Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => İSLAM-GENEL => Konuyu başlatan: Tuğra - 27 Ekim 2008, 00:49:07

Başlık: Câmi ve cemaatin önemi
Gönderen: Tuğra - 27 Ekim 2008, 00:49:07

Her sene, Ekim ayının ilk haftası “Camiler Haftası” olarak anılmaktadır. Bu vesile ile, camilerin ve cemaatin önemi çeşitli platformlarda dile getirilmektedir. Biz de yazımızı buna ayırdık.

Caminin diğer bir ismi de Mesciddir. Mescidlerin en kıymetlisi, Mekke’deki “Mescid-i Harâm”dır. Sonra, Medîne'deki “Mescid-i Nebi”, sonra Kudüs'teki “Mescid-i Aksâ”, sonra “Kuba Mescidi” dir. Hadis-i kudside şöyle bildirildi: “Allahü teâlâ buyurdu ki, oturulacak yerlerin en iyisi camiler, en kötüsü de sokaklardır."

Camide cemaatle namaz kılmak, evde cemaatle namaz kılmaktan 27 derece daha fazla sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Mescid-i Aksada kılınan bir namaz, diğer camilerde kılınan bin namaza, Medine mescidinde kılınan namaz ise onbin namaza, Mescid-i haramda (Kâbe’de) kılınan bir namaz da yüzbin namaza bedeldir.”

Düşman karşısında cihad ederken namaz kılmak ise, hepsinden daha fazla sevapdır. Her çeşit zorluğa rağmen namazı terk etmeyenlerin ecri çok büyük olur. Dini yaymakta olanların kıldıkları namaz da, savaşta düşman karşısında kılınan namaz gibi çok sevaptır.

Allahü teâlânın en sevdiği yerler camilerdir. Hadis-i şerifte, “Camiler Allah’ın evidir.” buyuruldu. Allah’ın evinden maksat, Allahü teâlâya ibadet edilen yer demektir. Mesela Kâbe’ye Beytullah, yani Allah’ın evi denir.

Camiye ibadet için giden Mümin, Allahü teâlânın misafiri durumundadır. Ev sahibi, evine gelen misafirlerine ikramda bulunduğu gibi camiye giden müminlere de yüce Allah ikramlarda bulunacaktır. Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: “Evinde güzelce abdest alıp camiye giden kimse Allah’ın ziyaretçisidir. Ziyaret edene Allah ikramda bulunacaktır.”

Camiye gidenlere büyük mükafatlar verileceği hadis-i şeriflerde bildirilmiştir:

“Camiler Allah’ın evidir. Camiye devam edenin, huzura kavuşmasına ve Sırattan geçip Cennete girmesine Allahü teâlâ kefildir.”

“Şeytan, insanın kurdudur. Sürüden ayrılan koyunu kurt kaptığı gibi, şeytan da cemaatten ayrılanı kapar. Sakın cemaatten ayrılmayın! Cami ve cemaatte bulunun.”

“Camiye giren, o andan itibaren namazda sayılır. Başkasına sıkıntı vermediği ve abdesti bozulmadığı müddetçe melekler ona, "Allah’ım, buna rahmet et ve bunun tevbesini kabul et!" diye dua ederler.”

“Topluluk, birlik beraberlik rahmet, ayrılık ise azaptır.”

“Şehirde, köyde, bir yerde, üç kişi beraberken namazı cemaatle kılmazlarsa, onlara şeytan hakim olur. O halde cemaat olun!”

Cemaatle namaz kılmak erkeklere Sünnet-i hüdadır. Yani dinimizin şiarı, alameti olan sünnettir. Vacib olduğunu bildiren alimler de vardır. Özürsüz terk etmek asla caiz değildir. Bilhassa yatsı ve sabah namazını cemaatle kılmak çok önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş sayılır.”

“Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemaate gelir”

Camiler; makam, mevki, rütbe, zengin, fakir, köylü, şehirli, amir, memur, yaşlı, genç, siyah-beyaz, yerli, yabancı… Herkesi eşit şartlarda bünyesinde toplayan mekânlardır. Bir ülkenin, Müslüman ülkesi oluşunun mührüdür, tapu senetleridir. Bir beldede cami görüyorsak, buranın müslüman diyarı olduğuna hükmederiz.

Camiler; aynı safta omuz omuza, diz dize namaz kılınan yerlerdir. Müslüman kardeşlerimiz ile dertleştiğimiz, üzüntülerimizi giderdiğimiz; maddi manevi sıkıntılarımızı paylaştığımız; birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik duygularımızı, hoşgörü anlayışımızı güçlendirdiğimiz ve pekiştirdiğimiz yerlerdir. Birbirimize merhamet etmeyi, acıları paylaşmayı, kimsesiz, yoksul, dul ve yetimlere yardım etme duygularını kazandığımız mekanlardır
 
Mehmet Oruç
Başlık: Ynt: Câmi ve cemaatin önemi
Gönderen: kutup yıldızı - 27 Ekim 2008, 01:20:05
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Mescid-i Aksada kılınan bir namaz, diğer camilerde kılınan bin namaza, Medine mescidinde kılınan namaz ise onbin namaza, Mescid-i haramda (Kâbe’de) kılınan bir namaz da yüzbin namaza bedeldir.”

bu yazıyı okuyunca aklıma daha önce okuduğum şu yazı geldi hemen:


Enes b. Mâlik henüz on yaşlarında bir çocuk idi. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Medine'ye gelişlerinde Medineli müslümanlar arasında meydana gelen heyecan ve coşkuyu Hz. Enes şöyle anlatmaktadır:

" Resul-i Ekrem kendisini karşılayanlarla birlikte şehre girdi. O sırada şehrin bütün halkı Resul-i Ekrem'i karşılamak üzere evlerinden ve dükkânlarından dışarı çıkmışlardı. Kadınlar da evlerinin damlarına çıkarak Hz. Peygamber'in gelişini seyrediyorlardı. Resul-i Ekrem ile birlikte gelen Hz. Ebû Bekir'i de görüyorlar ve fakat ikisinden hangisinin Resulullah olduğunu etraflarına soruyorlardı. Ben hayatımda o güne benzeyen bir gün görmemiştim.! "

Hz. Peygamber, Medine'ye geldikten sonra bütün ensâr kendisine hizmet etmek hususunda yarışıyorlardı. Hz. Enes b. Mâlik'in annesinin, hizmet yarışında yapabilecek veya verebilecek hiçbir şeyi yoktu. Bundan dolayı hemen Enes b. Mâlik'i çağırıp elinden tutarak Resul-i Ekrem'in huzuruna çıktı: 'Ya Resulullah, ben fakir bir kimseyim. Sizlere yardım edecek bir şeyimiz yok. Bu oğlumdur, yardım etmek ve hizmetinizde bulunmak üzere sizlere bırakıyorum. Onu kabul ediniz' dedi. Resûl-i Ekrem, bu içten gelen arzuyu kırmadı. Enes b. Mâlik'i yanına aldı. Bütün zamanlarında onu yanında bulundurdu.


şimdi haliyle, yukarıda adı geçen kıymetli mescidlerde namaz kılmaya çok uzak olduğum için kıskançlık değil de hani nasıl desem, ben bir müslüman o mescide yakın biri müslüman, ben bir sevap işlerken bir, o mescidde namaz kılan bir müslüman diyelim ki bin sevap kazanınca, ben bu kardeşime nasıl yetişeceğim acaba diye insan kendine soruyor :-) ne yapmalıyız acaba.
Başlık: Ynt: Câmi ve cemaatin önemi
Gönderen: Tuğra - 27 Ekim 2008, 01:48:36
Alıntı
ki bin sevap kazanınca, ben bu kardeşime nasıl yetişeceğim acaba


http://www.sadakat.net/forum/kurani-kerim-ve-sunneti-seniyye/resulullah-sav-efendimizin-ebu-hureyreacuteye-ra-nasihati-t14251.0.html;msg129759#msg129759
Başlık: Ynt: Câmi ve cemaatin önemi
Gönderen: kutup yıldızı - 27 Ekim 2008, 01:59:33
çok güzel bir cevap oldu, teşekkürler.
Başlık: Cami âdâbı
Gönderen: Tuğra - 27 Ekim 2008, 12:09:37
Rica ederim,
---------------------------------------------------------
 
Dün camilerin müstesna bir yer olduklarından, “Cenab-ı Hakkın evi” olduklarından bahsetmiştik. Bu kadar önemli ve kudsi bir yere girilmesinin ve ibadet edilmesinin de kendine mahsus âdâbı, kuralları olması da kaçınılmazdır. Bu adaplara saygılı, hürmetli olmak aynı zamanda mescidin sahibine hürmet manasına geleceği de pek tabiidir. Bunun için her müslümanın bunları bilmesi ve bunlara uyması şarttır.

Bunun için câmilere girerken, yer yüzünün en mukaddes mekanlarına, Cenab-ı Hakkın evine girildiği unutulmamaladır. Sıradan bir mekana girer gibi girme gafletine düşülmemelidir. Cami âdâbının bazıları şunlardır:

1- Camilere, besmele çekilerek sağ ayakla girilmelidir. i'tikâfa niyet edilmelidir. İ'tikâf, ibâdet niyetiyle câmide bir müddet bulunmaktır. Mescide girince, iki rek'at nâfile namaz kılmak sünnettir. Buna “Tehıyyet-ül-mescid” namazı denir. Mescide girince, farz veya başka namaz kılınınca, tehıyyet-ül-mescid namazı da kılınmış olur.

2- Camiye, iş elbisesi ile ve büyüklerin yanına çıkılamıyacak elbise ile ve fena kokulu elbise ve çorap ile gelmemelidir. Soğan, sarmısak yiyen de, kokusu gitmeden câmiye gelmemelidir.

3- Bulaşıcı hastalığı olan; nezle, grip gibi rahatsızlığından dolayı akıntısı olan câmiye gelmemelidir! Camide başkalarını tiksindirecek davranışlardan kaçınılmalıdır.

4- Câmide bir şey yiyip içmemeli, uyumamalıdır; alış-veriş yapmamalıdır. Cemâ'ate yetişebilmek için koşa koşa gitmemelidir.

5- Câmide dünya kelâmı konuşmamalıdır. Ateş, odunu yiyip bitirdiği gibi, câmide dünya kelâmı konuşmak da, insanın sevâblarını giderir. Mevlânâ Halid-i Bağdâdî hazretleri buyurdu ki: Şu altı yerde konuşanın, 30 yıllık ibâdet sevâbı yok olur; câmide, ezân okunurken, Kur'ân-ı kerîm okunurken, namaz arasında, kabristanda ve ilim meclisinde.

6- Caminin ne olduğunu, âdâbını bilmeyen, konuşmasıyla, koşup oynaması ile cemaatin huşuunu bozacak küçük çocuğu câmiye sokmak mekrûhtur. Câmiyi kirletecek yaşta ise harâmdır. Çocukları camiden uzak da tutmamalıdır; yedi yaşından itiraben camiye getirip alıştırmalıdır.

7- Kırda ve büyük câmide ayaklar ile secde arasından, küçük mescidde ve odada ise, ayaklar ile kıble duvarı arasından geçememelidir; bu günâhtır.(Eni, boyu 20 metreden az olan mescide, küçük mescid denir.)

8- Sünnet ile farz arasında konuşmamalı, dua, sure veya üç İhlâs okumamalıdır. Bu okumalar bid’attir. Câmide her namazdan sonra birbiri ile müsâfeha etmek de bid'attır. (Bayram günleri, câmilerde müsâfeha ederek bayramlaşmak ve namazlardan sonra, âdet etmeden, ara sıra müsâfeha etmek câizdir)

9- Camide safları sık durmak gerekir. Safların sık olması, rahmetin gelmesine sebep olur. Saflar sıklaştırılıp omuzlar birbirine sıkıca değmelidir! Eshab-ı kiram safta çok sık durduğundan elbiselerinin omuzları eskirdi. Hadis-i şerifte, “Hak teâlâ safı sıklaştırana rahmet eder, safta boşluk bırakana gazap eder.” buyuruldu.

10- Ön saflara geçmek için başkalarına eziyet vermemelidir. Bunun için camiye namaz vaktinden önce gidip ön saflarda yerini almalıdır. Camide oturup namazı beklemek sevaptır. Ön safta yer varken, arka safta durmamalıdır. Cemaat oluşturulurken, cemaat bir kişi ise, imamın sağ yanında hizasında durur. İki ve daha çok kişi, imamın arkasında durur. Birincisi, imamın tam arkasına, ikincisi birincinin sağına, üçüncüsü birincinin soluna, dördüncüsü ikincinin sağına, beşincisi üçüncünün soluna... olarak dururlar. Diğer saflar da böyle teşekkül eder.

11- Camide, edebi muhafaza etmeli, evde kahvehanede oturur gibi oturmamalıdır. Baş açık, yalın ayak, kısa kollu gömlek ile girmemeli; bu şekilde namaz kılmak mekruhtur. Mazereti olmayan diz üstü oturmalıdır. Kur’an-ı kerim okunurken, tesbih çekerken, zikrederken de mümkün mertebe diz üstü oturmaya, edebi muhafazaya gayret etmelidir. Cenab-ı Hakkın evinde olduğumuzu unutmamalıyız!
 
Mehmet Oruç