Sadakat islami Forum

SADAKAT MEDRESESİ => METİNLER MÜZAKERELERİ => Konuyu başlatan: Padisah - 11 Temmuz 2005, 12:53:38

Başlık: Metinler > İzahlı Emali beyitleri "Sadakat - Özel"
Gönderen: Padisah - 11 Temmuz 2005, 12:53:38
(http://www.mollacami.com/rsm/arabi/emali/emali1.jpg)

(http://www.mollacami.com/rsm/arabi/emali/emali2.jpg)

(http://www.mollacami.com/rsm/arabi/emali/emali3.jpg)

(http://www.mollacami.com/rsm/arabi/emali/emali4.jpg)


Emalinin Musannıfı: Siracüddin aliyyübni Osman bin muhammed el-övsil fergani

Künyesi: Ebu Muhammed

Lakabi: Semsül islam ve siracuddin
Kendisi fergane'de müfti idi.

Hicri 575 (miladi 1180) de vefat etti. Allah ondan razi olsun.

Bu kitabi ehli sünnet ve itikad hakkinda nazm halinde anlatmakdadir ve kasidei email osmanli zamaninda meshur olmusdur.
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: Padisah - 17 Temmuz 2005, 18:57:13
 :onlysadakat


Emali 1

يَقُولُ الْعَبْدُ فِي بَدْءِ اْلأماَلِي * لِتَوْحِيدٍ بِنَظْمٍ كَالَّلألِي

Allah'ın kulu (Kitabın Musannıfı) Tevhid için yazmış olduğu, inciler gibi dizilmiş manzum kitabı olan Emali'nin başında der ki:
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: Padisah - 23 Temmuz 2005, 06:01:58
Emali 2

اله الخلق مولانا قديم * وموصوف بأوصاف الكمال

Mahlukatın ilâhı, kadim olan mevlamızdır. (mevlamız kadimdir) Ve Kâmil Sıfatlarla vasıflanmışdır.
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 23 Temmuz 2007, 22:56:16
Muzakereye devam inş

Emali 3
هو الحي المدبر كل امر * هو الحق المقدر ذوا لجلال

O haydır herbir emri tedbir edicidir *  haktır herbir emri takdir edicidir  ve Celal sıfatının sahibidir...
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 24 Temmuz 2007, 19:09:24
Emali 4

مريد الخير والشر القبيح   * و لكن ليس يرضى بالمحال

Hz Allah hayrı ve kabih olan şerri murat edicir * Lakin Hz Allah muhale razi değildir...[/color]

İzah
Mu'tezile'ye göre "اصلح على الله" vardır, yani Allah'a iyiyi yaratmak vacibtir. Kötüyü yaratmaz. Ehli sünnete göre ise iyiyi de kötüyü de her şeyi Allah (cc) yaratır. Ancak kulların iradesi mucibince yaratır. Ama yine de kullarının iradelerini kötü yanda tasarruf etmelerinden razı olmaz.
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 25 Temmuz 2007, 00:53:45
Emali 5

صفات الله ليست عين ذات * و لا غيرا سواه ذاانفصال

Allahın sıfatları zatının aynı değildir * zatından ayrı da değildir..

İzah
Sıfatlar mevsufun aynı değildir. Mu'tezile'ye göre ise aynıdır, onlara göre Allah demekle "Kadir, Alim, Celil" demek aynı manayadır. Ehli sünnete göre sıfatullah mahlukatta olduğu gibi mevsuflarından ayrılabilen değildir. Ezelden ebede kadar Allah'ın zatıyla bakidirler. Nasıl ki aynadan gelen bir ışığa güneşden gelmiyor veya güneşin aynıdır demek yanlış olursa Hz. Allah'ın sıfatları da böyledir.)
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 25 Temmuz 2007, 17:56:53
Emali 6

صفات الذات والافعال طُرّا * قديمات مصونات الزوال

Onun zatının ve efalinin sıfatlarının hepsi kadimdir * zail  olmaya ihtimali yoktur..

İzah
Zatının sıfatları: "حىٌّ" gibi ihdas(yaratıcılık) manasını müştemil olmayan sıfatlardır. Ef'alinin sıfatları: "محى" (Hayat veren) gibi, "رزّاقٌ" gibi ihdas manasını müştemil olan sıfatlardır. Hasen-il Eş'ari hazretlerine göre ef'alinin sıfatları kadim değildir, hadistir, sonradan olan sıfatlardır.
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 26 Temmuz 2007, 15:03:16
Emali 7

نسمّى الله شيئا لا كالاشياء   *  و ذاتاً عن جهات الستّ خالٍ

Allaha 'şey' diye tesmiye ederiz ama başka şeyler gibi değil. Ve ciheti sitten hali alan zat diye tesmiye ederiz..

İzah
Ayet-i kerime ile de sabittir ki Allah'a 'şey' kelimesini ıtlak ederiz. Çünkü şey mevcud olana denir ve Allah-ü teala vacibül vücudtur. Yani ma sebeka'sından (öncesi) yokluk geçmemiştir. Diğer bütün şeyler ise mümkinül vücuttur. Yani yoktan var olmuşlardır. Hz. Allah'ın 'zat' olarak isimlendirilmesi de hadis ile sabittir.  Hz. Allah'ın altı yönden hali olması "Allah her yerdedir" diyen Mu'tezile ve Kaderiyye mezhebi ile "Allah arş-u aladadır." diyen Müşebbihe ve Keramiyye mezheplerine reddiye olarak söylenir. Hz. Allah her yerdedir demek ona yukarda, aşağıda, sağda, solda vs. yön tayin etmeyi gerektirir. Halbuki Allah-u teala mekandan münezzehtir
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 27 Temmuz 2007, 12:33:06
Emali 8

وليس الإسم غيراً للمسمّى   *  لدى اهل البصيرة خير آل

Ümmetin hayırlısı olan ehl-i sünnete göre isim müsemmasının gayrı değildir

İzah
Mesela Cenabı hakkın ismini zikreden müsemmasını yani zatını zikretmiş olur. Bu konuda çok farklı görüşler ortaya atılmıştır. Ehli sünnet ulemasının görüşü budur...
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 28 Temmuz 2007, 13:30:31
Emali 9

وما إن جوهرٌ ربّى و جسم   *  و لا كلٌّ و بعض ذو اشتمال


Rabbimiz ne cevherdir ne de cisim. Ne küldür, ne de bir bütünün parçasıdır.

İzah
Hz. Allah cevher değildir. Cevher artık bölünemeyecek son cüzdür. Bazı mezhepler bunun sonsuzluk anlamına geldiğini ve Allah'ın aslında bölünemeyen son cüz olduğunu iddia ederler. Allah cisim de değildir. Çünkü cisim en az iki veya daha fazla şeyden mürekkep olandır. Haşa Hz. Allah her hangi bir şeyden mürekkeptir diyemeyiz. Hz. Allah "kül'de değildir. Kül cüzlerin toplamıdır. Aynı sebepten...Cenabı hak iştimal sahibi bağız da değildir. Yani bir küllün şamil olduğu, kapsadığı bir cüz değildir. veya her hangi bir mekana, zamana şamil olan bir şey de değildir.
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: rahname - 29 Temmuz 2007, 00:35:36
Emali 10

وفيِ الاَذهاَنِ حَق  كَوْنُ جُزءٍ   بِلاَ وصْفِ التََّجزِّ ي ياابن خاَلي

Ey dayı oğlu parçalanma vasfı olmayan cüz-üllezi lâyetecezzanın (atom)un varlığı zihinlerde sabittir,haktır.

Not: Eskiden arabcada atom ismi olmadığı için cüz-üllezi lâyetecezza olarak söylenmiştir.
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 29 Temmuz 2007, 12:56:48
Emali 11

وما القرأن مخلوقا تعالى  *    كلام الرب عن جنس المقال

Kur'an-ı kerim  mahluk olmadı  *harf ve esvattan ari Rabbin kelamıdır...

İzah
Cenab-ı hakkın zatı ile kaim kelamı nefsi olan Kur'an mahluk değildir. Bizim okuduğumuz, seslerle ifade ettiğimiz Kur'an'dır ancak mahluk olan. Hz. Allah'ın kelamı zatı gibi kadimdir, sonradan yaratılmış değildir ve yaratılan hiç bir şeye benzemez. Seslerle, harflerle ifade edilemez. Örneğin Musa (A.S) Hz. Allah'ın sesine müşahede etmiştir ama nasıl bir ses olduğunu tarif edememiştir. Çünkü o mahluk değildir. Yaratılmış hiç bir şeyle onu ifade mümkün değildir.
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 30 Temmuz 2007, 20:47:16
Emali 12

و رب العرش فوق العرش لكن *   بلا وصف التمكن واتصال

Arşın rabbi arşın üzerindedir, lakin mekandan ve zamandan münezzehtir

İzah
Hz. Allah'ın bir mekanla mütemekkin olması "Muhalefün lil-Havadis" sıfatına uygun değildir. Selef alimleri ayette tevil yapmayı uygun görmeyerek "istiva malum, keyfiyyet meçhul" demişlerdir. keyfiyyetinden sual etmek caiz değildir. Halef ulemasına göre ise "istiva'dan maksat "oturmak" değil, kastetmek, yönelmek, istila etmek ve hakimiyeti altına almak gibi manaları da vardır ve bu manaya tevil edilmelidir. Usul-u Fıkha göre islamın temel akidelerine ters düşmemek şartıyla açık olmayan ayetleri tevil yoluyla izah etmek mümkündür. Ancak bunu da ancak "müctehid" olanlar yapabilir
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 01 Ağustos 2007, 00:25:47
Emali 13

وما التشبيه للرحمن وجهاً  *   فصن عن ذاك اصناف الأهال

Hz. Rahman'ı herhangi bir şeye benzetmek hoş değildir. Ehl-i islamı Hz. Allah'a teşbih yapmaktan koru."

İzah
Hz. Allah'ın zati sıfatlarından bir tanesi de "Muhalefün lil-Havadis"tir. Hz. Allah yaratılan hiç bir şeye benzemez ve yaratılan her hangi bir şeyle tasavvur da edilemez.  Eğer istemeden de olsa aklımıza Hz. Allah'ın şekline dair düşünceler gelirse biliniz ki Hz. Allah o düşündüğünüzden farlıdır. Zira her ne düşünürseniz düşünün insan aklının havsalasını alan her şey Allah'ın yaratmış olduğu bir şeydir. Müşebbihe gibi bazı sapık mezhepler Kur'an'ı Kerim'de sıkça geçen ve Hz. Allah için kullanılan "ayn, vech, yed" gibi kelimeleri delil göstererek Allah'ı tarifetmeye kalkarlar. Bu Ehli sünnette asla caiz değildir.
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 03 Ağustos 2007, 17:26:39
Emali 14

ولا يمضى على الديّان وقت *  وازمان و احوال بحال

Deyyan  olan Hz. Allah üzerine ne muayyen bir vakit, ne muhtelif zamanlar ne de bir değişiklik ve tebeddülat geçmez


İzah
İbarede “vakit”le murad olunan “muayyen bir zaman dilimidir. “Ezman” ile kastedilen de farklı zaman dilimleridir. ‘Ahval’den maksad değişiklik ve farklılaşmadır. Ehli sünnet akidesine göre “zaman” yaratılmış bir şeydir. Evveli ve ezeli vardır. Her şey yoktan var olur değişir. Ama Hz. Allah kadimdir, ezeli ve ebedidir. Zamanın üzerinde etkisini gösterdiği hiç bir şey Hz. Allah için söz konusu değildir



Aşka geldiğin zaman kaside-i Bürde ve Emali'den beyit oku buyururlarmis efendi hazretleri
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 06 Ağustos 2007, 15:13:29
Emali 15

ومستغن الهى عن نساء *  واولاد اناث او رجال

Hz Allah zevceden kız ve erkek çocuk sahibi olmaktan müstağnidir...


İzah
 Bu beyt Hz. Meryem validemizin  (haşa) Allah’ın zevcesi ve Hz. İsa (a.s.) da oğlu olduğuna inanan hristiyanlara ve meleklerin Hz. Allah’ın kızları olduğunu iddia eden Mekke kafirlerine reddiyedir...
Başlık: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 15 Ağustos 2007, 01:30:03
Emali 16

كذا عن كل ذى عون ونصر *  تفرّد ذوالجلال و ذوالمعال

Yine böylece benim ilahım her avin(karşılıklısız yardım) ve nassar (arasıra ve karşılıklı yardım)sıfatından müstağnidir. celal ve meal sıfatının sahibi olan hazreti Allah tek oldu.

İzah
Hz. Allah tektir ve hiçbir ortağa ihtiyacı yoktur. Aslında sapık veya hak bütün İslam mezheplerinin birleştiği bir konudur. Hiçbir mezhep Allah’a şirk koşmaz. Doğrudan küfürdür. Bu nedenle bu beyitler diğer mezhepler için değil, hristiyan ve şirk koşan kafirler için reddiyedir.)
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 25 Ekim 2007, 17:36:17
Emali 17  


يميت الخلق قهرا ثم يحيى  *  فيجزيهم على وفق الخصال

Hz Allah Kahır ve galebe cihetinden mahlukatı öldürür. sonra hz Allah mahlukatı ihya eder. Akebinde Hz Allah onları amellerine muvaffak olmak üzere cazalandırır...
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: kenz - 27 Ekim 2007, 18:05:08
18 Emali  

لاهل الخير جنات و نُعْمى  *  و للكفار أدراك النكال

Hayır ehli için cennetler ve niğmetler vardır  küfür ehli için cehennemden  derekeler vardır.


Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: rahname - 31 Ocak 2008, 01:52:13
20.beyit


يَرَاهُ المُؤْمِنُونَ بِغَيْرِ كَيْفٍ   وَاِدْرَاكٍ وَضَرْبٍ مِنْ مِثَالٍ

Yerahüdeki zamir Allahütealaya racidir.

Mü’minler cennette Allahüteala Hazretlerini   keyfiyet ve idraktan bir hale,hey-et ve suretten  bir nev-a , mukarin olmayarak ru’yet ederler.   

İzah;Ehlicennet için ru’yet mekan cihet ve suretten münezzeh olduğu halde inkişaf edilecektir.
Ru’yetüllah ehlicennet için haktır.
Kur’an-ı Kerimde; وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ “elkıyâmeh”
O yüzler Rablerine bakacaklardır. (O'nu göreceklerdir)
Hadisi Şerifte; إِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ رَبَّكُمْ، كَمَا تَرَوْنَ الْقَمَرَ لَّيْلَةَ الْبَدْرِyani ,ey ehli iman! Siz rabbinizi leyle-i bedirde kameri gördüğünüz gibi  bilâşek velâşübhe  görürsünüz.

Buyurulmuştur.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 01 Şubat 2008, 20:58:11
21.beyit

فَينْسَوْنَ النَعِيمِ اِذَا رَاَوْهُ     فَيَا خُسْرَانَ اَهْلِ الْاِعْتِزَالِ    

Cennette müminler, Allahı gördükleri zaman cennetin nimetlerini unuturlar.Vah o mu’tizilenin husranına mahrumiyetineEy! ehli sünnet bu meselede  husranı mu’tezileden hazer ediniz (sakınınız,


İzah: İkinci mısradaki harfi nidanın münadası mahsüf husran kelimesi ile mensubdur.
فَيَا قَوْمُنَا اَحهذ َرُوا خُصْرَان الْمُعتزِلَةِ فيِ تَحْقيقِ رُوحِ هَذِه الْمئالَةِ taktirindedir.yani Ey! ehli sünnet bu meselede  husranı mu’tezileden hazer ediniz (sakınınız)
Nazım hazretleri ikinci mısrada mu’tezilenin cennette ru’yetüllah ni’metinden mahrum olacaklarını işaret etmiştir,çünkü onlar rahmeti ilahi ile cennete dahil olsalarda ancak  ru’yetullah hususunu  inkar ettikleri için  ru’yetullah ni’metinden mahrumdurlar. Bu ise büyük husrandır .
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 03 Şubat 2008, 19:03:12
22.Beyt

وَماَ اِنْ فِعْلٌ اَصْلَحْ ذُو افْتِرَضِ   عَلَي الْهَدِي الْمُقَدَّسِ ذِي التَّعَالِِي

Kulun menfeatine olan hiçbir fiil,Azemet ve rifat sahibi ,Mukaddes ve hidayet edici olan Cenabı Hak  üzerine farz değildir.

İzah:Allahüteala Hazretleri, kul için menfeat olacak (zenginlik ,güzellik , müslüman olması  )vb. hiçbir  fiili yapması farz değildir. Zira Ayeti Kerimede;
يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ
Fakat o dilediğini dalâlette bırakır ve dilediğini hidâyete erdirir (S.Nahl, Ayt.93)
وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَمَعَهُمْ عَلَى الْهُدَى
Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplardı.(s.Enam, Ayt.35)
وَلَوْ شِئْنَا لَآتَيْنَا كُلَّ نَفْسٍ هُدَاهَا
Eğer biz dilemiş olsaydık her nefse hidâyetini verirdik.(S.Secde, Ayt.13)

Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 05 Şubat 2008, 20:45:21
23.Beyt

وَفَرْضٌ لاَزِمٌ تَصْدِيقٌ رُسْلٌ    وَاِمْلاَكٍ  كِرَامٍ باِالنَّوَالِي


Rasulu Izam Hazeratı ve envai neval “ Ata ve İhsan” ile ikram olunmuş melakeyi kiramı tastik farzı lazımdır.Yani  fazı ayındır.

İzah: Nazım Hazretleri  beytin başında farzı, lazım ile te’kit etmesi  Rasulleri ve Melekleri  tastikin farzı ayın olup, farzı kifaye olmadığını işaret içindir. Münkiride ehli imandan değildir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: TuLİP - 06 Şubat 2008, 13:12:59
24.beyt

وَ خَتَمُ الرَّسُلَ باِلصَّدْرِ الْمُعَلَّى * نَبِيّ هَاشِميّ ذِى جَمَالٍ

Rasüllerin sonuncusu Haşimî'dir. Cemil sıfatının sahibi olan Nebi, Sadr-ı Muallâ'dır.

Hz. Muhammed (S.A.V) son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmeyecektir. O nebi  aynı zamanda rütbe, nur ve ruh itibariyle bütün peygamberlerden evveldir. Hadis-i şerifte اَوَّلُ مَا خَلَقَ اللهُ نُورِي اَوْ رُوحِي وَ كُنْتَ نَبِيًّا وَ آدَمَ بَيْنَ الْمَاءِ وَالطِّينِ  “ buyrulmaktadır.

Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 06 Şubat 2008, 19:39:53
25.Beyt

اِمَامُ الْأنْبِيَاءِ بِلاَ اخْتِلَافٍ   وَ تَاجُ الأصِْفيَاءِ بِلَا اخْتِلَالِ        

Fahri Alem S.A.V. efendimiz bila ihtilaf “ihtilafsız” Enbiya Izamın İmamı,bila ihtilal "şübhesiz" esfıyanın tacıdır.

İzah:Nazım hazretleri,  evvelki mısrada Rasulullah efendimizin mirac saadetlerinde Enbiyai Izam hazeratına mescidi aksada vuku bulan lmametini işaret etmiştir.
İkinci mısradaki “ esfıya”kelimesini  ihtiyar etmesi ulema,şüheda,vesair etkıyaya şamil olduğu içindir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 07 Şubat 2008, 20:24:58
26. Beyt

  وَ بَاقٍ شَرْعُهُ فِى كُلِّ وَقْتٍ   إلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَ ارْتِحَالِ 

Hatemül Enbiya olan nebiyyi zişan efendimizin şeriati ,kıyamete kadar (insanlar dünyadan ahirete irtihal ettiği güne kadar  herbir vakitte)bakıdir.


Beyitte geçen “فى كل وقت her vakitte” ile  kastedilen Cehmiyye fırkasının Nüzul-ü İsa (AS) ile iddiasına reddiyedir. Cehmiyye’ye göre İsa (AS) bazı kendi şeriatını uygulayacaktır. Ehl-i sünnet bunu reddeder. Hz. İsa Peygamber efendimizin şeriatı üzere gelecektir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 08 Şubat 2008, 17:39:11
27.Beyt

 وَ حَقٍّ اَمْرُ مِعْرَاجٍ وَ صِدْقٌ     فَفِيهِ نَصُّ اَخْبَارٍ عَوَالٍ

Mirac emri “hadisesi” sadık  ve haktır. Bu babda “Mirac hadisesinde” Âli “yüksek” açık haberler vardır.

İzah: Peygamber  S.A.V. efendimizin Mirac hadisinin vuku haktır,sadıktır. Nassı kat-i ile sabittir.
 سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ  إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
ُ
Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) s.a.v kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir. S.İsra ayt.1

-Haberi Mütevater ile yani ayeti Kerime ile sabittir. Münkiri ıyazübillah kafirdir.
-Mirac hadisesinin Mescidi Aksadan semavata kadar  olan bölümü  haberi müşehur ile sabit dir.  İnkar eden mudil “sapık” olur.
-Beyti maktese kadar olan vusulu ikrar edip fakat miracda olan ahvali yani Rasulullah efendimizin semai mirac hadisesini inkar edenler. Mübdi’ bidatci ve mu’tezili olur.

Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 08 Şubat 2008, 17:42:34
28.Beyt

وَ إنَّ الأَنْبِياءَ لَفِى أَمَانٍ * عنِ الْعِصْيَانِ عَمْداً وَ انْعِزاَلِ

Muhakkak Peygamberler  ısyandan “günah işlemekten”  Peygamberlik makamından azl edilmekten ma’sumlardır ,emniyet içindedirler.

İzah: Bütün Peygamberler amden  veya sehven  emre muhalefet etmekten masumdurlar.
Enbiyai Izam Hazeratın masumiyeti Evliyaullahın mahfuziyeti ile  tevzıf  olunur.
Çünkü Enbiya Izam zahiren ve batınen ma’sumdur.Bir velinin havatırı reddiyesi olabilir fakat aza ve cevahirine tesir etmez  çünkü mahfuzdurlar.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: TuLİP - 09 Şubat 2008, 15:55:57
29.Beyt

وَ مَا كَانَتْ نَبِيّا قََطْ أُنْثَى * وَ لاَ عَبْدٌ وَ شَخْصٌ ذُو افْتِعَالِ

Nebi hiçbir zaman da nisa köle ve kötü fiil (sihir gibi ) sahibinden olmamıştır.

İzah: Malum olaki hanım taifesinden Nebi olmaz. Zira nübüvvet davet ve mucize izhar gibi ahvale muhtaçtır. Nisalık ise bunlara münafi olmakla Enbiya raculden olması lazımdır.
Köledende olmaz: Enbiya hürden olması lazımdır. Abid (köle) memlük olmaz. Zira hizmet ile iştigal edip emri davetten mahrum olur.



Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 10 Şubat 2008, 23:39:37
30.beyt

وَ ذُو الْقَرْنَْينِ لَمْ يُعْرَفْ نَبِيّاً   كَذَا لُقْماَنُ فَاحْذرْ عَنْ جِدَال

Zülkarneyn a.s ın  nübübüvveti maruf olmadı gibi Lokman a.s ın nübüvvetide maruf değildir.Bu hususda sen mücedeleden sakın.

İzah: Zülkarney ve Lokam a.s ın nübüvvetleri sabit değildir.Nübüvvet Hususunda mücadeleden keffi lisan edib ilmi ilahiyeye ihale  eylemek eslemdir.

Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: TuLİP - 11 Şubat 2008, 13:00:21
31. beyt

وَ عِيسَى سَوْفَ يَأْتىِ ثُمَّ يُتْوِى * لِدَجَّالِ شَقيِّ ذِى خَبَالٍ

Yakında İsa (a.s.) gelecek kafir ve fasid deccali helak edecektir.

İzah: Ehli Sünnet itikadına göre kıyamete yakın olarak gerçekleşmesi hak olacak bazı alametler vardır. İsa (a.s)ın nüzûlü, Mehdi (a.s)’nin ve Deccal’in gelmeleri haktır. İsa (a.s) peygamber olarak değil son peygamber Hz. Muhammed (s.av)’in ümmeti olarak gelecektir. Mehdi (a.s) ve tebeasının deccal tarafından muhasara edildiği bir zamanda gelecek olan İsa(a.s) Deccal’i mağlup ederek onu öldürecek ve islamı yeniden canlandıracaktır.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 11 Şubat 2008, 16:22:54
32.Beyt

كََرَامَاتُ الْوَلِيِّ  بِدَارِ دُنْيا    لَهَا كَوْنٌ فَهُمْ اَهْلُ النَّوَالِ

Darı dünyada velilerin kerametleri  hak ve sabittir. Zira o Evliyaullah Ata ve ihsan sahibidir.

İzah: Dünyada Evliyanın yedişeriflerinden zuhur eden harikulâde haller"keramet" haktır.
Kütübü şerıyyede bildirildiği üzere onlar NebiyyiKirama tabi  irşat  memurlarıdır.
Keramet:امرٌ خارقٌ الْعادةِ مقرونٌ بالمعرفةِ والطاعةِ خالٍ عنْ النبوَّةِ به
Nübüvet davasından  hali olarak  ma’rifet ve ta’atı ilahiyeye makrun harikulâde ümürdür.Evliyaullahdan zuhur eder.
Davayı Nübüvvete mukarın ise Mucizedir.Peygamberi Izamdan zuhur eder.
İman  ve ameli salihaya makrun olmaz ise istidraçtır.
İstidraç: Mü’min olmayan fasık kimselerden zuhur eden hârikulâde Haller.


Ekseri mu’tezile  Keramati  inkar etmiştir.Ehli Sünnet ındınde Vuku, aklen ve naklen sabittir.

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
قَالَ يَا أَيُّهَا المَلَأُ أَيُّكُمْ يَأْتِينِي بِعَرْشِهَا قَبْلَ أَن يَأْتُونِي مُسْلِمِين ٣٨
قَالَ عِفْريتٌ مِّنَ الْجِنِّ أَنَا آتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَن تَقُومَ مِن مَّقَامِكَ وَإِنِّي عَلَيْهِ لَقَوِيٌّ أَمِين ٣٩
قَالَ الَّذِي عِندَهُ عِلْمٌ مِّنَ الْكِتَابِ أَنَا آتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَن يَرْتَدَّ إِلَيْكَ طَرْفُكَ فَلَمَّا رَآهُ مُسْتَقِرّاً عِندَهُ قَالَ هَذَا مِن فَضْلِ رَبِّي لِيَبْلُوَنِي أَأَشْكُرُ أَمْ أَكْفُرُ وَمَن شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيٌّ كَرِيمٌ ٤٠

-(Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o melikenin tahtını bana getirebilir?
 
-Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi.

 -Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi  olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce: Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük  edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem   sahibidir. (S.Neml Ayt.38,39,40)

“Nezdinde kitaptan bir ilim bulunan bu zatın Hızır aleyhisselâm, Süleyman aleyhisselâmın kendisi ve alimlerin ekserisine göre veziri Asaf ibni Berhıya'dır ki Sıddik olup dua edilince icabet olunan ismi âzami bilirdi. Hz. Süleyman'ın bir mucizesi olmak üzere veziri böyle bir keramet göstermiştir. Şüphesiz ashabından böyle bir kerametin zahir olması kendisinin daha çok yüksekliğine delâlet eder. Ve bu ilim ona verilen ilimden olduğunu anlatır. Bu taht, Hz. Süleyman'ın San'ada bulunduğu rivayetine göre üç günlük mesafeden getirilmiş oluyor. Zira San'a ile Sebe' arası bu kadar zamanda katediliyordu. O sırada San'adan dönüp Şam arzında bulunduğu rivayetine göre ise iki aylık mesafeden getirilmiş olmaktadır. Bu kadar mesafeden bir taht göz kırpıncaya kadar nasıl gelir? Şüphe yok ki bu alelade vak'alardan değil bir keramet ve mucize olmak üzere söz konusudur.”
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Mahi - 12 Şubat 2008, 13:07:05
33. beyt

وَلَمْ يَفْضِلْ وَلِيٌّ قَطْ دَهْرًا * نَبِيًّا اَوْ رَسُولاً فيِ انْتِحَالٍ

Veli hiçbir zaman nebiden veya rasülden üstün olmadı, faziletli olmadı, onlara müsavi de olmadı.

Ehli Sünnet itikadına göre veliler ümmeti oldukları paygamberlere tabidirler. Tabi olan tabi olunandan  üstün veya ona eşit olamaz. Bir peygamber sadece “nübüvvet”i ile bütün evliyadan daha üstündür.Eğer veli nebiden efdal denilirse o insanı küfre kadar götürür.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Mahi - 13 Şubat 2008, 22:32:01
34. Beyt

وَلِلصِِّدّيقِ رُجْحَانٌ جَلِيٌّ * عَلىَ اْلاَصْحَابِ مِنْ غَيْرِ احْتِمَالِ

Hazreti Ebu Bekir için sair eshab üzerine açık olan tercih olmasında şek ve şüphe olmadı...

İzah.  Asıl adı Abdullahtır. Künyesi Ebû Bekir’dir Cahiliye dönemindeki Abdu’l-Kâbe olan ismi, iman ettikten sonra Peygamberimiz tarafından “Abdullah” olarak değiştirilmiştir. Efendimizin ilk değiştirdiği Onun ismidir. Babası Ebû Kuhâfe Annesi Ümmü’l-Hayr Selma binti Sahr'dır.
Şia taifesi  Hz. Ali Peygamberimiz’den sonra en üstün sahabedir derler ehli sünnet cel cemaat akidesine göre Peygamber efendimizden sonra Hazreti ebu Bekr ba'dehu Ömer (r.a) Ba'dehü Osman (r.a) Ba'dehı Ali efendimiz daha sonra sırasıyla sahebe-i kiram gelir...
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: müteallim - 14 Şubat 2008, 01:00:38
35.beyt.

وللفارق رجحان وفضل  على عثمان ذى النورين عال

Omerul faruk icin  yüksek ve iki nur sahibi hazreti osman üzerine ruchan ve fadil vardir.

İsmi: Ömer
Künyesi Ebu Hafs
Lakabı: Faruk
İslamiyette iman ile küfür arasını kazaya ve husumatta hak ile batıl arasını tefrik ettiği için bu lahap ile mulakkaptır.
Babasının ismi: Hattap bin nüfeyl
Annesinin adı: Hatebe binti hişam 'dı. 63 yaşında mügiratübni şubenin kölesi olan ebu lü'lü  (firus) tarafından şehit edildi .
Müddeti hilafeti: 12 sene 6 ay 4 gündür.
Adaleti rasulullaha varistir. Efdaliyeti hakkında H.Ş mervidir.
*Cibrili emin bir P.R nüzül olarak Ya Muhammed Hak Teala Ömer'e selam gönderdi ve benim kendisinden razi olduğum gibi kendiside benden razımıdır. diye sual etmemi emr etti.
*Yine bir gün Cimrili Emin nazil olup; ehli sema İslamı Ömer ile istibşar etti. 
*P.E ya cimril bana fezaili Ömerden bahset buyurduğunda ya Muhammed Hz. Nuhun ümmeti içerisinde mesk eylediği müddet ile cenanı saadet indinde mesk eyleyip Ömerin faziletlerini beyan eylesem. Fezaili ömer nihayet bulmaz. demiştir....
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: müteallim - 14 Şubat 2008, 01:23:19
36.Beyt.

وذوالنورين حقا كان خيرا  من الكرار في صف القتال

iki nur sahibi olan hazreti osman savaslarda cesaretli olan ve rasülüllahin damadi olan hazreti aliden hayirli olmasi ulema katinda sabit olmustur.

 Halifelerin üçüncüsü. Ümeyyeoğulları ailesine mensup olup, nesebi beşinci ceddi olan Abdi Menaf'ta Resulullah (s.a.s) ile birleşmektedir. Fil olayından altı sene sonra Mekke'de doğmuştur. Annesi, Erva binti Küreyz b. Rebia b. Habib b. Abdi Şems'tir. Büyükannesi ise Resulullah (s.a.s)'ın halası Abdülmuttalib'in kızı Beyda'dır. Künyesi, "Ebû Abdullah'tır. Ona, "Ebu Amr" ve "Ebu Leyla" da denilirdi (İbnul-Hacer el-Askalânî,

Hz. Osman, iman ettiği zaman bunu duyan amcası Hakem b. Ebil-Âs onu sıkıca bağlayarak hapsetmiş ve eski dinine dönmezse asla serbest bırakmayacağını söylemişti. Hz. Osman (r.a) ebediyyen dininden dönmeyeceğini söyleyince, kararlılığını gören amcası onu serbest bırakmıştı

Hz. Osman, hanımı Rukayye ağır hasta olduğu için, Resulullah (s.a.s)'in izniyle Bedir savaşından geri kalmıştı. Rukayye ordu Bedir'de bulunduğu esnada vefat etmiş, müslümanların zaferinin müjdesi Medine'ye ulaştığı gün toprağa verilmişti. Fiili olarak Bedir'de bulunmamış olmakla birlikte Resulullah (s.a.s) onu Bedir'e katılanlardan saymış ve ganimetten ona da pay ayırmıştı
Rukayye'nin vefat edişinden sonra Resulullah (s.a.s), Hz. Osman'ı diğer kızı Ümmü Gülsüm ile evlendirdi. Hicretin dokuzuncu yılında Ümmü Gülsüm vefat ettiğinde Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştu: "Eğer kırk tane kızım olsaydı birbiri peşinden hiç bir tane kalmayana kadar onları Osman'la evlendirirdim" ve yine Hz. Osman'a "Üçüncü bir kızım olsaydı muhakkak ki seninle evlendirirdim" demistir.

Halifeliği

Hz. Ömer (r.a), yaralanınca, hilâfete geçecek kimsenin tayin edilmesi için altı kişiden oluşan bir şura oluşturmuştu. Bunlar Hz. Ali, Osman, Sa'd İbn Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf, Zubeyr İbn Avvam ve Talha İbn Ubeydullah (r.anhum) idiler. Yapılan görüşmeler neticesinde, şura üyelerinden dördü feragat edince görüşmeler Hz. Osman'la Hz. Ali üzerinde devam etti. Şura başkanı Abdurrahman İbn Avf, geniş bir kamu oyu yoklaması yaptıktan sonra müslümanların bu iki kişiden birisinin halife seçilmesi üzerinde mutabık olduklarını gördü. Hz. Ali (r.a)'i çağırarak ona; Allah'ın Kitabı, Resulünün Sünneti ve Ebû Bekir ve Ömer'in uygulamalarına tabi olarak hareket edip etmeyeceğini sordu. O, Allah'ın Kitabı ve Resulünün Sünnetine tam olarak uyacağı, ancak bunun dışında kendi içtihadına göre davranacağı cevabını verdi. Aynı soruyu Osman (r.a)'a yönelttiğinde o, bunu kabul etmişti. Bunun üzerine Abdurrahman İbn Avf, Osman (r.a)'ı halife atadığını ilan ederek ona bey'at etti (Suyuti, a.g.e.,171, 172; İbn Hacer, a.g.e., 463; H.İ.Hasan, a.g.e., I, 258, 261). Hz. Osman'a ikinci olarak bey'at eden kimse Hz. Ali (r.a) olmuştur. Peşinden de bütün müslümanlar ona bey'at ettiler (İbn Sa'd, a.g.e., III, 62). Osman (r.a)'ın hilâfete geçişi Hicri yirmi üç senesi Zilhicce ayının sonlarında olmuştur.

Ya Osman! Belki Allah sana bir gömlek giydirir, münafıklar senden onu çıkarmanı istediklerinde onu, bana kavuşuncaya kadar sakın çıkarma". Hz. Osman, Resulullah (s.a.s)'in bu günler için kendisine bildirdiği şeylere uymaya çalışıyordu. O, şöyle diyordu: "Resulullah (s.a.s) benimle ahitleşmiş olduğu şey üzerinde sabretmekteyim" (Üsdül-Ğâbe, II, 589; Suyûtî, 170; İbnü'l-Esîr, III, 175).

Asilerin kendisini öldürmeye kararlı olduğunu anladığında, onların böyle bir iş işleyip katillerden olmalarını önlemek için kendilerine bir müslümanın kanının ancak; zina, kasten adam öldürme ve dinden dönmek şartları dahilinde helal olduğunu hatırlatıyor ve kendisinin bunlardan hiç birisiyle itham edilemeyeceğini anlatıp duruyordu.




Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: müteallim - 14 Şubat 2008, 01:35:46
37.beyt:

وللكرار فضل بعد هذا علي الاغيار طرا لاتبا


Savas meydanlarinda aslanlar gibi carpisan hazreti ali kerremellahü veche icin diger üc halifeden sonra akranlari üzerine seksiz sübhesiz üstünlügü vardir.

Resulullah'ın amcasının oğlu, damadı, dördüncü halife. Babası Ebû Talib, annesi Kureyş'ten Fâtıma binti Esed, dedesi Abdulmuttalib'tir. Künyesi Ebu'ı Hasan ve Ebû Tûrab (toprağın babası), lâkabı Haydar; ünvanı Emîru'l-Mü'minin'dir. Ayrıca 'Allah'ın Arslanı' ünvanıyla da anılır

Hz. Ali küçük yaşından beri Resulullah'ın yanında büyüdü. On yaşında İslâm'ı kabul ettiği bilinmektedir. Hz. Hatice'den sonra müslümanlığı ilk kabul eden odur. Hz. Peygamber ile Hz. Hatice'yi bir gün ibadet ederken gören Hz. Ali'ye Peygamberimiz şirkin kötülüğünü, tevhidin manasını anlattığında Hz. Ali hemen müslüman olmuştu. Mekke döneminde her zaman Resulullah'ın yanındaydı. Kâbe'deki putları kırmasını şöyle anlatır: "Bir gün Resul-u Ekrem ile Kâbe'ye gittik. Resul-u Ekrem omuzuma çıkmak istedi. Kalkmak istediğim zaman kalkamıyacağımı anladı, omuzumdan indi, beni omuzuna çıkardı ve ayağa kalktı. Kendimi istesem ufukları tutacak sanıyordum. Kâbe'nin üzerinde bir put vardı, onu sağdan soldan ittim. Put düştü, parça parça oldu. Resulullah'ın omuzlarından indim. İkimiz geri döndük." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 384).


Hz. Peygamber hicret etmeden önce elinde bulunan emanetleri, sahiplerine verilmek üzere Ali'ye bıraktı ve o gece Hz. Ali, Resulullah'ın yatağını da yatarak müşrikleri şaşırttı. Böylece Hz. Ali, Hz. Peygamber'i öldürmeye gelen müşrikleri oyalayarak onun yerine hayatını tehlikeye atmış, bu suretle Peygamber'e hicreti sırasında zaman kazandırmıştır. Hz. Ali, Peygamberimiz'in kendisine bıraktığı emanetleri sahiplerine verdikten sonra Medine'ye hicret etti. Medine'de de Hz. Peygamber'in devamlı yanında bulundu, bütün cihat harekâtlarına katıldı, Uhud'da gâzî oldu. Bedir'de sancaktardı. Aynı zamanda keşif kolunun başındaydı; hakim noktaları tesbit ederek Hz. Peygamber'e bildirdi. Bu mevkiler işgal edilerek, Bedir'de önemli bir savaş harekâtını başarıya ulaştırdı. Bedir gazasının başlamasından önce, Kureyşliler'le teke tek dövüşen üç kişiden biriydi. Bu döğüşte, hasmı Velid b. Muğire'yi kılıcı ile öldürdüğü gibi, Hz. Ebû Ubeyde zor durumdayken yardımına koştu ve onun hasmını da öldürdü. Kendisine "Allah'ın Arslanı" lâkabı ve Bedir ganimetlerinden bir kılıç, bir kalkan ve bir de deve verildi.

Berae suresinin ayetleri nazil olunca, Resulullah Hz. Ali'yi Mekke'ye gönderdi. Bu suretle hiçbir müşrikin artık Kâbe-i Şerîfi bundan sonra haccedemeyeceğini bildirdi.


Ümmetin malını ümmete dağıtırken de son derece titiz davranırdı. Kendisine bir pay ayırma noktasında gayet dikkatli olup, kimsenin hakkına tecavüz etmemekte de büyük bir örnek idi. Kendisini Kûfe'de görenler, kışın soğuğunda ince bir elbisenin altında tir tir titreyerek camiye gittiğini aktarırlar. Devlet yönetici ve memurlarının nasıl davranmaları gerektiği konusunda şu yönetmeliği hazırlamıştı.

1. Halka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besleyin. Onlara bir canavar gibi davranmayın ve onları azarlamayın .

2. Müslüman olsun olmasın herkese aynı davranın. Müslümanlar kardeşleriniz, müslüman olmayanlar ise sizin gibi bir insandır.

3. Affetmekten utanmayın. Cezalandırmada acele etmeyin. Emriniz altında bulunanların hataları karşısında hemen öfkelenip kendinizi kaybetmeyin .

4. Taraf tutmayın, bazı insanları kayırmayın. Bu tür davranışlar sizi zulme ve despotluğa çeker.

5. Memurlarınızı seçerken zalim yöneticilere hizmet etmemiş ve devletin suçlarından ve zulümlerinden sorumlu olmamış bulunmalarına dikkat edin.

6. Doğru, dürüst ve nazik kişileri seçin ve çıkar ummadan ve korkmadan acı gerçekleri söyleyebilenleri tercih edin.

7. Atamalarda araştırma yapmayı ihmal etmeyin.

8. Haksız kazanç ve ahlâksızlıklara düşmemeleri için memurlarınıza yeterince maaş ödeyin.

9. Memurlarınızın hareketlerini kontrol edin ve bunun için güvendiğiniz samimi kişileri kullanın.

10. Mektuplar ve müracaatlara bizzat kendiniz cevap verin.

11. Halkın güvenini kazanın ve onların iyiliğini istediğinize kendilerini inandırın .

12. Hiç bir zaman vaadinizden ve sözünüzden dönmeyin.

13. Esnaf ve tüccara dikkat edin; onlara gereken önemi gösterin, fakat ihtikâr, karaborsa ve mal yığmalarına izin vermeyin.

14. El işlerine yardım edin; çünkü bu yoksulluğu azaltır, hayat standardını artırır.

15. Tarımla uğraşanlar devletin servet kaynağıdır ve bir servet gibi korunmalıdır.

16. Kutsal görevinizin yoksul, sakat ve yetimlere bakmak olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın. Memurlarınız onları incitmesin, onlara kötü davranmasın. Onlara yardım edin, koruyun ve yardımınıza ihtiyaç duydukları her zaman huzurunuza çıkmalarına engel olmayın .

17. Kan dökmekten kaçının, İslâm'ın hükümlerine göre öldürülmesi gerekmeyen kimseleri öldürmeyin

Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 14 Şubat 2008, 17:44:40
38.Beyt
وَلِلصِّدِّيقةِ الُّرجْحَانُ فَاعْلَمْ   عَلَى الَّزَهْرَاء فِى بَعْضِ الْخِلَالِ

Sen bilki Hz. Aişe-i Sıddıka  RadiyAllahüanha için  Hz Fatımatüzzehra RadiyAllahüanhe üzerine bağzı hallerde ruchan (fazilet) vardır.

İzah:Hz Aişe-i sıddıka (r.a),  Sıddıkı Azam (r.a) ın kerimleri ve Efendimiz (s.a.v.) in zevce-i mütahherreleridir.
Fatımatüzzehra  (r.a) validemiz,  Fahri Kainat Efendimiz (s.a.v )in kerimleri olup Ali KerramAllahü veche hazretlerinin zevce-i tahireleridir.
Bu ruchan bahsinide bir çok akval var isede nazım hazretleri  Ahirette Hz. Aişe (r.a)validemizin Rasulullah (s.a.v.) efendimiz ile derace-i ulyada ,Hazreti Fatma (r.a)validemiz de Hz. Ali (r.a) ile birlikte bulunacakları cihete işaret eder.
Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her iki validemizin eftaliyyeti hakkında bir çok Hadisi Şerif irad etmiştir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 14 Şubat 2008, 23:34:01
39.Beyt

وَ لَمْ يَلْعَنْ يَزِيدًا بَعْدَ مَوْتٍ   سِوَى الْمِكْثَارِ فِى الْاِغْرَاءِ غَالِ

Seleften hiç bir kimse ölümünden sonra  yezide lanet eylemedi.ancak haddi tecavüz etmekte mübağa edenler müstesna.

İzah: Selefden bir kimse yezid bin muaviye hakkında la’net eylemedi ancak haddi aşan rafizi ve harici  gibi bazı eşhas la’net eylemiştir.
Hadisi Şerif:اُذْ كُرُوا مَوْتَاكُمْ بالخَيْرِ 
Ölülerinizi hayırla, iyi ve güzel halleri ile yâdediniz" buyurulmuştur.
La’netin ikimanası vardır.1. Ebediyyen rahmeti ilahiden tarttır.2.Menazli ebrardan tart yani sadıkların menzillerinden tarttır.Kafirlere olan lanet ebediyyen rahmeti ilahiden tarttır.Mü’minlere olan la’net menazi ebrardan tarttır.
Tevbe eden müsümana, la’net eylemek caiz değildir.Yezid bin muaviye hakkında hiç kimse la’net eylemedi,Hz Hüseyin (r.a) katliyle emrettikten sonra tahkık surette Hz Hüseyin (r.a) efendimizin Vefatından  önce pişman olur.Vahşi de  hz. Hamza r.a hı katlettikten sonra pişman olmuş tevbe etmiş ve islamiyyet ile müşerref olup ashabdan olmuştur.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 16 Şubat 2008, 01:18:35
40.Beyt

و ايمان المقلد ذو اعتبار    بانواع الدلائل كالنّصال
Keskin  kılıçlar gibi kat-i deliller ile mukallidin imanı itibar sahibidir.geçerlidir.

Mukallit: قَوْلُ قوْلِ المُجْتَهدِ بِلاَ دليل   Başkasının sözünü delilsiz kabul etmektir.

İzah :Mukallit olan  mü’minlerin imanı muteberdir,
Mesela :Annem babam iman etti bende onlar gibi  bu dine inandım bu dinden başka hak din yok derse mu’teberdir.
Üç Türlü iman vardır.
1-İmanı taklit: Anne babadan görerek imandır.
2-İmanı İstidlali:Farz ,vacib,sünnetleri bilir  amel eder ve öğretir.
3-İmanı hakiki:Enbiyanın imanı gibidir. Asla kalbine şek ve şübhe gelmeyen imandır.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 16 Şubat 2008, 23:44:27
41.Beyt

وما عذر لذى عقل بجهل  بخلاق الاسافل و الاعال

Eâliyi ve esâfili  yaratanı bilmemesi tanımaması  akıl sahipleri için üzür değildir.

İzah: Akıl baliğ olan bir kimse  cehli sebebi ile marifeti ilahiden mahrum olsa huzuru Rabbul aleminde özrü kabul olmaz.
Özür kelimesiniz üç manası vardı;biri ben işlemedim der,biri şu sebeble işledim der, biri  işlemedim fakat bundan sonra işlerim der.Burada murat olunan mana üçüncüsüdür.
Ben cahil idim bilmiyordum demek mes’uliyetten kurtarmaz. Esafili ve eâliyi halk edene cehl ile mazeret yoktur.Zira arz ve semanın vesair mahlukun yaratılmasında kudreti ilahi açıkca görülür.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 17 Şubat 2008, 23:33:10
42.Beyt

و ما ايمان شخص حال يأس  بمقبول لفقد الامتثال

Sekeratı mevt zamanında şeriatin emirlerine imtisal olmadığı için şahsın imanı kabul olmadı.

İzah:imanı be’s imanı ye’s de denilir.bir kimse hali ye’iste sekeratı mevt halinde şeriatin emirlerini imtisal (yerine gerimediği) için,imanı makbul değildir.
Nazım hazretleri, فَلَمْ يَكُ يَنفَعُهُمْ إِيمَانُهُمْ لَمَّا رَأَوْا بَأْسَ
Fakat azabımızı gördükleri zaman imanları kendilerine bir fayda vermeyecektir.S.Mümin.Ayt.85
Ayeti celilesinden iktibas eylemiştir.

Bir İmanıyeis ve tevbe-i yeis vardır.
İmanı yeis: her fenalığı işlemiş ölüm halinde iman etmesi bu muteber değildir.
Tevbe-i yeis: Kişi ,islami yaşayışta noksanlık yapmıştır.Sekerat halinde tevbe etmesi muteberdir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 19 Şubat 2008, 00:06:15
43.Beyt

وما افعال خير في حساب     من الايمان مفروض الوصال

Visali mefruza olan yani yerine getirilmesi farz olan  âmali saliha imandan  mahsub  (imanın hesabından) sayımadı.

İzah: Amali hasene namaz oruc .... gibi olan ameller  imanın içine dahil değildir. İmanın aslı  ise tasdiki kalbdir .Hakiki iman budur.Alameti ise, islamiyeti  icradır.
إِنَّ الَّذِينَ ءَامَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
İnanan ve güzel amel işleyenler de insanların en hayırlılarıdır.S.beyyine Ayt. 7
Kavli keriminde iman ve ibadet beynini “arasını” tefrik buyurmuştur.
Amilüssalihati emenüye atfolunmuştur.Onun için ameli saliha, imanda dahil değildir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 20 Şubat 2008, 00:23:34
44.Beyit

ولا يُقضى بكفرٍ و ارتداد  بعهر او بقتل و اختزال

Bir kimse ,kötü ,gayrimeşru fiil,nefsi katil ile mürted  hüküm olunmaz.

İzah:mahzuratı şer-ıyyeden olan zina,katil,gasbı mal gibi efalin işlenmesi ile küfr ve irtidad ile hüküm  olunmaz.



Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Mahi - 20 Şubat 2008, 02:05:09
45. Beyit

وَ مَنْ يَنْوِ اِرْتِدَاداً بَعْدَ دَهْرٍ * يَصِر عَنْ دِينِ حَقٍّ ذِا انْسِلاَل

Bir kimse bir zamanda mürdet (dinden çıkmak) niyet ederse O kimse hak olan dinden çıkmış sıyrılmış olur.

İzah: Mesela bir kimse bir sene sonra kafir olacağım diye niyet etse hemen kafir olur. Zira bilicma küfür kastıda küfürdür.
Dehr: Umumi zaman manasınadır. İster bir sene veya bir gün olsun musavidir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 21 Şubat 2008, 00:13:45
46.Beyit

ولفظ الكفر من غير اعتقاد  بطوع ردّ دين باغتفال

Tav’ ve ihtiyarı (kendi isteği )ile inanmaksızın küfür lafzını söylemek  gafleti  "cehli" ile dini ret etmektir.

İzah: Bir kimse cehli sebebi ile küfür olduğunu bilmeyerek kendi ihtiyarı ile küfür kelimesini söylerse islam dairesinden çıkıp küfre dahil olur.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 21 Şubat 2008, 00:14:34
47.Beyit

ولا يحكم بكفر حال سكر    بما يهذى و يلغو بارتجال

Sekir (sarhoşluk halinde) irticalen(hazırlıksız) boş sözü ve hezeyanı sebebi ile küfrü ile hüküm olunmaz.

İzah : Kişi gerek  hamr “şarab” veya sarhoşluk veren herhangi bir şey ile sarhoş halinde,söylediği küfür kelimesi sebebi ile  küfür ile hüküm olunmaz.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 28 Şubat 2008, 01:03:36
48.Beyit

وماالمعدوم مرئيّا و شيئاً   لفقه لاح في يمن الهلا ل

Mübarek olan hilalin bereketinde  anlaşıldığı için,ma’dum görülür ve mevcut(şey) değildir.

Ma'dume Hal-i Ademinde Ru'yet-i İlahi taalluk eğlemez ve Ona şey Lafz-ı dahi itlak olunmaz, Bu da'vaya hilal'den zahir olan ilim delildir.
Ma'dum biz ehli sünnete  göre görülmez, mevcut değildir ve şey denilmez .  Mu’tezileye göre görülür, mevcut olmayanı  şey olarak isimlendirirler.
 
وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِنْ قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْأً

Nitekim bundan önce seni yarattım. Halbuki sen hiçbir şey değildin.
Ma’dum üçtür.
Vacübül vücud: varlığı vacib olan,varlığı kendi zatında  olan. Hz Allah dır.
Mümkinül vücud,Ca-izül vücud da denir; olsada olur olmasada olur.Mükevvenat.
Mümteni-ül vücud:Varlığı olmayan.Şerikü bari.C Hakk ın ortağı yoktur,olması mümkin değildir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 28 Şubat 2008, 01:06:17
49.Beyit

و غيران المكون لا كشيئٍ   مع التكوين خذه لاكتحال 

Tekvin ile beraber  mükevvenat ayrıdır. Bir şey değildir.Sen bunu kühül ( gözünü aydınlatmak )için al.

Mu’tezileye göre tekvin ve mükevvin şey-i vahid dir,  yani birdir.Onlara göre cenabı hakkın tekvin sıfatı olmayıp mükevvin  gudreti ile halk olunmuştur.
Ehli sünnet ındinde tekvin ile mükevvin aynı şey değildir.Tekvin sıfatı C.hakkın sıfatı olub, yoktan var etmektir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 28 Şubat 2008, 01:09:33
50. Beyit

و ان السحت رزق مثل حل  و ان يكره مقالى كل قال 
Her ne kadar buğuz edici bu kavlimi kerih görsede,Haram dahi helal gibi  rızıktır.   

Rızık: Rezzakı Alemin hayat sahiplerine yaşamaları için bahş eylediği, onlarında faidelendiği şeydir.
Ehlisünnete göre helal olsun  haram olsun insana sevk edilen şey rızıktır.Ancak kulun cüz-i iradesini ne yöne harcarsa ona göre hesabı vardır.Haram olan rızıkta hem hesaba çekilmek hem azaba müstehak olmak vardır.
Mutezile haram, rızık değildir.Herkes kendi rızkını yaratmıştır, der.
وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ إِلَّا عَلَى اللَّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُبِينٍ
Yeryüzünde rızkı Allah'a ait olmayan hiçbir canlı yoktur. O, onların karar kıldıkları yerleri de, emaneten durdukları yerleri de bilir. Onların hepsi apaçık bir kitaptadır.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 28 Şubat 2008, 01:14:36
51.Beyit

سيبلى كل شخص بالسؤال      و فى الاجداث عن توحيد ربّي

Kabirlerde Rabbimin tevhıdinden her bir şahıs sual ile imtihan olur.

Cümle-i insan ölecek,kabre defin olunduktan sonra Tevhıd-i ilahiden sual olunacaktır.
Vuku-una (kabir sualinin olacağına) i'tikat etmek farzdır.

Kabirde sual olunmayacak yedi taife vardır.
Şehidler,mebtun “karın rahatsızlığından ölenler”, murabıtun,Ebu Bekir Sıddık (r.a),
Etfâli müslimün “müslüman çocuklar”,Cuma günü veya gecesi ölenler,her gece mülk suresi okuyanlar.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 28 Şubat 2008, 01:20:09
  52.Beyit

وللكفار و الفسساق يقضي  عذاب القبر من سو ء الفعال

Kafirler,fasıklar,kütü amellerinden dolayı kabir azabı ile hüküm olunur.

Nefhayı üleya “birinci sur üflenene kadar” ehli küffar kabirlerinde azab olunur.
Tevbe etmeden ölen bazı usatı mü’minin de azab olunur.Amali saliha sahibi müminler ise telezzüz içinde olacak.
 قَالُوا رَبَّنَا أَمَتَّنَا اثْنَتَيْنِ وَأَحْيَيْتَنَا اثْنَتَيْنِ فَاعْتَرَفْنَا بِذُنُوبِنَا فَهَلْ إِلَى خُرُوجٍ مِنْ سَبِ
Kâfirler diyecekler ki: "Ey Rabbimiz! Sen bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Şimdi günahlarımızı anladık. Fakat çıkmaya bir yol var mı?" Mü'minün Ayt.11
Hadisi Şerif:
اَلْقُبْر روْضَة مِنْ رِيَاضِ الْجنّةْ من حُفَرِ النِّراَن
Kabir, Cennet bahçelerinden bir bahçe yâhut Cehennem çukurlarından bir çukurdur.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 28 Şubat 2008, 23:57:28
53.Beyit

دخول الناس في الجنات فضل * من الرحمان يا اهل الامال

Ey ehli meali, ehli mehasinin cennete duhulü Rahmeti İlahiden  fazıl ve keremdir.

İzah: Ey ehli meali mü’minlerin cennete duhulü mücerret ameli salihları  ile olmayıp mahsa C.Hakkın fazlı keremi  Rahmeti ilahisi iledir.Zira Rasülullah efendimiz,
 يَدْخُلَ اَحَدُكُمْ الجَنّةَ بِعَمَلِيلَنْ   “Hiç biriniz ameli salih ile cennete dahil olmaz” buyurdu.Ashabı Kiram:
 ياَ رَسُولَ اللهوَلاَاَنْتَ     “Sizdemi ya RasülAllah” diye istifsar eylediklerinde
وَلاَ اَناَ اِلاّ يَتَغَمَّدَنِيَ اللهُ بِرحْمتهِ “Ben dahi A’mali saliha ile cennete dahil olamam ancak Allahü Teâlanın rahmeti ilahisi ile dahil olurum”. Buyurmuşlardır.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 01 Mart 2008, 00:13:31
 
54.Beyit

حساب الناس بعد البعث حق   فكونوا بالتحرز عن وبال

Kıyamet günü  insanlar ba’s  olunduktan (diriltiltikten) sonra  hesaba çekimeleri haktır.

Böyle olunca bu vebalden yani her türlü günah  ve kulhakkından kaçın.
Ehli sünnet bu i’tikat üzerinedir.Delili kat-ı ile sabittir.
 
ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ تُبْعَثُونَ
Sonra da siz, şüphesiz, kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz.(S.Mü’minûn / 16)

Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 01 Mart 2008, 00:15:51
55.Beyit

و يعطى الكتب بعضا نحو يمنى   و بعضا نحو ظهر و الشمال

Amel derfterleri bazısına sağ cenabından, bazısına arka ve sol cenabından verilir.

İzah:İnsanlar ba’s olunduktan sonra herkes, hayır ve şer’i ihtiva eden, hayatında geçen hata ve  A’mali salihaları nın zabt olunduğu kitab,mü’minlere sağ tarafından,Kafirlere ise arka ve sol tarafından verileceği haktır.
Delili Kat-ı ile sabittir.
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَسِيرًا
O vakit kitabı sağ eline verilen.Kolay bir hesapla hesaba çekilecek (S.İnşikak Ayt.7,8)
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 01 Mart 2008, 21:42:27
56.Beyit

 و حق وزن اعمال و جرئ   علي متن الصراط بلا اهتبال          
Şübhesiz amellerin vezni (tartılması) sırat üzerinden mürür (geçmek) haktır.

İzah: Kıyamette herkes haşr olunduktan sonra hayır ve  şer amelleri vezin olunacağı ve bütün kulların cehennem üzerindeki sırattan mürürları haktır.
وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَإِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ
Biz kıyamet günü için doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir (tartıya koyarız.). Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz.( Enbiyâ / 47)
وَإِنْ مِنْكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَقْضِيًّ
İçinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere mutlaka herkes cehenneme varacaktır. Bu, Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür.( Meryem / 71)
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 01 Mart 2008, 21:43:16
   57:Beyit

و مررجوّ شفاعة اهل خير   لاصحاب الكبائر كالجبال

Dağlar gibi kebâir ehline, ehli hayrın şefeati ümit  olunur.

İzah:Enbiya,evliya,ulema ve suleha gibi  ahyar, rûzi kıyamette dağlar gibi  günahı olanlara şefeat edib müstehag oldukları azab ve ıkabdan tahlisina vesiledirler.
يَوْمَئِذٍ لَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلًا
O gün şefaat faide vermez, ancak Rahmânın izin verdiği ve sözüne razı olduğu kimseler müstesnâ  (Sad/109)
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Mahi - 02 Mart 2008, 15:00:17
58. Beyt  

وللدعوات تأثير بليغ * و قد ينفيه اصحاب الضلال

Dualar için açık te'sir vardır. Ehli dalalet duada te'siri nefi eder...

 Duanın te'siri hakkında ekli sünnet ile muğtezile arasında ihtilaf vaki olmuştur.

Ehli sünnet akidesinde mü'minin ölü ve diri hakkında duaları müessirdir.
Çünkü Ayeti kerimede وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.(Bakara 186)

Müğtezile: Gerek ölü gerekse diri için duanın te'siri yoktur. zira dua olunacak faniyi ilah tealluk eylediği için duanın te'siri olmaz derler. 

Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 02 Mart 2008, 20:59:36
59.Beyit

ودنيانا حديث و الهيولى * عديم الكون فاسمع بإجتزال

Dünya zahiri batıni bütün ecsami ile hadistir yani sonradan vucuda gelmiştir.

Heyula(Felasifenin eşyanın aslı dedikleri şey),madum ve mevcud değidir. Sen bu kelamı ferah kulağı, sururu kalb ile dinle.
Kadim sıfatıyla muttasıf olan hak sübhanehü ve teala hazretleri varlığı ile beraber hiç bir şey mevcut değildi, sonradan yaratıldı . Kainatın küllisi kudreti ilahi ile mahluktur.

  اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ

De ki: "Allah, her şeyi yaratandır. O, birdir. Her şeye üstün ve kahredicidir." Ra’d / 16
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 02 Mart 2008, 21:10:02
60.Beyit

وللجنات و النيران كون   عليها عليها مرّ احوال خوال

Cennet ve cehennem için vucut vardır. Üzerlerinde ahvali sininin mazinin sururu yani bir takım hallerin zamanın geçmesi sabittir.

Cennet için tabakat ve dereceler,Cehennem için tabakat ve derekeler vardır.Cennet içinde şimdi ve zamanı mazide mevcudiyyeti nas ile sabittir.

وَسَارِعُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَوَاتُ وَالْأَرْضُ  أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ

Ve koşuşun Rabbınızdan bir mağfirete ve bir Cennete ki eni Semavat-ü Arz genişliğidir, müttekîler için hazırlanmıştır  Âl-i İmrân / 133
وَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِين
Ve o ateşten korkunuz ki, kâfirler için hazırlanmıştır.   Âl-i İmrân / 131
أُعِدَّتْ  mazi sıgası ile ifade olunmuştur. Nassı kat-ıdir.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 02 Mart 2008, 21:14:10
61.Beyit

و ذو الايمان لا يبقي مقيما * بسو ء الذنب في دار اشتعال

İman sahibi günahı kebairi sebebi ile  cehennem darında ebedi kalıcı değildir.

Büyük günah sahibi olan kimse tevbe etmeksizin ölse ve isyanı sebebi ile cehenneme dahil olsa kafriler gibi ebedi kalmayıp,Cezasını çektikten sonra cennete dahil olacaklar.

Bu mes’elede dahi ehli sünnet ve mu’tezile arasında ıhtilaf vardır.
Mu’tezileye göre ehli kebair muhallet finnardır.Halbuki mü’mim Allaha şerik "ortak" ittihaz etmediği müddetçe seyyiat işlesede mü’mindir.

İnsanlar üç kısım üzerinedir.
Bazısı kafir olduğu halde ölür,muhallet finnardır.
Bazısı günahsız veya tevbe ile ölür,muhallet filcennetdir.
Bazısı tevbe etmeden günahı ile ölendir, günahı nisbetince azabdan sonra Cennete dahil olur.

فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا
Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.(zilzal/7)

Hadisi Şerif:
ما من عبدِ قال لا اله الاالله ثُمّ مَاتَ علي ذالِك اِلاّ دخل الجَنَة
La ilahe illAllah deyip sonra bu hal üzerine ölen hiç bir kul yokki, Cennete girmemiş olsun.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 03 Mart 2008, 20:02:13
62.Beyit

لقد البست للتوحيد نظما * بديع الشكل كالسحر الحلال


Ben tevhıt akıdesine (Ehli sünnet itikatı),insana sihir gibi te’sir eden şekli güzel olan nazım (şiir) elbisesi giydirdim.

Mutlak sihir haramdır.  İşleyen ise günahkardır. Nazım Hazretleri kelamın te’sirini sihire teşbihetmiştir. Rasülüllah efendimiz Hadisi Şeriflerin de اِنَّ مِن الْبَثاَنِ لَسِحْراً    “bazı beyan sihirdir.” Buyurmuştur.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 03 Mart 2008, 20:03:21
63.Beyit

يسلي القلب كالبشرى بروح * و يحيى الروح كالماء الزلال

Tevhit akidesini giydirdiğim sihir gibi te’sirli olan nazım; rahatlık ile müjdelemek gibi kalbi  teseli verir,Ma-i zülal (abı hayat ) gibi ruhu ihya eder.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 03 Mart 2008, 20:04:43
64.Beyit

فخوضوا فيه حفظا و اعتقادا * تنالوا جنس اصناف المنال

O halde Siz ,”Rahatlık ile kalbi müjdeleyen,ma-i zülal gibi ruhu dirilten” bu  nazımın “şiirin” manasını i’tikat eder ve lafzını ezberler olduğunuz halde dalınız, alınız. Ta ki ata ve ihsan cinsine nail olursunuz. Yani dünya ve ahirette Allahü tealanın enva-ı nimetlerine nail olursunuz.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 03 Mart 2008, 20:06:46
65.Beyit

و كونوا عون حذا العبد دهرا * بذكر الخير في حال ابتهال

Her zaman huzurullaha müteveccih  olduğunuz  iltica halinde ,hayır duanız ile şu  kulun yardımcısı olun. “Şu kulu hatırlayın.”
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 03 Mart 2008, 20:07:50
66.Beyit

لعل الله يعفوه بفضل * و يعطيه السعادة في المآل

Umulur ki “hayır duanız bereketi ile”  Cenabu Hüda şu kulunun günahlarını mağfiret eder,ve ukbada seâdeti  ihsan eder.
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Müsenna - 03 Mart 2008, 20:09:24
67.beyit

و انّي الدهر ادعوا كنه وسعى   لمن بالخير يوما قد دعال

Günlerden bir gün, bir kimse benim için hayır dua ederse, ben de müddeti ömrümde kuvvetim yettiğince dua ederim.

Allah sübhanehü bizlere Peygamberimiz ,Hz Muhammed Mustafa s.a.v. in ve Ashabının  i'tikatın da istikamet üzere olmayı daimi kılsın.
Aleyhi ve elihissalatü vesselamü vetteslimâtü....



 :onlysadakat
 
Başlık: Ynt: Metinler > Emali
Gönderen: Mahi - 03 Mart 2008, 23:21:10
(http://resimyukle.sitelerimiz.biz/dosyalar/7406612.jpg)

Emeği geçen tüm kardeşlerimize teşekkür ederiz....

Başlık: Sorularla Emali beyitleri
Gönderen: Miftahulkuluub - 13 Haziran 2011, 14:12:24
Sorularla Emali Beyitleri

1-   Allah'ın kuluTevhid için yazmış olduğu, inciler gibi dizilmiş olan Emali'nin başında der
2-   Cenabı Hak Hadis midir, gadim midir?
3-   Bütün işleri düzenleyen kimdir?
4-   Cenab-ı Hak şerri murad eder mi?
5-   Allahın zatı sıfatının aynı mıdır?
6-   Cenabı Hakkın sıfarları ve fiilleri hadis midir, gadim midir?
7-   Allah şey diye isimlendirilir mi?
8-   Cenabı hakkın ismiyle müsemması aynı mıdır?
9-   Cenabı Hak cevher midir?
10-   Atom (cüzüllezi la yetecezza) var mıdır?
11-   Kuran mahluk mudur?
12-   Cenabı Hak arşı istiva edici midir?
13-   Cenab-ı Hak bir şeye benzer mi?
14-   Cenabı hak üzerine zaman geçer mi?
15-   Cenabı Hakkın eşi ve oğlu var mıdır?
16-   Cenab-ı Hak başkasının yardımına muhtaç mıdır?
17-   Cenab-ı Hak mahlukatı diriltecek mi?
18-   Ahirette müminler ve kafirler için ne vardır?
19-   Cennet ve cehennem ve de içindekiler fani midir?
20-   Ahirette Allah cc. Görülecek midir?
21-   Müminler ruyetullah esnasında başka nimetlere itibar eder mi?
22-   Eslah Alellah (en menfaatli olanı yaratmak) vacip midir?
23-   Rasüllere imanın hükmü nedir?
24-   Peygamberlerin sonuncusu kimdir?
25-   Enbiyanın imamı kimdir?
26-   Peygamberimiz s.a.v. şeriatı ne zamana kadar devam edecektir?
27-   Mirac hadisesi hak mıdır?
28-   Peygamberlerde ısmet sıfatı var mıdır?
29-   Kadın Peygamber var mıdır?
30-   Lokman ve Zülkarneyn a.s. peygamber midir?
31-   Hz. İsa tekrar gelecek midir?
32-   Evliyanım kerameti hak mıdır?
33-   Veli nebi derecesine çıkabilir mi?
34-   Ashabın en üstünü kimdir?
35-   Hz Ömer ile Hz. Osman arasındaki tertip nedir?
36-   Hz Ali mi, Hz. Osman arasındaki tertip nedir?
37-   Hz. Ali kim üzerine faziletlidir?
38-   Hz. Aişe r.a. ile Hz. Fatıma r.a. arasındaki tertip nedir?
39-   Yezide lanet edilir mi?
40-   Mukallidin itibarına itibar edilir mi?
41-   Cenab-ı Hakkı akıl ile bilmemek caiz midir?
42-   Ölürken iman etmek muteber midir?
43-   Ameller imandan sayılır mı?
44-   Zina eden adam öldüren ve zulüm yapan dinden çıkar mı?
45-   İlerde dinden çıkmayı murad edenin hükmü nedir?
46-   Kendi isteğiyle itikad etmeksizin küfür lafzı söyleyenin hükmü nedir?
47-   Sekir(sarhoş) halde küfür söyleyenin küfrüne hükmolunur mu?
48-   Madüm görülür ve ona şey denir mi?
49-   Tekvin mükevvenin aynı mıdır?
50-   Haram rızık mıdır?
51-   Kabirde neden sual edilecektir?
52-   Kabir azabı kimleredir?
53-   Cennete amellerle mi girilir?
54-   Öldükten sonra hesap var mıdır?
55-   Amel defteri ne taraftan verilir?
56-   Vezin ve sırat hak mıdır?
57-   Şefaat hak mıdır?
58-   Duanın tesiri var mıdır?
59-   Dünya hadis midir?
60-   Cennet ve cehennem şu an mevcud mudur?
61-   Kötü amel sahibi müminler cehennemde ebedi kalacaklar mı?