استعيذ بالله : قل هل يستوي الذين يعلمون والذين لا يعلمون ( زمر سوره سي ، ايت ۹)
الحديث : ومن سلك طريقا يلتمس فيه علما سهل الله له طريقا الي الجنة
İSLAMİ İLİMLERİN FAZİLET VE EHEMMİYETİ
Cenab-ı Hak Adem (a.s.)'dan Nebiyy-i Zî-Şân Efendimiz (s.a.v.)'e kadar göndermiş olduğu rasülleri ve inzal buyurduğu kitapları vasıtasıyla, eşref-i mahlukât olarak halkettiği insanoğluna, dünya ve ahiret saadetinin yollarını göstermiştir. En son ve en mükemmel din olan Dîn-i Celîl-i İslam'ı göndererek sırat-ı müstekîmi; Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'i irsal buyurarak Ahlak-ı Muhammedi'yi nasibi olanlara hediye etmiştir. İşte bütün bu dünya ve ahiret saadetlerine mazhariyeti öğrenmek de ilim sayesinde olmaktadır.
İslam Dini ilim öğrenmeye çok büyük ehemmiyet vermiş, bil-hassa dini ilimlerin tahsili hususunda müminleri hep teşvik etmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) eshab-ı suffe'yi yetiştirerek yeni Müslüman olan beldelere gönderdiği İslam Muallimleri vasıtasıyla, İslami ilimlerin tervici hususunda ümmetine numune olmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in varisleri olan hakiki alimler de ehl-i imanın istifadesi için gecelerini gündüzlerine katarak gayret göstermiş ve İslami İlimler'in öğrenilmesi, yaşanması ve başkalarına öğretilmesi hususunda muazzam çalışmalar yapmışlardır.
Bu itibarla İslam İlimleriyle meşgul olmak çok büyük ve şerefli bir iştir. Çünkü "ilmin hükmü hak olmasıyla, emr-i bil-maruf olmasıyla mukayyettir. İlmin hakkı, hakikati takip edip ona bağlı olmasında, hakka isabet etmesinde ve daima Allah rızasını talep edip ahkam-ı ilahiyyeyi idrak ve istinbat etmesindedir. Hasılı Allah için olmasındadır. Yoksa vakıa mutabık olmayan, hak esası üzerinde yürümeyen, Allah'ın hükümlerine muhalif bulunan, Allah'ın kanunlarına karşı gelmek isteyen kuruntular ne kadar süslenirse süslensin ilim değildir. Ve alimlerin kıymeti ilimlerinin kıymetiyle mütenasibtir." (1) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Cenab-ı Hak, hakkında hayır dilediği kimseyi dinde fakih kılar" (2) Başka bir hadîs-i şerîfte ise şöyle buyuruluyor: "Dünya ve onun içindeki şeyler değersizdir. Sadece Allah'ı zikretmek ve O'na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten alim ve öğrenen talebe bundan müstesnadır" (3)
Bu dünyada en büyük şeref ve en büyük nimet İslamî ilimleri öğrenmektir. Başka hiçbir ilim, bilim ne ondan daha büyük ne de ona müsavîdir. Zira dinin ayakta kalması bu ilimlerle mümkindir. Kendisine bu nimetin nasip olduğu insanlar elde ettikleri bu nimeti kaybetmemek ve gün-be-gün ziyadeleştirmek için gayret göstermelidirler. Evvela kendileri bildikleri ile amel etmelidir. Çünkü ilim amelden önce lazımdır; ancak, tek başına ilim yeterli olmadığı gibi amele çevrilmediği için de sahibinin aleyhine delil olur. Hz. Üstazımız (k.s.) bu hususu şöyle ifade etmişlerdir: “Yine iyi bilinmelidir ki ilim, amel için lazımdır. Amelsiz ilim, menfaat vermeyen ilim musibetin en şiddetlisi ve en büyüğüdür. Yarın huzurullah’ta sahibi aleyhine delil olacaktır. Onun için Cenab-ı Fahr-i Âlem menfaat vermeyen ilimden Allah’a sığınmıştır. İlim verilip de amele muvaffak kılınmayan kimse ehl-i mekr ve istidractır. Bu babda daima Allah’a iltica eylemek, amele sarılmak, ehl-i mekr ve istidrac olmaktan daima korkmak lazımdır.” (4)
Yine ilim tedris ve tahsili esnasında da bu ilimlerle amel ederken de ihlastan asla ayrılmamalıdır. Amelsiz ilim nasıl menfaat vermiyorsa, ihlassız yapılan ameller de sahibine fayda vermez, bil-akis çok zarar verir. Yapılan ameller ancak ihlas ile, yani sadece Allah Rızası gözetilerek yapılırsa değer kazanır. İhlasın, Allah ve Rasülünün arzu ettiği manada husule gelmesi ise ancak ve ancak maneviyat ve zikr-i kalbî ile mümkin olur. Bu hususta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ; “Azîz ve Celîl olan Allah’ın rızasını kazanmaya yarayan bir ilmi, sırf dünyalık elde etmek için öğrenen kimse, kıyamet günü cennetin kokusunu bile alamaz” (5) buyurmuşlardır.
Tedris ile meşgul olan insanlar ne kadar kıymetli bir iş yaptıklarının şuurunda olarak dikkat etmeli; takva ve tevazu sahibi, sabırlı ve tahammüllü, her hususta bil-hassa yeme, içme ve uykuda ölçülü, kanaatkar, tok gözlü ve iyiliksever olmaya, helal ve temiz gıda almaya gayret göstermelidirler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde ilimle meşgul olan kimselerin kazanacakları dereceleri şöyle ifade buyurmuşlardır: "Bir kimse ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse Allâh-ü Teâlâ o kişiye Cennet'in yolunu kolaylaştırır. Muhakkak melekler yaptığından hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatların indirirler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar dahi alim kişiye Allah'tan mağfiret dilerler. Âlim’in abid üzerine üstünlüğü, ayın diğer yıldızlar üzerine üstünlüğü gibidir. Âlimler Peygamberlerin vârisleridir. Çünkü peygamberler ne bir dinar, ne bir dirhem mîras bırakmadılar. Ancak ilmi mîras bıraktılar. O halde kim onu alırsa çok nasîb almış demektir.”
__________
(1) Elmalılı, Hak Dini Kuran Dili, cild 4, sayfa 2513
(2) Sahîh-i Buhârî, İlim 10
(3) Sünen-i Tirmizî, Zühd 14
(4) Mektuplar Risalesi, sayfa 29
(5) Sünen-i Ebî Dâvud, İlim 12; Sünen-i İbn-i Mâce, Mukaddime 23
Resülüllah Efendimiz ( s.a.v.) buyurdular: İlim örgenin.Zira ilim Allah için ögrenmek ( Allah’tan ) korkmaktır.
İlim talebi ( ögrenmeyi istemek ) ibadet, ( ilim ) müzakeresi tesbih, tahsili ( elde edilmesi ) ise cihaddır.
Bilmeyenlere ilim ögretmek sadaka,onu ehline vermek de ( Allah’a ) yakınlıktır. Çünkü ilim, helal ve hramı gösteren işaretler ve cennet ehlinin yollarının kandilleridir.
İlim yalnızlıkta dost,gurbette arkadaş, yalnızlıkta konuşan ( yoldaş ), bollukta ve darlıkta yol gösterici, düşmanlara karşı silah, dostlar yanında zinettir.
Allah, ilimle milletleri yükseltir ve onları eserleri anlatılan, yaptıklarına uyulan ve görüşlerine başvurulan iyilikte rehber kılar. Sohbetlerine melekler katılmak isterler,kanatları ile onları okşarlar.
Yaş ve kuru ( her şey ), denizde yaşayan balıklar ve diger canlılar, karadaki yırtıcı ve diger hayvanlar,onlar için istigfar ederler. Çünkü ilim, kalplerin cehaletten hayat bulması, gözlerin karanlıktan aydınlanmasıdır.
Kul, ilimle ( Dünyada ve ahrette ) hayırlı mevkilere ve yüksek derecelere ulaşır. İlim üzerinde düşünmek, oruç sevabına eşittir. İlim ögretmek geceyi ( namazla ) ihya etmeye denktir.
Sıla-i rahim ( akrabalarla alaka ) ilimle devam ettirilir. İlimle helal haram(dan ayrılarak) bilinir. İlim amelin rehberidir. Amel, ilme tabi olur, uyar. İlim, bahtiyarlara ilham olunur ( verilir ), bedbahtlar ise ondan mahrum kalır.
Kaynak : Fazilet takvimi – 19 Eylül – 2010
.
"Bu dünyada en büyük şeref ve en büyük nimet İslamî ilimleri öğrenmektir.
Başka hiçbir ilim, bilim ne ondan daha büyük ne de ona müsavîdir."
(http://i.imgur.com/WojAZT3.jpg) (http://www.sadakatforum.com/ilim-ogrenmek-ve-ogretmenin-fazileti-10-aralik-2007-t14100.0.html;msg128157#msg128157)