Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => GÖNÜL SULTANLARIMIZ => Konuyu başlatan: Eıraf - 06 Mayıs 2007, 19:07:44

Başlık: Bu, tuğyan ve isyan eden bir kuldur.
Gönderen: Eıraf - 06 Mayıs 2007, 19:07:44
Ömer Dehlekiî (Rahimehullah) rivâyet etmiştir: Semr b. Havşeb dîn büyüklerindendi. Ahiret yolunun yolcusu, ârif, basîret ve derece sâhibi idi. Bir gün öğle namazını kılıp evine gidiyordu. İki kişiyi, münakaşa ederken, birbirlerine yakışmayan sözler söylerken gördü. Yanlarına gitti.

- Siz görünüşte mü'minsiniz, elbiseleriniz müslüman elbisesi, fakat sözleriniz size pek yakışmıyor, cahil sözlerine benziyor, dedi.

Şemr b. Havşeb diyor ki: İki kişiden biri,

- Siz bunun bid'at sahibi olduğunu, itikadının bozukluğu sebebiyle söylediği çirkin sözleri duydunuz mu? dedi.

- Hayır duymadım ne söylüyor? dedim. Bu şahıs:

- Resûlullah'dan sonra hilâfet Hazret-i Ali'nin hakkı idi. Hazreti Ebû Bekir, Ömer, Osman zor ile hilâfeti elinden aldılar, diyor dedi. O sapık fikirliye döndüm:

- Böyle söyleme! Resûlullah'dan sonra mü'minlerin en üstünü Hazreti Ebû Bekir, sonra sırasıyla Ömer, Osman, Ali (RadiyAllahu anhu)'dir, dedim. Sünni olana da:

- Bu sapık kimse ile münâkaşayı bırak. Allahu Teâlâ cezasını versin, dedim. Sünnî olan:

- İkimizin arasında bir hüküm vermeyince ben bunun yakasını bırakmam, dedi.

- SübhanAllah! Hazreti Muhammed (SallAllahu aleyhi vesellem) âhirete göç etti. Vahy de kesildi. Sizin aranızda ben nasıl hüküm edebilirim? dedim. Sünnî etrafına baktı. Bir hamâm külhanı [Hamâmın suyunu ısıtması için yakılan ateşin bulunuğu yer] gördü. Ateş yanmış, külhan tam sıcaklığını bulmuştu. Sünnî, Râfızî'ye:

- İnsâf et. Söylediğin sözlere pişman ol, rücû et. Yoksa gel, ikimiz bu ateşe girelim. Haklı olan Allahu Teâlâ'nın emriyle kurtulur, dedi. Râfızî:

- İnsâf etmem. Ben hak üzerineyim. Gel ateşe girelim, dedi.

Bu ikisine:

- Yapmayınız! Allahu Teâlâ bizi böyle şeylerden men'etmiştir, dedim ise de faide vermedi. İkisi de külhanın önüne gittiler. Sünnî:

- Yâ Rabbî! Hamd ve şükür, fadl ve minnet senin içindir. Seni ve meleklerini şahid tutuyorum. Resûlullah (SallAllahu aleyhi vesellem)'dan sonra bu ümmetin en üstünü yâr-ı gâr [mağara arkadaşı] ve mûnis-i Resûl olan Ebû Bekir'dir, dedi. Daha bir çok faziletlerini de saydı. Ondan sonra, Ömerü'l-Fâruk sonra Osman-ı Zinnûreyn, sonra Aliyyü'l-Mürtezâ (RadiyAllahu anhu)'dır. Benim itikâdım, böyledir. Eğer doğru yolda isem bu ateş ile İbrahim Halîlullah'ı (Aleyhis-selâm)  yakmadığın gibi beni de yakmazsın, dedi. Ateşin içine girdi. Sonra Râfızî:

- Yâ Rabbi! Bütün hamd ve şükürler senin içindir. Benim i'tikâdım Resûlullah'dan sonra bu ümmetin en yükseği Hazreti Ali idi. Ebû Bekir, Ömer, Osman zulm edip hilafeti aldılar. Ben bu üçünden bizarım. Yâ Rabbi! Eğer, benim sözüm doğru ise, bu ateşi üzerime soğuk eyle, dedi. Ateşin içine girdi. Külhancı kapıyı kapadı. Şemr b. Havşeb (Rahmetullahi Aleyh) diyor ki: İkisinin ateşe girmesinden sonra kendimi tutamıyordum. İkindi vakti oldu. Külhanın kapısı kendiliğinden açıldı. Merakla, ağlayarak kapıdan kimin çıkacağını bekliyordum. Baktım, Sünnî biraz terlemiş olduğu halde dışarı çıktı. Hemen Sünnîye sarıldım. İki gözünün arasını öptüm. Hakk Teâlâ sana ne yaptı? diye sordum.

- Beni bir bahçeye götürdüler. Bir döşek serilmişti. Burada yat, dediler. Şimdiye kadar yatıyordum. Biraz evvel uyandırdılar. ikindi oldu, cemâatle namaza yetiş, dediler. Ben de dışarı çıktım, dedi. Sünnînin elinden tuttum. Külhancıyı çağırdım. Kürek ile ateşi çektiler, ateşin arasında Râfızînin kömür gibi olmuş vücudu göründü. Ancak alnı yanmamıştı. Alnı üzerinde üç satır yazı yazılmıştı.

Birinci satırda: Bu, tuğyan ve isyan eden bir kuldur, yazılıydı.

İkinci satırda: Ebû Bekir, Ömer ve Osman'a hürmet etmedi yazılıydı.

Üçüncü satırda: Allahu Teâlâ'nın rahmetinden ümidsizdir, yazılmıştı.

O gün dörtbin Râfızî tevbe edip Ehl-i Sünnet i'tikadı ile şereflendiler. Üç gün boyunca etraftan insanlar gelip, yanmış Râfızîye baktılar. Allahu Teâlâ Hazretlerinin kahrını görüp, ibret aldılar. Uzak memleketlere mektûblar yazılarak Hazreti Ebû Bekir, Ömer, Osman (RadiyAllahu anhu) Hazretlerine zinhâr kimsenin dil uzatmaması sıkıca tenbih edildi. Ateşe girme hadîsesi akıl sahiblerine iyi bir ibret oldu.
Başlık: Bu, tuğyan ve isyan eden bir kuldur.
Gönderen: enfa - 06 Mayıs 2007, 21:40:17
çok teşekkürler Eşraf kardeş.
Hz.Allah bozuk itikadlılardan korusun.
Başlık: Bu, tuğyan ve isyan eden bir kuldur.
Gönderen: Vuslat Yolcusu - 06 Mayıs 2007, 23:36:34
Alıntı yapılan: "enfa"çok teşekkürler Eşraf kardeş.
Hz.Allah bozuk itikadlılardan korusun.
Başlık: Bu, tuğyan ve isyan eden bir kuldur.
Gönderen: Gül_Sultan - 07 Mayıs 2007, 00:39:40
Alıntı yapılan: "enfa"çok teşekkürler Eşraf kardeş.
Hz.Allah bozuk itikadlılardan korusun.

Amin.
Başlık: Bu, tuğyan ve isyan eden bir kuldur.
Gönderen: Ahi - 07 Mayıs 2007, 12:57:17
Alıntı yapılan: "enfa"çok teşekkürler Eşraf kardeş.
Hz.Allah bozuk itikadlılardan korusun.
Amin.
Başlık: Bu, tuğyan ve isyan eden bir kuldur.
Gönderen: Fatihan - 07 Mayıs 2007, 16:47:09
Alıntı Yap
çok teşekkürler Eşraf kardeş.
Hz.Allah bozuk itikadlılardan korusun.
_________________

amin.
Başlık: Bu, tuğyan ve isyan eden bir kuldur.
Gönderen: Fatihan - 07 Mayıs 2007, 16:49:11
Alıntı Yap
çok teşekkürler Eşraf kardeş.
Hz.Allah bozuk itikadlılardan korusun.
_________________

amin.