Sadakat islami Forum

EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK => EVLİLİK VE AİLE => Konuyu başlatan: Tuğra - 25 Mart 2008, 14:40:11

Başlık: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: Tuğra - 25 Mart 2008, 14:40:11
Yeditepe Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli, uzun ve mutlu evliliğin sırlarını anlattı.

İşte evlenirken dikkat etmeniz gerekenler

Eşinizi seçerken fiziksel görünüşü den çok ruhsal ve kişilik sağlığıyla değerlendirmeye çalışın.

Nişanlılık sürenizi 1 yıldan az tutmayın. Evliliğe seçeceğiniz adayların olayları yargılayış ve değerlendirme kriterlerinin size uyup uymadığını tartın. Şu an için kişiliklerimiz farklı ama ileride belki değişir, demeyin.

Eğer evlilik öncesi çok kavga ediyorsanız evlenmeyin çünkü kavgalar aynen devam edecektir.

Eğer evlilik öncesi bir kerecik bile olsa şiddet gördüyseniz asla o kişiyle evlenmeyin.

İdeal ve hayallerinizden çok realist olarak maddi manevi durumunuzu anlatın.

Sizi hangi özelliğinize bakarak eş olarak seçtiğini öğrenin.

Aşırı kıskanç, kısıtlayan ve sizi denetleyen bir partner ileride de sorun oluşturacaktır.

Saygıyı asla eksik etmeyin.

Onun cep telefonu ya da bilgisayarını asla karıştırmayın.

Evlilik öncesi evliliğinizin nasıl olabileceğini açıkça konuşun.

Gençler teknolojiyle ilgilenen eş istiyor

Yeditepe Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli,  çiftlerin aynı iletişim araçlarını kullanmalarını tavsiye etti. Verimli, "İletişim araçlarıyla iç içe yaşayan gençler, hisleri ve duygularına hakim olamıyor. Hatta sadece içgüdüleriyle evlilik kararı verebiliyorlar. Gençlerin evliliğe bakış açısı değişti. Teknolojik aletleri, hayatlarının bir parçası olarak gören gençler, iletişim araçlarını kullanmayan bireylerle evlenmek istemiyor" dedi.

Evlenme yaşı düşüyor

Evlenme yaşı düşüyor
Evliliğin,sevgi, iletişim becerisi, kişilik değerleri, tahammül, paylaşım, keyif alma ve saygı üzerine kurulmasını öneren Verimli,
" Üniversiteye yeni başlayan kişilerin evlenmeye hazırlandığını görüyoruz. Fakat, bu yaştaki bireyler, tecrübesizdir. Ülkemizdeki yanlışlardan biri de budur. Hep deneyimsiz olduğumuz anlarda en önemli kararları almak zorunda bırakılırız. Meslek seçimlerimiz de bu dönemlere gelir" ifadelerini kullandı.

15-23 yaş aralığında evlenen kişilerin, büyük bir kısmının pişman olduğuna değinen Verimli, "Evlilik kararı zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki gelişim tamamlandıktan sonra verilmelidir. Kendini tanımayan ve büyüme sürecini tamamlamamış kişiler evlilik kararı vermemelidir" dedi.

mynet
Başlık: Evlenmeyi Düşünenlere
Gönderen: Lika - 05 Kasım 2008, 21:00:42
Evlenmeyi Düşünenlere

Evlenmek Şart mıdır?

Kimse Robinson Crusoe değildir. O bile bir dost bulduğunda sevinçten zıplamıştı. Kendi başına da dünyanın en huzurlu insanı olan ve hatta doğrudan Rabbine muhatap olabilen Peygamberimiz (a.s.m.) bile, bazen eşine “Yâ Âişe, konuş benimle!” dermiş, kitaplarda böyle nakledilir. Konuşmak, paylaşmak ve yardımlaşmak bu zorlu imtihan dünyasına tek başına gelen insanın en büyük ihtiyacıdır belki de.

Zaten evlilik, değil bu insanî ve ulvî ihtiyaçları, insanın en temel ihtiyaçlarını—barınma, beslenme ve üreme—dahi karşılayan bir kurum olduğu içindir ki, tartışmasız her asırda, her kültürde el üstünde tutulmuş, şart gibi görülmüş, hatta kutsanmıştır. Gelin görün ki, en fazla şikayet edilen kurumdur da aynı zamanda. Bir problemi olan, işleri yolunda gitmeyen, gençliğindeki ideallerini yakalayamamış kişiler, evliliğinden şikayet ederler genellikle. Sanki bekârlığında çok mutluymuş gibi, sanki bekâr kalsa ideallerine ulaşacakmış gibi. Hem evlenir, hem şikayet ederler; hem şikayet eder, hem de evlilikten vazgeçmezler. Olan da bekâr gençlere olur. Kafalar karışır: “Evlenmesek mi?”

Siz bakmayın onlara. Hatta bana da bakmayın siz, bazen ben de “Bekâr bayan yarımdır, evlenince tam olur. Bekâr erkek yarımdır, evlenince tamamen biter” gibi espriler yaparım ama, bal gibi biliyor, açıkça da görüyorum ki; bekârlık yıllarımda hedefsiz ve sonuçsuz bir koşturmaca hâlinde geçen hayatım, evlenince, bir tezgahın başına oturup üretime başlamak gibi bir değişim geçirdi ve maddî, manevî, sosyal sahalarda bugüne dek ne ürettiysem, hep evlendikten sonra oldu. (Eşime buradan teşekkürler!) Eski resimleri karıştırdığımda zaman zaman kendi kendine konuşan, yalnızlık sebebiyle arada kasvete dalan o genci görüp bugünkü hâlime şükrediyorum.

Geçenlerde Ulusal Psikiyatri Kongresi’ne katılmıştım. Epeydir görmediğim birçok meslektaşım ve dostumla görüştüm. Son katıldığım kongreden bu yana peşpeşe iki çocuğum daha olduğu için benimle sohbet eden arkadaşların konuşmaları evlilik, çoluk-çocuk gibi konulara yöneldi genellikle. Benim de dikkatim bu konuya çevrildi tabiî. Kim evlenmiş, kim bekâr kalmış, kim boşanmış, kimin kaç çocuğu var? Dikkat ettim, kim ki evlenip yuva kurmuş; daha huzurlu, daha verimli, hedeflerini gerçekleştirmiş. “Nasılsın?” diye sorunca gevrek gevrek gülerek “İyii” diyor. Kim ki düzenli bir aile hayatı kuramamış; huzursuz, şaşkın, meslekî yönden de verimsiz, başıboş dolanıyor. “Yaa, bildiğin gibi işte, birşey yok, ne olsun?”

Peki, evleneceğiniz kişiyi nasıl seçeceksiniz?

Önce Ne İstediğinizi Belirleyin

“Ne iş olsa yaparım abi” diyen birinin, iyi ve uygun bir iş bulması çok zordur malûm. Hatta iş bulması bile zordur. Oysa kişi ne istediğini belirlese, aradığını bilmenin rahatlığı ile çok daha kolayca bulabilir. Evlilik için de böyledir bu. Nasıl biriyle evleneceğine karar vermek, işin yarısını halletmek demektir. Ama bunun için de tabiî önce kendi kişiliğinizi, yönelimlerinizi ve ihtiyaçlarınızı belirlemeniz gerekir. Yani kendinizi tanımanız lâzımdır önce.

İkili ilişkilerde, aile hayatında sizin için önemli olan nedir? Huzur mu, paylaşım mı, destek mi, heyecan mı, ya da güven mi? Vazgeçemeyeceğiniz öncelikler hangileridir, kesinlikle kabul etmeyeceğiniz şeyler nelerdir? Bunların adını doğru koymanız gerekir. En az on cümleyle ihtiyaçlarınızı, beklentilerinizi, şartlarınızı sıralayın; elinizde ve aklınızda bulunsun.

Tabiî, bu istekleri sıralarken, abartmayın da lütfen.

Ne istediğinizi belirlemelisiniz mutlaka. On cümle lütfen.
Başlık: Evlenmeyi Düşünenlere
Gönderen: Lika - 05 Kasım 2008, 21:01:05
İdeal Birliği Şart, Ama Yetmez

Hayat arkadaşını seçerken en çok dikkat edilmesi gereken noktaların başında ideal birliği gelir. Hayatı beraber yaşayacağınız kişinin hayatı ne gözle gördüğü, hedefinin ne olduğu ve değer yargıları, en çok üzerinde durulması gereken konudur.

Hayat, keyif peşinde, rahat içinde mi yaşanacak, yoksa idealler peşinde, gereğinde fedakârlıkla mı? Kazanılan para ile daha iyi yaşamak mı hedeflenecek, yoksa o kazanç olabildiğince hayır yollarına mı sarf edilecek? Çocuk sahibi olunduğunda, çocuk hangi prensiplere göre büyütülecek, ona nasıl bir eğitim verilecek? Sosyal hayatta kimlerle nasıl bir diyalog kurulacak? Bu gibi temel tercihlerde uyum, iyi bir evlilik için olmazsa olmaz şarttır.

Sizin hayatınızı bile uğruna feda edebileceğiniz ideallerinizi eşiniz yarım kulakla dinliyorsa, her satırını didik didik okuyup yaşamaya çalıştığınız kitaplarınızı eşiniz dinlerken uyukluyorsa, siz teheccüde bile kalkarken eşiniz yatsıyı bile kılmadan yatıyorsa, bırakın sevgiyi, saygı bile kalmaz ki aranızda.

İlginç bir araştırma okumuştum. “Evlilikte mutluluğun şartları nelerdir?” sorusuna her iki cinsin en çok verdiği üç cevaptan birisi, hatta birincisi ‘inanç ve ideal birliği’ idi. (Diğerleri de sevgi ve cinsel uyum imiş.) O yüzden evlenmeyi düşündüğünüz kişide ilk bakacağınız nokta, aynı idealleri paylaşıp paylaşmadığınızdır. Yani size sizin yolunuzda ‘yoldaş’ da olabilmelidir eşiniz.

“Şimdilik istediğim gibi değil, ama ileride düzelir” diye de kendinizi kandırmayın. Âyetin verdiği dersi hatırlayın: “Sen sevdiğine hidayet edemezsin, ancak Allah dilediğine hidayet eder.” Değişeceğine dair garantiniz var mı? Ya da o, garanti verebiliyor mu? Yoksa siz kumar meraklısı mısınız? Veya tehlikeyi çok mu seviyorsunuz?

Ancak fikir uyumu önemli derken de ölçüyü kaçırmayalım. En önemli noktadır bu, ama tek önemli nokta değildir. Gereklidir, ama yeterli değildir. Bu noktada özellikle bir fikir grubu içinde olan ve idealleri yolunda yaşayan kişilerin çokça düştüğü bir hata vardır: iyisine kötüsüne bakmadan, sırf aynı fikirleri paylaştığı için uyumsuz biriyle evlenmek. “Zaten benim fikrimde olan az; ideallerimi paylaşan birisini bulursam, huyuna suyuna bakmaz evlenirim” diyenler çoktur. Ama unutmayalım ki, meselâ Hz. Zeyd ile Hz. Zeyneb de aynı yola baş koymuşlardı. Fakat bu mutlu bir beraberlik kurmalarına yetmedi.

Zaten düşünürsek, aynı ideali bile farklı insanlar farklı biçimlerde yaşamaz mı? En basit bir örnekle, evde oturup kitap okumak, yazı yazmak da bir ideale hizmet biçimidir; sürekli gezip sohbetlere, faaliyetlere katılmak da. Ama arada dağlar kadar fark vardır. Sadece fikir birliğini önemseyip kişilik uyumunu yok saymak gibi bir hataya düşmeyiniz lütfen. Fikirleri size uyanlar içinde huyu da size uyan birini mutlaka bulursunuz.

Sevgi gerekli, Aşk risklidir

Neredeyse klasik bir münazara konusudur: Evlilikte aşk lâzım mı, değil mi? Beylik bir cevap olarak herkes “Tabiî ki lâzım” der. Oysa bence sevgi şarttır, ama aşk şart değil, hatta risklidir bile. Hemen itiraz etmeyin, önce isimlendirmeyi doğru yapalım. Kullandığım mânâda sevgi, karşısındakine ihtiyacını hissetmek, onunla beraber olmaktan mutluluk duymak, onun eksiklerini de hoşgörmektir. Aşk ise ona muhtaç olmak, onsuz olamamak, eksiklerini ise görmemektir. Böyle bir aşk, aslında sağlıksız (gözü kör de denir) bir ruh hâli değil midir? Peki sağlıksız bir duyguyla sağlıklı bir beraberlik nasıl kurulur? Depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçların abartılı aşk duygularını da azalttığını biliyor muydunuz? Saplantı düzeyindeki aşk, bir hastalık bile sayılabilir aslında.

Ama modern çağın klişelerinin dayatmasıyla, çoğu gençler aşk evliliğini en büyük hayalleri olarak kabul ederler. Bu kişilerin çoğu, aşık olduklarında karşılarındaki kişinin eksiklerini, uyumsuz yönlerini görmez, o coşkulu duygunun esiri olup mantığı tamamen bir kenara atarak yanlış evlilikler yaparlar. Aşık olmuş birisi için karşısındaki, dünyanın en mükemmel kişisidir, kusursuzdur, onun için yaratılmıştır, o olmazsa hayat boyu mutsuz kalacaktır. Oysa aşk bir duygu ve duygular da geçici olduğu için bir süre sonra aşk küllenmeye başladığında, önceleri görülmeyen yanlışlar göze batmaya başlar. Coşkuyla başlayan ilişki hüsranla biter çoğunlukla.

Dozunca seven, hatalarınızı da gören, ama iyi yönlerinizin hatırına onları affeden, sizden abartılı şeyler beklemeyen, zorlamayan, destekleyen bir sevgi çok daha güzel değil mi?
Başlık: Evlenmeyi Düşünenlere
Gönderen: Lika - 05 Kasım 2008, 21:01:27
Tek Başına da Mutlu musunuz?

Meşhur atasözüdür: İki çıplak bir hamama yaraşır. Yani, iki mutsuz birleşince mutlu olmaz. Tek başına mutluluğu bulamamışsanız, ancak bir başkasına dayanarak mutlu olacaksanız, olmayın daha iyi. Zaten olamazsınız. Üstelik bu dayanma tarzı, o hapşırınca sizin nezle olmanıza yol açacak, fazla dayandığınızda da omuzu ağrıyacaktır.

O yüzden, ilk anda size ters gelecek belki ama, eğer bekârken de mutlu, kendi içinde uyumlu bir insansanız, evlenince daha da mutlu olursunuz muhtemelen. Yok eğer bekârlığınız sıkıntılı, problemli, huzursuz geçiyorsa evlenince mutlu olma hülyası kurmanız gerçekçi olmaz. Kendi içinizde bir toparlanma yaşamalısınız evliliği düşünmeden önce. Unutmayın, iyi bir evlilik kötü bir hayatı düzeltmez, ancak düzelmiş bir hayatta iyi bir evlilik yapılır.

Bu sözlerimle bazılarının tatlı hayallerini bozuyor olabilirim ama, tüm sıkıntılarının evlenince mucizevî biçimde geçeceğini sanmak maalesef çok düşülen büyük bir yanılgıdır. Evliliğe bu kadar fazla anlam yüklemek de hem mantıksızdır, hem de riskli. Karşınızdaki de sizin gibi bir insandır; beyaz atlı prens değil.

Bu aldatıcı beklentinin uzun vadede en çok görülen sonucu ise (başlarda da dediğimiz gibi) evlilik de mutluluk getirmezse eşini suçlamaktır bu kez. Şu diyalogu o kadar çok yaşadım ki bugüne kadar:

—Çok sıkıntılı ve mutsuzum doktor bey.

—Sebep nedir sizce?

—Eşim. Evlendiğimden beri bana destek olmuyor hiç.

—Bekârken çok mu mutluydunuz?

—Eeee, sorunlarım vardı tabiî. Gençliğimde de tedavi görmüştüm aslında.

Bu gibi kişiler—hayal ve masalların da etkisiyle—evlenince tüm sorunlarının aniden biteceğini bekledikleri için, aynen devam eden sıkıntılar ciddi bir hayal kırıklığını ve öfkeyi de beraberinde getirir maalesef. Oysa, eğer biz değişmezsek, yarın bugünden farklı olmayacaktır. Nikahta sadece keramet vardır; mucize değil.

O yüzden, önce siz tek başına da mutlu olmayı öğrenin, sonra evlenin. Mutluluk paylaşıldıkça artar.

Konuşabilmek Lâzım

Evlilik anlaşmaktır. İnsanlar da konuşa konuşa anlaşırlar, malum. Beğendiğiniz kişi dış görünüşüyle, huyuyla, yaşama biçimiyle size çok uyuyor ama konuşmaya başladığınızda bir kopukluk oluyorsa dikkat! Dozunda olunca tartışmak bile güzeldir, ama konuşamamak bir felakettir. Onunla konuştuğunuzda zihniniz açılıyor, 1+1=3 ediyorsa bu çok güzel. Eğer fazla olumlu bir katkı almıyor ama meramınızı anlatıp onu da anlayabiliyorsanız 1+1=2 ediyor demektir ki, idare eder. Ama—ne kadar seviyorsanız sevin—onunla konuşurken kendinizi anlatamıyor, onun da ne demek istediğini kavramakta zorlanıyorsanız, yani 1+1, 2 bile etmiyorsa işiniz zor. Hayat boyu mimiklerle anlaşamazsınız çünkü. Onunla konuşamazsanız ya kendi kendinize konuşmaya başlarsınız ya da başkalarıyla. İkisi de risklidir.

“Mutlaka evlenin. Anlaşırsanız mutlu olursunuz, anlaşamazsanız filozof” diyenlere de katılmıyorum. Size muhatap olabilen, zihninizi açan, fikrinizi zenginleştiren biriyle evlenirseniz filozof değil evliya bile olabilirsiniz.

Birkaç Bilene Danışın

Evleneceğiniz kişiyi tabiî ki kendiniz seçeceksiniz, ama fikrine güvendiğiniz kişilere danışmanızın da çok faydasını göreceksiniz. Hele aşık iseniz (yukarıda değindiğimiz gibi), tarafsız yorum yapamayacağınız için olaya üçüncü bir gözle bakan tecrübeli kişilerin yorumlarını da alın mutlaka. Sizi denk ve uyumlu bir çift olarak görüyorlar mı? Tecrübe, sandığınızdan (ve benim de gençliğimde sandığımdan) çok daha önemlidir.

Ancak burada da abartıya kaçmamalı, mutlaka son kararı siz vermelisiniz. Hata yapma korkusu veya kararsızlık sebebiyle evleneceği kişiyi anne-babasına veya büyüklerine seçtirenlerin şikayete hakkı olmayacaktır ileride. Sizin yerinize seçim yapacakların da saplantıları olmadığı ne malûm?

Hep söylerim, hayli bağımlı bir toplum olduğumuz ve ilişkilerimizde özerkliğe pek yer vermediğimiz için, iki uç arasında salınıp duruyoruz maalesef. Bir yanda gençlerin kararlarını onların yerine almak, başkalarının hayatını yönetmeye çalışmak, çocuğunu vesayete muhtaç bir aciz gibi görmek yanlışına düşen aileler, büyükler olduğu için; diğer yanda ya boyun eğmiş, sorumluluğunu üstlenmekten korkan ve her işini başkasının aklıyla yapan gençler yer alıyor ya da bu baskıyı reddedip ipleri tümden koparan, tamamen kendi başına davranıp kimseye danışmayan isyankârlar. Orta noktayı bulmak çok mu zor sizce?

Burada özellikle sevdiği kişiyle evlenmesine ailesi izin vermeyen (ya da sevmediği biriyle evlenmesi istenen) gençlere de seslenmek isterim. Aileniz eğer bu dayatmayı bazı saplantıları doğrultusunda yapıyorsa, bununla onları (usulünce) yüzleştirmeyi deneyin. “Anne, sen mutsuzluğunu maddî sıkıntına bağladığın için benim illa ki o zengin çocukla evlenmemi istiyorsun; ama senin esas problemin para değil, babamın seni sevmediğini sanıyorsun. Zaten bak, filanca da zengin, ama hiç de mutlu değil” gibi.

Eğer siz kendi tercihinizin sizi mutlu edeceğini yeterince ve mantıklı biçimde açıklarsanız neden kabul etmesinler ki? Kim çocuğunun mutsuz olmasını ister? Ha, eğer “Düşünce biçimleri yanlış, kuşak farkı var, anlamıyorlar” diyorsanız, yeterince konuşmuyorsunuz demektir. Onlar da sizin gibi genç oldular vaktiyle, siz meramınızı doğru anlatırsanız mutlaka anlayacaklardır.

Bu konu üzerinde çok durmamın sebebi, mutlu bir yuva kuracağım diye arkanızda harabeler bırakmanızı istemeyişimdir. O harabe görüntüleri sizin hayalinizde hep yaşar, ne kadar iyi bir evlilik yapsanız da. Sizin iyiliğiniz için söylüyorum yani, aileniz için değil. [/size]
Başlık: Evlenmeyi Düşünenlere
Gönderen: Lika - 05 Kasım 2008, 21:01:57
Onun Ailesi Nasıl Peki?

“Anasına bak kızını al” sözü boşuna söylenmemiştir. Hele hele yapı olarak ailesine daha düşkün ve bağlı olan kızların, ailelerinin tarz ve kişiliğinden çok farklı olmaları hayli nadirdir. O yüzden özellikle bir erkeğin, evleneceği kızın ailesini iyi tanıması gerekir. Erkeklerin ise ailelerinden biraz uzağa düşebileceklerini de eklememiz lâzım, her ne kadar “Armut dibine düşer” ise de.

Aileyi incelerken kişinin anne-babasıyla ilişkilerine de çok dikkat etmek gerekir. Zira psikolojik bir gerçektir ki, kız çocuğunun babasıyla, erkeğin de annesiyle ilişkisi, evlendiğinde de sürdüreceği bir iletişim tarzının temelini atar. Babasıyla mesafeli büyümüş bir kız, eşiyle de mesafeli olacaktır muhtemelen. Annesinin şefkatli ev kadını kimliğini benimsemiş bir erkek, çalışan ya da sosyal yönü kuvvetli bir kadına (sebebini bilemediği halde) tahammül edemez. Babası kendisine aşırı düşkün bir kızın, eşinden de yüceltilme beklemesi veya annesi baskın bir erkeğin pasif bir bayanla mutlu olamaması gibi örnekler de verebiliriz.

Tabii “Ailesine bakın” derken aileler arasında uyumu da değerlendirmek lâzım. Eşler birbiriyle ne denli uyumlu olursa olsun, ailelerle veya aileler arasında yaşanan sürtüşmeler en azından tatsızlık sebebi olacağından, bu konuda da denklik aramakta fayda vardır. “Ailelerimiz anlaşabilir mi? Ben onun ailesiyle uyuşabilir miyim” diye de sorulmalıdır yani.

Doğru Zamanlama

Yanlış zamanda yanlış karar verilir. Eğer bir bunalım dönemi yaşıyorsanız kesinlikle hayatınızı bağlayacak önemli bir karar vermeyin. Zira denize düşen yılana sarılır. Biz, depresyon gibi sıkıntılı dönemlerdeki hastalarımızı mutlaka uyarırız: “Şu an sağlıklı değerlendirme yapamayabilirsiniz. Kendinizi toparlayana kadar önemli bir karar almayın.” Öylesi bunalım dönemlerinde öncelikler değişir çünkü ve sağlıklı düşünmek pek mümkün olmaz.

Depresyonda iken yaşadığı keyifsizliğin etkisiyle çok hareketli, neşeli birisine aşık olup evlenen bir hastam, düzeldiğinde “Ben bu havai, boşboğaz insanla nasıl yaşarım?” demeye başlamıştı. Evdeki huzursuzluktan kurtulmak için ilk çıkan kısmete evet diyen kızlarımızın çok yanlış seçimler yaptıkları ve daha büyük sıkıntılara düştükleri de yine çok gördüğüm bir örnektir. Yağmurdan kaçan doluya tutulur genellikle.

Kaç Yaşında Evlenmeli?

Zaman deyince, uygun evlenme yaşı da çok önemli bir konudur. Cinslere göre konuşursak, erkek, yapı olarak daha geç olgunlaşır. Bu, fizyolojik olarak da bilinen bir gerçektir. Bunu bazı şovenist erkekler “Erkek olmak zor bir iştir” diye yorumlarlar. Şaka bir yana, erkeğin evlilik sorumluluğunu üstlenecek kıvama gelmesi yirmibeş yaşından önce zordur gerçekten de. Hele bizim gibi bağımlı özellikleri olan, gençlerin bile çocuk muamelesi gördüğü bir toplumda, bu yaşı otuza bile taşıyabiliriz. Ancak geç evlenmenin erkekler için bazı hatalara düşme riskini arttırdığını da unutmamak lâzım.

Bayanlar ise çok daha erken dönemlerden itibaren evlilik ve anneliğe hazır gibidirler. Dolayısıyla günümüzde genel kabul gören ortalama olan yirmi yaş civarı mantıklı sayılır. Tabii bu yaşı eğitim vb sebeplerle biraz ileriye almak da mümkündür, ama kişilik fazla kemikleşmeden evlenmekte de fayda vardır bayanlar için. Zira evlilik bir ölçüde elastik olmayı, uzlaşabilmeyi, gereğinde taviz verebilmeyi gerektirir. Yaş fazla ilerlemiş, yaşama tarzı oturmuş ise, karşısındakine uyum sağlamak güçleşecektir. “Bunca yıllık huyumu değiştiremem ki!”

İdeal olanı, erkeğin sorumluluk üstlenecek, gerektiğinde eşine yol gösterecek bir olgunluğa eriştiği yirmibeş-otuz yaşlarında, bayanın da kendini ve hayatı tanıyıp fazla da kişiliği kemikleşmeden yirmi yaşlarında yapacağı evliliktir. Arada beş-on yaş fark olması da tavsiye edilir zaten; özellikle ileriki yıllar açısından.

Dört Dörtlük Olmal mıdır?

Yukarıda anlattıklarımız iyi bir evlilik yapabilmek için dikkate alınması gereken (bazı) faktörlerdir. Bu saydıklarımızın hepsinden tam not almak zorunda değilsiniz elbette ama, hepsini dikkate almanız sizin yararınızadır. Bu dünya cennet olmadığına göre ve birçok peygamber bile evliliğinde sorunlar yaşadığına göre, mükemmel, kusursuz bir uyum arzulamak fazla iyimserliktir tabiî ki. Evlenmek için illa da karşınıza dört dörtlük birisinin, bir masal kahramanının çıkmasını beklemeyin.

”Onun bu’su eksik, bunun şu’su fazla” derken sonunda eli böğründe kalıp hiç olmayacak biriyle evlenenler çoktur.

Dört dörtlük uyum deyince şu soruyu sorasım geldi: “Dünyanın bir yerinde aynı sizin gibi, fiziğiyle, huyuyla tıpatıp size benzeyen birisi var” desem inanır mısınız? İnanmazsınız tabiî. Çünkü insanlar, hiçbiri diğerinin aynı olmayacak bir çeşitlilikle yaratılmışlardır. En benzer dediğimiz kişilerin bile, biraz dikkat ettiğimizde pek çok farklılıklarının olduğunu görürüz. Peki o zaman şu soruyu sorayım: “Dünyanın bir yerinde tıpatıp sizin hayalinize uyan birisi var” desem inanacak mısınız? Buna da inanmayın. Hayaller, idealler, yıldızlar gibidir. Onlarla yolumuzu buluruz ama, onlara ulaşamayız. Onların gerçekleşme yeri başka diyardır. Bu dünyada bulabildiğiyle yetinmek de bir fazilettir.

İsterseniz formüle edelim: Dört dörtlük beklemeyin, dörtte ikiye de razı olmayın; dörtte üçü hedefleyin.

Sözleşme Yapın

Eğer tüm bu muhasebeler sonunda evlenme kararı alınmışsa, bu kararın şartlarını kağıda dökmenizi tavsiye ederim. (Sadece ben değil, tüm evlilik terapistleri tavsiye eder bunu.) Evlilikte uyulacak kurallar, hangi konularda kimin nasıl bir fedakârlık yapacağı, kimin neyden sorumlu olacağı, hatta hangi şehirde yaşanacağı gibi konuların bile yazılı anlaşma hâline getirilmesinde fayda vardır. Böylece evlilik sırasında olabilecek sürtüşmelerde “Benim dediğim mi olacak, senin dediğin mi?” tartışmaları yaşamazsınız. “Burada yazdıklarımız olacak. Ne söz vermiştik? Bak, altında imzamız bile var.”

Ama bunun faydası sadece evlilik süresince çıkan problemlerin çözümüne yardım da değildir. Bence esas, çıkabilecek problemleri önceden görmeye ve belki de kötü bir evliliği engellemeye veya baştan düzeltmeye yarar; doğru karar vermeyi kolaylaştırır. O heyecanlı dönemin coşkusu içinde size önemsiz gibi gelen ve “anlaşarak hallederiz, bir yolunu buluruz” denilen nice gizli uyumsuzluk bu esnada açığa çıkabilir.

Meselâ ailelerle ilişkinin düzeyi, edinilecek malların nasıl kullanılacağı, çocuk bakım ve eğitiminde eşlerin payları, özel ilgilere ne kadar zaman ayrılacağı, hatta televizyonda ne seyredileceğine kadar yazın bakalım. Hiç tahmin etmediğiniz kaytarmalar, itirazlar olabilir.

Olmuyor mu? Hemen evlenin o zaman. Allah bir yastıkta kocatsın.


Dr. Yusuf Karaçay
Zafer Dergisi
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: Elhamdulillah - 07 Mayıs 2009, 21:08:58
bisey sorcam: evlenmek dini acidan farz degil demi?
yani evlenmessen günah olmuyor?
evlenmek sünnet sadece demi?

Biri dediki, insan evlenmezse Allahin emrini yerini getirmemis oluyormus. dogrumu?
size bi soriyim dedim

Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: ene dost - 07 Mayıs 2009, 22:08:47
Dînen kabul edilebilecek bir mazeret olmadıkça, evlenmeyi terk etmek caiz görülmemiştir. Hz, Enes ' in (R.A.) rivayet ettiği bir hadîs-i şeriften öğrendiğimize göre, Hz. Ali (R.A.), Abdullah b. Amr  b. el-Âs ve Osman b. Maz'ûn , Peygamber Efendimizin ibâdetlerini zevcelerinden bazılarına sormuşlardı. Neticede kendi ibâdetlerini azımsayarak, kimi geceleri uykuyu terk ederek namaz kılacağını, kimisi devamlı oruç tutacağım, biri de evlenmeyeceğini söylemişti. Bunu duyan Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlar: «Şöyle şöyle konuşanlar sizler misiniz? Haberdâr olun! Allah'a andolsun ki, sizin Allah'dan en fazla korkanınız ve en müttekiniz benim. Fakat ben oruç tutar (arada) iftar da ederim. (Geceleri) namaz kılar ve (istirahat için) yatar, uyurum. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse ben (im yolumda gidenler) den değildir» (Müslim c.4, s.129).

islâm dîni; aşırı gitmeyi ve geri kalmayı değil, orta yollu hareketi tasvib ve tavsiye etmektedir. Ne tamamen kadına meyledip kulluk vazifesini ihmal, ne de evlilik hayatını terk edip yalnızlığı tercih etmek islâm dininde aslolan bir hayat tarzı değildir. Hem evlenmeli, hem de ibâdetini bırakmamalıdır.

Adamın biri İbrahim b. Edhem'e:
—  Bekâr yaşamakla ne iyi yaptın! Kendini tamamen ibâdete vermiş oldun, dedi. O büyük velînin bu kimseye cevabı şöyle oldu.
—  Aile efradın için çektiğin bir sıkıntı, benim yaptıklarımın hepsinden daha üstündür.  O kimse sordu:
—  O halde niçin evlenmeyi terkettin? Ibrâhîm b. Edhem:
—   Benim, kadına ihtiyacım yok. Sebepsiz yere bir kadını sefîl etmek istemediğim için evlenmiyorum. Evlilerin bekarlara üstünlüğü, Allah yolunda harb edenle evinde oturan kimselerin hali gibidir cevabını verdi.

İslam'da Kadın ve Aile





Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: Elhamdulillah - 07 Mayıs 2009, 22:25:30
Allah razi olsun ene dost kardesim.

Herseyi anlatiyor bu yazi zaten, tesekkür ederim.
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: ene dost - 07 Mayıs 2009, 22:44:30
Amin kardeşim cümlemizden de İnşaAllah...
"Eymen" isimli kardeşimiz tarafından paylaşılmış bi konu  ilgili konular kısmında gözüme ilişti...
Kendisine teşekkür ediyoruz :)
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: dadaş21 - 15 Mayıs 2009, 00:52:12
Birsey soracağım sevdiğiniz birisi var ve babası yok.sizdende annesi ve erkek kardeşiyle kalmanızı istiyo ne yapardınız.yanı dince hangisi caiz.bilen varsa yazsın.sagolun
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: turk_ay - 13 Temmuz 2009, 17:55:12
Evlilik zor zanaat :D
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: feyiz - 13 Temmuz 2009, 20:52:37
Evlilik zor zanaat :D

Yeri geldiğinde taviz vermeyi gerektirir(dini değerlerimiz hariç)...
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: turk_ay - 16 Temmuz 2009, 15:18:12
Evlilik zor zanaat :D

Yeri geldiğinde taviz vermeyi gerektirir(dini değerlerimiz hariç)...

işte bu yüzden zor.
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: nirvana - 16 Temmuz 2009, 15:55:35
o kadar zor olsa herkes evlenmeyi istemezdi,   bekarların gözünü korkutacaksınız :)
sanırım sabır işi evlenmek ,'' ben ''  derken bir anda biz olabilmek
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: Anti_Ebrehe - 10 Eylül 2009, 16:14:43
evlilik tüm planlarımı suya düşürür benim..
evlendiğim zaman , yolumda ilerliyemem.
en iyisi 30 lu yaşlarda evlenmek :)
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: Senam - 18 Nisan 2010, 02:44:05
bence evlilik güzel bir şey.en önemli olan saygı duymak eşine.
hayatı sevdiğiniz bir insanla geçirmek kadar güzel bir şey varmı?
bence yok...
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: teksir - 18 Haziran 2010, 22:15:22
Evlenmeyi Düşünenlere

Tabiî, bu istekleri sıralarken, abartmayın da lütfen. Ne istediğinizi belirlemelisiniz mutlaka. On cümle lütfen.

Cok sey istemem, boyu 1.90 olsun.
Fazla zengin olmasin umrumda degil,
Yeter ki 50-60 milyari olsun.

Meslege etikete hic onem vermem,
ister muhendis, ister doktor olsun.
Dugunumde fazla gorkem istemem,
yeterki nikahimiz hilton’da olsun.

Balayimiz kucuk bir tatil,
paris te, romda da, new-york da olsun.
Yuzgorumlugu onemli degil,
Ne cikar, birkac tasli pirlanta olsun.

Istedim ki olmusken gonlumce olsun.
Nerede olursa olsun otururum ben,
Minicik, 3 katli bir koskum olsun.

Ev islerimi kendim yaparim,
bana yardim edecek birkac hizmetcim olsun.

Yemek hazirlamak ayri bir zevktir.
Pisirecek bollu bir ascim olsun.
Midem buyuk degildir, kuru ekmek yerim,
Yeter ki katigim siyah hayvar olsun.

Seyahat etmek en buyuk zevkim.
Yeterki arabam mercedes olsun.

Yaz tatilim sakin gecmeli,
Bunun icin side de bir yalim olsun.
Soguk karli kis gunlerinde,
ugrak yerimiz uludag olsun.

Cocuklarimi kendim buyuturum,
Bakacak italyan bir dadimiz olsun.

Bundan ibaret butun istegim.
Nice kismetlerim cikti da teptim.
Benim gibi bir alcakgonulluyu alacak olan,
sadece birazcik sabirli olsun.
 :hihi :hihi
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: omur - 03 Ağustos 2010, 02:43:00
Gerçekten de çok az sey istemis! gh5))
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: gülçiçek - 18 Ağustos 2010, 14:50:09
Gerçekten de çok az sey istemis! gh5))
ne dıyelim alana Allah sabır versin
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: Isparta-gülü - 18 Ağustos 2010, 15:42:17
evlilik...ne guzel aslinda ama yolu yordamini bilene becebilene!! aslinda dinimizi tum gerçegiyle kuralariyla yasasaydik butun gençler evlenmis olurdu...Allah herkezin gonlune gore versin
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: ehli sünnet - 18 Ağustos 2010, 19:01:39
 t15)) iimiş haaa başka bi istek
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: vuslatım vahdet - 19 Ağustos 2010, 02:02:11
kızlarımız 20 den erkeklerımızde 30 dan aşağıya evlenmemlıler bence :)
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: güldem - 21 Ağustos 2010, 17:02:14
Evlilik? bilemiyorum pek fikrim yok

Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: omur - 08 Mart 2011, 20:36:59
Tugra ve Lika ya paylasimlarindan dolayi tesekkürler.  fg1))
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: e38 - 23 Temmuz 2011, 20:20:30
Tugra ve Lika ellerinize saglik. cok güzel yazilar.

bende pek evliligi düsünmüyorum. hayatimdan gayet memnunum. :)
Başlık: Ça-Tış-Ma-Yın
Gönderen: Tuğra - 03 Ocak 2012, 15:26:33
Evliliği yürütmenin en önemli kuralı hoşgörü... Karşınızdaki insanı olduğu gibi kabul edin ve değiştirmeye çalışmayın... Tartışmalarınızda geçmişte yapılan hataları gündeme getirmeyin...
 
Tabii ki hiçbir evlilik boşanma niyetiyle yapılmıyor... Her evlilikte ufak tefek problemler yaşanabiliyor... Yapılacak şey; tatsız bir olay yaşadıktan sonra karşılıklı hoşgörü ve anlayış çerçevesinde problemleri çözmek...
 
Evliliği, "Farklı kültürlerden ve farklı kişiliklerden gelen iki insanın aynı çatı altında ortak bir hayatı yaşaması" şeklinde tanımlayabiliriz. Evlilikten ne beklediğini bilmek önemli. Eğer beklentilerinizi tam anlamı ile ifade edebiliyor ve partnerinizden taleplerinize cevap bulabiliyorsanız uyumlu bir evlilik sürdürmemeniz için bir neden yok.
 
Eşlerin nişanlılık dönemlerinde birbirlerini tanımak için gerekli süreleri olur. Bu süreçte kendinizi olduğu gibi ifade etmeye özen gösterin. Artılarınızla ve eksilerinizle yansıtın kişiliğinizi. Aksi takdirde olumsuz kimi özellikleriniz evlendikten sonra ortaya çıkabilir ve bu karşı taraftan kabul görmeyebilir...
 
Eşinizi olduğu gibi kabul edin

Herkesin kendine özgü bir karakteri varıdr. Sizinle aynı zevki paylaşmadığı için eşinize kızmayın ve onu değiştirmek için çaba sarfetmeyin. Bu çiftlerin yaptığı en büyük yanlıştır. Karşınızdakini olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmelisiniz. Onun zevkine, onun düşüncelerine saygı gösterin. Eleştiri yaparken de olabildiğince yapıcı olmak gerekir.

Acımasızca eleştirmenin ne size ne de partnerinize bir yararı olur. Bu nedenle eleştiri yaparken ses tonunuzun yumuşak olmasına özen göstermeli, kelimelerinizi dikkatli seçmelisiniz. Araya sevgi sözcükleri de sıkıştırmayı ihmal etmeyin. Göreceksiniz bu tavrınız çok olumlu karşılanacak.
 
Aynı anda öfkelenmeyin

Çifterden birinin öfkeli olduğu durumda karşı tarafın sakin olması gerekir. Aynı anda sert çıkışlar yapmak yangına körükle gitmekten başka bir şey değildir. Bu tavır durumu daha içinden çıkılmaz bir hale getirir. Eğer bir problem üzerinde tartışıyorsanız, çözüm bulmadan konuyu kapatmayın. Çünkü küçük olarak değerlendirdiğiniz ve üzerinde durmadığınız bir sorun ilerde aşılmaz bir problem olarak karşınıza çıkabilir.
 
İşyerindeki problemleri eve taşımayın

Günün stresini eve yansıtmayın. İşyerindeki gerilimi orada bırakın. Çünkü gün boyu yaşadığınız sorunlar ve sıkıntıdan eşiniz sorumlu değil. Yaşadıklarınızın acısını ondan çıkarmaya kalkmayın.


Dr. Davut İbrahimoğlu
 Psikolog
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: halet - 02 Mart 2012, 21:21:37
bende çok istiyorum evlenmek ama daha çok var o günlere  :usgunn:
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: gülyüzlüm - 31 Mayıs 2012, 13:06:28
bencede çok dikkatli düşünmek lazım. ileride pişman olmamak için.
Başlık: Ynt: Evlenmeden Önce Okuyun!
Gönderen: Himmet - 15 Mayıs 2020, 02:38:13
En son 8 yıl önce yorum yazılmış. Umarım bekar olanlar umdukları gibi hayırlı, güzel evlilikler yapmışlardır.

Bu tür hap bilgiler elbette değerlendirilebilinir. Ancak bunlar yüzeysel ve genel bilgilerdir. Kişiye, bakış açısına ve yetişilen aileye göre beklentiler ve davranışlar değişir.

Benim nacizâzane tavsiyem: Eş adayıyla birlikte adayın ebeveyninin de değerlendirilmesi gerektiğidir. Özellikle 0-3 yaşta sadece anne bakım verdiyse anne faktörü de son derece önemli.. Eğer anne de patalojik bir durum varsa ne yazık ki o insanda patalojik oluyor ve evliliğinde sorunlar yaşatabiliyor. Tabi değerlendirirken bunu ancak bir uzman anlayabilir. Ama en azından genel bilgi olarak ebeveyn faktörünün de gözönünde bulundurulması önemli.