Harikulâde bir gelişme olmazsa hafta sonları sizlerle Tarihi bazı dosyaları paylaşmayı düşünüyorum.
Malum şuan, Özgürlük ve medyanın siyasetteki gücü konuşulurken tarihten bir itiraf getirmek istiyorum gözler önüne.
Hüseyin Cahit Yalçın : 2.Abdülhamit han zamanında yaşamış büyük usta kalemlerden. Kendisi ikinci meşrutiyet'in ilanından sonra Tanin gazetesini çıkardı. İşgal döneminde İngilizler tarafından Malta'ya, Türkiye Cumhuriyeti yönetimi tarafından daha sonra Çorum'a sürgün edildi.
Gerek özel yaşantısı,edebi ve gerekse siyasi fikirleriyle her zaman ön plana çıkmış bir kimliktir Hüseyin Cahit Yalçın.1900 lü yıllarda harf ve şapka inkılabından ilk söz eden kendisidir. Kendisine bakanlık teklif edildiğinde Harf inkılabı için Eğitim bakanlığı veya şapka inkılabı için içişleri bakanlığını istemiştir. Teklifi kabul edilmeyince o da bakanlık teklifini geri çevirmiştir.
2.Abdülhamit'e düşman olanların önde gelenlerinden birisidir. 31 Mart Padişah'ın tahttan indirilmesinin ardından özgürlüğe kavuştukları düşüncesiyle bayram etmişler Abdülhamit Han'ın muarızları.
Bundan sonrasını Devrin gazeteci ve hürriyet aşığı Hüseyin Cahit bey'in kendisinden dinleyelim.
" Padişahı indirdik,meşrutiyet oldu.İmamlarla papazlar, papazlarla hahamlar öpüştü.Bulgar komiteleriyle(Çeteler) barıştık, Ermeni komitacılarını selamladık.Hırsız memurları kovduk.Hürriyet adına her istediğimizi söyledik. Fakat ne yaptıysak ilerlemiyor aksine geri gidiyorduk. Eksik olan bir şey vardı !
Bu ülkeyi yıllardır yıkmaya çalışanlardan meşrutiyet sonrası yardım ümit ediyorduk ama bu sefer onlar yardım eli uzatmıyorlardı. Anladık ki, onlar bizi kullanmış aldatma hürriyeti vermişlerdi bize.
Kavuştuğumuz basın hürriyeti ile birlikte yeni bir hürriyet daha doğmuştu. İFTİRA hürriyeti. Hak en çok bağıranın, en iyi İFTİRA edenin, hiç UTANMA bilmeyenindi.
Bir hayâl dünyasının arkasından koşturmuşuz meğer. Hocalarla papazların kucaklaşması, değişik ırklardan oluşan yurttaşların bir arada yaşamaları mümkün değilmiş. Şunu anladık; meğer Avrupa ülkeleri Abdülhamit hanı sevmiyor değilllermiş, emelleri asırlardır dünya'ya hakim olan bu milleti mahvetmiş.Ve bu sevmeme işini bu milleti emirleri altına alıncaya kadar devam ettirecekler.
Abdülhamit han zamanında yasal ölüm cezası uygulanmazdı. Onun için sokakta asılmış adam hiç görmedik. Ondan sonrasında koca Ayasofya meydanında zaman zaman onlarca asılmış insan cesedi gördük. "
Hüseyin Cahit Yalçın kendi itiraflarında böyle söylüyor. " Evet biz aldandık, kendi sonumuzun yanında ülkeninde feci akıbetini hazırladık" diyor âdeta.
Nasip olursa haftaya bugün Said Nursi'nin Meşrutiyet ve Sultan Abdülhamit han hakkındaki görüşlerini belgeleri ve kendi sözleriyle inceleyelim.
KAYNAK: http://www.sonsayfa.com/author_article_detail.php?id=4187 (http://www.sonsayfa.com/author_article_detail.php?id=4187)