Sadakat islami Forum

EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK => TARİHİ VE KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZ => Konuyu başlatan: Uludag - 07 Mart 2007, 11:36:18

Başlık: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Uludag - 07 Mart 2007, 11:36:18
Mehmet Âkif Ersoy, 1966 baskılı Safahat isimli kitabında diyor ki:
-------------------------------------------
...

Ortalık şöyle fena böyle müzebzep işler
Ah o Yıldız’daki baykuş ölüvermezse eğer (s. 402)
...

Çoktan beridir vardı benim bir derdim
Gideyim zalimi ikaz edeyim isterdim
Kafes ardında hanımlar gibi Saikliydi Hamid
Âl-i Osmandan bu korkaklık edilmezdi ümid (s. 415)

Ah efendim o ne hayvan o nasıl merkepti (s. 421)

Kız kadın hepsi haremlerde bütün gün mahpus
Şu telakkiye bakın en kötü vahşet namus (s. 422)

Herifin sofrada şampanyası hâlâ ayran
Bâri yirminci asırdan sıkıl artık hayvan (s. 422)
...

Ah efendim o herif yok mu kızıl kâfirdi (s. 422)

“Mısır’ın en muhteşem üstadı Muhammed Abduh”

Çıkarıp gönderelim hasılı şeyhim yer yer
Oradan âlem-i İslama Cemaleddinler” (s. 422)
-------------------------------------------


Mehmet Âkif Ersoy’un, Müslümanların halifesi olan Sultan II. Abdülhamid Han'a, (Korkak, baykuş, merkep, hayvan, zalim, mel’un, kızıl kâfir, hâlâ şampanya yerine sofrasında ayran içen herif… ) gibi çirkin sözler söylediği ve mason Abduh gibi reform istemiştir.

İşte kitap, inanmayan bakabilir Safahat, 1966 baskısı(Mehmet Âkif Ersoy) (Kütüphanelerde bulabilirsiniz.)

Ayıca; İstibdat isimli şiirinde Halife-i müslimine diyor ki:

”Düşürdün milletin en kahraman evladını ye’se
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun ruh-i İblis’e”

Bir İslam halifesine mel’un diyene ne demeli? Şeytana rahmet okutmak tabiri de çok çirkindir.

Ey bunca zamandır bize te’dip eden Allah
Ey alemi İslamı ezen, inleten Allah,
Bizler ki senin va’di ilahine inandık
Bizler ki binüç bu kadar yıl seni andık
Bizler ki beşer bir sürü ma’buda taparken
Yıktık o zaman şirki, devirdik ebediyyen
Bizler ki birer hamlede evhamı bitirdik
Mabedlere ma’budu hakikiye getirdik
Bizler ki senin ismini dünyaya tanıttık
Gördükse mükafatını, Ya Rab, yeter artık
Çektirmediğin hangi alem, hangi ezadır
Her anı hayatın bize bir ruz-u cezadır.

Diye başlayan şiirinde (Yeter artık çektirdiğin cezalar) diyor. Allah’a böyle nasihat verilir mi hiç? Allah bize zulüm mü ediyor hâşâ?
Ayrıca “Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı” adlı şiirinde

Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında,
Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında,
Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm;
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!
Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn'i,
En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn'i!...
Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicaz'ın
Âteşli muhitindeki sûzişli niyâzın
Emvâci hurûş-âver olurken melekûta?
Sönsün de, İlâhi, şu yanan meş'al-i vahdet,
Teslis ile çöksün mü bütün âleme zulmet?
Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman
Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban?
Enfâs-ı habisiyle beş on rûh-u leimin,
Solsun mu o parlak yüzü Kur'an-ı Hakim'in?
İslâm ayak altında sürünsün mü nihâyet?
Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet?
Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?
Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ!
Câni geziyor dipdiri... Can vermede mâsûm!
Suç başkasınındır da niçin başkası muhkûm?
Lâ yüs'ele binlerce sual olmasa du kurbân;
İnsan bu muammalara dehşetle nigeh-bân!

Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık!
Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...
Yaksaydın a mel'unları... Tuttun bizi yaktın!
Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:
Binlerce cevâmi' yıkılıp hâke serildi!
Kalmışsa eğer bir iki mâbed, o da mürted:
Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed!
Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!
En kanlı senâatle kovulmuş vatanından,
Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!
İslâm'ı elinden tutacak, kaldıracak yok...
Nâ-hak yere feryâd ediyor: âcize hak yok!
Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!

Diyor ve bu şiir ile  Allahü Tealaya resmen tekalufat ediyor...
 
yine bir başka şiirde

”Böyle bir şehidin mükafatı ancak zaferdir
Vermezsen ilahi dökülen hun-u hederdir”

Hun, kan demektir. Allah’a öğüt veriyor, bak zafer vermezsen şehitlerin kanı heder olacak, boşa gidecek diyor. Zafer olmasa bile şehidin kanı heder olur mu hiç? Sonra hâşâ Allah bilmiyor mu bunları?

Vehhabiler, Allah Arş’a istiva etti âyetinden, hâşâ Arş Allah’ın mekanı diyorlar. Âkif de, Allah’a öğüt veriyor; Eğer bu zulümleri durdurmazsan, yani Arşın yanar diyor. Yani evin başına yıkılır diyor.

Süleyman Nazife başlıklı şiirinde diyor ki:

Yakmaz mı bu tufan bu duman gitgide Arş’ı
Hissiz mi kalır lücce-i rahmet buna karşı?

Lücce = deniz demektir. Rahmet denizin niye hissiz kalıyor diyor. Hâşâ Allah’İn hissi mi olur? Allah’ı da insanlar gibi sanıyor. Arş bu, Allah Arş’ı çok övüyor, Arş asla Âkif'in sözü ile yanmaz.

------

Dipnot: İslam halifesi için yazdıkları çoktur. Âkif, bu çirkin hakaretleri için tövbe etmemiştir. Hâlbuki Rİza Tevfik Bölükbaşı, Süleyman Nazif gibiler tövbe etmişler ve tövbelerini de dile getirmişlerdi. Mesela Rİza Tevfik Sultan Abdülhamid han için diyor ki:

Tarihler adını andığı zaman,
Sana hak verecek hey Koca Sultan,
Bizdik utanmadan iftira atan
Asrın en siyasi padişahına.

Süleyman Nazif de diyor ki:
Padişahım gelmemişken yâda biz
İşte geldik senden istimdâda biz
Öldürürler başlasak feryâda biz
Hasret olduk eski istibdâda biz
Başlık: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: racül - 07 Mart 2007, 18:57:33
süleyman nazifin de, hristiyanlarin müslümanlara karsi icra etttikleri bir katliâmmdan dolayi, Isa (AS)'a ta'n eden yazilari vardi...
Başlık: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: hisar - 16 Nisan 2007, 15:29:25
M. Akif II. Abdulhamid de yanılmıştır. Şu sıralarda zaten II. Abdulhamid'de Yanılanlar adlı bir kitap okuyorum.

Ancak Akif o dönemler dırahşan çehreler göremediği için umut adına çok sıkılmış hatta aşağıdaki şu mısraları kaleme almıştır:

Oturmuş eğlenirken haşa senin zevalinle
Nedir builhadı imhalin bu samit infialinle   diyor

döneminvehametini de gözleer önüne alarak değerlendirmeliyiz. Yoksa burada soru soruyor tüm soruları Sorana. haksızlık da etmeyelim . lütfen
Başlık: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: racül - 17 Nisan 2007, 18:20:52
o anki durumun vehametinden ziyade, okur yazar takimina, "durum vahim" diye yaygara yapan propaganda aygitinin gücünü göz önünde bulundurmak gerek, yoksa o anki durumun "ne kadar kötü" oldugunu degil...

Bugüün herkes, tecrübesiz ülkelerde Soros vakiflarinin ne büyük ihtilallere ortam hazirladigini gözüyle görüyor. O dönemde de asirlarca dersaadete hürmet ve muhabbetle baglanmis, aykiri görüsle mesgul olmamis bir toplum idik, ilk defa birileri yaygin bir sekilde dersaadetin ne kadar kötü oldugunu, bizi ye'se düsürecek kadar, bizi yese düsürecek bir üslub becerisiyle anlatiyordu ve devrin müslüman elitleri bile kanabiliyordu..

Kanabiliyordu mu,
yoksa masum müslüman rolünde sahtekarlar miydilar? :?:  :?: ??


.......


O devrin o kadar kötü olmadigini,
"hürriyet" geldikten sonra ögrendi halk..

"Hürriyet" 10 sene icinde koca bir imparatorlugu dubai seyhligi kadar ufalltti..
"Hürriyet" fedaileri devlet terörünü bu topraklarla tanistirdi...

........

Mehmet Akif,

ya propaganda ile gaza gelmis bir safdil,

ya da, bizim milli sair diye yuttugumuz bir propaganda aygiti...

.........

Son bir kac asirdir neler yutmuyoruz ki?? :cry:
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: hakikatyolcusu - 01 Ağustos 2009, 20:38:48
Öncelikle şunu belirteyim ki Müslüman kardeşlerimizi itham etmeden önce biraz düşünmeliyiz. Başkaları hata yapsa bile biz aynı hataya
düşmemeliyiz. Biz sağduyulu davranmakla mükellefiz.

Bir Müslümana masonluk atfetmek bu kadar kolay olmamalı, hayatları ortada olan insanlara kolayca mason yaftası yapıştırarak gözümüzden
düşürmek isteyen düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmeyelim.Yani sözüm o ki bu kardeşlerimize atılan iftiralara kanarak biz bu yalan haberin
taşıyıcısı olmayalım.(Burada yazan kardeşim iftiracı değildir, sözüm böyle anlaşılmasın).

Diğer nokta ise şudur: Ben de Abdülhamid taraftarı bir insan olsam da şunu unutmamak gerekir ki Abdülhamid tarihte kalmış ama M. Akif ise
eserleriyle hala aramızdadır. Ve gerek Safahat'ı gerek de diğer eserleri ve yaşamını göze aldığımızda M. Akif önemli bir insandır. Safahattaki işlediği
bir sürü konuyla İslam'a hizmeti devam etmektedir, her Müslüman'ın okuması gerekir. Gelelim isyankar şiirlerine... O devirde Müslümanlar hunharca katledilişini, mazlumların halini gören bir insanın feryat figanıdır o şiirler. Dersiniz böyle olmalı mılar? Olmamaları gerekirdi belki ama
yazılmışlar bir kere. Sanki bizler çoğu zaman basit aksilikler/ kötülükler karşısında isyan etmiyoruz da o devre şahitlik etmiş bir insanın
bu haline şaşırıyoruz. İmanını sorguluyoruz ki bu bize düşmez.

Abdülhamid'le meselesine gelince, hürriyete gönül vermiş, Allah'tan başkasının önünde eğilmem diyen bir adamın
istibdad karşısındaki duruşudur. Ha, o zamanlar istibdad gerekliydi diyebilirsiniz ama bunu başka zaman değerlendiririz.
Her insan gibi yanlışları olmuştur ama bunlar art niyet üzerine değildirler. Pişman mıdır yaptıklarından, söylediklerinden, tövbe etmiş midir
Allah bilir, biz yanında değildik. Hata yaptığını anladıysa tövbe etmiştir elbette. Kur'an ı ezbere bilen, ayetlerden ilham alıp şiir yazan,
Kur'an meali hazırlamış(maalesef arkadaşı yanlış anlamadan dolayı yakmıştır), hayatını İslam'ın doğru anlaşılmasına adamış, yazdığı
şiirleri sanat için değil, topluma faydası olsun diye yazdığını söyleyen M. Akif kardeşinizin yapmış olabileceği bazı hataları da bırakın mazur görün.
Varsa görülecek başka hesabı, hesap gününün sahibi Allah'tır ve hesap soracaktır, bize düşmez.

Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm odun gibi olsun; hakikat olsun tek!
...
Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete ram ol...
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol

Mehmed Akif Ersoy
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Fatihan - 01 Ağustos 2009, 20:43:04
Abdülhamid tarihte kalmış ama M. Akif ise eserleriyle hala aramızdadır.

Bu karşılaştırma pek estetik olmamış.

Mehmet Akif'in eserleri gibi Abdülhamid Han Hazretlerinin eserleri de günümüzde mevcuttur, fikirleri ve dahiyaneliği de günümüz insanlarına hâlâ ışık ve şuur vermektedir.

O tarihte kalmış biri değil en azından gönüllerimizdeki muhabbeti ile yer almakta.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: hakikatyolcusu - 02 Ağustos 2009, 00:58:20
Aslında biraz haklısınız, ama benim ordaki kastım, Abdülhamid ile övünmektense, Akif'i ve başka okunması
gerekenleri de okuyup, dinimizi adam akıllı öğrenmemiz ve bunun yanında hakkıyla çalışarak kaybettiğimiz
bunca zamanımızı kazanmamız gerektiğiydi.
Şurası gerçek ki biz çoğunlukla geçmişteki bazı zatlar ile övünüp duran ancak kendisi kayda değer hiçbir şey yapmayan bir milletiz.
Bakıyorsunuz mesela, internette sağda solda envayi çeşit methiyeler var Abdülhamid'e. Tamam önemli bir şahsiyet,
ancak o methiyeleri dizenlerden kaçı acaba onun yapmaya çalıştıklarına talip? Bizler sadece geçmişimizle övünüyor
muyuz yoksa geçmişte başlatılan ama yarım kalmış işleri bitirmek için gereken çabayı gösteriyor muyuz?
Vaktimizi nasıl değerlendiriyoruz? Kendimizi geliştirmek adına neler yapıyoruz? Toplumumuz için neler yapıyoruz?
Bakıyorsunuz hala bir çok arapça İslami eseri dilimize kazandıramamışız. Kazandırılmış olanlar da talep görmediğinden kitapçılarda yok. Ama bakıyorsunuz kişiye zerre faydası olmayanlar en çok satanlar listesinde.
Neden?
Geçmiştekileri övmeden ya da onlara sövmeden evvel kendimizi doğrultalım. Meramım budur.

Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlık'tır.
Hakiki Müslümanlık en büyük kahramanlıktır

M. Akif Ersoy
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Fatihan - 02 Ağustos 2009, 01:14:12
Haklısınız demişsiniz ama;

Benim de kastım sadece Abdülhamid Han Hazretleri veyahut ecdat ile sadece övünüp, akşama kadar kös kös oturmak değildir.

Kastım değerlendirme yaparken dengeleri iyi gözetmek.Birini savunurken bilinçli ya da bilinçsiz diğerine çakmamak.
Ve siz diyorsunuz ki Abdülhamid tarihte kalmış bir kişidir, övünmektense Mehmet Akif veyahut başkalarını okuyalım.Siz belki böyle düşünmüyorsunuz ama yazınızdan şöyle bir ifade çıkıyor:Boşverin Abdülhamid'i filan.

Olay ecdadla kuru kuru övünmek değil, geçmişten onların yaptıklarından ders çıkarmak, onların idealleri gibi ideal sahibi olabilmek.

İsteyen Mehmet Akif'le terakki sağlamaya çalışsın, isteyen de ecdadla övünerek onlar gibi idealist olmaya çalışarak.Geçmişimize küfrün tavan yaptığı bir dönemde ecdadla övünmeye bari amborga koyulmasın.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: tarihman - 02 Ağustos 2009, 11:02:45

Diğer nokta ise şudur: Ben de Abdülhamid taraftarı bir insan olsam da şunu unutmamak gerekir ki Abdülhamid tarihte kalmış ama M. Akif ise
eserleriyle hala aramızdadır.

Bu ifadeler maksadını aşan ifadelerdir. Öyle pek de masumane görünen bir cümle değildir. 2. Abdülhamid Han gibi dostunun düşmanın araştırdıkça hayranlığının arttığı bir zat hakkında bu şekilde konuşmak, ancak gafilliktir. Şu andaki Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumsal olarak temeli 2. Abdülhamid zamanında atılmıştır. Yani şu andaki devlet kurumları 2. Abdülhamid Han'ın birer eseridir. Ayrıca Yeni Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar 2. Abdülhamid Han'ın açmış olduğu okullarda yetişen zevattır. Türkiye Cumhuriyeti'ni 1950'li yıllara kadar yönetenler, devlet kurumlarında çalışan memurlar... vb. yine hepsi 2. Abdülhanid Han'ın açtığı çizgide yetişmişlerdir. 2. Abdülhamid'le Mehmet Akif Ersoy'u kıyaslamak, kereste fabrikası ile cam fabrikasının ürünlerini bir birleri ile kıyaslamak gibidir.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: hakikatyolcusu - 02 Ağustos 2009, 12:54:53
Haklısınız demişsiniz ama;

Benim de kastım sadece Abdülhamid Han Hazretleri veyahut ecdat ile sadece övünüp, akşama kadar kös kös oturmak değildir.

Kastım değerlendirme yaparken dengeleri iyi gözetmek.Birini savunurken bilinçli ya da bilinçsiz diğerine çakmamak.
Ve siz diyorsunuz ki Abdülhamid tarihte kalmış bir kişidir, övünmektense Mehmet Akif veyahut başkalarını okuyalım.Siz belki böyle düşünmüyorsunuz ama yazınızdan şöyle bir ifade çıkıyor:Boşverin Abdülhamid'i filan.

Olay ecdadla kuru kuru övünmek değil, geçmişten onların yaptıklarından ders çıkarmak, onların idealleri gibi ideal sahibi olabilmek.

İsteyen Mehmet Akif'le terakki sağlamaya çalışsın, isteyen de ecdadla övünerek onlar gibi idealist olmaya çalışarak.Geçmişimize küfrün tavan yaptığı bir dönemde ecdadla övünmeye bari amborga koyulmasın.

Abdülhamid'i boş verin demiyorum. Okuyun hayatını, eserlerini öğrenin gereken dersleri, ibretleri alın ama gereğinden
fazla övünmekle vakit kaybetmeyelim diyorum. Tamam siz kös kös oturma taraftarı değilsiniz ama benim sözüm de
genele zaten, çoğunluk hayatını başkalarıyla övünerek geçiriyor da kendisinde en ufak bir çalışma çabalama azmi yok.
Örnek alıp kendine ideal belleyene amenna, ben kuru övünmeye karşıyım.


Diğer nokta ise şudur: Ben de Abdülhamid taraftarı bir insan olsam da şunu unutmamak gerekir ki Abdülhamid tarihte kalmış ama M. Akif ise
eserleriyle hala aramızdadır.

Bu ifadeler maksadını aşan ifadelerdir. Öyle pek de masumane görünen bir cümle değildir. 2. Abdülhamid Han gibi dostunun düşmanın araştırdıkça hayranlığının arttığı bir zat hakkında bu şekilde konuşmak, ancak gafilliktir. Şu andaki Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumsal olarak temeli 2. Abdülhamid zamanında atılmıştır. Yani şu andaki devlet kurumları 2. Abdülhamid Han'ın birer eseridir. Ayrıca Yeni Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar 2. Abdülhamid Han'ın açmış olduğu okullarda yetişen zevattır. Türkiye Cumhuriyeti'ni 1950'li yıllara kadar yönetenler, devlet kurumlarında çalışan memurlar... vb. yine hepsi 2. Abdülhanid Han'ın açtığı çizgide yetişmişlerdir. 2. Abdülhamid'le Mehmet Akif Ersoy'u kıyaslamak, kereste fabrikası ile cam fabrikasının ürünlerini bir birleri ile kıyaslamak gibidir.

Maksadımın ne olduğunu anlamamışsınız ki aşmakla itham ediyorsunuz. Demek istediğimi az çok izah etmeye çalıştım rica ediyorum akl-ı selim
bir şekilde okuyun. Dediklerinizi biliyorum ancak bir yerde tarih bilgi eksikliğiniz var anladığım kadarıyla. Son yüzyılımızı M. Armağan dışındaki
bir tarihçiden okuyun. Ayrıca siyasetçilerle alimler arasındaki tercihte benim tercihim alimlerdir. Abdülhamid ile M. Akif i kıyaslarken
birinin Osmanlı devletinin padişahlık imkanlarına sahip olduğunu diğerinin ise kendisine palto bile alacak kadar parası olmayan bir
alim/şair olduğunu unutmayın. Ayrıca ikisini de karşılaştırma ihtiyacı da hissetmeyin bana kalırsa, çünkü aynı konumda değiller ki anlamlı olsun.

Hadi yine son bir açıklama yapayım çünkü yazı dili bu, ne söylesek yanlış anlaşılıyor boşuna tartışıp duruyoruz sonra.
Benim demek istediklerim şudur:
2. Abdülhamid önemli bir zattır, büyük hizmetleri dokunmuştur bu millete, son zamanların en iyi padişahıdır. Benim şahsına karşı bir
aleyhtarlığım yoktur, tarafgirliğim vardır. Amacım 'sadece' övünenlere, övünmenin yanında çalışmalıyız da ilim öğrenmeliyiz de demektir.
Bu kadar.
Mehmet Akif'in Safahat'ı her insan tarafından okunmalı, çünkü o salt bir şiir kitabından çok öte. Bu kitap bir milletin hem manen hem de maddeten kurtulmasını sağlamak için yazılmıştır.

ikisi de bizim için önemli zatlar, Fatihan'ın dediği gibi birini diğerine tercih etmemeliyiz, ikisi de bizimdir, bizim için faydalı insanlardır.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: hakikatyolcusu - 02 Ağustos 2009, 13:06:43
Bakara 134:
Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Geli - 02 Ağustos 2009, 13:22:28
Alıntı
2. Abdülhamid'le Mehmet Akif Ersoy'u kıyaslamak, kereste fabrikası ile cam fabrikasının ürünlerini bir birleri ile kıyaslamak gibidir.


Bu benzetme yetersiz kalmış,Kereste Fabrikası ile Altın Madenini Kıyaslamak olurdu.

3 fazla konuya müdahale eden ve ortadan kaldıran yönetim!

Çok değerli bir şahsiyet olan Sultan için bu şekilde yazılan mesajların ana sayfada bulunması doğru mu?
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Ferzin - 03 Ağustos 2009, 00:37:33
Sultan Abdülhamid han hazretlerini sıradan kişilerle kıyaslamak şahsiyetini ve maneviyatını bilenler meclisinde gaflete dalıp idrak yoksunluğu olarak algılanır.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Lika - 03 Ağustos 2009, 06:07:07
Sayın hakikatyolcusu, sitemizdeki birçok ehil kardeşimiz, tarihi sadece M.Armağan'ın kaleminden okuyabilen insanlar gibi mi görünüyor?

Bu sitede tarihi bilgi konusunda yeterliliğe sahib birçok kardeşimiz var hiç kuşkunuz olmasın. Ayrıca tarihi sadece bir iki makaleden ibaretmiş gibi görebilme zaafiyeti gösteren kişiler de değiller...Sultan Abdülhamid Han hazretleri bizler için çok önemli ve kıymetlidir. Lütfen kendisi hakkında seçtiğiniz cümlelerde özenli olunuz... Sitemizde Sultan Abdülhamid han hazretleri hakkında yayınlanan yazıları dikkatle inceleyiniz.

Kardeşlerimizin ricalarına rağmen seçilen cümleler hiç uygun gelmiyor bana... Lütfen bizlerin hassas olduğu mevzuda, sizler de cümlelerinizi seçerken hassas olunuz...

Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: ihvan - 03 Ağustos 2009, 12:20:41
Abdulhamid han hazretleri,ZAMANINDA BAZI ŞAİR ,YAZAR,HATTA DİN ADAMLARI DAHİ KIYMETİNİ BİLEMEMİŞ.aleyhinde atıp tutmuşlardır.buradan milletimize  mal olmuş ama yazılmasaydı,aleyhinde olduğunu bilemeyeceğim. akifin.ve diğerlerinin.inşaAllah hatalarından dolayı TÖVBE ettiklerini.pişman olduklarını.diliyorum.tevfik fikret bile anLayıp pişman olmuşsa.diğerlerine hayda haydaya  PİŞMANLIK DÜŞER.   
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: hakikatyolcusu - 03 Ağustos 2009, 13:49:24
Öncelikle İbn Abidin der ki: Cahilin alim hakkındaki şehadeti geçersizdir.

Sözlerimde Abdülhamid'e karşı herhangi bir haksızlık yaptığımı düşünmüyorum. Çünkü öyle bir amacım yok.
Abdülhamid'i öveceğiz diye Akif'i ezip geçmeye çalışan zihniyeti kınıyorum sadece, bunu anlatmak istedim. Kraldan çok kralcı olmak bize yakışmaz.
Hakaret ya da değer düşürtme gibi bir niyetim yok.
Hassasiyetiniz diğer mevzularda da gösteriniz. Farklı bir şey söyleyene tahammül edemeyecekseniz, fikirlerin tartışıldığı bir forum olma iddiasında bulunmazsınız.

Tarih bilginize gelince, ben orada arkadaşın düştüğü bariz bir çelişki var o yüzden dedim. Sitenin geneline hitap da yok zaten.
Mesela İlber Ortaylı'nın kitabında Abdülhamid hakkında hoşunuza gitmeyecek şeyler bulabilirsiniz az da olsa, bir okuyun.
Kesin doğrudur demiyorum ama okuyun sadece diyorum. Ayrıca tarihi övünç kaynağı olarak değil de ibret alıp kendimizi düzelteceğimiz
bir menba olarak görmeliyiz. Yoksa yerinde sayan bir milletten öteye geçemeyiz.

Diğer nokta da tövbenin ne olduğunu da bilmeyen arkadaşlar var aramızda anlaşılan. Tövbe işlediği bir günahın affedilmesi için Allah'a edilir, padişahlara methiyeler düzmek değildir.

Ayrıca M. İslamoğlu der ki: Alimlerin eti zehirlidir, yiyeni iflah etmez.
Bence gerek Akif, gerek de başka bir İslam alimi hakkında konuşmadan önce biraz düşünün.
Ayrıca size öbür dünyada ne kadar toprağınız olduğunuzu, dünyalıklarda ne kadar iyi olduğunuzu değil,
imanınızı, Allah adına ne yaptığınızı, dininizi soracaklar. Din adamlarını siyasetçilere kurban etmeden evvel bunu düşünün.
Buradaki siyasetçi kastım Abdülhamid değil tüm siyasetçilerdir.

Neyse anlaşılan burada bana yer yok, sizi rahat bırakayım. Tartışmaktansa daha yararlı şeylere yöneleyim.
Yanlış anlaşıldığım noktalar var ama izahatı uzun sürecek anlaşılan ne sizin vaktinizi alayım ne de kendiminki.
Ama tekrar söylüyorum, iki zatta bizimdir, birini diğerine tercih etmeyin ve 1 övünüyorsanız 10 çalışın.
Tek meramım budur. Selametle
Size kolay gelsin.

İsra
36. Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.
37. Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.
38. Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin nezdinde sevimsizdir.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: ihvan - 03 Ağustos 2009, 14:02:03
Diğer nokta da tövbenin ne olduğunu da bilmeyen arkadaşlar var aramızda anlaşılan. Tövbe işlediği bir günahın affedilmesi için Allah'a edilir, padişahlara methiyeler düzmek değildir .          h.yolcusu         ne dediğinizin farkındamısınız.az akılla gelip ders vermeye çalışmayın birazda haddinizi bilin.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: tarihman - 03 Ağustos 2009, 14:54:40
Mehmet Akif'in din adamları sınıfında değerlendirilidğine de ilk kez şahit oluyorum. Şiirlerinde bir takım dini öğeler kullanıyor diye, bir zatı din adamı addetmek ne kadar doğrudur? Mustafa İslamoğlu'nun sözleri de aslında bizi (en azından beni) bağlamaz. Verdiğiniz ayet-i kerimelere  gelince, burada yazı yazan arkadaşlar, hem Abdülhamid Han'ı hem de Mehmet Akif Ersoy'u iyi tanırlar. Mehmet Akif Ersoy, alanında uzman çok iyi bir şairdir. Arapça da bilir. Ancak bu onun din adamı olduğu anlamına gelmez. Dindarlarlıkla, din adamlığını bir birne karıştırmamak gerekir. Hoş gerçi, ilk mesajdaki verilen şiirlerdeki beyitler Mehmet Akif Ersoy'un fikir yapısı hakkında bir takım bilgiler de veriyor. Bir diğer husus, burada hiç kimse Akif düşmanı değildir. Hayranı da olmayabilirler. Hiç kimsenin birisine hayranı olma zorunluluğu yoktur. Bildiğim kadarıyla burada yazı yazan herkes, 2. Abdülhamid Han'a hayrandır. İlk mesajı yazan arkadaş, delilleri ile Mehmet Akif hakkında bilgiler vermiş. Siz de 2. Abdülhamid Han'ın eserlerinin devam etmediği hakkında fikir beyan ettiniz. Bu fikrinizi örneklerle açıklarsınz. Mesele hallolmuş olur.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: hakikatyolcusu - 03 Ağustos 2009, 16:03:42
Diğer nokta da tövbenin ne olduğunu da bilmeyen arkadaşlar var aramızda anlaşılan. Tövbe işlediği bir günahın affedilmesi için Allah'a edilir, padişahlara methiyeler düzmek değildir .          h.yolcusu         ne dediğinizin farkındamısınız.az akılla gelip ders vermeye çalışmayın birazda haddinizi bilin.

Farkındayım, yanlış yeri gösterin de biz de bilelim. Sizin ilahınız Allah değil mi acaba? Ben hep onu önkabul alarak yazdım da.
Tevbe, kulluk, ibadet, tapınma bir tek Allah'adır.
Fatiha:
1. Rahmân ve Rahîm olan Allah Teâlâ'nın ismiyle
2,3,4,5. Hamd, âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm olup, ceza gününün mâliki olan Allah Teâlâ'ya mahsustur.
6. Ya Rabbi! Yalnız Sana ibadet ederiz, ancak Sen'den yardım dileriz.
7. Bizleri doğru yola hidâyet et, o kendilerine in'am etmiş olduğun zâtların yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapık bulunmuşların yoluna değil. 

Bir de haddimi bilmeyi sizden öğrenecek değilim. Ayrıca sizden fazla aklım olmadığını nereden biliyorsunuz?

Mehmet Akif'in din adamları sınıfında değerlendirilidğine de ilk kez şahit oluyorum. Şiirlerinde bir takım dini öğeler kullanıyor diye, bir zatı din adamı addetmek ne kadar doğrudur? Mustafa İslamoğlu'nun sözleri de aslında bizi (en azından beni) bağlamaz. Verdiğiniz ayet-i kerimelere  gelince, burada yazı yazan arkadaşlar, hem Abdülhamid Han'ı hem de Mehmet Akif Ersoy'u iyi tanırlar. Mehmet Akif Ersoy, alanında uzman çok iyi bir şairdir. Arapça da bilir. Ancak bu onun din adamı olduğu anlamına gelmez. Dindarlarlıkla, din adamlığını bir birne karıştırmamak gerekir. Hoş gerçi, ilk mesajdaki verilen şiirlerdeki beyitler Mehmet Akif Ersoy'un fikir yapısı hakkında bir takım bilgiler de veriyor. Bir diğer husus, burada hiç kimse Akif düşmanı değildir. Hayranı da olmayabilirler. Hiç kimsenin birisine hayranı olma zorunluluğu yoktur. Bildiğim kadarıyla burada yazı yazan herkes, 2. Abdülhamid Han'a hayrandır. İlk mesajı yazan arkadaş, delilleri ile Mehmet Akif hakkında bilgiler vermiş. Siz de 2. Abdülhamid Han'ın eserlerinin devam etmediği hakkında fikir beyan ettiniz. Bu fikrinizi örneklerle açıklarsınz. Mesele hallolmuş olur.

Mehmet Akif i alim sınıfında değerlendirmemin sebebi, Kur'an meali hazırlamış olması, camilerde vaazlar vermesi, kitaplarında ve
dergilerinde dini terimleri öğretmeye çalışmasıdır. Yukarıdaki cımbızlanmış kısımları alıp bir insanın dini görüşüdür diye bellemeden önce
bütün eserlerini tamamıyla okuyun sonra karar verin bence. Diğer husus da Abdülhamid hakkındaki görüşleri bir insanın imanını etkilemez.
Eserlerinin devam etmediği konusunda sözümü fatihan uygun bir uslüpla uyardı ben de haklısınız dedim maksadımı anlattım. Okuyunuz lütfen
o kısmı.  İslamoğlu'nun sözleri dedikodu yapmayla alakalı Kur'andaki ayetin bir tefsir alimi tarafından yapılan yorumudur.Bence herkesi bağlar.

Hucurat
12. Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir

Neyse sözün özü, siz sağ ben selamet. Forumunuzu rahatsız ettim, anlaşılan boşuna nefes tüketmişim, hayranlığınız demek istediğim şeyleri
görmenize engel olmuş. Sizinle aynı saftaki insanları bu kadar rahat harcıyorsunuz, yazık.
Benim için tarih ibret alma vesilesidir, övünç kaynağı değil. Burada ayrıldığımızdan anlaşamadık.
Size kolay gele...
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Devri Âlem - 03 Ağustos 2009, 16:38:51
Çok ilginç.. Bir insan bunca konu içerisinde daha bir iki gündür tanıdığı sitede, yalnız ısrarla tek bir konu üzerine kanalize olmuş, tüm siteye siz yalnışsınız, ben doğruyum mu dayatma çabasında!...

Kardeşim, henüz yeni üye olduğunuz, ne vardır, ne yoktur bilemediğiniz bir sitede, geçmişte kalmış bir yazıyı gündeme getirip, bir de hiç de hoş olmayan bir üslubla eleştirip, insanların hassas olduğu mevzularda bu kadar ısrarcı olup, sürekli kırıldım, gidiyorum demenin ne anlamı var?

Bir mesele konuşuluyorsa, delilleri ile konuşulur diyorsunuz. Bu yukarıdaki vakıa var mıdır, yok mudur? Bahsi geçen şairimiz bu konuda talihsiz beyanlar vermiş midir, vermemiş midir? Peki verdikten sonra pişman olmuş mudur?

Siz M.Akif konusunda ısrarla birşeyleri savunmaya çalışırken, neden bu yapılan haksızlığı da eleştirmiyorsunuz öyleyse?

Madem böyle nezih bir ortamı buldunuz, kıymetli bilgilerden istifade etmeye çalışınız... Biliniz ki; örneğini verdiğiniz M.İslamoğlu, kendi tefsirinde verdiği örnek cümleye sadık kalan bir insan değildir. O ayrı tartışma konusu tabii...

Kimse kimseyi de harcamış değil. Olan, yazılan, yayımlanan vakıa burada paylaşılmıştır,yorumlamak isteyen yorumlamıştır hepsi bu...

Şimdi size soruyorum:

Sizin sevdiğiniz, değer verdiğiniz insan için böylesi ağır ithamlar, iftiralar, ağır eleştiriler içeren yazılan yazılsa bu kadar "objektif" olabilir miydiniz? Lüften biraz olsun empati yapınız... Kardeşlerimiz, buna rağmen gayet adil olup, vakıa üzerine yoğunlaşmışlardır. Ancak siz ısrarla, ortadaki belgeye rağmen insan ayırıyorsunuz demekte direniyorsunuz. Eğer insan ayrılsaydı, bu site M.Akif'in bir şiirine bile rastlayamazdınız!...

Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Ferzin - 03 Ağustos 2009, 20:20:42
Bizim köşedeki bakkalda meal yazıp, vaaz edip kendini alim zannedecek sayenizde. Biz bunlara bakmayız, hangi medresede hangi ilmi okuduğuna, Gelmiş geçmiş ehli sünnet alimlerinin ictihadlarına uygun konuşup konuşmadığına bakarız. Yukardaki dizelerde neler söylemiş iyice okuyun.

Alıntı
Diğer husus da Abdülhamid hakkındaki görüşleri bir insanın imanını etkilemez.

Akif kadar tanımaya değer görmediğiniz Sultan Abdülhamid Han Hazretleri evliyaullahdan bir zattı. Bu cümlenin cevabını ahirette veremezsiniz, tevbe etmeyi ihmal etmeyin.

Bu forumda Mubarek zatlara dil uzatılmasına müsade edilmez ve her kim olursa olsun dil uzatana itibar edilmez. Çok şükür bizlerin akıl ölçüsü budur.

Ayrıca Bir ayeti kerimenin 1/70 manası vardır. Ne anlam ifade ettiğin dahi kavrayamadığınız Ayeti kerime meallerini okuyup kendinize göre yorumlayamazsınız.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kur’andan kendi aklı ile, kendi düşüncesi ve bilgisi ile mana çıkaran kâfirdir!) [Mektubat-ı Rabbani]



Meal yazmak ile alim olunmaz,mealcilik hakkında bilginiz yoksa buyrun istifede edin

Türkiye’de Kur’an tercümesi modası, bir Ermeni tarafından başlatılmıştır. Gençlerin önüne Kur’an tercümelerini sürerek, “Öz Türkçe Kur’an okuyunuz, yabancı dil olan Arapça Kur’anı okumayınız!” demesi bu millete ihanetten başka bir şey değildir.

Kur’an-ı kerim Tercümeleri Sempozyumu’nda 1500’den fazla Kur’an-ı kerim tercümesi incelenmiş birbirini tutmayan hükümler görülmüştür. Bunun hakiki sebebi, naklin esas alınmayışıdır. Kur’an-ı kerimin hakiki manasını öğrenmek isteyen bir kimse, din âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalıdır.

1908'de İkinci Meşrutiyet ilan edildikten sonra Pandor'un kutusu açıldı ve İslâm'a, Ümmete, Devlet-i Aliyyeye zarar verecek bütün kötülükler, münkerler, bid'atler ortalığa saçıldı.

Bu arada Kur'ân tercüme, meal ve tefsirleri konusuna gayr-i Müslimler, bid'atçiler, Dönmeler, İslâm düşmanları el attı. Ehliyeti, liyakati, ilmi, icazeti olmayanlar çalakalem alelacele Kur'ân tercümeleri yapmaya başladı.

http://www.sadakat.net/forum/kurani-kerim-ve-sunneti-seniyye/ynt-bozuk-mealler-tercumeler-tefsirler-t31668.0.html

http://www.sadakat.net/forum/tavsiye-kitaplar/su-aralar-hangi-kitabi-okuyorsunuz-t27126.0.html;msg193088#msg193088
Başlık: Sultan 2. Abdülhamit Han Hz. Aleyhtarligi (M.Akif)
Gönderen: Tuğra - 26 Ocak 2012, 00:03:19
21.01.2012

[youtube]http://www.youtube.com/watch?v=6UqEmd4AWyU&feature=player_detailpage[/youtube]
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: mazhar - 26 Ocak 2012, 01:32:51
Alıntı
Bu benzetme yetersiz kalmış,Kereste Fabrikası ile Altın Madenini Kıyaslamak olurdu.




Günümüzün M.Akifleri aynı şekilde günümüzün Abdülhamit torunlarına karşı tutum ve davranışlarına devam ediyorlar.
Her devirde olduğu gibi...
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: tk1978 - 10 Mayıs 2012, 01:54:13
Önemli.... Güzel paylasim....
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: azizistanbul - 10 Mayıs 2012, 10:28:47
Halife ile ona saldıranları bir tutan bir zihniyet osmanlıyı sevmeyen VEhhabii veya şii veya selefçi modernist reformist ve mezheb düşmanlarıdır.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Mücteba - 10 Mayıs 2012, 10:58:36
http://www.sadakat.net/forum/serbest_kursu/mehmet_akifin_siirleri_uzerine_bir_inceleme-t56659.0.html
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: mazhar - 21 Haziran 2012, 07:19:29
Muhterem Hocam;
 
Cevabınız için teşekkür ederim. Mehmet Akif'in, Safahat'ındaki Cenab-ı Allah'a isyan sözleri içeren şiirlerini 'Naz makamında' söylediğini söylüyorlar; bunu böyle kabul edebilir miyiz, yoksa gençliğinde İttihatcilar'ın safinda olduğu dönemde söylediği sözlerden mi kabul etmeliyiz? Bildiğim kadarıyla o dönemde İttihatçı safinda olan birçok şair-yazar sonradan nedamet duyup (Rıza Tevfik Bölükbaşı gibi) Abdulhamit Han hazretlerine özrünü bildiren şiirler yazdilar.. Acaba Mehmet Akif Ersoy'un da sonradan nedamet duyup sözlerini tekzip ettiği vaki mi?
 
Selam ve dua ile
 
Kemal
 

*******
 
Öncelikle Abdülhamid Han Cennet mekân hazretlerinden bahsedelim... Onu tanımaya, onu anlamaya çalışalım ki, meseleyi doğru vaz’etmiş olalım… Tarihçiler, şairler, yazar ve edebiyaçılar, devlet adamı hüviyetindeki önemli bazı şahıslar onun için neler söylemiş… Onları görelim.

***
 
Tarihçi-yazarlarımızdan Yılmaz Öztuna 23 Mayıs 2006 tarihli makalesinde şunları yazmış: “31 Mart 1909 ayaklanması, BIS (British Intelligence Servis) tarafından tertiplenmiş, imparatorluk politikasında henüz çok toy olan İttihatçılara icra ettirilmiş, iğrenç bir eylemdir. Hedef, Sultan Abdülhamîd’i tahttan indirmekti. Maksat hâsıl oldu.”
 
***
 
Lozan’da II. Murahhas aza olan meşhur Dr. Rıza Nur da Sultan Abdülhamid’e karşı çıkanlardan… Hatta hatıralarında Sultan Abdülhamid Han aleyhine yer yer ağır ifadeler kullanır. Buna rağmen Cumhuriyet dönemini anlatırken şunları yazmaktan da kendini alamamış: “Hürriyet imha edildi. Yeni bir zulüm ve istibdad dönemi başladı. Bu zulüm ve istibdad Abdülhamid’inkinden de İttihatçılarınkinden de dehşetli oldu. Zavallı Hamid kaç kişiyi asmıştı? Hiç… Hele hiç hırsızlık etmedi, hiç fuhuş yapmadı, hiç israfta bulunmadı. Bilakis memlekette bunların önüne geçmeye çalışmıştı. Bu devre bakınca insan Abdülhamid aleyhine kıyam ettiğine utanıyor.” [Bkz. Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, Altındağ Yayınevi, İstanbul, 1967, 4, 1503]
 
“İttihatçıların halini görünce Abdülhamid aleyhine çalıştığıma utanmış, ne büyük günah işlemişim demiştim. Bunu görünce Abdülhamid’e de İttihatçılara da rahmet okuyor, aleyhlerine çalışmakla ettiğim günahların affını Allah’dan diliyorum.” [Bkz. Dr. Rıza Nur, a.g.e., 4, 1513]
 
***
 
Rıza Tevfik de Sultan Abdülhamid Han’ın muarızlarından, ona şiddetle karşı çıkanlardan… Bizzat kendi ifadesiyle, “31 Mart” komplosunu tertipleyenlerden biri... Seneler sonra Sultan Abdülhamid’den özür dileyen bir şiir yazmış… Necip Fazıl Kısakürek bu şiiri 1947′de Büyük Doğu’da yayınladığı için bir süre hapis yatmış... Şiirin asıl sahibi Rıza Tevfik’in hastane yatağında şunları söylediği naklediliyor: “Ben bu şiiri Türk milletine hakaret kasdıyla değil, tamamıyla aksi olarak, Türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamid Han’a edilen iftiraları tespit gayesiyle yazdım. 31 Mart Vakası’nı tertiplediği isnadı altında tahtından alaşağı edilen büyük hükümdar, bu isnadla, sade iftiraların değil, tertiplerin de en hainine hedef tutulmuştur. 31 Mart’ı tertipleyen İttihatçılar ve bu işe memur edilenler arasında bizzat ben varım. 31 Mart’ı kışkırtma ve körükleme işini Selim Sırrı ile Rıza Tevfik idare etti. Hasta yatağımdan söylediğim bu sözlere tarih kulak kabartsın.” [Bkz. Ahmet Kabaklı, Temellerin Duruşması, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 15. Baskı, 1992, s. 140]
 
Evet, Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın aleyhinde faaliyet gösteren güruhun elebaşılarından biri olan feylesof Rıza Tevfik, devlet elden gidince o korkunç pişmanlığını dile getiren, söz konusu “Sultan Abdülhamid Han’ın Ruhâniyetinden İstimdat” adlı mersiyesinde şöyle feryad ediyordu (Önemine binaen aşağıya aynen aktarıyorum):
 
Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör milletin bak günahına.
 
Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyâsî Padişâhına.
 
“Pâdişah hem zâlim, hem deli” dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz “belî” dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına.
 
Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
Tükürdük atalar kıblegâhına.
 
Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!
 
Bunlar halkı didik didik ettiler,
Katliâma kadar sürüp gittiler.
Saçak öpmeyenler secde ettiler.
Tükürün onların pis külâhına.
 
Haddi yok, açlıkla derde girenin,
Sehpâ-yı kazâya boyun verenin.
Lânetle anılan cebâbirenin
Bu, rahmet okuttu en küstahına.
 
Çok kişiye şimdi vatan mezardır,
Herkesin belâdan nasîbi vardır,
Selâmetle eren pek bahtiyardır,
Harab büldânın şen sabahına.
 
Milliyet dâvâsı fıska büründü,
Ridâ-yı diyanet yerde süründü,
Türk’ün ruhu zorla âsi göründü,
Hem Peygamberine, hem Allâh’ına.
 
Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin
Âhiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet murada ersin
Şefâat kıl şâhım mededhâhına.
 
***
 
Vaktiyle İttihat ve Terakki Fırkası’nın içinde Abdülhamid Han’a düşmanlık eden Süleyman Nazif de pişmanlığını aşağıdaki şiiriyle dile getirmiş:
 
Padişahım gelmemişken yâda biz,
İşte geldik senden istimdâda biz,
Öldürürler başlasak feryâda biz,
Hasret olduk eski istibdâda biz.
 
Dem-bedem coşmakta fakr u ihtiyaç,
Her ocak sönmüş ve susmuş, millet aç.
Memleket mâtemde, öksüz taht u tâç,
Hasret olduk eski istibdâda biz.
 
***
 
Sultan İkinci Abdülhamid Han 1905 yılının Temmuz ayında Ermeni komitacıların kendisine teptiplediği bir suikast girişiminden, 1 dakika 42 saniyelik bir gecikmeyle kurtulmuştu… Şair Tevfik Fikret ise bunun üzerine Ermeni komitacılara olan sitemini ve Padişah’a olan kinini şu şiiri ile kusmuştu:
 
“Ey şanlı avcı, dâmını bî-hûde kurmadın!
Attın… Fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın!
Dursaydı bir dakikacağız devr-i bî-sükûn
Yahut o durmasaydı, o iklîl-i ser-nigûn
Kanlarla bir cinâyete pek benzeyen bu iş
Bir hayr olurdu, misli asırlarca geçmemiş
Lâkin tesadüf… Ah o kavîler münâdimi,
Âcizlerin, zavallıların hasm-ı dâimi,
Birden yetişti mahva bu tedbîr-i hâriki;
Söndürdü bir nefeste bu ümmîd-i bâriki.
Nakşetti bir tehekküm için baht-ı bî-şuûr
Târih-i zulme bir yeni dibâce-i gurûr
Kurtuldu; hakkıdır, alacak, şimdi intikam;
Lâkin unutmasın şunu târih-i sifle-kâm:
Bir kavmi çiğnemekle bugün eğlenen denî
Bir lâhza-i teahhura medyûn bu keyfini!”

Daha sonraları Tevfik Fikret, pişmanlığını İttihat ve Terakki düşmanlığı ile gösteriyor ve bu duygularını o çok meşhur olan “Hân-ı Yağma” isimli şiiri ile anlatmaya çalışıyordu:
 
Bu sofracık, efendiler – ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor – şu milletin hayatıdır
Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
 
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
 
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir
Şu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir…
 
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı zi-safa sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
 
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay…
 
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
 
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var
Bu sofra iltifatınızdan işte ab ü tab umar
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
 
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı can-feza sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
 
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…
 
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
 
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
 
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
 
*****
 
Gelelim şimdi de asıl sorunuz olan Millî Şarimiz'in durumuna…
 
II. Abdülhamid Han’a karşı çok ağır laflar edenlerden birisi de, hiç kuşkusuz, İstiklâl Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy'dur. Safahat’ında, ağza-kaleme alınamayacak hakaretler vardır… Bırakınız Halîfe-i Müslimîn’e, sıradan bir Müslümana bile edilemeyecek sözler, ithamlar mevcuttur. Hal böyle olunca, atalarımızın dediği gibi “Mızrak çuvala sığmıyor”… Örtülüp kapatılması, te’vil edilmesi de mümkün olmuyor maalesef! İşte birkaç örnek:
 
*Ah efendim o herif yok mu kızıl kâfirdi! (s. 422)
 
* İstibdat isimli şiirinde:
“Düşürdün milletin en kahraman evladını ye’se
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun ruh-i İblis’e”
 
"Ortalık şöyle fena böyle müzebzep işler
Ah o Yıldız’daki baykuş ölüvermezse eğer" (s. 402)
 
"Çoktan beridir vardı benim bir derdim
Gideyim zalimi ikaz edeyim isterdim
Kafes ardında hanımlar gibi saklıydı Hamid
Âl-i Osman’dan bu korkaklık edilmezdi ümid" (s. 415)
 
Üzülerek ifade edelim ki; Safahat incelenirse bunlara ilaveten; “korkak, baykuş, merkep, hayvan, zâlim, mel’ûn” gibi ağır hakaretlerle karşılaşmak mümkündür.
 
Görüldüğü üzere, Mehmet Akif bey başta olmak üzere, ne bu sözlerin sahipleri Nâz ve Niyâz makamında birer velidir, ne de söyledikleri o kategoriye girer. Olsa olsa gençliğin, delişmenliğin, tecrübesizliğin, âdap ve erkândan yoksunluğun bir tezahürü… Ve de o karanlık-puslu dönemin, iç ve dış tuzakların gafilce ağına düşmek, oyununa gelmek olarak değerlendirebiliriz.
 
Allah’a isyanı çağrıştıran sözleri de malumunuz… Nitekim bunlardan birinde şöyle diyor:
 
Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede ma’nâ?
Zâlimleri adlin, hani, öldürmedi hâlâ!
 
***
 
Ayrıca Muhammed Abduh hayranlığı gene bilinen bir gerçek…
 
Tabii ki hataları olcak; peygamberlerin (aleyhimüsselâm) dışında masum olan insan yoktur elbette... Bizim, onun hatalarını işaret etmemiz, kötüleme-karalama değildir tabii ki. İyi yönlerine de bakar, o noktada örnek alabiliriz... Önemli olan; doğruyu eğriden-yanlıştan ayıklayabilmek, iyi ile kötüyü birbirine karıştırmamak olmalı değil mi?

Lakin şu da bir gerçek ki; Mehmet Akif, Abduh gibi Mason birilerini övüyor… Gerçi övmesinin sebebi, Abduh’un reformist bir din adamı olmasıdır. O bakımdan farz edelim; hadi Abduh’un Mason olduğunu anlamadı, fark edemedi… Peki dinde reform istemesine, maruz kalınan sıkıntılar karşısında Allah Teala’ya isyan etmesine ne demeli?! İslâm’da reform olmayacağını / olamayacağını sıradan bir Müslüman dahi bilir / bilebilir. Çünkü reform, aslını kaybetmiş, bozulmuş olan bir şey hakkında düşünülür, mümkündür. Dolayısiyle bu durumda aslını muhafaza etmiş, sırat-ı müstakim olarak kıyamete kadar devam edecek olan İslâm dininde yapılmak istenen reform değil, deform olmaz mı?
 
Mehmet Akif iyi bir veteriner-âlim-şair-edib olabilir; öyledir de… Ama görülen o ki; imanî şuur noktasında hayli sıkıntıları olan, o günün ağır sayılabilecek şartlarında heyecanına-coşkusuna, endişe ve zaaflarına yenik düşen bir fert olarak karşımıza çıkıyor… Gerçekten şuurlu bir mü’min olsaydı, Abduh gibi bir kişinin Masonluğunu göremez, idrak edemez miydi? Diyelim ki hadi onu anlayşamadı, peki “dinde reform”un ne demek olduğunun da mı şuurunda değildi?

Hasılı; pek çok insan gibi onun da takdire medar olacak yönleri olduğu kadar, tenkide muhatap olabilecek tarafları da mevcut elbette… Rabbim taksiratını affetsin. Rahmetiyle muamele buyursun.
 
***
 
Evet, Mehmet Akif’in II. Abdülhamid Hân’ı baykuş’a benzettiği, ağır hakaretlerde bulunduğu… Yaşanan sıkıntılar karşısında isyan ettiği… Masonlara muhabbeti ve onların dinde reform tuzaklarına kandığı-aldandığı doğrudur. Bunları inkâr etmek kimsenin harcı olamaz.

Fakat şunu söyleyebiliriz; o devirde, âdeta koyun iziyle keçi izinin birbirine karıştığı o meş’um dönemde, herkesin ya da çoğunluğun düştüğü hataya Mehmet Akif bey de düşmüştür… Bununla birlikte Safahat’ın son bölümlerinden aşağıya aktaracağımız beyitler, onun da pişmanlar sınıfına girdiğini veya en azından ima yollu da olsa bu hislerini anlatmaya çalıştığını göstermektedir:
 
Giden semerciyi, derler, bulur muyuz şimdi?
Ya böyle kalfa değil, basbayağı muallimdi.
 
Nasıl da kadrini vaktiyle bilemedik, tuhaf iş;
Semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş!
 
Ayrıca Mehmet Akif bey’in Mısır’dayken, saygı duyduğu yakın dostlarından Yozgatlı Mehmet Efendi’ye söylediği şu sözler, hastalandığı yıllarda II. Abdülhamid Han hakkındaki görüşünü değiştirmiş olduğuna bir delil olarak kabul edilebilir: “Ölmez de iyileşebilirsem, hatıralarını yazmak istiyorum. Hatıralarımda Sultan II. Abdülhamid’e karşı i’tizâr (özür dileme) ve itiraflarım olacak.” [Nakleden: Şemsettin Şeker]
Halis Ece.com
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: osmanlı - 22 Haziran 2012, 15:07:27
Hakikatyolcusu adlı arkadaş imzamı 3 defa oku bi zahmet.Sindire sindire..Abdulhamid han öyle basit bir insan değildir. Bu ümmet ve makif gibi zavallılar için son TRENDİ. Kaçtı malesef....

Ayrıca Hep küçüklükten beri anlayamadığım mevzu şu idi (senin gibi düşündüğüm için) okulda derslikte atatürkle makif hep yanyana idi ??? Ayrıca makif onun adamı olup şiir yazıp, meal yazmadımı???? O ve o acayip değil mi? (sistemin rejimin idolleri)

Artık her sakallıya hacı baba değilde papaz olabilirmi diye soruyorum? Makif beni şüpheci etti.

Ayrıca küpün içinde ne varsa dışarı o sızar. Adamın kalbi iğdiş olduğu için lafları da sapık.. Bunu kıvırtıp şöyle böyle deyip masumlaştırmayın. Adam devrimci(eski tabirle ihtilalci), reformcu, protestanlar gibi protestocu. Zaten devrimcinin adamı,inkilepçi. Ayrıca iyi bir içici...

Ağacın meyvesine bak. Asım nesli demiş durmuş. Kendi nesli nolmuş??? Tetkik et bi zahmet. TKP,komünist partinin başkanlarından biri kim di??? Oğlu diyor ki sefehati bırkacağına para bıraksaydı diyor...

Daha ne ne anlatayım.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: Osmanlı1299 - 13 Kasım 2012, 01:53:28

Diğer nokta ise şudur: Ben de Abdülhamid taraftarı bir insan olsam da şunu unutmamak gerekir ki Abdülhamid tarihte kalmış ama M. Akif ise
eserleriyle hala aramızdadır. Ve gerek Safahat'ı gerek de diğer eserleri ve yaşamını göze aldığımızda M. Akif önemli bir insandır. Safahattaki işlediği
bir sürü konuyla İslam'a hizmeti devam etmektedir, her Müslüman'ın okuması gerekir. Gelelim isyankar şiirlerine... O devirde Müslümanlar hunharca katledilişini, mazlumların halini gören bir insanın feryat figanıdır o şiirler. Dersiniz böyle olmalı mılar? Olmamaları gerekirdi belki ama
yazılmışlar bir kere. Sanki bizler çoğu zaman basit aksilikler/ kötülükler karşısında isyan etmiyoruz da o devre şahitlik etmiş bir insanın
bu haline şaşırıyoruz. İmanını sorguluyoruz ki bu bize düşmez.

Abdülhamid'le meselesine gelince, hürriyete gönül vermiş, Allah'tan başkasının önünde eğilmem diyen bir adamın
istibdad karşısındaki duruşudur. Ha, o zamanlar istibdad gerekliydi diyebilirsiniz ama bunu başka zaman değerlendiririz.
Her insan gibi yanlışları olmuştur ama bunlar art niyet üzerine değildirler. Pişman mıdır yaptıklarından, söylediklerinden, tövbe etmiş midir
Allah bilir, biz yanında değildik. Hata yaptığını anladıysa tövbe etmiştir elbette. Kur'an ı ezbere bilen, ayetlerden ilham alıp şiir yazan,
Kur'an meali hazırlamış(maalesef arkadaşı yanlış anlamadan dolayı yakmıştır), hayatını İslam'ın doğru anlaşılmasına adamış, yazdığı
şiirleri sanat için değil, topluma faydası olsun diye yazdığını söyleyen M. Akif kardeşinizin yapmış olabileceği bazı hataları da bırakın mazur görün.
Varsa görülecek başka hesabı, hesap gününün sahibi Allah'tır ve hesap soracaktır, bize düşmez.

Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm odun gibi olsun; hakikat olsun tek!
...
Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete ram ol...
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol

Mehmed Akif Ersoy

Esselamualeykum verahmetullah kardeşlerim,

Bu konu vesilesiyle forumdan haberim oldu ve öncelikle bu yoruma cevap yazmak için üye oldum.

Birincisi:

II.Abdülhamid Han taraftarlığı, hakkında hiçbirşey bilmemekle olmaz, öyle bir girişten sonra yazdıklarınızla kendinizi yalanlamışsınız.

İkincisi:

II. Abdülhamid Han (ra) tarihte kalmış Akif yaşıyor demişsiniz.

Acaba?

II.Abdülhamid Han (ra) İslam coğrafyalarında tanınıp anılırken Akif'in ismini Türkiye'deki milliyetçilerin dışında kimse bilmemektedir. Bir şairle bir cihan hükümdarını eser yönünden karşılaştırmaya kalkmak ise "ben cahilim" demenin en bariz örneğidir. II. Abdülhamid Han (ra) Akif kadar şairlik yapmasa da icra ettiği mesleğe yönelik eserleri halen dimdik ayaktadır. Akif her ne kadar lanetlenmiş şairlerin yaptığı tarzda bir şairlik yapmamışsa da bilerek veya bilmeyerek hain statüsündeki İttihatçıların ekmeğine yağ sürmüştür.

Kısır nakillerde iddia edildiği gibi pişman olup tevbe etmişse ne mutlu kendisine. Bunun dışında itikad olarak Mason Abduh ve Efgani'nin görüşlerindeyse kendisine yazık etmiştir. Allah bizi benzer yahudi fitnelerinden korusun.

Son olarak hangi ihanet senaryolarıyla nasıl kurulduğu az çok tarih yüzüne çıkmaya başlayan ve diğer devletlerin boyunduruğu altında hayatını sürdüren Cumhuriyet tarihindeki bütün liderler bir araya gelse II. Abdülhamid Han'ın (ra) bir tırnağının necaseti etmezler, nerede kaldı bir şairle karşılaştırılması...

Allah'a emanet olunuz.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: mazhar - 13 Kasım 2012, 09:01:17
    Yavaş gerçekler ortaya çıkacak. Kimin bu ülkede ne maksatla,kimleri desteklediği ortaya koyulmalı yeni nesil bunları bilmiyor...
Safahat'ın faydalı yerleri varsa alırım okurum, benim için önemli olan'kur'an-ı kerim. Okudukları kitapları,eserleri kur'an'ın önüne koyanlar çok büyük hata ediyorlar.Kitapları,Safahatları,risaleleri onların olsun,bize Kur'an-ı Kerim yeter.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: ihvan - 13 Kasım 2012, 16:06:34
pişman olmuşsa ne ala...yanlışı olmuş olabilir,(yanlışları olmuştur) önemli olan pişmanlığıdır.
Başlık: Ynt: Mehmet Akif'in 2. Abdülhamit aleyhtarligi
Gönderen: osmanlı - 13 Kasım 2012, 19:45:07
İhvan abi Ekmelettin İhsanoğlu'nun dedesi İhsan Paşa böyle demiyor. Makifin arkadaşı, emanetçisi  ve sırdaşıdır kendisi.