Sadakat islami Forum

BİLİM VE TEKNOLOJİ => BİLİM VE TEKNOLOJİ DÜNYASI => Konuyu başlatan: Mücteba - 10 Nisan 2013, 11:55:56

Başlık: Yapılan Her Yenilik Patent Alabilir mi?
Gönderen: Mücteba - 10 Nisan 2013, 11:55:56
Yapılan Her Yenilik Patent Alabilir mi?

(http://insanvehayat.com/wp-content/uploads/2012/12/patent-610x250.jpg) (http://insanvehayat.com/yapilan-her-yenilik-patent-alabilir-mi/)

Patent, sanayideki herhangi bir probleme getirilen teknik çözümlerdir. Sadece elle tutulur icatlara patent alınmaz, usuller ve sistemlere de patent alınabilir. Bir icadın patentlenebilmesi için sanayiye uygulanabilir, yani çoğaltılabilir olması gerekir.

Patent alınacak icatta üç özellik aranır: İcat basamağı (tekniğin bilinen durumuna dâhil olmama), sanayiye uygulanabilirlik ve yenilik.

Patentten bahsederken yakın bir konu olan marka tescilini de bilmek lazım. Çünkü marka tescili ile patentin aynı olduğu zannediliyor; ancak bunların ikisi de farklı şeylerdir. Marka, bir ürün ya da hizmeti ayırt etmede kullanılan her türlü işarete verilen addır. Mesela, sesler dahi marka olarak kullanılabilmektedir. Patent ise icat sahibine, icadını kamuya açıklamak şartıyla devlet tarafından tanınan süreli bir imtiyaz veya tekel hakkıdır.

Bu konuyu bir misalle açıklayalım: Kinetik enerjiyi kullanarak kendi kendini şarj eden bir telefon icat ettiğimizi varsayalım. Yani sanayideki bir probleme teknik çözüm getirdik. Şarj problemini hareket sonucu açığa çıkan kinetik enerji kullanımı ile çözdük. Probleme getirmiş olduğumuz çözüm metodumuzu patentle koruyabiliriz. Ancak bu ürünü piyasadaki diğer ürünlerden ayırt etmek için bir de markaya ihtiyacımız var. Markamız da “Pilibitmez” olsun. İşte, ürünümüz için kullanacağımız “Pilibitmez” ibaresini rakiplerimizin kullanmaması için marka olarak tescil ettirmiş oluruz.

İcat basamağı

İcat ya da icat basamağı, tekniğin bilinen durumuna dâhil olmayan yeniliktir. Her yenilik (inovasyon) icat değildir. Çünkü her inovatif ürün icat basamağı taşımayabilir. İcat basamağının özelliği, tekniği bir adım daha ileri götürmesi ya da mevcut teknikten çıkarılamıyor olmasıdır.

“Patent konularının bağımlılığı” diye bir husus daha var. Diyelim ki bir icat ortaya koydunuz. Ancak sizin icadınızın çalışması için, başka icatlardan faydalanmanız gerekiyor. Yani, sizin icadınız başka bir icat üzerinde faydalı oluyor yahut onun üzerinde çalışabiliyor. Mesela, birisi bardağı bulmuş; siz de kulpu bulmuşsunuz. Kulpun patentini alıp tek başına üretip satabilirsiniz. Ancak bardakla beraber kulpu satmak istiyorsanız, bardağın patent sahibinden izin almanız gerekir. Zira bardağın patent koruması devam ediyor. İşte buna “patent konularının bağımlılığı” deniliyor.

Fikirlere de patent veriliyor mu?

Fikirlere patent verilmez. Ancak fikirlerinizin dış âleme yansıma biçimleri vardır. Bu yansıma makaleyle, resimle ya da mimari eserle olabilir. Bunların telif hakkı vardır. Telif hakkı koruması patentin çok ilerisindedir. Patentle icadınız 20 yıl korunabilir. Telif hakkı koruması sayesinde sahibinin hususiyetini taşıyan ve kanunda belirtilen türlerden birine dâhil olan eserler, ömür boyunca ve eser sahibinin vefatından sonra da 70 yıl korunmaktadır.

Patentin veya telifin mantığı

Telif, eseri ve eser sahibini koruyor, eserin ticarileşmesini sağlıyor. Siz bir eser ortaya koydunuz diyelim; bu yazılı eser olabilir, mimari eser olabilir. Telif hakkınız korunduğu için emeğiniz başkaları tarafından çalınamıyor. Patentte ise gerekçe çok farklıdır. Asıl gaye ne patent sahibini, ne de ürünü korumaktır; temel amaç gelişime katkı sağlamaktır. Patent hakkı olmasa, devlet icadınızı koruyacağını taahhüt etmese, insanlar icat sırrını açıklamak istemez.

Tersine mühendislik ile bir ürünün nasıl elde edildiği ortaya çıkarılabiliyor. Fakat eskiden böyle değildi. Hatta bazı ürünler için tersine mühendislik halen mümkün olamıyor.

Patent alınan yenilikler takip edilebilir mi?

Yeniliklere ait dokümanlar yayınlandığı andan itibaren çeşitli veri tabanlarına aktarılıyor.
Dünyadaki teknik birikimin % 80′ine bu veri tabanlarından ulaşılabilir. Her hangi bir teknik konuyu araştırıyorsanız, patent veri tabanlarına göz atmanız yeterli olur. Bir icat yaptınız, ya da bir ürün geliştiriyorsunuz, bu veri tabanlarından istifade etmeniz size katkı sağlayacaktır. Çünkü geçmişten günümüze neredeyse bütün icatlar bu veritabanlarında kayıt altına alınmaktadır.

Patent dosyalarında “istemler” adında bir bölüm vardır. Korumanın çerçevesi “istemlerle” çizilir. İstemlerle belirtilen unsurların her biri taklit ürün üzerinde varsa, “Patent hakkına tecavüz vardır.” denilir. Ve müdahale edilir. Mesela bardak var; ama kimse kulp yapmamış. Kulpu siz icat ettiniz. İstemlerde, “İcadınız bardak olup özelliği yekpare bir kulpa sahip olmasıdır.” diye belirtirsiniz. Bir başkası sizin kulpunuza nispeten yeni ve icat basamağı taşıyan daha modern bir kulp tasarlayabilir. Bu da bir yeniliktir ve korunur.


Mehmet Enes YILDIRIM | 03 Aralık 2012 | İnsan ve Hayat Dergisi (http://insanvehayat.com/yapilan-her-yenilik-patent-alabilir-mi/)
Başlık: Zor Olan İcat Değil, Onu Pazarlamak
Gönderen: Mücteba - 06 Ocak 2015, 13:09:59
Zor Olan İcat Değil, Onu Pazarlamak

(http://insanvehayat.com/wp-content/uploads/2014/12/zorolanpazarlamak1.jpg) (http://insanvehayat.com/zor-olan-icat-degil-onu-pazarlamak/)


En kısa tarifle; icat edildiği zamana kadar yürürlükteki uygulamalardan daha farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmeye ve bunları uygulamaya ‘yenilik/inovasyon’ ya da lisanımızdaki tabiriyle “teceddüt” denilir. Teceddüt ya da yenilenmenin yeni bir alet bulma manasının yanında bir de değişen şartlara karşı adapte etme manası da vardır.

Günümüzde şirketler ve hizmetleri ayakta kalabilmek için ürünlerini, üretim şekillerini devamlı olarak değiştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir. Yani “inovasyon” sürecine girmeleri gerekmektedir. Gerçekten şirketler ve hizmet kurumları yenilenme sürecine açık mıdırlar? Hizmet kurumlarının inovasyon süreçlerine nasıl reaksiyon verdiklerini anlamak kolay değil. Ancak yeni icat edilen ürün üzerinden şirketlerin reaksiyonları ve ürünün yaşadığı süreç, yeni mucitler için ilham kaynağı olabilir.

Farklı aylarda gerçekleştirilen inovasyon fuarlarında, inovatif ürünler tanıtılmak maksadıyla bütün ürünler aynı çatı altında toplanıyor. Farklı yerlerden gelen uluslararası profesyoneller, sanayiciler, akademisyenler ve üniversite öğrencileri bu fuarlarda yeni ürün ve ilham kaynağı arıyorlar. Fuara katılan inovasyon odaklı projeler, sizde heyecan uyandırmasa da, mucitlerin yaşadığı süreçler hep merak ediliyor. Biz de bir projenin serüvenini yakından dinleyerek bu icat ve mucitlere bir göz atmak istedik.

Bir projenin serüveni

Bu yıl düzenlenen Türkiye İnovasyon Fuarı’nı ziyaretimizde fuarda sergilenen ilginç projeler arasından dikkatimizi çeken ürünleri titizlikle seçtik. Sonrasında, listemize aldığımız mucitleri fırsat buldukça ziyaret etmeye başladık. Dijital saatin proje yetkilisi olan Mehmet Tosun ile hususi bir ortamda sohbet ettik. Kendisine, ürünün icat aşamasında karşılaştığı engelleri, süreci işlerken geçtiği merhaleleri ve hangi sebeplerden dolayı böyle bir ürün geliştirmek istediği ile alakalı bazı sorular sorduk. Son olarak, böyle inovatif proje geliştireceklere tavsiyelerini sorduk ve sözü Mehmet Bey’e bıraktık.

“Sıradanlığı aşarak, elimizdeki imkânları daha farklı bir perspektiften değerlendirmeyi severim. Tasarlama süreci aylarımı alacak olan bu proje üzerine düşünmeye başladığımda ilk başta sona varamayacağımı düşündüm. Ancak elimizdeki kısıtlı imkânları kullanarak en kısa yoldan, daha kesin sonuçlara ulaşmak ve hayatı kolaylaştırdığımı düşünmek beni motive etti.”

“Patent almak zor; ama elzem”

“Projelerin tamamlanmasında en zorlu süreçlerden birisi patent alma süreci oluyor.

Bu zorlu dönem 1-1,5 sene kadar sürebiliyor. Ancak üretim sonrası için elzem. Eğer sizin projenize benzeyen bir proje ile karşılaşırsanız dava süreci başlayacaktır. Karşı tarafı zor durumda bırakabilecek beceriye sahip bir patent yaptırmanız gerekiyor.”

“Patent alınmalı mı alınmamalı mı?”

“Projeyi uygulamak için fon desteği almak zorunda kaldıklarını anlatan Mehmet Bey bu
süreci şöyle anlatıyor: “Elimizdeki imkânlar kısıtlı olduğu için, Türkiye’de önde gelen teknoloji şirketlerinden fon yardımı istemek zorunda kaldık. Onlar da bu istekleri, fırsata çevirmek için öncelikle projenin patentine baktılar. Maalesef firmalar patentli ürünlerle ilgilenmiyorlar. Belki de patentli ürünlerle uğraşmak istemiyor, emek vermeden yemek istiyorlar. Bizim gibi kendi emeği ile icat yapan birinin ürünü değil de, bu konuda ARGE’lerini oluşturmak istiyorlar. Ancak patent almadığımız durumlarda bizim bu sürece dâhil olmamız hemen hemen mümkün değil.”

“Firmalar emek vermeden ekmek yemenin yollarını arıyorlar”

En zorlu merhale üründen para kazanmak. Pazarlama sürecinde ürününüze yatırım yapacak şirket hayli zor bulunuyor. Yerli şirketler risk almaktan korktukları için herkesin satabildiği ve herkesin alabildiği ürünlere yöneliyorlar. Bu manada fuarlarda yabancı yatırımcılar ürünümüze daha sıcak yaklaştılar. Bizim gibi inovatif proje geliştirenler hem proje aşamasında, hem de projenin üretim aşamasındayken çoğu kez yalnız kalıyor. Firmalar emek vermeden yemek istiyorlar. Bütün bunları bir kenara bırakırsak, Türkiye İnovasyon Fuarı’na 2500-3000 kişinin bile gelmemesi halkımızın bu alana olan ilgisini de gösteriyor aslında.”

Yön ve mesafe gösteren saat

Antalya’da turizm sektöründe çalışan Mehmet Tosun, rehberliğini yaptığı turistleri kaybetmenin sıkıntısını çok yaşadığı için böyle bir icat düşünmüş. Bize anlattığına göre ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan ve turizm gelirlerinin dörtte birinin kaybolmasının önüne geçecek daha büyük icadına finans desteği bulmak için çantalara doldurduğu tanıtım katalogları ile fuar fuar dolaşarak emek sarf ediyor.

Dış görünüşü itibariyle sıradan bir kol saatine benzeyen ürünü, kalabalık ortamlarda, alışverişte, ailece piknikte, hac ve umre esnasında bileğinize takarak kullanabiliyorsunuz. Saat, iç mekanizmasında bulunan aplikasyon yer tespiti özelliğiyle, diğer saati kullanan kişiye olan uzaklığınızı tespit ediyor ve hangi yönde bulunduğunu öğrenme imkânı sunuyor.


Haber Merkezi | 30 Aralık 2014 | http://insanvehayat.com/zor-olan-icat-degil-onu-pazarlamak/
Başlık: İcat Paraya Nasıl Dönüştürülür?
Gönderen: Mücteba - 12 Kasım 2015, 13:51:12
İcat Paraya Nasıl Dönüştürülür?

(http://i2.wp.com/insanvehayat.com/wp-content/uploads/2015/11/patentler.jpg?resize=702%2C336) (http://insanvehayat.com/icat-paraya-nasil-donusturulur/)

"Yapılan araştırmalara göre ABD’de 100 yıl önce 1.000.000’uncu patente ulaşılmış. Bundan beş sene öncesine kadar toplam 8.000.000 adet patent tescili verilmiş. Türkiye’de ise şimdilik 1.000.000. patente ne zaman ulaşacağımıza dair bir hedef yok. Sadece 8 sene sonrası için yıllık 50.000 patent hedefimiz var. 2013 yılında yapılan başvuru 10.000 adedin üzerinde ama tescillenen patent sayısı sadece 1244. Bu hızla gidersek 1.000.000’uncu patente ne zaman ulaşacağımızı varın siz hesaplayın."

[ Yrd. Doç. Dr. Hasan Cankurt ]


Türkiye’de yeteri kadar beyin gücü var. 100 binden fazla akademik kadroya, her yıl mezun olan 700 binden fazla mühendise ve 76 milyon nüfusa sahibiz. Herkes sadece 1 patent başvurusu yapsa önümüzdeki yıl 1.000.000 adet patent hedefimizi yakalayabiliriz. Asıl problemimiz patent kültürünün olmaması.

Japonya’da çocuklar da dâhil patent başvurusu bolca yapılıyor. Bizde de olması gereken, patent bilincinin oluşturulmasıdır. ilkokuldan yüksek öğretime kadar eğitimin çeşitli basamaklarında patent dersi vermek çözüm olur mu, yoksa icat konusunda kafayı mı değiştirmek gerekir üzerine düşünülmeli.

Dünyada ve Türkiye’deki patent adetlerine ve kültürüne kısa bir giriş yaptıktan sonra isterseniz biraz da patentin ne olduğundan, patent fikrinin nasıl doğduğundan ve patent alım sürecinden bahsedelim.

ÖNCE İCAT SONRA PATENT

Patent ve buluş ya da icat kelimeleri birbirleri ile karıştırılmaktadır. Buluş veya icat yakın anlamlı sözcüklerdir ve bir problemin çözümüne yönelik olan ve piyasada mevcut olmayan yeniliklerdir.

Patent ise ortaya çıkarılan yeniliklerin tescil edilmesidir. Yani belgelenmesi ve belge ile koruma altına alınmasıdır. Patentle haklar korunurken bir taraftan da bilgi diğer kâşiflere açılır. Ancak her yeniliğe patent verilmez.

Örneğin insan sağlığını ilgilendiren cerrahi yöntemler buluş olsa da patent ile korunmaz.

Çünkü insan sağlığı maddi kazançtan daha önemlidir. Patent verilmeyen konulardan bir diğeri ise toplum ahlakına ters düşen buluşlardır.

Örneğin uyuşturucu maddeler ilk defa geliştiriliyor olsalar da bunlar tescillenemez.

TAKLİTLERE KARŞI KORUYUCU: PATENT

insanların bir icat veya diğer bir deyişle buluş yapması için çeşitli şekillerde motive edilmeleri gerekir. 19. yüzyılda patent kavramı ortaya atılmış ve yapılan buluşların tescilleneceği, buluş sahibinin 20 yıl boyunca buluşunu koruyabileceği bildirilmiştir. Bu sayede insanlar yaptıkları icatlar konusunda tek hak sahibi olacak ve oluşabilecek maddi hakları tek başlarına kullanacaklardı. Aksi takdirde buluşu yapan kişiye patent verilmemesi halinde yapılan icat kısa süre içerisinde taklit edilecek ve buluşu yapan kişi maddi bir kazanç elde edemeden ortaya çıkacak yeni rakiplerden dolayı bu fırsatı kaçıracaktır. işte bu sebeplerden dolayı patent tescili başlatılmıştır.

Osmanlı Devleti uluslar arası patent anlaşmalarını tanıyan ilk ülkelerdendir. Özellikle ikinci Abdülhamid Han’ın mucitlere karşı alakası arşiv belgelerinde bolca yer almaktadır. Bir tarafta Kuzey Amerika’lı Doktor Donberg’in gönderdiği, yazdığı mektupta bahsettiği şifreli yazı icadı beşinci dereceden mecidiye nişanı ile ödüllendirilmiş. Diğer taraftan Sakız Mevlevîhânesi Postnişi (şeyhi) İsmail Efendi su kuvvetiyle hareket eden bir makine icat ettiğini bildirdiğinde Nâfia Nâzırlığı’ndan berat (patent) verilmiş her türlü ilmi kolaylık sağlanması için valilere emir verilmiştir.

Günümüzde Türkiye’de patent verme yetkisi Türk Patent Enstitüsü’ndedir. Pek çok kişinin zannettiğinin aksine başvurular ve tescil noter kanalı ile değildir. Patent başvuruları Türk Patent Enstitüsü’ne yapılır. Patent dosyası hazırlamak ayrı bir bilgi ve beceri ister. Birkaç günlük bilgi araştırması ile kendi başvurunuzu hazırlayabileceğiniz gibi bu işi yapan patent vekillerine de patent dosyanızı hazırlatabilirsiniz.

PATENT DOSYASI NASIL HAZIRLANIR?

Patent dosyasında, patent başvuru ücretinin (bu yıl her bir patent için 35 TL’dir) yatırıldığına dair dekont, başvuru dilekçe: tarifname, talepler, özet ve varsa resimler bulunur. Tarifname buluşun detaylı olarak anlatıldığı kısımdır. Tarifname, buluşun ilgili olduğu teknik saha, tekniğin bilinen durumu, buluşun çözümünü amaçladığı teknik problemler, buluşun açıklaması ve sanayiye uygulanma biçimi konularını kapsar. Taleplerde ise buluşun korunması istenilen özellikleri anlatılır.

Özet kısmında buluş 5-6 cümle ile özetlenir. Eğer buluş bir makine veya benzeri bir alet ise iki boyutlu çizim yapılarak parçalar numaralandırılır ve dosyaya resimler kısmı olarak eklenir. Hazırlanan dosya Türk Patent Enstitüsü’ne gönderilir. Burada evraklar geliş dakikası dâhil kayda alınır.

Evraklarınız Türk Patent Enstitüsü’ne ulaşır ulaşmaz patentiniz koruma altına alınır. Bu saatten sonra buluşunuzu üçüncü kişiler ile paylaşabilir hatta ticari olarak satabilirsiniz. Ancak başvurunuzun tescillenmeme ihtimalini de göz önüne almalısınız.

Çünkü başvuruların ortalama üçte ikisi tescillenmez. Bunun sebebi yanlış hazırlanmış dosya veya daha önceden tescillenmiş buluşların başkaları tarafından ilk defa bulunuyormuş gibi yeniden başvuru yapılmasıdır.

PATENT KOLAY KAZANMA YÖNTEMİ OLABİLİR Mİ?

Kısaca patent sürecinden bahsettikten sonra (kısaca diyorum çünkü patent konusu bir dönem ders olarak okutulacak kadar teferruatlıdır) birkaç örnek ile patentin öneminden bahsedelim. Mesela; bir ev hanımı şalgam içerken aklına bu şalgam suyunu kıvamlandırarak ketçap haline getirmek gelsin. Bu buluşu için patent başvurusunu yapsın ve tescillesin. Sonrasında bunu üretmesi için büyük bir şalgam suyu veya ketçap üreticisi ile anlaşma yapsın. Türkiye’de yılda 50.000 tondan daha fazla ketçap üretilmektedir. Bunun sadece beşte biri kadar şalgam ketçapı satılsa ve kg başına 5 kuruş patent hakkı alınsa bu buluşu yapan ev hanımının aylık geliri 41.600 TL olmaktadır. Bir örnek daha verelim.

Yine bir ev hanımı evde tavada kızarttığı hellim peynirinin tavuk eti gibi döner yapılabileceğini düşünmüş olsun. Evet, peynir döneri! Bunun ne faydası olur demeyin. Çünkü tavuk ve et döner ile ilgili pek çok skandal haberler duyuyoruz. Peynir döneri, pek çok kişiye hitap edecektir. Mesela vejetaryenler, helal gıda arayışında olanlar, domuz eti şüphesinden uzak durmak isteyenler, kahvaltıda da yiyebilecek bir döner arayışında olanlar… Gelelim ticari getirisine. Türkiye’de üretilen dönerlerin onda biri kadar peynir döneri üretmek için günde 1000 ton süt gereklidir. Bu da günlük 100 ton peynir döneri eder. 1 kg peynir döneri için üreticiden 5 kuruş patent hakkı alınsa buluşu yapan ev hanımının günlük geliri 5.000 aylık geliri ise 150.000 TL olmaktadır.

Burada ev hanımı vurgusunu bilinçli olarak yapıyorum. Aslında verdiğim her iki örnek de ev hanımları tarafından da bulunabilecek buluşlar idi. Yani herkes maddi sermayesini kullanarak fabrika kurmak yerine fikir sermayesini kullanarak fabrika kurmadan zengin olabilir. Ama hemen heyecanlanmayın. Bu verdiğim örnekleri ben sizden önce keşfettim ve patent başvurularını da yaptım. Sıra sizde. Unutmayın, hepimizin içinde bir mucit var!


YAZAR: HABER MERKEZİ | TARİH: EYLÜL 2015 | KAPAK | http://insanvehayat.com/icat-paraya-nasil-donusturulur/
Başlık: Patentler Nasıl Ticarileştirilir?
Gönderen: Mücteba - 12 Kasım 2015, 13:55:01
Patentler Nasıl Ticarileştirilir?

(http://i2.wp.com/insanvehayat.com/wp-content/uploads/2015/11/patent.jpg?resize=702%2C336) (http://insanvehayat.com/patentler-nasil-ticarilestirilir/)


Patentler sanayide kullanılamadığı için ticarileştirilemiyor. Patent başvurusu yaptıktan sonra bunu sanayide kullanamadığı için paraya dönüştüremeyen kişilerin yaptığı hataları birkaç maddede toplayabiliriz.

Birincisi ticarileşemeyen buluşlar yeterince orijinal değildir. Bir icadın patent alabilmesi için yeni, sanayiye uygulanabilir olması gerekir. Kişinin üzerinde az çalışılmış bir faydalı model başvurusu vardır ve bundan 20 tane de yapsa para kazanmayabilir. Önemli olan bir adet de olsa, üretilebilir ve insanların işine yarayan, hayatlarını kolaylaştıran veya sanayide üretimi kolaylaştıran, enerji harcamalarını azaltan bir icat yapılmasıdır. Gıda sektörüne ise patent ile coğrafi işaret karıştırılmaktadır. Yöresel ürünler patent ile değil coğrafi işaret denilen bir tescil sistemi ile koruma altına alınmaktadır.

icat hususunda tecrübeli kişi ve firmalar yeni buluşlarını patent almaya hak kazanmadan çok önce pazarlama departmanlarında değerlendirirler. Türkiye genelinde yapılan ikinci büyük hata, bütün proje ilk ortaya çıkan fikrin üzerine inşa edilmesidir. Oysa icadınızı daha gerçekleştirirken ve çizimlerini yaparken pazarlama konusuna kafa yormak gerekir. Çünkü üretim ve pazarlama konularında uzman kişilere danıştığınızda yeni bakış açıları kazanırsınız. Bu istişareler sonucunda ilk fikrinizin maliyetli ya da uygulaması zor olduğunu görebilirsiniz. Ya da pazarlama uzmanı farklı bir montajın daha fazla rağbet göreceğini söyleyebilir. Bu tavsiyeler ürünü daha çok sattırabilir. O yüzden bize başvuran mucitlere cüzi bir ücret ile geçici başvuru ya da şartlı başvuruyu yaptıktan sonra bir taraftan kapsamlı çalışmalarını bitirmelerini tavsiye ediyoruz. Böylece bir taraftan kalıcı patent başvurusunun yüksek maliyeti fazla para ile çöpe gitmemiş olurken diğer taraftan da fikir korunmuş oluyor.

Ticarileşmeyen patentler konusunda üçüncü madde olarak bireysel mucitlerin ayağı yere basmayan icatları konusu var. Bu konuda sonsuz enerjiyi bulduğunu iddia eden mucitler örnek verilebilir. Sonsuz enerjiyi bulduğunu iddia eden kişilerin akademisyenlerle ortak çalışma yapmadan patent almaları mümkün değil. Bir de sahada uzman kişilere danışmadan icatlarını ticarileştirmeleri çok zor.

Patentten iyi para kazanan insanlar yok değil ancak bunlar ürünlerine sanılandan fazla kafa yoruyorlar. Konuya meraklı kişiler bir hobi olarak çalışmaya başladıklarında envanterleri okurlar ve incelerler. icat yapmak istediklerinde ise dünya çapında daha geniş bir araştırma yapmaları gerekir. Üniversitelerde yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan “Teknoloji Transer Ofisleri” genç girişimcilere rehberlik etmektedir. Buralardan fikirlerin patente dönüştürülmesi, patentlerin de ticarileşmesi için destek alınabilir.

Son yıllarda teknik ve teknolojik ürünlerde alınan patentlerden gelir elde etmek revaçta. Ancak gıda, tekstil, ev ürünleri konularında da pratik, hayatı kolaylaştıran, ihtiyaçlara cevap verebilen yüzlerce örnekten para kazanabilen insanların sayısı da az değil.


YAZAR: HABER MERKEZİ | TARİH: EYLÜL 2015 | İŞ VE EKONOMİ | http://insanvehayat.com/patentler-nasil-ticarilestirilir/