Sadakat islami Forum
FORUM AKTİVİTELERİMİZ => HATİM FAALİYETLERİMİZ => DUA ZAMANI => Konuyu başlatan: sedat_islam - 11 Aralık 2004, 15:44:13
-
İslâm âleminde kan ve kelepçe:
Biri sıcak, diğeri buz gibi. Biri şehadetin, diğeri esaretin sembolü. Kan, kelepçeye direncin neticesi; kelepçe, kana giden yolun habercisi. İslâm âleminde akan kanlar, taze canlar için kurban; takılan kelepçeler, hakiki hürriyet için dualar hükmüne geçecek. Buna şüphe yok!
Kanlı ve kelepçeli günler yeni bir dua hamlesi yapmamız gerektiğine de işaret. Zira, bazı duaların vakitleri olduğu gibi, bazı vakitlerin de kendileri mahsus duaları vardır. Her musibet bir duanın vaktidir. Yağmursuzluk, yağmur duasının; güneş ve ay tutulmaları, husuf ve küsuf namazlarının vakitleri olduğu gibi...
Dua bir ibadettir, ibadetlerin meyvesi ise ahirette elde edilir. Dualarda her ne kadar dünyevî maksatlar, sıkıntılar, arzular dile getirilse de, sırf bunlar için dua edilmez.
Dünyevî maksat ve sıkıntılar bazı duaların ve ibadetlerin vakitleridir. Duâ ve ibadetin neticesi âhirete baktığı için, sırf Yaratan'ın rızası için yapılırlar.
Belâ ve musibetlerin istilâsı ve muzır şeylerin musallat olmaları, bazı duâların hususi vakitleridir. İnsan o vakitlerde aczini, fakrini anlar ve ihtiyaçlarını karşılayacak, düşmanlarını ve sıkıntılarını bertaraf edecek Zât'ı idrâk eder, Duâ ile, niyaz ile Mutlak Kudret sahibi olan Rabbi'nin kapısını çalar.
Dualar kabul olmuyor mu?
Eğer belâların ve musibetlerin istilâsı zamanında çokça dua edildiği halde belalar ve musibetler ortadan kalkmıyorsa, bu, duanın kabul edilmediğinin değil; duanın vaktinin bitmediğinin alâmetidir.
Zira ("Bana duâ edin, size icabet edeyim) (duanıza cevap vereyim) (Gâfir (Mü'min )sûresi:60) mealindeki Kur'anî hitap her duaya cevap, verildiğini bildiriyor. Demek ki; her duaya cevap vermek var, fakat duayı kabul etmek ve duada zikredilen matlubu ve isteği aynen kabul etmek Hakk Teâlâ'nın hikmetine bağlıdır.
-
Bela ve musibetler ya imtihan icin ya terfi derece icin veya insanlar islamdan kur´an dan sünnetden uzaklasdiklari icin gelir.Su andaki islam ülkelerindeki sikinti bana öyle geliyorki islama ve kur´ana hürmet kalkdigindan ve zamaninda kendilerine verilen nimetin kiymetini bilmediklerinden dolayidir.Amma bu demekdegildirki üzülmeyecegiz tabiiki icimiz kan agliyor düa edecegiz insaAllah bu sikintida gecer huzura kavusurlar.
DUÂNIN ÂDÂBI
Duânın on âdâbı vardır:
1- şerefli vakitleri aramak: Sene içerisinde arefe günleri, Ramazan ayı, cum’a günü ve geceleri, seher vakti ... gibi.
2- şerefli hâllerden istifâde etmek: islâm ordusu ile küffâr ordusunun karşılaştığı zamanda ve ezan ile kâmet arasında, oruçlu iken, secde hâlinde...
3- Kıbleye dönerek ellerini kaldırıp duâ etmek: ibn Abbas’ın rivâyetinde; «Resûl-i Ekrem duâ ettiği zaman iki elini birleştirir ve avuçlarının iç kısmını yüzüne doğru çevirirdi».
4- Duâyı gizlice yâni hafif sesle yapmak: A’râf sûresinin 55. âyetinde Rabbimiz: «Rabbinize gönülden gizlice yalvarın.» buyuruyor.
5- Duâda yapmacık sözlerden sakınmak: Duâ eden tevâzu ve huşû içinde istemeli ve külfetli sözlerden kaçınmalıdır.
6- Huşû içinde Allâh’tan korkarak ve kabûlünü umarak dua etmek: Rabbimiz: “Onlar iyi işlere koşarlar, sevâba rağbet ve ikâb (azab)dan korkarak bize duâ ederler.” (Sûre-i Enbiyâ, 90) buyuruyor.
7- Duâda azimli ve Allâh’a karşı hüsn-i zânda bulunmak: Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) «Sizden biriniz duâ ettiği zaman kabûl olunacağına büyük ümit beslesin. Çünkü onun kabûlü Allah için kolaydır.» buyurmuştur. Süfyân bin Uyeyne (rh.); «Kimsenin kusurları kendisini duâ etmekten alıkoymasın. Çünkü Allâh (c.c.) en kötü mahlûk olan şeytanın bile duâsını kabul etmiştir.» «Rabbim! (insanlar) dirilinceye kadar bana mühlet ver» diye duâ edince, «Vakt-i ma’lûma kadar bekletilenlerdensin; sana muayyen bir zamana kadar müsâade edilmiştir.» (Sûre-i A’râf: 14,15) buyurmuştur.
8- Duâyı tekrar ile ısrâr etmek: ibn Mes’ûd (r.a), Peygamberimiz (s.a.v.) hakkında «Duâ ettiği zaman üç kere duâ eder, Allâh’dan bir şey istediği zaman üç kere isterdi.» buyurmuştur.
9- Duâya hamd ve salavât ile başlamak: Peygamberimiz (s.a.v.) “Allâh’tan bir şey dileyeceğiniz zaman, Salavât-ı şerife ile başlayın. Zîrâ Allâhü Teâlâ iki dilekten birini kabul edince diğerini reddetmeme hususunda daha keremlidir (bir duâyı kabul edince diğerini de kabul eder).” buyurmuştur.
10- Duânın kabul olmasında en kuvvetli âmil batınî edebtir: O da tevbe etmek, helâlleşmek ve bütün himmetini Allâh’a bağlamaktır. (ihyâ)
-
Teşekkürler hocam
-
Dua Eden Adama Hazreti Musa’nın Acıması ve Hazreti Allah’ın Hazreti Musa'ya Cevabı
Musa (a.s), Allâhü Teâlâ hazretlerine dua eden, çok yalvaran ve tazarru eden bir kişiye rastladı.
Musa (a.s), (o kişinin hâline bakarak acıdı ve kendi kendisine);
- "Eğer bu adamın haceti benim elimde olmuş olsaydı; elbette onu yerine getirir(ve ihtiyacını giderir)dim," dedi.
Musa (a.s)'ın böyle şeyleri kalbinden geçirmesi üzerine Allâhü Teâlâ hazretleri Musa (a.s)'a) vahyetti:
- "Ey Musa! Ben ona karşı elbette senden daha çok merhametliyim! Lakin o bana dua ediyor; ama onun bir koyunu var ve onun kalbi hep koyunundadır. Hâlbuki ben, diliyle bana dua edip, kalbi benden başkasında olan kişinin duasını kabul etmem!" buyurdu.
Musa (a.s), adama bunu hatırlattı. (Ve bu konuda ona öğüt verdi.)
Adam da bütün kalbiyle Allâhü Teâlâ hazretlerine yöneldi. Ve duası kabul olundu. Haceti yerine getirildi.
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:619)
-
Allahu Teala dualarımızı kabul eylesin...amin...
-
"Deki; Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var."
(Furkan suresi 77.Ayet)
"Rabbimiz buyurduki: Bana dua edin size cevap vereyim."
(Mü'min suresi 60. Ayet)
-
tessekur ederiz
-
Dua Eden Adama Hazreti Musa’nın Acıması ve Hazreti Allah’ın Hazreti Musa'ya Cevabı
Musa (a.s), Allâhü Teâlâ hazretlerine dua eden, çok yalvaran ve tazarru eden bir kişiye rastladı.
Musa (a.s), (o kişinin hâline bakarak acıdı ve kendi kendisine);
- "Eğer bu adamın haceti benim elimde olmuş olsaydı; elbette onu yerine getirir(ve ihtiyacını giderir)dim," dedi.
Musa (a.s)'ın böyle şeyleri kalbinden geçirmesi üzerine Allâhü Teâlâ hazretleri Musa (a.s)'a) vahyetti:
- "Ey Musa! Ben ona karşı elbette senden daha çok merhametliyim! Lakin o bana dua ediyor; ama onun bir koyunu var ve onun kalbi hep koyunundadır. Hâlbuki ben, diliyle bana dua edip, kalbi benden başkasında olan kişinin duasını kabul etmem!" buyurdu.
Musa (a.s), adama bunu hatırlattı. (Ve bu konuda ona öğüt verdi.)
Adam da bütün kalbiyle Allâhü Teâlâ hazretlerine yöneldi. Ve duası kabul olundu. Haceti yerine getirildi.
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:619)