Sadakat islami Forum

SADAKAT MEDRESESİ => TALİM VE TECVİD İLİMLERİ => Konuyu başlatan: samsunlu - 01 Mayıs 2007, 02:17:23

Başlık: Mahreç
Gönderen: samsunlu - 01 Mayıs 2007, 02:17:23
dat harfi peltek mi okunur yoksa keskin mi_???yardımlarınız için Allah Razı Olsu......
Başlık: Mahreç
Gönderen: Himmet - 01 Mayıs 2007, 11:52:34
Büyük dilin ortası, karşısı olan üst damaktan (ye) harfi çıkar.

(ye) harfinin mahrecinin nihayetinden sağdan veya soldan dilin yan tarafı ile
 üst azı dişlerden, sivri dişlere kadar olan yerden (dat) harfi çıkar.Keskin değil peltek gibi çıkar.

Bunu uygulamalı olarak görmeniz lazım.Bir bilene danışın..
Başlık: Mahreç
Gönderen: ankebut-57 - 02 Mayıs 2007, 17:14:27
ض : Dil kenarı ile üst azı dişlerden çıkarılır. Dilin sol veya sağ kenarı, dengindeki üst azı dişlere hafifçe değdirilir. Dil kökü ve ortası üst damağa doğru yükselir. Dilin ucu ön dişlere değmez. Kalın ve yumuşak bir harftir.

Bu harfe “dâ” sesi vermek yanlıştır. Mesela Fatiha’nın sonundaki “mağdûbi, vele’d-dâllîn” şeklinde okumak hatalıdır. Dikkat edilirse bu şekilde bir okuyuş ile, harfe şiddet sıfatı verilmekte ve bu harfte bulunması gereken rihvet ve istitâle sıfatları kaybolmaktadır. Oysa bu harfte şiddet sıfatı yoktur; harfi sakin halde telaffuz ederken, sesin ve nefesin akması demek olan rihvet (yumuşaklık) sıfatı vardır. Eğer bu harfi cezimli olarak ( أضْ ) okurken, ses ve nefes akmıyor, tıkanıyorsa harf yanlış telaffuz ediliyor demektir.
Başlık: Mahreç
Gönderen: enfa - 02 Mayıs 2007, 17:22:31
telaffuz edemiyorsa ve yeni öğreniyorsa "dâ" şeklinde öğretilmiyor mu?
Başlık: Mahreç
Gönderen: Himmet - 02 Mayıs 2007, 17:26:10
O zaman dal gibi okunur ki mana yanlış olur..

60 küsür yaşında olanlar öğrendiler.Gayret etmek gerekiyor.Üzerinde durulunca mutlaka çıkarılır :x ..
Başlık: Mahreç
Gönderen: enfa - 02 Mayıs 2007, 17:28:22
bi süredir uğraşıyorum ama çıkartamayanlar var resmen "za" diyo.
Başlık: Mahreç
Gönderen: ankebut-57 - 02 Mayıs 2007, 17:31:20
Öğrenme esnasındaki yanlışları rabbim sevaba tebdil eder inşAllah. Gayret edelim bizler yeter ki!
Başlık: Mahreç
Gönderen: enfa - 02 Mayıs 2007, 17:35:38
Alıntı
Öğrenme esnasındaki yanlışları rabbim sevaba tebdil eder inşAllah.


inşaAllah onda şüphemiz yok ama hocalarımızın bir kısmı söyleyemeyen "da" desin diyor bir kısmı da söyleyemese de "za" desin deyince aklı karışıyor insanın nasıl öğreteceğimizi şaşırıyoruz.
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 08 Kasım 2007, 00:32:58
harfleriçerisinde telaffuzu en zorolan harftir ki dilin her iki tarafının azı dişlerine yatırılmasıyla çıkarılır diye geçer TAYYİBE de ve CEZERİDE eğer hatam varsa düzeltin lütfen.En iyi çıkaran zat hz Ömer efendimiz olduğu söylenir.
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: racül - 08 Kasım 2007, 03:29:32
Ben Hazreti Osman efendimiz diye duymustum..

Arapcadan baska dilde bu harf yokmus. Onun icin arapcaya dat dili derlermis. Bir kitabta dat dili konusan ülkeler diye bir ifade kullanmisti. Altinda mütercim de bu aciklamayi yapiyordu..
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: Fatihan - 08 Kasım 2007, 09:56:22
Öğrenmek için uygulamalı bir çalışma yapılması zaruri.

Öyleleri var neden böyle okunduğunun bilincinde değil.Fatiha Sûresinde "gayrilmeğzubi aleyhim veleddallin" diye okuyor bazıları.Birincisini yapıyorsun da ikincisini neden "da" yapıyorsun diyesi geliyor insanın. :dgnk
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 13 Kasım 2007, 14:58:52
içinizde şafimezhebinde olanlar varsa bu mevzuyu zan ediyorum ki onlar daha iyi izah ederler genellikle şafi mezhebindekiler böyle yapıyor
 
Öyleleri var neden böyle okunduğunun bilincinde değil.Fatiha Sûresinde "gayrilmeğzubi aleyhim veleddallin" diye okuyor bazıları.Birincisini yapıyorsun da ikincisini neden "da" yapıyorsun diyesi geliyor insanın. :dgnk
[/quote]
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: Fatihan - 13 Kasım 2007, 15:17:01
Şafi mezhebinde böyle bir şey var mı bilmiyorum ama arkasında namaz kıldığımız ve benim anlattığım şekilde okuyan İmamın kesinlikle Şafi olmadığını biliyorum...
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 14 Kasım 2007, 23:01:39
Allah dostlarından bir zat buyurur ki! İçini dışını bilmediğim kişilere namazımı teslim edemem. Malumu alinizdir ki imamda aranan bir takım vasıflar vardır bunlardan birkaçı fıkhı iyi bilmeli, kıraat ilmine sahip olmalı itikadı düzgün olmalı v.b  Ancak fetva arıyor isek böyle Ameller niyete göredir Hadisi şerifi ile amel edersek karşımıza ne çıkar?
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 14 Kasım 2007, 23:10:55
Arkadaşlar Kur'anı Kerimde dad harfi olan yerde harfin sıfatı lazımesi ve sıfatı arızasını değiştirecek şekilde okumak vebali muciptir çünki Tecvid alimleri harfimeddin olmadığı yerde uzatma yapmak Kur'anı kerime harf eklemek gibidir buna haramdır demişler öyle ise dad harfini mahracından yapamıyor diye başka şekilde okuyuşa sevketmenin vebali kimedir ve böyle yapmak haram değilmidir.Eğer uğraştığı halde harfi çıkaramıyorsa çıkarabildiği gibi okumalı ve daima azı dişleri ile dilinin heriki tarafını ezmelidir böyle yapmaya devam ederse kari muvaffak olur bi iznillah.
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: İsra - 15 Kasım 2007, 17:46:24
Halil Günenç hocanın büyük şafii ilmihalinde Fatihanın kabul olması şartlarında dad harfine dikkat çekerek şöyle yazmış:

Bir harfi başka bir harf ile değiştirmemesi.Mesela bir kimse "dad" harfini "za" harfine çevirerek okursa kıraatı sahih değildir.Çünkü Kur'an-ı Kerim'in hem nazmını hem namasını değiştirmiş olur. "dallin"kelimesi dalalete sapanlar manasını ifade ediyorsa "zallin" kelimesi devam edenler namansını ifade ediyor.

Fakat "ka" ile "ke" arasında bir uslup ile okursa (Arapların nütkettikleri gibi) Fatihaya halel vermez


bu kısmı tam anlayamadım
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: Fatihan - 15 Kasım 2007, 20:54:26

Fakat "ka" ile "ke" arasında bir uslup ile okursa (Arapların nütkettikleri gibi) Fatihaya halel vermez[/b]

İşte önemli olan kısım burası buradaki harf dad harfidir.Bunu tutup tam olarak böyle yazıldığı gibi zallin şeklinde okumak elbette yanlıştır..

Ben bu kaynaktan şunu anladım Şafi Mezhebine has ayrı bir okuma usülü yok.Mahreç mahreçtir.Hakkıyla çıkarabilmek lazım.Yanlışım varsa düzeltilsin.

Ama bir arkadaş:

Öyleleri var neden böyle okunduğunun bilincinde değil.Fatiha Sûresinde "gayrilmeğzubi aleyhim veleddallin" diye okuyor bazıları.Birincisini yapıyorsun da ikincisini neden "da" yapıyorsun diyesi geliyor insanın. bu şekildeki misalime bunu Şafi Mezhebinden olanlar daha iyi açıklayabilir dedi onu anlayamadım.İsra'nın verdiği kaynağa göre bir farklılık yok...
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: İsra - 16 Kasım 2007, 03:08:15

Alıntı
Ben bu kaynaktan şunu anladım Şafi Mezhebine has ayrı bir okuma usülü yok.Mahreç mahreçtir.

ama şunu belirtiyim "gayrilmeğzubi aleyhim veleddallin"
bu şeklide okunmuyor gayrılmeğdubi aleyhim veladdalin olarak okunuyor
 yani dad olarak okunuyor

bazıları bariz bir şeklide "velezallin" olarak okuyor buda  yukarda hocanın dediği gibi kelimenin manasını değişitiriyor buna dikkat etmek lazım
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: Fatihan - 16 Kasım 2007, 09:28:00
"gayrılmeğdubi aleyhim veladdalin " Bu şekilde okumak yanlış değildir.Adam çıkartamıyorsa bu şekilde okuyabilir.Şafilerde böyle okuyor herhalde.

"gayrilmeğzubi aleyhim veleddallin" bu şekilde okumak yanlıştır.Gayrilmeğzubi de oradaki dad harfini hakkını vererek çıkartabiliyorsa bir kişi, veleddallin de de aynısını yapabilir.Ama yok gayrilmeğzubi diye tam bu yazdığım gibi çıkartıyorsa bu yanlıştır.

Harfleri değiştirmek elbetteki manayı bozar...
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 16 Kasım 2007, 20:04:28
ARKADAŞLAR ARANIZDA KURRA HAFIZ TANIYANINIZ VAR İSE EN SĞLIKLI BİLGİYİ ANCAK ONDAN ALABİLİRİZ ANCAK KIRAAT HUSUSUNDA BİRKAÇ ESER TAVSİYE EDEBİLİRİM( TAYYİBE TAYYİBEYİDE GÜNÜMÜZDE SADECE KURRA HAFIZLAR OKUYOR BİLGİNİZE,HASAN HÜSEYİN VAROL DİYE KONYADA YAŞAYAN TÜRKİYEDE KIRAAT ALİMİ BİR ZATIN YAZDIĞI KARABAŞ TECVİDİ, MARMARA İLAHİYAT PRF.İSMAİL KARAÇAM KUR'ANI OKUMA USULLERİ)
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 16 Kasım 2007, 20:07:30
Fakat "ka" ile "ke" arasında bir uslup ile okursa (Arapların nütkettikleri gibi) Fatihaya halel vermez[/b]

BU KONUDA DEVREVE AŞER-İTAKRİP İLMİNİ OKUYAN KURRALAR GİRERKİ ÇÜNKİ OKUYUŞ USULLERİNİ(LEHÇE) ANCAK ONLAR BİLİR.ARAMIZDA OLAN VARSA AÇIKLASIN LÜTFEN.
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: müteallim - 16 Kasım 2007, 23:43:24
gaf ile kef bir biribden incelik ve kalinlik farki ile ayrilir.
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 17 Kasım 2007, 00:02:55
doğru bu konuda haklısın ancak aşere-i takribe göre fatihada kıraatı asımın hafs rivayeti sıradal mustegım diye okur ancak başka kıraat imamı sad zıradal müstegım diye okur
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 17 Kasım 2007, 00:09:36
hattı zatında bu mevzu baya uzun en basitinden Asım hazretlerinin birinci ravisi Ebu bekri Şu'be hazretleri muttasıl ve munfasılda 3 elif med eder halbuki ikinci ravisi hafs hazretleri 4 elif med eder. kaldı ki bu ravilerin ikişer tane de tarikleri var yani anlıyacağınızuzun ama biz ancak yüzeysel elealabiliyoruz böyle konulara duyarlı müslümanların olduğunu öğrenmek ne güzel Allah Cümlemizi Kendini bu yola Kur'an yoluna adamış insanlardan ve hizmetlerinden ayırmayıp Kemiyetimizi artırıp Keyfiyyetinide içine idhal eylesin.
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: İsra - 17 Kasım 2007, 02:02:16
anlayamadığım bir nokta var

arabistandaki  okullarda ,kabe  imamları ve hafız abdulbasit abdussamed  "dad" olarak okuyorlar harfi

ama karabaş tecvid kitabında sizinde tarif ettiğiniz şeklide çıkarılır diyor bu nasıl oluyor işin içinden çıkamadım
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 17 Kasım 2007, 14:44:01
Arapların ağız  ve dudak yapıları farklı olduğundan araplara mişver (deve)dudaklı denir dolayısıyla bazı harfleri kendi ağız yapılarına göre çıkarıyorlar. ancak anların böyle okumaları doğru olduğu manasına gelmez ki! Hz Aişe validemiz ''Rasülüllah Kur'anı Kerimi okurken harfler tek tek sayılırdı'' buyuruyor.
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: Lika - 17 Kasım 2007, 19:33:00
Şüphesiz biz onların: "Kur'an'ı ona ancak bir insan öğretiyor" dediklerini biliyoruz. Kendisine nisbet ettikleri şahsın dili yabancıdır. Halbuki bu (Kur'an) apaçık bir Arapçadır. Nahl Suresi 103

Kur'an-ı Kerim Arapçadır.Arapların dil,dudak yapılarını öne sürerek böyle bir varsayım ortaya atmak hiç doğru değil.Şimdiye kadar kendilerinden Kur'an-ı Kerim tilaveti dinlediğimiz hiç bir arap kardeşimizin de dilinde herhangi bir tutukluk,fesahetten uzak bir hal gözlemlemedik..Ki birçoğu da küçüklükten itibaren hafız olarak yetiştirilmiştir..

Meşhur bir sözdür,Kur'an-ı Kerim Mekke'de nazil oldu,İstanbul'da yazıldı,Mısır'da okundu...İnce nüanslar var bu sözde...Mısırlı meşhur hafızlardan İsra kardeşimizin bahsettiği Abdulsamed'in Duha suresini dinleyiniz..

Bakınız Duha diyoruz,Zuha diyen yok..

Harf kaidelerde Dad olarak geçer ancak ilgnç farklı bir sesle okutulur..Ve şimdiye kadar da öğreten hocalar dışında harfi bu şekilde çıkaran birine denk gelmedik..Ve bilhassa Fatiha suresinde bu durum bariz görülmekte,mana değişmektedir!

Zaallin diye okunan kelimeninin Zı harfinden ne farkı kalır?

Dal ile ayrılması gerek deniyor,Dal ince bir harftir zaten,Dad ise kalın...

Tıpkı Zal ın ince olması ile Zı nın kalın olması gibi..

Yıllardır bu fikir ayrılıkları devam ediyor zaten...Bizim bu söylediklerimizle de değişmeyecek hiç kuşkusuz...

Ancak lütfen şuna dikkat edelim...

Birincisi Arap kardeşlerimiz hakkında konuşurken biraz dikkat edelim..Zira Hz.Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem ve Sahabe-i Kiram Efendilerimiz Araptı!..


Diğer bir husus ise şöyle bir düşünelim insanlara yapamayacakları kaideleri öğretirken bunu yapamadıklarında içine düşebilecekleri hataları da öz önüne alalım...

Karşılaştığım birçok insan bu harfi çıkaramadığında Zaallin diye okuyor,ve anlam tamamen değişiyor...

Fasih arapça ve dahi Arapça kaide uzmanlarına sorunuz Daallin ile Zaalin arasındaki anlam farkını..

Kur'an-ı Kerim öğreten bir kardeşimiz Dad harfine gelince ben bildiğim halde şu an çıkaramıyorum demişti!

Hocalarda bile bariz bir şekilde Daallin değil,Zaallin şeklinde okunduğunu ve anlamında değiştiğini gördük!

Aman dikkat!
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: Lika - 17 Kasım 2007, 19:39:23
Kabe İmamları Cüz 1 (http://video.google.com/videoplay?docid=-4134765905857486596&q=KABE+iMAMLARI+HATiM+SETi+C%C3%9CZ-1&total=1&start=0&num=10&so=0&type=search&plindex=0)


Abdul basit Abdul Samed ,Duha Suresi okuyuşu (http://video.google.com/videoplay?docid=2068776128171375987&q=abdulsamad+duha&total=5&start=0&num=10&so=0&type=search&plindex=0)

Bahsettiğimiz okuyuşları buradan dinleyebilirsiniz

Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 17 Kasım 2007, 20:54:34
kardeş öncelikle şunu söylemek isterimki Elhamdülillah şu hadisi şerifi ve manasını iyi biliyorum ''Yuhibbul araba selesen'üç şeyden dolayı arabı seviniz) 1.Ene arabun(Ben arabım) 2.El kur'enu Arabun( Kur'an Arpçadır) 3. Lisanul ahireti arabun( ahiret lisanı arapçadır)  fikir ayrılığı demişsin kıraat ve maharici huruf hakkında ve mahraçlar hakkında ihtilaf mı var ki? artı hangi arabi kitapta olduğunu unutmama rağmen şöyle bir ibare hatırlıyorum 'ğalizul meşeviri''manası kalın dudak ancak lugata baktığımızda meşevvir mişver kelimesinden gelir deve dudağı manasınadır araştırabilirsin deve dudakları kalındır ve  deve arap yarımadasının iklimine en elverişli hayvandır  ve arapların en çok kullandığı kara aracıdır burada bir teşbih vardır şöyle bir söz vardır derler ki Teşbihte hata olmaz ancak hatasız teşbih de olmaz. senin dediğin gibi kelimeleri yazıldığı gibi okuyan kişi zaten hata etmiştir neden Elhamdülillah acizane Kur'anı Kerimi aşere ilmine vakıf hocalardan öğrenmiş bulunmaktayım  hocalarım lisanımızda bulunan kelimeleri harfin mahracına göre çıkarır ve bize misal olarak hatalarımızı göterirdi. muallim demek ilmi zorlukla  ve meşakkatle öğrenmiş alim kimse manasına gelir öyle mi Çünki bu kelimenin geldiği bab tef'ul babıdır ki binası tekellüf içindir.o zaman muallim nasıl olurda ben okuyorum ama çıkaramıyorum demesi hata ile iştiğal değil midir.  sen beni yanlış anlamışsın kardeşim son olarak şu hadisi Şerifi hatırlatmak isterim ki:Rubbe telin yelanuhül kur'anı ( Nice kur'an okuyucuları vardır ki Kur'anı kerim ona lanet eder.)  acaba bu hadisi şerifin muhatabı kim olaki?
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 17 Kasım 2007, 20:55:56
 düzeltiyorum meşefiri(meşevir değil)
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: mustantık - 17 Kasım 2007, 21:03:41
en basit arap kardeşlerimizden dinlediğimiz kadarıyla demişsin iyi dinlememişsin çünki vav ince ancak bir daha dinlerken abdüssamedin vavı çıkarışına bi dikkat et ne  kalın mı okuyor ince mi arapların okuyuşlarında ki güzellik insanı kendinden geçirdiği için ne güzel okuyor demekten kendimizi alamayız ancak mahreclere hiç dikkat etmeyiz öyle değil mi? demek istediğimi anlıyacaksın
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: rahname - 17 Kasım 2007, 21:36:19
Açıklamalarınız için teşekkür ederiz.
Harflerin tashıhı sırf dad ilede değil birde bütün harflerin ayrı sıfatları var.Yani Anlaşılan o ki biz  burada tartışıp bir neticeye varmayız. Zamanında Kurra İmamları okuyuşları ile neticeye varmışlar.
 Mahareci Huruf yazı ile anlatılacak bir husus değil. Zira latin harfleri ile arabca harfleri anlatmak zor.Harflerin çıkış yerlerini veya tam yerinden çıkararak okuyamayanların  harflerin nasıl okumaları gerektiğini bizzat ehlinden müşahede ederek öğrenmelerini  tavsiye ederim.


KIRAAT İLMİNİN DOĞUŞU:
Kıraat İlminin doğuşunu ve kıraat ihtilaflarının temelde nelere dayandığını iyi kavrayabilmek için, Hz. Ebu Bekir devrinde cem edilip MUSHAF haline getirilmiş olan Kur’an ayetlerinin, Hz. Osman devrinde teksir ve istinsah ettirilirken (çoğaltılırken) ve çeşitli beldelere gönderilirken dikkat edilen bazı önemli hususlara işaret etmek yerinde olacaktır.
Ashab-ı Kiram, Hz. Peygamberden kıraati farklı vecihlerde telakki etmiştir. Ashap, Allah Rasulünden her sene Cebrail ile karşılıklı birbirlerine Kur’an ayetlerini nasıl ve ne şekilde okuduklarını tespit ediyorlardı. Ayetlerin her çeşit okuyuşunu öğreniyorlardı. Onlardan bir kısmı “bir harf” üzerine, bir kısmı da “başka bir harf” üzerine okuyordu.(18) Daha sonra bunlar, çeşitli beldelere dağılarak, halka Kur’an’ı Hz. Peygamberden duydukları şekilde öğretiyorlardı.(19) Bu yeni öğrenenler arasında, Hz. Peygamberin, ”Şüphesiz bu Kur’an yedi harf üzerine inmiştir. Ondan kolayınıza geleni okuyunuz”(20) şeklindeki müsaadesinin ruhuna vakıf olmayanlar vardı. Nitekim bu husus, Hz. Osman devrinde vuku bulan Azerbaycan seferinde açıkça göze çarpmaktadır. Bu sefere katılan Suriyeli ve Iraklı askerlerin, kendi kıratlarının doğruluğu hususunda birbirleriyle ciddi münakaşa etmelerine yol açmıştır.
Ordusunu güçlükle yatıştıran kumandan Huzeyfe, sefer dönüşünde derhal meseleyi Halife Osman’a intikal etmiştir. Bunun üzerine Hz. Osman, Hz. Ebu Bekir döneminde cem edilen ve zamanla peygamber zevcesi olan Hz. Hafsa’ya intikal eden MUSHAF’ı istemiş ve Zeyd bin Sabit başkanlığında kurulan bir komisyona, bu mushafı teksir ve istinsah etmelerini istemiştir.
Halifenin emri ve talimatı gereğince çalışmalarını çok ciddi bir şekilde sürdüren bu heyet, kendilerine teslim edilen bu mushafı teksir etmişlerdir. Aynı zamanda sağlam ve sika kimselere de muracaat edilerek yapılan bu teksir ve istinsah işinde, bir kelimede ihtilafa düşüldüğünde Kureyş lehçesiyle yazılmış (21) ve yedi harf dairesinde değişik kıraat vecihlerine müsait bulunması için de kelimelere nokta ve hareke konmamıştır.(22)
Rivayetlerde beş veya yedi adet olarak teksir edildiği bildirilen Kur’an nushalarından her biri merkezi durumda olan Mekke, Şam, Kufe, Basra, Yemen ve Bahreyne gönderilmiş ve İmam adı verilen Nusha ise Medinede bırakılmıştır.(23) H. 25. yılında vüku bulan (24) bu önemli olayda, bu nushaların hattına ve tertibine uymayan diğer nushaların, halifelikçe yakılması istenmiştir.(25)

Hz. Osman adı geçen şehirlere yalnız Kur’an nushalarını göndermekle kalmamış, bunların kıraat şekillerini öğretecek kimseleri de vazifeli olarak göndermiştir. Zeyd bin Sabit Medine’de görevlendirilmiş, Abdullah bin Sait Mekke’ye, Muğire bin Şihap Şam’a, Ebu Abdurrahman es-Sülemi Kufe’ye, Amr bin Kays ise Basra’ya gitmişlerdir.(26)
Gerek Medine’de bulunan, gerek özel olarak bazı beldelere Kur’an öğretmeni sıfatıyla gönderilen veya çeşitli vesilelerle başka beldelere göç eden Kurra sahabi, o beldelerde yaşayan insanlara, Kur’an’ı bizzat Hz. Peygamberden aldıkları şekilde öğretmeye devam ettiler.(27) Tabiin halkasını meydana getiren topluluk da sahabeden öğrendikleri gibi okudular.(28) Böylece her beldede sahabenin rihle-i tedrisinde pek çok hafız ve kurra yetişti ve zamanla bazıları bulundukları beldelerin kutbu, direği oldular. Hatta içlerinden bir kısmı kıratta bizzat USTAT telakki edildiler





KIRAAT İLMİ VE KURRÂ'


Kur'an ilmi, "Tefsir" ve "Kıraat" olmak üzere ikiye bölünür. Tefsiri gördük. Şimdi de kıraat ilmine girelim. İslâm uleması tefsir ilmine olduğu kadar kıraat ilmine de büyük ehemmiyet vermiştir. Bu hususta nice eserler kaleme alınmıştır. Kur'an'ın mânasını anlamak ve onu okumak meseleleri her asırda önde gelmiştir. Bu maksadın gerçekleşmesi için müsesseseler kurulmuştur. Kur'an'ın muhtelif vecihlerle okunmasını öğreten müesseselere "Dâri Huffâz, Dâri Kurrâ denir. Her halde Kur'an'la kıraatla uğraşan "Dari Kurra" gibi müessese bulunduğu için olacak ki, ayrıca tefsir ile uğraşanlara "Dari Tefsir" denilmemiş de tefsir Medresede Fıkıh ile okunmuş, Hadîs ilmi okunan medreselere de "Dârül-Hadîs" denilmiş. Bir çok vakfiyelerde "Hadîs ve tefsir ilimlerini okutmak için Darül Hadîs yaptı'' tâbiri geçer.
Kurra kelimesi kıraattandır. Kıraat, okumak ve tilavet manasınadır. Okuyana Kâri' denir, cem'i Kurra'dır. Kurra, Kur'an'ı ezberleyen hafızlar ve onu başkalarına öğretmekle tanınmış kimselerdir. Bir de "Karrâ" kelimesi vardır ki, tecvit ve tertil üzere güzel okuyan kimseye denir: Tilâvet ve tertil, kıraat manasınadır. Kur'an hakkında hepsi kullanılır.
فقرأوا ما تيسر من القرآن - واذاقرأ القرآن فاستمعوله  
"Fakraû mâ Teyessera minel Kur'anı ve iza Kuriel-Kur'anu Festemiû lehu" Tilâvet, Kür'an-ı Kerim okumak manasınadır.
Tertil ise güzel, uygun ve hoş bir sada ile tane tane okumaktır. "Retl" maddesi bir şeyi inci dizisi gibi lâtif şekilde, münasip bir üslûpta muntazam kılmaktır. (ورتل القرآن ترتيلا  "Ve rattilil-Kur'ane tertilen.") İşte usulüne muvafık
surette Kur'an okuyanlara Kurra' denir. Ahdi Risalette meşhur olan Sahabei Kurra' şunlardır:
Hazreti Osman, Hazreti Ali, Übey ibni Kâ'b, Zeyd ibni Sabit, Abdullah ibni Mes'ud, Ebüd-Derda', Ebu Musa El-Eş'arî.
Sonra, "Tabiîn Devri" gelir. Bunların zamanında kıraatlar tesbite başlanmış, tefsir ve hadîs gibi Kıraat ilmi de tedvin olunmuş ve müstakil bir ilim halini almıştır. Daha sonra kıraatlar öğrenilen şahıslara nisbet olunarak onların namiyle anılmaya başlanmıştır.
Tabiînden olan meşhur Kurra' şunlardır:
Medine'de: Saîd ibni Müseyyeb, Urve, Sâlim ve Zöhri.
Mekke'de: Atâ', Mücahid, Tâvus, İkrime.
Basra'da: Âmir, Nasr bini Âsım, Yahya bini Ya'mer.
Kûfe'de: Alkame, Esved, Mesruk, Said bini Cübeyr, Şa'bî ve Nahaî.
Şam'da: Mugire bini Ebî Şihab vesaire.
Asıl meşhur Kurra' bunlardan sonra gelir:
1- Medine'de Nâfi' bini Abdur-Rahman (H. 169/M. 785), kıraati meşhurdur. Bunun râvileri Kâlûn (H. 220/M. 830), Verş (H. 197/M. 812)'dir.
2- Mekke'de Abdullah ibni Kesir (H. 120/M. 737) ve Humeyd (H. 291/M. 903) vardır.
3- Kûfe'de Hamza bini Habib (H, 156/M. 772), Ali bini Kisaî (H. 189/M. 804) ve A'meş meşhurdur.
A- Basra'da Ebu Amr ibni Alâ (M. 154/M. 770), Âsim bini Behdele (H. 128/M. 745) ve Yakup yetişmiştir.
5- Şam'da Abdullah ibni Âmir (H. 118/M. 736) gelmiştir. Ve kıraatta imam olan yedi Kurra' bunların içindendir ki onları şöyle sıralayalım:

1- İbni Kesîr- Mekke.
2- Nafi' -Medine.
3- İbni Âmir -Şam. 4-Ebu Amr - Basra.
5-Hamza-Küfe.
6-Kisaî-Küfe.
7- Âsım - Küfe.
İşte mütevatir olan yedi kıraat sahipleri yedi Kurrâ' bunlardır.
Bizim kıraatimiz Hafs rivayetiyle Âsım kıraatidir. (Ebu Ömer Hafs bini Süleyman (H. 180/M. 796).
Başlık: Ynt: Mahreç
Gönderen: Fatihan - 07 Aralık 2010, 00:29:18
Bu konuda ayrıntılı malumat için:
Fakihlerin (ض) Dad Harfi Hakkında Söylediklerinden Bir Kısmı (http://www.sadakat.net/forum/talim_ve_tecvid_ilimleri/fakihlerin_1590_dad_harfi_hakkinda_soylediklerinden_bir_kismi-t51674.0.html)