Sadakat islami Forum
DİNİ KATEGORİLER => İSLAM-GENEL => Konuyu başlatan: Lika - 03 Kasım 2008, 23:03:22
-
İslam büyükleri, bir kimseyi Allahü teâlâya şükrettirmek için, “Nasılsın?” derlerdi. İnsan ya şükreder, ya susar veya şikayette bulunur. Allah’tan şikayet etmek ise çok çirkindir. Kulun Mevlasına zillet göstermesi izzettir. Mevlayı başkasına şikayet etmesi ise zillettir. Şükür, ihsanını, iyiliğini anmak suretiyle ihsan edeni övmektir. Yani dil ile teşekkür de şükürdür.
Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: İhsan eden, iyilik eden sevilir. Hadis-i şerifte, “İhsan sahibini sevmek, insanların yaratılışında vardır” buyuruldu. Bütün iyilikleri yaratan, insana can, mal, sıhhat veren, zararlardan, korkulardan koruyan Allahü teâlâyı sevmek, insanlık icabıdır. Sevmenin üç alameti vardır:
1- Onu sevenleri sevmek,
2- Ona itaat etmek,
3- Onu, dil ile, beden ile övmek.
Bunlardan ikincisine şükür, üçüncüsüne hamd etmek denir. Onu sevenleri, O da sever. İhsanlarını arttırır.
İmam-ı Mücahid hazretleri Nahl suresinde “Onlar, Allah’ın nimetini bilip itiraf ederler. Sonra da onu inkâr ederler” mealindeki 83. âyet-i kerimesini “Onlar, nimetlerin Allah’tan olduğunu bilirler. Fakat “Bu nimetleri biz kazandık veya bize miras kaldı” diyerek nankörlük eder” diye tefsir etmiştir.
İnsan, bir hasta veya sakat görünce, kendisinin böyle bir derde müptela olmadığı için şükretmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“Bir kimse, hasta, sakat birini görünce, ‘Allahü teâlâya hamdolsun ki beni böyle etmedi. Bundan ve daha başka dertlilerden üstün kıldı’ derse, nimetin şükrü olur.”
Nimet umumi olunca, herkese gelince insan bu nimetin kıymetini bilemez. Görmek büyük nimet iken, herkeste göz olduğu için göz nimetine her zaman şükretmeyiz. Gençler, yaşlanmadıkça gençliğin kıymetini bilmez. Hastalar sağlığın kıymetini anlar. Fakirler zenginliğin kıymetini bilir. Hayatın kıymetini de ancak ölüler anlar. Şu halde yaşlanmadan gençliğin, hastalanmadan sıhhatin ve ölmeden önce de hayatın kıymetini bilip şükretmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“Şu üç şey iman alametidir: Belaya sabır, nimete şükür, kazaya rıza.”
Mehmet Oruç
-
Anlatıldığına göre bir gün bir gurup Şibli'yi (rahirnehullahu) ziyarete gider. Büyük Veli «siz kimsiniz» diye sorar. Gelenler «biz seni sevenleriz» diye, cevap verirler.
Bu sırada Şiblî yüzünü onlara döner, sonra onları taşlamaya başlar, adamlar Veliden kaçarlar. Veli onları «benden niye kaçıyorsunuz, eğer gerçekten beni sevseydiniz, belâmdan kaçınmazdınız» diye azarlar. Arkasından sözlerine şöyle devam eder:
Muhabbet ehli, sevgi kadehinden içtiler, beldeler ve yeryüzü onlara dar geldi, Allah'ı hakkı ile bildiler, O'nun ululuk ve kudreti karşısında şaşkın kaldılar. O'nun sevgi kadehinden içtiler, O'nun ünsiyet denizinde boğuldular, yalnız O'na seslenmekten zevk alır oldular.
Arkasından şu beyti söyledi:
Ey mevlâm! Sevgini hatırlamak sarhoş etti beni
Sen sarhoş olmayan hiç bir aşık gördün mü?
-
Allah razı olsun Mahi kardeşim. :)
-
Allah razı olsun kardeşim