Çok bunaldığınızda hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde bu gerginliği üzerinizden atmak için mutlaka ufak tefek çabalarınız oluyordur.Peki böyle bir durumda siz neler yapıyorsunuz?Tavsiyelerinizi bekliyorum... :)
Arkadaşlar ben bir salayt izlemiştim ve bu slaytta çok bunaldığımızda kendi cenaze törenimizi düşünmemiz gerektiği söyleniyordu.Böyle düşündüğümüzde dünyadaki yerimizi bizi sevenler için önemimizi anlıyacağımız söyleniyordu.salaytı inceledim ve gerçekten çok anlamlı buldum
HARiKA BiR YAZI...iBRET ALIN... ARADA BİR ÇOK BUNALDIĞINIZDA OKUYUN..
Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı... Deniyordu ki; "arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"... Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım…
Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum...
Ama " kendi ölümümüzü ve cenazemizi " düşünmemiz tavsiye ediliyordu.. Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an... Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim...
Diyordu ki; " bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terk ettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız... Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın..O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün...
Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin...
Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın...
Bırakın canınız yansın, bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz...
Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi...Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini...
Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin...
Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım...Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine...Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini...
Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı...Görüyordum işte "babaaaa..." diye ağlayan biricik oğlumu...Eşim kucağında "ağlayan emanetimle" ayakta durmaya çalışıyordu per perişan...
Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu,o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla...Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını...
Kardeşlerim, akrabalarım "çok erken gitti, doyamadı oğluna.." diyordu acıyan ses tonlarıyla...
Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı... Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur.." diyordu...
Bunları seyredip onlara "hayır ölmedim, burdayım.." demek istedim hayal olduğunu unutup...
Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan kitabın...
Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide... Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar...Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim...Almam gereken dersi ve mesajı almıştım...
Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum...Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum...Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik...Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline...
Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı..
Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında..Onlarda bıraktığım izleri,
yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde... İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak...Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım...
Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin...
Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu...
Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti..Ağlayacaktı aklına geldikçe..Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları...Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu.."hayal - meyal hatırlıyorum be baba seni...Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle... Bak mezuniyet törenimde de babasızdım...Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine...Diyecek canı yanarak bir köşede...
Sevgili eşim... Benim muhteşem hatunum...
Nasıl dayanır bensizliğe?...O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana..Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı...Bir daha " Seni seviyorum " diyemeyecekti...Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı...Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne.. Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün...
Tek cümlesi takıldı o an içime;
" Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?..."
Babam-annem,
o bugüne kadar evlat olarak mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla
kahrolduğum güzel insanlar..Helaldi şüphesiz hakları...Bilerek hiç kırmamıştım onları...
Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım....Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak...Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir anlardan olsa gerek...
Diğerlerine geçmiyorum...
Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre "diğerlerine" artık sizler de dahilsiniz..Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza "ölmüş“ diye...
Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız...
Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi...Oysa ki yazarın amacı "Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini" göstermekti...
Benim de öyle...
Lafı çok uzattım farkındayım..Ama dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek kadar girintili çıkıntılı..Ben o gün kurduğum o hayalle,canımın tüm yanmasına rağmen
YENİDEN DOĞDUM...
Bilgisayar diliyle "format attım hayatıma"...Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim..Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti...
Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı...İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı...Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence..Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim...Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki...Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın...
LÜTFEN ARADA BİR,BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN,DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN..
.
Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah' tan başka bilen yok...İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin..Bilerek - bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin...Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın...
Ve en önemlisi;
VERDİĞİ-VERMEDİĞİ, ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN, TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A
Şu aralar çok sıkıntıdayım pskolojik olarak. Ama bu tür sosyal mesajlar açmıyor beni.
Bence bir mümin evradü ezkarında dikkat etse ve huşu ve ihlas sahibi olabilsem tam manada skıntı vs. onun için ilaç gibi gelir. Çünkü bilir ki bunların hepsi ilahi ikazdır ve seven sevileni ikaz eder.
Kesinlikle doğru maneviyat olarak bu çok önemli! &)
Alıntı yapılan: İSRA_MAİDE - 07 Şubat 2008, 14:03:56
Çok bunaldığınızda hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde bu gerginliği üzerinizden atmak için mutlaka ufak tefek çabalarınız oluyordur.Peki böyle bir durumda siz neler yapıyorsunuz?Tavsiyelerinizi bekliyorum... :)
İnşirah suresine devam edersen rahatlarsın.
'Elem neşrah leke...'
Hatta orada bir ayet manasında bir işi bitirince diğer işe atıl buyuruluyor. Yani boş durmakta sıkıcı olur ve bunaltır.
Selamlar kardeşim
Galiba burdan çıkaracağımız sonuçlardan en güzellerinden biride sıkıntılarımızı dua ile atmak
Alıntı yapılan: İSRA_MAİDE - 07 Şubat 2008, 19:43:58
Galiba burdan çıkaracağımız sonuçlardan en güzellerinden biride sıkıntılarımızı dua ile atmak
Bu soruyu umuma faydalı olmak için sorduğunuzu anladım. :)
Alıntı yapılan: Miftahulkuluub - 07 Şubat 2008, 14:11:56
Şu aralar çok sıkıntıdayım pskolojik olarak. Ama bu tür sosyal mesajlar açmıyor beni.
Bence bir mümin evradü ezkarında dikkat etse ve huşu ve ihlas sahibi olabilsem tam manada skıntı vs. onun için ilaç gibi gelir. Çünkü bilir ki bunların hepsi ilahi ikazdır ve seven sevileni ikaz eder.
Forumdaki bu kadar üyenin nazarına gelmiş olmayasınız? &) :cool :p :kisss :hihi :sas a30)) a34))
arkadaşlar tamam bu konuda ibadet ve teslimiyette çok önemli ama nedesem bilmiyorum insanız bazende çıkmaza giriyoruz birbirimizede dua edelim müslümanın müslümana ettiği dua red olunmazmış banada edin
Alıntı yapılan: tunike - 22 Şubat 2008, 16:48:48
arkadaşlar tamam bu konuda ibadet ve teslimiyette çok önemli ama nedesem bilmiyorum insanız bazende çıkmaza giriyoruz birbirimizede dua edelim müslümanın müslümana ettiği dua red olunmazmış banada edin
Istişare ile hareket tavsiye edilir.
yani?
İstişare ile yapılan işin sonu husran olmaz. Hele evli çiftlerin birbirilerinden habersiz hiç bir şey yapmamaları elzemdir. Birbirileri üzerinde hakları vardır. Allah CC rahmetini cemiyet üzerine olanlara yağdırır. Aksi takdirde sıkıntı yaşamak kaçınılmaz olur.
+Bİr defteriniz olsun kendiniz için üzüldüğünüz anlarda o günün tarihinide yazarak dökün içinizi [mutlu olduğunuz zamanda yapabilirsiniz],üzerinden zaman gectikten sonra o sıkıldığınız içinden çıkamadığınız olayları tebessümle okuyorsunuz : )
Peki ortada bir sebep yokken kendini mutsuz hissediyorsa ne yapmalı
yukarda saydıklarınız dışında
Kişi ilk önce sıkıntının menşeini araştırmalı bu sıkıntı dünyevi sebeplerden mi? yoksa mana ile alakalı sebeplerden mi? Ancak manevi sökükler maddi söküklere yol açar. Bu nedenledir ki ehli tasavvuf maddesinide manasına göre ayarlar. Bir kimse Maneviyatına dikkan etse ve maddesinide gözden geçirdiği halde hala sıkıntılar varsa umulur ki bu mertebe- i derecattır ve sabrı icabettirir.İMAMI RABBANİ HZ'nin buyurduğu gibi 'İnsan oğlu sıkıntıya düştüğü zaman ibadetlerine sarılmalıdır.' ACABA KAÇ TANEMİZ BİHAKKIN BUNA RİAYET EDİYORUZ Kİ?
Alıntı yapılan: isra - 23 Şubat 2008, 02:30:54
Peki ortada bir sebep yokken kendini mutsuz hissediyorsa ne yapmalı
yukarda saydıklarınız dışında
Kendisini kontrol etmeli... Mutsuzluk arzu ve isteklerin yerine gelmemesinden olacağına göre istekleri kısmak gerekir bence... Kadere kısmete rıza göstermek lazım.
Cevaplar için teşekkür ederim arkadaşlar
bende tavsiyeleriniz için çok teşekkür ediyorum
slm alk millet su sohbetde bizimde bir fikrimiz bulunsun aslinda ana konuyu yazan arkadas cok güzel izah etmis, Tabiki bu avam tabakasina cok güzel hitap eden bir yazidir yani islami yasntisi sadece dilde olan insanlar icin ameli konularda fazla is yapmayan insanlar icin bu yaziyi cok olumlu buldum ayrica ana yaziyi yazan arkadasi kutluyorum ama evradi ezkar islami yasntisini yapmiya calisan insan saten devamli bir sekilde kendini ayni o yazilan yazilardaki gibi görürür.
Dünya sevgisini kalbine koymaz disi halk ile ici hak ile oldugundan mümkün mertebe kendisini temizlemiye calisir. Saten tüm günahlarin basida dünya sevgisini kalbe yerlesdirmek degilmidir?
KALPLER ANCAK AllahI ZIKRETMEKLE TESKIN OLURLAR...
SAYGI VE SEVGILERIMLE
insan vucudunun gıdası yemekdir yemek yemekse eger vucudda rahatsızlıklar meydana gelir ruhun gıdasıda zikrullahdır eger teslimiyeti külli varsa biiznillah o kardeşimize hiç bişey olmaz ama yoksa ruh manen sıkıntılı oldugu gibi maddende sıkıntılar hasıl olur binaenaleyh zikrullaha devam kardeşler .......wesselam
bence bütün sıkıntıların sebebi maneeviyatsızlık, maneviyatsızlığın sebebide nefse uymak.birde dünya malına çok düşüyoruz bunun için çok sıkıntı yaşıyoruz.
Alıntı yapılan: demir - 14 Haziran 2008, 12:31:05
insan vucudunun gıdası yemekdir yemek yemekse eger vucudda rahatsızlıklar meydana gelir ruhun gıdasıda zikrullahdır eger teslimiyeti külli varsa biiznillah o kardeşimize hiç bişey olmaz ama yoksa ruh manen sıkıntılı oldugu gibi maddende sıkıntılar hasıl olur binaenaleyh zikrullaha devam kardeşler .......wesselam
&))
Zikir insan vücudu için zaruri.Yaptığımız halde Hâlâ sıkıntılarımız devam ediyorsa buna sabretmek lazım.
Bela, sıkıntı gelince hoşgeldin, safalar getirdin deyip başının üstüne koyup şükretmeli insan...
Tüm sıkıntıların Molla Kasım'dan geldiğini düşünmek lazım.
Molla Kasım da mı kim?
http://www.sadakat.net/forum/index.php?topic=13031.0
eywAllah fatihan :)
biraz yanlız kalır sonra abdest alıp kuran okurum içim ferahlar ozaman rahatlarım.....
evt arkadslarımın dedigi cok dogru ama
benim bu icimdeki sıkıntı hic gitmiyor cok bunalıyorum evde durmak hic istemyrm ne yapmam lazım kardeslerim hayatdan bıkmıs gibiyim aynen hic bir seyden mutluluk alamıyorum bencvblarınızı bek
..evet kardeşlerimizinde zaman zaman sıkıntıları vardır.olacak tabi dünya burası.ahiret alemimizde arkamıza bakıp pişman olacak gibi bir yazı geldi bana...sanmıyorum...o zaman okuduklarımız ne olacak.bir gün onlarında arkamızdan geleceğini hepimiz biliyoruz...o zaman acizane kardeşiniz olarak ...derimki verilen hizmetlere koşarsak,hiçte arkamıza bakmayız.....azra kardeşim galiba daha çok genç dışarı tehlikelerini hafife almasın,içeriden daha büyüktür.
''Allah, kuluna kâfi değil midir? Durmuşlar da seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Her kimi ki şaşırtırsa, artık ona hidayet edecek yoktur.''
(Zümer/36)
Ve sen yine denendiğinde,ve yine kalbin daraldığında,ve yine bütün kapılar yüzüne kapandığında
ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde,Uzun uzun düşün ve hatırla yaratanını!
Hz. Adem (a.s.) gibi 200 Sene boyunca Tevbe Mi Ettin?
Hz. İbrahim Gibi Ateşe Mi Atıldın?
Hz. Yusuf (as) Gibi Kuyuya Mı Atıldın?
Yunus Peygamber Gibi Denize Mi Atıldın?
Eyüp Peygamber Gibi Vücudunu Yaralar Mı Kapladı?
Bilal Gibi Kızgın Kumlara Yatırılıp, üzerine Taşlar mı Kondu?
Hz. Muhammed (sav) Gibi Taif'te Taşlandın Mı?
Dişin Mi Kırıldı, Yüzüne Tükürük Mü Atıldı?
Hicrete Mi Zorlandın, Sevdiklerinden Mi Ayrıldın?
Hâlâ Moralin Mi Bozuk? Ne Düşünüyorsun, Dünyalık işler Mi?
Üzüleceksen, Namazını Kazaya Bıraktığın için, Teheccüde Kalkamadığın için, Birinin Kalbini Kırdığın için üzül!
Dünyanın Dört Bir Yanında Zulüm Gören Din Kardeşlerin için üzül!
Üzülürsen, Kur'an-ı Yeterince Okuyup, Hayatına Tatbik Edemediğin için üzül!
Üzülürsen, Peygamber Efendimizi, Canından, Malından, aile Bireylerinden, Her şeyden çok Sevemediğin için üzül!
Üzülürsen, Hakiki Manada Kul, Efendimize ümmet Olamadığın için üzül!
Üzül ama ümit vâr ol…
Allah'a güven.
Unutma ki (cc) her sıkıntının zorluğun ardında
mutlaka bir kolaylık, güzellik vermiştir …
(kaynağını bulamadım,alıntıdır )
çok üzülüp daraldığın zaman aklına ölümü getir sana genişlik verir. çok neşe surur içine girdiğinde aklına yine ölümü getir sana dünyayı dar eder. (Ömer bin abdulaziz hz.)
bence bütün sıkıntıların sebebi maneeviyatsızlık, maneviyatsızlığın sebebide nefse uymak.birde dünya malına çok düşüyoruz bunun için çok sıkıntı yaşıyoruz.
Tuğra, harika bir paylaşım. Allah razı olsun.
Ben de zaman zaman düşünürüm: Dinini korumak uğruna zamanında ne çileler çekilmiş... Bizler, çıtkırıldımlar hiç dayanabilir miydik o eziyetlere? Bugün bir düşman çıkagelip, silahı dayayıp "Ya dinin ya canın!" dese... Ahh, cevabı düşünmek bile istemiyorum.
Zamanında bir kadeh şarabı içiremedikleri için kılıçtan geçirdikleri müslümanların günümüz versiyonuna bakalım bir de... Yine zamanında zalim şahların kralların karşılarında raks etmeye zorlanan kadınlar, bunu yapmadıklarından zindanlarda işkencelere maruz kalırken, günümüzde dansözlerden geçilmiyor.
Kahramanmaraşta, işgalci bir askerin bir Türk kadınının peçesini açtığı için canı pahasına onu öldüren Sütçü İmam ve onun gibi vatanı, namusu uğruna can vermiş nice şehitler bu günlerimizi görse ne düşünürlerdi acaba?
Kısacası; dert dediğimiz nedir ki? Tabii ki bu dünyaya sefa sürmeye gelmedik. Önce tevekkül, Allah'a teslimiyet... Sonra da bol bol dua ve zikir...
Allah'ın 99 ismini zikrederek yapılan dualar, secdeye kapanarak yapılan dualar, gözyaşlarıyla içten yapılan dualar çok şükür ki eninde sonunda kabul oluyor...
evt. cok haklisiniz kardesim suan bizim halimizi görseler idi ne derlerdi acep!?yüzümüze bile bakar olmazlardi bnce bizim gibi bir kula bir ümmete bir evlada.....mevlam sonumuzu hayirlara vesile etsin ins.
İçine düştüğümüz sıkıntılar, üzüldüğümüz, ağladığımız, kendimizi harap ettiğimiz şeyler bu sonsuz boşlukta bulunmamıza değecek bir neden için mi ! Hangi nefsani istek ve arzu var ki insanı zarar ve ziyana sürüklemesin? Hangi hüzün var ki dertlerimize derman olabilsin ?
Bir sıkıntı için isyan etmek hayırlı olanı hayırsız olana tercih etmek demektir. Bu küfürdür.
Tüm soruların, tüm sıkıntıların ilacı kalp denen gizli mücevherin içindedir.
İmam-ı Rabbani hazretleri, din ve dünya zararlarından kurtulmak için her gün 500 defa ''Lâ havle velâ kuvvete illâ billah'' okurdu. Okumaya başlarken ve okuyunca yüzer defa Salevat getirirdi. (Tefsir-i Mazheri)]
Alıntı yapılan: Tuğra - 10 Eylül 2008, 16:50:56
''Allah, kuluna kâfi değil midir? Durmuşlar da seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Her kimi ki şaşırtırsa, artık ona hidayet edecek yoktur.''
(Zümer/36)
Ve sen yine denendiğinde,ve yine kalbin daraldığında,ve yine bütün kapılar yüzüne kapandığında
ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde,Uzun uzun düşün ve hatırla yaratanını!
Hz. Adem (a.s.) gibi 200 Sene boyunca Tevbe Mi Ettin?
Hz. İbrahim Gibi Ateşe Mi Atıldın?
Hz. Yusuf (as) Gibi Kuyuya Mı Atıldın?
Yunus Peygamber Gibi Denize Mi Atıldın?
Eyüp Peygamber Gibi Vücudunu Yaralar Mı Kapladı?
Bilal Gibi Kızgın Kumlara Yatırılıp, üzerine Taşlar mı Kondu?
Hz. Muhammed (sav) Gibi Taif'te Taşlandın Mı?
Dişin Mi Kırıldı, Yüzüne Tükürük Mü Atıldı?
Hicrete Mi Zorlandın, Sevdiklerinden Mi Ayrıldın?
Hâlâ Moralin Mi Bozuk? Ne Düşünüyorsun, Dünyalık işler Mi?
Üzüleceksen, Namazını Kazaya Bıraktığın için, Teheccüde Kalkamadığın için, Birinin Kalbini Kırdığın için üzül!
Dünyanın Dört Bir Yanında Zulüm Gören Din Kardeşlerin için üzül!
Üzülürsen, Kur'an-ı Yeterince Okuyup, Hayatına Tatbik Edemediğin için üzül!
Üzülürsen, Peygamber Efendimizi, Canından, Malından, aile Bireylerinden, Her şeyden çok Sevemediğin için üzül!
Üzülürsen, Hakiki Manada Kul, Efendimize ümmet Olamadığın için üzül!
Üzül ama ümit vâr ol…
Allah'a güven.
Unutma ki (cc) her sıkıntının zorluğun ardında
mutlaka bir kolaylık, güzellik vermiştir …
(kaynağını bulamadım,alıntıdır )
Bunun çıktısını alıp bulunduğumuz mekanda gözümüzün çarpacağa her yere asmak lazım.Yazılanları insanoğlu biliyor da nisyana düşüp en ufak sıkıntı da öfleyip püflemeye başlıyor.
bence ek olarak her limondan limonata yapmayı bilmeliyiz......
ben nacizane Rabbimle konuşmaktan yanayım....
zikir....Onu anmak...yaralıyım gör halimi demek....bunu derkende Ondan başkasının bizi asla rahatlatma kuvvetinde olmadığını bilmek....
hu ile vur kalbine....
Allah desin....
hal ile....
Sen Vedudsun...ve ben Sana aşığım...
Alıntı yapılan: neyzen.lal - 20 Şubat 2009, 16:28:24
ben nacizane Rabbimle konuşmaktan yanayım....
zikir....Onu anmak...yaralıyım gör halimi demek....bunu derkende Ondan başkasının bizi asla rahatlatma kuvvetinde olmadığını bilmek....
hu ile vur kalbine....
Allah desin....
...
gönülden katılıyorum