(http://www.ido.com.tr/uimages/marti2.jpg)
Sen İstanbul olsaydın;
Ben, sende konacak bir dal bulamayan martı gibi
çığlık çığlığa atardım kendimi denizlere!
Sen İstanbul olsaydın...
Sen İstanbul olsaydın, aşka doğru...
Bürünüp sevda rengine,
dursaydın gurubun önünde akşam vakitlerinde.
Ve ben...
Bense bir güneş gibi yakmaya gelirken seni;
saplansaydım kirpiklerine, tam kalbimden...
Düşseydim ufkuna, kan-revan içinde! ..
Sen İstanbul olsaydın,
ve sorsaydın halimi kanatsız güvercinlere!
Sen İstanbul olsaydın;
Ve zindânım olsaydın! ..
Sen İstanbul olsaydın;
Saçların, Ekim’in yirmialtısındaki çınar yaprakları tonunda...
Ve gözlerin Marmara Denizi renginde olurdu, değil mi?
Ve sen İstanbul olsaydın;
Bir pembe ibrişim gibi akardın gönlüme doğru.
Değil mi? ..
Sen İstanbul olsaydın;
Henüz gözden deryalar, güllerden kan damlamadan! ..
Ve bilip dağlardan kalyonlar geçireceğimi;
önüme surlar dikmeden ve yoluma zincirler çekmeden...
O ilk... Altından güllem, düştüğünde tam kalbinin üstüne, açardın bana kapılarını, değil mi;
Sen İstanbul olsaydın? ..
Sen İstanbul olsaydın;
Bir beyaz güvercinin,
şahbazdan korkuşu gibi ürkerdin benden...
Sen, İstanbul olsaydın...
Ama sorsaydın halimi de, kanatsız güvercinlerden!
Sen İstanbul olsaydın;
Ve zindânım olsaydın! ..
Muammer Erkul
Paylaşıcaktm bu şiiri birde baktım ki paylaşılmış güncelleyelim o halde, teşekkürler tesniye ;)
İstanbul bana hep seni hatırlatıyor.
Çünkü onun gözleri de en az senin ki karar yeşil.
Hala, gülümseyen bir lale gibi
Bana sürgününü gönderiyorsun
Dört yanı çevrili bir kale gibi
Ne sır umut, ne de sır veriyorsun.
Gemiler gidiyor, sen gidiyorsun
Sulara yansıyor yeşil gözlerin
Hüzün dalga dalga, ıssız ve derin
Beni İstanbul’a terkediyorsun.
Sensiz ne şehrayin, ne deniz kalır
Gidersin, harabe olur İstanbul
Martılar göç eder; sular alçalır
Kendini çöllerde bulur İstanbul.
Güneşi rengarenk şavkınla gökte
Saçlarını tarar iken bulurum
Beyazı, gecenin çizgilerinde
Ellerini arar iken bulurum.
Sensiz çözülür mi gül ve mu/amma
Yüreğimden hala habersiz misin?
Adını göklere yazarım amma
Mehtabı kaybolur düşlerimin.
Nurullah Genç
Bu şiirde çok güzelmişş :)
teşekkürler.istanbul sevdalısı olarak
Sen İstanbul olsan ben de Ankara
Düşünürdüm her daim kara kara
Bir yavrumuz olursa bahara
Adını koyalım hızlı tren a18))
Alıntı yapılan: salihbaba - 02 Temmuz 2009, 13:48:54
Sen İstanbul olsan ben de Ankara
Düşünürdüm her daim kara kara
Bir yavrumuz olursa bahara
Adını koyalım hızlı tren a18))
Dam üstünde saksağan
Vur beline kazmayı
Bu ne biçim morcivert
Gel sadakata bazı bazı e56))
Elhamdülillah.Bizim.şiirde.en.azından.kafiye.var.
Sanki bağrın, sönmez aşkın toprağı
Ayrılık zor, gizle İstanbul beni
Öyle sevdim öyle İstanbul seni
Vuslatımsın, sen ki bir gül destesi
Mızrabımdan çıktı sevdâ bestesi
Nağmelerden coştu hülyâ güftesi
Çal telinden sazla İstanbul beni
Öyle sevdim öyle İstanbul seni
Üsküdar’dan esti rüzgâr bahtıma
Çöktü bir sessiz serinlik rıhtıma
Düştü senden bir kıvılcım tahtıma
Aşk elinden közle İstanbul beni
Öyle sevdim öyle İstanbul seni
Kor ateşsin yaktığın yer sönmüyor
Sar ki sensiz sanki dünya dönmüyor
Serde sevdâ yellerim hiç dinmiyor
Aşk yaram var tuzla İstanbul beni
Öyle sevdim öyle İstanbul seni
Kubbelerden yükselirken dâvetin
Gökten inmiş nur mu Sultan Ahmet’in
Tâ ezelden muştulanmış rahmetin
Aşk izinden, izle İstanbul beni
Öyle sevdim öyle İstanbul seni
Halvetimsin, servetimsin sen benim
Hiç tükenmez hasretimsin sen benim
“Gel” diyorsun, gurbetimsin sen benim
Can özünden, özle İstanbul beni
Öyle sevdim öyle İstanbul seni
Çok şehirler gördü gönlüm göçmedi
Geçti candan senden asla geçmedi
Ferde senden başka cânan seçmedi
Yâr gözünden, gözle İstanbul beni
Öyle sevdim öyle İstanbul seni
Sergül Vural
Alıntı yapılan: setre - 14 Temmuz 2009, 20:06:35
Ayrılık zor, gizle İstanbul beni
Öyle sevdim öyle İstanbul seni
&))