Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => İSLAM-GENEL => Konuyu başlatan: dagdeviren - 21 Eylül 2004, 01:22:26

Başlık: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: dagdeviren - 21 Eylül 2004, 01:22:26
Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları


A.Fikri Yavuz:

Ehl-i sünnettir. Mezhepsizliğe karşıdır. İlmihali de kıymetlidir.
 

Abdülaziz Bayındır:

Allahü teâlânın, (Onları ölü sanmayın) âyetine ve Resulünün Buhari’deki, (Kâfir ölüleri de sizlerden daha iyi işitir) mealindeki hadis-i şerifine rağmen ölülerin işitmediğini sanan selefiyye itikadında birisidir.

 

Abdülkerim Polat:

Mezhepsizlik ve vehhabilik aleyhinde kitabı olan emekli bir müftüdür.

 

Acluni:
Sahih hadislere zayıf ve uydurma demekle kâzip bir şöhrete kavuşmuş birisidir.
 

Ahmed Davudoğlu:

Ezherden mezun olup da, vehhabiliğe ve mezhepsizliğe karşı olan nadide simalardan biridir. Mezhepsizler hakkında, Din tahripçileri isimli eseri vardır. Ayrıca muteber bir ehli sünnet alimidir.
 

Ahmet Gürtaş:

İlahiyatçıdır. Mezhepsizlik Yaygarası isimli kitabı ile, Prof. Dr. Durmuş Ali Kayapınar’ın mezhepsizlik hakkındaki tercüme kitabına saldırıyor. Yaygara’sında, mezhebi olmayanlara mezhepsiz denmesine kızıyor. Mezhepsizleri hararetle savunan biridir.

 

Ahmet Hulusi:

Dinde aklı esas alan ve sigaranın zararını bilerek içene kâfir diyecek kadar ileri giden, çeşitli konularda ehl-i sünnet âlimlerinin ictihadlarına aykırı görüş bildiren bir felsefecidir.

 

Ahmet Kadiyani:

İsmâili [batini] fırkasından idi. İngilizler, İslamiyet’i içerden yıkmak için bunu seçtiler. Önce, Behai, Müceddid sonra da, Mehdiyim dedi. Daha sonra da, İsa olduğunu söyledi. Nihayet, Peygamberim diyerek yeni bir din getirdiğini ilan etti.

 

A. Selami Toscuoğlu:

Ehl-i sünnettir, mezhepsizliğe karşıdır.

 

Ali Bulaç:

Mevdudi, Hamidullah gibi mezhepsizleri savunan bir yazar olmasına rağmen, bazı mezhepsizlere de karşı olduğunu Ali Nar hoca bildirmektedir.

 
Ali Eren:
Ehl-i sünnettir. Dini içten yıkmak isteyen mezhepsizlere karşı yazılar yazmaktadır.
 
Ali Nar:
Mezhepsizlere karşıdır. Mezhepsizlik isimli bir kitabı da vardır.
 

Ali Turgut:

Suud vehhabilerine, Kur’an-ı kerimin Türkçe mealini hazırlayanlardan biridir.

 

Aliyy-ül-kari:

Aliyy-ül-kari, Ehadis-ül mevduad isimli kitabında, sahih hadislere mevdu demektedir. (Fıkh-ı ekber) kitabını şerh ederken Peygamber efendimizin mübarek ana-babasına hakaret etmiştir. Tasavvuf büyüklerine iftira etmiştir. (Bkz.El-Müstened-ül-mutemed)

Turub-ül-emasil kitabında buyuruluyor ki: (Aliyy-ül-kari, din büyüklerine çirkin itirazlarda bulundu. İmam-ı Şafiî ve İmam-ı Malik hazretlerinin ictihadlarına dil uzattı.)

 

Alusi Mahmut: Alusi Numan: Alusi Şihabuddin:

Üçü de ibni Teymiyeci idi.

 
Arif Güneş:İslam gerçeği isimli tesettürü inkâr eden kitapta imzası olanlardan biridir. Kur’an-ı kerimin ortaya çıkış süreci isimli kitabında ise, vahyi getiren Cebrail isimli bir melek olmadığını, bu vahy programının adı olduğunu söylüyor. Bunun gibi sapık görüşlerine de Pakistanlı mezhepsiz Prof. Fazlur Rahmanı delil olarak gösteriyor.
 

Bahattin Uzunkaya:

Resulüm diyen Reşat Halifeye inananlardandır. Sonra kendisi de Resul olduğunu iddia etti.

 

Bayrak Bayraktar:

TV'lerde Yaşar Nuri ve Zekeriya Beyaz vari konuşmaları ile meşhur olmaya çalışmaktadır.

Tefsirinde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine aykırı şahsi görüşleri var. Mesela neshi inkâr etmektedir.

 

Behaullah:

Behailiği kuran ve kendisini Peygamber olduğunu söyleyen bir sapık idi.

 

Beykiyef:

Kazanlı Moskof Musa Carullah Beykiyef. İslamın Lutheri denilen ve İslam ile komünizmin arasını bulmaya çalışan, (Fıkıh, kelam, tefsir gibi din kitapları akla uygun değildir. Kur’anın bazı kuralları eskimiştir. Aklı olan dini esaretten kurtulmalı) diyen dinde reformcu bir mezhepsizdir. Mustafa Sabri Efendi'nin hakkında kitabı vardır. Okunmasını tavsiye ederiz.

 

D. Ali Kayapınar:

İslam dinini tehdit eden en korkunç fitne Mezhepsizliktir isimli kitabı mezhepsizlerin tepkisini üstüne çekmiş, Ahmet Gürtaş çok yaygara koparmıştı.

 

Dr. Alaeddin Yalçınkaya:

Mezhepsizliğe karşıdır. C. Efgani isminde bir kitabı da vardır.

 

Dr. Muhammed Reşad:

Tıp doktorudur. Mezhepsizlere karşıdır. Efgani Etrafında Makaleler adıyla kıymetli bir kitabı vardır. “Mutezile ile Cebriyeyi, Şia ile Vehhabiliği bir arada götüren mezhepsiz tiplere dünyada sadece Türkiye’de tesadüf edilir” diyor.

 
Ebu Müslim Horasani:
Emevilerin yıkılıp, Abbasilerin kurulmasında rolü büyüktür. Abbasi halifesi Ebu Mansur onu idam ettirdi. Batini gibi bazı fırkalar onu tarikatlarının kurucusu olarak bilirler.
 

Edip Yüksel:

19 culuk batıl dinini savunan ve Resulüm diyen Reşat Halifeye inananlardandır. Babası Sadrettin Yüksel hoca onun için, (Peygamberim diyen Reşat Halife’nin dinine girip mürted oldu) diyor.

 

Emrullah Fatiş:

Hz. İsa’nın gökten ineceğini, Deccal ve Mehdi’nin geleceğini inkâr ediyor. İbni Haceri Mekki hazretleri buyuruyor ki: (Deccalın veya Mehdinin geleceğine inanmayan kâfir olur) hadis-i şerifi, Ebu Bekir El-İskaf, Favaid-il Ehbar isimli kitapta, Ebu Kasım Es-Süheyli de şerh’is-Siyer isimli eserde zikretmiştir.

 

Enver Baytan:

Mezhepsizliğe karşıdır. Müctehid taslakları ve başka kitapları vardır.

 

Hasan el Benna:

İhvanül müslimin teşkilatını kuranlardandır. Fitne çıkarıp binlerce Müslümanın şehit edilmesine ve Mısır’da islama karşı devletin tavır koymasına sebep olmuştur.

 

Hempher:

İngiliz casusudur. Vehhabiliğin kurulmasındaki rolü büyüktür.

 

Hüsamettin Tokuş:

“Dindeki reformculara CEVAP” isimli kitabında, Yaşar Nuri’yi tenkit etmektedir.

 

Hüseyin Aşık:

Mezhepsizlere karşı imkânı nispetinde mücadele eden emekli müftülerdendir.
 
Hüseyin Atay:
Tesettürü inkâr eden İslam gerçeği kitabını yazanlardandır.
 

İbni Hazm:

Zâhiriye mezhebinde idi. Herkesin ictihad yapmasını ister, bir mezhebe uymaya haram derdi.

 

İbni Rüşd:

Din bilgilerini, kendi görüşüne göre anlatmış, İmam-ı Gazali hazretlerine karşı, felsefecileri savunmuştur. S. Uludağ, İrşad kitabında, İbni Rüşd için İslamın ilahiyatına inanmayan kimse diyor.

 

İbni Sebe:

Hurûfiliği ortaya çıkaran Yemenli bir yahudidir. Müslümanları saptırmak ve parçalamak ve İslam ışığının kaynağı olan Ehl-i beytten intikam almak için yapmıştır. Maksadının anlaşılmaması için, Hz. Ali’yi çok seviyor görünmüş, üç halifenin ve Eshab-ı kiramın kâfir olduklarını söylemiştir. Hz. Ali’ye düşmanlığını, Onu aşırı sevmek perdesi altında gizlemiştir. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Eshab-ı kiramı kötüleyenlerin ilki, İbni Sebe'dir) buyuruyor.

 

Kâmil Miras:

Erkeklerin altın yüzük takmaları caiz diyen ibni Teymiyeci biri idi.

 

Lawrens:

Kendini şeyh olarak tanıtan bir ingiliz casusu idi. Osmanlıya bağlı vehhabileri ve âsileri Türk düşmanlığı ile körükleyip, Mekke ve Medine’de de hıyanetlere sebep oldu.

 

M. Avni Özmansur:

Seyyiddir. (Kur’andaki asıl islam bu) isimli kitabı ile ve diğer kitapları ile Yaşar Nuri Öztürk’ün kitaplarına ilmi olarak cevap vermiş kıymetli bir şahsiyettir.

 
Mehmet Emre:

Mezhepsizlik ve vehhabilik aleyhinde kitapları vardır. Aynı zamanda icazetli bir ehli sünnet alimidir. Fetvalar kitabını tavsiye ederiz.

 

Mehmet Şevket Eygi:

Mezhepsizlere ve diğer bid’at fırkalara karşı yazdığı yazılarla meşhur bir zattır. Bedir Yayınevi'nin sahibidir. Buradan ehli sünnete ait terceme eserler alabilirsiniz.

 

Mehmet Talu:

Ehl-i sünnettir, ancak ibni Teymiye gibi sakal kazımaya haram demektedir. Her ne kadar bu hükmü tasvip etmesem de, Mehmet Talu bu fetvayı verirken muteber ehli sünnet alimlerinden nakil yapmaktadır. Sanki İbni Teymiyyeyi baz alıyormuş gibi yorumda bulunmak doğru olmaz.

 

Muhammed bin Abdülvehhab Necdi:

Vehhabiliğin kurucusudur.

 

Muhammed Sıddık Hasan han:

İbni Teymiyeci süper bir mezhepsizdir.

 

Mustafa Çağrıcı:

Suud vehhabilerine, Kur’an-ı kerimin Türkçe mealini hazırlayanlardan biridir.

 

Mustafa Sabri efendi:

Ehl-i sünnet âlimi idi, mezhepsizliğe karşı eserleri vardır. Büyük ehli sünnet alimidir. Sözü dinde senetdir. Diş dolgusunun gusle engel olmadığını söylemiş, ahmaklara ve fasid kıyascı yobazlara gerekli cevabı vermiştir.

 

Mustafa Varlı:

Din işleri yüksek kurulu uzmanlığı yapmıştır. HANGİ İSLAM isimli bir kitap yazarak, Yaşar Nuri Öztürk’ü tenkit etmektedir.

İnşAllah yazarın bu kitabı, Mezhepsiz Kardavi ve S. Kutup gibi mezhepsizlerin kitaplarını tercüme etme günahlarına kefaret olur.

 

Müslim Gündüz:

İlk defa camiye def sokan Aczmendi tarikatının değnekli şeyhidir. Fadime Şahin’i de meşhur etmiştir.

 

Necip Fazıl:

Ehl-i sünnet idi. Mezhepsizleri tenkit eden eserleri vardır.

 

O. Hacı Ömeroğlu:

Yazdığı kitabında, mezhepleri yıkmaya çalışan Kardavi için (İki işçi, koca Süleymaniye’yi yıkar; fakat onu yapmak için bir Süleyman ve bir de Sinan gerekir) diyor.

 

Osman Akyıldız:

Mezhepsizliğe karşıdır. Beyan Dergisinde bu konulardaki yazıları ile meşhurdur.

 

Ömer Nasuhi Bilmen:

Ehl-i sünnettir. Eserlerinde bazı hatalar olmakla beraber genelde kıymetlidir.

 

Reşat Halife:

Ben resulüm diyen bir zındıktır. Allahü teâlânın, (Bu Kur’an değişmedi, değiştirilemez, onu biz indirdik, ancak biz koruruz) sözlerine rağmen, 19 rakamın katlarına uymayan âyetler Kur’ana sonradan ilave edildi diyor.

 

Sadık Albayrak:

Ehl-i sünnet yazarlarımızdan biridir.

 

Sadrettin Gümüş:

Suud vehhabilerine, Kur’an-ı kerimin Türkçe mealini hazırlayanlardan biridir.

 

Sadrettin Yüksel:

Mezhepsizliğe karşıdır, Ehl-i sünnettir. Bir ara Humeynici olmuş idi. Oğlu Edip Yüksel için, (Peygamberim diyen Reşat Halife’nin dinine girip mürted oldu) demektedir. Yaşar Nuri aleyhine yazısı mevcuddur. Abdestsiz Kuran'a dokunmanın haram olduğunu vesikaları ile ispat etmiştir. Tabii bu, fıkh kitaplarına itimadı olmayanlara yönelik olmuştur. Yoksa müslüman, fıkh kitabını okuyunca, başka delil sorma lüzumu hissetmez.

 

Sait Çekmegil:

Selefi itikadlı bir terzidir. Çeşitli kitapları vardır. Lokman suresinin, (Allaha ortak koşmak, doğrusu şirk, büyük bir zulümdür) mealindeki 13. âyeti kerimesini delil gösterip, (Gazali, peygamberlerden kıssalar anlatıyor, âyetler, hadisler yazıyor, kaynak vermiyor. Şirkten büyük zulüm işliyor, yani kâfirdir) diyor. Humeyni’ye de kâfir demektedir.

 

Şemsettin Yeşil:

Ömer Nasuhi hoca İstanbul müftüsü iken, hocaya kırktan fazla soru sormuş, hoca da buna verdiği cevapları Eshab-ı kiram adı ile neşretmiştir. Bu kitapta görüleceği gibi, Eshab-ı kiram düşmanı idi. Bilhassa Resulullahın kayınpederi ile kayınbiraderi ve vahy katibi olan Hz. Muaviye’ye saldırmış, Ömer Nasuhi hocadan gerekli tokadı yiyen bir rafizidir.

 

Şevkani:

Hindistanlı büyük âlim Abdülhay Lüknevi, (Şevkani, İbni Teymiye gibi ilmi çok, aklı az, hatta ondan daha aşağıdır) diyor. Zeydi mezhebinde bir sapıktır. (Cevab-üs-sail s.69), Süleyman Uludağ da, Şevkani’yi överek onun serbest fikirli bir vehhabi olduğunu söylüyor.

 

Tarhan Temizer:

Allah akıllı, Allah iyi düşünür diyerek Allahı süper bir insan gibi gösteren bir yazardır.

 

Yaşar Kaplan:

Mason Efgani’yi övmek için, müslümanların halifesi II. Abdülhamid Han için maskara adam ifadesini kullanmış, "Abdülhamidin Afgani hakkında maskara adam demesinin şer’i bir önemi yoktur. Abdülhamidin söylediği o söz niçin sultanın kendisi için de geçerli olmasın" demiştir.

 

Yaşar Nuri Öztürk:

Tesettürü inkâr eden İslam Gerçeği isimli kitabın yazarlarından birisidir. Sol bir partiye üye olup, siyasete atılan Yaşar Nuri Öztürk, Kur'anda İslam kitabında diyor ki:

1- Ebrehe'nin ordusunu helak eden siccin taşları, veba mikroplarıdır. (s. 45)

2- Mirac ruhani bir olaydır. (s. 58

3- Ayın ikiye ayrılma mucizesi, fiili değildir. Resulullah, böyle görüntü meydana getirdi. (s. 90)

4- Kur'anda kadere iman diye bir şey yoktur. (s. 93,95)

5- Davud Peygamber günah işlemiştir. Peygamberler günahtan beri değildir. (s. 101)

6- Kur'anı anlamadan okumak hatim sayılmaz. (s. 102)

7- Yolculukta bakımsız mescitlerde namaz kılmamalı, namazları cem etmelidir. (s. 104)

8- Cennette Allah görülmeyecektir. (s. 108)

9- Hazret-i Peygamber, ümmî değildi. (s. 110,334)

10- Cihazdan dinlemekle hatim olur. (s. 117)

11- Ölüler için Kur'an okunmaz. (s. 118-317)

12- Camilerdeki Muhammed v.s.nin ismi yazılı tablolar tevhid inancına ters düşer. (s. 120)

13- Resulullah, tek bir hadisin bile yazılmasına izin vermemiştir. (s. 127)

14- Hazret-i İbrahimin babası putperest idi. (s. 55)

15- Kur'anın hiçbir âyeti nesh edilmemiştir. (s. 157)

16- İslamiyette tenasüh (reenkarnasyon) vardır. (s. 161,249,257,283,312,320)

17- Kur'ana abdestsiz, gusülsüz el sürülür ve okunur. (s. 162,163,288)

18- Hazret-i Musa, günah işlemiştir. Bir kıbtiyi öldürmüştür. (s. 165)

19- Namazda her millet kendi lisanı ile okuyabilir. (s. 295)

20- Allaha ve ahirete inanan ve barışa yönelik hizmetler sergileyen herkes, ister yahudi, ister hıristiyan olsun cennete girecektir. (s. 367,493,511)

21- Namaz kılarken kıbleye yönelme şartı yoktur. (s. 580)

22- Mezhebi dörtte sınırlamak, İslama yapılabilecek en büyük kötülüktür. (s. 399)

23- Oruç kefareti diye bir şey yoktur. (s. 415)

24- Dinden dönen, mürted olan öldürülmez. (s. 424)

25- Müslüman kadın, kitap ehli kâfirlerle evlenebilir. (s. 425)

26- Kadın hayz halinde, namaz kılar, oruç tutar, Kur'an okur, tavaf eder. (s. 429)

27- Şahitlikte iki kadının bir erkeğe eşitliği yanlıştır. (s. 453,452)

28- Kadınlara da cuma namazı farzdır. Cuma namazı iki rekattır, diğerleri bid’attir. (s. 515)

29- Eskiden, köle kadınlardan ayırt edilmesi için, hür kadınlar örtünürdü. Bugün için böyle bir şeye ihtiyaç olmadığı için, kadınların örtünmesi farz değildir. (s. 529, 615)

 
Zahid-ül Kevseri :

Vehhabiliği red eden Esseyf-üs-sakil kitabı ile Makâlatı çok kıymetlidir. Mezhepsiz ilan edilmişti, şimdi yine kıymetlendi. Neyse, daha birçok eseri ve cevabı kıymetlidir.

 

Zekeriya Beyaz:

Yaşar Nuri gibi, tesettürün farz olduğunu kabul etmez. Tavuktan, horozdan, balıktan kurban olabileceğini de söylemiştir.

 

Zemahşeri:

Tefsir, fıkıh ve lügat âlimi bir mutezile idi. Tevbe ettiği söylenmektedir. Ayrıca Ruhulbeyan'ın 1. cildinin ilk sahifelerinde konu işlenmiştir.
Başlık: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları
Gönderen: muallim_abi - 11 Kasım 2005, 04:10:24
Birkaç not da ben yazayım, gerçi çok yazmak gerek ama.. neyse..

A.Fikri Yavuz:

Ehl-i sünnettir. Mezhepsizliğe karşıdır. İlmihali de kıymetlidir. Ancak bin yıl önce kaplama diş yapıldığını sanmış, tadbib kelimesini kaplama diye yanlış tercüme ederek, kendine inananların cünüp gezmesine sebep olmuştur.


Cevap: Kendine inananların cünüp gezmesine sadece o değil, bu satırları yazan ahmağın mantığına göre Zahidul-Kevseriler, Mustafa Sabri Efendiler, Saidi Nursiler, Süleyman Efendiler ve daha nice ehli sünnet alimleri sebeb olmuştur. Satırı yazanın "hocam dedi, aksi sapıklıktır" mantığıyla ilerlediğine açık vesikadır. Değerlendirmeye kendini "Ulemayı cünüplükle suçlayan biriyim" diye başlasa daha yerinde olurdu. Tedavi maksatlı şeyi, hamura benzetip fasid kıyasını şer-i nas zanneden ahmağa ne demeli.

Ahmed Davudoğlu:

Ezherden mezun olup da, vehhabiliğe ve mezhepsizliğe karşı olan nadide simalardan biridir. Mezhepsizler hakkında, Din tahripçileri isimli eseri vardır.


Cevap: Ayrıca muteber bir ehli sünnet alimidir.

Beykiyef:

Kazanlı Moskof Musa Carullah Beykiyef. İslamın Lutheri denilen ve İslam ile komünizmin arasını bulmaya çalışan, (Fıkıh, kelam, tefsir gibi din kitapları akla uygun değildir. Kur’anın bazı kuralları eskimiştir. Aklı olan dini esaretten kurtulmalı) diyen dinde reformcu bir mezhepsizdir.


Cevap: Mustafa Sabri Efendi'nin hakkında kitabı vardır. Okunmasını tavsiye ederiz.

Mehmet Emre:

Mezhepsizlik ve vehhabilik aleyhinde kitapları vardır.


Cevap: Aynı zamanda icazetli bir ehli sünnet alimidir. Fetvalar kitabını tavsiye ederiz.

Mehmet Şevket Eygi:

Mezhepsizlere ve diğer bid’at fırkalara karşı yazdığı yazılarla meşhur bir zattır.


Cevap: Bedir Yayınevi'nin sahibidir. Buradan ehli sünnete ait terceme eserler alabilirsiniz.

Mehmet Talu:

Ehl-i sünnettir, ancak ibni Teymiye gibi sakal kazımaya haram demektedir.


Cevap: Hernekadar bu hükmü tasvip etmesem de, Mehmet Talu bu fetvayı verirken muteber ehli sünnet alimlerinden nakil yapmaktadır. Sanki İbni Teymiyyeyi baz alıyormuş gibi yorumda bulunmak doğru olmaz.

Mustafa Sabri efendi:

Ehl-i sünnet âlimi idi, mezhepsizliğe karşı eserleri vardır.


Cevap: Büyük ehli sünnet alimidir. Sözü dinde senetdir. Diş dolgusunun gusle engel olmadığını söylemiş, ahmaklara ve fasid kıyascı yobazlara gerekli cevabı vermiştir.

Sadrettin Yüksel:

Mezhepsizliğe karşıdır, Ehl-i sünnettir. Bir ara Humeynici olmuş idi. Oğlu Edip Yüksel için, (Peygamberim diyen Reşat Halife’nin dinine girip mürted oldu) demektedir.


Cevap: Yaşar Nuri aleyhine yazısı mevcuddur. Abdestsiz Kuran'a dokunmanın haram olduğunu vesikaları ile ispat etmiştir. Tabii bu, fıkh kitaplarına itimadı olmayanlara yönelik olmuştur. Yoksa müslüman, fıkh kitabını okuyunca, başka delil sorma lüzumu hissetmez.

Yusuf Kerimoğlu:

(Hüsnü Aktaş), Ehl-i sünnettir. Mezhepsizlerden çekinmeden, diş dolgusunun gusle mani olduğunu söyleyebilen nadir kimselerden biridir.


Cevap: Mustafa Sabri Efendi, Zahidul Kevseri, Saidi Nursi ve Süleyman Efendi gibi büyüklere mezhepsiz diyen tecdidi iman eylemeli. Nadir ahmak insanların safında bulunan tebrik edilmez.

Zahid-ül Kevseri :

Vehhabiliği red eden Esseyf-üs-sakil kitabı ile Makâlatı çok kıymetlidir.


Cevap: Mezhepsiz ilan edilmişti, şimdi yine kıymetlendi. Neyse, daha birçok eseri ve cevabı kıymetlidir. Ancak işine geleni alır bazı yobazlar.

Zemahşeri:

Tefsir, fıkıh ve lügat âlimi bir mutezile idi.


Cevap: Tevbe ettiği söylenmektedir. Ayrıca Ruhulbeyan'ın 1. cildinin ilk sahifelerinde konu işlenmiştir.
Başlık: Mevdudî
Gönderen: Fatihan - 09 Haziran 2009, 09:29:01
Mevdudî

Son kırk yıl içinde, ülkemizdeki İslâmî uyanış hareketine Pakistanlı Mevdudî kadar etkisi olmuş bir kimse yoktur. Kitapları dilimize tercüme edilmiş, fikir ve görüşleri desteklenmiş, ideolojisi ve doktrini benimsenmiş, reçetesi Türkiye'yi kurtaracak plan ve program olarak genç nesillere takdim edilmiştir.

Gençliğimde merhum Mevdudî'nin taraftarı ve hayranı idim. Hakkındaki tenkitleri öğrendikten sonra vaz geçtim. Aşırı hareket etmiyorum, "merhum" diyorum.

Mevdudî, klasik ve geleneksel mânada bir İslâm âlimi miydi? Bence değildi. Onun ağır basan tarafı Müslüman bir politikacı oluşuydu. Aktivist bir şahsiyetti. Bir parti lideriydi.

Pakistan'ın resmî ismi "Pakistan İslâm Cumhuriyeti"dir. Pakistan, kuruluş tarihinden bu yana hiçbir zaman gerçek mânada bir İslâm devleti olamamıştır. Bir İslâm devleti değildi ama anayasasında Şeriat'a aykırı kanun çıkartılamayacağı yazılıydı.

İşte Mevdudî böyle bir ülkede siyasî bir parti kurmuş ve uzun yıllar boyunca süren bütün gayret ve çabalarına rağmen başarılı olamamıştır. Partisi serbest seçimlerde çoğunluğun oyunu alamamış ve iktidara geçememiştir.

Mevdudî, başta kendi ülkesi Pakistan olmak üzere Ehl-i Sünnet uleması tarafından tenkit edilmiştir.

Mevdudî "Kur'ân'da Dört terim" adlı kitabında, üçüncü hicrî yüzyıldan sonra Müslümanların Kitabullah'ın dört ana terimi olan "Rab, İlah, Din, İbadet" konusunda doğru yoldan çıktıklarını iddia etmiştir. Onun bu haksız ve ağır iddiasına karşı çağımızın büyük Ehl-i Sünnet alimi Hindistanlı Ebu'l-Hasen en-Nedvî "İslâm'ın Siyasî Yorumu" (Bedir Yayınevi, 0212/519 36 18) adını taşıyan bir reddiye kaleme almış, Mevdudî'yi çürütmüştür.

Mevdudî hakkında Türkiye Müslümanlarının, doğru cevabını bulmak hususunda derin derin düşünmeleri gereken soru şudur:

Mevdudî'nin kendi vatanı Pakistan'da, bunca olumlu şartlara ve bol imkanlara rağmen başarılı olmayan ideolojisi, çare ve çözümleri, reçetesi Türkiye'de başarılı olabilir miydi?

Bence olamazdı. Zaten durum ortadadır.

Keşke, Türkiye'nin yakın tarihindeki İslâmî uyanış hareketi Mevdudî gibi bir aktivistin rengine boyanacağına, mesela Şeyh/İmam Şâmil'in 19'uncu asır Kafkasya'sındaki "Müridizm Hareketi"ne paralel bir meşrebte olsaydı.

Mevdudî'nin Ehl-i Sünnetten ayrıldığı birkaç noktayı arz edeyim.

İslâm'ı Anlamak kitabından imanın şartlarını beşe indiriyor, "Kadere iman" akidesini ve şartını zikr etmiyor.

Öncelikle bir din olan İslâm'ı, siyasî bir sistem olarak görüyor ve gösteriyor. Evet, İslâm'da din ve dünya ayrımı yoktur ama İslâm öncelikle dindir.

Ashab-ı kiramın bazısını ağır şekilde tenkit ediyor...

Tefhimü'l-Kur'ân'da şefaat meselesinde Vehhabîleri ve Selefîleri geçen bir aşırılığa sapmıştır.


Ülkemizde hayli Mevdudî hayranı bulunmaktadır. Onların, hayran oldukları ve doktrinini benimsedikleri zata yöneltilen tenkitleri bilmelerinde hayır ve yarar vardır.

Kim bilir, belki de, Mevdudî'nin başarısızlığında, Ehl-i Sünnete aykırı aşırı ve şazz fikir, yorum ve görüşleri rol oynamıştır.

Mehmet Şevket Eygi
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: ihvan - 09 Haziran 2009, 12:03:49
DAĞDEVİREN KARDEŞİM BU yazıyı yayınlarken.ayrım yaparak verseydiniz daha güzel omazmıydı.kafaları karıştıran bir sıralamayla  yazılmış.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Ne_Farkeder - 11 Eylül 2009, 16:30:20
Paylasim icin Tesekkurler
Başlık: Cemaleddin Afganinin İçyüzü
Gönderen: 33.yıldız - 17 Eylül 2009, 05:18:46
Gençliğimde Cemalüddin Afganî'yi beğenirdim. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeyken, Ankara'daki Afganistan elçiliğine mektup yazmış, Afganî hakkında kitap istemiştim. Onlar da, eksik olmasınlar Afganistan'dan birkaç kitap getirtmişler, bendenize hediye etmişlerdi.

Sonra Afganî hakkında malumatım çoğaldı, bende tereddütler başladı. Bir müddet sonra da onu terk ettim. Artık yıllardan beri Afganî'ye karşıyım.

Onun bütün ansiklopedilerde yer alan ünlü bir şahsiyet olduğunu biliyorum ama kesinlikle onu bir İslâm önderi, bir uyanış lideri olarak kabul etmiyorum.

Taqiyye yaparak Şiîliğini gizleyip kendisini Sünnî olarak göstermesini doğru bulmuyorum.Sünnîler Müslüman değil mi? Din kardeşi değil mi? Onları kandırmak elbette doğru olmaz.

İran'ın Esedabad şehrine mensup olduğu halde yine taqiyye yaparak kendisini Afgan gibi göstermiştir. Bu da bir aldatma değil midir? Müslüman, Müslümanları aldatır mı?

Kaynaklar onun Mısır'da, "Kainat'ın Yüce Mimarına" inanan İngiliz mason locasına girdiğini ve sonra buradan atıldığını bildiriyor. Sebep: Hiç inancı olmaması imiş!..

İslâm dünyasının bugünkü kaosunda, kargaşa ve anarşisinde Afganî'nin büyük miktarda tuzu biberi vardır.Klasik geleneksel Ehl-i Sünnet Müslümanlığına karşı, ictihadın yaygın hale gelmesini, herkesi ictihad yapması tezini ortaya atmıştır.

Afganî, Sultan Abdülaziz zamanında İstanbul'a gelmiş, Darülfünun'da (Üniversitenin eski adı) bir konferans vermişti. Peygamberliği, çalışarak elde edilebilecek bir sanat olarak gösterdiği için de Osmanlı ulemâsının haklı ve yakıcı yıldırımlarını üzerine çekmişti. Osmanlı Devlet-i Aliyyesinin Şeyhülislâm'ı Hasan Fehmi efendi onu tekfir etmişti. Dersiam vekili Halil Fevzi efendi ise Afganî'ye karşı "es-Süyûfü'l-Kavati" isminde bir reddiye yazarak yanlış fikir, görüş ve iddialarını çürütmüştü. Bu konferans, Darülfünun'un kapatılma sebeplerinden biri olmuştur.

Afganî'nin İslâm düşmanı Ernest Renan'a reddiye yazdığı söylenir durur. Reddiye yazmamıştır, adeta onu doğrulamşıtır.

Kahire'de kaldığı yıllarda bir Müslüman mahallesinde oturmamış, Yahudi mahallesinde oturmuştur.

Uyanık ve şefkatli padişah İkinci Sultan Abdülhamid Hân hazretleri Afganî'nin menfi bir şahsiyet olduğunu anlamış ve kendisine Teşvikiye'de bir konak vermiş, orada ev hapsinde (ama altın kafes içinde) yaşatarak mazarratına, fitne ve fesadına sed çekmiştir.

Bugün elimizde, Afganî'yi mahkum etmeye yetecek miktarda kitap, ilmî makale, belge, sağlam bilgi bulunmaktadır. Bunların sentezinin yapılması, ortaya ciddî, âdil, tutarlı bir dosya konması gerekmektedir. Afganî hakkında kesin gerçekler şunlardır:

1. Sünnî değildir, Şiî kökenlidir.Şiîliği de sosyolojik Şiîliktir.

2. Afgan değildir, İranlıdır.

3. Ateist olduğuna dair iddialar, karineler, büyük şüpheler vardır.

4. Ehl-i Sünneti ve Cemaati temellerinden dinamitleyen fikirler, tezler, görüşler ortaya atmıştır.

5. Yeterli ilmi, ehliyeti, icazeti olmayanların ictihad yapmalarını, ictihadın yaygın hale gelmesini teşvik etmiştir.

6. İslâm dünyasında terörizmi, siyasî cinayetleri teşvik etmiştir. Nasirüddin Şah'ı Afganî'nin bir hayranı ve müridi katl etmiştir.

7. İngiliz ajanı Blunt ile işbirliği yaparak meşrû Halife Sultan Abdülhamid'i tahtından indirme planları yapmıştır.

Bütün Ehl-i Sünnet ulemâsı, fukahası ona karşıdır.

Büyük fakih, büyük alim Yusuf İsmail en-Nebhanî onu yermiştir.

Keşif ve keramet sahibi mürşid-i kâmiller onun bozuk ve zararlı taraflarını Müslümanlara bildirmişlerdir.

Afganî'nin içyüzü hakkında derli toplu bilgi edinmek isteyenler... "Ehl-i Sünneti Müdafaa ve Bid'atleri Tenkit,C. 1" adlı kitaptaki makaleyi okumalıdır. (Bedir Yayınevi, 466 sayfa. 5 TL. Telefon: 0212/519 36 18)

Afganî'nin menfi bir şahsiyet olduğuna dair Ehl-i Sünnet camiasında tevâtür derecesinde bir ittifak bulunmaktadır.

Ülkemizde bazı reformcu, kendilerine göre müctehid, yeni bir İslâm türetmeye çalışan; biraz mutezile, biraz Şiî yenilikçiler Afganî'yi göklere çıkartmakta, onu büyük mürşid ve rehber ilan etmektedir. Ona yöneltilen tenkitler için "Afganî'yi tenkit edenler onun taharet bezi olamazlar" denildiğini hatırlıyoruz.

Bendeniz sövülsün sayılsın demiyorum. İlmin, sağduyunun, Ehl-i Sünnet İslâmlığının, sahih vesikaların, doğru bilgilerin ışığında Afganî'nin içyüzü açıklansın diyorum.

Afganî efsanesi yıkılmalıdır.

Bu yıkım işi yapılırken haksızlık, adaletsizlik yapılmamalıdır.

Afganî, İslâm dünyasına bir ıslahçı, bir kurtuluş önderi, bir inkılâpçı olarak takdim edilmemelidir.

Bu konuda Müslüman fikir ve kalem erbabı, taharet bezi edebiyatıyla değil, çok ciddî, daha çok sâkin, çok seviyeli ve ilmî seviyede tartışmalıdır.

Onun, Allah'a inanan masonlar tarafından locadan atılması bile aslında yeterli bir delildir.

Gariptir ki, Mısırlı Masonların locadan kaydını sildikleri Afganî için Türk Masonları övgü dolu bir makale yayınlamışlardır.

Bir insanı mahkûm etmek için dosyasını bütünüyle ele almak gerekir. İşte bu yapılmıyor. Afganî hayranları, Afganî taraftarları bir tür avukatlık yapıyor, aleyhindeki iddiaları meskutün anh geçiyor.

Lütfen Afganî'yi âdil bir şekilde ele alalım, inceleyelim...O zaman gerçekler gün gibi ortaya çıkacaktır.

Ehliyetleri olmadığı halde bâtıl ictihadlar yapanlar onu çok seviyor, çok destekliyormuş. Bu çok tabiîdir.

Sünnîlerin bu zatı sevmeleri, desteklemeleri mümkün değildir. Yeterli bilgisi ve sezgisi olanlar ne demek istediğimi iyi anlar.

Afganî, Ehl-i Sünnet Müslümanlarına imam, önder, rehber, kılavuz olacak temiz bir şahsiyet değildir.

Bid'atçiler ve Masonlar onu çok seviyor ve tutuyormuş.Bu bizi bağlamaz.

Şevket Eygi
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Lika - 26 Aralık 2009, 15:37:38
Allah razı olsun bu listenin çok iyi incelenmesi lazım.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Karesizade - 10 Mayıs 2010, 03:01:36
 Sayın " Dagdeviren" Kardeşim ,"Ömer Nasuhi Bilmen:Ehl-i sünnettir. Eserlerinde bazı hatalar olmakla beraber genelde kıymetlidir. " diyorsunuz. Merhum Ömer Nasuhi Bilmen'nin eserlerinde ehl-i sünnet itikadına aykırı neler var ? " ESERLERİNDE BAZI HATALAR OLMAKLA BERABER" diyorsunuz. Bu hatalar nelerdir ? Bunu mutlaka söylemeniz lazım. Böyle yazıp boşlukta bırakmak olmaz.Kime güvenecegiz. Merhumun " BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ" her zaman müracaat ettiğimiz bir eser. Bizi tereddütte bıraktınız.

Bu hususta yazıyı yazan "DAGDEVİREN" kardeşimiz veya site yetkilileri mutlaka bir açıklama getirmeli.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Karesizade - 10 Mayıs 2010, 03:12:32
Mezhepsizleri yazarken MUSTAFA İSLAMOGLU unutulmuş.Bu hususta başlıbaşına bir ekoldür.Abdestsiz olarak Kur'an-ı Kerim okunabilecegine fetva vermesi meşhurdur. Sayın ALİ EREN hocanında bu hususta tatmin edici cevapları olmuştur.

Zehirli.Org  İle  MURATYAZİCİ.BLOGSPOT.COM ve Zehirliok.COM sitelerinden bu hususta istifade etmek mümkün
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Karesizade - 10 Mayıs 2010, 03:21:03
Hilal TV.nin vazgeçilmez hatibi MUSTAFA İSLAMOGLU'nun abdest konusundaki çıkarmış oldugu fitnesine ALİ EREN Hocanın vermiş oldugu  cevabı mutlaka okuyunuz.

"http://www.zehirli.org/konu/m.islamoglu-nun-abdest-konusundaki-fitnesi.html"
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Günbatımı - 10 Mayıs 2010, 14:03:30
Teşekkürler paylaşımlar için, bu liste göz önünde bulundurulmalı...
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: osmanlı - 24 Temmuz 2010, 16:04:03
Malatyalı Çekmegilin maddesini şahsen şahid olduğum bazı hususlar ile zengişletireyim,
- Peygamber Efendimize Haşa ve sümme haşa postacı diyecek kadar ...biridir. O Kuranı getirdi ve işi bitti, postacı mektuba karışırmı derdi.
- Ezan ve Dini metinler Türkçe okunursa daha iyi anlaşılır diyerek, İsmet İnönü gibi düşünürdü.
- Rasyonalistir. Yani akılcı. Kuran akılla çözülür diyerek, Eski alimleri red ederdi. Hatta özelde hakaretler ederdi.
- Siz Ayeti Celile veya Hadisi Şerifler ile cevap verdiğinde sıkışınca işi laubaliliğe döker cıvıklaşırdı. Hatta dalga geçerdi söylediklerinizle, Patlıcanla kabakla ilgili hadiste var diyip aşağılaşırdı.
- Ölenin arkasından okunmaz derdi. Arkasından da okunmadı. Zavallı.
- Sünneti pek kabul etmezdi. Sünnet namazlarını kılmazdı. Tesbihat çekmezdi.
- Günah işleyene direk kafir derdi. Hatta bir Ramazan, namaz kılmayanın orucu olmaz dedi ve kendinen inanan birçok arkadaşım malesef bey namaz oldukları için oruçta tutmadılar. Sene 1984 Bir seferinde de kandi akrabası olan bir gencin altın takdığını görünce bre kafir neden altın takıyorsun dedi. Böyle fevri misalleri çoktur. 
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: osmanlı - 24 Temmuz 2010, 16:15:49
Seyyid kutup maddesine eklemeler;

Seyyid kutupun İlamda sosyal adalet isimli eserinin Kahire 1984 orjinal baskısının 167. sahifesi, 3 paragrafında mealen şöyle der, " Cahiliye döneminde kadınların gayri meşru ilişkileri, İslam ile  ellerinden alınmıştır. Fransız ihtilali bu hakkı geri vermiştir." Yani afv buyrun fahişelik bir hakktı kadından alındı ve geri verildi.

Ayrıca Hz. Osman Efendimiz hakkında yazdığı küçük bir risale vardır. Söylemek istemiyorum. Baştan sona hakaret doludur. Ama ne hikmetse bu kitabı Türkiyede yayınlanmamıştır.

Hz. Aişe Anamıza atılan iftirayada tarafgirdir. Nede olsa fahişeliği hakk gören alçaktan bu beklenir.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: aziz83 - 18 Şubat 2011, 10:15:00
Afgan İslam Önderi Değildir

Cemalüddin Afganî kimdir, nedir, ne değildir?.. Ünlü bir şahsiyet midir? Evet ünlüdür. 19'uncu asrın ikinci yarısından bugüne kadar İslam dünyasında tesiri olmuş mudur? Olmuştur.

Bir çığır açmış mıdır? Açmıştır.

Ansiklopedilerde bu zat hakkında maddeler bulunmalı mıdır? Bulunmalıdır.

Açtığı çığır ilmî bakımdan incelenmeli midir? İncelenmelidir.

Bu zat Ehl-i Sünnet Müslümanlığı açısından olumlu ve hayırlı bir kimse midir? Kesinlikle değildir.

O, Müslümanlara hayırlı bir önder ve rehber midir? Kesinlikle değildir.

Niçin bu kadar sert ve kesin konuşuyorsun?

Çünkü o azılı ve en aşırı tarafından bir Farmasondur.

Şiî olduğu halde kendisini Sünnî göstererek, İranlı olduğu halde Afgan gibi göstererek Müslümanları aldatmıştır. Şiî olmak suç değildir ama şiîliğini gizleyip yalancıktan sünnî görünmek suçtur, ayıptır.

Şiîlere karışmam ama ben bir Sünnî Müslüman olarak bu olumsuz ve hayırsız kişiyi din önderi, din rehberi olarak asla kabul edemem.

Bugün İslam dünyasında ne kadar olumsuz, hayırsız, zararlı gelişme varsa Afganî'nin attığı ve ektiği zehirli tohumların mahsulüdür.

Ben sünnî bir Müslüman olarak Emîrülmü'minîn ve Hakan-ı Osmaniyan Abdülhamid-i Sânî hazretlerini velinimet bilirim. Afganî, Blunt adlı İngiliz ajanıyla işbirliği yaparak onu tahtından indirmek istemişti. Kendisini elbette sevmem ve tutmam.

Afganî'nin has talebelerinden biri, İran Şahı Nâsüriddini öldürmüştür. Ben böyle terörleri ve teröristleri sevmem.

Afganî cahillerin, ehliyetsizlerin, icazetsizlerin, liyakatsizlerin, velhasıl önüne gelenin ictihad yapması çığırını açmıştır. Bu ise İslam dünyasında dinî kaosa, anarşiye, fitne ve fesada sebebiyet vermiştir. Böyle bir kimseyi nasıl sevebilirim?

Bazı aykırı ilahiyatçılar Afganîyi göklere çıkartıyor, onu imam, mürşid, rehber olarak gösteriyor. Bu göstermeleri, bu konudaki propagandaları tamamen bâtıldır, bir aldatmacadır.

Sünnî Müslümanların böyle karışık, bulaşık, taqiyyeci, bulanık bir Farmasondan uzak durmaları gerekir.

Afganînin İskenderiye Mason locasından ateist olduğu için atıldığı rivayet edilmektedir.

Şüpheli taraflarından biri: Kahirede Yahudi mahallesinde ev tutup ikamet etmiştir.

Birtakım Müslüman aydınlar, bu Afganîyi imam, mürşid, rehber kabul eden bir ilahiyatçının müridi olmuşlardır. Bu duruma ne kadar üzülsek azdır. Oldukça ilim, irfan, kültür, sahibi olan kimseler nasıl olur da böyle akim ve sakim bir meslek ve mezhebe intisab edebilirler?

Ehl-i Sünnetin ne kusuru, eksiği var ki, bir Farmasonu baş tacı ediyorlar?

Afganî şazz bir şahsiyettir. Bunca ulemayı, fukahayı, meşayihi, mürşid-i kamilleri bırakıp onun peşinden gitmek reva-i hak mıdır? Böyle bir gidiş alim, fazıl, ârif, ziyalı Müslümanlara yakışır mı?

Afganîyi kutuplaştıran ilahiyatçılar üstadları gibi taqiyye yapmasınlar, mertçe ortaya çıksınlar ve demagoji yapmadan tartışsınlar. Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğarmış.

Afganîciler eteklerindeki taşları döksünler, haklı mı haksız mı oldukları açığa çıksın. Niçin çekiniyorlar?

Bir de şu mugalataları bıraksınlar:

-Biz ilahiyatçıyız, sen değilsin, fazla konuşma!..

Ey Hocaların Hocası geçinen Afganîci ilahiyatçılar! Bu zatın Mason olduğunu nice kitap yazıyor, elde nice belge ve sahih bilgi var. Bunu söylemek için ilahiyatçı mı olmak gerekir? Afganînin mason olduğunu mühendis de, doktor da, hukukçu da söyleyip yazabilir.

Bendeniz gençliğimde, Ankara SiyasalBilgiler fakültesinde öğrenci iken Afganî muhibbiydim. Oryantalistlerin kitaplarını okuya okuya bu zatın hayranı olmuştum. Hattâ Ankaradaki Afgan sefaretine mektup yazarak Cemalüddin konusunda kitap istemiştim. Onlar da Afganistan'dan Farsça, Peştuca, Arapça kitaplar getirtip hediye etmişlerdi.

Daha sonra Ehl-i Sünnet ulemâ ve fukahasının, Müslüman veya gayr-i müslim tarihçilerin ve araştırıcıların Afganî'yi red, cerh, tekzib, ibtal eden kitaplarını okudum ve ona cephe aldım.

Müslümanları kurtaracak yol:

Selef-i Sâlihînin,

Eimme-i müctehidînin,

İcazetli ulemâ ve fukahanın,

İmamı Rabbanî, Halid-i Bağdadî, Şeyh Zeynî Dahlan, Yusuf İsmail en-Nebhanî, Şeyhülislâm Mustafa Sabri, Zahid el-Kevserî gibi Ehl-i Sünnet büyüklerinin...

Yolu ve meşrebidir.

Farmasondan İslam büyüğü, din önderi, imam, mürşid olmaz.

Milli Gazete
Mehmet Şevket Eygi
28 Haziran 2010
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: aziz83 - 18 Şubat 2011, 10:20:50
Birkaç not da ben yazayım, gerçi çok yazmak gerek ama.. neyse..

A.Fikri Yavuz:

Ehl-i sünnettir. Mezhepsizliğe karşıdır. İlmihali de kıymetlidir. Ancak bin yıl önce kaplama diş yapıldığını sanmış, tadbib kelimesini kaplama diye yanlış tercüme ederek, kendine inananların cünüp gezmesine sebep olmuştur.


Cevap: Kendine inananların cünüp gezmesine sadece o değil, bu satırları yazan ahmağın mantığına göre Zahidul-Kevseriler, Mustafa Sabri Efendiler, Saidi Nursiler, Süleyman Efendiler ve daha nice ehli sünnet alimleri sebeb olmuştur. Satırı yazanın "hocam dedi, aksi sapıklıktır" mantığıyla ilerlediğine açık vesikadır. Değerlendirmeye kendini "Ulemayı cünüplükle suçlayan biriyim" diye başlasa daha yerinde olurdu. Tedavi maksatlı şeyi, hamura benzetip fasid kıyasını şer-i nas zanneden ahmağa ne demeli.

Zahid-ül Kevseri :

Vehhabiliği red eden Esseyf-üs-sakil kitabı ile Makâlatı çok kıymetlidir.


Cevap: Mezhepsiz ilan edilmişti, şimdi yine kıymetlendi. Neyse, daha birçok eseri ve cevabı kıymetlidir. Ancak işine geleni alır bazı yobazlar.

Zemahşeri:

Tefsir, fıkıh ve lügat âlimi bir mutezile idi.


Cevap: Tevbe ettiği söylenmektedir. Ayrıca Ruhulbeyan'ın 1. cildinin ilk sahifelerinde konu işlenmiştir.

Bu kişiler hakkındaki yorumlarınızda kaynaklarla delil gösterebilr misiniz?

Hayrettin KARAMAN

Kişi sadece 'la ilahe illAllah' derse ve Muhammeden Resulullah demesede cennete girer gibi Diyalog hakkındaki görüşlerini beyan edene kadar ehl-i sünnet idi

Mustafa İSLAMOĞLU

Hayızlı kadınlar namaz kılabilir, kadere inanmaya lüzum yoktur diyebilecek kadar ehl-i bid'at tır

Süleyman ATEŞ

Ehl-i bid'at tır Yahudi-hristiyanların da bugünkü inanışlarıyla cennete girebileceğini söylemiştir.

Gibi isimleri eklemekte yanlış olmaz...
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Mücteba - 11 Ağustos 2011, 02:10:18
Hayrettin KARAMAN

Kişi sadece 'la ilahe illAllah' derse ve Muhammeden Resulullah demesede cennete girer gibi Diyalog hakkındaki görüşlerini beyan edene kadar ehl-i sünnet idi


Peygamberimiz ‘Yahudi mutlaka Müslüman olsun’ demiyor

“.... Müslümanların çoğu ‘Peygamberin, bütün din sakinlerini İslam’a çağırdığına inanırlar. Ben diyorum ki, İslam uleması içinde, Kur’an-ı Kerim’e bakarak Peygamberimizin beklentisinin bundan ibaret olmadığını inananlar da var. Peygamberimiz ‘Yahudi mutlaka Müslüman olsun!’ demiyor. Diyor ki, ‘Yahudiler ve Hıristiyanlar tek Allah’a inansınlar, ahiret inansınlar ve kendi kitaplarında da bulunan iyiliklere göre yaşasınlar (yani bizim amel-i Salih dediğimiz şeyler); beni de sahtekarlıkla, yalancılıkla itham etmesinler. Getirdiğim kitabı da şuradan buradan çalıntı olduğunu söylemesinler. Dolayısıyla ‘Bu takdirde onlar da cennete giderler’ demiş oluyor. ...”


(Prof. Dr. Hayreddin Karaman/ Ömer Faruk Harman/ Faruk Tuncer, Polemik Değil Diyalog, Sayfa 34/41)




"Cilbab emri bağlayıcı olmaktan çıkacaktır"

“… Bu tarihi olgu cilbab adı verilen dış giysinin (…) şu anda tarihi şartlar değişip; ya toplumda cariye kalmadığından (ki bugün böyledir) yahutta ayırım sağlayacak başka bir alamet bulunduğundan (…) cilbab emri bağlayıcı olmaktan çıkacaktır.”

(Prof. Dr. Hayreddin Karaman, İslam'ın Işığında Günün Meseleleri, III, 297/308)




Ehli Kitab Cennete girecek

“… Kur’an’ın cennete gireceklerini bildirdiği Yahudi ve Hıristiyanlar ile cehenneme gideceklerini bildirdiği arasında fark vardır. Allah’a şirk koşmadan Allah’ın bildirdiği dinlere göre yaşayan ehl-i kitap cennete girecekler (…) Nitekim Müslümanlar da böyledir.

(Eğitim Bilim, Sayı: 34. Temmuz 2001)



Kurban kesmek yerine parası tasadduk edilebilir


“Kurban üstüne mezhepler ittifak edememiş, kimi sünnet demiş. Öyleyse Kurban kesmek yerine parası tasadduk edilebilir. Ayrıca kurbanın derisi problemi de biter…”

(Yeni Şafak, 8 Eylül 2000)



Sakal ve Misvakın modası geçti !!!

“Sakal ve misvak adet sünnetidir, bir kültürdür… Modası geçti. Öbürü de daha güzel temizlik yapan fırçalar çıktığından önemsizdir. İsteyen yine de kullanabilir”.

(Yeni Şafak, 23.04.2010)


HAYRETTİN KARAMAN REFORMİST Mİ? - sagduyuhaber
http://www.sagduyuhaber.com/haberdetay.asp?ID=316



İslama göre kadın-erkek aynı safta namaz kılar, Hanefi Mezhebine göre kılamaz!!!

 “Söze İslam’a göre diye başlarsanız, İslam’a göre kadınların erkeklerle aynı safta durup namaz kılması mümkündür ve caizdir. Yani bütün mezheplerin alternatifi olarak. Ama mezhebe göre diye başlarsanız, mesela Hanefi mezhebine göre kadın-erkek aynı safta namaz kılamaz”

(Marmara FM’deki bir konuşmasında)



Sahabe Karşıtlığı

“Peygamberimiz (s.a.) “Sövmeyin” diyor, ben de sövmüyorum, Peygamberimiz “onları seven benim sebebimle (beni sevdikleri için severler, onlardan nefret edenler de benden nefret ettikleri için böyle yaparlar” buyuruyor. Ben bu hadise de dayanarak
“Peygamberimiz’in göz bebeklerini inciten adamı ve adamları sevmiyorum; çünkü hadis Peygamberimize olan sevgiyi öne alıyor ve ashabın da bu sebeple sevilmesini istiyor. Bir kişi Peygamberimizin üzerlerine titrediği aile fertlerini üzer, onlara hakaret eder, tehdit eder, sonunda meşru halifeye isyan eder ve kılıç çekerse “yine de onu sevin” demiyor, hadis bu manaya gelmiyor…”

hayrettinkaraman.net/makale


Müziğe Cevazı ve Rasulullah’a İftirası !!!

"Peygamberimizin zamanında mescidde ve başka yerlerde kadınlar, erkeklerin yanında konuşurlardı. O (s.a.) hicret ederken kadınlar ve çocuklar musikî eşliğinde karşılama yapmışlardı. Bayram günlerinde Hz. Peygamber’in evinde ve onun yanında genç kızlar, Hz. Aişe’ye sesli ve tefli müzik dinletmişlerdi. Kadının sesinin ve musikînin haram olduğuna dair sahih ve kesin bir delil (dinî açıklama) yoktur. Kadın olsun erkek olsun müzik icra ettiğinde bunu dinleyenler kendilerine bakmalıdırlar; kötü, olumsuz bir etkilenme bulunmadıkça dinlemelerinde sakınca yoktur."

hayrettinkaraman.net
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: tarihman - 15 Ekim 2011, 12:27:06
Yusuf Kerimoğlu için, "mezhepsizlerden çekinmeden diş dolgusunun gusle mani olduğunu söylemesi..." meselesini tam anlayamadım. Bu meselede "Muhtasar İlmihal" isimli eserde yazılanlar malumdur. Diş dolgusu gusle mani değildir. Yusuf Kerimoğlu, farklı düşündüğü için övülmüştür. Mustafa Sabri Efendi'nin "Bir Istivaya Cevab" isimli makalesi zannedersem daha önce bu forumda da yayımlanmıştı. Dolayısıyla İlk yazıdaki isimlerin tedkik edilmesi lazım diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: tarihman - 15 Ekim 2011, 12:37:24
Zemahşeri'nin de Mutezile'den olduğu belirtilmiştir.  Bu da tedkike muhtaçtır. Çünkü "Bina" kitabının musannıfı olarak bilinmektedir. Ehl-i sünnet dışı bir musannıfın eserinin okutulacağını zannetmem.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: ahmedhoca - 03 Eylül 2012, 23:22:59
seyyid kutup konusunda Cübbeli Ahmed Hocanın lafı dikkatimi çekti. alim olmadığını ama mücadelelerde bulunduğunu zikretmişler. bu nasıl bir anlayıştır merak ettim açıkçası. çünkü seyyid kutup devlete karşı isyanın doğru olduğunu söylemiş ve o dönemde 40.000 müslümanın şehit olmasına sebep olmuştur. aynı zamanda kendisi sosyalist akımı benimsemiştir. dini bir kişiliği yoktur.
Başlık: "Mutlaka hayvan kesilecek diye bir kaide yok" “Ayakkabıdan da kurban olur”
Gönderen: Mücteba - 24 Ekim 2012, 02:04:44
Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları

Zekeriya Beyaz:

Yaşar Nuri gibi, tesettürün farz olduğunu kabul etmez. Tavuktan, horozdan, balıktan kurban olabileceğini de söylemiştir.


Zekeriya BEYAZ'ın 23 Ekim 2012 Salı tarihli kurban ibadetiyle alakalı son bombası:

"Hac'da binlerce kurban kesiliyor. 2 saat sonra bu kurbanlar sıcaktan leş oluyor. Kurbanda mutlaka hayvan kesilecek diye bir kaide yoktur."

"50 çift ayakkabı da Kurban niyetine dağıtılabilir. Mesele amaç ve niyettir. Bu tür bir şekilcilik yanlıştır. Mesele tavuk, horoz değil elbise de dağıtılabilir. Devir ve şartlar değişti. İşin hikmetine, esasına yönelmek lazımdır. Ayakkabı da verilir. Önemli olan bire miktar fakirlere maddi yardım aktarılmasıdır. Ben kurban kesmiyorum, parasını dağıtıyorum. Ayakkabıdan kurban olur bu benim düşüncem bu.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Mücteba - 24 Ekim 2012, 02:20:48
Liste'ye eklenmesi gereken bir isim,

İhsan ELİAÇIK:

"Hacca gitmeyenlerin kurban kesmesi gibi bir vecizesi yok." 23 Ekim 2012 Salı

Kurban Bayramı'nın özünün yardımlaşma, fakire fukaraya yardım olduğunu kaydeden Eliaçık, kendisinin kurban kesmediğini, kurban parasını fakirlere bizzat verdiğini ifade etti.

Geçen Senelerdeki:

"Ben kurbanın bu kadar yaygın olmasının İslam kültüründen ve Kuran’dan değil, Şaman kültüründen kaynaklandığını düşünüyorum. Şaman inanışta kurban kesmek dinin direğidir. Şaman anlayışında mescit yok, cami yok, hac yok; bunun yerine kurban kesme geleneği var."
"Yineliyorum, kurbanın Kur’an’da bugün uygulandığı kadar yaygın bir yeri yok, herkesin kesmesi gerekmiyor. Kur’an’da kurban, hacca gidenlerin, hacdan dönenlerin yapması gereken bir ibadet olarak yer bulur. Bunu netleştirmek lazım."

Başlık: Nurettin Yıldız Kimdir?
Gönderen: Tuğra - 06 Aralık 2012, 22:03:29
Listeye eklenecek sakıncalı bir isim

******************************************

Nurettin Yıldız, Peygamberlerin ya da velilerin (yüzü suyu) hürmetine Allah’tan bir şey istemenin caiz olmadığını idda eder.

Hatta buna şirk diyen alimler (!) olduğunu idda eder. İbn-i Teymiye gibi sapıkların babası olan bir kişiye; “şeyhülislam ve müctehid” diye hürmet eder. İbn-i Teymiye hayranıdır. İbn-i Teymiye’yi müceddid kabul eder.

İbn-i Teymiye’yi, İkinci Bin Yılın Müceddidi İmam Rabbani Hazretleri (k.s.) ile bir tutar. Seyit Kutup gibi bazı sapık alimleri (!) övmesine karşın bazı Ehl-i Sünnet alimlerini ise sapıklıkla itham eder.

Tasavvufa ve tarikatlara kötü bakar. Konuştuğu zaman ayet hadisten ziyade nefsine göre konuşur. Bir dönem Mustafa İslamoğlu’nun kanalı olan Hilal Tv’de program yapmıştır.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Gül_Sultan - 08 Aralık 2012, 13:12:40
Listeye eklenecek sakıncalı bir isim

******************************************

Nurettin Yıldız, Peygamberlerin ya da velilerin (yüzü suyu) hürmetine Allah’tan bir şey istemenin caiz olmadığını idda eder.

Hatta buna şirk diyen alimler (!) olduğunu idda eder. İbn-i Teymiye gibi sapıkların babası olan bir kişiye; “şeyhülislam ve müctehid” diye hürmet eder. İbn-i Teymiye hayranıdır. İbn-i Teymiye’yi müceddid kabul eder.

İbn-i Teymiye’yi, İkinci Bin Yılın Müceddidi İmam Rabbani Hazretleri (k.s.) ile bir tutar. Seyit Kutup gibi bazı sapık alimleri (!) övmesine karşın bazı Ehl-i Sünnet alimlerini ise sapıklıkla itham eder.

Tasavvufa ve tarikatlara kötü bakar. Konuştuğu zaman ayet hadisten ziyade nefsine göre konuşur. Bir dönem Mustafa İslamoğlu’nun kanalı olan Hilal Tv’de program yapmıştır.

Kimsenin avukatlığını yapmak haddimiz değildir yalnız ithamlar sanki ağır kaçmış gibi. Bir kere islamoğlunun t.v.'una çıkan herkes sapık olacak diye birşey yok, zaten bu mantıkla bakarsak fitnevizyondaki neredeyse bütün kanalllar sapık o zaman bu kanallara çıkanlarında hepsi sapık oluyor. "Ayet ve hadisten ziyade nefsine göre konuşuyor" hiçbir sohbetinde ve ya yazısında rast gelmedim, tam tersine konularını ayet ve hadise dayandırarak konuşuyor.

Bunun yanında bütün herşeyini savunamam, bazı sıkıntılı fetvalar verdiği söylentileri var ve hatta bu yüzden Nureddin yıldız ile iletişime geçip direk birinci ağızdan öğrenmek istiyorum gerçekten o fetvaları vermişmi, o zaman ibni teymiye, seyid kutub gibi meseleleride sorma imkanımız olur inşaAllah.

Güvenilirliği, sakıncalı bir isim olduğu kısımlarını da zaman gösterecek.   

Bu konunun ilk mesajıyla alakalı birkaç bir şey söylemek istiyorum, doğrudur, doğru değildir onu tartışmıyorum. Hiçbir kaynak yok kafasına göre isimler yazılmış, şu şöyle bu böyle. İyide sen kimsin arkadaş. Ortada elle tutulacak bir bilgi yok sadece şu iyi şu kötü. Neye göre, kime göre kötü. Böyle körü körüne olmaz ki bu işler. Adam önüne geleni yazmış, hiçbir dayanağıda yok.

Selametle

Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Tuğra - 08 Aralık 2012, 18:45:52
Nurettin yıldızın kendi sitesinden alıntıdır.

********************************************************

Teymiye hakkında

SORU: Hocam İbni Teymiyye ile ilgili sohbetinizi dinledim ve çok istifade ettim. Fakat bir konuda onunla ilgili soru işaretim hala duruyor. Sohbette bu konuya girmemişsiniz. O da istiva konusu. Bildiğimiz kadarıyla İbn-i teymiyye Allah’ın göklerde olduğunu ve orada oturduğuna inanıyor (tabi iftira değilse). Fakat biz onu müteşabih ayetlerin tevil edilmemesi gerektiğini savunduğunu okuyoruz. Bu durumda bu bir çelişki olmuyor mu hocam? Bu soruya bir açıklık getirirseniz sevinirim.
 
CEVAP: Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem dışında insan olup da tenkit edilemez olan yoktur. Bunu şaşmaz bir kanun olarak bilmeliyiz. Mesela Ebu Hanife gibi muhteşem bir insana bile hatalı olmak isnat edilmiştir. Yetiştirdiği talebeler onun sağlığında ona aykırı görüşler belirtmişlerdir. Bu ne onların hatalı olmasını ne de Ebu Hanife’nin değerinin düşmesini gerektirir. Allah hepsine rahmet etsin.

İbni Teymiye veya başka biri için de bu geçerlidir. İbni Teymiye, bu Ümmet’in içinden yetişmiş zekâsı ve himmetiyle sivrilmiş şahsiyetlerden biridir. Kendi zamanındaki şartlardan, siyasi ve fikri çalkantılardan etkilenerek büyük bir ilmi faaliyet içine girmiştir. Kesinlikle hatalı olması mümkündür. İbni Teymiye’yi hatasız görmek sadece aptallık olur.

İbni Teymiye’nin kendisi bir kere bunu kabul etmez. Ancak bir ilim adamının hata etmesi ile Ümmet’ine hıyanet etmesi aynı değildir. İbni Teymiye’nin itikadî konulardaki görüşlerinde en büyük iddiası selefle yani ilk iki nesille aynı şeyleri düşünme iddiasıdır. Onu tenkit edenlerdeki temel mantık da, kelam ilmi ile gelen son noktaya göre onun söylediklerinde yanlışlar bulunduğu iddiasıdır.

Eğer İbni Teymiye’yi tenkit etmek için söz alırsanız, onu dinin dışına bile itebilirsiniz; onun yazılarında ve sözlerinde bunun için yeterli malzeme vardır. Hayır İbni Teymiye’yi de ‘bizim’ ulemamızdan biri olarak gören bir gözle bakarsanız, onu İmam Malik’ten ayrıt edecek çok şey bulamazsınız. Hele bu sözünü ettiğiniz meselede! Şunu vurgulamak isterim:
 
Biz Ümmet’imizin mezarlığını karıştırarak ne elde ederiz? İlimde, cihadda, fazilette geldikleri seviyeye kulak verelim. Bir âlimin başka bir âlim tarafından tenkit edilmesine dair bir yazı bulan kendini mutlu hissediyorsa o mezarlıkçıdır; ölü kemikleri kurcalamaktadır. Mezarlıklarla uğraşırken dünyanın bize mezar edildiğini anlayamadık. Daha basiretli işler yapmak zorundayız. Allah’a emanet olunuz.

*******************************************************

4 Mezhep İmamını Araştırmak

SORU: Esselamu aleykum degerli Nureddin hocam! Mektubunuzu alirken Allah biliyor ki nasil sevinirim elhamdulilləh. Hocam bir mektubunuzda İbn Teymiyyeye müctehiddir diye yazmışsınız kabul ediyoruz amenna. Amma o mektubunuzda bir şey dikkatimi çekdi. Yazılmış ki, bir müslüman kötü niyyetle bu meseleni araşdırsa İbn Teymiyyeni küfürle de suçlayabilir. Burada bir sual meydana çıkıyor, acaba 4 mezheb imamımızı da araşdırsak onlardanda mı bu iş ortaya çıkar? Hocam medet şirkdir mi?
 
CEVAP: Selamünaleyküm.
 
Elbette, işi karıştırmak olan biri sevgili Peygamber aleyhisselam efendimizi bile araştırsa onda aklınca hatalar bulabilir. Kullandığımız gözlük çok önemli, neyi görmek istediğimiz çok önemli. Allah’a emanet olunuz.

***********************************************************************

SORU: Sayın hocam, itikadi olarak bir soru sormak istiyorum. İbni Teymiyye, Muhammed bin Abdülvehhab,Mevdudi gibi şahısların itikadı bozuk mudur? Ehli Sünnet Alimlerinin dışında kalan hocaların söyledikleri ne derece doğrudur? Bilgilerinizi merakla bekliyorum hocam. Allah razı olsun.
 
CEVAP: Selamünaleyküm.
 
Bu Ümmet’ten on kişinin ne hâlde olduğunu kesin bir şekilde biliyoruz. O on kişi Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellemin garantisi ile cennettedir. Onların dışında kim olursa olsun herkes için söylenebilecek en ideal söz ‘inşaAllah iyidir, iyi gitmiştir’ şeklindedir. Daha ilerisini konuşmak hatadır. Sadece, bize göre daha açık işaretler bulundukça daha umutlu konuşuruz o kadar.

Zikrettiğiniz isimlerin ne durumda olduğunu bilemeyiz. Eserlerini, işlerini izleriz. Sadece başkaları onların işlerinde tenkit edilecek yönler buldu diye onları kâfir sayamayız. İşleri hatalı insan olarak görebiliriz ama bu durum sadece onlar için değildir.
 
İşi, kimin kim olduğunu tayin etmek olanlardan olmamanızı tavsiye ederim size. Sırat’ı geçmiş gibi konuşmak akıllık değildir. Biz kendi derdimize bakalım, daha iyi bir iş yapmış oluruz.


Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Gül_Sultan - 11 Aralık 2012, 23:51:20
Acaba benmi okuduğumu anlamıyorum!

Verilen cevapların parça parça değilde bütününü okuduğumuz zaman herhangi bir ibni teymiye taraftarlığı ya da ona karşı bir hayranlık beslediği çıkarımına ulaşamıyorum. Gayet yuvarlak cümleler kullanmış. Varsayımlar kullanarak konuyu anlatmaya çalışmış. Teymiyeninde hatasız olamayacağınıda yine belirtmiş.

Yine dört mezhep imamımızla alakalı konuda, kendi aklına göre değerlendirirse kişi (haşa sümme haşa) efendimizde bile hata çıkarır diyor.

Bu yazılanlardan teymiye'ye bir muhabbet bir hürmet algısı oluşmuyor, yine bu yazılanlardan Müceddid-i elf-i sani İmamı Rabbani hazretleriyle, teymiyeyi denk tuttuğuda söylenemez. Herhangi bir ehl-i sünnet aliminide karaladığı olgusuda çıkmıyor.

Ne ben Nureddin Yıldız'ı tanırım nede o beni tanır. İstifadeye açık sohbetlerde bulunuyor, yine istifadeli yazılar yazıyor. Belki okuduğu üniversiteden etkilenmiş olabilir sonuçta Vahhabi egemenliği altında bir üniversite.

Kimseninde avukatlığına soyunmak istemiyorum, ama yiğidi öldür hakkını ver. Sorulara verdiği cevaplar bu adam hakkında öyle kesin bir hüküm verilecek cinsten değil. Yukarıda ismi anılan bozuk itikadlar nere, Nureddin yıldız nere.

Şahıslara değil genel manada yazıyorum. Bu başlık altında bazı kişilerin, sapık zihniyetlerin hareketleri tavırları, safi müslüman kardeşlerimizi korumak için ifşa edilir, belirtilir o kadar, fazlası fazla. Hiç kimsenin şahsına karşı bir hakaret mevzu bahis olmamalı.
Bozuk itikad her zaman vardı ve kıyamete kadar da olacak , bu efendimiz zamanında bile vardı. Onların dalaleti, bizim hidayetimize mani değil. Biz ne kadar hizmet ediyoruz, biz ne kadar çalışıyoruz iman, kuran dairesinde. Zaten biz layıkıyla çalıştığımız zaman bunlar ister istemez tasviye olacak.

İnşaAllah kırıcı olmamışımdır Tuğra kardeşim, şahsınıza muhabbetimiz her zaman vardır.

Selametle
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Mücteba - 12 Aralık 2012, 02:12:54
Verilen cevapların parça parça değilde bütününü okuduğumuz zaman herhangi bir ibni teymiye taraftarlığı ya da ona karşı bir hayranlık beslediği çıkarımına ulaşamıyorum. Gayet yuvarlak cümleler kullanmış. Varsayımlar kullanarak konuyu anlatmaya çalışmış. Teymiyeninde hatasız olamayacağınıda yine belirtmiş.


Nurettin YILDIZ'ın şüpheliler listesinde olmasının sebebi; sizin de tespit ettiğiniz gibi ehli sünnete aykırı sorun teşkil edecek meselelerde kesin ve net ifadeler kullanmıyor olmasıdır. Halbuki itikadi meselelerde hüküm kesin ve nettir. Kabul edersin yada etmezsin. Etmiyorsan sebebini söylersin.

Mesela 5-10 dakika süren bir fetva videosunda kabir ziyaretinin yada şefaatin caiz olup olmadığına dair tek bir net ifade yada cümle bulamıyorsunuz.
Dediğimiz gibi dinleyenin istediği tarafa çekebileceği yuvarlak cümleler kullanılıyor olması kendisini şüpheliler listesine itiyor.

Bizim bir kuralımız var; bildiğimiz tanıdığımız mantarlar varken asla ne olduğunu bilmediğimiz şüpheli mantarları tercih etmiyoruz, kimseye de tavsiye etmiyoruz.

Biri Ehli sünnete aykırı yanlış yada şüpheli bir şey söylemiş olsa, ameli noktada bir milyon doğru söylese dahi artık o kişiye itibar edilmez.

Yukarıdaki sebeplerden kendisini şüpheli buluyor ve uyarıyoruz.



Kalpleri en iyi bilen Allah değil midir?Bazı alimlerin itikadının bozuk olduğu su götürmez gerçek ama bir yabancıdan alıntı yaparak da insanlar hakkında peşin hüküm veremezsiniz.Ayrıca son zamanların modası olan da şu ki iki satır kitap okuyan herkes alim kesiliyo kimse kimseyi beğenmiyo (kendi nefsi hariç)Unutmayın bir zamanlar Ulu Hakan Abdülhamid Han'da zamanında hain ilan edilmişti insanlar onu anlamayıp görünene göre peşin hüküm verdikleri için.Unutmayalım herşey göründüğü gibi olmayabilir peşin hükümlü olmayalım .

Günümüzde İslâmiyet’in en büyük belâsı, onu dışından ve cepheden helâk etmeye yeltenenler değil içinden ve özünden harap etmeye davrananlardır ve bu davranışları ve bir nevi onarma düzeltme ve yenileme sayanlar... “Reformcular” ismi altında topladığımız, 7-8 asır öncesindeki kuru ve nasipsiz akıl borazanına (İbni Teymiye’ye) mizaçları dayalı bir grup, birkaç asır sonra vehhâbilik’ten dolaşarak, nihâyet Cemaleddin Efgani, Mısırlı Şeyh Abduh ve peşindekilerden bir bölük halinde öyle bir anlayış veya anlayışsızlık bataklığına uğramıştır ki, İslâmı, çökmek üzere olan bir binaya yapıldığı gibi, dışından payandalar ve kalaslarla tutmayı marifet bilmiş, böylece Rûhlarındaki gizli şüpheyi ve İslâma güvensizlik duygusunu açığa vurmuştur.

(Dinî tamir dâvasında Din Tahripçileri’nden)



[youtube]http://www.youtube.com/watch?v=jP_R1tTB3Gc[/youtube]

Ortalık harman yerine dönmüş, fitne dünyanın dört bir tarafına yayılmış. Ehl-i bid'at var gücüyle çalışıyor; Ümmet-i Muhammed'in itikadını bozuyor. Siz çıkmış hüsnü zan'dan bahsediyorsun. Din hususunda devir hüsnü zan devri değil sui zan devridir.


Dini tamir davasında din tahripçileri kime ait?Okumak istiyorum da

Merhum Ahmed Davudoğlu Hocanın ...

(http://www.faziletkitap.com/images/urunler/dintahripcileri.jpg) (http://www.faziletkitap.com/guncel-meseleler/Dini-Tamir-Davasnda-Din-Tahripileri-88.html)

Kitap Hakkında: (Bu sayfadaki bilgiler kitaptan aynen alınmıştır.)ŞEYHÜLİSLAM Mustafa Sabri ve Düzceli Zahid Kevserî efendilerin yolundan giden merhum Ahmed Davudoğlu, yayınlandığı zaman fırtınalar kopartan bu eserinde dine hizmet iddiasıyla ortaya atılan bir takım yenilik, bid'at ve yersiz ictihadların hizmet değil, tahrip olduğunu iddia ve isbat etmektedir.

Maalesef son otuz yıl içinde Türkiye Müslümanlarının kafalarını karıştıracak, Kur'an'a ve Sün-net'e dayalı sahih İslâm itikadını zedeleyecek ve Ümmet-i Muhammed'i çıkmaz sokaklara sokup enerjisini boşa harcatacak lüzumsuz, hatta zararlı iddialar, tezler, teklifler ortaya atılmıştır.

Ünlü Ezher üniversitesinde tahsil görmüş gerçek bir fakih ve din bilgini olan merhum Üstad Ahmed Davudoğlu'nun şimdiye kadar defalarca basılan bu kitabı Müslümanlara orta ve doğru yolu göstermektedir.

http://www.faziletkitap.com/guncel-meseleler/Dini-Tamir-Davasnda-Din-Tahripileri-88.html


İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki:
"İbni Teymiye, tasavvufu inkâr eder, evliyaya, ariflere dil uzatırdı. Kitaplarını okumaktan, yırtıcı hayvandan kaçar gibi kaçmalıdır." [Tabakat-ül-kübra]


İmam-ı Süyuti hazretleri buyuruyor ki:
(İbni Teymiye kibirliydi. Kendini beğenirdi. Herkesten üstün görünmek, karşısındakini küçümsemek, büyüklerle alay etmek âdeti idi.) [Kam-ul Muarıd]

İbni Hacer-i Askalani hazretleri buyuruyor ki:
(İbni Teymiye; “Kabri Nebeviyi ziyaret için sefere çıkmak haramdır. [Hazret-i] Ali iman ettiği zaman çocuk olduğu için Müslümanlığı sahih olmadı. [Hazret-i] Osman malı çok severdi” diyerek eshab-ı kiramın büyüklerine dil uzattı.) [Ed-Dürer-ül-Kamine]

İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
(İbni Teymiye, Peygamberlerin masumiyetini (günahtan korunmuş olduklarını) reddetmiştir. Halbuki, masumiyet Peygamberlerin sıfatlarındandır.
Başta Peygamber efendimizin kabri şerifleri olmak üzere eshab-ı kiramın, velilerin, âlimlerin ve salih Müslümanların kabirlerinin ziyaret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefaate vesile kılmayı da haram saymıştır.) [Fetava-i Hadisiyye]
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Tuğra - 12 Aralık 2012, 19:11:33
Alıntı
Hayır İbni Teymiye’yi de ‘bizim’ ulemamızdan biri olarak gören bir gözle bakarsanız, onu İmam Malik’ten ayrıt edecek çok şey bulamazsınız.

Alıntı
İbn Teymiyyeye müctehiddir diye yazmışsınız kabul ediyoruz amenna

Bana göre bu satırlar yeterde artar bile.

Alıntı
Gayet yuvarlak cümleler kullanmış

Bu o şahsı şüpheli yapmaz mı?

Mücteba kardeşimizin de söylediği gibi itikadi meseleler de bir insan kesin ve net olur, yuvarlak olursa kendini sözde gizleyerek fitne tohumu serpmeye çalışıyordur.

Bunda da başarılı oluyor sanki, sizin gibi sağlam itikadı, dini temeli olan bir müslümanı bile kendi şahsı adına şüphe ettirmemiş.

Alıntı
İnşaAllah kırıcı olmamışımdır Tuğra kardeşim, şahsınıza muhabbetimiz her zaman vardır.

söz konusu bile olmaz, dikkatli ve düzgün yorumlarınız ile forumda kimseyi kırdığınızı sanmıyorum, çok teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: ihvan - 08 Haziran 2015, 13:18:46
İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki:
"İbni Teymiye, tasavvufu inkâr eder, evliyaya, ariflere dil uzatırdı. Kitaplarını okumaktan, yırtıcı hayvandan kaçar gibi kaçmalıdır." [Tabakat-ül-kübra]

İmam-ı Süyuti hazretleri buyuruyor ki:
(İbni Teymiye kibirliydi. Kendini beğenirdi. Herkesten üstün görünmek, karşısındakini küçümsemek, büyüklerle alay etmek âdeti idi.) [Kam-ul Muarıd]

İbni Hacer-i Askalani hazretleri buyuruyor ki:
(İbni Teymiye; “Kabri Nebeviyi ziyaret için sefere çıkmak haramdır. [Hazret-i] Ali iman ettiği zaman çocuk olduğu için Müslümanlığı sahih olmadı. [Hazret-i] Osman malı çok severdi” diyerek eshab-ı kiramın büyüklerine dil uzattı.) [Ed-Dürer-ül-Kamine]

İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
(İbni Teymiye, Peygamberlerin masumiyetini (günahtan korunmuş olduklarını) reddetmiştir. Halbuki, masumiyet Peygamberlerin sıfatlarındandır.
Başta Peygamber efendimizin kabri şerifleri olmak üzere eshab-ı kiramın, velilerin, âlimlerin ve salih Müslümanların kabirlerinin ziyaret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefaate vesile kılmayı da haram saymıştır.) [Fetava-i Hadisiyye]
« Son Düzenleme: 12 Aralık 2012, 02:38:24 Gönderen: Mücteba »
Başlık: Mezhepsizlik Fitnesi Nasıl Çıktı?
Gönderen: Mücteba - 08 Şubat 2016, 02:18:52
Mezhepsizlik Fitnesi Nasıl Çıktı?

Müslümanlar arasındaki dehşet verici kafa karışıklığının başlangıcı 1970'lere dayanır. O tarihlerde Diyanet'e hakim olan zihniyet, Osmanlı idaresindeki Suriye'den Mısır'a kaçmış olan reformcu ve yenilikçi Reşid Rıza'nın Telfik-i Mezahib (Mezheplerin fıkıh hükümlerini karışık olarak uygulamak) lehindeki kitabını Osmanlıca'dan bugünkü Türkçeye çevirtip yayınlamıştı.

Bendeniz o zaman Almanya'da sürgünde bulunuyordum. 1974'te Af Kanunu çıktıktan sonra vatanıma döndüğümde şöyle bir vak'a anlatmışlardı: Bir cami, kürsüde turfa bir vaiz haykırıyor "Ey Müslümanlar! Problemlerimize çare ve çözüm getirecek çok değerli bir kitap ayınlandı. Ankara'dan yeterli miktarda getirttik, camiden çıkarken birer nüsha alınız..." Bu kitap Telfik-i Mezahib kitabıymış...

Zehi gaflet!... Farmason, taqiyyeci, yalancı, Müslümanları aldatan, Halife-i Müslimîn Gazi Sultan Abdülhamid-i Sanî hazretlerini bir İngiliz ajanı ile birlikte tahttan indirme planları yapan Cemalüddin Efganî'nin talebesi Abduh'un şakirdi bir adamın yanlış bir tezi savunan kitabını okuyarak Müslümanlar kurtulacakmış...

Bu zihniyet, ictihad yapmaya ehliyeti olmayan kimselerin işkembeden ictihad yapmalarını tavsiye ediyordu. Eskiden ümmet dört büyük müctehide bağlıydı. Şimdi bozukların ve bid'atçilerin sayesinde yüzbinlerce naylon müctehidimiz oldu.

"Kur'ân Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm'a çağırmıyor..." diyenler bile çıktı.

Vah vah, ne günlere kaldık!..

Kıyamet'e kadar kapanmayacak bir fitne fesat, nifak şikak, çekişme, verimsiz tartışma kapısını açtılar.

Birtakım mezhepsizlerin iddia ettiği gibi dört hak mezhep bir bölünme değildir. Asıl bölünme mezhepsizliktir. Ehl-i Sünnet içinde dört fıkıh sistemi vardır. Mezhepsizlikte ise on binlerce, yüz binlerce sistem değil, sistemsizlik, kafa karışıklığı bulunmaktadır.

Artık bu işler kolay kolay düzelmez.

Mezhepsiz bid'atçiler ictihad yaptıklarını, dini doğrudan doğruya Kur'ân'dan öğrendiklerini, Kutsal Kitabımızı doğru şekilde tefsir ettiklerini sanıyorlar. Bu zan onları gururlandırıyor, kendileriyle iftihar ediyorlar, kibre düşüyorlar.

Birtakım Rafizîler de bu toz duman, bu kargaşa içinde pür ümid bekliyor. Ehl-i Sünnet Müslümanları kendi fıkıhlarını bırakacak ve onların mezhebine girecek.

Zehi gaflet... Zehi gaflet...

Mezhep ve fıkıh lehindeki bir yazımı iktibas etmiş olan internet sitesine bir okuyucu şu mail'i göndermiş: "İbn Arabî'yi destekleyenin imanından şüphe ederim."

Ne kadar aşırı fikirlerdir bunlar.

Mezhepsizlik Arap ülkelerinde Müslümanları yüceltti ve kurtardı mı ki, Türkiye'de kurtarsın?

Mezhepler putmuş... Ne hezeyanlar ne hezeyanlar...

Bu konuları Şiî kardeşlerimle tartışmak istemem. Onları kendi hallerine bırakırım. Benim sözüm Ehl-i Sünnet Müslümanlarınadır. İslâm'ı doğru anlamak ve uygulamak istiyorsanız, dört mezhepten birinin fıkhını kabul edeceksiniz ve (istisnaî ve zarurî) haller dışında bütünüyle uygulayacaksınız.

İtikatta İbn Teymiyye ve onun gibi aşırılara tâbi olmayacak, Ehl-i Sünnet imamlarına ve gerçek ulemaya tâbi olacaksınız.

Kur'ân'ı kendi re'yinizle ve hevanızla yorumlamayacaksınız.

Dinde reformculuktan ve yenilikten ateşten kaçar gibi kaçacaksınız.

Resulullah Efendimiz'in (sallalahu aleyhi ve sellem) sünnetine sımsıkı sarılacaksınız.

Ashab-ı Kiram'ın tamamını sevip sayacaksınız.

Onların bazısının arasında bundan 1400 sene evvel cereyan etmiş bazı üzücü hadiseleri dinin esası olarak kabul etmeyecek ve bunlar hakkındaki hükmü Âdil-i Mutlak olan Yüce Rabbimiz'e bırakacaksınız.

Velhasıl din konusunda tartışmayacaksınız, çekişmeyeceksiniz.

Bilmeyenler bilenlere tabi olacak. Yüce Kur'ân'da "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" buyurulmuştur.

İslâmî hiyerarşiye riayet edeceksiniz. Mezhebi, fıkhı inkar etmek bir ordudaki rütbeleri, hiyerarşiyi, disiplini inkar etmek gibidir.

Bizi Resulullah'a, O'ndan, Yüce Rabbimiz'e ulaştıran nuranî bir silsileye bağlanmak zorundayız.

Bu silsile gerçek fakihlerin ve mürşidlerin silsilesidir.

Mezhepsizlikte silsile milsile, icazet micazet yoktur. Mezhep devamlılıktır, mezhepsizlik kopukluktur.

Bazı mezhepsiz kardeşlerimi uyarıyorum. Bendenize sövüp sayarak, hakaret ederek, saçma sapan konuşarak bir yere varamazsınız.

Tefsir ve fıkıhta Resulullah Efendimiz'in iki büyük talebesi vardı. İbn Abbas ve İbn Mes'ud (radiyAllahu anhüma) hazretleri. Onlar Tabîi'nden talebe yetiştirdiler. Onlar da tebe-i Tabiî'nden... Böylece karnen ba'de karnin (bir nesilden öteki nesle) icazetli gerçek müfessirler ve fukaha yetişti. Bu devirde gerçek İslâm'ı onlar anlatıyor, öğretiyor. Bu muhterem zevata tabi olmakta büyük yararlar vardır.

Resulullah'a geçerli ve sahih bir silsile ile bağlı icazetli gerçek ulemaya, fukahaya, müfessirlere, muhaddislere ve diğer din bilginlerine bağlananlar Mevlalarını bulurlar. Bunları inkar edip, dini kendi nefs, heva ve cehaletleriyle yorumlamaya yeltenenler ise, yanlış yorumları yüzünden korkarım belalarını bulacaklardır.

Seçim bize aittir.



Mehmet Şevket EYGİ
Başlık: Mezhepsizlik En Tehlikeli Bid'attir
Gönderen: Mücteba - 08 Şubat 2016, 02:24:25

Mezhepsizlik En Tehlikeli Bid'attir (Bedir Yayınevi)

Son zamanlarda ülkemizde Arap dünyasından veya Pakistan taraflarından gelen mezhebsizlik rüzgârları estirilmektedir. İslam Şeriati'ni yıkmayı amaçlayan mezhebsizliği iki zümre destekliyor:

Birinciler, İslam'ın fıkıh hükümlerini, dünyaya ait ahkâmını ortadan kaldırıp dinimizi bir hümanizmaya çevirmek isteyen reformculardır. Bunların içinde bazı İlâhiyat profesörleri bile vardır. Maalesef, din işlerine karışmamaları gereken bazı resmî laik çevreler de, bu cereyanı desteklemekte, yönlendirmekte, uğrunda büyük meblâğlar harcamaktadır.

İkinci sınıf mezhebsizler, zâhirde dindar ve tâvizsiz görünen bazı mutaassıplardır ki, onlar kendi bozuk itikadlarını ve sapık mezheblerini Türkiye'de yayabilmek için sünnî mezhebleri yıkmak gayesini gütmektedir.

Birtakım câhillerin ağzında şu cümle sakız olmuştur: "Asr-ı Saadette mezheb var mıydı? Yoktu. O halde mezheb bid'attir!"

Bunlara deriz ki: Asr-ı Saâdet'te, Kur'an-ı Kerim de, baştan sona kadar tek bir Mushaf halinde yazılmamıştı. Huffâzın hâfızalarında, parçalar halinde şurada burada yazılmış bulunuyordu. Yemâme savaşında Ashab-ı Kiram'dan hayli hâfızın şehid olmaları karşısında endişeye düşen bazı sahabe Halife-i Müslimîn Hazret-i Ebûbekr'e müracaat ederek, Kur'anın kitap halinde yazılmasını talep etmişler ve ondan sonra ilk Mushaf ortaya çıkmıştır. Asr-ı Saâdet'te yoktu diye Mushaf'a bidat denilebilir mi? İşte Mushaf Kur'an'ın ilâhî nazmını, mezheb de, o nazmda ve onun tefsiri mâhiyetinde olan Sünnet'teki Şeriat hükümlerini bir araya getiren bir müessesedir. Elzemdir, faydalıdır, zarûrîdir.

Bazı makaleler, risâleler, kitaplar vardır ki, isimleri muhteviyatlarından daha önemlidir. İşte Türkiye Müslümanlarına sunduğumuz bu kitabın birinci bölümünü teşkil eden, merhum Muhammed Zâhid el-Kevserî'nin (Düzcelidir) "Mezhebsizlik Dinsizliğe Köprüdür" başlıklı makalesi ile, onu takib eden ve Suriye ulemasından Said Ramazan el-Bütî'nin te lif ettiği "Mezhebsizlik İslam Şeriati'ni Tehdit Eden En Tehlikeli Bid'attir" kitabının başlıkları böyledir. Hicrî 14'üncü asrın, miladî 20'nci asrın iki büyük din âlimi, işte Müslümanları bu başlıkları taşıyan yazılarıyla uyarıyorlar.

Mezhebsizlik İslam Şeriati'ni yıkmak, on dört asrın birikimi olan İslam kültürünün hukuk hazinesini dışlamak; ilâhî nizam olan İslam'ı ya bir hümanizma, yahut da bir ideoloji derekesine düşürmek demektir.

"Herkes dinini Kur'an'dan öğrensin, mezheblere lüzum yoktur..." fikri tatbikatta anarşi doğurur. Mezhebsizler de namaz kılmayı, abdest almayı, orucun ahkâmını ilmihal ve fıkıh kitaplarından, yâni mezheblerden öğrenmektedir.

Mezhebsizlik İslam Dünyası için bir çare ve çözüm değil, bir intihardır.

(...)

Ubeydullah Küçük (Kitabın Önsözünden)



(http://www.camlicakitap.com/public_depo/kitaplar/buyuk/183.jpg)

Mezhepsizlik En Tehlikeli Bid'attir

Said Ramazan El-Bûtî
Bedir Yayınları
(http://www.camlicakitap.com/kitap/mezhepsizlik-en-tehlikeli-bid-attir-183)

Kategori: İtikadi Mevzular
Sayfa: 200
Stok: 8
Boyut: 13x19,5 cm
Dil: Türkçe
ISBN: 975-8514-431 (http://www.camlicakitap.com/kitap/mezhepsizlik-en-tehlikeli-bid-attir-183)[/size]
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: Togika - 29 Temmuz 2018, 15:18:27
Bu aralar yeniden dikkate alınması gerektiğini düşündüğüm bir konu başlığı.
Başlık: Ynt: Mezhepsizler ve Mezhepsizliğe karşı olanlardan bazıları *
Gönderen: ihvan23@hotmail.com - 17 Ekim 2023, 17:19:05
kesinlikle.önemli