ben hanifiyim anlattıklarım hanifi fukasının görüşüdür) Riba nın riba olabilmesi için 3 şart aynı anda gerçekleşmelidir.(tıpkı namazın 12 şartı gibi)  nedir bu şartlar:
-Alanda verende Müslüman olacak
-Alınıp verilen nesne (para eşya yiyecek vs) aynı nesne olacak
-Vade ve Artış olacak.
 Şimdi ticari açıdan bakalım meseleye eğer ben size halı satıp (halıcıyım ben) sizden para istiyorsam ikinci husus alanan ve verilen şey aynı şey değildir. Dolayısı ile vadeli satış bu hükümü bozduğu iç,in haram olmaz. Ama halı verip halı istesem haram olur. Şöyleki sana 5mkr halı veriyorum bana 4 ay sonra 6mkr aynı kalite halıdan getirirsin gibi. Ama burada bi husus var şöyleki ; Ana vasfı aynı şey olamsı yeterlidir derler. mesela hububat değişiminde tohumluk buğday diyelim sana beyaz tohum verdim bana kırmızı tohum getirsin veya sana extra kalite hurma verdim düşük kalite hurma getirirsin gibi haller bu husus bozmaz. Hurma hurmadır buğday buğdaydır. Kalite ve alt vasıf bu hükmü bozmaz. Fakat halı verip para istemek aynı eşya değillerdir. Bu hüküm bozulur, ve riba olmaz.
 
Kredi meselesine bu şekilde yakalaşınca olay daha kolay çözülecektir. Önceden faizsiz sistemle çalışan finans kurumlarında çalıştığım için biraz bilgi sahibiyim. Eğer şöyle bir miselle açıklarsak olay netleşecektir.  Diyelim ev alamk isteyen yukarıdaki arkadaşın istediği evi alacak parası yok. Ama bende var diyelim. Nakit alacak gücüm var yani. Bana gelip yardım  istese şöyle bir çözüm var. Ben istediği evi alırım (veya eşya her neyse) ev benim oldussonra kendisine dönerim ve bu evi sana 24ay taksitle şu fiyata satıyorum. Anlaşırız ve evi arkdaşa döner satarım. Özel finans kurumları buna yaparlar. Alınan para verilen ev olduğu için ikinci hüküm bozulur ve riba olmaz. Ama burada çok önemli bir husus var eğer özel finans kurumu yukarıda anlattığım gibi yapmazda parayı sana verirse paraya para olur 2. hükümde gerçekleşir ve riba olur. malesef kurumun bazı çalışanları bu hususa bazen ehemmiyet vermiyorlar bu çok tehlikeli oluyor.
 Neyse mevzu bayağı dağıldı daha sonra devamını analatcağım şimdilik bu kadar müşterim geldi. Selametle
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Fatihan - 28 Haziran 2007, 15:44:03
Alıntı

Neyse mevzu bayağı dağıldı daha sonra devamını analatcağım şimdilik bu kadar müşterim geldi. Selametle


Hayırlı kazançlar kardeşim. :)
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: osmanlı - 28 Haziran 2007, 18:23:13
tekrar selamlar,
 Kusura bakmayın hızlı yazınca biraz karışmış ifadeler. Neyse diğer mevzuda ticaretten başladığımız için şudur, tartışılan bir mevzudur. Bir satış içinde iki satış olmaz diye. Şimdi fazla uzatmayayım. Bu bir hadiseye ve hadisi şerife dayanır. Bazıları bunu yanlış açıklıyorlar şöyle; " satış esnasında iki fiyat vermektir diyorlar" yani vadeli bu peşin fiyatı bu şeklinde söylemektir deniyor. Aslında yanlışlık var. Çünki satış (bey,büyu) fiyat vermekten ibaret değildir. Onunda 3-4 şartı vardır. fiyat vermek ve fiyatta anlaşmak satışın cüzüdür, kendisi değil. Asıll kasdedilen ise yukarıda arkadaşımızın cahiliye devri satıl faiz şekillerinde bahsettiğidir. Misal verelim ; Biz bir müşteriye yine halı sattık ve şöyle anlaştık diyelim 10 gün içerisinde peşin ödenecek ve fiyatı 120para adam müşteri bize 20para verdi kalanı (100para) 10günde ödeyecek. Ama aradan 10gün geçti geldi dediki 100parayı bulamadım seni bunu bana vadeli taksitlendir. İŞTE BURAYA DİKKAT...Müşteri gelip kalan borcuna yani paraya pazarlık ediyor ve yukarıda ki 2. husus da gerçekleştiği için riba oluyor. Bunun tam tersi taksitli almış olsun 3-4 taksit ödedi diyelim geliyor ve kalan parayı peşin ödersem ne düşersin diyor buda aynı şekilde haramdır. Bunun çareside şudur her iki haldede yapılmış ilk satış fesh edilir. Daha sonra ödediği miktar ve günün fiyat şartlarına göre yeni satış yapılıyormuş gibi yeniden SATILAN MALA pazarlık edilir. Kalan paraya değil. Malesef günümüzde bu hususa dikkat eden çok az insan var.

  Son olarak bazı arkadaşlar belirtmişler sağolsunlar. Darul harp ve  Darul islam da bazı hükümler değişiyor. Bu daha başka bir açı ama şu da bir gerçek malesef ülkemiz ve bi çoğu müslüman ülke DARUL HARP tir. Eshabı kiram hazeratının cihad öncesi hazırlık için faize para aldıkları hadiseler bu meselelerle açıklanmıştır. Darul harpte hükümler farklı olabilmektedir. AMA ŞU DEMEK DEĞİLDİR RİBA HELAL OLUYOR GİDİN PARANIZI BANKALARA TEFECİLERE FAİZE VERİN..Haşa.. Ama zaruretlerde vardır. Malesef ülekmizde dahil faiz illetine bulaşmamak çok zor hatta zor ötesi. Ticarette banka işe girdimi bitti olay. Bu tabi takva ciheti. İmamı azam efendimiz koyun sürüsü çalındı diye uzun süre et yememiştir. Bana göre "BANKALAR TÜCAAR MEZARLIĞIDIR." Bunu zamanın büyüklerinden biri demiştir ve haklıdır. Hal böyle olunca zaruri hallerde ruhsat veren darul harp hükümleri devreye giriyor. Ama dediğim gibi bu hususları sulandırıp menfaatlenelim demiyorum. Sadece bu bir ruhsattır.

  Son olarak mezuyu dağıtacağım ama size ilginç gelecek bir gerçek hadise anlatayım. Dünyada din hükümleri ile yani şeriatla yönetilen tek ülke İSRAİLdir. Evet yahudi şeriatı ile yönetilir. En son bu yaz bir akrabam turist olarak gitti o anlatıyor. Bankaya gidip faizli işlem yapmak isterseniz kimliğinizde yahudi olduğu yazıyorsa yapmıyorlar. Yahudinin birbirine faizli işlem yapması yasak. İlginç değil
mi? Başka ilginçlikler var ama burası mevzusu değil.

Şimdilik bu kadar eksik ve noksanım olduysa düzeltemniz dileğimle hürmet ederim.
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Oruc_Reis - 28 Haziran 2007, 23:34:37
bukonu yanlis basliklarla acilmis ve  su Faiz  kelimesini kullan mak nekadar dogrudur  sizkardeslerimize birakiyorum

cunku faiz faiz dir   HARAMDIR.Faiz kelimesini kullanirken dikkatli olalim ins

Darul harp ve Darul islam da  faiz in hukmu nedir diye sorulmasi lazimdir

bunlari ayirtetmek lazim ikisinin de  konumlari farklidir.


Muallim hocamiza iletilir cevap verma hakki sizin dir hocam

isi ehline birakalim ins  :oops:
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: müteallim - 29 Haziran 2007, 02:04:53
Alıntı yapılan: "EL-ENSAR"
isi ehline birakalim ins  :oops:
:x
Başlık: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: eginli - 25 Ağustos 2007, 05:53:32
Allah(c.c.)razi olsun cok istifade ettim bilhassa osmanli kardesimizin isin ticaret boyutu izah etmis olmasi beni cok etkiledi... fakat bu konunun dahada derinlemesine analiz edilmesi gerektigini düsünüyorum... mesela kardesimiz,hali tüccari...o konuyu ele almis...bir insaatcinin, bir araba tamircisinin, bir demir dogramacisinin kendine has özellikleri olsa gerek ...
Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: sehzade bey - 31 Ekim 2007, 19:24:06
Darulharb’de Faizli muameler

Darulharbte muslumanlarin faizli muamelelerde bulunmarlarinin hukmu hususunda cumhuru fukaha ile Ebu Hanife ve Imam Muhammed arasinda ihtilar mevcuttur. Ben burada bir cogumuz hanefi mezhebine mensub oldugumuzdan dolayi Imam Azam ve Imam Muhammedin goruslerini ve yeri geldiginde bazi yerlerde safii alimlerimizin görüslerinede yer vermek istiyorum.

Mevzua girmezden evvel , ve Imam Azam ve Imam Muhammed hazretlerinin görüslerini daha iyi anlamak icin bu zaatlarin faiz hakkindaki tarifini iyi anlamak ve bilmemiz lazim. Eger bunu bilmez isek ‘’Yahu ayeti kerimelerde ap acik bir sekilde faizin yasak oldugu yaziyor, halbuki bu alimler darulharpte faizin caiz oldugunu söylüyorlar’’ seklindeki ifadelerle ister istemez zihinlerimiz kurcalanmis oluyor degilmi. Nitekim bugun bircok 2 murekkep yalamislar hele hele bu mevzuda Imam Azam ve Imam Muhammed hazretlerinin faiz kavramini degilde diger alimlerin faiz kavramlarini ele alip ‘’Bu iki adam ayetleri inkar ediyor, bunlarin görüslerine daha nekadar yer verelim’’ seklinde bunlara hakaret edip izlerini yok etmek istiyorlar. (bunlar birak imamlarimizin izini yok ettirmeyi mezheb imamlarimizin dördünün ayaklarina su bile dökemezler) Iste böyle bir seye mahal vermemek icin bu zaatlarin ve diger alimlerimizin faiz hakkindaki tariflerini aktarip mevzua baslamak istiyorum:

Ibn Human buyuruyorki:`` Darulharbte ribanin (faizin) caiz olusu hukmu umumi bir ifadedir, faizin heriki tarafca da alinip verilmesini icine alir. Fakat bu mesele Hanefi Imamlarimizin dersinde ele alindiginda , onlar bununla Müslumanin fazlaligi almasini kasdetmislerdir. Kumardada durum böyledir. Verdigim cevap hernekadar ‘’faizin caiz oldugu’’ seklinde umum ifade ediyorsa da, illet ve hukum munasebetinden fazlaya ancak musluman sahip olursa bunun caiz olacagi ve yine böyle bir muamelenin ‘’faiz olmadigi’’anlasilir. (``faiz caizdir`` kavramindan maksadda budur, yani faizin olmadigidir)
Bunlari kaydeden Ibn Abidin hazretli, Imam Serahsi hazretlerinin ifadelerinin de buna delalet ettigini söyler. Imam Serahsi bu hususta söyle buyurur: Müsluman darulharbe eman ile girdiginde, onlarin mallarini kendi arzulariyla hangi yolla olursa olsun almasinda bir beis yoktur. Ister faiz olarak , ister kumarla ve ister domuz veya ölmüs hayvaneti satmakla olsun. Ancak ve ancak musluman eman ile darulharbe girip onlarin rizasi olmadan böyle bir muamele yapsa bu caiz olmaz. Rizalari bu akidlerle saglaninca, musluman böyle mubah bir mala malik olurki, buda caizdir. (son cumleye dikkat)
( bas kaynak ; Imam Serahsi, El Mebsuud C. 10, S. 95. Ibni Abidin, C.4, S. 188)


Ebu Hanife ve Muhammedin gorusu
Imam Azam ve Muhammed hazretlerine gore, darulharpte musluman ile harbi arasinda faiz muamelesi caizdir. Bunun gibi, Hanefi mezhebinde fasid kabul edilen alisveris ve ticari muameler, kan , hinzir ve ölmüs hayvan eti satmak, bahis ve kumar oynamak da caizdir. Bu hususta zimmi de musluman gibidir, harbi ile sozu gecen muamelelerde bulunabilir. Darulharbte Islama girip de henuz hicret etmemis muslumanin harbi ile yapacagi her turlu muamelelerde de hukum aynidir. Ancak , gerek faiz ve akdin fesadina sebep olan fazlayi muslumanin almasi gerekir. Faizi harbinin almasi halinde boyle bir muamele caiz olmaz. Kumarda da durum aynidir, musluman in kazanmasi halinde caizdir. (mevzumuz kumar olmadiginda buna deginmeyecegim)


IMAM AZAM VE MUHAMMEDIN DELILLERI

a) Imam Mekhulun hazretlerinin rivayet ettigi hadisi serif : Rasulullah efendimiz söyle buyurdu: ‘’La riba beynel muslimi vel harbiyyi fii darilharbi’’ Manasi: ‘’Darulharbde , musluman ile harbi arasinda faiz yoktur’’

IZAH
Bu hadis her ne kadar garib ve mursel ise de Mekhul sika (güvenilir) bir fakihtir. Boyle bir ravinin mursel hadisi de huccettir. Hadisten kastedilen husus, darulharbte musluman ile harbi arasinda hukuken faiz hukmunun cereyan etmeyecegini ifadedir.
Nitekim bu hadisi serifi Imam serahsi , Imam kuduri, Ibni abidin, el hidaye (bunun musannifi turktur) gibi meshur hanefi kitaplarinin riba bahislerinde zikr edilmektedir.

Not: Safii alimlerimiz bu hadisin sahih olmadigini ve mursel oldugunu söylüyorlar. Maalesef bazilari ‘’sahih degildir’’ kavraminin usul hadisindeki istilahi kavramini degilde lugaviy kavramini ele alip ‘’bu hadis uydurukdur’’ veya ‘’bu hadis bile degildir, kitaplara baksaniza, alimler buna sahih degil diyorlar’’ seklinde yersiz ifadeler kullanmaktadirlar.
Hadis usulunde ‘’Sahih degil’’ demek ‘’kutubu sittede yazmayan, ancak sabit olabilme ihtimali vardir’’ demektir.
Nitekim Imam Safii ve Safii alimlerimizden Ibn Kudame nin ‘’sahih degildir’’ den kasitlarida budur.
(maalesef tercume kitaplarda kasitli veya kasitsiz olarak bunun aksi aktarilmaktadir)

Yine hadis istilahinda ‘’mursel`` hadis kavrami geciyor. Bunun manasi ‘’hadisi serifin ravileri zikr edilmeksizin zikr edilen hadisi seriflerdir.` Hanefi usul fikih kitaplarinda böyle bir hadisi serifin huccet kabul edildigi yazmaktadir.
(mesela; menar, miratil usul gibi kitaplar. Ki bu kitaplar asirlarca osmanli medreselerinde okutulmus, ve halada okutulmaktadir. Aramizda bu kitaplari ezberleyen arkadaslarin vaar oldugunu hissetmekteyim)


b ) Muhtelif hadislerde Rasulullah efendimizin Veda hutbesinde söyle buyurdugu rivayet edilir : ’’...Cahiliyye devrine ait faizler kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk faiz de Abbas b. Abdulmuttalibin faizidir.’’ (kaynak; suneni ebu davud, buyu bahsi)

IZAH
Evvelce Islama girmis bulunan HZ Abbas r.a. , faizi yasaklayan ayetin nuzlunden once oldugu gibi sonra da mekkede faiz muamelesi yapmaktaydi. Mekke o siralarda darulharbti. Allah rasulu yukaridaki sozleriyle , fetihten sonra faiz hususunda husumet olmayacagini ve o zamana kadar henuz alinmamis bulunan faizlerin artik alinamayacagini belirmislerdi. Bu hususta kurani kerimde de söyle buyrulur : ‘’Ey iman edenler, muminler iseniz Allahtan korkun, faizden kalani birakin.’’
(bakara suresi, ayet 278)
Peygamber efendimiz , amcasi HZ Abbasi Mekke-i Mukerremede faiz muamelesinde bulunmaktan daha önce menetmisti. Mekke fetihten sonra ise yukarida zikredilen sozleriyle ozamana kadar henuz tahsil etmedigi faiz alacaklerini iptal etmis , kaldirlimisti. Bundan anlasilan darulharbte muslumanin harbiden faiz almasinin caiz oldugudur. (kaynak; el mebsud, cild 10)

Yukarida zikredilen ayeti kerime ile Alah Rasulunun s.a.v. sözleri , o zamana kadar alinmis bulunan faizlerin gecerli oldugu, henuz tahsili yapilmamis faizlerin de iptal edildigi husunduda uyusmaktadir. Yine hadisten anlasilacagi uzre, darulharbte muslumanlar ile harbiler arasinda gecen akidler hukuken fasid bile olsalar, ulke fethedildigi zaman daha once alinmis faizleri hakkinda feshedilmezler. Cunku bilinmektedirki , faizi yasaklayan ayetin nuzulu ile mekkede iradedilen (okunan) hutbe ve Rasulullah efendimizin alinmamis faizleri iptali arasinda fetihten once mekkede bircok faiz muamelesi yapilmisti. Rasulullah efendimi s.a.v. bunlardan hicbiri hakkinda fesih takibatinda bulunmadi. Sadece o zamana kadar tahsili yapilmayan faiz alacaklari iptal edildi.

Burada rivayet edilen hadislerde Rasulullah efendimizin faizi yasakladigi acikca anlasildigi gibi, faizin haram oldugunu belirten su ayeti kerimdede de Uhud vakasinda nazil olmustur :’’Ey iman edenler Ribayi öyle kat kat artirilmis olarak yemeyin. Allahdan korkun, taki muradiniza eresiniz’’(ali imran suresi, ayet 130). (kaynak Serhu’ s Siyer, metnin musannifi : Imam Muhammed hazretleri. Serhin musannifi Imam serahsi hazretleridir. C 4 .)Hz Abbas r.a. ise fethe kadar Mekkede faizle ugrasiyordu. Allah rasulunun s.a.v. ‘’Cahiliyye ribasi kaldirilmistir’’ sözleri, Mekke fethiyle cahiliyye yok oluncaya kadar faizin kaim oldugunu gösterir. Hz. Abbas r.a. in faizinin kaldirilmasida , o zamana kadar onun faizinin kaim olduguna delildir. Cunku ancak kaim olan kaldirlir. Maliki alimlerimizden Ebul Velid Ibn Rusd hz.leride bunun sahih bir istidlal oldugnu söyler. Cünkü , eger darulharbte muslumanlarla musrikler arasinda faiz kelal olmasaydi ‘’Eger tevbe ederseniz mallarinizin baslari (sermayeleri) yine sizindir’’ (bakara suresi, ayet 279) ayeti geregince Hz. Abbasin Faizi musluman oldugu gun kaldirlir, ondan sonra aldigi faizler de sahiplerine iade edilirdi. (kaynak el cevherun-naki , C. 9. S, 106)

Netice
Butun bu göruslerden sonra sunu belirtmek gerekirki, her ne kadar Imam Azam ve Imam Muhammed hazretleri Darulharbte harbiden faiz alinmasini ve onunla fasid akidler yapilmasini caiz görüyorlarsada, buna dayanarak muslumanin her firsatta bu tur muamelelere tevessulu dogru degildir. Cunku hernekadar bu zaatlar böyle bir muameleye cevaz verdilerse bile, kutuphanelerin aktardigina göre hic bir zaman böyle bir seye tevessul etmemislerdir. Kendileri fetva ile degil daima takva ile amel ederlerdi. Nitekim Imam Azam hazretleri birgun gölün kenarinda elbisesine bulasmis kanini temizlemek icin caba göstermis. Bu durumu görenler demiski: Ya Imam, sen ‘’eger elbisenize necaset bulassa, ve o necaseti 3 kere yikadiktan sonra rengi gitmesse elbiseniz hukmen temislenmistir’’ seklinde fetva vermistiniz. Ama siz kan lekesini de cikarmaya calisiyorsunuz. Bunun hikmeti nedir? Imam Azam hazretleri cevaben: Evet, o vermis oldugum hukum fetvadir, bu ise takvadir’’ buyurdular.

Bilindigi uzre mezhepler rahmettir. Alimlerimiz hernekadar ictihad edip hataya dusseler bile hadisi serif iktizasinca Allah rizasi icin olan gayretlerinden dolayi bir sevap alirlar.
Hanefi alimlerimizin diger mezheplere saygili oldugu gibi, diger mezheplerde hanefi mezhebine saygi göstermislerdir.
Mezhepler hususundaki itikadimiz ; eger hanefi alimler hataya dusse , safi alimlerimiz isabet etse , rahmetten dolayi onlar hanefi alimlerimize sefaat edecegi umid ediliyor. Bunun tam tersini ve diger mezhepler hususunda da dusune biliriz.
Imam Rabbani hz leri mektubati serifesinde ‘’hanefi mezhebi bir okyanus, diger mezheblerinde bunun yaninda bir katra miktari oldugunu’’ buyurmaktadir.

Simdi bu aktarmayi ele alacak olursak. Bugun insanlar ister istemez bankalardan faiz almak mecburiyetindedir. Eger bu faiz meselesi hususunda safii alimlerimizin goruslerini ele alacak olursak vay halimize. Adeta ‘’haram helal ver Allahim garib kulun yer Allahim’’ gibircesine agzimiza aldigimiz her lokma haram. Ancak Imam Azam hazretlerinin görusunu ele alirsak midemiz haramdan korunmus olmaktadir. Safii ler bu durumda hanefii mezhebini taklid etmek mecburiyetindedir . Mezhepler rahmettir ifadesinden birisi de iste budur.
Öyle umid ediyorumki Imam Azam hazretleri böyle bir fetva verdiginden dolayi , ve bu Ümmeti böyle bir zorluktan kurtardigindan dolayi Imam Safii hazretleri elan hanefii alimlerimize dua ediyordur. (INSAAllah)


Baslica kaynagim Imam Serahsi hazretlerinin el mebsud ve serhus siyer isimli eseri, ve ibni abidin hazretlerinin meshur kitabidir. Bunun yani sira Kuduri serifin serhi cevhere ve hidaye kitabinada göz atmisligim oldu.)

Hazreti Allahimiz butun mezhep imamlarimizdan razi ve memnun olsun...

Vesselam,
Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: racül - 31 Ekim 2007, 23:30:20
Hel yestevillezine ya'lemüne vellezine la ya'lemün..

Tesekkürler..
cok istifadeli oldu...
Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: müteallim - 01 Kasım 2007, 01:39:40
Darulharb’de Faizli muameler

Darulharbte muslumanlarin faizli muamelelerde bulunmarlarinin hukmu hususunda cumhuru fukaha ile Ebu Hanife ve Imam Muhammed arasinda ihtilar mevcuttur. Ben burada bir cogumuz hanefi mezhebine mensub oldugumuzdan dolayi Imam Azam ve Imam Muhammedin goruslerini ve yeri geldiginde bazi yerlerde safii alimlerimizin görüslerinede yer vermek istiyorum.

Mevzua girmezden evvel , ve Imam Azam ve Imam Muhammed hazretlerinin görüslerini daha iyi anlamak icin bu zaatlarin faiz hakkindaki tarifini iyi anlamak ve bilmemiz lazim. Eger bunu bilmez isek ‘’Yahu ayeti kerimelerde ap acik bir sekilde faizin yasak oldugu yaziyor, halbuki bu alimler darulharpte faizin caiz oldugunu söylüyorlar’’ seklindeki ifadelerle ister istemez zihinlerimiz kurcalanmis oluyor degilmi. Nitekim bugun bircok 2 murekkep yalamislar hele hele bu mevzuda Imam Azam ve Imam Muhammed hazretlerinin faiz kavramini degilde diger alimlerin faiz kavramlarini ele alip ‘’Bu iki adam ayetleri inkar ediyor, bunlarin görüslerine daha nekadar yer verelim’’ seklinde bunlara hakaret edip izlerini yok etmek istiyorlar. (bunlar birak imamlarimizin izini yok ettirmeyi mezheb imamlarimizin dördünün ayaklarina su bile dökemezler) Iste böyle bir seye mahal vermemek icin bu zaatlarin ve diger alimlerimizin faiz hakkindaki tariflerini aktarip mevzua baslamak istiyorum:

Ibn Human buyuruyorki:`` Darulharbte ribanin (faizin) caiz olusu hukmu umumi bir ifadedir, faizin heriki tarafca da alinip verilmesini icine alir. Fakat bu mesele Hanefi Imamlarimizin dersinde ele alindiginda , onlar bununla Müslumanin fazlaligi almasini kasdetmislerdir. Kumardada durum böyledir. Verdigim cevap hernekadar ‘’faizin caiz oldugu’’ seklinde umum ifade ediyorsa da, illet ve hukum munasebetinden fazlaya ancak musluman sahip olursa bunun caiz olacagi ve yine böyle bir muamelenin ‘’faiz olmadigi’’anlasilir. (``faiz caizdir`` kavramindan maksadda budur, yani faizin olmadigidir)
Bunlari kaydeden Ibn Abidin hazretli, Imam Serahsi hazretlerinin ifadelerinin de buna delalet ettigini söyler. Imam Serahsi bu hususta söyle buyurur: Müsluman darulharbe eman ile girdiginde, onlarin mallarini kendi arzulariyla hangi yolla olursa olsun almasinda bir beis yoktur. Ister faiz olarak , ister kumarla ve ister domuz veya ölmüs hayvaneti satmakla olsun. Ancak ve ancak musluman eman ile darulharbe girip onlarin rizasi olmadan böyle bir muamele yapsa bu caiz olmaz. Rizalari bu akidlerle saglaninca, musluman böyle mubah bir mala malik olurki, buda caizdir. (son cumleye dikkat)
( bas kaynak ; Imam Serahsi, El Mebsuud C. 10, S. 95. Ibni Abidin, C.4, S. 188)


Ebu Hanife ve Muhammedin gorusu
Imam Azam ve Muhammed hazretlerine gore, darulharpte musluman ile harbi arasinda faiz muamelesi caizdir. Bunun gibi, Hanefi mezhebinde fasid kabul edilen alisveris ve ticari muameler, kan , hinzir ve ölmüs hayvan eti satmak, bahis ve kumar oynamak da caizdir. Bu hususta zimmi de musluman gibidir, harbi ile sozu gecen muamelelerde bulunabilir. Darulharbte Islama girip de henuz hicret etmemis muslumanin harbi ile yapacagi her turlu muamelelerde de hukum aynidir. Ancak , gerek faiz ve akdin fesadina sebep olan fazlayi muslumanin almasi gerekir. Faizi harbinin almasi halinde boyle bir muamele caiz olmaz. Kumarda da durum aynidir, musluman in kazanmasi halinde caizdir. (mevzumuz kumar olmadiginda buna deginmeyecegim)


IMAM AZAM VE MUHAMMEDIN DELILLERI

a) Imam Mekhulun hazretlerinin rivayet ettigi hadisi serif : Rasulullah efendimiz söyle buyurdu: ‘’La riba beynel muslimi vel harbiyyi fii darilharbi’’ Manasi: ‘’Darulharbde , musluman ile harbi arasinda faiz yoktur’’

IZAH
Bu hadis her ne kadar garib ve mursel ise de Mekhul sika (güvenilir) bir fakihtir. Boyle bir ravinin mursel hadisi de huccettir. Hadisten kastedilen husus, darulharbte musluman ile harbi arasinda hukuken faiz hukmunun cereyan etmeyecegini ifadedir.
Nitekim bu hadisi serifi Imam serahsi , Imam kuduri, Ibni abidin, el hidaye (bunun musannifi turktur) gibi meshur hanefi kitaplarinin riba bahislerinde zikr edilmektedir.

Not: Safii alimlerimiz bu hadisin sahih olmadigini ve mursel oldugunu söylüyorlar. Maalesef bazilari ‘’sahih degildir’’ kavraminin usul hadisindeki istilahi kavramini degilde lugaviy kavramini ele alip ‘’bu hadis uydurukdur’’ veya ‘’bu hadis bile degildir, kitaplara baksaniza, alimler buna sahih degil diyorlar’’ seklinde yersiz ifadeler kullanmaktadirlar.
Hadis usulunde ‘’Sahih degil’’ demek ‘’kutubu sittede yazmayan, ancak sabit olabilme ihtimali vardir’’ demektir.
Nitekim Imam Safii ve Safii alimlerimizden Ibn Kudame nin ‘’sahih degildir’’ den kasitlarida budur.
(maalesef tercume kitaplarda kasitli veya kasitsiz olarak bunun aksi aktarilmaktadir)

Yine hadis istilahinda ‘’mursel`` hadis kavrami geciyor. Bunun manasi ‘’hadisi serifin ravileri zikr edilmeksizin zikr edilen hadisi seriflerdir.` Hanefi usul fikih kitaplarinda böyle bir hadisi serifin huccet kabul edildigi yazmaktadir.
(mesela; menar, miratil usul gibi kitaplar. Ki bu kitaplar asirlarca osmanli medreselerinde okutulmus, ve halada okutulmaktadir. Aramizda bu kitaplari ezberleyen arkadaslarin vaar oldugunu hissetmekteyim)


b ) Muhtelif hadislerde Rasulullah efendimizin Veda hutbesinde söyle buyurdugu rivayet edilir : ’’...Cahiliyye devrine ait faizler kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk faiz de Abbas b. Abdulmuttalibin faizidir.’’ (kaynak; suneni ebu davud, buyu bahsi)

IZAH
Evvelce Islama girmis bulunan HZ Abbas r.a. , faizi yasaklayan ayetin nuzlunden once oldugu gibi sonra da mekkede faiz muamelesi yapmaktaydi. Mekke o siralarda darulharbti. Allah rasulu yukaridaki sozleriyle , fetihten sonra faiz hususunda husumet olmayacagini ve o zamana kadar henuz alinmamis bulunan faizlerin artik alinamayacagini belirmislerdi. Bu hususta kurani kerimde de söyle buyrulur : ‘’Ey iman edenler, muminler iseniz Allahtan korkun, faizden kalani birakin.’’
(bakara suresi, ayet 278)
Peygamber efendimiz , amcasi HZ Abbasi Mekke-i Mukerremede faiz muamelesinde bulunmaktan daha önce menetmisti. Mekke fetihten sonra ise yukarida zikredilen sozleriyle ozamana kadar henuz tahsil etmedigi faiz alacaklerini iptal etmis , kaldirlimisti. Bundan anlasilan darulharbte muslumanin harbiden faiz almasinin caiz oldugudur. (kaynak; el mebsud, cild 10)

Yukarida zikredilen ayeti kerime ile Alah Rasulunun s.a.v. sözleri , o zamana kadar alinmis bulunan faizlerin gecerli oldugu, henuz tahsili yapilmamis faizlerin de iptal edildigi husunduda uyusmaktadir. Yine hadisten anlasilacagi uzre, darulharbte muslumanlar ile harbiler arasinda gecen akidler hukuken fasid bile olsalar, ulke fethedildigi zaman daha once alinmis faizleri hakkinda feshedilmezler. Cunku bilinmektedirki , faizi yasaklayan ayetin nuzulu ile mekkede iradedilen (okunan) hutbe ve Rasulullah efendimizin alinmamis faizleri iptali arasinda fetihten once mekkede bircok faiz muamelesi yapilmisti. Rasulullah efendimi s.a.v. bunlardan hicbiri hakkinda fesih takibatinda bulunmadi. Sadece o zamana kadar tahsili yapilmayan faiz alacaklari iptal edildi.

Burada rivayet edilen hadislerde Rasulullah efendimizin faizi yasakladigi acikca anlasildigi gibi, faizin haram oldugunu belirten su ayeti kerimdede de Uhud vakasinda nazil olmustur :’’Ey iman edenler Ribayi öyle kat kat artirilmis olarak yemeyin. Allahdan korkun, taki muradiniza eresiniz’’(ali imran suresi, ayet 130). (kaynak Serhu’ s Siyer, metnin musannifi : Imam Muhammed hazretleri. Serhin musannifi Imam serahsi hazretleridir. C 4 .)Hz Abbas r.a. ise fethe kadar Mekkede faizle ugrasiyordu. Allah rasulunun s.a.v. ‘’Cahiliyye ribasi kaldirilmistir’’ sözleri, Mekke fethiyle cahiliyye yok oluncaya kadar faizin kaim oldugunu gösterir. Hz. Abbas r.a. in faizinin kaldirilmasida , o zamana kadar onun faizinin kaim olduguna delildir. Cunku ancak kaim olan kaldirlir. Maliki alimlerimizden Ebul Velid Ibn Rusd hz.leride bunun sahih bir istidlal oldugnu söyler. Cünkü , eger darulharbte muslumanlarla musrikler arasinda faiz kelal olmasaydi ‘’Eger tevbe ederseniz mallarinizin baslari (sermayeleri) yine sizindir’’ (bakara suresi, ayet 279) ayeti geregince Hz. Abbasin Faizi musluman oldugu gun kaldirlir, ondan sonra aldigi faizler de sahiplerine iade edilirdi. (kaynak el cevherun-naki , C. 9. S, 106)

Netice
Butun bu göruslerden sonra sunu belirtmek gerekirki, her ne kadar Imam Azam ve Imam Muhammed hazretleri Darulharbte harbiden faiz alinmasini ve onunla fasid akidler yapilmasini caiz görüyorlarsada, buna dayanarak muslumanin her firsatta bu tur muamelelere tevessulu dogru degildir. Cunku hernekadar bu zaatlar böyle bir muameleye cevaz verdilerse bile, kutuphanelerin aktardigina göre hic bir zaman böyle bir seye tevessul etmemislerdir. Kendileri fetva ile degil daima takva ile amel ederlerdi. Nitekim Imam Azam hazretleri birgun gölün kenarinda elbisesine bulasmis kanini temizlemek icin caba göstermis. Bu durumu görenler demiski: Ya Imam, sen ‘’eger elbisenize necaset bulassa, ve o necaseti 3 kere yikadiktan sonra rengi gitmesse elbiseniz hukmen temislenmistir’’ seklinde fetva vermistiniz. Ama siz kan lekesini de cikarmaya calisiyorsunuz. Bunun hikmeti nedir? Imam Azam hazretleri cevaben: Evet, o vermis oldugum hukum fetvadir, bu ise takvadir’’ buyurdular.

Bilindigi uzre mezhepler rahmettir. Alimlerimiz hernekadar ictihad edip hataya dusseler bile hadisi serif iktizasinca Allah rizasi icin olan gayretlerinden dolayi bir sevap alirlar.
Hanefi alimlerimizin diger mezheplere saygili oldugu gibi, diger mezheplerde hanefi mezhebine saygi göstermislerdir.
Mezhepler hususundaki itikadimiz ; eger hanefi alimler hataya dusse , safi alimlerimiz isabet etse , rahmetten dolayi onlar hanefi alimlerimize sefaat edecegi umid ediliyor. Bunun tam tersini ve diger mezhepler hususunda da dusune biliriz.
Imam Rabbani hz leri mektubati serifesinde ‘’hanefi mezhebi bir okyanus, diger mezheblerinde bunun yaninda bir katra miktari oldugunu’’ buyurmaktadir.

Simdi bu aktarmayi ele alacak olursak. Bugun insanlar ister istemez bankalardan faiz almak mecburiyetindedir. Eger bu faiz meselesi hususunda safii alimlerimizin goruslerini ele alacak olursak vay halimize. Adeta ‘’haram helal ver Allahim garib kulun yer Allahim’’ gibircesine agzimiza aldigimiz her lokma haram. Ancak Imam Azam hazretlerinin görusunu ele alirsak midemiz haramdan korunmus olmaktadir. Safii ler bu durumda hanefii mezhebini taklid etmek mecburiyetindedir . Mezhepler rahmettir ifadesinden birisi de iste budur.
Öyle umid ediyorumki Imam Azam hazretleri böyle bir fetva verdiginden dolayi , ve bu Ümmeti böyle bir zorluktan kurtardigindan dolayi Imam Safii hazretleri elan hanefii alimlerimize dua ediyordur. (INSAAllah)


Baslica kaynagim Imam Serahsi hazretlerinin el mebsud ve serhus siyer isimli eseri, ve ibni abidin hazretlerinin meshur kitabidir. Bunun yani sira Kuduri serifin serhi cevhere ve hidaye kitabinada göz atmisligim oldu.)

Hazreti Allahimiz butun mezhep imamlarimizdan razi ve memnun olsun...

Vesselam,


tesekkür ederiz ellerine ve dillerine saglik.cok istifadeli oldu.
Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Fatihan - 01 Kasım 2007, 11:32:36
a) Imam Mekhulun hazretlerinin rivayet ettigi hadisi serif : Rasulullah efendimiz söyle buyurdu: ‘’La riba beynel muslimi vel harbiyyi fii darilharbi’’ Manasi: ‘’Darulharbde , musluman ile harbi arasinda faiz yoktur’’

Bu hadis-i Şerif sanırım Kuduri Şerif te de geçiyordu.

Elinize sağlık kardeşim...
Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: tarihman - 16 Ocak 2008, 11:13:20
Benim buraya kadar anlayabildiğim kısaca şu... Faiz (Riba) , Kuran-ı Kerimde açıkça belirtildiği üzere haramdır. Kesinlikle tartışma götürmez. Ancak asıl tartışma şimdi "faiz" adı altında verilen fazlalığın İslam Hukuku'na göre "riba" olup olmadığıdır. Yoksa hiç bir Müslüman kalkıp da "Faiz Helaldir" diyemez. Ancak şu anda bankaların verdiği fazla paranın dini açıdan faiz (riba) olup, olmadığını tartışabilir.
Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: mbuysal - 17 Ocak 2009, 12:16:59
merhaba arkadaslar
faiz hukmunde onemli noktalar vardir. dinimizdeki butun idadetler gibi faizinde faiz olabilme sartlari olmasi gerekmektedir. nasil namazin icinde ve disinda sartlari orucun sartlari oldugu gibi. bu yonden faiz kesinlikle haramdir fakat sartlari gerceklestiyse. en onemli sartlarindan biri musluman ile musluman arasinda olan bu sekildeki alisveris faiz hukmune girer ve haramdir. ikincisi seriatla yani islamin kanunlariyla yonetilen bir sistemde bu sekildeki bi alisveris faiz hukmu tasir haramdir.
simdi ben yurt disinda yasayan bi insanim. burda akliniza su anda gelebilecek hersey direk veya dolayli olarak faiz altinda. hepiniz duymussunuzdur ki darul harp diyebi terim dolasiyor bu faiz hukmu konusulamaya baslandiginda, iste burada darul harp var yani islamin hukumlerinin disinda yonetilen bi sistem var. islam hukumlerinin disinda kalan bi sistemde muslumnlain hem bu sistemem ayak uydurup hem de bu sistemden kacaarak yasamalri cok zor oldugundan buraya darul harp denmistir. bu yuzden muslumanlarin bu tur yonetim yapan yerlerde bu sekilde bi alisveris yapmalari faiz sartlarini olusturmaz. faiz bu memleketlerde alinirda verilirde. ancak efdal olan yani makbul olani muslumanin bu sekildeki ticarette veren degil alan taraf olmasidir. islam boyle yanitsiz bi soru birakmamistir hicbir zaman ama cevaplari hep mantiklidir.
bazi arkadaslar bu sistemin ne kadar fazla bu sekilde alisveris yaptigini gorunce ve de mecbur kalinca soyle bi bahane atiyolar ortaya "ihtiyacin kadar almak dogrudur" veya "vicdanin el veriyosa alirsin" gibisinden. halbuki bu cevaplar her zaman arkasindan diger bi soruyu daha sordurur ve her zaman akillarda bi bosluk veya suphe kalir. cunku insanlarin vicdanini veya ihtiyaclarini kontrol eden ve ne kadar ihtiyaci oldugunun hukmunu veren bi sistem yoktur bugun. sonucta insan kendi ihtiyacin kendi belirler. dolayisilya kendi hukmunu de kendi vermis olur. bu dogru degildir. bugun bankalarin bu sekilde ki alisverisi sistemin gereksinimlerindendir. sistem bu yonde oldgundan banka da ayni dogrultu da hareket etmek zorundadir. eger bankalarda islam hukukiyle yonetiliyorsa zaten islamin hukunun dedigi gibi yapmasi gerek. bu durumda bu sekildeki alisverisler kesinlikle haramdir. fakat islamin hukukiyle yonetilmeyen bi sistemde siz bu kanunlari uygulamak isterseniz inanin nefes almaniz bile imkansiz hale gelir. cunku burda nefesler dahi ucrete tabiidir(KANADA ve BILUMUM DIGER KAPITALIST ULKELER).
SONUC OLARAK SARTLAR GERCEKLESTIKTEN SONRA BIZ ANCAK ONU FAIZ DIYE ADLANDIRABILIRIZ.
BI DE SIZI SU YANILTMASIN, ARTIK BU SEKILDEKI ALISVERISLERIN TUMUNDE ARADAKI FARKA FAIZ DENIYOR. BIZIM KONUSTUGUMUZ FAIZLE ONLAR AYNI DEGILDIR. BIZ ISLAMIN BIZE YASAKLADIGI FAIZI DEGERLENDIRIYORUZ.
TESEKKURLER
Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: ruy-ı zemin - 17 Ocak 2009, 16:29:14

Öncelikle Müteallim abi, osmanlı ve şehzade bey kardeşlerime teşekkür ederim.

Bende bu mevzuda şu hadiseyi anlatmayı uygun buldum. Yurtdışında kalan kardeşlerim duymuşlardır.

Vaktiyle Türkiyeden müslüman bir kardeşimiz yurtdışında gayri müslim bir ülkede çalışır.
Yıllar sonra işi bitince ülkesine dönmek ister. Bu ara da şirketten aldığı paralarını yine gayrimüslimlerin elinde bulunan bir bankaya yatırmaktadır. Bankaya gelir; hesabı kesmelerini ister. Hesabı keserler lakin yatırdığı paradan çok daha fazla para verilir. Adamcağız şaşırır. -Efendim bir yanlışlık oldu galiba der. Ben size şu kadar vermiştim siz bana bu kadar fazla verdiniz. Orada ki görevli hesapları inceler; hayır bir yanlışlık yok der. Bu sizin paranız. Buda faizi. Faiz deyince adam; hayır ben faiz kullanmam, bu para siz de kalsın der. Görevli hayır efendim ben bu parayı alamam, alırsam bankanın kurallarını ihlal edip ceza alabilirim der. Adam yine ısrar eder ve parayı almadan çekip gitmek ister. O esnada görevli Peki parayı alırız. Ancak bu parayı biz kullanamayız. Çünkü bankanın böyle birşey yaptığı duyulursa banka zarar görür. Siz bunu bizim kilisemize bağış yaptığınıza dair imza atın der. Velhasıl kardeşlerim adam imzayı atar. Parayı gayri müslim Allah'ın razı olmayacağı bir müesseseye verip ülkesine döner.

Şimdi ben burada takdiri siz okuyucu kardeşlerime bırakıyorum. Bankaların bize vermiş olduğu ve bizim de faiz diye nitelendirdiğimiz paraları biz almamış olursak nereye gidiyorr dersiniz.
Başlık: Faiz ile göze alınan risk: Allah İLE SAVAŞMAK!
Gönderen: Günbatımı - 15 Nisan 2009, 14:09:43
Faiz ile göze alınan risk: Allah İLE SAVAŞMAK!
(http://)

Ayetler ve ibretler:

“Ey iman edenler! Eğer inanmış kimselerseniz, Allah’tan korkun ve faizin geri kalanını terk edin. Bunu yapmazsanız, Allah ve Resulü ile savaş halinde olduğunuzu bilin.”
Bakara Sûresi, 2:278-279

KUR’ÂN-I KERİM pek çok âyetinde bizi Allah’ın yasaklarını çiğnemekten sakındırır. Zira Âlemlerin Rabbi tarafından konulmuş bir yasağın şakaya gelir tarafı yoktur. Bilerek ve aldırmaksızın bir İlâhî yasağı çiğneyen, onun bu dünya hayatındaki en büyük felâketlerle kıyaslanamayacak kadar vahim sonuçlarını da göze almalıdır.

Bu âyetler ise, Kur’ân’ın diğer suçlara karşı yönelttiği tehditlerden de büyük bir tehdit içeriyor. Daha doğrusu, akla gelebilecek tehditlerin en büyüğünü içeriyor:
Allah ve Resulü ile savaş halinde olmak!

Böylesine vahim bir sonuca sebep teşkil eden şey ise, faizde ısrar etmektir. Âyetin ifadesiyle, “faizin geri kalanını terk etmemek,” yani, faiz yasağı indikten sonra da hâlâ faiz alıp vermeye devam etmektir.
Niçin faiz hakkında âyet bu kadar şiddet gösteriyor?

Bunu anlamak için, faiz yasağı ile ilgili âyetlere,
(1) iniş sırası,
(2) Kur’ân’daki tertibi
açısından bakmak yeterli olur.

İniş sırası itibarıyla, faiz hakkındaki âyetler, en son sıralardadır. Hattâ Kur’ân’ın en son inen âyeti (Bakara, 281) bu âyetlerin hemen sonunda yer alır.

Tertip yönüyle de, bu âyetler, Bakara Sûresinin sonlarında, zekât ve sadakalarla ilgili âyetlerin arkasındadır.
BAKARA Sûresi ise, Medine döneminde ilk olarak inmeye başlayan ve en son tamamlanan sûredir.

Müslümanların toplum hayatıyla ilgili son derece önemli esasları içeren bu sûrenin bu kadar uzun bir zamanda tamamlanmasına sebep, İlâhî terbiyedir. Bu süre içinde Kur’ân âyetleri yaşanmakta olan bir hayatın içine tedricî olarak inmiş; insanlar da bu âyetlerin hükümlerini büyük bir titizlikle hayatlarına geçirerek yetişmiş, olgunlaşmış, kendilerini izleyecek nesillere örnek olabilecek hale gelmişlerdir.
Bu İlâhî terbiyenin vardığı sonuç ise, Bakara Sûresinin sonlarındaki zekât ve sadaka âyetleri tarafından güzel bir şekilde tasvir edilmektedir.

Aslında bu âyetlerde anlatılanlar, bir medeniyet tasviridir. Ve bu medeniyet, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma temelleri üzerine kurulmuştur. Orada insanlar birbirinin kardeşidir. Bütün kâinatı dost ve kardeş varlıklarla dolu gösteren iman nuru, insanlar arasındaki ilişkilere de bu hakikati ne parlak bir şekilde yansıtır. Kardeşlik duyguları içindeki insanlardan beklenen şey ise birbirini gözetmek, kendisi kadar kardeşini de düşünmek, kardeşini sıkıntıda gördüğü zaman elinden tutup onu sıkıntısından kurtarmaktır.

Faize gelince:
ÖYLE bir medeniyetin temeline konabilecek bir dinamit varsa, işte budur. Bu münferit bir olay veya basit bir kural ihlâli değildir. O bir virüstür ki, girdiği yerde bütün insanî değerler tehdit altında demektir. Artık orada kardeşlik, muhabbet, fedakârlık, yardımlaşma, dayanışma gibi şeylerden söz edilmez.
Herkes ve her şey, ekonomik değeri kadar bir anlam taşır. Eğer bir kimse ihtiyaç içine düşmüş de borçlanmışsa, onun bu hali bile, borç veren kimse için bir kazanç vesilesi olur.

Kur'an, güçlük içinde olan kimsenin borcunu ertelemeyi emreder, hattâ bütünüyle bağışlamaya teşvik eder.
FAİZCİ anlayış ise, borçlunun o güçlüğünü de ayrıca bir kâr aracına dönüştürür. Bağışlamak, merhamet etmek gibi kavramların ise o lügatte asla yeri yoktur.
Özetle: İslâm medeniyetinin yardıma muhtaç bir kardeş gördüğü yerde, faiz uygarlığı yolunacak bir kaz görür.

İslâm medeniyeti zenginleri yoksulların yardımına koştururken, faiz uygarlığı yoksulların eliyle zenginleri semirtir.

İşte bu zehirleyici niteliği sebebiyledir ki, faiz, Kur’ân tarafından, “Allah ve Resulü ile savaş halinde olmak” şeklinde tanımlanmıştır. Kim bilerek ve isteyerek bu İlâhî yasağı çiğnemekte ısrar ederse, onun ile Allah ve Resulü arasında bir harp var demektir. Böylesine şiddetli bir tehdit karşısında bir mü’minin ürpermemesi düşünülemez.

Böyle bir tehdidi işittikten sonra mü’minlere düşen şey, bu mücadelede Allah ve Resulünün safında olduğunu bilmektir ki, bu da, bir yandan hayatında faize karşı topyekûn bir savaş açmak, bir yandan da zekât ve sadakayı hayatının temel ilkesi haline getirmek demektir.

FAKAT şunu da unutmamak gerekir ki, bir toplumun bu konuda Kur’ân’ın öğütlerine tam anlamıyla kulak verecek bir seviyeye yükselmesi kolay iş değildir. Söz konusu âyetlerin en son inen âyetler arasında bulunması, bu merhalenin, varılabilecek en üstün uygarlık seviyesi olduğunu göstermektedir. Kur’ân’ın ve Peygamberin terbiyesiyle İslâm toplumunun 23 sene gibi bir zamanda öyle bir seviyeye ulaşmış olması başlı başına bir mucizedir.

Batı toplumlarının bu virüsü tümüyle hayattan çıkarabilecek bir düzeye erişmesi için ise yüzyıllar da yetmiyor.


Nevzat Tarhan
Zafer Dergisi



Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: aligator - 19 Ocak 2010, 00:49:51
Es Selamu Aleykum
Avrupa’da faiz meselesi
Dâr-ül-harbde, müslümanın, kâfirlere ödünç vererek, onlardan faiz almasının caiz olduğu bütün kitaplarda yazılıdır. Dâr-ül-harbde, gayri müslimlerin mallarını faiz, kumar, fâsid bey’ ile almak helaldir. Bu yollarla müslümanın zarar etmesi ise, helal değildir. (Redd-ül Muhtar)

İmam-ı a’zam ve imam-ı Muhammed, (Dâr-ül-harbde, müslüman ile kâfir arasında faiz olmaz) buyurdu. (Mültekâ)

Dâr-ül-harbde, bir müslümanın, kazanmak şartı ile, kumar, faiz ve sigorta yolu ile, para kazanmasının caiz olduğu, (Kuduri, Cevhere, Vikâye, Hindiyye, Mebsut, Dürr-ül Muhtar, Redd-ül Muhtar) gibi muteber eserlerde yazılıdır. Aynı husus Mecma’ul-enhür ve Dürer’de de, (Lâ ribâ beynel müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dâr-ül-harbde, müslüman ile kâfir arasında faiz yoktur) hadis-i şerifi ile bildirilmektedir. Çünkü, onların malını rızaları ile almak mubahtır. Fakat, mallarına saldırmak, zorla almak caiz değildir. Diyanet Ansiklopedisi’nin faiz maddesinde de böyle yazmaktadır.

Dâr-ül-harbde, yalnız kâfirlerden faiz alan bir bankaya para yatıran bir müslümanın, bu paranın faizini alması helal olur. Bu bankadan ödünç para alıp faiz verenlerin hepsi müslüman ise, bankaya yatırılan paranın faizini almak haram olur.

Bankadan para alıp faiz verenler, müslüman ve harbi kâfir karışık ise, o bankadan alınan faiz ve hizmet karşılığı alınan maaş mekruh olur. Müslüman müşterisi çok ise, harama yakın, harbi kâfir müşterisi çok ise, helale yakın mekruh olur. Meşihat-i islamiyyenin çıkardığı Ceride-i ilmiye kitabının 55. sayısının 1744. sayfasında yazılı fetvada da, (Dâr-ül-harbde kâfir bankasına para yatırıp, bankadan faiz almak, şer’an helal olur) buyuruluyor.

Sigortacı ile Dâr-ül-harbde sözleşme yapmak ve vereceği paraları almak helal olur. (İbni Âbidin)

Diyanet Ansiklopedisi’nde ise şöyle diyor:
Ebu Hanife ve imam-ı Muhammed’e göre dâr-ül-harbde müslümanla harbi arasında faiz muamelesi caizdir. Aynı şekilde Hanefi mezhebine göre, fasid kabul edilen alış veriş ve ticari muameleler, bahse girmek ve kumar oynamak da caizdir. Ancak müslümanın bu işlemlerden kazançlı çıkması şarttır. (Faiz maddesi s.121)

Bu vesikalardan da anlaşıldığı gibi, faiz almak caiz olan yerlerde, banka reklamı yapmak da caizdir. Üstelik bankalar, sadece faizli işlem yapmaz, fabrikalara, şirketlere hissedar olmak, bina yapıp satmak, alacaklıların senedini tahsil etmek, para havalesi yapmak gibi birçok faizsiz işlem de yapar. Böyle kazancı haram-helal karışık bir kimsenin verdiği hediyeyi almak, onunla alış veriş ve kira işlemleri yapmak caiz olur. (Hadika)
Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: sehzade bey - 23 Ocak 2010, 03:59:43
Faizin İslam hukukundaki yerini delillerle birlikte arkadaşlarımızın delillerle bizlere aktarıp istifademize sunduklarında onlara müteşekkirim. Faiz mevzusunu irdelediğimizde karşımıza darı harp meselesi çıkar.
Bu forumde darı harp mevzusu irdelendimi irdelenmedimi bunu bilmiyorum. Ancak bildiğim şey odurki, darı harp kavramının irdelenip aramızda müzakere edilmesinin pek faideli olacağı kanaatindeyim.
Mesela şöyle başlıya biliriz?
Darı harp nedir ne değildir?
Türkiye darı harpmidir? (hayır değildir!!! delillerimi ileride aktaracağım.) gibi enteresan sualler. Bununla birlikte şunuda sora biliriz: Bu devirde Darı İslam varmı, var ise hangi devletler darı islam çatısı altına giriyor. Yok ise ''örneğin Türkiye, İran, Suudi Arabistan'' gibi devletler neden kendilerini Darı İslam olarak niteliyorlar?
Laik veya demokrasi bir devlet aynı zamanda İslam devleti olabilirmi?
Veya, İslamın şuanki manada anlaşılan Laikliğe ve demokrasiye ihtiyacı varmıdır???
Vesselam...

Başlık: Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
Gönderen: Srdroğlu - 31 Mart 2010, 01:06:51
"Faiz " ve " Darulharb’de Faizli muameler" gibi mevzuların tartışmaya açılmamasını , mümkün olan en kısa zamanda ehl-i ilim olan SİTE YETKİLİLERİ tarafından ,ehl-i sünnet'in bu husustaki görüşünün yazılmasının daha faydalı olacagı kanaatındayım. Yetkili-yetkisiz,ehl-i ilim olmaynlar tarafından işin irdelenmesi mevzuuyu sulandırır, kafalar karışır.Ehli-i Sünnetin sarih hükmü hemen belirtilmeli.Soru 2004 yılında sorulmuş,doyurucu cevaplar Ekim.2007 de gelmeye başlamış.Biraz geç kalmış herhalde.