Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => İSLAM-GENEL => Konuyu başlatan: İsra - 30 Eylül 2009, 12:49:06

Başlık: Alay etmenin neresi komik?
Gönderen: İsra - 30 Eylül 2009, 12:49:06
Alaycılık, insanlarla alay etmek, dünyada mevcut olan tüm sosyal sistemlerde, dinlerde, ahlak kurallarında, tavsiye edilmemiş, aksine kötü kabul edilen bir davranıştır. Alaycılık, insanlar arasında gizli bir dil gibi yayılmıştır.

Alaycılık sadece sözle değil, bakışlarla, mimiklerle, imalı gülüşlerle, dolaylı yollardan laf dokundurmalarla da yapılır. İnsanların kusurlarını ortaya koyup onları küçük düşürücü davranışlarda bulunmak, kişiyi istemediği ve kötü lakaplar takmak, en sık rastlanan alaycılık davranışıdır.

 
Alaycılığı benimsemiş, alay etmeyi huy haline getirmiş insanlar; bu alaycı tavırlarıyla kendilerini yücelttiklerini düşünürler ve buna inanırlar.

 
Alaycılık, bir tür cehalet sisteminin içinde var olmayı sürdürmektedir. Bu cahiliye toplumunun insanları, insanlarla alay etmekten sakınmaz ve bunda bir sakınca görmezler. Çünkü bunu bir neşelenme, keyiflenme şekli olarak düşünürler. Bu davranışları, bencilce anlayışlarından kaynaklanır. Çünkü bu neşe ve keyiflerine, alay ettikleri kişiler katılmamakta ve bu alaylardan sonra üzülmekte, psikolojik sıkıntılar çekmektedirler.

Bugün alaycılık hemen her kesime yayılmıştır. Sosyal statü gözetmeksizin, eğlence ve keyif adı altında yapılan alaycılık, kesinlikle ahlaki bir davranış değildir. TV´lerde çeşitli programlarda kendilerini ‘komedyen’ diye adlandıran (bazıları ‘stand up´cı diyor) kişiler, sadece insanlarla alay ederek alkış alıyorlar. Hatta öyle ki, artık insanlar sırf birileriyle alay edilmesini seyretmek için TV karşısına geçiyorlar ve hatta kendileriyle alay edilsin diye bu programlara katılıyorlar. Mizah ile alaycılığı karıştıranlar, insanlarla alay etmeye devam etmektedirler.

 
Alaycılık, tüm dinlerde ve İslam dininde kesinlikle yasaklanmıştır. Hümeze Suresinin 1. Ayetinde şöyle denir: "Yazıklar olsun arkadan çekiştirenlerin, kaş göz işareti yapıp alay edenlerin tümüne!" Bu ayette kesin olarak bu tür davranışlardan sakınmak gerektiği anlaşılmaktadır.

 
Kimseyle alay etmemek ve kusur arama çabasında olmamak, gelişmiş ve ahlaklı insanların davranışlarıdır. Acizlik, insanlara mahsustur ve her insanın başında olabilir. Bunun bilinciyle hareket etmek lazımdır ve zaaflarla alay etmek yerine kişiye yardım etmek gerekir.

 
Kuran-ı Kerim´de şöyle denir: "Ey inananlar, bir topluluk diğer bir topluluk ile alay etmesin, belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınlarla alay etmesinler, belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi ayıplamayın ve birbirinizi, küçük düşürücü kelimelerle çağırmayın. İnançtan sonra yoldan çıkmak (fasıklık) ne kötü bir isimdir. Kim tövbe etmezse onlar zalimlerdir." (Hucurat Suresi, 11)

 
Alaycı insan şunu unutmamalıdır; bir gün kendisi de alay konusu olabilir ve bundan dolayı rahatsızlık duyarak alay ettiği kişilerin ne hissettiğini anlar.


Alaycılığın nedenleri?

 
Alaycılık, insanın içindeki kibirden doğar. Bu kibir kişinin kendisini en yüksek noktada görmeye iter. Kibirli insan, başkalarını takdir etmez, onlarla alay eder. Diğer insanların beğeni ve takdirini kazanan insanların eksiklerini arar ve bulduğu zaman onları küçük düşürmek için alay eder. Kıyafet, saç şekli, konuşma, şive, kıyafetler, yürüyüş, doğuştan ya da sonradan olmuş özürler, meslekler, ev, muhit vs. alay konusudur.

 
Kibirli insan, alay etme yoluyla kendini yüceltmeye, karşısındakini alçaltmaya çalışır. Çünkü durum gerçekte tersi olabilir.

 
Alay etmek çok kolaydır. Çünkü her insanın başına gelen durumlar vardır. Bu durumlarda yardım, hoşgörü ve anlayış yerine alaycılık yapıldığında, diğer insanlar buna sessiz kalabilmektedir. Bu da alaycılığı yaygınlaştıran bir etki yapmaktadır. Bu yanlış tutum ve davranış hakkında "Yapmakta oldukları çirkin işlerden birbirlerini sakındırmıyorlardı. Yapmakta oldukları şey ne kötü idi!" (Maide Suresi, 79) ayetiyle Kuran-ı Kerim´de açık bir uyarı yapılmıştır.

 
İnsanların farklı özelliklere sahip olmaları, ırkları, cinsiyetleri, renkleri birer üstünlük göstergesi değildir. Bu Kuran-ı Kerim´de de belirtilmiştir: "Ey iman edenler, zannın birçoğundan çekinin, çünkü zannın bazısı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin! Sizden biriniz kardeşinin ölü halindeki etini yemek ister mi hiç? Demek tiksindiniz! O halde Allah´tan korkun, çünkü Allah, tövbeyi çok kabul edendir. Çok bağışlayıcıdır." (Hucurat Suresi, 12)

 
Alaycı davranışlar ve bu davranışlarda ısrarcılık, kişisel ve toplumsal cehaletin, eğitim sisteminin dini değerlerden uzaklığının bir getirisidir. Alaycılık, toplumda yayılan bir hastalık gibidir. Bu hastalıktan kurtulma ve alaycılıktan uzak bir kişilik geliştirmek gerekir.

 
Kuran-ı Kerim´de Hz. Musa (aleyhisselam) kavmine şöyle seslendiği belirtilmiştir: "Bir vakit de Musa, kavmine demişti ki: ‘Allah size bir sığır boğazlamanızı emrediyor.’ Onlar da: ‘Ay! Bizimle eğlenip alay mı ediyorsun?’ dediler. O da: ‘O gibi cahillerden olmaktan Allah´a sığınırım.’ dedi." (Bakara Suresi, 67)

 
Alaycılık öyle bir illettir ki, bu illetin şerrinden mutlak kaçmak lazımdır. Hz. Musa Allah´a (cc) sığınıyor ki bu illetin ne büyük olduğunun açık ifadesidir.

 
Alaycılığın yaygın olduğu yerler

 
Okulda alaycılık: Öğrencilerin birbirlerinin hata, zaaf, tik vs. hallerine karşı yaptıkları alaycılıktır. Bu alaycılık, her iki tarafta da kalıcı olumsuz etkilere sebep olur. Öğretmenlerin bu durumu akılcı yollarla gidermesi gerekir.

 
Öğretmene karşı alaycılık: Öğrencilerin kendi aralarında; öğretmenin kıyafeti, konuşma tarzı, hareketleri vs. hallerine karşı yaptıkları alaycılıktır. Bunların bir çoğundan öğretmenin haberi olmaz.

 
İş yerinde alaycılık: Aynı işyerinde çalışan ve özellikle rekabetin olduğu durumlarda görülür. Kusurlar, tavırlar vs. alay konusudur. Bu tür alaycılık işten ayrılmalara kadar giden sonuçlar doğurabilir.

 
Aile içinde alaycılık: Genellikle kardeşler arasında olur. Eşler de birbirlerinin eksik, kusur ve hatalarıyla alay edebilmektedirler. Bu, bir tarafın ya da her iki tarafın birbiriyle alay etmesi şeklinde olabilir. Bu durum genellikle iletişimi bozuk veya kopmuş ailelerde meydana gelmektedir.


Mahallede alaycılık: Aynı mahallede ikamet eden ve daha çok çocuklar ve gençler arasında görülen alaycılıktır. Yine kusurlar, hatalar, kıyafetler vs. alay konusudur.

 
Alaycılıkta Firavun Örneği

 
Kuran-ı Kerim´de insanların sakınmaları gerektiği ahlak ve kişilik bozukluklarının neler olduğu, inkârcılarla ilgili verilen örneklere bakıldığında kolayca anlaşılabilir. Firavun karakteri, bu örnekler içinde en sık örneklendirilendir. Çünkü Firavun, tarihin en kötü karakterli, kötü ahlaklı insanlarının başında gelir.

Firavun, hem kendi halkının hem de diğer halkların insanlarının zaaf ve eksiklikleriyle alay etmekten zevk alan bir insandır. Bu durum Kuran-ı Kerim´de anlatılmıştır: "Bu şekilde (Firavun) kavmini küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler, çünkü dinden çıkmış günahkâr bir kavim idiler." (Zühruf Suresi, 54) Firavun, alay gibi en zalimce yöntemlerle insanların fiziksel kusurlarıyla, sosyal durumlarıyla alay edip onları aşağılayarak, kendini en üstün varlık olarak göstermeye çalışmıştır.

 
Her ne şekilde olursa olsun, başkalarını rencide ederek eğlenmek, onu kötü ve istenmeyen adlarla çağırmak, ahlâkî davranışların dışında kalır. Alay edilen ve incinen insan, bunun acısını kolay kolay unutamaz. Ne olursa olsun, insan alay edilemeyecek kadar değerlidir. Alaycılık ise alay edenin değerini düşürür, alay edilenin değil.

 
Peygamberlerle de Alay Edilmiştir

 
"Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: ‘Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!" (Hud, 38)


"And olsun, senden önceki peygamberlerle de alay edildi; ama onları alaya alanları, o alay konusu ettikleri şey kuşatıverdi." (Enbiya, 41)


"Senden önceki peygamberlerle de alay edilmiş, bu yüzden onlarla alay edenleri alay ettikleri şey (azap) kuşatıvermişti." (En´am, 10)
 

Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi alaycılık, insanda doğuştan vardır, fakat bu özellik düzeltilmelidir.

Türk ve İslam dünyasının tarihe mal olmuş ve hala gönüllerde en üst makamlarda yer alan şahsiyetlerinden Şeyhülislam Yahya da kendi bilgi, tecrübe, inanç ve hayat felsefesi ışığında alaycılık üzerine şu dizeleri söylemiştir:

 
Halkı rencide eden âlemde,

Kendi rencide olur son demde.



Nükte

İstiklal şairimiz Mehmed A. Ersoy’un başından geçen bir olay şöyledir. Bir toplantıda, sonradan görme ve alaycı gençlerden biri aklınca şairi küçük düşürmek için alaycı bir sesle:

 
- Üstat siz baytardınız değil mi? diye sorar. Akif gayet sakin bir tavırla:

- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu? diye cevaplar

 

Niyazi F. Eres

Başlık: Ynt: Alay etmenin neresi komik?
Gönderen: fasulye - 30 Eylül 2009, 15:45:04
Espiri müptelasıyla doğan, galiz yaklaşımın ürünü..