Sadakat islami Forum

FORUM AKTİVİTELERİMİZ => HATİM FAALİYETLERİMİZ => DUA ZAMANI => Konuyu başlatan: ebrarrana - 31 Ağustos 2005, 19:55:00

Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 31 Ağustos 2005, 19:55:00
Mülk Senindir.
Dilediğince genişletir, dilediğince daraltırsın.
Varlığım Senin elindedir.
Dilersen darda koyar, dilersen ferahlatırsın.
Rızık Senindir.
Dilediğine kısar, dilediğine açarsın.
Hüküm Senindir.
Dara düşürürsün, genişlik verdiğinde şükretmeyeni.
Takdir Senindir.
Genişletirsin, dara düştüğünde de şükredeni.
Zaman Senindir.
Dilersen ân’ı sonsuz eyler, dilersen sonsuzluğa son verirsin.
Darlık da genişlik de Sendendir.
Darlıktan sonra genişliği de tattırırsın.
Sen ki imkânsızı mümkün kılarsın.
Kaderi Sen bilirsin.
Bana şer gibi görüneni de hayır kılarsın.
Darda koyma beni.
Sen ki Müsebbibü’l Esbabsın.
Sebepler Senindir.
Sebeplerle bıraksan da beni, sonuca Sen ulaştırırsın.
Sebeplerle oyalama beni.
Sen ki asılları yanında tutarsın.
Rahmân Sensin.
Rahmetini dilediğine has kılarsın.
Gölgede bırakma beni…AMİN…
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 01 Eylül 2005, 00:41:59
Ey Rabbim ! Senin mübarek ismini anarak ve rahmetinin gölgesine sığınarak ve Senden mağfiret dileyerek söze başlarım...

Şüphesiz alemlerin Sultanı sen olduğun gibi,sözlerin sultanıda elbet sensin..!

Sana hamd eder,her işimde Senden yardım dilerim...

Sana hakkıyla hamd etmekten acizim...

Senin nimetlerinin şükrünü insan nasıl ifa edebilir ki,bir nefes için iki şükür lazımdır...

Vücudumdaki her kıl Senin eserin olunca,artık ben niceye çırpınayım ki,her kılın şükrüne muvaffak olayım...

Ya Rabbi,Ya Rabbi ! Sen herkezin "Ya Rabbi !"deyişlerini duyarsın...

Sen her canlının rızkını verir,her düşküne acırsın...

Padişahlar da senin kapında devlet bulur,köleler de...

Kim Senin dergahından yüz çevirirse,o kendisine yazık etmiş olur...
Başlık: s.a
Gönderen: ebrarrana - 01 Eylül 2005, 00:51:42
İlahi!
Hamdini sözüme sertac ettim, zikrini kalbime mi'rac ettim, kitabını kendime minhac ettim. Ben yoktum var ettin, varlığından haberdar ettin, aşkınla gönlümü bikarar ettin. İnayetine sığındım, kapına geldim, hidayetine sığındım lütfuna geldim, kulluk edemedim afvına geldim. Şaşırtma beni doğruyu söylet, neşeni duyur, hakikatıı öğret.Sen duyurmazsan ben duyamam, sen söyletmezsen ben söyleyemem, sen sevdirmezsen ben sevdiremem.Sevdir bize hep sevdiklerini,yerdir bize hep yerdiklerini, yar et bize erdirdiklerini. Sevdin habibini kainata sevdirdin: Sevdin de hil'at-i risaleti giydirdin.makam-ı İbrahimden makam-ı Mahmuda erdirdin. Server-i asfiya kıldın.Hatem-i enbiya kıldın.Muhammed Mustafa kıldın.Salat-ü selam, tahiyyat-ü ikram, her türlü ihtiram ona, onun Al-ü Ashab-u etbaına ya Rab!
Amin
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 01 Eylül 2005, 01:07:33
Rabbim! Bizi bir an için bile nefsimizle baş başa bırakma.
 
Rabbim! Günahların içinde boğuluyoruz. Bize yardım eyle
.
Rabbim! Bizi yolundan ayırma.

Rabbim! Huzuruna çıakacak nurlu yüzler nasip eyle...

Rabbim! Korkuyoruz, nasıl hesap vereceğiz. Hesabımızı
kolaylaştır.
Rabbim! Hem karşında duracak yüzümüz yok, hem de SENDEN başka sığınılacak kimse yok. Biz her halde SANA sığınıyoruz. Bizi huzuruna kabul eyle...

"Yâ Rabbî!
Bizim hâlimize bakarak muâmele etme. Kendi ikrâm ve ihsânına göre bize muâmele eyle.

Yâ Rabbî!
Kerem ve lütfunla hidâyet ettiğin kalbi tekrar dalâlete, sapıklığa meylettirme.
Belâları bizden sarf eyle, çevir ve değiştir.
Ey affı çok olan, günahları örten Rabbim!
O günahlar dolayısı ile bizden intikam alma. Bize azâb
etme.

Yâ Rabbî!
Biz nefis ile şeytana tâbi olduksa da sen, azab arslanını bize saldırtma.

Ey Hayy, ebedî diri olan Rabbim!
Taleb ve duâ üzerine nasıl olur da kerem etmezsin. Sen kerem sâhibisin.

Ey mahlûkâtın, yaratıkların canlıların ihtiyâcını gideren Rabbim!
 Sen varken hiç bir kimseyi hatırlamak ve ondan bir şey ummak lâyık değildir.

Yâ Rabbî!
Rûhumuzda bir ilim katresi var. İlâhî onu hevâ rüzgarıyla ten toprağından muhâfaza eyle.
 
Ey ihsânı çok olan Rabbim!
Cefâ içinde geçip giden ömre merhamet et.
 
Ey affetmeyi seven Rabbim!
Bizi affeyle. İsyân derdimize çâre eyle.
Ey yardım isteyenlerin yardımcısı!
Bizi hidâyete çıkar.
 
Yâ Rabbî!
Duâ ve yakarışlarımızda sana lâyık olmayan sözleri bilmeyerek söyleyip hatâlarda bulunmuş isek, o kelimeleri sen ıslâh et ve duâmızı kabul buyur.
Çünkü sözlerin hâkimi ve sultanı ancak sensin.
 
Ey âlemin yaratıcısı!
Kasvetli, kararmış, katılaşmış âdetâ taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin.
Bizi köle gibi kullanan bu serkeş nefisten bizi satın al.
O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zulmü canımıza yetti).
Yâ Rabbî! Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizli ve açık
her şeyi bilirsin."




 
 Hayat İman Ve Cihad'dır
Başlık: s.a
Gönderen: ebrarrana - 01 Eylül 2005, 01:17:18
UYARIYORUZ!

Allah’IN AZABINI HATIRLATIYORUZ!

ÜZERİMİZDE KARA BULUTLAR DOLAŞIYOR...

BÜYÜK FELAKETLER KAPIMIZIN ÖNÜNDE SIRASINI BEKLİYOR...

GÖK...HOMURDANIYOR!

YER... AYAĞIMIZIN ALTINDAN KAYIYOR!

BİZLER İSE HALA GAFLET İÇERİSİNDEYİZ, UYKUDAYIZ... BOŞ ŞEYLERLE UĞRAŞIYORUZ.

İNSANLARIN SURATI ASIK... ÇEVRENİZE BİR BAKINIZ, HERKES BİRER BUNALIM, BİRER STRES YUVASI OLMUŞ... HUZURU KAYBETMİŞ.

MÜSLÜMANLAR! KENDİNİZE GELİNİZ...

ZAMAN; AHİR ZAMAN’DIR...

ZAMAN; Allah’A DÖNÜŞ ZAMANI’DIR...

ZAMAN; TEVBE VE İSTİĞFAR ZAMANI’DIR...

‘’KENDİNİZİ VE AİLENİZİ YAKITI İNSANLAR VE TAŞLAR OLAN CEHENNEM ATEŞİNDEN KORUYUNUZ’’ (TAHRİM, 6)

İYİLİĞİ EMREDİP, KÖTÜLÜKLERDEN SAKINDIRMAK İÇİN GAYRET EDİNİZ!

Allah’I ve UYKULARI KAÇIRAN ÖLÜMÜ AKLINIZDAN ÇIKARMAYINIZ!

ETRAFINIZA MERHAMET EDİNİZ Kİ; Allah’TA SİZE MERHAMET ETSİN...

HELALLERE ve HARAMLARA DİKKAT EDİNİZ!

‘’SADAKALAR; BELÂ VE MUSİBETLERİ YOK EDER...’’ SADAKALARI ÇOĞALTINIZ!

EVLERİNİZİ, Allah’IN ÂYETLERİNE UYARAK NÛRLANDIRINIZ.

HAYATINIZI, PEYGAMBERİMİZ EFENDİMİZ (s.a.v)’in GÖSTERDİĞİ YOLDA GİDEREK GÜZELLEŞTİRİNİZ, GERÇEK HUZURA VE KURTULUŞA;

ANCAK İSLAMI, HAYATIMIZIN HER SAFHASINDA YAŞAYARAK ULAŞACAĞIMIZI UNUTMAYINIZ.

EVLERİNİZE VE AİLENİZE SAHİP ÇIKINIZ!

EN BÜYÜK SERMÂYENİZ OLAN ÖMRÜNÜZÜ TELEVİZYON KARŞISINDA TÜKETMEYİNİZ! HER AN ZEHİR AKITAN TELEVİZYON PROGRAMLARI SİZİ CEHENNEME SÜRÜKLEMESİN!

DİKKAT EDİNİZ! YARIN HESABINI VEREMEZSİNİZ...L GEZİYOR..

UNUTMAYINIZ Kİ;

‘’Allah’IN AZABI PEK ŞİDDETLİDİR!’’

VAKİT GEÇ OLMADAN KENDİNİZE GELİNİZ, SAMİMİ OLARAK Allah (c.c)’tan BAĞIŞLANMAYI DİLEYİNİZ! BAŞKA KAPI YOK...

AÇIN ELLERİNİZİ MEVLA’YA...

AÇIN ELLERİNİZİ DUA’YA...

AÇIN ELLERİNİZİ RAHMETE...

AÇIN... AÇIN...  
 
Başa dön
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 01 Eylül 2005, 01:26:34
Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayetinde Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu:
"Allah Teala'nın yeryüzünde seyahat eden bir takım fazla melekleri vardır. Bunlar zikir meclislerini araştırırlar. İçinde Allah'ın zikredildiği bir meclis bulduklarında onlarla beraber otururlar ve birbirlerini kanatları ile kuşatırlar. Ta ki onlarla sema arasındaki mesafeyi doldururlar. Cemaat dağıldığında, yükselip semaya çıktıkları zaman Aziz ve Celil olan Allah onları pek iyi bildiği halde meleklere: "Sizler nereden geldiniz?" diye sorar. Melekler: Biz yeryüzünde senin bir takım kullarının yanından geldik ki onlar seni tesbih ediyorlar, seni tekbir ediyorlar, tehlilde bulunuyorlar, sana hamd ediyorlar ve senden istiyorlar derler. Allah: Benden ne istiyorlar? buyurur. Melekler: Senden Cennetini istiyorlar derler. Allah: Onlar benim Cennetimi görmüşler mi? buyurur. Melekler: Hayır, Rabbimiz! Eğer onlar Cennetimi görmüş olsalardı nasıl olurdu? buyurur. Melekler: Senden eman dilerler, derler. Benden niçin eman diliyorlar? diye sorar. Senin Cehenneminden Ya Rabbi! diye cevap verirler. Onlar benim Cehennemimi görmüşler mi? der. Hayır, cevabını verirler. Acaba Cehennemimi görmüş olsalar ne yaparlar? der. Senin mağfiretini talep etmektedir derler. Bunun üzerine Allah: Ben onlara mağfiret eyledim. Onlara bütün istediklerini ihsan ettim ve eman istedikleri şeyden de kendilerine eman verdim buyurur. Melekler: Ya Rabbi! O zikredenlerin içinde günahı çok olan filan kimse de vardı. Sadece oradan geçiyordu da onlarla beraber oturuvermiştir derler. Allah: Ben onu da mağfiret ettim. O cemaat öyle kemal sahibi kimselerdir ki onlarla beraber oturan kimseler şaki olamaz! buyurur."
Başlık: dua.
Gönderen: Vuslat Yolcusu - 01 Eylül 2005, 02:27:12
Allah hepinizden razi olsun :x
Başlık: dua.
Gönderen: dihancioglu - 01 Eylül 2005, 02:54:56
Allah'ım, kalplerimizi imân ve Kur'ân nuruyla nurlandır. Allah'ım, bizi Sana muhtaç olduğumuzun şuuruyla zenginleştir; Senden müstağnî durma fakirliğine düşürme. Kendi güç ve kuvvetimizden teberrî ediyor, Senin havl ve kuvvetine sığınıyoruz. Bizi Sana tevekkül edenlerden kıl. Bizi nefsimizin eline bırakma. Bizi, koruyuculuğunla muhâfaza eyle. Bize ve erkek, kadın bütün müminlere merhamet et. Kulun, peygamberin, seçtiğin, dostun, mülkünün güzelliği, masnuâtının melîki ve sultanı, inâyetinin gözbebeği, hidâyetinin güneşi, hüccetinin lisânı, rahmetinin timsâli, mahlûkatının nuru, mevcudâtının şerefi, mahlûkatının çokluğu içinde birliğinin kandili, kâinat tılsımının keşşâfı, rubûbiyet saltanatının dellâlı, hoşnut olduğun şeylerin tebliğ edicisi, gizli isimlerinin tanıtıcısı, kullarının muallimi, âyetlerinin tercümânı, rubûbiyet güzelliğinin aynası, şuhud ve işhâdının medârı, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin habîbin ve resûlün olan Efendimiz Muhammed'e, onun bütün âl ve ashâbına, kardeşleri olan diğer peygamber ve resûllere, melâike-i mukarrebîne ve sâlih kullarına salât ve selâm eyle.Âmin.
Başlık: Efendimizin (s.a.v.) duası
Gönderen: dihancioglu - 01 Eylül 2005, 02:57:42
Allah'ım sana teslim oldum,sana iman ettim. Tevekkülüm sanadır ve bütünüyle sana yöneldim.Yalnız Sen'in inayetinle mücadele ettim. Yalnız Sen'in hakemliğine baş vurdum. Sen benim geçmiş ve gelecek hatalarımı bağışla. ( gelecekte bana günah işletme ve benim için günah kapılarını kapat. ) Gizli işlerimi de açık işlerimi de affet ve bunlardan da öte senin benden çok daha iyi bildiğin günahlarımı da bağışla. ( çünkü ben kalbimden geçeni bilebilirim fakat sır,hafi,ahvamdan geçenleri bilemiyebilirim.. Eğer ben bilmeden bu duygularımda bir kopukluk olduysa, sen ondan dolayı da bizi affet.)...

Öne geçirende geride bırakanda Sen'sin. Sana itaat edilir karşılığını verirsin; Sana isyan edilir, affedersin. Kalpler Sana akar; gizli, Sen'in yanında ayandır. Din, Sen'in teşri buyurduğun; emir, Sen'in hükmettiğin; mahluk Sen'in mahlukun; kul, Sen'in kulundur. Sen, Rauf ve Rahim Allah'sın. Göklerin ve yerin onunla parıldadığı yüzünün nuru hürmetine; Sen'in olan her bir hak hürmetine ve senden isteyen kulların hürmetine Sen'den bizi şu sabah ve şu akşam affetmeni ve kudretinle ateşten korumanı diliyorum....

Allah'ım, Sen'den hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği dilerim...

Allah'ım Sen, dünyada ve ahiret te benim dostum ve velimsin; beni müslüman olarak öldür ve salih kulların arasına ilhak buyur... AMİN...
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 01 Eylül 2005, 03:03:45
--------------------------------------------------------------------------------
 
http://www.cecenonline.com/dua_logo.swf
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 01 Eylül 2005, 03:12:15
" Eğer biriniz bir kötülük görürse eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğz etsin.
Bilsin ki bu imanın en düşüğüdür." Hz. Muhammed Mustafa sav.

Esselamu aleykum

Haydi muvahhidler... Imanın en düşük mertebesindeyiz. Kalbimizle buğz edelim.
Mahşer günü bunun ispatı olması için bu geceyi dualarla değerlendirelim. Hacet namazları kılalım müslümanlar için. Salavat-ı şeriflerle süsleyin dualarınızı.
Ağlayın... Ağlayın ki Arş-u Ala 'dan sarıklı melekler müminlerin cihadına iştirak etsin. Ağlayın ki Arş-u Ala'da, Alem-i berzah dakiler de ağlasın.
Ağlayın ki Seyyidüş şüheda Hamza ra. ve Esedullah Hz.ALi ra. da katılsın savaşa.
Ağlayın ki Ebrehe'ye gönderilen ebabiller bu sefer ABD uçaklarına gönderilsin.
Ağlayamıyorsanız ağlıyor gibi yapın. Çağırın Kainatin Efendisini.
Deyin ki Miraç da affını istediğiniz ümmetin şehid ediliyor yetiş. Allah'ı yardıma çağırın.
Evlerin , mescidlerin bombalanıyor yarabbi. Bunların sahibi sensin.
KAbe'yi nasıl Ebrehe'den koruduysan şimdi de mescidlerini koru. Kelamın Kuran- ı Hakim
kafir ayakları altında çiğnenecek. Sahip çık. Rabbinize dua edin.
Mahşer günü ne yaptınız sorusuna muhatap olmamak için dua edin. Bilin ki Allah müminlerledir.
Haydi Hacet namazlarında buluşalım bu gece......
Allah'a emanet olun. Allah cümlemize şehadeti nasip etsin ki mahşer günü mermi yarası ile çıkalım Allah'In huzuruna.


İman edenler ! Allah'tan korkun.O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz (Mâide-35)
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 01 Eylül 2005, 23:06:35
"YA RABBİ;
MAL VERDİĞİNDE SAADET DE VER,KUVVET VERDİĞİNDE AKIL DA VER,TEVAZU VERDİĞİNDE BASİRET DE VER,GÜZELLİK VERDİĞİNDE İFFET DE VER,CESARET VERDİĞİNDE İNSAF DA VER,ZORLUK VERDİĞİNDE SABIR DA VER!!!!!!!!!!!(AMİN!!!!!!!!!!)
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 01 Eylül 2005, 23:11:46
http://www.cecenonline.com/dua_logo.swf

Allah RAZI OLSUN KARDEŞİM

DUALARIMIZ BÜTÜN MAZLUM KULLARIN ÜZERİNE OLSUN
BİR ÇEÇEN OLARAK
YÜCE MEVLAMDAN ACİZANE NİYAZ EDİYORUM

MEVLAM KABUL BUYURSUN İNŞAAllah
_________________
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 01 Eylül 2005, 23:58:43
Allah CÜMLEMİZDEN RAZI OLSUN KARDEŞ
SİZİN YAZILARINIZI ÇOK BEYENEREK OKUYORUM
AllahA EMANET OLUN.........
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 02 Eylül 2005, 23:05:37
sizide MEVLAMA emanet ettim

bilirsiniz ki emanetin kıymetini ve derecesini mevlam kadar kimse bilemez
ve ona emanet edilene zerre kadar da olsa kimse zarar veremez

emin yerdesiniz
Allah yar ve yardımcınız olsun
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 03 Eylül 2005, 00:29:42
ebrarana ve cahitdurgun :
sizden Allah razı olsun
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 03 Eylül 2005, 13:22:09
AMİN CÜMLEMİZDEN İNŞAAllah
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 03 Eylül 2005, 13:27:36
RABBİM,SEN YAPILAN DUALARI GERİ ÇEVİRMEZSİN BİLİYORUZ...BİZ MÜSLÜMANLARIN DUALARINI KABUL ET NE OLURSUN GÖNLÜMÜZDEKİ MURADI VER Allah'IM...AMİN
Başlık: dua.
Gönderen: mars - 03 Eylül 2005, 13:54:09
Amin Allah razı olsun.
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 03 Eylül 2005, 14:42:21
amin amin amin Allah razı olsun kardeşler..................
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 03 Eylül 2005, 23:34:07
Ya RABBi!
Ya Rabbi! Kalblerimizi sevginle doldur...
Ya Rabbi! Sevdiklerini bize de sevdir...
Ya Rabbi! Yerdiklerini bizede yerdir...
Ya Rabbi! Senin rizan icin seven, senin rizan icin bugz eden kullarindan eyle bizleri...

Ya RABBi!
Seni hakkiyla bilmeyi,
Sana hakkiyla hamd etmeyi,
Sana Hakkiyla sükretmeyi,
Sana hakkiyla tövbe etmeyi,
Sana hakkiyla ibadet etmeyi bizlere nasip eyle....

AMİN AMİN AMİN
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 04 Eylül 2005, 00:31:09
YA RABBİ !YÜZÜMÜ SANA ÇEVİRDİM
SIRTIMI SANA DAYADIM
KORTTUĞUM SEN
ÜMİT BAĞLADIĞIM SENSİN
SENDEN KAÇIP SIĞINACAK
SENİN ELİNDEN KURTULACAK
BİR YER VARSA
YİNE SENSİN YARABBİ..............AMİN........

AFFET YARABBİM AFFET BİZ GÜNAHKAR KULLARINI AFFET...........
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 04 Eylül 2005, 01:00:46
http://www.islamisohbet.gen.tr/tr/esmaulhusna/esmaulhusna/Allahcc.htm
Başlık: dua.
Gönderen: antepli - 04 Eylül 2005, 21:00:03
BÜTÜN DUALARINIZA EN İÇTEN DUYGULARIMLA AMİN AMİN AMİN diyorum.Ellerinize ve yüreğinize sağlık.RABBIM,ayaklarımızı sırat-ı mustakimininden kaydırmasın.SON nefeste EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLAllah VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDÜHÜ VE RESULÜH diyerek çene kapamayı nasib eylesin.
Başlık: dua.
Gönderen: mars - 04 Eylül 2005, 21:19:02
Amin Amin kardeşim Allah razı olsun inş.
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 04 Eylül 2005, 21:21:22
AMİN AMİN AMİN Allah RAZI OLSUN KARDEŞİM
İNANIN SİZİN YAZILARINIZIDA BÜYÜK Bİ ZEVLE OKUYORUM
RABBİM SİZDEN HEPİNİZDEN VE CÜMLEMİZDEN RAZI OLSUN..........
İNŞAllah......
Başlık: dua.
Gönderen: hulefai rasidin - 07 Ekim 2005, 07:37:39
Allahümme ya vasıal ma'fireti'firli...

ey mağfireti geniş olan Allahım bizleri affeyle........

bu duayı bilhassa iftara yakın çokça okumak çok eftaldir
Başlık: dua.
Gönderen: neco - 10 Ekim 2005, 11:11:26
tüm dulara amin kardeşlerim YARABBİ TÜM ÜMMETİ MUHAMMEDİN EVLATLARINI GÖZ AÇIP KAPAYINCAYA KADAR NEFSİN VE ŞEYTANIN ELİNİ BIRAKMA
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 10 Ekim 2005, 11:32:32
AllahIM!!!
YAŞADIĞIMIZ,YAŞAYACAĞIMIZ HER ANIMIZI SENİ ZİKRETMEKLE GÜZELLEŞTİR.

AMİN...
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 10 Ekim 2005, 16:56:53
“Cenab-ı Hakk (CC), duada fazla ısrar edenleri sever.”[2]
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 10 Ekim 2005, 16:58:04
Hak Teala (CC) Hz.leri buyuruyor:

“Ey Resul-i Ekremim(SAV)! Benim kullarım ‘Rabbimiz uzakta mıdır, yakında mıdır?” diyerek sana beni sordukları zaman sen onlara cevap ver ki: Ben onlara pek yakınımdır. Bana dua eden kulumun duasını kabul ederim. Dua ettiğinde benden dualarının kabulünü istesinler. Ve bana îman etsinler. Umulur ki onlar îmanları ve duaları sebebiyle doğru yola vasıl olurlar ve irşad olunurlar.”[1
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 10 Ekim 2005, 17:43:16
Allah razı olsun. ebrarrana kardeşim.Allah  hakkı ile dua edenlerden olmayı bizlere nasip etsin.
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 11 Ekim 2005, 14:09:48
Her hücremin hayatı Senden.
Yakınsın bana benden.
Ölüm uzak değil bedenden.
Bilirim ki ölüm de Senden.
Fâniyim.
Fâni olanı istemem.
Âcizim.
Âciz olanı istemem.
Ruhumu Rahmân’a teslim eyledim.
Başkasını istemem.
İsterim.
Fakat bir Yâr-ı Bâkî isterim.
Hiç içinde hiçim.
Fakat her şeyi birden isterim.
Ölümüm son değil; sonsuzluktur, bilirim.
Sonumu sonsuzluk eyle.
Ölüm tükeniş değil; başlangıçtır.
Başlangıçlarımı son, sonlarımı başlangıç eyle…AMİN…



KAYNAK : 99esma99dua / SENAİ DEMİRCİ
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 11 Ekim 2005, 17:08:53
Dualarına amin cahit kardeşim
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 11 Ekim 2005, 21:03:14
Alıntı yapılan: "yusufum"
Dualarına amin cahit kardeşim


AllahIM SİZDEN VE BÜTÜN ÜMMETİ MUHAMMEDDEN RAZI OLSUN

AMİN
Başlık: dua.
Gönderen: müteallim - 12 Ekim 2005, 01:56:49
Düa yapmasini bilen arkadaslardan bizleride hatirlamasini rica edecem.Rabbim düalarini ve düalarimizi kabul eylesin.
Başlık: dua.
Gönderen: Mstfx67 - 12 Ekim 2005, 02:30:52
Allah yar ve yardımcınız olsun
amin :x
Başlık: dua.
Gönderen: Mstfx67 - 12 Ekim 2005, 02:31:21
Allah yar ve yardımcınız olsun
amin 8)
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 12 Ekim 2005, 09:17:32
Evet..Allah'ın rahmetinin sonsuz olduğunu düşünerek dua edelim...
O'nun güzelliklerini düşünerek dua edelim...
O'nun mükemmel isimlerini okuyarak binlerce kez bıkmadan  dua edelim...
O'nun bizlere verdiği sonsuz nimetlerini düşünerek dua edelim...
O'nun insanlara ikram ettiği imanı,duayı,kainatı,ebedi güzel hayatı düşünerek dua edelim...
O'nun sonsuz merhametine sığınarak,acizliğimizin farkına vararak dua edelim...
O'nun kendi mülkünde bizleri misafir ederek sonsuz ebedi güzel hayatı bize bahşettiği için sonsuzca şükrederek dua edelim...
O'nun sonsuz zerrelerde sonsuz mükemmeliklerini sonsuz sevgiyle temaşa ederek dua edelim....



Ki! Allah'ın sevgili ve hakiki kulu olalım her daim...inşaAllah

selam ve dua ile....



Allah'a emanet olun arkadaşlarım
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 12 Ekim 2005, 09:41:22
Sensin zulme uğrayanların dayanağı.
Sensin mahzun kalplerin sığınağı.
Sensin mazlumun âhını işiten.
Sensin zalimin zulmünü bilen.
Senin adaletindir sığındığımız.
Senin mizanındır güvendiğimiz.
Senin hesabındır tesellimiz.



Nefsimize zulmetmekten alıkoy bizi.
Senin adaletine razı olanlardan eyle bizi.
Senin adaletinin korkusuyla terbiye et hepimizi.
Adaletinin korkusuyla yumuşat kalplerimizi.
Amellerimizin tartıldığı 'mizan'da güzel eyle akibetimizi.
Mizanında ağırlığı olanlardan eyle bizi.
Kolaylaştır sorgu sualimizi.
Sana hesap verme inceliğiyle yaşat bizi.
Hükmüne razı eyle bizi.
Zulmetmekten ve zulme uğramaktan uzak eyle hepimizi.

AMİN
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 12 Ekim 2005, 13:31:55
Bismillahirrahmanirrahim..
Allah'ım;
Lütfet ki, gittiğimiz her yere barış götürebilelim.
Bölücü değil, bağdaştırıcı, birleştirici olabilelim.
Nefret olan yere sevgi,
Yaralanma olan yere affedicilik,
Kuşku olan yere inanç,
Ümitsizlik olan yere ümit,
Karanlık olan yere aydınlık ve
Üzüntü olan yere sevinç saçıcı olmayı bize lütfet ya Rabbi..

Kusurları gören değil, kusurlaru örtenlerden;
Teselli arayanlardan değil, teselli verenlerden;
Anlayış bekleyenlerden değil, anlayış gösterenlerden;
Yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil, sevenlerden olmamıza yardım et.

Alan ellerin değil, veren ellerin;
Affedici olduğu için affedilenlerin;
Hak ile doğan, Hak ile yaşayan, Hak ile ölenlerin ve
Sonsuz hayata yeniden doğanların safına katılmayı bize nasib eyle...
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 12 Ekim 2005, 20:00:26
"Ve semâya irtifa verdi ve mizanı vaz'eyledi.
Mizandan taşmayasınız [diye].
 Doğru tutasınız adaletle tartıyı da,
 aksatmayasınız mizanı [diye]."
 Rahmân; 7-9


Sen ki her şeye zarif oranlarla, hassas ölçülerle bedenler giydirirsin. Sen ki her şeye lâyık olduğu sureti verirsin. Sen ki her şeye ihtiyaç duyduğu yetenekleri bahşedersin. Sen ki her varlığa, varlığı ve hayatı için gerekli her duyguyu, her organı hikmetlice verirsin. Sen ki her canlıya hayatını sürdürecek en uygun, en güzel bedeni verirsin.
Sen ki yerinde ve haklıca yapılan bütün isteklere mutlaka cevap verirsin. Sen ki gerçek ihtiyaçları seslendiren her yakarışa karşılık verirsin. Sen ki zorda kalmışların imdadına, çaresiz kalmışların feryadına sonsuz adaletinin gereğince yetişirsin.
Sen ki adalet ve hikmetinle her şeye hayat hakkı verirsin, yokluğa varlık hakkı tanırsın. Sen ki her varlığı ona zarar verebileceklerin şerrinden ve saldırısından koruyansın. Sen ki mahşerde zerre kadar iyiliği, zerre kadar kötülüğü hiç şaşmadan tartarsın.
Sen ki zalimleri zulmüyle bırakmazsın; ebedî cehenneminde hakkını alırsın mazlumların. Sen ki mazlumları mazlumiyetiyle bırakmazsın; ebedî cennetinde sonsuz lûtuflara boğarsın hepsini.
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 13 Ekim 2005, 01:01:04
Yüce Allah buyuruyor:

"Yaptıkları (güzel) amellerinin karşılığı onlar için (Cennet'te) gizlenen, gözleri kamaştırıcı nimetleri hiç kimse bilemez." (Secde, 17)

Dünyadaki denge, düzen, çekim, itme, kimya ve fizik kanunlarının dışında bambaşka bir yapıya ve çok farklı özelliklere sahip olan Cennet.
Gerçekten gözleri kamaştıracak ve insanlar için çok ilginç bir sürpriz olacak.
Şöyle ki;
Dünyada her şey birbirine bağımlı ve birbirini etkileyici zincirleme sebepler kuralına bağımlıdır.
Dünyadaki ağaçların kökleri toprağa, suya bağımlı olduğundan yerin altında, gövdeleri yerin üstünde, dalları ve yaprakları havadaki karbondioksit ve güneş ışığına bağımlı olduğundan yukarıdadır.
Cennet'te ise hiçbir şey, hiçbir şeye bağımlı olmadığından,
Ağaçların kökleri ve gövdeleri yukarıda, dalları, yaprakları ve meyveleri aşağıdadır.
Dünyadaki bazı elementler kimyasal işlemler sonucu odun denilen bir yapıya dönüşür.
Cennet'te ise kimyasal işlemler olmadığından, Altından yaratılan ağaçlar altın, gümüşten yaratılan ağaçlar gümüş halinde olacak.
Dünya ırmakları, dere yataklarında aşağı doğru akar.
Cennet ırmakları ise yüzeyden akacak ve yerçekimine bağımlı olmadığından, aşağılara doğru aktığı gibi yukarılara doğru da akacak ve hatta teraslara çıkacak.
Dünyada yerçekimi ile hava basıncı arasında sıkışıp kalan zavallı insan, kendi ağırlığını taşıyarak ve hız kısıtlamasına tabi olarak, yerde güçlükle yürürken,
Cennet'te yerçekimine bağlı olmaksızın, kendi ağırlığını taşımaksınız ve hız kısıtlamasına tabi olmaksızın,
İster yerde yürüyecek, ister havada uçacak ve isterse, üzerinde oturduğu divanı ile birlikte havada dolaşacak.
Işık, saniyede 300.000 km. hızla madde âlemindeki hız liderliğini sürdürürken,
Cennet'teki mü'minler, binlerce ışık yılı uzaklığındaki yakınlarını kısa zamanda ziyaret edip dönecekler.
Dünyada görme ve işitme duyularımız çok kısıtlı iken ve araya bir engel girdiğinde tamamen devre dışı kalırken, Cennet'tekiler yanlarındaki kişileri gördükleri ve onlarla konuştukları gibi, Diledikleri an (sürekli değil) çok uzaklardaki kişileri de görecek ve onlarla da konuşacaklar.
Cennet, Cehennem'den binlerce belki de milyonlarca ışık yılı uzaklığında olduğu halde,
Cennet'tekiler Cehennem'dekileri görecek ve karşılıklı konuşacaklar.
Yüce Allah buyuruyor:

"Cennet'tekiler, Cehennem'dekilere şöyle nidâ edecek (yüksek sesle diyecekler) ki: Rabbimizin bize vaad ettiğini hak (gerçekleşmiş olarak) bulduk. Siz de Rabbinizin vaad ettiğini (cehennem azabını) hak (gerçek olarak) buldunuz mu? (Cehennem'dekiler) Evet, diyecekler." (Âraf, 44)

"(Sonra) Cehennem'dekiler, Cennet'tekilere şöyle nidâ edecekler (yalvaracaklar): Ne olur (Cennet'teki) sudan ya da Allah'ın size verdiği nimetlerden azıcık bize de akıtın. (Cennet'tekiler) diyecek ki: Allah kesinlikle bunları kâfirlere haram kıldı." (Âraf, 50)
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 13 Ekim 2005, 16:10:22
"Allâhım, kuvvetimin yetersiz kaldığını, çaresiz olduğumu, halk nazarında hor hakîr hale düştüğümü görüyorsun. Ya erhamer rahimiyn, zayıf görülüp ezilenlerin Rabbi sensin. Kötü huylu ve kötü tavırlı yabancı düşmanın eline beni terketmiyecek, hatta himayemi ellerine verdiğin akrabadan bir dosta bile beni bırakmayacak kadar Rahimsin.

Allâh’ım, bana karşı gazablı değilsen; çektiğim eziyet ve belâlara hiç aldırış etmem. Ancak şu da var ki, koruma sahan bunları da çektirmeyecek kadar geniştir. Allâh’ım, gazabına maruz kalmaktan, yahud rızasızlığından, senin bütün zulmeti parıl parıl aydınlatan, dünya ve âhıret hallerinin yegâne selâmete çıkartıcısı olan NUR’u Vechine sığınırım. Allâh’ım rızan olasıya senden affını diliyorum. Havl ve kuvvet ancak seninledir."
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 13 Ekim 2005, 17:35:31
Ya Rabbi beni yaratan Sensin. beni rızıklandıranda Sensin.
Gökten ve Yerden türlü türlü nimetleri önüme serende Sensin.
Sen nasip etmeseydin ağaçlar dallarıyla meyvelerini sunmazdı bana.
Sen ilham etmeseydin arılar bal yapamazdı benim için.
Sen boyun eğdirmeseydin koyunlar sütünü ve etini bana sunmazlardı.
Sen yaratmasaydın denizler türlü türlü balıklarıyla benim için bir sofra olmazdı.
Sen emretmeseydin,pınarlar buz gibi suyuyla beni serinletmezdi.
Eğer Sen izin vermeseydin sağlık ve afiyet vermeseydin,bütün bu nimetlerden birteki benim boğazımdan geçmezdi.

Bana yedirende Sensin,içirende Ey Rabbim,Ey göklerin ve Yerin,Ey Alemlerin Rabbi!
Seni görmedim ama görmüş gibi iman ettim.
Sende “göster” buyurdun.”göster imanını Alemlere”
İşte orucumla gösteriyorum.
Açlığım ve susuzluğumla bildiriyorum.
Sahurdaki zevkimle,oruçtaki şevkimle,iftar vaktindeki neşemle,göklere ve yere,insanlara ve meleklere ilan ediyorum:
“Beni Alemlerin Rabbinden başka hiç kimse doyuramaz”
ve ondan başka hiç kimse beni aç bırakamaz.”
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 13 Ekim 2005, 21:37:44
Alıntı

Sahurdaki zevkimle,oruçtaki şevkimle,iftar vaktindeki neşemle,göklere ve yere,insanlara ve meleklere ilan ediyorum:
“Beni Alemlerin Rabbinden başka hiç kimse doyuramaz”
ve ondan başka hiç kimse beni aç bırakamaz.”


 :x  :x  :x  :x
Dualarınıza yürekten amin diyorum
Başlık: dua.
Gönderen: İsra - 13 Ekim 2005, 22:11:16
Bütün dulara AMİN
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 14 Ekim 2005, 09:19:36
İslerine kapılıp da bir saman çöpünü yani fani bir güzeli kendine
yakın bir dost olark seçme.Çünkü ondaki sevgi ve yakınlık duygusu
geçicidir.Sen kalıcı dostu ara.
Eğer Allah'tan başka senin gönül verdiklerinde vefa ve bağlılık
olsaydı,senin en vefalı yakının olan annen ve babanın dostluğu nerede?
Eğer Hak'tan başka biri dayanmaya ve güvenmeye layık olsaydı ,seni
yetiştirenlere bağlılığın ,dostluğun devam etmez miydi?
Senin süte memeye olan alışkanlığın kalmadı;mektepten nefret
ederdin;oda geçti gitti.
O dostluk,o alışkanlık onların varlık duvarlarına akseden ışıktı.
O ışık güneşe döndü gitti.
Hak güneşin ışığı her her neye düşerse,ey yiğidim sen ona aşık
olursun.
Böylece sevdiğin her varlıktaki güzellik Allah'tan geliyor.Sen her
neye aşık olursan o şey ilahi sıfatlardan biri ile yadızlaşmış,nurlanmış.
Gönül verdiğin şeyin yaldızı aslına gidip de o çirkinleşince,bakırı
meydana çıkınca,tabiatın ona doyar,ondan hoşlanmaz,onu boşlayıverir.
Sevgilinin seni büyüleyen o yaldızı güzelliğinden elini ayağını
çek;bilgisizlik yüzünden sahte bir madeni altın sanıp da hoşdeme.
Çünkü sahte şeylerdeki hoşluk,güzellik iğretidir.Görünüşte süslü ve
püslüdür ama altında süssüzlük ve çirkinlik vardır.
Fani varlıklarda görülen güzellik,ilahi güzelliğin iğreti olarak
onlara aksetmesinden ibarettir.Akseden o nur,günün birinde aslına geri
dönecektir.Bu yüzden ey salik;iğreti güzelliklere bakmada ,sen onun
aslını,yani güzelliği vereni ara!
Güneşin duvara düşen nuru,yine güneşe gider.Sen duvara düşen nura
değilde,o nuru düşürene,yani güneşe git.Sana layık olan da odur.
Mademki oluktan su akmadı,yani güzellerden vefa görmedin;bundan
sonra suyu sen göklerden elde et.

 
20.12.2001 12:27:30 Kaynak : mesneviden
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 15 Ekim 2005, 09:22:21
Duasızlık: Farkedilmeyen Büyük Ceza

İsrailoğullarından biri Allah'a hitap ediyor: -Yarabbi, ben ne günahlar işledim ve sen bana onların cezasını vermedin!
Allah onun peygamberine vahyediyor:
-Git ona de ki, ben kendisine cezaların en büyüğünü verdim ama, farkında değil... Ondan gözyaşı ve duayı kaldırdım! Hassas ve rakik gönüllerin neşe ve huzuru, Allah ile beraber olma şuurudur. Bu beraberlik hali gönülde dua hissiyatını doğururken, gözde yaş, dilde yakarış olarak tezahür eder. Bu itibarla kalbinde dua coşkusu, dilinde yalvarıp yakarma terennümü, gözünde gözyaşı bulunmayan bir kul elbette mahrum bir kuldur. Bu mahrumiyet de nice istiğfârı gerektirecek büyük bir ceza-yı ilâhîdir. Kullarına karşı merhamet ve sehaveti nihayetsiz olan Rabbimizden, bizleri duadan ve kendi rızası için dökülen gözyaşından mahrum bırakmamasını niyaz ederiz!

AMİN
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 17 Ekim 2005, 03:36:27
Şüphesiz ki, kıyamette yollar ayrılacak insanların bir grubu Cennet’e, diğer bir grubu da Cehennem’e gidecek cennet ve cehennem yaratılmış olup şu anda mevcutturlar. Hazreti Adem cennetten kovulmuş, Kur’an’daki (viddet lil kafirin - kafirler için hazırlandı” veya “muttakiler için hazırlandı” gibi lafızlar Cennet ve Cehennem’in halihazırda mevcut olduğunu gösterir. Bu noktada mirac hadisinin de ayrı bir yeri vardır.

“Cennette yüz derece vardır. Her derecenin arası sema ile arzın arası gibidir. Firdevs en yüksek derecedir. Onda dört cennetin nehirleri fışkırır. (Firdevsin) üstünde de Rahman’ın arşı bulunur. Allah’tan isterken firdevsi isteyiniz.” (Tirmizi-2533)

Cennetin Kapıları:

“Cennette sekiz kapı vardır. Onlardan birine reyyan denilir. Oruçlulardan başkası giremez.” (Buhari-2084, Müslim-1152)

Ahmet bin Hanbel, Muaz bin Cebel’den nakleder: Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem: “Cennetin anahtarı Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmektir.” buyuruyor.

Gölgeler:

Sıcağın alnında yanan bir kişi için rahatlığı ne ile anlatabilirsiniz? Ona serin bir gölgelikten bahsedersiniz. Şöyle yüksek bir yerde rüzgarın hafif estiği söğüt ağacının altı gibi kutuplarda titreyen bir müslümana serin bir yerden bahsetsen belki dinlemez bile. Rahmetin lapa lapa kar gibi yağdığını bahsetseniz, bizler için bir anlamı olabilir ama Afrika’da yaşayanlara rahmet sağanak halde inen bir yağmur gibi anlatılırsa kulaklar kabarır.

“Önceki resullerden sana bahsettiklerimiz olduğu gibi, bahsetmediklerimizde oldu.” (Nisa, 164)

Kur’an’da bahseden 25 Peygaberden önce de Peygamberler indi. Çin’e, Endenozya’ya, uzaklardaki bir adaya gidip görülme imkanı bulunmayan ülkelerdeki Peygamberlerden bahsetmek, belki dinleyenler için bir ütopyadan ileri gitmeyebilirdi. Ama bir İbrahim (a.s.), İsmail (a.s.), İshak (a.s.), Musa (a.s.), Süleyman (a.s.), Yakub (a.s.)... Ortadoğu’ya gidip bu insanların yaşadıkları yerleri, yaptıkları binaları görmek mümkün. Muhatabımıza anlatılan şeylerin umumun ve onun aklına uygun olması, aklından uzak olsa da diğer gerçeklerin varlığı onu inanmaya itecektir.

Bizler, Türkçe’de güzel ve iri gözü temsil için “sıpa gözlü” tabirini kullanırız. Belki de adada yaşayıp balıkçılıkla geçinen bir toplum için “uskumru gibi bir göz” makbuldur velhasıl...

Hadislerde: “Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir kalbin (aklın)de tasavvur edemeyeceği” bir cennet insanlara anlatılır. Belki de cennette ifade edilen külgeler, meyveler, ırmaklar ve huriler bizlerin bu dünyadaki zevk anlayışımız bunlar olduğu için temsil edilmiştir.

Evet cennet vardır.

Evet ırmaklar, külgeler, huriler vardır, ama biz bunların keyfiyetini idrak edemeyiz. Bekleyip göreceğiz inşaAllah.

“Kimin kalbinde zerre kadar iman varsa cennete girecektir.” (Buhari-ilim)

Şu kesindir ki: “Razı oldunuz mu (kullarım)?” diye sual buyurunca, cennet ehli: “Hiçbir yarattığına vermediğin şeyleri bize verdin. Bizlere ne oluyor da razı olmayalım.” diyecekler. (Buhari-6183, Müslim-2829)

Cennet ehli yiyecek, içecek ama tuvalet ihtiyacı olmayacak. Bunlar misk kokusu gibi bir koku ile vücuttan çıkacak. Cennet, güzel hurilerinden tek bir tanesi yeryüzüne indirilse yer ve sema onun ışığıyla aydınlanıp, onun güzel kokusuyla dolacak (Buhari ve Müslim). Unutmayın ne kadar güzel düşünürseniz düşünün, hiç bir kalp onu tasavvur edemeyecek.

Yedi adet (kat) cennet vardır. Firdevs, Adn, Huld, Naim, Me’va, Darusselam, Darulcelal. Bazıları ise dört tane olduğunu, bazısının bazısına bağlantısı olduğunu söyledi. Emekli ve ihtiyarların cennete giremeyeceğini de unutmayalım. Çünkü kaç yaşında olursanız olun orada otuz yaş civarında, güzel, has, parlak bir cemalde olacağız.

Hepimizi Alacak mı?

Geçmiş insanlara nazaran kıyamete daha yakın olduğumuzu, şu zamanlarda insan, çevresindeki İslam düşmanlarına bakıp, “cehennem bunlar ve bunlardan önceki Firavunlar, Nemrutlar ve ateşe lâyık olan herkes cehenneme sığacak mı” diye düşünürken, Hazreti Allah cehenneme sorar: “Doldun mu?” (helimtele’ti). Cehennem cevaben: “Daha var mı ya Rab?” (hel min mezid) diyecek.

Mustazaflar, üzülmeyiniz cehennem pek geniş.

Ateş:

Dünya ateşi gibi bir ateş değil. Bin sene kızartılmış, bin sene beyazlamış ve bin sene de kararmış bir ateş (hadislerdeki tabir). Kafiri sıkıca saracak bir azap. Allah’ın, zalimi zulmuyle bırakması makul müdür?

Buhari, Müslim ve Tirmizi rivayetinde Numan bin Beşir Efendimizden şöyle duyduğunu söyler:

“Kıyamet gününde ateş ehlinden bir insan için en hafif azap topuklarına konan ufak bir parça ateşten dolayı beyninin kanaması.” İçecek olan irin, kan vesair şeylerden bahsetmeye tahammülüm kalmadı.

Cebinde taşıdığı çakmakla bir haram gördüğünde elinin altına tutup pek de sıcakmış diye haramdan imtina eden akıllı insanlar gördüm. İnsan bütün ciddiyetiyle kendini haramlardan muhafaza etmeye çalışmalıdır. Zira bu işin şakası yok.

Ölen Çocuklar:

Müslümanların büluğa ermeden ölen çocuklarının cennete gireceği, cehennemi görmeyeceği söylenilir. Zirâ onlar mükellef değildirler. Kafirlerin büluğa ermeden ölen çocukları konusunda ise uzun tartışmalar olmutur. En iyi hüküm veren ise Hazreti Allah’tır.

Arş:

Büyük bir cisimdir ve Allah’ın yaratması ile var olmuştur. Üzerine oturmak için yaratılmamıştır. “Ve o arşı azimin de rabbidir.” Keyfiyetini en iyi yaratan bilir.

Kürsü:

Büyük bir cisimdir. Ama arş kadar büyük değildir. Kürsi de üzerine oturulmak için yaratılmamıştır. Keyfiyetini en iyi Yaratan bilir.

Kalem:

Allah’ın yarattığı diğer bir cisimdir. İbni Abbas (Allah ondan razı olsun) der ki: “Allah ilk önce kalemi yaratmış ve ‘yaz’ demiştir. ‘Ne yazayım’ sorusuna ‘kaderi yaz’ denilmiş ve kalem kıyamete kadar olacak şeyleri yazmıştır.” “Nun, kaleme ve yazdıklarına yemin olsun.”

Levh:

Allah’ın yarattığı bir cisimdir ki, kalem ona, Allah’ın kudretiyle meleklerin vasıtası olmadan yazar. Keyfiyetini en iyi bilen O’dur.

Allah Azze ve Celle, Cenneti, cehennemi arşı kürsüyü, kalemi, levhi ihtiyacı olduğu için yaratmamıştır. Muhakkak ki, onun hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı gibi herşeyin de ona ihtiyacı vardır. Bunları yaratmasının sebebini ise en iyi Yaratan bilir.

Ey kulu olmakla iftihar ettiğimiz Rabbim! Görmediğimiz halde Senin ve elçinin bize bildirmesinden dolayı cennete, cehenneme levh’e, arşa, kürsüye, kaleme tam bir kalp mutmainliği ile iman eyledik. Bizler, hakkındaki rahmetinden de ümitvarız. Rahmetini bizden eksik eyleme. (Amin)
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 17 Ekim 2005, 03:46:40
Alıntı yapılan: "ebrarrana"
Ey kulu olmakla iftihar ettiğimiz Rabbim! Görmediğimiz halde Senin ve elçinin bize bildirmesinden dolayı cennete, cehenneme levh’e, arşa, kürsüye, kaleme tam bir kalp mutmainliği ile iman eyledik. Bizler, hakkındaki rahmetinden de ümitvarız. Rahmetini bizden eksik eyleme. (Amin  

   


Amin.amin amin.
Allah razı olsun kardeşim
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 18 Ekim 2005, 09:32:08
Allahım! Sen bizlere Adınla başlayan, Sevginle olgunlaşan; Vahyinle bilen, kalple gören; sabırla beslenen, takvayla yücelen; rahmetle seven, sevgiyle yönelen; vecdle bağlanan ve çekincesiz inanan bir iman ihsan eyle. Allahım! Sen bizlere Rızana ulaştıran bir hayat ihsan eyle.

amin
Başlık: dua.
Gönderen: hulefai rasidin - 18 Ekim 2005, 22:13:22
bütün edilen dualara en içten dileklerimle amiiin
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 19 Ekim 2005, 09:19:56
Tertemiz aklansam kainattaki tüm Esmaül Hüsnaları okuyarak sığınsam Kadir-i Mutlak'a..Sani-i Zülcelal'e....
Kalbimdeki vesveselerden Kitab-ı Kebir-i Kainat'taki tüm ayetleri okuyarak temaşa ederek aklansam..yıldız parıltıları gibi....
Latifelerimin Allah sevgisiyle beslenmesi için zerrelerdeki zikirlerle zikredebilsem..yalvarsam beni Sani-i Zülcelal'in tüm sonsuzluktaki zerrelerin tesbih ve dualarını bütün hüceyratıma,bedenime nakşetmesi için...
Beynimdeki vesveselerin tertemiz güneş parıltıları gibi olması için tefekkür edebilsem tüm alemlerdeki Esmaül Hüsnaları...
Tüm kainat ve sonsuzluk aleminde Kainatın Efendisi'nin Nuru'nu nakşedebilsem bütün latifelerime...
Sığınsam Sani-i Zülcelal'e bunlarla hemhal olarak boynu bükük...

İşte o zaman Allah'ın hakiki ve sevgili kulu oluruz inşaAllah..dua ederek...dua ederek..dua ederek...
Allah tüm Hakiki iman edenlerin dualarını Dergah-ı Uluhiyetinde kabul eylesin.
..Amin...Amin...Amin....
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 25 Ekim 2005, 00:28:19
Bismi’llâh’ir-Rahmân’ir-Rahîm

(1) Tebârekelleziy biyedihil mülkü ve hüve alâ külli şey’in kadiyrün (2) elleziy halekal mevte vel hayate liyeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve hüvel azıyzül ğafur (3) elleziy haleka seba semavatin tibakan ma tera fiy halkır rahmani min tefavüt ferciıl basare hel tera min füturın (4) sümmerciıl basare kerreteyni yenkalib ileykel besarü hasien ve hüve hasiyr (5) ve lekad zeyyennes semaed dünya bimesabıyha ve cealnaha rücûmen lişşeyatıyni ve a’tedna lehüm azâbes seıyr (6) ve lilleziyne keferu birabbihim azabü cehenneme ve bi’selmasıyr (7) izâ ülku fiyha semiu leha şehiykan ve hiye tefurü (8) tekadü temeyyezü minelğayzı küllema ülkıye fiyha fevcün seelehüm hazenetüha elem ye’tiküm neziyr (9) kalu belâ kad câena neziyrün fekezzebna ve kulna ma nezzelellahü min şey’in in entüm illâ fiy dalâlin kebiyr (10) ve kalu lev künna nesmeu ev na’kılü ma künna fiy ashabis seıyr (11) fa’terefu bizenbihim fesuhkan liashabis seıyr (12) innelleziyne yahşevne rabbehüm bilğaybi lehüm mağfiretün ve ecrün kebiyr. (13) ve esirru kavleküm evicheru bihî innehu aliymün bizatissudur (14) elâ yalemü men halâk ve hüvel latıyfül habiyr (15) hüvelleziy ceâle lekümül’arda zelûlen femşu fiy menâkibiha ve külu min rizkıhî ve ileyhinnüşur (16) eemintüm men fiyssemâi en yahsife bikümül’arda feizâ hiye temur (17) em emintüm men fiyssemâi en yürsile aleyküm hasıba feseta’lemune keyfe neziyr (18) ve lekad kezzebelleziyne min kablihim fekeyfe kâne nekiyr (19) evelem yerev ilettayri fevkahüm saffatin ve yakbıdne ma yümsikühünne iller rahmân innehu bikülli şey’in basıyr (20) emmen hâzelleziy hüve cündün lekum yansurukum min dunir rahmân inilkâfirune illâ fiy ğurur (21) emmen hâzelleziy yerzükuküm in emseke rizkah bel leccû fiy utüvvin ve nüfur (22) efemen yemşiy mükibben alâ vechihi ehda emmen yemşiy seviyyen alâ sıratın müstekıym (23) kul hüveleziy enşeeküm ve ceale lekümüssem’a vel’ebsâre vel’ef’ideh kaliylen ma teşkürun (24) kul hüvelleziy zereeküm fiyl’ardı ve ileyhi tuhşerûn (25) ve yekûlune meta hazelvadü in küntüm sadıkıyn (26) kul innemel ılmü ındAllah ve innema ene neziyrün mübiyn (27) felemma reevhü zülfeten si'yet vücuhülleziyne keferu ve kıyle hazelleziy küntüm bihî teddeun (28) kul ereeytüm in ehlekeniyAllahü ve men maıye ev rahımena femen yüciyrül kafiriyne min azabin eliym (29) kul hüver rahmân amenna bihî ve aleyhi tevekkelnu feseta’lemune men hüve fiy dalâlin mübiyn (30) kul ereeytüm in asbeha maüküm ğavren femen ye’tiyküm bimâin meıyn (Allâh-u Rabbül Alemin)

Anlamı:

1. Hükümrânlık elinde olan mukaddes ve mubarektir; ve her şeye gücü yeter.

2. Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için hayatı ve ölümsonrasını yaratan O’dur. Azîz ve Gafûrdur.

3. Gökleri yedi tabaka halinde yaratan O’dur. Rahman’ın bu yarattığında bir düzensizlik asla göremezsin. Gözünü çevir bak, bir kere daha bak, bakalım bir düzensizlik görecek misin?..

4. Sonra tekrar tekrar çevir bak gözünü, ama asla göremiyecek aradığını ve yorgun, bitkin dönecek gene kendine!..

5. And olsun ki, göğü yıldızlarla bezedik ve bazılarıyla şeytanların taşlanmasını sağladık: onlara yalın ateş azabını hazırladık.

6. Rabları gerçeğini örtenlere cehennem azabı vardır; o ne berbat sonuçtur!..

7. Bunlar cehenneme atıldıkları zaman, gümbür gümbür gürültüsünü duyarlar; kaynama sesidir bu!..

8. Ve cehennem (ehli) hiddetinden parçalanacak gibi olurlar. Her bir bölük atıldıkça sorarlar cehennem melekleri: Sizi uyarıcı gelmemiş miydi!..

9. Onlarda cevablarlar: Evet, bize uyarıcı geldi, ama onu yalanlamıştık!.. Allâh hiç bir şey inzâl etmemiştir, siz aldanmışsınız, demiştik.

10. Ve derler; eğer söz dinleyip aklımızı kullansaydık bu çılgın ateşli cehennemde olmazdık.

11. Böylece yaptıklarını itirâf ederler. Uzak olsun bu cehennemlikler.

12. Gaybın kendisi olan Rablerine karşı haşyet duyanlar bağışlanmayı ve büyük mükafaatları hakkedenlerdir!..13. Sözünüzü ister içinizde tutun, ister açıklayın; hep birdir. Şuûrunuzdakini O bilir!..

14. Hiç bilmez mi onu yaratan?.. O lâtîf olarak haberdardır herşeyden.

15. Yeryüzünü yaşıyacağınız biçimde altınıza seren O’dur. Yeryüzünde gezin, dolaşın, ihsan ettiği rızıktan faydalanın ve O’na döneceğinizi bilin!..

16. Göktekinin sizi yerin dibine geçirmesine karşı güvencede misiniz?.. O durumda yer harekete geçer;

17. Yoksa göktekinin başınıza taş yağdırmasına karşı mı güvencedesiniz?.. Anlıyacaksınız bu uyarının manâsını.

18. Andolsun ki, bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. İnkârlarının sonucu dehşetti!..

19. Üzerlerine kanat çırpan dizi dizi kuşları görmezler mi. Onları uçuran Rahman’dır!.. Şüphesiz ki O, şeyin bizatihi kendisi olarak görür her şeyi!..

20. Rahman’a karşı size yardım edecek ordularınız mı var!.. Gerçeği örtenler aldanmıştır ve aptalca bir gurur içindedirler.

21. Ya, Allâh rızkınızı keserse, kim verecek size onun kestiğini?.. Onlar, nefret ve azgınlık halinde ileri gidenlerdir.

22. Yüzüstü kapanıp sürünen mi yoksa ayakta önünü görerek yürüyen mi doğru yol üzeredir?..

23. De ki: Sizi yaratan, size kulak, göz ve kalp veren O’dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?..

24. De ki: sizi yeryüzünde çoğaltan O’dur ve O’nun indinde hep bir araya toplanacaksınız.

25. Derler ki; Tehdidiniz doğru ise, ne zaman gerçekleşecek?..

26. De ki; Bunun bilgisi Allâh’a aittir!.. Ben sadece apaçık uyarıcıyım.

27. Tehdit edildikleri şeyin yaklaştığını gördüklerinde, inkârcıların yüzleri kararacak, kendilerine, işte arayıp sorduğunuz buydu, denilecektir!..

28. De ki; Allâh, beni ve benimle olanları helâk edecek ya da rahmetine erdirecek olsa; acaba inanmayanları elim azaptan kim koruyabilir?..

29. De ki; O Rahmandır, O’na imanlıyız ve O’na güveniyoruz. Bileceksiniz elbet apaçık gerçekten sapmış olan kimmiş.

30. De ki, suyunuz çekilecek olsa yerin dibine, kim size bir pınar verebilir?.. (Allâh-u rabbül âlemiyn)

&

Bilgi:

Seyyîdimiz, Resûlümüz, Muhammed Mustafa efendimiz salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurmuştur ki; Mülk sûresi için:-O bir maniâdır; O bir müncie (kurtarıcı)dır. Kişiyi kâbir azabından korur ve kurtarır.’

Biliyoruz ki, ölüp yokolmak, ya da ölüp derin bir yoklukta beklemek asla sözkonusu değil.

Ölümü tadacağız!..

Yani, bu beden kullanılmaz hale gelip elimizden alınacak ve onun yerine hemen o anda yeni bir bedenle yaşamımıza kâbir âleminde, kâbir içinde, canlı canlı, diri diri; aklı, şuûru yerinde olarak; zihinsel faaliyetleri aynen eskisi gibi bir halde devam edegideceğiz.

Bu konuyu daha önce "Hazreti MUHAMMED’in Allah"ı isimli kitabımızda "ÖLÜMÜN İÇYÜZÜ" bahsinde son derece tafsilatlı olarak anlatmıştık. Ölümün nasıl tadılacağını iyice anlamak isteyenler, bu kitabımızı ya da "insanın gerçeği" isimli ses kasetimizi, veyahut da "Dostça bir söyleşi" ile "RUH - CİN - MELEK" isimli video kasetlerimizi edinerek geniş bilgiye kavuşabilirler.

İşte "ölümü tadmak" diye Kur’ân-ı Kerîm’de târif edilen; şuûrlu bir biçimde kâbir yaşantısına intikâl durumunda, hazır olmayanlar için şu anda akılların kavrayamıyacağı kadar büyük azablar sözkonusudur.Bu sebebledir ki, Efendimiz hazreti Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem, kâbir azabına karşı tedbir almak üzere, bize bu sûreyi çokça okumamızı tavsiye ediyor. Bakın ne buyuruyor:

"Kur’ân’da otuz âyetlik bir sûre vardır ki, bu bir adama şefâat etti; ve o nihayet bağışlandı: o, Tebarekelleziy biyed’ihil mülk (sûresi)dir."

Abdullah b. Mes’ûd radıya’llahu anh bakın Rasûlullah aleyhi’s-selâm’ın kabir haliyle ilgili uyarısını nasıl naklediyor:

"Kişi kabre konulunca, azab melekleri ayakları tarafından gelir. Mülk sûresinin vazifelileri karşı çıkar; benim yönümden size yol yoktur çünkü o hayatında mülk sûresi okurdu, der. Sonra azab melekleri göğsü veya karnı cihetinden gelir; gene meleklerin, benim cihetimden size yol yoktur, o Mülk sûresi okurdu, cevabıyla karşılaşır. Daha sonra, başı istikâmetinden yaklaşmak isterler azab melekleri; gene aynı güç ve aynı cevabla karşılaşırlar. Mülk sûresi men edicidir. Kabir azabını men eder. Kim onu gece okursa, çok sevab kazanmış ve çok iyi bir iş yapmış olur."
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 25 Ekim 2005, 14:06:47

   Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar...
   Allâh'ım, benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur.
   Allâh'ım, dînim, dünyam, çoluk çocuğum ve malım içinde sağlık ve âfiyetle yaşamamı nasib eyle. Allâh'ım, vücuduma sağlık ver, Sen'in yolunda hizmet edeyim, kulağıma sağlık ver, hakikati işiteyim, gözüme sağlık ver, hakikati göreyim. Sen'den başka ilah yoktur.
   Allâh'ım, kusurlarımı ört, beni korktuklarımdan emin eyle. Allâh'ım, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, üstümden ve altımdan gelecek tüm kötülüklerden sana sığınırım. Allâh'ım, dinimi düzelt, evimi genişlet, bana verdiğin rızkı bereketli kıl.
   Allâh'ım, ömrün en kötü dönemine düşmekten, hayırdan uzak bir ömür yaşamaktan sana sığınırım. Allâh'ım, beni en güzel amellere kavuştur, en güzel ahlak sahibi olmaya ilet, senden başka güzel ahlâka götürecek yoktur. Beni kötü amel ve kötü ahlâktan uzaklaştır, senden başka kötü ahlaktan uzaklaştıracak yoktur.
   Allâh'ım, kalb katılığından, gafletten, zillet ve meskenetten sana sığınırım. Küfürden, fısktan, nifak ve gösterişten sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, cüzzamdan, tedavisi mümkün olmayacak kötü hastalıklara düşmekten sana sığınırım. Bana iki dünyada da âfiyet ve huzur ihsan eyle!..
   Allâh'ım, küfürden, fakirlikten, kabir azabından sana sığınırım, senden başka ilah yoktur. Allâh'ım, kederden, tasadan, âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç altında ezilmekten, düşmanlara yenilmekten sana sığınırım.
Zararlıların, kendisi sapmış, insanları da saptırmaya çalışan kimselerin, beni senin nimetlerinden mahrum bırakmalarından önce, sana kavuşmamı nasib eyle.    Haksızlık etmekten, haksızlık edilmekten, saldırmaktan, saldırılmaktan, hatâ işlemekten, bağışlamayacağın bir günaha düşmekten sana sığınırım.
   Allâh'ım, nefsime takva ver. Onu temizle, nefsi en iyi temizleyen Sen'sin, nefsimin velîsi ve Mevlâsı Sen'sin.
   Allâh'ım, faydasız ilimden, huşuu olmayan gönülden, doymayan nefisten, kabul edilmeyen duâdan sana sığınırım. Allâh'ım, yaptığım ve yapmadığım şeylerin şerrinden sana sığınırım. Allâh'ım, üzerimde bulunan nimetinin gitmesinden, sağlığımın ters dönmesinden, ansızın bastıracak öfkenden ve her türlü gazabından sana sığınırım. Kalbin mühürlenmesine sebep olacak tamahtan sana sığınırım. Allâh'ım, bana kazâya rıza, öldükten sonra rahat hayat, kerîm vechine bakma lezzeti lûtfeyle.
   Allâh'ım, bugünün önünü salâh, ortasını felâh, sonunu hayırlı kıl. Bize dünya ve âhiret iyiliği ver, ey merhametlilerin merhametlisi!
   Allâh'ım, yıkıntı altında kalmaktan, boğulmaktan, yanmaktan, ihtiyarlıktan Sana sığınırım. Ölüm sırasında şeytanın beni şaşırtmasından Sana sığınırım.
   Allâh'ım, beni, Sana şükreden, Sana itaat eden ve Seni zikreden bir kul eyle.    Rabbim, tevbemi kabul buyur, beni günahlarımda arındır, duâmı kabul et, hüccetimi sağlam yap, kalbimi Sana yönelt, dilimi düzelt, gönlümü nûrunla aydınlat.
   Allâh'ım, bana işimde sebat, doğru yolda olduğum zaman kararlılık ve azim ver. Nimetine şükür ve sana güzel kulluk etmeyi nasib eyle. Bana selim kalb, doğru konuşan dil ver. Bana, ancak Sen'in bildiğin tüm iyilikleri ver; ve ancak Sen'in layıkıyla bildiğin tüm kötülüklerden beni koru! Senden gizli kalmayan bilerek veya bilmeyerek işlediğim bütün günahlardan beni bağışla! Günahlarımı setret, beni bu dünyada ve âhirette günahlarım sebebiyle insanlar önünde mahcub ve rezil etme! Hatalarımızı, sevaplarla değiştir.
   Allâh'ım, kötü huy ve amellerden, heveslerden ve hastalıklardan sana sığınırım. Borç altında kalmaktan, düşman kahrından, düşmanlar karşısında hakir ve gülünç duruma düşmekten Sana sığınırım.
   Allâh'ım, her işimin koruyucusu olan dinimi düzelt, geçim yerim olan dünyamı düzelt, gideceğim yer olan âhiretimi düzelt, hayatta iken pek çok hayırlı işler yapmamı nasib eyle, ölümümde her kötülükten beni rahata kavuştur.
   Allâh'ım, bana düşüncede kemâl, hareket ve ahlakımda kemâl ver! Beni azgın nefsimin şerrinden koru. Allâh'ım, bana iyilikler yapmak, kötülükleri bırakmak, yoksul ve zavallıları sevmek nasib eyle. Beni bağışla, bana acı. Kullarını imtihan etmeyi dilediğin zaman, beni dinin üzere sâbit-kadem eyle! Kulluk üzereyken beni olarak huzuruna al. Rabbim bana yardım et, bize zafer ver, bizi yenilgiye uğratma. Bana doğru yolu göster, doğru yolda yürümemi kolaylaştır.
   Yüce Allâh'ım, bana Sen'i sevmeyi, Sen'i sevenleri sevmeyi ve beni sana yaklaştıracak işleri sevmeyi nasib eyle.
   Allâh'ım, bana en iyi işleri istemeyi, duâların en hayırlısını, başarıların en üstününü, sevapların en mükemmelini ihsan buyur. Ayaklarımı doğru yolda sağlamlaştır, sevap tartılarımı ağırlaştır, hatalarımı bağışla, cennetin en yüce derecelerine ermemi nasib eyle.
   Allâh'ım, ey kalpleri çeviren Rabbim, kalbimi senin dinin üzerinde sağlam tut.
   Allâh'ım, ey kalpleri ve gözleri döndüren, kalplerimizi sana itâate döndür.    Allâh'ım, sevâbımızı arttır, eksiltme... Bizi yücelt, ulvîliklere yaklaştır, alçaltma; bize ver yoksun bırakma. Rabbim, kardeşlerimizle aramıza ünsiyet, birlik, vefâ ve muhabbet ihsan et; aramızdaki soğukluğu, ayrılık ve nefreti kaldır.
   Allâh'ım, her bakımdan sonumuzu güzel eyle, bizi dünya ve âhiret perişanlığından kurtar. Allâh'ım, zâtından korku ver ki, günah işlememize engel olsun. Bizi senin cennetine ulaştıracak işler yapmamızı nasib eyle. Bizi, dünya üzüntülerini unutturacak bir yakîn derecesine erdir.
   Bize haksızlık edenden öcümüzü al, düşmanlık edene karşı bize zafer ver. Bizi dünyanın ardında koşturma; dünyayı, en çok düşündüğümüz, tasasını çektiğimiz bir varlık haline getirme, dinimiz hususunda eksiklerimizden ötürü bizi belâlara düşürme. Günahlarımız yüzünden Senden korkmayan, bize acımayan kimseleri üstümüze salma.
   Allâh'ım, Senden mağfiretini, bağış ve lutfunu, her türlü şer ve günahtan selâmeti, her türlü iyiliğe ermeyi, cennete ulaşıp cehennemden kurtulmayı dilerim.
   Allâh'ım, kalbimi hidâyete yönelt, dağınık işlerimi topla, perişanlığımı düzelt, rahmetinle âhiretimi koru, dünyamı yükselt, rahmetinle yüzümü ağart, işlerimi temizle, bana doğru düşünce ve olgunluk ilham eyle, fitne ve belaları benden sav, rahmetinle beni her türlü kötülüklerden koru.
   Allâh'ım, âhiret gününde yüz akıyla sağ tarafımızdan kitabımızı almayı, şehitlerin makamına ermeyi ve Peygamberlere arkadaş olmayı nasib eyle.
   Allâh'ım, nefsimin kötülüklerinden, her canlının şerrinden sana sığınırız. Allâh'ım, Sen sözümü duyarsın, yerimi görürsün, gizlimi ve açığımı bilirsin, hiçbir işim senden gizli kalmaz. Ben, yardım ve kurtuluş dileyen, huzurunda korkudan titreyerek günahlarını itiraf eden zavallı bir yoksulum. Bir zavallı kulun olarak Sana yalvarıyor, boynu bükük bir âciz olarak sana iltica ediyor, huzurunda zilletle eğilmiş bir biçare olarak Sana duâ ediyorum. Duâmı kabul eyle…
   Âmin.
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 25 Ekim 2005, 17:50:45
AMİN AMİN AMİNNNN............
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 26 Ekim 2005, 03:34:48
Alıntı yapılan: "cahit kardeşim"
Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar...
Allâh'ım, benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur.
 

   


Allah'ım Dualarımızı kabul et.

Alıntı yapılan: "ebrarrana kardeşim"
Kişi kabre konulunca, azab melekleri ayakları tarafından gelir. Mülk sûresinin vazifelileri karşı çıkar; benim yönümden size yol yoktur çünkü o hayatında mülk sûresi okurdu, der. Sonra azab melekleri göğsü veya karnı cihetinden gelir; gene meleklerin, benim cihetimden size yol yoktur, o Mülk sûresi okurdu, cevabıyla karşılaşır. Daha sonra, başı istikâmetinden yaklaşmak isterler azab melekleri; gene aynı güç ve aynı cevabla karşılaşırlar. Mülk sûresi men edicidir. Kabir azabını men eder. Kim onu gece okursa, çok sevab kazanmış ve çok iyi bir iş yapmış olur."


   


Allah'ım .. Kur'an hakkı için Amin.
Başlık: dua.
Gönderen: muallim - 27 Ekim 2005, 13:57:07
dua peygamber efendimizin agzından cıktıgı sekliyle olur. o nasıl dua etmişse biz de onun gibi senden yardım bekleriz...
Başlık: dua.
Gönderen: muallim - 27 Ekim 2005, 13:57:40
Peygamber efendimizin, müslümanların nasıl duâ etmesi gerektiğini bildiren duâlardan bazıları :

 

 (Ya Rabbi, sana ve Resulüne itaat etmemizi ve bildirdiklerinle amel etmemizi nasip eyle!)

(Ya Rabbi, faydasız ilimden, makbul olmıyan ibâdetten ve kabul edilmiyen duâdan sana sığınırım.)

(Ya Rabbi, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün iyilikleri ver, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün kötülüklerden de koru!)

(Ya Rabbi, her işimizin sonunu güzel eyle, dünya sıkıntılarından ve ahıret azabından bizi koru!)

(Ya Rabbi, bizi sabreden ve şükredenlerden eyle!)

(Ya Rabbi, bizi dostlarına dost, düşmanlarına düşman olanlardan eyle!)

(Ya Rabbi, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten ve her çeşit hastalıktan sana sığınırım!)

(Ya Rabbi, işinde sebat eden, nimetine şükreden, ibâdetini güzel yapan ve doğru konuşanlardan eyle!)

(Bedenime, kulağıma, gözüme sıhhat ver! Küfürden, fakirlik ve kabir azabından sana sığınırım.)

(Ya Rabbi, kusurlarımızı ört, korkulardan emin kıl ve borçlarımızı ödememizi nasip et!)

(Ya Rabbi, sıhhat, afiyet ve güzel ahlâk ver! Kaza ve kaderine rıza gösterenlerden eyle!)

(Ya Rabbi, gece ve gündüz gelecek kötülüklerden, sıkıntılardan kötü arkadaştan ve kötü komşudan sana sığınırım.)

(Ya Rabbi, ölünceye kadar ibâdet etmemizi, ömrümüzün hayırlı amellerle sona ermesini nasip et ve Cennetini ihsan eyle!)

(Ya Rabbi, zulmetmekten, zulme uğramaktan sana sığınırım.)

(Bize dünya ve ahırette iyilik, güzellik ver ve Cehennem azabından bizi koru!)
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 27 Ekim 2005, 21:32:22
AMİN AMİN AMİN
Allah RAZI OLSUN MUALLİM KARDEŞ
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 28 Ekim 2005, 00:34:12
MÜBAREK RAMAZAN AYI SAHUR VAKKİTLERİNDE OKUNAN DUÂ
(Ebu Hamza Sumali Duâsı)

Şeyh Tusi (r.a) "Misbah" adlı dua kitabında Ebu Hamza-i Sumali'den, rivayet etmiştir ki, İmam Zeynü’l-Âbidin aleyhisselam, Ramazan ayının gecelerini genelde namaz kılmakla geçirirdi ve sahur vakti olunca şu duâyı okurdu:

“Allahım; cezalandırarak beni edep eyleme. Kendi başıma bırakarak da tuzağına duçar etme. Ey Rabbim! Nereden bir hayır umarım; oysa senin katından başka kimseden hayır gelmez. Kurtuluşa nasıl erebilirim; oysa, ancak senin lütfünle kurtuluşa erişilir. Ne iyi amel sahibi, senin yardım ve merhametinden gânidir; ne de kötü işler yapıp sana karşı gelen ve senin hoşnutluğunu kazanmayan senin kudret ve tasallutundan çıkabilir.

Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim !(bu sözü nefesi kesilinceye kadar tekrarlardı).  Seni, seninle tanıdım. Sen beni kendine yönelttin ve kendi kapına çağırdın. Eğer senin yardımın olmasaydı, senin kim olduğunu bilemezdim. Hamt Allah’a mahsustur. O Allah'a ki ben O'nu çağırıyorum bana icabet ediyor; oysa O beni çağırdığında ben gevşek davranıyorum. Hamt Allah’a mahsustur; Allah'a ki istediğimi veriyor; oysa benden ödünç isteğince, (kullarına borç vermemi) isteyince cimrilik ediyorum.

Hamt O Allah’a mahsustur ki, istediğim vakit hacetim için O'nu çağırıyorum ve sırrımı  bir aracı olmadan O'na açıyorum, O da hacetimi karşılıyor. Hamt O Allah’a mahsustur ki, O'ndan başkasını çağırmam. Eğer O’ndan başkasını çağırsaydım bile bir sonuç vermez. Hamt O Allah’a mahsustur ki, O'ndan başkasına ümit bağlamam; eğer O'ndan başkasına ümit bağlarsam, benim ümidim hiçe çıkar. Hamt  Allah’a  mahsustur ki, işlerimi O üzerine aldı ve beni onurlandırdı. Beni, halka terk etmeyerek halkın küçümsemesinden kurtardı. Hamt O Allah’a mahsustur ki, benden gani olduğu halde kendisini bana dost kıldı. Hamt O Allah’a mahsustur ki, hiç bir günah işlememişim gibi bana yumuşak davranıyor, Benim nezdimde övgüye en layık olan Rabbimdir ve ben O’na hamt ediyorum.

   Allahım; ben, istekleri sana yöneltmenin yolunu açık görüyorum. Sana doğru coşan ümit pınarlarını dolu buluyorum. Sana ümit besleyene yardımın lütfünle hazırdır. Seni çağıranların yüzüne duâ kapıları açıktır. Biliyorum ki, ümit edenlerin hacetini yerine getiren; perişan olanların hallerini gözeten geçekten de sensin. Ve biliyorum ki senin kerem ve ihsanın için yakarmak, kaza ve kaderine rıza göstermek cimrilerin tutumlarına karşı bana bir mükafattır Ve dünya taliplerinin ellerindekinden ihtiyaçsızlıktır.

Sana doğru  hareket edenin mesafesi yakındır. Muhakkak ki, kullarınla aranda bir engel koymamışsın (seni basiret gözüyle müşahede edebilirler). Fakat ne var ki, insanların yaptıkları, onlara bir engel teşkil ediyor. Ben, isteğimi senin kapına getirmişim. Hacetimi sana bildiriyorum; sana sığınıyorum, yakarışımı sana aracı kılıyorum; halbuki, duâmın katında kabul olunmasına ve affına layık değilim. Ama ben, senin keremine güveniyor ve  vaadinin doğruluğuyla huzur buluyorum. Birliğine olan imanım,  senden başka Rabbim olmadığına dair yakin ve marifetimle sana yöneliyorum. Senden başka tapılacak hiç bir mabut yoktur, birsin ve ortağın yoktur.

   Allahım; “Allah’ın fazlından isteyin;  Allah daima sizlere karşı şefkatlidir-merhametlidir” diye buyuran sensin.. Sözün haktır ve vaadin doğrudur. Ey mevlam, kullarına, senden hacet istemeği emrettiğin halde onları bahşişinden mahrum etmek senin şanından uzaktır. Sen, kullarına sayısız bahşişlerde bulunansın. Kullarına, sürekli şefkatli ve raufsun. Allahım; küçüklüğümde nimetlerinle beni eğiten  ve büyüdüğümde, ismimi yücelten sensin. Ey dünyada beni ihsan ve lütfüyle terbiye eden ve ahirette kendi af ve keremine ümitlendiren (Rabbim), ey mevlam! Beni sana yönlendiren seni tanımamdır ve sana olan sevgim senin katında şefaatçimdir. Ben kendi kılavuz ve şefaatçimin doğruluğundan eminim.

Ey mevlam! Günahının çokluğundan konuşmayan bir dille seni çağırıyorum. Ey Rabbim! Günahtan dolayı helaka doğru yönelen bir kalple sana niyaz ediyorum. Ey Rabbim! Korku ve ümit içinde seni çağırıyorum. Ey mevlam! Günahlarıma baktığımda dehşete kapılıyorum, ama, senin keremine baktığımda, umutlanıyorum. Eğer beni affedersen, bu senin merhametlilerin en üstünü olduğun içindir; (rahmetin bunu gerektirir) ve eğer beni cezalandırırsan hakkımda zulmetmiş olmazsın.

   Allahım; istemediklerini yapmama rağmen, beni senden hacetimi istemeğe cesaretlendiren senin bahşiş ve keremindir. Günah işlemekten çekinmediğim halde, zor anımda dayanağım senin rahmet ve ra’fetindir. Günahkâr olmama rağmen benim ümidimi boşa çıkarmayacağını arzumu gerçekleştireceğini  ümit ediyorum. Ümidimi gerçekleştir ve duamı kabul buyur! Ey dergahına niyazda bulunulanların en hayırlısı ve ey ümit bağlanmaya layık olanların en üstünü!

   Ey mevlam! Arzum büyük, amelim ise kötüdür; affından bana, arzumun miktarıca ihsan eyle ve beni kötü amelimden dolayı hesaba çekme; çünkü senin keremin günahkârları cezalandırmaktan daha üstündür. Hilim ve sabrın hata işleyenleri cezalandırmaktan daha büyüktür. Ey mevlam; ben senin büyüklüğüne sığınmaktayım. Gazabından lütfüne koşmaktayım. Affın hususunda iyi kanaata sahip olan hakkında, affın muhakkaktır; Ey Rabbim, ben kimim ki benden intikam alasın? Değerim nedir ki? Büyüklüğünle günahımı affet ve affınla bana lütufta bulun. Ey Rabbim, kötü amelime, perde çek (ört). Zatının yüceliği hürmetine, beni kınamaktan vazgeç.

Eğer bugün senden başkası günahımı bilseydi, o günahı işlemezdim. Eğer günahımdan dolayı hemen azaba uğrayacağımdan korksaydım o günahtan kaçınırdım. Bu ise senin değersiz ve önemsiz olduğun anlamına gelemez; haşa. Bu tutumum senin kusurları örtenlerin en hayırlısı, hüküm verenlerin en iyisi ve kerem sahiplerinin en üstünü olduğundandır. İnsanların kusurlarını örtensin, günahları affedensin ve mutlak surette gaybı bilensin. İnsanların günahlarını kereminle örtersin ve hilminle cezalarını geciktirirsin. Her şeyi bilmene rağmen hilimli olduğun ve  her şeye kadir olduğun halde affettiğin için hamt olsun sana. Hilmin, sana karşı gelmeye cür’etlendiriyor; kusurlarımı örtmen, benim hayamın az olmasına sebep oluyor; affının büyüklüğüne ve rahmetinin genişliğine olan marifetim, beni günah işlemeğe cüretkâr ediyor.

   Ey Halim, ey Kerim, ey diri olan, ey yaratıkları var edip koruyan, ey günahları affeden, ey tevbeleri kabul eden, ey bahşişi büyük ve ey ihsanı sürekli olan! Güzelce kusurları örtmen hani? Büyük affın nerede? Hemen kazanılabilen kurtuluşun hani? Acil yardımın ve geniş rahmetin hani? Değerli bahşişlerin, güzel bağışların sonsuz lütufların büyük kerem ve nimetlerin, kadim ve ezeli ihsanın nerededir? Ey Kerim, keremin nerededir? Keremin hürmetine, Muhammed ve Muhammed'in Ehl-i Beyt’inin hürmetine, beni kurtuluşa erdir. Rahmetinin hürmetine, beni kurtar. Ey her işi iyi ve güzel olan Allah, ey nimet veren ve ey lütuf sahibi! Ben, azabından kurutulmak için amellerime değil, senin bize olan lütuf ve ihsanına güveniyorum. Çünkü, sensin korkulmaya layık olan ve sensin affetmeğe layık olan. Önce nimetler vererek kulların hakkında ihsanda bulunursun, sonra kereminle günahlarını affedersin. Bilmiyorum hangisinin şükrünü yerine getireyim: Bana verdiğin güzel nimetlerin mi?  Üzerine perde çektiğin (örttüğün) kötü yönlerimin mi? Zor imtihanları bana kolaylaştırıp onların çoğundan beni selametle kurtarmanın mı?

   Ey sana sevgi besleyenin dostu, ey sana sığınanın ve herkese olan bağlılığını kesip sadece sana alaka bağlayanın gözünün ışığı! Sensin her işi iyi olan ve biziz kötü amel sahibi; öyleyse ey Rabbim, kendi güzelliğinle kötü yönlerimizi bağışla. Ey Rabbim; senin lütuf ve ihsanının  kapsamadığı bir cehalet mi var? Ve senin hilim ve yumuşaklığını tüketen bir zaman mı var? Amellerimizin, senin nimetlerinin karşısında bir değeri yoktur. Senin sonsuz kereminin karşısında kötü amellerimizi nasıl çok sayabiliriz?! Ey Rabbim; senin sonsuz merhametin, günahkârları nasıl kapsamına almaz?! Ey mağfireti hesapsız olan, ey rahmet eli daima açık olan!

   Ey mevlam! Eğer beni, katından ve rahmet kapından uzaklaştırsan bile ant olsun izzetine kesinlikle kapından geri dönmem ve sana yalvarmaktan vazgeçmem. Çünkü senin kerem ve ihsan sahibi olduğunu iyice biliyorum. İstediğin işi yaparsın, istediğini -istediğin kadar ve istediğin şekilde- azaplandırırsın. İstediğine -istediğin kadar ve istediğin şekilde- merhamet edersin. Yaptıkların hakkında kimse seni sorguya çekemez. Mülkünde sana karşı gelinemez. Yönetiminde ortak olamaz. Hükmüne muhalefet olunmaz. Tedbirinde hiç kimse sana itiraz edemez. Yaratmak ve hüküm sana mahsustur. Alemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir.

   Ey Rabbim; sana yönelen, keremine sığınan ihsan ve nimetlerini tanıyan bir kulun olarak kapına gelmişim. Sensin affını günahkârlara çok görmeyen cömert. Fazlın eksilmez ve rahmetin azalmaz. Biz, senin kadim ve ezeli affına,  sonsuz lütuf ve rahmetine güveniyoruz.

   Ey Rabbim; acaba bizimle, sana olan umut ve beklentimizin aksine mi muamele edeceksin?! Veya, umutlarımızı boşa mı çıkaracaksın?! Hayır! Kesinlikle. Ey Rabbim! Senin hakkında böyle bir zanna sahip değiliz ve senin dergahına olan umudumuz bu değildir.

Senden arzu ve beklentimiz çok büyüktür. Sana karşı günah işledik, ama arzumuz günahlarımızı örtmendir. Seni çağırdık, ümidimiz duamıza icabet etmendir. Arzumuzu gerçekleştir, ey mevlamız! Yaptıklarımızın karşısında neye müstahak olduğumuzu biliyoruz. Ama sen halimizi biliyorsun. Biz de biliyoruz ki, sen katından bizleri eli boş geri çevirmezsin. Biz senin rahmetine layık olmasak da, sen, sonsuz lütfünun gereği bize ve günahkârlara ihsanda bulunmaya layıksın. Layık olduğun şeyin hürmetine bize ihsanda bulun. Bize ihsan ve bağışta bulun; çünkü senin bağışına muhtacız.

   Ey çok bağışlayan; senin nurunla hidayete erdik, fazl ve ihsanınla gâni olduk; nimetinle sabahladık ve akşam ettik. Günahlarımız sana aşikârdır. Allahım, senden af diliyoruz ve tekrar sana dönüyoruz. Sen, bize çeşitli nimetler vererek şefkat gösteriyorsun. Biz ise bunun karşısında günah işliyoruz. Senin hayrın daima bize inmektedir, bizim ise fenalığımız sürekli sana gelmektedir. Her zaman kerim bir melek kötü amelimizi senin huzuruna getirir; ama, bu (amelimizin kötü olması) bize, bol bol zahirî ve batinî nimetler vermene engel olmuyor. Her şeyden münezzehsin. Yarattığında ve tekrar dirilttiğinde hilmin, keremin ve lütfün sonsuzdur. İsimlerin mukaddestir, medhin yücedir. Tüm eser ve nişanelerin güzeldir. Allahım! Senin lütuf ve hilmin o kadar büyük ve çoktur ki, asla beni hatalarım ve kötü işlerimle değerlendirmezsin. Ey mevlam! Ey mevlam! Ey mevlam!  Bağışla bizi; bağışla bizi; bağışla bizi.

Allahım, bizi, kendini anmaya muvaffak et. Gazabından aman ver, azabından uzak eyle, bahşişlerinden bize de nasip eyle. Bize, evini (Ka'beyi) ve Peygamber'inin kabrinin ziyaretini nasip eyle; salat, rahmet, mağfiret ve hoşnutluğun ona ve  Ehl-i Beyt’ine olsun. Muhakkak ki sen -kullarına- yakın ve onların duâlarına icabet edensin. Her yaptığımızı kendin için itaat kıl. Bizi, kendi dininin ve Peygamber'inin (Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’ine olsun.) sünneti üzerine öldür.

Beni ve anne-babamı bağışla. Onlara merhamet et. Beni onlar büyüttü; hakkımdaki ihsanlarına karşı onlara ihsanda bulun, Onların günahlarını bağışla.

Mü'min erkekleri ve kadınları, onların dirilerini ve ölülerini bağışla. Bizleri hayır işlerde onlara takipçi kıl.

   Allahım, dirimizi, ölümüzü, huzurda olanımızı ve olmayanımızı, erkeğimizi, kadınımızı, küçüğümüzü, büyüğümüzü, efendimizi ve kölemizi (bunların hepsini) affet. Allah’dan dönenler yalan dediler ve onlar zor bir sapıklığa düştüler ve onlar açık bir hüsrana uğradılar.

   Allahım; Muhammed'e ve Muhammed'in Ehl-i Beyt’ine salat et. İşimi hayırla sonuçlandır.

Önemli dünya ve ahiret işlerimde bana yardımcı ol. Bana acımayanı, bana musallat etme. Kendi katından bana daima bir koruyucu nasip eyle. Verdiğin güzel nimetleri elimden alma. Kendi lütuf ve kereminden bol, helal ve temiz rızık bana nasip eyle.

   Allahım; beni korumana al, her beladan koru ve beni kendin himayet et. Bu yıl ve her yıl bana kendi  evinin (Ka'be'nin) ziyaretini nasip eyle. Peygamber'inin kabrinin ziyaretini ve İmamların ziyaretini (Allah’ın salat ve selamı onlara olsun) nasip eyle. Ey Rabbim; o kutsal ve şerefli yerlerde bulunmaktan beni mahrum bırakma.

 

   Allahım; bana, bir daha günah etmemek üzere tövbe etmeği nasip eyle. Kalbime, iyi iş yapmayı ilham eyle; iyi olana amel etmeyi, gece, gündüz ve beni yaşattığın sürece senden korkmayı, bana nasip eyle, ey alemlerin Rabbi!

   Allahım;  ne zaman sana ibadet etmeğe hazırlandımsa ve namaz kılmak için sana yöneldimse bana dalgınlık ve uyku verdin, sana yalvarış ve münacat halini benden aldın. –

   Allahım- neden böyle bir duruma düştüm? Ne zaman ıslah olduğumu ve tövbe edenlerin toplantılarına  katılmaya yakın olduğumu sandımsa azmimi kıran ve sana kulluk etmeğe engel olan önemli bir hadiseyle karşı karşıya kaldım. Ey mevlam yoksa beni kapından kovmuş ve hizmetinden kenara mı itmişsin?

Belki de, senin hakkını hafife aldığımı gördüğün için beni kendinden uzaklaştırmışsın. Veya  senden yüz çevirdiğimi gördüğün için bana gazap etmiş veya  beni yalancılardan sayıp da teveccühünden atmışsın veya nimetlerinin şükrünü yerine getirmeyen bir kul olduğumu gördüğün için beni mahrum etmişsin veya  alimlerin toplantısından uzak olduğum için beni aşağılamış veya  beni gafillerden sayıp dolayısıyla rahmetinden ümidimi kesmişsin. Veya başı boş insanların toplantılarına meyil ettiğimi görüp beni onlara dost kılmışsın veya  benim duâmı işitmek istemediğin için beni  dergahından uzaklaştırmışsın veya suçum, günahım ve senden utanmadığım için beni cezalandırmışsın. Ey Rabbim! Eğer beni affetsen bu sana yaraşır; nitekim, benden önce nice günahkârları sen affettin. Çünkü -Ey Rabbim- senin lütuf ve keremin  günah işleyen kulları cezalandırmaktan daha yücedir; ben de senin lütfüne sığınıyorum. Gazabından senin merhametine doğru kaçıyorum. Affın hakkında iyi kanaata sahip olana mağfiretin muhakkaktır.

 Allahım! senin fazl ve hilmin o kadar büyük ve geniştir ki, hiç bir zaman beni amel ve günahımdan dolayı aşağılamazsın. Ey mevlam! Ben neyim ve değerim nedir ki?! Ey mevlam! Lütuf ve keremin hürmetine beni bağışla. Kusurlarımı ört. Zatının azameti hürmetine günahımdan geç.

...Ey Mevlam! Ben, senin büyüttüğün küçüğüm; ilim bahşettiğin cahilim; hidayet ettiğin yolunu kaybedenim; yücelttiğin hakirim; güvence verdiğin korkanım; doyurduğun aç ve suya kandırdığın susamışım; giyindirdiğin çıplağım; zenginleştirdiğin fakirim; güçlendirdiğin zayıfım; aziz ettiğin zelilim; şifa verdiğin hastayım; bağışta bulunduğun dilenciyim; günahını örttüğün günahkârım; hatasını bağışladığın hatakârım; (neslini) çoğalttığın azım; yardım ettiğin mustazafım; huzuruna kabul ettiğin kovulmuşum.

   Ey Rabbim! Ben, gizlide senden hayâ etmeyen utanıp çekinmeyen, açıkta seni göz etmeyen zavallıyım. Ben, büyük musibetler sahibiyim. Ben, Mevlasına karşı çıkan cüretkârım. Ben, gökyüzünün güçlü Rabbine isyan eden biriyim. Ben, büyük  günah yolunda malını harcayanım. Ben, büyük günahlara doğru koşanım. Bana mühlet verdin, kendime gelmedim. Günahlarımı örttün, çekinmedim. Günah işlemekte haddi aştım. Beni gözünden düşürdün, yine kendime gelmedim. Ama sen hilminle bana mühlet verdin; kereminle kusurlarımı örttün; bana karşı kusurlarımı hiç görmemiş gibi davrandın; benden hayâ ediyormuşsun gibi günahlarımın azabını benden uzaklaştırdın.

   Allah'ım! Günah işlediğim zaman, senin Rablığını inkâr ederek, emrini hafife alarak, azabına göğüs gererek, tehdidini umursamayarak günah işlemedim. Bir hataydı oldu; nefsim onu bana güzel gösterdi; heva ve hevesim bana galip geldi; bedbahtlığım buna yardımcı oldu. Diğer taraftan kusurlarımı örtmene, aldandım. Böylece, sana isyan ettim, emrine muhalefete kalkıştım. Şimdi senin azabından kim kurtaracak beni?! Yarın davacılarımdan kim koruyacak beni?! Eğer tutunacağım ipi çekip koparırsan, kimin ipine tutunurum ben?! Amel defterimin açılacağı gün vay benim halime! Eğer kerem ve sonsuz rahmetine ümit etmeseydim ve rahmetinden ümit kesmemi yasaklamamış olsaydın, yaptıklarımı hatırladığımda tamamen ümitsizliğe kapılırdım, ey çağırılanların en hayırlısı ve ey ümit edilenlerin en üstünü!

   Allah'ım! İslam'a olan bağlılığımla sana yöneliyorum. Kur'an'ın hürmetine sana güveniyorum. Ümmî, Kureyşî, Haşimî, Arabî, Tihamî, Mekkî ve Medenî olan Peygamber'in aşkına, sana yaklaşmayı ümit ediyorum. O halde, imanla olan tanışıklığımı yabancılığa çevirme. Mükâfatımı, senden başkasına ibadet eden kimsenin mükâfatı gibi kılma. Çünkü insanlardan bir grup, kanlarının dökülmesini önlemek için dilleriyle iman ettiler ve arzuladıklarına kavuştular. Biz ise, bizi bağışlayasın diye sana dilimiz ve kalbimizle iman ettik. Öyleyse bizi de arzuladığımıza kavuştur; sana olan ümidimizi kalbimizde sabitleştir; bizi hidayete kavuşturduktan sonra kalbimizi saptırma ve kendi katından bize bir rahmet ihsan et; şüphesiz sen, bol ihsan sahibisin.

Andolsun izzetine, kalbime ilham olan bilgiye dayanarak senin kerem ve geniş rahmet sahibi olduğunu bildiğim için, beni kovsan dahi, kapından ayrılmam ve sana yalvarmaktan vazgeçmem. Kul, mevlasından başka kime gidebilir?! Yaratılan, kendisini yaratandan başka kime sığınabilir?! Allah'ım! Beni (kıyamet günü) ağır zincirlere vurup insanların arasında ihsanını benden kessen, insanların gözlerini kusurlarımı görmeye açsan, ateşe sürüklenmemi emretsen ve benimle iyi kulların arasında ayrılık düşürsen, yine de senden ümit kesmem; affına olan ümidimden vazgeçmem; senin sevgin hiçbir zaman kalbimden çıkmaz. Ben, hiçbir zaman verdiğin nimet ve ihsanlarını ve dünyada kusurlarımı örtmeni unutmam.

Ey Mevlam! Dünya sevgisini kalbimden çıkar. Beni, peygamberlerinin sonuncusu Muhammed Mustafa -Allah'ın salatı ona ve âline olsun- ve yarattıklarının içinden seçtiğin Ehl-i Beyt'iyle bir araya getir. Beni, tövbe ehli ve gerçekten sana yönelenlerin makamına ulaştır. Beni kendi halime ağlamaya muvaffak eyle. Gerçekten ömrümü boş şeyler ve boş arzularla geçirdim. Nefsimin hayırından ümit kesenlerin durumuna düştüm. Bu halimle kabre intikal edecek olursam, hali benden daha kötü olan kim olabilir?! Orayı rahatlığım için bir yer hazırlamış değilim; salih amelle orada yatmak için bir sergi sermiş değilim. Nasıl ağlamayayım?! Oysa gidişimin nereye varacağını bilmiyorum; nefsimin beni aldattığını, günlerimin beni yanılttığını ve ölümün (kartal gibi) başım üzerinde kanat açtığını görüyorum. O halde, neden ağlamayayım?! Ruhumun bedenden ayrılacağı ana ağlıyorum! Kabrimin karanlığına ağlıyorum! Lâhdimin (mezarımın) darlığına ağlıyorum! Münker ve Nekir'in beni sorguya çekecekleri ana ağlıyorum! Kabirden çıplak, zelil ve yaptıklarımın ağır yükünü sırtımda taşıdığım bir vaziyette çıkacağım ana ağlıyorum! O gün (şaşkınlık içerisinde) bazen sağıma ve bazen de soluma bakacağım. O gün herkes kendi işiyle meşgul olacaktır. O gün herkesin kendine yeter bir işi vardır. Nice yüzler o gün parıl parıl parlar, güler, sevinir. Ve nice yüzler o gün toztoprakla bulanır, üstlerine bir karanlık çöker ve zillet kaplar.

   Ey Mevlam! Güvenim, itimadım, ümidim ve tevekkülüm sanadır; bağlılığım senin rahmetinedir. Sen dilediğini rahmetine ulaştırırsın ve sevdiğini kerametinle doğru yola iletirsin. Kalbimi şirkten temizlediğin için sana hamd olsun; dilimi seni anmaya açtığın için sana hamd olsun. Bu kusurlu dilimle sana şükredebilir miyim?! Her ne kadar iyi ameller yapmaya çalışsam da senin rızanı kazanabilir miyim?! Ey Rabbim! Şükrünün karşısında dilimin kıymeti ne ki?! İhsan ve nimetlerinin karşısında amelimin değeri ne ki?!

   Allah'ım! Bahşiş ve keremin beni ümitlendirmiştir; lütuf ve keremin amelimin kabul olmasına sebep olmuştur. Ey Mevlam! Yönelişim sanadır; korkum sendendir ve ümidim sanadır. Ümidim, beni sana getirmiştir. Ey Yegane Mevlam! Himmetimi sana bağladım; senin katındakine yönelmişim; en samimi ümidim sanadır; en gerçek korkum sendendir; sevgim seninle tanışıktır; elim sana doğru uzanmıştır ve korkum sana itaat etme ipine bağlanmıştır.

Ey Mevlam! Seni anmakla kalbim dirilmiştir. Seni çağırmakla korkunun acısını  kendimden uzaklaştırmışım. Ey Mevlam, ey umudum ve ey en son isteğim! Benimle, daima senin itaatinde olmama engel olan günahlarımın arasına ayrılık düşür. Sana olan her zamanki ümidim ve üzerine farz kıldığın şefkat ve rahmetine olan büyük ihtirasımdan dolayı hacetimi senden istiyorum. Hüküm senindir; ortağın yoktur. Yaratıklarının hepsi senin rızkınla rızıklanmakta ve senin yed-i kudretindedirler. Her şey senin karşında boyun eğmektedir. Pek yücesin, ey âlemlerin Rabbi!

   Allah'ım! Hüccetim kesilip delilsiz kalacağım, dilimin sana cevap vermekten âciz kalacağı ve sorgulaman karşısında aklımın karışacağı gün (kıyamet günü) bana acı. Ey büyük ümidim! En çok muhtaç olduğum zaman (kıyamet gününde) kereminden beni mahrum eyleme. Cehaletimden dolayı beni katından kovma. Sabrımın azlığından dolayı lütfünü benden kesme. Fakir olduğum için bana ihsan eyle. Güçsüz olduğum için bana merhamet et. Ey Mevlam! İtimadım, güvenim, ümidim ve tevekkülüm sanadır. Bağlılığım senin rahmetinedir. Muhtaçlık yükümü senin ihsan kapına indiriyorum. Senin kerem ve bağışını göz önünde bulundurarak hacetimi sana bildiriyorum. Ey Rabbim! Keremini ümit ederek sana yakarıyorum. İhtiyacımın giderilmesini senin katında umuyorum. Fakirliğimi senin zenginliğinle gidermek istiyorum. Senin affınla ayakta duruyorum. Senin kerem ve bahşişine göz dikiyorum. Bana ihsanda bulunmanı umuyorum. O halde, beni ateşte yakma; sensin benim ümidim. Beni cehenneme yerleştirme; sensin benim gözümün ışığı.

Ey Mevlam! İhsanına olan iyi kanââtımı boşa çıkarma; gerçekten güvenebileceğim tek sığınak sensin. Benim fakir olduğumu (senin lütfüne muhtaç olduğumu) çok iyi bildiğin halde katındaki sevaptan beni mahrum eyleme. Allah'ım! Ecelim yaklaşmış da amelim beni sana yakınlaştırmamışsa, günahımı itiraf edişimi özür dilememe vesile kılıyorum. Allah'ım! Eğer affedecek olursan, affetmeye senden layık kim var?! Ve eğer azaplandırırsan, hükümde senden daha adil kim var? Bu dünyada garipliğime, ölüm anında kederime, kabirde yalnızlığıma ve lâhitte tenhalığıma merhamet et. Hesap vermek için huzuruna vardığımda zelilliğime acı. İnsanların bilmediği günahlarımı bağışla. Her zaman kusurlarımı ört. Ölüm döşeğine düştüğümde, dostlar başıma toplanıp beni sağa sola hareket ettirdiklerinde bana merhamet et. Gusül için yatırılıp salih komşularım tarafından sağa sola çevrildiğimde bana lütufta bulun. Cenazem akrabalarım tarafından taşındığında bana merhamet et. Bu dünyadan ayrıldığımda ve senin huzuruna varmak için tek başıma kabre koyulduğumda bana ihsanda bulun. Yeni evimde (kabirde) garipliğime (yalnızlığıma) acı. Böylece senden başkasına menus olmamı sağla.

   Ey Mevlam! Beni kendi başıma bırakacak olursan, helak olurum. Ey Mevlam! Hatalarımı bağışlamadığın takdirde kime sığınabilirim?! Ölüm döşeğinde senin lütfünle ulaşamadığım takdirde kime yakarabilirim?! Kederimi gidermediğin takdirde kime iltica edebilirim?! Ey Mevlam! Senden başka kimsem yok benim. Eğer sen bana merhamet etmezsen, kim bana merhamet eder?! Yoksulluk günümde, senin fazl ve ihsanın beni kapsamına almazsa, kimin fazl ve ihsanını ümit edebilirim?! Ecelim yetiştiğinde günahlarımın affı için hangi kapıyı çalabilirim?!

   Ey Mevlam! Sana ümit bağladığım halde beni azabına duçar etme. Allah'ım! ümidimi gerçekleştir ve korkumu güvene çevir. Günahlarımın çokluğundan dolayı sadece senin affını ümit ediyorum. Ey Mevlam! Hakketmediğim şeyi senden istiyorum. Çünkü sen takva ve mağfiret ehlisin (senden çekinilmeli ve senin affına sığınılmalıdır); öyleyse beni affet. Lütfünden bana kötü yönlerimi örtecek bir elbise giyindir. Hatalarımı bir daha onlardan dolayı hesaba çekilmemek üzere bağışla. Şüphesiz, senin ihsanın kadimdir; affın büyüktür ve büyüklüğünle kullarınının hatalarından geçersin. Allah'ım! Sen bir kerimsin ki, ihsanın istemeyenlere ve hatta Rabliğini inkâra kalkışanlara bile daima ulaşır. Öyleyse ey Mevlam! Hacetini senden isteyeni yaratan ve işleri tedbir edenin yalnız sen olduğuna inananı kapından nasıl boş çevirirsin?! Bereket sendendir; sen yücesin ey âlemlerin Rabbi. Ey Mevlam! Âciz kulun senin kapına gelmiştir. Muhtaçlık onu senin huzuruna getirmiştir. Dua etmekle senin ihsan kapını çalıyorum. Lütuf ve keremin hürmetine benden yüz çevirme. Dile getirdiklerimi kabul buyur. Seni çağırdığım gibi beni reddetmeyeceğini umuyorum. Çünkü senin çok şefkat ve rahmet sahibi olduğunu biliyorum. Allah'ım! Sen, hacetini isteyene ihsanda bulunmaktan yorulmayan bir kerimsin ve bu senden bir şeyi eksiltmez. Sen, kendin vasfettiğin gibisin ve bizim vasfımızdan çok yücesin.

   Allah'ım! Senden güzel sabır, yakın kurtuluş, doğru konuşan dil ve büyük mükâfat istiyorum. Ey Rabbim! Bildiğim ve bilmediğim her hayrı senden istiyorum. Allah'ım! Senden salih kullarının istedikleri şeylerin en hayırlısını istiyorum. Ey kendisine el açılanların en hayırlısı ve ey bahşiş edenlerin en cömerdi! Kendim, ailem, annem, babam, çocuklarım, yakınlarım ve din kardeşlerimle ilgili isteklerimi gerçekleştir. Yaşayışımı güzel kıl. Yiğitlik vasfını bende aşikâr et. Bütün hallerimi ıslah et. Beni ömrü uzun, ameli iyi, nimetini kendisine tamamladığın, kendisinden hoşnut olduğun ve baştan başa mutluluk, keramet ve rahatlık dolu temiz bir hayatla yaşattığın kimselerden kıl; sen dilediğini yaparsın. Senden başkası her istediğini yapamaz. Allah'ım! Beni kendi tarafından özel bir şekilde anılmaya layık kıl. Geceler ve gündüzler sana yakın olmak için yaptığım amelleri riya, gösteriş ve duyulup övülme tutkusundan uzak tut. Beni senin karşında eğilen ve huşu eden kullarından eyle.

   Allah'ım! Razkımı bol, vatanımı emniyetli kıl. Ailemi, evladımı ve mal varlığımı benim için göz aydınlığı ve sevinç vesilesi kıl. Bana verdiğin nimetleri elimden alma. Cismime sağlık ve bedenime kuvvet, dinime sağlık ver. Beni yaşattığın müddetçe kendi itaatine ve elçin Muhammed'in -Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt'ine olsun- itaatine muvaffak eyle. Beni kendi katından indirdiğin her çeşit hayır ve bereketten fazlasıyla nasibini alan kullarından kıl. Beni (özellikle) Kadir gecesinde indirdiğin hayır ve bereketten en çok nasibini alan kullarından eyle. Her yıl kullarına indirdiğin rahmet ve giydirdiğin afiyet giysisinden bana da nasip eyle. Beni, üzerlerinden belaları kaldırdığın, iyi amellerini kabul buyurduğun ve fenalıklarına göz yumduğun kullarından eyle. Bu yıl ve her yıl bana, Beyt-i Haram'ı (Kâbe'yi) ziyareti nasip eyle. Ve sonsuz fazlından bana bol rızk ver.

   Ey Mevlam! Tüm fenalıkları benden defet. Eziklik duymamam için borcumu ve üzerimde olan kul haklarını eda eyle. Bana zulmetmeye kalkışanların, düşmanlarımın ve beni çekemeyenlerin gözlerini ve kulaklarını benden uzaklaştır. Beni onlara galip et. Gözümü ışıklı ve kalbimi mutlu kıl. Hüzün ve kederimi, rahatlık ve ferahlığa çevir. Yaratıklarından, bana kötülük etmeye kalkışanı ayaklarım altına düşür (zelil eyle).

Beni, şeytanın, sultanın ve kötü amellerimin fenalıklarından koru. Beni tüm günahlardan arındır. Lütfünle beni cehennem ateşinden kurtar. Rahmetinle beni cennete götür. Fazlınla cennet hurileriyle evlenmeyi bana nasip et. Beni salih evliyan Muhammed ve onun temiz, üstün ve seçkin Ehl-i Beyt'iyle birlikte mahşur eyle. Salat ve selamın onlara, onların bedenlerine ve ruhlarına olsun. Allah'ım ve Mevlam! Andolsun izzet ve celaline, eğer beni günahlarımdan dolayı hesaba çekecek olursan, ben de senin affını öne sürerim. Eğer beni cimriliğimden dolayı hesaba çekecek olursan, ben de senin keremine sığınırım. Eğer beni ateşe atarsan, ben yine cehennem ehline seni sevdiğimi söylerim.

   Allah'ım ve Mevlam! Eğer mağfiretin itaat ehli ve evliyana has olursa, günahkârlar kime yakarsınlar?! Sadık kimselerden başka hiç kimseye ikram ve ihsan etmeyecek olursan, kötü insanlar kime sığınsınlar? Allah'ım! Eğer beni cehenneme atacak olursan, buna düşmanın (şeytan) sevinir. Ve eğer beni cennete götürürsen, buna Peygamber'in sevinir. Allah'a andolsun, Peygamber'inin sevinmesinin düşmanının sevinmesinden sana daha sevimli olduğunu biliyorum. Allah'ım! Kalbimi sana sevgi, senden korku, kitabına tasdik, sana iman ve sana kavuşma sevinci ile doldurmanı niyaz ediyorum; ey celal ve ikram sahibi!

Sana kavuşmayı bana sevimli kıl ve benim de sana varmamı kendine sevimli kıl. Sana vardığımda bana esenlik, kurtuluş ve keramet nasip et. Allah'ım! Beni geçmiş salihlere kavuştur ve kalan salihlerden eyle; salihlerin yolundan gitmeyi bana nasip et. Salihleri kendi nefislerine galip eylediğin gibi beni de kendi nefsime galip et.

Amelimi en iyi şekilde sonuçlandır. Rahmetinle amelimin mükafatını cennet kıl. Beni, bana verdiğin şeylerden razı olduğun şekilde yararlanmaya muvaffak eyle. Bana dinde sebat ver. Ey Rabbim! Beni kurtardığın fenalığa bir daha döndürme. Ey âlemlerin Rabbi Allah'ım! Senden ancak, sana kavuşmakla sonuçlanan bir iman gücü istiyorum. Beni yaşattığın sürece böyle bir imanla yaşat, böyle bir imanla öldür ve böyle bir imanla mahşur et. Amelimde ihlaslı olmam için kalbimi dininde riyadan, şüpheden ve duyulup övülme tutkusundan uzak tut.

   Allah'ım! Bana dinini kavrama, hükmünü ve ilmini anlama kabiliyeti, rahmetinden iki kanat ve günahlardan sakınma gücü ver.

Nurunla yüzümü ak et. Katında olana beni rağbetli kıl. Beni kendi yolunda ve Peygamber'inin dini üzerine öldür. Allah'ın salat ve selamı ona ve onun Ehl-i Beyt'ine olsun. Allah'ım! Tembellikten, yorgunluktan, hüzünden, korkudan, cimrilikten, gafletten, katı kalplilikten, zilletten, düşkünlükten, fakirlikten, her türlü beladan, gizli ve açık kötülüklerden sana sığınırım. Kanaat etmeyen nefisten, doymayan karından, huşu etmeyen kalpten, kabul olunmayan duadan, faydası olmayan amelden sana sığınırım. Ey Rabbim! Nefsim, dinim, dünyam ve bana verdiğin tüm nimetler hususunda, rahmetinden kovulmuş olan Şeytan'ın şerrinden sana sığınıyorum. Muhakkak sen işiten ve bilensin. Allah'ım! Senin gazabından hiç kimse kurtaramaz beni. Senden başka sığınılacak birini bulamıyorum. Bu durumda, beni azabının hiçbir çeşidine duçar eyleme. Beni helakete ve acı azabına doğru sürükleme.    Allah'ım! (Amellerimi) Benden kabul eyle. Ad ve şanımı yücelt. Günahlarımı dök. Hatamlarımla beni anma. Meclisimin sevabını, konuşma ve duamın mükâfatını kendi rızan ve cennetin kıl.

Senden istediklerimin hepsini bana ver ey Rabbim! Fazl ve rahmetini bana artır. Benim sana rağbetim çoktur, ey âlemlerin Rabbi! Allah'ım! Sen Kitabında, haksızlık yapanı affetmemizi buyurmuşsun. Gerçekten biz kendimize zulmettik; o halde bizi affet. Şüphesiz sen affetmeye bizden daha layıksın. Sen bize, dilenciyi kapımızdan boş çevirmememizi emrettin. Ben de bir dilenci olarak kapına geldim; hacetimi vermeden beni geri çevirme. Bize, elimizin altında olanlara iyilik yapmamızı emrettin. Biz de senin kullarınınız; bizi cehennem ateşinden kurtar. Ey kederli anımda sığınağım! Ey zor anlarımda elimden tutan! Sana sığındım ve senden yardım diledim. Senden başkasına sığınmıyorum; senden başkasından kurtuluş ummuyorum. O halde, bana yardımcı ol ve kederlerimi kalbimden gider. Ey esirleri kurtaran ve ey çok günahları affeden! Az itaatimi kabul eyle ve çok günahlarımı bağışla. Sensin merhametli ve çok bağışlayan. Allah'ım! Senden, kalbimden hiçbir zaman çıkmayan kâmil ve sabit bir iman, hakkımdaki takdirlerinden başka hiçbir şeyin bana ulaşamayacağını bilmeme sebep olacak kâmil bir yakîn niyaz ediyorum. Hayatımda bana verdiğin şeylere beni razı ve hoşnut eyle; ey merhametlilerin en merhametlisi!
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 28 Ekim 2005, 00:36:55
Dualarınıza gönülden amin.
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 28 Ekim 2005, 02:03:37
Efendimiz'in Nurlu ikliminde BİR DUADIR RAMAZAN  

 


--------------------------------------------------------------------------------

Efendiler Efendisi Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdular ki;

"Ramazan'ın ilk gecesinde Cennet kapıları açılır. Her gece sabaha kadar bir münadi seslenir: Günahlarının affedilmesi için istiğfar eden yok mu? Tevbe eden yok mu? Allah tevbesini kabul buyursun. Dua eden yok mu? Cevap verilsin. Kendisi için bir şey isteyen yok mu? isteği hemen karşılansın."

Dua her zaman mü'minin dayanıp güveneceği bir esastır. Hayatının her safhasında duaya sarılıp İlahi rahmete iltica etmek, mü'mini diğer insanlardan ayıran belli başlı vasıflardan biridir. Mü'min duayı hayatının her anına sindirmiştir. Günde beş vakit kıldığı namazın manası "duâ"dır.

Akşam yatarken, sabah kalkarken, yemek öncesinde ve sonrasında, evden çıkarken, dostuyla el sıkışırken, kısacası bütün hal ve hareketlerinde dua, mü'minin vazgeçilmez bir alışkanlığı halindedir. Bu alışkanlık, kaynağını Resulullahın sünnetinde bulur. Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam her halinde ve hareketinde dua eder, mü'minlerin de dua etmesini emrederdi. Çünkü dua onu Rabbine yakınlaştıran bir vasıtadır.

Duayı bir esas olarak benimseyen mü'min nimet ve bolluk anlarında Rabbini hatırlayıp şükran hisleriyle dolduğu ve bunu hamdleriyle dile getirdiği gibi, darlık ve sıkıntı zamanlarında da Rabbine sığınıp sadece Ondan yardım ister. Çünkü dua kulluğun değişmez bir vasfı ve ayrılmaz bir parçasıdır.

Cenab-ı Hak da mü'min kullarının her zaman Kendisine dua etmesini istemektedir:

"Ey Habibim, kullarım Beni sana sorarlarsa haber ver kî: İşte Ben muhakkak yakınımdır. Onlardan biri dua edince, muhakkak duasına icabet ederim. O halde onlar da Benim davetime itaatle icabet ve Bana imanda devam etsinler. Ta ki, doğru yola ulaşmış olsunlar."

Bu, her zaman için böyledir. Ama bazı vakitler vardır ki, o vakitlerde yapılan dualar diğer zamanlarda yapılanlara nisbetle kabule daha yakındır. Bu mübarek vakitler arasında seher vakitleri, Cuma günlerinin belli bir saati, kandil geceleri ve bilhassa Kadir Gecesi, Ramazan'lar ilk sırada yer alır. Çok sayıdaki hadis-i şeriflerde bununla alakalı sayısız müjdeler vardır.

Bunlara göre, böyle vakitlerde İlahi rahmet coşmakta, hem de mü'min duanın makbuliyeti için gerekli olan ihlas ve hakiki kulluk tavrını gereken şekilde yaşayarak Cenab-ı Hak nezdinde makbul bir kul haline gelmektedir.

Hadis-i şerifte bu manaya dikkat çekilir ve mü'minler duaya teşvik edilirler:

 

"Ramazan'ın ilk gecesinde Cennet kapıları açılır. Her gece sabaha kadar bir münadi seslenir: Günahlarının affedilmesi için istiğfar eden yok mu? Tevbe eden yok mu? Allah tevbesini kabul buyursun. Dua eden yok mu? Cevap verilsin. Kendisi için bir şey isteyen yok mu? isteği hemen karşılansın."



Bir hadis-i şeriflerinde oruçluyu, duası reddedilmeyecek üç kişi arasında zikreden Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyururlar:

"Üç kişinin duası geri çevrilmez: Adaletle hükmeden hakimin, iftar edinceye kadar oruçlunun ve mazlumun. "

İslâm'ın diğer meselelerinde olduğu gibi, bu hususta da en güzel örnekleri kendi mübarek hayatlarında yaşayan Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam, Ramazan ayında her türlü ibadet ve dualarını fazlalaştırırlardı. Ayrıca etrafındaki mü'minlere de ikram ve hasenatta bulunmak suretiyle onların da bol bol dua etmelerine vesile olurlardı.

Baştan sona İlahi rahmet tecellilerine sahne olan Ramazan'da iftar vakitlerinin ayrı bir feyzi ve kıymeti vardır. Bu müstesna vaktin dualar açısından taşıdığı ehemmiyeti Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam şöyle ifade buyururlar:

"Oruçlunun iftar vaktindeki duası reddedilmez."

Abdullah bin Ömer'in (r.a.) rivayetine göre Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam, iftar vakitlerinde şu duayı sık sık tekrar ederlerdi:

"Ya Rabbi, her şeyi kuşatan rahmetinin hakkı için beni af ve mağfiret eyle."

Hatasızlığı ve günahlardan korunmuş olmasıyla bilinen Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselamın bu duasında, ümmetine bir irşad ve örnek gösterme manası vardır.

Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bu şekilde dua etmek suretiyle, mü'minlere iftar vakitlerinin feyiz ve bereketinden istifade etmenin en güzel yollarından birini göstermiş ve iftar vaktinin istiğfarla değerlendirilmesinin ehemmiyetine dikkat çekmiş olmaktadır.

İşte böyle iftarlarda ve seher vakitlerinde dergah-ı İlahiye gönderilen ihlaslı dua ve istiğfarlar sayesindedir ki, mü'minler Ramazan ayının sonunda günahlarından arınmış, ter temiz bir ruh ve maneviyata sahip olmaktadırlar.

Bu bakımdan, şuurlu bir mü'min, içinde yüzdüğü bu eşsiz fırsatlar denizinden azami derecede istifade etmeye çalışır. Tevbelerin en ziyade kabul edilip günahların en fazla affolunduğu ve dileklerin en yüksek nisbette kabul edildiği bu mübarek ayda her vesile ile Cenab-ı Hakka iltica eder.

Rahmet deryasının taştığı Ramazan ayı boyunca en güzel duaları okur; salavat ve münacatları fırsat buldukça tekrar eder; Kur'ân'dan ve hadislerden alınan kıymetli dualara yapışarak Allah'a biraz daha yakınlaşmaya çalışır.


************


BİR DUADIR RAMAZAN


1. Ramazan, Allah’ın kainattaki haşmetli ve küllî idaresine, Rahmetine, şefkatine, geniş ve azametli, intizamlı ve küllî bir tarzda mukabele edebilmenin duasıdır...


2. Ramazan, Cenâb-ı Hakk’ın nimetlerine karşı şükredebilmenin duasıdır...


3. Ramazan, fukaralara yardım edebilmenin duasıdır... (başka kardeşlerimizi de hatırlayabilmenin, onlara da dua edebilmenin, üzerimizdeki bencilliğin kaldırılmasının duasıdır)


4. Ramazan, mülkün mâlikinin Allah olduğunu nefsimize talim ettirebilmenin duasıdır...


5. Ramazan, nefsimizi terbiye etmek, kötü alışkanlıklarından vazgeçirebilmek için bir duadır..


6. Ramazan, Kur’ân-ı Kerîm’in indirilişini karşılamak için, melek gibi bir vaziyete girebilmenin duasıdır...


7. Ramazan, bâki bir ömrü kazanabilmenin duasıdır(kadir gecesi) ; Ramazan, ahiretimizi kazanabilmenin ve ahiret kazancımızın artmasının duasıdır.


8. Ramazan, sıhhat duasıdır...


9. Ramazan, Allah’a karşı olan aczimizi ve fakrımızı bilebilmenin duasıdır...


Ramazan, diğer 11 ayı kulluk bilinciyle geçirebilmenin duasıdır...
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 28 Ekim 2005, 02:13:50
Alıntı

BİR DUADIR RAMAZAN


1. Ramazan, Allah’ın kainattaki haşmetli ve küllî idaresine, Rahmetine, şefkatine, geniş ve azametli, intizamlı ve küllî bir tarzda mukabele edebilmenin duasıdır...


2. Ramazan, Cenâb-ı Hakk’ın nimetlerine karşı şükredebilmenin duasıdır...


3. Ramazan, fukaralara yardım edebilmenin duasıdır... (başka kardeşlerimizi de hatırlayabilmenin, onlara da dua edebilmenin, üzerimizdeki bencilliğin kaldırılmasının duasıdır)


4. Ramazan, mülkün mâlikinin Allah olduğunu nefsimize talim ettirebilmenin duasıdır...


5. Ramazan, nefsimizi terbiye etmek, kötü alışkanlıklarından vazgeçirebilmek için bir duadır..


6. Ramazan, Kur’ân-ı Kerîm’in indirilişini karşılamak için, melek gibi bir vaziyete girebilmenin duasıdır...


7. Ramazan, bâki bir ömrü kazanabilmenin duasıdır(kadir gecesi) ; Ramazan, ahiretimizi kazanabilmenin ve ahiret kazancımızın artmasının duasıdır.


8. Ramazan, sıhhat duasıdır...


9. Ramazan, Allah’a karşı olan aczimizi ve fakrımızı bilebilmenin duasıdır...


Ramazan, diğer 11 ayı kulluk bilinciyle geçirebilmenin duasıdır...



Allah razı olsun .rahmettir berekettir fazilettir ramazan
Hidayettir kurtuluştur ramazan
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 28 Ekim 2005, 11:56:14
Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar...



Sensin mahzun kalplerin sığınağı.
Sensin mazlumun âhını işiten.
Sensin zalimin zulmünü bilen.
Senin adaletindir sığındığımız.
Senin mizanındır güvendiğimiz.
Senin hesabındır tesellimiz.

Nefsimize zulmetmekten alıkoy bizi.
Senin adaletine razı olanlardan eyle bizi.
Senin adaletinin korkusuyla terbiye et hepimizi.
Adaletinin korkusuyla yumuşat kalplerimizi.
Amellerimizin tartıldığı 'mizan'da güzel eyle akibetimizi.
Mizanında ağırlığı olanlardan eyle bizi.
Kolaylaştır sorgu sualimizi.
Sana hesap verme inceliğiyle yaşat bizi.
Hükmüne razı eyle bizi.
Zulmetmekten ve zulme uğramaktan uzak eyle hepimizi

amin amin amin
Başlık: dua.
Gönderen: GEZGİN - 28 Ekim 2005, 14:21:36
:cry:  :cry:  :cry:
AMİN...AMİN...AMİN...
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 29 Ekim 2005, 00:28:51
Oruç bize ne öğretir?


 Oruç, bedenimizi dinlendirmenin ötesinde bizim helal merkezli bir hayat yaşamamız için önümüze kapı açar. Nefsî arzularımızı zaptederek irademizi güçlendirir.

Nefsi frenler

Nefsin gemlenmesi, frenlenmesi bakımından açlığın büyük faydaları vardır. Aç ve susuz kalma ve riyâzet yapma ancak ibadet niyetiyle yapılırsa bir değer ifade eder. Bu niyet Müslümanlıkta oruç şeklinde tecelli eder. Allah dostları sürekli riyâzât yaparak nefislerini dizginlemişler, rûhî formlarını korumaya çalışmışlardır.

Rûhu geliştirir

İnsanlarda rûh cesedin, ceset de rûhun aleyhine olarak gelişir. Rûhanî yönleri itibarıyla gelişim isteyenler, mutlaka oruç tutmalıdır. Bunu şöyle de ifade edebiliriz: Oruç tutmayanlar, cesetlerinin altında kalacaklarından hiçbir zaman tam olarak rûhanî olgunluğa ulaşamazlar.

Vesveseye set çeker

Oruçla insan, nefsin kendisine fısıldamaya çalıştığı şeytanî vesveselerin önüne bir set çeker. Derken dizginleri eline alır ve nefsini yönlendirmeye çalışır. Zira o artık, yemeye, kadına ve dünyaya karşı kapalı bir durumdadır. Bu sayede o, dünya adına gelecek baskılardan azâde olarak, izzetli bir hayat yaşamaya namzet demektir ki, böyle birisi, Cenab-ı Hakk’ın hakiki müminleri şereflendirdiği izzet duygusunu yakalamış olur. “İzzet (üstünlük), ancak Allah’a, elçisine ve müminlere mahsustur.”

Orucun vefa yönü

Oruç, vefa duygusunun tezahür ettiği en güzel ibadettir. Zira oruç, Allah ile kul arasında yapılmış bir ahittir. Kul, belirli zaman dilimlerinde, belirli şeylerden vazgeçer ve bu hareketleriyle, ahdinde vefalı olduğunu gösterir. Aynı zamanda insan, tuttuğu oruçlarla vefa duygusunu öyle geliştirir ki, vefa onun ayrılmaz bir parçası hâline gelir.

Emaneti öğretir

Oruç, gizli ve aşikâr her zaman emanete riayet edilmesini öğretir. Zira Allah’ın helal kıldığı nimetleri yiyip-içmekten kaçınmayı sağlayacak Allah’tan başka bir gözetici yoktur. Oruçlu, sabahtan akşama kadar Allah’ın hududuna riayet eder. Onca orucu bozma imkânlarına ve hiç kimsenin görmemesine rağmen mümin, fevkalâde bir ciddiyetle orucunu sürdürür. Sürdürür ve akşama kadar emaneti muhafaza hissiyle dolar boşalır. Oruca karşı gösterilen bu tavır, Müslüman’ın bütün hayatına akseder. Dolayısıyla oruç tutan insan, bütün hayatı boyunca kendisine emanet olarak verilen şeylere karşı da son derece dikkatli davranır.

Oruçlunun ağız kokusu

Oruç tutanın ağız kokusu açlıktan kaynaklanır. Kıyamet günü Cenab-ı Hak katında, bu kokunun miskten, anberden daha şirin ve daha enfes bir semereye vesile olacağına işâret buyrulmuştur. Melâike-i kiram, arş u ferşi çınlattıracak bir velvele içinde Allah’a karşı kulluk vazifesini yapmaktan hoşlandıkları gibi, hoşlandıkları birtakım kokular vardır. Onlar, gül kokusundan çiçek kokusuna, miskten anbere kadar bütün güzel kokulardan lezzet alırlar. Mele-i a’lâda güzel kokular sırlı hazineleri açan anahtar hükmündedir ve işte oruçlunun ağız kokusu da perde arkası dalga boyuyla bu güzel kokular cümlesindendir.

Günaha karşı bir kalkandır

Oruç bir alıştırmadır. Kişide, bedenî arzulara karşı koyma kabiliyetini geliştirir. İnsan oruçlu olduğu anlarda her türlü negatif isteklere engel olmaya güç yetirdiği gibi, kazandığı bu dirençle, oruçlu olmadığı zamanlarda da, bu tür meyillere engel olma kabiliyeti kazanır. Böylece insan “helal” endeksli bir hayat yaşar. “Kim bana iki çenesi ile apış arasını koruma hususunda garanti verirse, ben de ona, cenneti garanti ederim.” hadisi bu açıdan yorumlanabilir.

Kanaati öğretir

Oruç, insanlara iktisadı öğreten önemli bir disiplindir. İstediği şeyi ve aklına geldiği zaman, hiçbir sınırlama getirmeden yapmaya alışık bir insan, oruçlu olduğu zaman mecburen onu yapmayacaktır. Meselâ, her aklına estiği zaman yemek yiyen, maddî olarak vücûdunun arzularına boyun eğen insan, oruçlu olduğunda mecburen akşamın olmasını bekleyecek, bu bekleyiş sayesinde o, iktisat etmeyi öğrenecek ve sorumsuzca yaşamaktan uzaklaşmış olacaktır.

Oruç beden-ruh ilişkisi

İnsan, ruhla cesetten yaratılmış bir varlıktır. Ruhun olmadığı ceset bir mana ifade etmediği gibi, cesedin olmadığı ruh da -imtihan dünyası adına- çok fazla bir şey ifade etmez. İnsan, yiyip içtiği nesnelerle, bedenî hâl ve hareketleriyle ve yerine getirmeye çalıştığı ibadet ve taatla hem cesedine ve hem de ruhuna hizmet eder. Ağzına aldığı bir lokma görünürde midesine gitse de onun da ruh üzerinde bir kısım tesirlerinin olduğu muhakkaktır. Yaptığı bedenî hareketler, vücutta maddî olarak bazı tesirler oluşturduğu gibi, bunların ruhta da değişik tesirleri söz konusudur. İnsanın ferdi hayatının geliştirilmesi ve olgunlaştırılmasında riyâzetin pek mühim bir yeri vardır. Bu da ancak oruçla olur. Orucun bir manası da, ruhun riyâzeti ve cesedin perhizi demektir. Sık sık oruca müracaat edildiği ölçüde, onun vicdanda hasıl edeceği güzellik ve faziletler açık bir şekilde müşahede edilebilir. Her zaman, her yerde midesini düşünen bir insanda temiz bir ruh ve saf bir kalbin bulunmasına ihtimal verilemez.

Zekat mala bereket getirir

Zekatı verilen mal zâhiren eksiliyor gibi görülse de, Allah’ın bereketine mazhariyetle devamlı artmaktadır. Zira Allah, malının zekatını veren insana malını artırma yollarını ilham etmektedir ki, bu hükmü aydınlatan pek çok somut örnek bulmak mümkündür. Kalpler Allah’ın elindedir. O, istediği ve hikmeti iktiza ettiği zaman, kalpleri, emrini yerine getirip zekatını veren kimselere doğru yöneltir ve o insanın ticaretinde ciddi canlanmalar görülür. Bu Allah’ın, zekatı verilen mala bahşettiği bereketten başka bir şey değildir.

Oruç şefaat edecektir

Oruç kıyamet günü oruçlu için şefaat edecek ve Cenab-ı Hakk’a niyazda bulunarak; “Ya Rabbi! Ben onu gündüzleri yiyip içmekten ve zevklerinden alıkoydum. Bunun için onun hakkındaki şefaatimi kabul buyur.” diyecektir.

Oruç sabrın yarısıdır

Allah’ın yüklediği ibadet mükellefiyetini sırtında taşımaya sabretme, O’ndan gelen şeyler karşısında sarsılmama, O’nun kapısından ayrılmama, günah fırtınaları ve günah tufanı karşısında kendini koruyup dişini sıkma vs. bunlar dinin yarısını teşkil etmektedir. Oruçta bir yönüyle şehevât-ı nefsâniyeyi gemleme olduğu için, günahlara karşı sabır; diğer bir yönüyle aç-susuz durma gibi (hususiyle sıcak günlerde) bir işin altına girmekle ibadete karşı sabır vardır. Böylece oruç, dinin dörtte birini teşkil etmiş oluyor.

Oruç vücudumuzun dinlenmesine vesile olur

Faaliyet içinde olan her makine bir müddet sonra bakıma ve dinlenmeye tâbi tutulmazsa, verimli çalışamaz. Aksine dinlendirilmediği takdirde ya makine tamamen harap olur ya da ömrü kısalır. Bir talebe, belirli bir süre tedrisat gördükten sonra dinlendirilir. Bir işçi sabahtan akşama kadar çalışabilir, gelir akşamleyin istirahata çekilir. Evet böyle bir mola ve dinlenme olmadan aynı tempoda çalışma ve hele verimli olma mümkün değildir. İnsanın vücûdu da tıpkı bir fabrika gibi farz edilecekse, onun âzâları o fabrikanın aletleri hükmündedir. Oruç ise, vücut fabrikasının dinlenmesine, eskimemesine ve mükemmel bir şekilde çalışmasına en önemli bir vesiledir. Oruçla, vücutta biriken zararlı yağlar, şişmanlık vesilesi fazla etler atılmış ve vücut belli seviyede tutulmuş olur. Bugün şişmanlıktan dolayı şikayet eden ve buna çare arayan dünya kadar insan var. Ve bu şişmanlığın kanın deveranına, beynin yavaş çalışmasına sebep olduğu da yine erbabının kabul ettiği gerçeklerden. Bu itibarla, orucu, maddî-manevî hem değişik dertlere çare, hem de sevap kazanmanın önemli bir vesilesi saymak mümkündür.



01.10.2005
OSMAN KARYAĞDI
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 29 Ekim 2005, 01:32:16
Alıntı

Oruç bize ne öğretir?

Alıntı

Nefsi frenler

Alıntı

Rûhu geliştirir

 :x
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 29 Ekim 2005, 01:35:16
Alıntı

Oruç bize ne öğretir?

Alıntı

Vesveseye set çeker

Alıntı

Emaneti öğretir

Alıntı

Günaha karşı bir kalkandır

Alıntı

Kanaati öğretir

Alıntı

Zekat mala bereket getirir

Alıntı

Günaha karşı bir kalkandır

 :x  :x  :x
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 08 Kasım 2005, 09:36:12
Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar...

Ey canımın canı olan Allah'ım
Madem senin lütfunla yaşıyorum
madem üfledigin ruhu taşıyorum
Artık kendimi kirletmeyecegim
Madem kalbimi aydınlatan sensin
Bütün yalan düşünce ve hisleri
kalbimden uzak tutacagım
madem kalbime misafir oldun
Senden başkasını içeri almayacagım
madem ki bana hayat veren sensin
hayatımla Seni anlatacagım
Ey gönlümün hakiki sultanı
seni görmesem ne rahatım ne huzurum olur
Sen diyorsun ki;
"Onlar Rablerine bakarlar"
Yarab ben onlardan degil miyim
Ey ruhumun arkadaşı
beni şu dünya topragından kopar da
cennetin bir köşesine dik
hem ben hem cennet ehli svinsin
bana öyle güzel bir koku ver ki
bu Muhammed'in çiçegi;
kokusu Muhammed(sav) kokusu densin
Ey yalnızların yoldaşı
eger benimle konuşmazsan
kalbimi sükutunla doldurup
buna katlanacagım
kıpırdamadan duracagım
ve sabırla bekleyecegim
Muhammed i bekleyecegim Hatice'yi bekliyecegim
Ali'yi Bilal 'i bekleyecegim
beni Sana getirmelerini isteyecegim
YARABBİ ..derdimi biliyorsun
kalbimin hüznünü biliyorsun
sana varmak için çektigim acıları biliyorsun
görüyorsun ki Rabbim herşeyi kaybettim
ne bir dost kaldı yanımda
ne bir çiçek açıyor şu yalancı dünyamda
günden güne kuvvetten düşüyorum
ama Rabbim ben hiç ümitsiz olmadım
sana dua ettigimde bedbaht olmadım
görüyorsun ya Rabbim bu dert dilime ve kalbime dokundu
senden şifa diliyorum
korkuyorum Rabbim ,
dilimin seni unutmasından korkuyorum
rahmetinden beni bu korkulardan, emin kılmanı bekliyorum.
her sevgi,her bakış bir gün kaybolur ama
Rabbim sen hepsinden başkasın
her dost her sıgınak bir gün yıkılır ama
Rabbim sen herzaman varsın
her yüz her gönül bir gün yüz çevirir ama
sen hepsinden başkasın
yüz çevirmezsin
her yıldız her parıltı bir gün söner ama
sen başkasın Rabbim
sen yerlerin ve göklerin nurusun
sen hiç sönmeyen nursun
ey Rabbim bil ki
bu kalbi sana vermek
ve senden başkasını bu kalbe
sokmak istemiyorum.
beni bu istek ve niyetimden ayırna
bana güç ve nur ver
kalbimi sevginle yaşat
AMİN
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 08 Kasım 2005, 19:59:06
Estağfurullah,estağfurullah,estağfurullah
Gel kardeşim sende söyle ,kurtarıcı yol budur.
Aklına uy , şeytana uyma,çok istiğfar et
Cehennemden kurtaran ilaç ancak budur.
Başlık: dua.
Gönderen: GEZGİN - 08 Kasım 2005, 23:03:43
Alıntı yapılan: "ebrarrana"
Estağfurullah,estağfurullah,estağfurullah
Gel kardeşim sende söyle ,kurtarıcı yol budur.
Aklına uy , şeytana uyma,çok istiğfar et
Cehennemden kurtaran ilaç ancak budur
.



 :x  :x  :x
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 09 Kasım 2005, 10:08:26
Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar...

Biliyorum ki , üzerime titreyip şefkat edersin.Yokluğumda bile hatırımı sorup var eyleyensin.

Hatalı da olsam , isyan da etsem , rahmetini üzerimden esirgemezsin.

Günahlara dalsam da , kusur etsem de , benden yüz çevirmezsin.

Yapıp ettiklerimin karşılığını bana gösterdiğin gün , “Keşke bunlar benden uzak olsa !” diyeceğim.

O gün bile pek çok merhamet edeceksin.

Sen ki bütün şefkatlilerden şefkatlisin. Yakınlığınla şefkat et bana.

Sen ki hiç sebepsiz iltifat edip sevindirirsin. Cemâlinle iltifat et bana.

Sen ki kalbimi ebede çevirirsin.

Re’fetinle muamele et bana…AMİN…




KAYNAK :  SENAİ DEMİRCİ
Başlık: dua.
Gönderen: ridâ - 09 Kasım 2005, 12:50:00
Amin...Allah razı olsun..
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 11 Kasım 2005, 02:31:36
Ebu Hamza Sumali Duâsı
Ehl-i Beyt Mektebinin en büyük şahsiyetlerinden olan Şeyh Tusi (r.a) "Misbah" adlı dua kitabında Ebu Hamza-i Sumali'den, rivayet etmiştir ki, İmam Zeynü’l-Âbidin aleyhisselam, Ramazan ayının gecelerini genelde ibadet etmekle geçirirdi ve sahur vakti olunca şu duâyı okurdu:

“Allahım; cezalandırarak beni edep eyleme. Kendi başıma bırakarak da tuzağına duçar etme. Ey Rabbim! Nereden bir hayır umarım; oysa senin katından başka kimseden hayır gelmez. Kurtuluşa nasıl erebilirim; oysa, ancak senin lütfünle kurtuluşa erişilir. Ne iyi amel sahibi, senin yardım ve merhametinden gânidir; ne de kötü işler yapıp sana karşı gelen ve senin hoşnutluğunu kazanmayan senin kudret ve tasallutundan çıkabilir.

Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!(bu sözü nefesi kesilinceye kadar tekrarlardı). Seni, seninle tanıdım. Sen beni kendine yönelttin ve kendi kapına çağırdın. Eğer senin yardımın olmasaydı, senin kim olduğunu bilemezdim. Hamt (bütün övgüler) Allah’a mahsustur. O Allah'a ki ben O'nu çağırıyorum bana icabet ediyor; oysa O beni çağırdığında ben gevşek davranıyorum. Hamt Allah’a mahsustur; Allah'a ki istediğimi veriyor; oysa benden ödünç isteğince, (kullarına borç vermemi) isteyince cimrilik ediyorum.

Hamt O Allah’a mahsustur ki, istediğim vakit hacetim için O'nu çağırıyorum ve sırrımı bir aracı olmadan O'na açıyorum, O da hacetimi karşılıyor. Hamt O Allah’a mahsustur ki, O'ndan başkasını çağırmam. Eğer O’ndan başkasını çağırsaydım bile bir sonuç vermez. Hamt O Allah’a mahsustur ki, O'ndan başkasına ümit bağlamam; eğer O'ndan başkasına ümit bağlarsam, benim ümidim hiçe çıkar. Hamt Allah’a mahsustur ki, işlerimi O üzerine aldı ve beni onurlandırdı. Beni, halka terk etmeyerek halkın küçümsemesinden kurtardı. Hamt O Allah’a mahsustur ki, benden gani olduğu halde kendisini bana dost kıldı. Hamt O Allah’a mahsustur ki, hiç bir günah işlememişim gibi bana yumuşak davranıyor, Benim nezdimde övgüye en layık olan Rabbimdir ve ben O’na hamt ediyorum.

Allahım; ben, istekleri sana yöneltmenin yolunu açık görüyorum. Sana doğru coşan ümit pınarlarını dolu buluyorum. Sana ümit besleyene yardımın lütfünle hazırdır. Seni çağıranların yüzüne duâ kapıları açıktır. Biliyorum ki, ümit edenlerin hacetini yerine getiren; perişan olanların hallerini gözeten gerçekten de sensin. Ve biliyorum ki senin kerem ve ihsanın için yakarmak, kaza ve kaderine rıza göstermek cimrilerin tutumlarına karşı bana bir mükafattır Ve dünya taliplerinin ellerindekinden ihtiyaçsızlıktır.

Sana doğru hareket edenin mesafesi yakındır. Muhakkak ki, kullarınla aranda bir engel koymamışsın (seni basiret gözüyle müşahede edebilirler). Fakat ne var ki, insanların yaptıkları, onlara bir engel teşkil ediyor. Ben, isteğimi senin kapına getirmişim. Hacetimi sana bildiriyorum; sana sığınıyorum, yakarışımı sana aracı kılıyorum; halbuki, duâmın katında kabul olunmasına ve affına layık değilim. Ama ben, senin keremine güveniyor ve vaadinin doğruluğuyla huzur buluyorum. Birliğine olan imanım, senden başka Rabbim olmadığına dair yakin ve marifetimle sana yöneliyorum. Senden başka tapılacak hiç bir mabut yoktur, birsin ve ortağın yoktur.

Allahım; “Allah’ın fazlından isteyin; Allah daima sizlere karşı şefkatlidir-merhametlidir” diye buyuran sensin. Sözün haktır ve vaadin doğrudur. Ey mevlam, kullarına, senden hacet istemeği emrettiğin halde onları bahşişinden mahrum etmek senin şanından uzaktır. Sen, kullarına sayısız bahşişlerde bulunansın. Kullarına, sürekli şefkatli ve raufsun. Allahım; küçüklüğümde nimetlerinle beni eğiten ve büyüdüğümde, ismimi yücelten sensin. Ey dünyada beni ihsan ve lütfüyle terbiye eden ve ahirette kendi af ve keremine ümitlendiren (Rabbim),Ey Mevlam! Beni sana yönlendiren seni tanımamdır ve sana olan sevgim senin katında şefaatçimdir. Ben kendi kılavuz ve şefaatçimin doğruluğundan eminim.

Ey mevlam! Günahının çokluğundan konuşmayan bir dille seni çağırıyorum. Ey Rabbim! Günahtan dolayı helaka doğru yönelen bir kalple sana niyaz ediyorum. Ey Rabbim! Korku ve ümit içinde seni çağırıyorum.Ey Mevlam! Günahlarıma baktığımda dehşete kapılıyorum, ama, senin keremine baktığımda, umutlanıyorum. Eğer beni affedersen, bu senin merhametlilerin en üstünü olduğun içindir; (rahmetin bunu gerektirir) ve eğer beni cezalandırırsan hakkımda zulmetmiş olmazsın.

Allahım; istemediklerini yapmama rağmen, beni senden hacetimi istemeğe cesaretlendiren senin bahşiş ve keremindir. Günah işlemekten çekinmediğim halde, zor anımda dayanağım senin rahmet ve ra’fetindir. Günahkâr olmama rağmen, benim ümidimi boşa çıkarmayacağını, arzumu gerçekleştireceğini ümit ediyorum. Ümidimi gerçekleştir ve duâmı kabul buyur! Ey dergahına niyazda bulunulanların en hayırlısı ve ey ümit bağlanmaya layık olanların en üstünü!

Ey mevlam! Arzum büyük, amelim ise kötüdür; affından bana, arzumun miktarıca ihsan eyle ve beni kötü amelimden dolayı hesaba çekme; çünkü senin keremin günahkârları cezalandırmaktan daha üstündür. Hilim ve sabrın hata işleyenleri cezalandırmaktan daha büyüktür. Ey mevlam; ben senin büyüklüğüne sığınmaktayım. Gazabından lütfüne koşmaktayım. Affın hususunda iyi kanaate sahip olan hakkında, affın muhakkaktır; Ey Rabbim, ben kimim ki benden intikam alasın? Değerim nedir ki? Büyüklüğünle günahımı affet ve affınla bana lütufta bulun. Ey Rabbim, kötü amelime, perde çek (ört). Zatının yüceliği hürmetine, beni kınamaktan vazgeç.

Eğer bugün senden başkası günahımı bilseydi, o günahı işlemezdim. Eğer günahımdan dolayı hemen azaba uğrayacağımdan korksaydım, o günahtan kaçınırdım. Bu ise senin değersiz ve önemsiz olduğun anlamına gelemez; haşa. Bu tutumum senin kusurları örtenlerin en hayırlısı, hüküm verenlerin en iyisi ve kerem sahiplerinin en üstünü olduğundandır. İnsanların kusurlarını örtensin, günahları affedensin ve mutlak surette gaybı bilensin. İnsanların günahlarını kereminle örtersin ve hilminle cezalarını geciktirirsin. Her şeyi bilmene rağmen hilimli olduğun ve her şeye kadir olduğun halde affettiğin için hamt olsun sana. Hilmin, sana karşı gelmeye beni cür’etlendiriyor; kusurlarımı örtmen, benim hayamın az olmasına sebep oluyor; affının büyüklüğüne ve rahmetinin genişliğine olan marifetim, beni günah işlemeğe cüretkâr ediyor.

Ey Halim, ey Kerim, ey diri olan, ey yaratıkları var edip koruyan, ey günahları affeden, ey tevbeleri kabul eden, ey bahşişi büyük ve ey ihsanı sürekli olan! Güzelce kusurları örtmen hani? Büyük affın nerede? Hemen kazanılabilen kurtuluşun hani? Acil yardımın ve geniş rahmetin hani? Değerli bahşişlerin, güzel bağışların sonsuz lütufların büyük kerem ve nimetlerin, kadim ve ezeli ihsanın nerededir? Ey Kerim, keremin nerededir? Keremin hürmetine, Muhammed ve Muhammed'in Ehl-i Beyt’inin hürmetine, beni kurtuluşa erdir. Rahmetinin hürmetine, beni kurtar. Ey her işi iyi ve güzel olan Allah, ey nimet veren ve ey lütuf sahibi! Ben, azabından kurutulmak için amellerime değil, senin bize olan lütuf ve ihsanına güveniyorum. Çünkü, sensin korkulmaya layık olan ve sensin affetmeğe layık olan. Önce nimetler vererek kulların hakkında ihsanda bulunursun, sonra kereminle günahlarını affedersin. Bilmiyorum hangisinin şükrünü yerine getireyim: Bana verdiğin güzel nimetlerin mi? Üzerine perde çektiğin (örttüğün) kötü yönlerimin mi? Zor imtihanları bana kolaylaştırıp onların çoğundan beni selametle kurtarmanın mı?

Ey sana sevgi besleyenin dostu, ey sana sığınanın ve herkese olan bağlılığını kesip sadece sana alaka bağlayanın gözünün ışığı! Sensin her işi iyi olan ve biziz kötü amel sahibi; öyleyse ey Rabbim, kendi güzelliğinle kötü yönlerimizi bağışla. Ey Rabbim; senin lütuf ve ihsanının kapsamadığı bir cehalet mi var? Ve senin hilim ve yumuşaklığını tüketen bir zaman mı var? Amellerimizin, senin nimetlerinin karşısında bir değeri yoktur. Senin sonsuz kereminin karşısında kötü amellerimizi nasıl çok sayabiliriz?! Ey Rabbim; senin sonsuz merhametin, günahkârları nasıl kapsamına almaz?! Ey mağfireti hesapsız olan, ey rahmet eli daima açık olan!

Ey mevlam! Eğer beni, katından ve rahmet kapından uzaklaştırsan bile ant olsun izzetine kesinlikle kapından geri dönmem ve sana yalvarmaktan vazgeçmem. Çünkü senin kerem ve ihsan sahibi olduğunu iyice biliyorum. İstediğin işi yaparsın, istediğini -istediğin kadar ve istediğin şekilde- azaplandırırsın. İstediğine -istediğin kadar ve istediğin şekilde- merhamet edersin. Yaptıkların hakkında kimse seni sorguya çekemez. Mülkünde sana karşı gelinemez. Yönetiminde ortak olamaz. Hükmüne muhalefet olunmaz. Tedbirinde hiç kimse sana itiraz edemez. Yaratmak ve hüküm sana mahsustur. Alemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir.

Ey Rabbim; sana yönelen, keremine sığınan ihsan ve nimetlerini tanıyan bir kulun olarak kapına gelmişim. Sensin affını günahkârlara çok görmeyen cömert. Fazlın eksilmez ve rahmetin azalmaz. Biz, senin kadim ve ezeli affına, sonsuz lütuf ve rahmetine güveniyoruz. Ey Rabbim; acaba bizimle, sana olan umut ve beklentimizin aksine mi muamele edeceksin?! Veya, umutlarımızı boşa mı çıkaracaksın?! Hayır! Kesinlikle. Ey Rabbim! Senin hakkında böyle bir zanna sahip değiliz ve senin dergahına olan umudumuz bu değildir.

Senden arzu ve beklentimiz çok büyüktür. Sana karşı günah işledik, ama arzumuz günahlarımızı örtmendir. Seni çağırdık, ümidimiz duamıza icabet etmendir. Arzumuzu gerçekleştir, ey mevlamız! Yaptıklarımızın karşısında neye müstahak olduğumuzu biliyoruz. Ama sen halimizi biliyorsun. Biz de biliyoruz ki, sen katından bizleri eli boş geri çevirmezsin. Biz senin rahmetine layık olmasak da, sen, sonsuz lütfünun gereği bize ve günahkârlara ihsanda bulunmaya layıksın. Layık olduğun şeyin hürmetine bize ihsanda bulun. Bize ihsan ve bağışta bulun; çünkü senin bağışına muhtacız.

Ey çok bağışlayan; senin nurunla hidayete erdik, fazl ve ihsanınla gâni olduk; nimetinle sabahladık ve akşam ettik. Günahlarımız sana aşikârdır. Allahım, senden af diliyoruz ve tekrar sana dönüyoruz. Sen, bize çeşitli nimetler vererek şefkat gösteriyorsun. Biz ise bunun karşısında günah işliyoruz. Senin hayrın daima bize inmektedir, bizim ise fenalığımız sürekli sana gelmektedir. Her zaman kerim bir melek kötü amelimizi senin huzuruna getirir; ama, bu (amelimizin kötü olması) bize, bol bol zahirî ve batinî nimetler vermene engel olmuyor. Her şeyden münezzehsin. Yarattığında ve tekrar dirilttiğinde hilmin, keremin ve lütfün sonsuzdur. İsimlerin mukaddestir, medhin yücedir. Tüm eser ve nişanelerin güzeldir. Allahım! Senin lütuf ve hilmin o kadar büyük ve çoktur ki, asla beni hatalarım ve kötü işlerimle değerlendirmezsin.Ey Mevlam! Ey mevlam!Ey Mevlam! Bağışla bizi; bağışla bizi; bağışla bizi.

Allahım, bizi, kendini anmaya muvaffak et. Gazabından aman ver, azabından uzak eyle, bahşişlerinden bize de nasip eyle. Bize, evini (Ka'beyi) ve Peygamber'inin kabrinin ziyaretini nasip eyle; salat, rahmet, mağfiret ve hoşnutluğun ona ve Ehl-i Beyt’ine olsun. Muhakkak ki sen -kullarına- yakın ve onların duâlarına icabet edensin. Her yaptığımızı kendin için itaat kıl. Bizi, kendi dininin ve Peygamber'inin (Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’ine olsun.) sünneti üzerine öldür.

Beni ve anne-babamı bağışla. Onlara merhamet et. Beni onlar büyüttü; hakkımdaki ihsanlarına karşı onlara ihsanda bulun, Onların günahlarını bağışla.

Mü'min erkekleri ve kadınları, onların dirilerini ve ölülerini bağışla. Bizleri hayır işlerde onlara takipçi kıl.

Allahım, dirimizi, ölümüzü, huzurda olanımızı ve olmayanımızı, erkeğimizi, kadınımızı, küçüğümüzü, büyüğümüzü, efendimizi ve kölemizi (bunların hepsini) affet. Allah’dan dönenler yalan dediler ve onlar zor bir sapıklığa düştüler ve onlar açık bir hüsrana uğradılar.

Allahım; Muhammed'e ve Muhammed'in Ehl-i Beyt’ine salat et. İşimi hayırla sonuçlandır. Önemli dünya ve ahiret işlerimde bana yardımcı ol. Bana acımayanı, bana musallat etme. Kendi katından bana daima bir koruyucu nasip eyle. Verdiğin güzel nimetleri elimden alma. Kendi lütuf ve kereminden bol, helal ve temiz rızık bana nasip eyle.

Allahım; beni korumana al, her beladan koru ve beni kendin himaye et. Bu yıl ve her yıl bana kendi evinin (Ka'be'nin) ziyaretini nasip eyle. Peygamber'inin kabrinin ziyaretini ve İmamların ziyaretini (Allah’ın salat ve selamı onlara olsun) nasip eyle. Ey Rabbim; o kutsal ve şerefli yerlerde bulunmaktan beni mahrum bırakma.

Allahım; bana, bir daha günah etmemek üzere tövbe etmeği nasip eyle. Kalbime, iyi iş yapmayı ilham eyle; iyi olana amel etmeyi, gece, gündüz ve beni yaşattığın sürece senden korkmayı, bana nasip eyle, ey alemlerin Rabbi!

Allahım; ne zaman sana ibadet etmeğe hazırlandımsa ve namaz kılmak için sana yöneldimse bana dalgınlık ve uyku verdin, sana yalvarış ve münacat halini benden aldın. -Allahım- neden böyle bir duruma düştüm? Ne zaman ıslah olduğumu ve tövbe edenlerin toplantılarına katılmaya yakın olduğumu sandımsa azmimi kıran ve sana kulluk etmeğe engel olan önemli bir hadiseyle karşı karşıya kaldım. Ey mevlam yoksa beni kapından kovmuş ve hizmetinden kenara mı itmişsin?

Belki de, senin hakkını hafife aldığımı gördüğün için beni kendinden uzaklaştırmışsın. Veya senden yüz çevirdiğimi gördüğün için bana gazap etmiş veya beni yalancılardan sayıp da teveccühünden atmışsın veya nimetlerinin şükrünü yerine getirmeyen bir kul olduğumu gördüğün için beni mahrum etmişsin veya alimlerin toplantısından uzak olduğum için beni aşağılamış veya beni gafillerden sayıp dolayısıyla rahmetinden ümidimi kesmişsin. Veya başı boş insanların toplantılarına meyil ettiğimi görüp beni onlara dost kılmışsın veya benim duâmı işitmek istemediğin için beni dergahından uzaklaştırmışsın veya suçum, günahım ve senden utanmadığım için beni cezalandırmışsın. Ey Rabbim! Eğer beni affetsen bu sana yaraşır; nitekim, benden önce nice günahkârları sen affettin. Çünkü -Ey Rabbim- senin lütuf ve keremin günah işleyen kulları cezalandırmaktan daha yücedir; ben de senin lütfüne sığınıyorum. Gazabından senin merhametine doğru kaçıyorum. Affın hakkında iyi kanaate sahip olana mağfiretin muhakkaktır.

Allahım! senin fazl ve hilmin o kadar büyük ve geniştir ki, hiç bir zaman beni amel ve günahımdan dolayı aşağılamazsın. Ey Mevlam! Ben neyim ve değerim nedir ki?!Ey Mevlam! Lütuf ve keremin hürmetine beni bağışla. Kusurlarımı ört. Zatının azameti hürmetine günahımdan geç.

...Ey Mevlam! Ben, senin büyüttüğün küçüğüm; ilim bahşettiğin cahilim; hidayet ettiğin yolunu kaybedenim; yücelttiğin hakirim; güvence verdiğin korkanım; doyurduğun aç ve suya kandırdığın susamışım; giyindirdiğin çıplağım; zenginleştirdiğin fakirim; güçlendirdiğin zayıfım; aziz ettiğin zelilim; şifa verdiğin hastayım; bağışta bulunduğun dilenciyim; günahını örttüğün günahkârım; hatasını bağışladığın hatakârım; (neslini) çoğalttığın azım; yardım ettiğin mustazafım; huzuruna kabul ettiğin kovulmuşum.

Ey Rabbim! Ben, gizlide senden hayâ etmeyen utanıp çekinmeyen, açıkta seni gözetmeyen zavallıyım. Ben, büyük musibetler sahibiyim. Ben, Mevlasına karşı çıkan cüretkârım. Ben, gökyüzünün güçlü Rabbine isyan eden biriyim. Ben, büyük günah yolunda malını harcayanım. Ben, büyük günahlara doğru koşanım. Bana mühlet verdin, kendime gelmedim. Günahlarımı örttün, çekinmedim. Günah işlemekte haddi aştım. Beni gözünden düşürdün, yine kendime gelmedim. Ama sen hilminle bana mühlet verdin; kereminle kusurlarımı örttün; bana karşı kusurlarımı hiç görmemiş gibi davrandın; benden hayâ ediyormuşsun gibi günahlarımın azabını benden uzaklaştırdın.

Allah'ım! Günah işlediğim zaman, senin Rablığını inkâr ederek, emrini hafife alarak, azabına göğüs gererek, tehdidini umursamayarak günah işlemedim. Bir hataydı oldu; nefsim onu bana güzel gösterdi; heva ve hevesim bana galip geldi; bedbahtlığım buna yardımcı oldu. Diğer taraftan kusurlarımı örtmene, aldandım. Böylece, sana isyan ettim, emrine muhalefete kalkıştım. Şimdi senin azabından kim kurtaracak beni?! Yarın davacılarımdan kim koruyacak beni?! Eğer tutunacağım ipi çekip koparırsan, kimin ipine tutunurum ben?! Amel defterimin açılacağı gün vay benim halime! Eğer kerem ve sonsuz rahmetine ümit etmeseydim ve rahmetinden ümit kesmemi yasaklamamış olsaydın, yaptıklarımı hatırladığımda tamamen ümitsizliğe kapılırdım, ey çağırılanların en hayırlısı ve ey ümit edilenlerin en üstünü!

Allah'ım! İslam'a olan bağlılığımla sana yöneliyorum. Kur'an'ın hürmetine sana güveniyorum. Ümmî, Kureyşî, Haşimî, Arabî, Tihamî, Mekkî ve Medenî olan Peygamber'in aşkına, sana yaklaşmayı ümit ediyorum. O halde, imanla olan tanışıklığımı yabancılığa çevirme. Mükâfatımı, senden başkasına ibadet eden kimsenin mükâfatı gibi kılma. Çünkü insanlardan bir grup, kanlarının dökülmesini önlemek için dilleriyle iman ettiler ve arzuladıklarına kavuştular. Biz ise, bizi bağışlayasın diye sana dilimiz ve kalbimizle iman ettik. Öyleyse bizi de arzuladığımıza kavuştur; sana olan ümidimizi kalbimizde sabitleştir; bizi hidayete kavuşturduktan sonra kalbimizi saptırma ve kendi katından bize bir rahmet ihsan et; şüphesiz sen, bol ihsan sahibisin.

Andolsun izzetine, kalbime ilham olan bilgiye dayanarak senin kerem ve geniş rahmet sahibi olduğunu bildiğim için, beni kovsan dahi, kapından ayrılmam ve sana yalvarmaktan vazgeçmem. Kul, mevlasından başka kime gidebilir?! Yaratılan, kendisini yaratandan başka kime sığınabilir?! Allah'ım! Beni (kıyamet günü) ağır zincirlere vurup insanların arasında ihsanını benden kessen, insanların gözlerini kusurlarımı görmeye açsan, ateşe sürüklenmemi emretsen ve benimle iyi kulların arasında ayrılık düşürsen, yine de senden ümit kesmem; affına olan ümidimden vazgeçmem; senin sevgin hiçbir zaman kalbimden çıkmaz. Ben, hiçbir zaman verdiğin nimet ve ihsanlarını ve dünyada kusurlarımı örtmeni unutmam.

Ey Mevlam! Dünya sevgisini kalbimden çıkar. Beni, peygamberlerinin sonuncusu Muhammed Mustafa -Allah'ın salatı ona ve âline olsun- ve yarattıklarının içinden seçtiğin Ehl-i Beyt'iyle bir araya getir. Beni, tövbe ehli ve gerçekten sana yönelenlerin makamına ulaştır. Beni kendi halime ağlamaya muvaffak eyle. Gerçekten ömrümü boş şeyler ve boş arzularla geçirdim. Nefsimin hayrından ümit kesenlerin durumuna düştüm. Bu halimle kabre intikal edecek olursam, hali benden daha kötü olan kim olabilir?! Orayı, rahatlayabileceğim bir yer olarak hazırlamış değilim; salih amelle orada yatmak için bir sergi sermiş değilim. Nasıl ağlamayayım?! Oysa gidişimin nereye varacağını bilmiyorum; nefsimin beni aldattığını, günlerimin beni yanılttığını ve ölümün (kartal gibi) başım üzerinde kanat açtığını görüyorum. O halde, neden ağlamayayım?! Ruhumun bedenden ayrılacağı ana ağlıyorum! Kabrimin karanlığına ağlıyorum! Lâhdimin (mezarımın) darlığına ağlıyorum! Münker ve Nekir'in beni sorguya çekecekleri ana ağlıyorum! Kabirden çıplak, zelil ve yaptıklarımın ağır yükünü sırtımda taşıdığım bir vaziyette çıkacağım ana ağlıyorum! O gün (şaşkınlık içerisinde) bazen sağıma ve bazen de soluma bakacağım. O gün herkes kendi işiyle meşgul olacaktır. O gün herkesin kendine yeter bir işi vardır. Nice yüzler o gün parıl parıl parlar, güler, sevinir. Ve nice yüzler o gün toz toprakla bulanır, üstlerine bir karanlık çöker ve zillet kaplar.

Ey Mevlam! Güvenim, itimadım, ümidim ve tevekkülüm sanadır; bağlılığım senin rahmetinedir. Sen dilediğini rahmetine ulaştırırsın ve sevdiğini kerametinle doğru yola iletirsin. Kalbimi şirkten temizlediğin için sana hamd olsun; dilimi seni anmaya açtığın için sana hamd olsun. Bu kusurlu dilimle sana şükredebilir miyim?! Her ne kadar iyi ameller yapmaya çalışsam da senin rızanı kazanabilir miyim?! Ey Rabbim! Şükrünün karşısında dilimin kıymeti ne ki?! İhsan ve nimetlerinin karşısında amelimin değeri ne ki?!

Allah'ım! Bahşiş ve keremin beni ümitlendirmiştir; lütuf ve keremin amelimin kabul olmasına sebep olmuştur. Ey Mevlam! Yönelişim sanadır; korkum sendendir ve ümidim sanadır. Ümidim, beni sana getirmiştir. Ey Yegane Mevlam! Himmetimi sana bağladım; senin katındakine yönelmişim; en samimi ümidim sanadır; en gerçek korkum sendendir; sevgim seninle tanışıktır; elim sana doğru uzanmıştır ve korkum sana itaat etme ipine bağlanmıştır.

Ey Mevlam! Seni anmakla kalbim dirilmiştir. Seni çağırmakla korkunun acısını kendimden uzaklaştırmışım. Ey Mevlam, ey umudum ve ey en son isteğim! Benimle, daima senin itaatinde olmama engel olan günahlarımın arasına ayrılık düşür. Sana olan her zamanki ümidim ve üzerine farz kıldığın şefkat ve rahmetine olan büyük ihtirasımdan dolayı hacetimi senden istiyorum. Hüküm senindir; ortağın yoktur. Yaratıklarının hepsi senin rızkınla rızıklanmakta ve senin yed-i kudretindedirler. Her şey senin karşında boyun eğmektedir. Pek yücesin, ey âlemlerin Rabbi!

Allah'ım! Hüccetim kesilip delilsiz kalacağım, dilimin sana cevap vermekten âciz kalacağı ve sorgulaman karşısında aklımın karışacağı gün (kıyamet günü) bana acı. Ey büyük ümidim! En çok muhtaç olduğum zaman (kıyamet gününde) kereminden beni mahrum eyleme. Cehaletimden dolayı beni katından kovma. Sabrımın azlığından dolayı lütfünü benden kesme. Fakir olduğum için bana ihsan eyle. Güçsüz olduğum için bana merhamet et. Ey Mevlam! İtimadım, güvenim, ümidim ve tevekkülüm sanadır. Bağlılığım senin rahmetinedir. Muhtaçlık yükümü senin ihsan kapına indiriyorum. Senin kerem ve bağışını göz önünde bulundurarak hacetimi sana bildiriyorum. Ey Rabbim! Keremini ümit ederek sana yakarıyorum. İhtiyacımın giderilmesini senin katında umuyorum. Fakirliğimi senin zenginliğinle gidermek istiyorum. Senin affınla ayakta duruyorum. Senin kerem ve bahşişine göz dikiyorum. Bana ihsanda bulunmanı umuyorum. O halde, beni ateşte yakma; sensin benim ümidim. Beni cehenneme yerleştirme; sensin benim gözümün ışığı.

Ey Mevlam! İhsanına olan iyi kanââtimi boşa çıkarma; gerçekten güvenebileceğim tek sığınak sensin. Benim fakir olduğumu (senin lütfüne muhtaç olduğumu) çok iyi bildiğin halde katındaki sevaptan beni mahrum eyleme. Allah'ım! Ecelim yaklaşmış da amelim beni sana yakınlaştırmamışsa, günahımı itiraf edişimi özür dilememe vesile kılıyorum. Allah'ım! Eğer affedecek olursan, affetmeye senden layık kim var?! Ve eğer azaplandırırsan, hükümde senden daha adil kim var? Bu dünyada garipliğime, ölüm anında kederime, kabirde yalnızlığıma ve lâhitte tenhalığıma merhamet et. Hesap vermek için huzuruna vardığımda zelilliğime acı. İnsanların bilmediği günahlarımı bağışla. Her zaman kusurlarımı ört. Ölüm döşeğine düştüğümde, dostlar başıma toplanıp beni sağa sola hareket ettirdiklerinde bana merhamet et. Gusül için yatırılıp salih komşularım tarafından sağa sola çevrildiğimde bana lütufta bulun. Cenazem akrabalarım tarafından taşındığında bana merhamet et. Bu dünyadan ayrıldığımda ve senin huzuruna varmak için tek başıma kabre koyulduğumda bana ihsanda bulun. Yeni evimde (kabirde) garipliğime (yalnızlığıma) acı ki senden başkasına menus olmayayım.

Ey Mevlam! Beni kendi başıma bırakacak olursan, helak olurum. Ey Mevlam! Hatalarımı bağışlamadığın takdirde kime sığınabilirim?! Ölüm döşeğinde senin lütfünle ulaşamadığım takdirde kime yakarabilirim?! Kederimi gidermediğin takdirde kime iltica edebilirim?!Ey Mevlam! Senden başka kimsem yok benim. Eğer sen bana merhamet etmezsen, kim bana merhamet eder?! Yoksulluk günümde, senin fazl ve ihsanın beni kapsamına almazsa, kimin fazl ve ihsanını ümit edebilirim?! Ecelim yetiştiğinde günahlarımın affı için hangi kapıyı çalabilirim?!

Ey Mevlam! Sana ümit bağladığım halde beni azabına duçar etme. Allah'ım! ümidimi gerçekleştir ve korkumu güvene çevir. Günahlarımın çokluğundan dolayı sadece senin affını ümit ediyorum. Ey Mevlam! Hakketmediğim şeyi senden istiyorum. Çünkü sen takva ve mağfiret ehlisin (senden çekinilmeli ve senin affına sığınılmalıdır); öyleyse beni affet. Lütfünden bana kötü yönlerimi örtecek bir elbise giyindir. Hatalarımı bir daha onlardan dolayı hesaba çekilmemek üzere bağışla. Şüphesiz, senin ihsanın kadimdir; affın büyüktür ve büyüklüğünle kullarının hatalarından geçersin. Allah'ım! Sen bir kerimsin ki, ihsanın istemeyenlere ve hatta Rabliğini inkâra kalkışanlara bile daima ulaşır. Öyleyse Ey Mevlam! Hacetini senden isteyeni, yaratan ve işleri tedbir edenin yalnız sen olduğuna inananı kapından nasıl boş çevirirsin?! Bereket sendendir; sen yücesin ey âlemlerin Rabbi. Ey Mevlam! Âciz kulun senin kapına gelmiştir. Muhtaçlık onu senin huzuruna getirmiştir. Dua etmekle senin ihsan kapını çalıyorum. Lütuf ve keremin hürmetine benden yüz çevirme. Dile getirdiklerimi kabul buyur. Seni çağırdığım gibi beni reddetmeyeceğini umuyorum. Çünkü senin çok şefkat ve rahmet sahibi olduğunu biliyorum. Allah'ım! Sen, hacetini isteyene ihsanda bulunmaktan yorulmayan bir kerimsin ve bu senden bir şeyi eksiltmez. Sen, kendin vasfettiğin gibisin ve bizim vasfımızdan çok yücesin.

Allah'ım! Senden güzel sabır, yakın kurtuluş, doğru konuşan dil ve büyük mükâfat istiyorum. Ey Rabbim! Bildiğim ve bilmediğim her hayrı senden istiyorum. Allah'ım! Senden salih kullarının istedikleri şeylerin en hayırlısını istiyorum. Ey kendisine el açılanların en hayırlısı ve ey bahşiş edenlerin en cömerdi! Kendim, ailem, annem, babam, çocuklarım, yakınlarım ve din kardeşlerimle ilgili isteklerimi gerçekleştir. Yaşayışımı güzel kıl. Yiğitlik vasfını bende aşikâr et. Bütün hallerimi ıslah et. Beni ömrü uzun, ameli iyi, nimetini kendisine tamamladığın, kendisinden hoşnut olduğun ve baştan başa mutluluk, keramet ve rahatlık dolu temiz bir hayatla yaşattığın kimselerden kıl; sen dilediğini yaparsın. Senden başkası her istediğini yapamaz. Allah'ım! Beni kendi tarafından özel bir şekilde anılmaya layık kıl. Geceler ve gündüzler sana yakın olmak için yaptığım amelleri riya, gösteriş ve duyulup övülme tutkusundan uzak tut. Beni senin karşında eğilen ve huşu eden kullarından eyle. Allah'ım! Razkımı bol, vatanımı emniyetli kıl. Ailemi, evladımı ve mal varlığımı benim için göz aydınlığı ve sevinç vesilesi kıl. Bana verdiğin nimetleri elimden alma. Cismime sağlık ve bedenime kuvvet, dinime sağlık ver. Beni yaşattığın müddetçe kendi itaatine ve elçin Muhammed'in -Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt'ine olsun- itaatine muvaffak eyle. Beni kendi katından indirdiğin her çeşit hayır ve bereketten fazlasıyla nasibini alan kullarından kıl. Beni (özellikle) Kadir gecesinde indirdiğin hayır ve bereketten en çok nasibini alan kullarından eyle. Her yıl kullarına indirdiğin rahmet ve giydirdiğin afiyet giysisinden bana da nasip eyle. Beni, üzerlerinden belaları kaldırdığın, iyi amellerini kabul buyurduğun ve fenalıklarına göz yumduğun kullarından eyle. Bu yıl ve her yıl bana, Beyt-i Haram'ı (Kâbe'yi) ziyareti nasip eyle. Ve sonsuz fazlından bana bol rızk ver.

Ey Mevlam! Tüm fenalıkları benden defet. Eziklik duymamam için borcumu ve üzerimde olan kul haklarını eda eyle. Bana zulmetmeye kalkışanların, düşmanlarımın ve beni çekemeyenlerin gözlerini ve kulaklarını benden uzaklaştır. Beni onlara galip et. Gözümü ışıklı ve kalbimi mutlu kıl. Hüzün ve kederimi, rahatlık ve ferahlığa çevir. Yaratıklarından, bana kötülük etmeye kalkışanı ayaklarım altına düşür (zelil eyle).

Beni, şeytanın, sultanın ve kötü amellerimin fenalıklarından koru. Beni tüm günahlardan arındır. Lütfünle beni cehennem ateşinden kurtar. Rahmetinle beni cennete götür. Fazlınla cennet hurileriyle evlenmeyi bana nasip et. Beni salih evliyan Muhammed ve onun temiz, üstün ve seçkin Ehl-i Beyt'iyle birlikte mahşur eyle. Salat ve selamın onlara, onların bedenlerine ve ruhlarına olsun. Allah'ım ve Mevlam! Andolsun izzet ve celaline, eğer beni günahlarımdan dolayı hesaba çekecek olursan, ben de senin affını öne sürerim. Eğer beni cimriliğimden dolayı hesaba çekecek olursan, ben de senin keremine sığınırım. Eğer beni ateşe atarsan, ben yine cehennem ehline seni sevdiğimi söylerim.

Allah'ım ve Mevlam! Eğer mağfiretin itaat ehli ve evliyana has olursa, günahkârlar kime yakarsınlar?! Sadık kimselerden başka hiç kimseye ikram ve ihsan etmeyecek olursan, kötü insanlar kime sığınsınlar? Allah'ım! Eğer beni cehenneme atacak olursan, buna düşmanın (şeytan) sevinir. Ve eğer beni cennete götürürsen, buna Peygamber'in sevinir. Allah'a andolsun, Peygamber'inin sevinmesinin düşmanının sevinmesinden sana daha sevimli olduğunu biliyorum. Allah'ım! Kalbimi sana sevgi, senden korku, kitabına tasdik, sana iman ve sana kavuşma sevinci ile doldurmanı niyaz ediyorum; ey celal ve ikram sahibi!

Sana kavuşmayı bana sevimli kıl ve benim de sana varmamı kendine sevimli kıl. Sana vardığımda bana esenlik, kurtuluş ve keramet nasip et. Allah'ım! Beni geçmiş salihlere kavuştur ve kalan salihlerden eyle; salihlerin yolundan gitmeyi bana nasip et. Salihleri kendi nefislerine galip eylediğin gibi beni de kendi nefsime galip et.

Amelimi en iyi şekilde sonuçlandır. Rahmetinle amelimin mükafatını cennet kıl. Beni, bana verdiğin şeylerden razı olduğun şekilde yararlanmaya muvaffak eyle. Bana dinde sebat ver. Ey Rabbim! Beni kurtardığın fenalığa bir daha döndürme. Ey âlemlerin Rabbi Allah'ım! Senden ancak, sana kavuşmakla sonuçlanan bir iman gücü istiyorum. Beni yaşattığın sürece böyle bir imanla yaşat, böyle bir imanla öldür ve böyle bir imanla mahşur et. Amelimde ihlaslı olmam için kalbimi dininde riyadan, şüpheden ve duyulup övülme tutkusundan uzak tut. Allah'ım! Bana dinini kavrama, hükmünü ve ilmini anlama kabiliyeti, rahmetinden iki kanat ve günahlardan sakınma gücü ver.

Nurunla yüzümü ak et. Katında olana beni rağbetli kıl. Beni kendi yolunda ve Peygamber'inin dini üzerine öldür. Allah'ın salat ve selamı ona ve onun Ehl-i Beyt'ine olsun. Allah'ım! Tembellikten, yorgunluktan, hüzünden, korkudan, cimrilikten, gafletten, katı kalplilikten, zilletten, düşkünlükten, fakirlikten, her türlü beladan, gizli ve açık kötülüklerden sana sığınırım. Kanaat etmeyen nefisten, doymayan karından, huşu etmeyen kalpten, kabul olunmayan duadan, faydası olmayan amelden sana sığınırım. Ey Rabbim! Nefsim, dinim, dünyam ve bana verdiğin tüm nimetler hususunda, rahmetinden kovulmuş olan Şeytan'ın şerrinden sana sığınıyorum. Muhakkak sen işiten ve bilensin. Allah'ım! Senin gazabından hiç kimse kurtaramaz beni. Senden başka sığınılacak birini bulamıyorum. Bu durumda, beni azabının hiçbir çeşidine duçar eyleme. Beni helakete ve acı azabına doğru sürükleme. Allah'ım! (Amellerimi) Benden kabul eyle. Ad ve şanımı yücelt. Günahlarımı dök. Hatalarımla beni anma. Meclisimin sevabını, konuşma ve duamın mükâfatını kendi rızan ve cennetin kıl.

Senden istediklerimin hepsini bana ver ey Rabbim! Fazl ve rahmetini bana artır. Benim sana rağbetim çoktur, ey âlemlerin Rabbi! Allah'ım! Sen Kitabında, haksızlık yapanı affetmemizi buyurmuşsun. Gerçekten biz kendimize zulmettik; o halde bizi affet. Şüphesiz sen affetmeye bizden daha layıksın. Sen bize, dilenciyi kapımızdan boş çevirmememizi emrettin. Ben de bir dilenci olarak kapına geldim; hacetimi vermeden beni geri çevirme. Bize, elimizin altında olanlara iyilik yapmamızı emrettin. Biz de senin kullarınınız; bizi cehennem ateşinden kurtar. Ey kederli anımda sığınağım! Ey zor anlarımda elimden tutan! Sana sığındım ve senden yardım diledim. Senden başkasına sığınmıyorum; senden başkasından kurtuluş ummuyorum. O halde, bana yardımcı ol ve kederlerimi kalbimden gider. Ey esirleri kurtaran ve ey çok günahları affeden! Az itaatimi kabul eyle ve çok günahlarımı bağışla. Sensin merhametli ve çok bağışlayan. Allah'ım! Senden, kalbimden hiçbir zaman çıkmayan kâmil ve sabit bir iman, hakkımdaki takdirlerinden başka hiçbir şeyin bana ulaşamayacağını bilmeme sebep olacak kâmil bir yakîn niyaz ediyorum. Hayatımda bana verdiğin şeylere beni razı ve hoşnut eyle; ey merhametlilerin en merhametlisi!

 

Açıklama:

İmanlı kardeşlerimiz! Ruhunuzda bir kararma hissedip de kalp temizliği için Ehl-i Beyt (a.s) tarafından gelen meşru bir yol aradığınızda, ariflerin göz nuru olan bu duayı okumayı size tavsiye ediyoruz. Elbette bu dua sadece Ramazan ayının seher (sahur) vakitlerine has bir dua değildir, insan Rabbine yakarmak istediği her zaman ve mekanda masum bir imamın ağzından çıkan bu sözlerle Rabbine yakarabilir.

İmam Zeyn’el Abidin aleyhisselam’dan nakledilen bu mübarek duânın tam metni, Ehl-i Beyt’en gelen hadis ve duâları nakleden hadis ve duâ kitaplarında mevcuttur. bkz Biharu’l-Envar c. 92, s. 82.)
Başlık: dua.
Gönderen: muallim_abi - 11 Kasım 2005, 02:34:27
Biharu'l-Envar kitabı bid'at ehlinin en şerlisi olan kafir şiilere aittir.. Şeyhulislam Ebussuud Efendi Hazretleri "Onların kafir olduklarında şüphe eden dahi kafir olur" buyurur.. Zira küfre rıza küfürdür..

Lütfen bu kafirlerin kaynaklarını kullanmayınız..
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 11 Kasım 2005, 02:42:23
bilmiyordum kardeşim uyardıgınız için teşşekkürler
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 24 Kasım 2005, 19:38:45
değerli arkadaşım dualarınızdan mahrum bırakmayın bizleri
Başlık: dua.
Gönderen: ASUDE - 24 Kasım 2005, 22:39:45
:x  :x  :x  :x
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 25 Kasım 2005, 00:06:12
degerli kardeşim büyük bi üzüntü geçirdik
yine sizlerle beraber olacacım inşAllah.
bir müddet sonra AllahA EMANET OLUN..................
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 25 Kasım 2005, 00:39:34
Alıntı yapılan: "ebrarrana"
degerli kardeşim büyük bi üzüntü geçirdik
yine sizlerle beraber olacacım inşAllah.
bir müddet sonra AllahA EMANET OLUN..................



ebrarrana kardeşimin üzüntüsünün sadakattaki kardeşlerininde üzüntüsü olacağından hiç şüphesi olmasın.

Allah her şeyin hayırlısını nasıp etsin.
Mevla neylerse güzel eyler.
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 25 Kasım 2005, 01:08:23
Allah razı olsun yusuf kardeş bundan eminim

ama siteye girmememin sebebi o dualar degil
eşimin bir ekrabasının kanser oldugunu ögrendik
sizlerde dua edin inşAllah
üç tane cocugu var rabbim onlara bagışlasın
sizinde dediginiz gibi
Allah herşeyin hayırlısını nasip etsin...........

AllahA EMANETİZ HEPİMİZ YARIN NE OLACAGIMIZ BELLİ DEGİL..............
Başlık: dua.
Gönderen: dihancioglu - 25 Kasım 2005, 04:07:44
Allah acil şifalar versin.dertlilere deva,Hastalara şifa  Bütün rahmet ondadır...

Bu illet hastalıktan cümlemizi esirgesin.... Amin...
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 25 Kasım 2005, 09:44:11
Alıntı yapılan: "yusufum"
Alıntı yapılan: "ebrarrana"
degerli kardeşim büyük bi üzüntü geçirdik
yine sizlerle beraber olacacım inşAllah.
bir müddet sonra AllahA EMANET OLUN..................



ebrarrana kardeşimin üzüntüsünün sadakattaki kardeşlerininde üzüntüsü olacağından hiç şüphesi olmasın.

Allah her şeyin hayırlısını nasıp etsin.
Mevla neylerse güzel eyler.



amin amin amin
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 25 Kasım 2005, 09:44:46
Alıntı yapılan: "Blım"
Allah acil şifalar versin.dertlilere deva,Hastalara şifa  Bütün rahmet ondadır...

Bu illet hastalıktan cümlemizi esirgesin.... Amin...



amin
Başlık: dua.
Gönderen: chechen - 25 Kasım 2005, 09:52:59
Selman-ı farisi R.A hastalanmışdı. Resulü ekrem S.A.V onu ziyaret ettiler ve buyurdularki:
- Şu hasta yatağında senin için üç nimet vardır.bunlardan biri Rabbının seni hatırlamasıdır.Allahü teala ve Tekaddes hazretleri hasta kullarını anar.ikinci nimet , bu hastalığın senin geçmiş günahlarına kefaret olmasıdır.Hastalanan bir mü'minin hastalığı onun geçmiş günahları için bir keffaret olur.Üçüncüsü ise hastanın dausının makbul oluşudur.Şimdi sen hastasın.Bu sebepden duan makbuldür.Binaenaleyh gücün yettiğince dua et..
Allahım sen ailemin  benim ve tüm inananların günahlarini affet
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 25 Kasım 2005, 16:33:06
Alıntı

Allah acil şifalar versin.dertlilere deva,Hastalara şifa Bütün rahmet ondadır...

Bu illet hastalıktan cümlemizi esirgesin.... Amin...


Amin .ebrarrana kardeşime geçmiş olsun. Rabbim her şeyin güzelini eder.
Başlık: dua.
Gönderen: GEZGİN - 26 Kasım 2005, 00:37:21
:x amin...
Başlık: dua.
Gönderen: EFSuN - 26 Kasım 2005, 00:56:38
ebrarrana

Allah yardımcınız olsun.. Cefa ile sabrı beraber versin inş.
Başlık: dua.
Gönderen: GEZGİN - 27 Kasım 2005, 00:01:01
'Bize yediren, içiren, hacetlerimizi bitiren, bize barınacak mesken ihsan buyuran Allah Teala’ya hamd ve şükür olsun. (İhtiyaç içinde kıvranan) öyle kimseler var ki, onlara acıyıp bakan yok.'
(Müslim)

dua hakkında...

1.Uyumadan önce bu duayı okumak müstehaptır. Bu dua ile kul, Allah’ın kendisine verdiği nimetleri hatırlar. Kişi, nimetlerinin değerini bilmesi ve Allah’a şükretmesi için mal varlığı bakımından kendisinden düşük olanlara bakmalıdır.
2.İhtiyaçları gideren ve barınak sağlayan Allah Teala’dır. O, tüm insanların rızkını sağlar ve işlerini kolaylaştırır.
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 27 Kasım 2005, 00:12:35
Gezgin kardeşimden Allah razı olsun
Alıntı

'Bize yediren, içiren, hacetlerimizi bitiren, bize barınacak mesken ihsan buyuran Allah Teala’ya hamd ve şükür olsun. (İhtiyaç içinde kıvranan) öyle kimseler var ki, onlara acıyıp bakan yok.'
(Müslim)

 :x  :x
Başlık: dua.
Gönderen: GEZGİN - 27 Kasım 2005, 01:10:16
ecmain olsun ...
Başlık: dua.
Gönderen: EFSuN - 27 Kasım 2005, 01:47:37
Bana zarar dokundu, sen merhametlilerin en merhametlisisin..
Hz. Eyüb Aleyhisselam'ın duası..
Büyük bir edep timsali.
Başlık: dua.
Gönderen: GEZGİN - 27 Kasım 2005, 01:52:34
bu duanın tamamını bilen var mııı???
arapçası da lazım ama....
Başlık: dua.
Gönderen: EFSuN - 27 Kasım 2005, 01:58:20
Ben biliyorumm.. :D
Başlık: dua.
Gönderen: EFSuN - 27 Kasım 2005, 02:00:57
Enni messeniyezzurru ve ente erhamurrahimin..
Ama mahreçler nasıl olacak :!:  :?: .. Arapça klavye nerdeydii :?:
Başlık: dua.
Gönderen: GEZGİN - 27 Kasım 2005, 02:02:57
k,ardeş sağol daaa
hem arapça hem türkçesi lazım yanii
mümkünse tabii :)
türkçe???
Başlık: dua.
Gönderen: EFSuN - 27 Kasım 2005, 02:07:44
:?  :?
Başka türkçemi varki :?:
Arapça harflere ihtiyacım var.. O nasıl olacak :?
Başlık: dua.
Gönderen: EFSuN - 27 Kasım 2005, 16:29:57
وايب اذ نادي ربه انى مسني الضر وانت ارحم الرحمين

Bana zarar dokundu, sen merhamatlilerin en merhametlisisin.
Enbiya suresi Ayet 33
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 28 Ocak 2006, 02:13:52
selam kardeşlerim hepinizden Allah razı olsun
dualarınız için hastamız hakkın rahmetine kavuşmuştur
mekanı cennet olur inşAllah..............dua etmeliyiz artık başka çare yok
Başlık: dua.
Gönderen: yusufum - 28 Ocak 2006, 02:17:47
Alıntı yapılan: "ebrarrana"
selam kardeşlerim hepinizden Allah razı olsun
dualarınız için hastamız hakkın rahmetine kavuşmuştur
mekanı cennet olur inşAllah..............dua etmeliyiz artık başka çare yok


kardeşim ebrarrana .Başınız sağolsun.
Merhumdan Allah Rahmetini esirgemesin.Mekanı cennet olsun inşAllah.
Sizide takrar aramızda görmekten ayrıca çok memnun oldum.
Başlık: dua.
Gönderen: ebrarrana - 28 Ocak 2006, 02:48:52
SAGOL KARDEŞİM Allah RAZI OLSUN
BURADA OLDUGUM İÇİN BENDE  MEMNUNUM.............
Başlık: dua.
Gönderen: dihancioglu - 28 Ocak 2006, 14:11:38
Başınız sağolsun ebrarrana kardeş.Allah rahmetinden nasiplendirip,İmanlı kabir komşularınada nail etmiş olsun.


 Sana yakîn (yani ölüm) gelinceye kadar da Rabbine ibadet et.
(Hic 99)(http://www.iskenderpasa.com/kuran-i_kerim/ayetgif/15_99.gif)