Tüm forum üyelerine iyi bayramlar diliyorum,benim bir sorum var,mazlum durumda olan kişi ah edecekse eğer o kişinin söylemesi gerekir mi yani ah edeceği kişinin yüzüne karşı ahını dile getirmeli mi tutması için,yoksa yalnızca Yüce Allah ile kul arasında olmalıdır.
Kişinin ahının tutması için,temiz kalple Allah'a dua etmesi gerekir fakat bunu karşı taraftaki kişinin bilmesi gerekir mi, yoksa gizlice mi olmalıdır,suçlu olan kişi bu ahı bilmeli midir,yüzüne söylenmesi de gerekir mi?Yoksa yalnızca Allah'ü Teala ile mazlum olan kul arasında mı olmalıdır?
Beni bilgilendirirseniz sevinirim,hayırlı bayramlar diliyorum
kardesim kimse icin ah uh cekmiyelim onun icin Allaha dua edelim biri hata yaptimi onun düzelmesi icin dua edelim insAllah böyle davranirsiniz melekeleri rahatsiz etmiyelim lanet okumayalim saygilar
Tabiiki doğru sözleriniz,ben çok ama çok temiz kalpli ve çok iyi niyetli bir insanım ama ben o kadar mağdur bir durumdayım ki hata yapan kişinin bana nasıl bir zulüm ettiğini keşke bilebilseniz...Nefes alıp verirken bile acı çekiyorum,bu kadar büyük bir kötülük bir insanın yanına nasıl kalır,yaşadıklarım adına çok üzülüyorum..Keşke bana ne kadar acı çektirdiğini bilebilseniz
Sayın yağmur biz bu konuda tevazu ve iyi niyet tavsiye ederiz.Çünkü sen Rabbım herkesin kalbini en iyi sen bilirsin Ancak.Belki bizim kalbimiz mahsun oldu sen o insana doğru yolu göster Rabbıım de.İnşAllah herkes umduğu muameleyi bulur.
Selam ve Dua ile...
Allah yardımcınız olsun
Aşağıdaki linklerde sorunuzla ilgli cevaplar bulabilirsiniz
http://www.sadakat.net/forum/islamgenel/mazlumun-duasi-t11180.0.html
http://www.sadakat.net/forum/islamgenel/helallesme-t14898.0.html;msg134628#msg134628
Değerli kardeşim yağmur-gül,bu gezegende iyilerde kötülerde mevcut ve kötülerin oklarına hedef olan birtek siz değilsiniz :)
Bu tip olayların,fazla etkilemesine izin vermemek lazım,sonuçta insanları en fazla,yine kendileri üzer.Kabullenip hayata devam etmek lazım kimsenin yaptığı kimsenin yanına kar kalmaz.
Yaratıcımız zaten görüyor biliyor,ahlanmanın vahlanmanın lüzumu yok.Ahlanmak ve bunun tutması için çaba sarfetmek yaratıcımıza karşı hadsizlik olur.
Yukarıda kardeşlerimiz çok güzel tavsiyelerde bulunmuşlar,söylediğiniz kadar temiz kalpliyseniz,yaşadığınız acının beterini size yaşatanın çekmesini değil,hidayet bulmasını diler,hakkınızı helal edersiniz.
Müslümanın yapması gereken budur,çok zor da olsa.
bence kardeşim hatim faaliyetlerimize davetli olabilirsiniz
bence derdinize derman
Alıntı yapılan: Tuğra - 02 Ekim 2008, 23:04:53
Değerli kardeşim yağmur-gül,bu gezegende iyilerde kötülerde mevcut ve kötülerin oklarına hedef olan birtek siz değilsiniz :)
Bu tip olayların,fazla etkilemesine izin vermemek lazım,sonuçta insanları en fazla,yine kendileri üzer.Kabullenip hayata devam etmek lazım kimsenin yaptığı kimsenin yanına kar kalmaz.
Yaratıcımız zaten görüyor biliyor,ahlanmanın vahlanmanın lüzumu yok.Ahlanmak ve bunun tutması için çaba sarfetmek yaratıcımıza karşı hadsizlik olur.
Yukarıda kardeşlerimiz çok güzel tavsiyelerde bulunmuşlar,söylediğiniz kadar temiz kalpliyseniz,yaşadığınız acının beterini size yaşatanın çekmesini değil,hidayet bulmasını diler,hakkınızı helal edersiniz.
Müslümanın yapması gereken budur,çok zor da olsa.
yüregine,ellerine,inancına saglık, Allah senden razı olsun tuğra kardeş... yağmur-gül kardeş yaşadıklarımı, yaşattıklarını birbilseniz yerine....... bir kez daha tuğra kardeşin desteğine yoğunlaş ''Yaratıcımız zaten görüyor biliyor,ahlanmanın vahlanmanın lüzumu yok.Ahlanmak ve bunun tutması için çaba sarfetmek yaratıcımıza karşı hadsizlik olur.''
Rabbim yar ve yardımcınız olsun...
Mazlumun duâsı
Mazlûmun bedduâsından sakınmalıdır. Zulüm ateşi ile karşı karşıya gelen kimsenin içi yanar, bedduâ yapmak zorunda kalır. Duâsı kabûl mahallinde olur.
Ebüdderdâ hazretleri buyurdu ki: Mazlûmun bedduâsından,âhı ndan ve yetîmin gözyaşlarından sakının. Çünkü insanlar rahat uykuda iken onlar dert, sıkıntı, üzüntü içindeler.
Bir müslümanın kâfir olması için duâ edenin kendisi kâfir olur. Zâlimden başkasına bedduâ etmek harâmdır. Zâlime, zulmü kadar bedduâ etmek câiz olur. Câiz olan birşeyin miktarı, özrün miktarı kadar olur. Zâlime de bedduâ etmemek, sabır etmek ve hattâ, affetmek daha iyidir.
Çok önceleri, Horasan ilinin çok âdil bir valisi vardı. Adı, Abdullah bin Tahir. Bu valinin jandarmaları birgün bir kaç hırsız yakalamış, vâliye bildirmişlerdi. .. Getirilirken hırsızlardan birisi kaçtı. Hadisenin olduğu sırada Hiratlı bir demirci de Nişabur'a gitmişti. Bir zaman sonra evine dönerken, yolu Horasan'dan geçiyordu... Kaçan hırsız olduğunu zannederek, yakaladılar bunu. Diğer hırsızlarla valinin huzuruna çıkardılar... Vâli:
- Hepsini hapsedin! dedi.
Bu suçu olmayan demirci, hapishanede, abdest alıp, namaz kıldı. Ellerini uzatıp:
"Yâ Rabbî! Bir suçum olmadığını ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan ancak sen kurtarırsın!" diye duâ etti.
Bu mazlum demirci böyle yalvarırken, vali evinde uyuyordu. Uyurken dört kuvvetli kimsenin gelip, tahtını ters çevirecekleri zaman uyandı uykudan. Bu rü'yadan çok korktu. Hemen kalkıp, abdest aldı. Namaz kıldı iki rek'at. Tevbe istiğfar etip, tekrar uyudu. Tekrar o dört kimsenin tahtını yıkmak üzere olduğunu gördü ve uyandı. Kendisinde bir mazlumun âhı olduğunu anladı. Gündüzki hırsızlar hatırına geldi. Acaba içlerinde suçsuz olanlar mı var?
Vâli hemen hapishane müdürünü çağırtıp sordu:
- Acaba bu gece hapishanede mazlum birisi kalmış mı?
Müdür dedi ki:
- Bunu bilemem efendim. Yalnız biri namaz kılıyor, çok duâ ediyor. Gözyaşları döküyor.
- Hemen o adamı buraya getiriniz!
Demirciyi vâlinin huzuruna getirdiler. Vâli hâlini sorup, durumu anladı. Ve dedi ki:
- Sizden özür diliyorum. Hakkını helâl et ve şu bin gümüş hediyemi kabûl et. Ayrıca herhangi bir arzun olunca bana gel!
Demirci cevaben ne dedi biliyor musunuz?
- Ben hakkımı helâl ettim... Verdiğiniz hediyeyi de kabûl ettim. Fakat, işimi dileğimi senden istemeğe gelemem.
- Niçin gelemezsiniz?
- Çünkü benim gibi bir fakir için senin gibi bir valinin tahtını birkaç defa tersine çeviren sahibimi bırakıp da, dileklerimi başkasına söylemek kulluğa yakışır mı hiç? Namazlardan sonra ettiğim duâlarla beni nice sıkıntılardan kurtardı. Nice muradıma kavuşturdu. Nasıl olur da başkasına sığınırım. Rabbim, nihâyeti olmayan rahmet hazinesinin kapısını açmış, sonsuz ihsân sofrasını herkese açmış iken, başkasına nasıl giderim? Kim istedi de vermedi? Kim geldi de boş döndü? İstemesini bilmezsen, alamazsın. Huzûruna edeple çıkmazsan rahmetine kavuşamazsın.. .
Tabiî ki, namazın insanı sıkıntıdan kurtarması için şartlarına uygun ve cenab-ı Hakka tam bir tevekkül içinde kılınması şarttır. Allaha tam bir teslimiyet sağınma şeklinde kılınmalıdır. Gerçekten, insan sıkıntıya düştüğünde hemen abdest almalı, namaz kılmalı. Kur'ân-ı kerîm okumalıdır. Tecrübeyle sabittir, böyle yapanların çok kerre, sıkıntılarının hafiflediği görülmüştür. Fakat, kılınan namazın şartlarına uygun olması lâzım.
Binlerce top ve tüfek, yapamaz aslâ,
Gözyaşının seher vakti yaptığını,
Düşman kaçıran süngüleri, çok def'a,
Toz gibi yapar, bir mü'minin duâsı.
cenabu ayeti celilesinde(ve iza hataba hümülcahilüne galu selama) kendini bilmez insanlar bir sey söyledikleri zaman selametle der yani onu muhatap almaz Allaha havale eder en güzel yolu rabbimiz bize tarif etmis baska yol aramaya gerek varmi acaba.
evladlarim size birisi tas attigi zaman basinizi eyiveriniz o tas bize gelir. sözü ne manali bir sözdür.
kardeşimizin ahı varsa,mazlumsa,mevla eniyisini bilendir.her ceza dünyada verilmediği gibi,ahirete de kalabilir.....en güzeli bence affetmektir.dua istemektir.yada o kişi için uyanmasını dilemek değilmidir...sabır diliyorum kardeşime.
Önce hepinizden Allah razı olsun,hala iyi insanlar varmış çok şükür Rabbim'e...
Suçsuz yere bana yapılan zülmü Allah'ım o insanın yanına bırakmayacaktır,Rabbim en iyisini bilir,çok dua edececeğim,herşeyi Yüce Rabbim'e havale ediyorum O en iyisini bilendir.İnsan vicdanı ile yaratılmış bir varlık,bu zulüm nasıl yanına kalır ki.
Acı çekmek ne kasar zormuş
Allah Razı Olsun Kardeşlerim