Hergün çokça tükettiğimiz ve faydalı olduğunu zannettiğimiz bir çok içeceğin aslında sağlığımızı ciddi ciddi tehdit ettiğinden haberdar mıyız? Peki DNA'mızı olumsuz yönde etkileyen hangileri?
İşte gazlı içecekler, meyve suları, mayalı içecekler ve bitki çayları ilgili tüm gerçekler… Hangisi hasta eder, hangisi sağlık verir?
Asitli içecekler osteoporoza sebep oluyor!
Hangi marka olursa olsun, asitli içeceklerin aslında içeriği bir çeşit zehir. Yapılan bir çok araştırma; küçük yaşlardan itibaren asitli içecek içen çocuklarda, kemik kırıklarında artış olduğunu göstermiş. Açıklaması da çok basit. Bir bardak asitli içecek içildiği zaman, vücut bunu alkaliye çevirmek için 31 bardak alkali su tüketmek zorunda ki kendine zararı dokunmasın. Tabii vücudumuzun dili olmadığı için “ hadi bakalım şimdi 31 bardak alkali su bulda iç” diyemiyor. Peki, ne yapıyor bu asidi nötralize etmek için, kemik ve dişlerimizden kalsiyum çekiyor. Azalan kalsiyum da, kemik kırıklarına ve diş çürüklerine yol açıyor.
"DNA’yı tamamen devre dışı bırakıyor, sinir sistemini harap ediyor"
İngiliz Independent on Sunday gazetesinin manşetten verdiği habere göre, Sheffield Üniversitesi'nin maya hücreleri üzerinde yaptığı araştırmada, sodyum benzoat (E211) adlı koruyucu maddenin, hücrelerin "güç istasyonu" olarak tanımlanan mitokondride DNA hasarına yol açtığı görülmüş. Araştırmayı yapan moleküler biyoloji ve biyoteknoloji profesörü Peter Piper, "Bu kimyasal maddeler mitokondrideki DNA'yı tamamen devre dışı bırakıyor" demiş.
Mitokondrinin oksijeni enerjiye dönüştürdüğünü söyleyen Prof. Piper, "Buradaki hasar, hücrelerin ciddi şekilde bozulmasına yol açıyor. DNA'nın zarar görmesiyle, parkinson, sinir sistemi bozukluğu hastalıkları ve yaşlanma arasında bir bağ bulunuyor" diyor.
Gazlı içecek yerine bitki çayı için...
Gazlı içeceklerin sebep olduğu bir diğer problem ise, çay, kahve ve alkol gibi su atıcı diüretik etkiye sahip olması Bu içeceklerin hepsi sindirim sistemini olumsuz etkileyebilir. Günlük sıvı ihtiyacımızı karşılamak için bitki çayları, besleyici çorbalar ve etsuları, ayran gibi mayalı içecekler ve saf su içmek çok daha sağlıklı. Bu içecekler sindirim sistemine zarar değil, fayda verirler.
Sporcu içecekleri kramplara neden oluyor
Spor yapan öğrencilere hareket ederken kaybettikleri elektrolitleri geri kazandırmak amacıyla "ergojenik destek" adıyla içecekler veriliyor. Bu içecekler üç nedenle sakıncalı Bir, diüretik etkileri olduğu için kaybolan suyu kazandırıcı değil, suyu dışarı atıcı etki yaparlar. İki, çoğu insan hareket sırasında az elektrolit kaybeder. Bu elektrolitler de su içmekle, ayran içmekle ve deniz tuzu/kaya tuzu içeren bir diyetle beslenme yoluyla doğal yoldan vücuda alınabilir. Üç, susamış çocuklara şeker içeren bu içecekleri verdiğinizde şekerin sindirimi için kan mideye gider. Kanın yerinin değişmesi vücudun diğer organlarında kan hacmini düşürür. Bu da kramplara veya ısı nedeniyle ortaya çıkan rahatsızlıklara neden olur.
AB ülkeleri enerji içeceklerini tartışıyor
Gazlı içecekler endüstrisi son keşfi olarak normalden çok daha yüksek oranda kafein ve diğer uyarıcılar içeren enerji içeceklerini üretti. Aralık 2000'de The Lancet'ta yayınlanan bir makaleye göre, 18 yaşında bir gencin basketbol oynarken ölmesi üzerine İrlanda hükümeti enerji içecekleri hakkında "acil araştırma" yaptırılması kararını aldı. Ölen genç ("Red Bull" isimli) enerji veren bu içecekten üç kutu içmişti. Makaleye göre, hafif sarhoş olmuş gençlerin bu içecekleri içmesiyle gece yarısı şiddet olaylarında da artış yaşandığı gözlemlenmiş. Şiddet olaylarının çapı nedeniyle, İrlanda'da bazı işletmeler enerji içeceği satmayı reddetmiş. Tüm AB ülkeleri bu konuyu ciddiye alarak bilim komitelerinden enerji içecekleri hakkında araştırma yapmalarını istemişler ancak ABD'de henüz bu konuda araştırma yapmamış.
"Kızlarda kola tüketimi ve kemik kırılmaları arasında kuvvetli bir bağ bulunuyor"
Son 30 yılda gazlı içecek tüketimini artan osteoporoz ve kemik kırılmaları ile ilişkilendiren araştırmalar yayınlanmaya başladı Yeni bulgulara göre kalsiyum ve diğer minerallerin eksikliği ve bunlar nedeniyle kemik kırılmaları artış gösterdi. 1994 yılında Adolesan Sağlığı dergisinde yayınlanan bir araştırma 76 kız, 51 erkek çocuk üzerinde "kızlarda kola tüketimi ve kemik kırılmaları arasında kuvvetli bir bağ" bulunduğunu bildirmişti. Yüksek kalsiyum alımı bir oranda koruma sağlıyordu. Erkek çocuklarda, sadece düşük kalorili bir diyet kemik kırılmaları ile ilişkiliydi. Araştırma aşağıdaki sonuç ile aktarılmıştı " Gazlı içeceklerin yüksek oranda tüketimi ve sütün daha az içilmesi, genç kız ve kadınlarda, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde osteoporoza daha açık olmalarına neden olarak toplum sağlığını tehdit etmektedir."
Haziran 2000'de "Pediatri ve Adölesan Tıbbı" dergisinde yayınlanan başka bir çalışma ise okul çağındaki 460 kız çocuğu üzerinde yapıldı. Bu çalışmaya göre de "gazlı içecekler kemik kırılmaları ile yakından ilişkili" idi. Fosforik asit ve diş çürümesi
Dişleri de çürütüyor
Gazlı içecekler artık her okulda satılmaya başladığından beri diş hekimlerinin fark ettiği bir sorun var Aslında sadece yaşlılarda görülebilecek diş minesi kaybıyla, çocukların dişleri sararmaya başladı. Bunun sorumlusu ise, diş çürümesinin yanı sıra sindirim sorunları ve kemik kaybına da yol açabilen fosforik asit. Diş hekimleri, düzenli olarak gazlı içecek içen genç kız ve erkeklerde ön dişlerin diş minesinin tamamen kaybolduğunu belirtiyorlar.
Normalde tükürük salgımız 7.4 pH derecesi ile hafif alkalidir. Gençlerde olduğu gibi, bütün gün gazlı içecek içildiğinde, fosforik asit tükürük pH'ını asidik seviyelere düşürür. Asidik tükürük salgısını tamponlamak ve pH dengesini tekrar 7'ye getirmek için vücut dişlerden kalsiyum iyonlarını çeker. Bunun sonucunda diş minesi hızla yok olur.
"Meyve sularının içinde böcek ilacı kalıntıları olabilir"
Tüketiciler genellikle, gazlı içeceklerden daha sağlıklı olduğu düşüncesiyle meyve sularını tercih ediyorlar. Aslında, meyve suyu üretimi son derece endüstriyel bir işlem. Örneğin portakal suyu, devasa miktarlarda üretiliyor. Portakallar bütün olarak sıkılıp tankın içine gidiyor, bu da demektir ki, portakal kabuğundaki kimyasal böcek ilacı kalıntılarını da içiyoruz. Meyve suları yüksek sıcaklıklarda pastörize edilmelerine rağmen ısıya ve basınca dayanıklı mantarlar meyve suyunda yaşayabilir. Soya proteini ve pektinden yapılan bir bileşim portakal suyuna opak bir görünüm vermek ve tortunun dibe çökmesini engellemek için kullanılır.
Üzüm gibi diğer meyvelerin suları, meyve üretiminde kullanılan florid içerikli böcek ilaçları nedeniyle daha büyük risk taşır. Meyve sularının şeker içeriği yüksektir ve dişlere en az gazlı içecekler kadar zararı vardır!
Eğer meyve suyu içmek istiyorsanız, kendi meyve suyunuzu, kimyasal böcek-tarım ilacı kullanılmamış, organik olarak üretilmiş meyvelerden, kendiniz sıkın Elde ettiğiniz meyve suyunu su veya maden suyu ile hafif inceltebilirsiniz. Bir lokantaya gittiğinizde ise maden suyunu içine bir dilim limonla isteyip içebilirsiniz.
Ayran çok faydalı…
Bunlara ilaveten, ayran gibi mayalı içecekleri bol bol tüketebilirsiniz. Bu tür içecekler bağırsak yapısına yardımcıdır. Bağırsak ve peklik sorunlarına iyi gelir, emzirme döneminde sütü çoğaltır, hastaları güçlendirir ve tüm vücuda kuvvet verir.
İşte gazlı içecekleri çocuklara içirmememiz için, iki esaslı neden daha!
Bu asitli içeceklerin bazılarının içinde % 0.5 gr. etil alkol bulunabilmektedir Yani gazlı bir içeceğin 330 ml'lik bir kutusunda 10 ml. , yani yaklaşık olarak şaraptakine (ki şarapta %15 etil alkol bulunduğu göz önüne alınırsa) eşit değerde etil alkol söz konusudur. Alkolün etkileri konusunda ise bu saatten sonra çok fazla söze de gerek yok sanırız.
250 ml’lik bir bardak içecekte 83.3 ml kafein bulunmaktadır. Kafeinli maddelerin kullanımının sonucunda; huzursuzluk, sinirlilik, heyecan, uykusuzluk, yüz kızarıklılığı, fazla idrar ve sindirim şikâyetleri gibi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. İşte gazlı içecekleri çocuklara içirmememiz için, iki esaslı neden daha!
Şu an eminiz; bir çok okuyucu içlerinden şu soruyu geçiriyorlar. “İyi, güzel, üstelik çok da iyi anladık ancak, çocukları bu içeceklerden nasıl vazgeçireceğiz?” Efendim. İlk önce kendiniz içmeyeceksiniz. Çünkü, çocuğunuz öncelikle sizi örnek alacak. Sonra onlara bu tür içeceklerin zararlarını anlatacaksınız. Alternatif olarak onlara ayran, taze sıkılmış meyve suyu önerebilirsiniz, hatta meyve suyu sıkma ya da ayran yapma işlemini kendilerine yaptırırsanız; kendilerini önemli bir şey yapmayı becerebildikleri için mutlu hissedecekler ve kendi imalatlarına daha da sahip çıkacaklardır. Belki de canı meyve suyu istediğinden değil, meyve suyu sıkmak istediğinden, içecek talepleri yön değiştirecektir. Kimbilir?
uzunhayat.com
Amerikan Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi'nden Dr. Senai Aksoy hamilelikte kafein alımı hakkında en önemli soruları yanıtladı. Hamilelikte kafein alımı ne tür etkiler yaratır? İlk önce akılda tutulması gereken kafeinin bir vitamin ya da besin maddesi olmadığıdır. Kafeinin hiçbir besleyici değeri yoktur. Yapılan çalışmalar hamilelikte yüksek miktarlarda kafein alımının özellikle ikinci trimester düşükleri başta olmak üzere düşük ile ilişkili olabileceğini göstermektedir.
ÜRKÜTEN TABLO
Hamilelik ya da emzirme süresinde alınan kafein fetus ve yeni doğanda da benzer etkiler yaratır. Hamilelikte kafeinin yarı ömrü 11 saate kadar uzayabilir. Fetus da ise durum daha ürkütücüdür: 100 saat. Bu ne demektir? İçtiğiniz kahveden bebeğe geçen kafeinin yarısından fazlası 100 saat sonra bile hala daha karnınızdaki bebeğin kanında dolaşmaktadır. Bebeğiniz ne kadar küçük ise onun kafeini detoksifiye etme yeteneği de o kadar azdır.
BEYİN AĞIRLIKLARI AZALIYOR
Alınan orta düzeyde kafein anne adayında çarpıntı ve benzeri yakınmalar yaratmasa da bebeğin kalp atımlarında ve solunumunda belirgin artışa neden olabilir. Yapılan hayvan deneylerinde anne karnında orta ya da yüksek düzeyde kafeine maruz kalan fetusların beyin ağırlıklarında azalma ve beyin gelişiminde dalgalanmalar izlenmiştir.
DEMİR EMİLİMİNİ ETKİLİYOR
Özellikle yemeklerden hemen sonra alındığında bağırsaklardan demir emilimini yüzde 40 oranında azaltır ve bu demir gereksiniminizin çok yüksek olduğu hamilelik döneminde oldukça önemlidir. Tüm dünyada bugün kabul gören görüş çok fazla miktarda kafein tüketiminin düşük doğum ağırlıklı bebeklere neden olabileceği ve kafeinin sadece çok yüksek dozlarda alındığında risk yaratabileceğidir.
HAMİLE KALINCA BIRAKMALI MISINIZ?
Aşırıya kaçmamak kaydıyla kafein içeren içeceklerin keyfine varabilirsiniz. Yapılan pek çok araştırma hamilelik sırasında alınan az ya da orta düzeyde kafeinin bebek ya da anne adayına zarar verme riskinin düşük olduğunu göstermektedir. Orta düzeyde kafein (300 - 400 mg) günde 2-3 fincan granül kahveye denk gelmektedir.
KAFEİN ALIMINI NASIL KONTROL ETMEK İSTERSİNİZ?
Örneğin sallama çay içiyorsanız poşeti suda 5 dakika yerine 1 dakika bekleterek kafein oranını yarı yarıya azaltabilirsiniz. Bitkisel çay tercih ediyorsanız mutlaka kutusundaki uyarıcı etiketleri kontrol edin. İçindeki kafein ve diğer maddelerin miktarını kutusunda yazmayan markaları tercih etmeyin.
İşte içeceklerdeki kafein oranı...
Filtre kahve 1 fincan 135-200 mg
Espr esso 1 fincan 100 mg
Cappuccino 1 fincan 100 mg
Hazır kahve 150 cc 57 mg
Türk kahvesi 1 fincan 57 mg
Dekafeine kahve 150 cc 5 mg
Demleme çay 175 cc 20 - 110 mg
Ice Tea 330 cc 70 mg
Hazır çay 200 cc 30 mg
Kola 1 Kutu 30 - 56 mg
Diyet Kola 1 Kutu 38 - 45 mg
Kola dışı meşrubat 1 Kutu 50 mg civarı
Meyveli gazoz 1 Kutu 0 mg Çikolata 60 gram 10 - 50 mg
bugün gazetesinden alıntı
Fransa ve Danimarka, Glukuronolakton isimli oldukça tehlikeli ve yüksek miktarda enerji sağlayan bir kimyasal içerdiği gerekçesiyle RedBull'u yasakladı. İşte RedBull'un gerçek yüzü...
(http://www.iyilikguzellik.com/images/haber/1261.jpg)
Türkiye'nin dört bir yanında bulunan marketlerin meşrubat reyonlarında kendine yer bulan RedBull isimli enerji içeceği Fransa ve Danimarka'da yasaklandı.
Beyni uyaran ve büyük bir fiziksel güç sağlayan bir içecek olarak reklamları yapılan ve gazoz gibi zararsız, masum bir içecek olduğu iddia edilen RedBull, sözkonusu yasakla tekrar gündeme geldi.
'Milenyumun Enerji İçeceği', 'RedBull Kanatlandırır', 'Red Bull Bedeni ve Zihni canlandırır' gibi sloganlarla dünyanın dört bir yanında satışa sunulan RedBull, şu ana dek 100 ülkede distrübütörlük oluşturdu. Özellikle sporcuları ve gençleri hedef alan pazar ve reklam çalışmaları yapan RedBull, gittikçe popüler bir içecek haline geliyor.
1980'li yılların başında Dietrich Mateschitz formülü bulunan RedBull'un özünde, kafein ve taurin maddeleri ağırlıklı olarak bulunuyor. Avusturya'da büyük bir başarı sağlayan ve ciddi ilgi gören ürün, asıl büyümesini ise Avusturya dışına açılmakla sağladı.Avrupa'nın dört bir yanında yükselen satış oranları ise RedBull'un gücünü daha da arttırdı.
RedBull'un Gerçek Yüzü!
Peki işin aslı, RedBull'un bulunuş ve büyüme hikayesindeki kadar masum mu?
Fransa ve Danimarka, Glukuronolakton isimli oldukça tehlikeli ve yüksek miktarda enerji sağlayan bir kimyasal içerdiği gerekçesiyle RedBull'u yasakladı. Bu kimyasal, ilk olarak ABD tarafından Vietnam'daki askerlerine enerji sağlamak ve konsantrasyonları arttırmak için kullanılırken, anında enerji vermesiyle tanınıyor. Vücutta bulunan doğal kimyasallardan birisi olan ve vücuttan zararlı maddelerin atılmasını sağlayan kimyasalın yüksek miktarda alımı ise ciddi sorunlara yol açabiliyor.
Türkiye henüz hiçbir önlem almadı!
Tıbbi destek olarak doktor kontrolünde kullanılmadığında bu kimyasalın nasıl etkileri olduğu da Amerikan askerlerinin üzerinde görülmüştü. Şiddetli migren, beyin tümörleri ve karaciğer yetmezliği.
İçerdiği bu kimyasal sebebiyle spor yaptıktan sonra kullanılması oldukça riskli olan RedBull, bu gibi durumlarda ani krizlere yol açabiliyor. Özellikle kalpten pompalanan kalp miktarını arttıran RedBull, ani beyin kanamalarına da yol açabiliyor. Ayrıca alkol ile birlikte kullanılması da karaciğerde büyük yıkımlara sebebiyet verebiliyor. Ayrıca, RedBull'un düzenli tüketimi dönüşü olmayan sinirsel rahatsızlıkları tetikleyebiliyor. Özellikle gençlerin yoğun olarak kullandığı RedBull'un insan vücudu için saatli bir bomba gibi olduğu uzmanlarca ifade edilirken, Sağlık Bakanlığı'nın RedBull ile ilgili bir önlem alıp almayacağı merak ediliyor.
timeturk
"Diyet içeceklerin genellikle kafein içerdiğini de unutmamak gerekir. Kafein sayesinde bu içecekleri kullananlarda uykusuzluk, hormona! bozukluklar, stres, aşın idrar yapma, sıvı kaybı, baş ağrısı gibi gündelik yaşamda hayat kalitesini bozacak birçok yak
Bu yazımda diyet içeceklerin başımıza ne sağlık sorunları açtığı ile ilgili yapılan önemli çalışmaların sonuçlannı özetlemeye çalışacağım. Ama önce metabolik hastalık tablosunun tanımını okuyucularıma bir kez daha hatırlatmak isterim.
Metabolik hastalık tablosu, birden fazla kalp ve damar hastalığı risk faktörünün bir arada bulunduğu ve modem çağın en önemli sağlık sorunlarından biri ve yüzyılımızın en önemli ölüm nedenleri arasında. Bu kişilerde aşırı kilo, yüksek tansiyon ve şeker hastalığına eğilim var. Bu grupta kalp krizi, felç, damar tıkanıklıkları gibi sağlık sorunlarına çok sık rastlanır.
Konu üzerine ilk yazı 2007'de "Circulation" dergisinde yayımlandı. Yazıdaki mesaj şuydu:
Eğer günde bir veya daha fazla sayıda diyet içecek tüketiyorsanız, metabolik hastalık tablosu gelişme riskiniz, diyet içecek tüketmeyenlere göre yüzde 44 daha yüksektir.
Çok merkezli atheroskleroz (damar sertliği) risk çalışma grubunun sonuçları da benzerdi. Bu çalışmada yer alan ve diyet içecek tüketen 9514 deneğin 9 yıllık takibi sonucunda yüzde 40 oranında metabolik hastalık tablosu geliştiği gösterildi.
Üçüncü çalışma kısaca MESA çalışması olarak biliniyor. Çalışmaya yaşları 45-84 arasında değişen ve farklı etnik gruplardan oluşan 6800 erkek ve kadın katıldı. Günde en az bir kez diyet içecek kullananların kullanmayanlara göre metabolik hastalık tablosuna yakalanma göreceli riski yüzde 36, tip 2 şeker hastalığına yakalanma riski ise yüzde 67 daha fazla bulundu.
Bu gözlemsel çalışma sonuçları, diyet kola kullanan kişilerin sözünü ettiğimiz metabolik hastalık ve şeker hastalığı riskine maruz kaldığını söylemeye yeterli değil belki. Çünkü bu tür içecekleri tüketen kişilerin zaten kilolu, spor yapmayan kişiler olmaları, yeme alışkanlıklarının kötü olması gibi faktörler nesnel bir değerlendirmeye izin vermiyor.
Ancak sigara ile akciğer kanseri arasındaki ilişkinin de yıllarca gösterilemediğini unutmamak gerekir.
Diyet içeceklerin oluşturduğu sorunlar sadece bunlarla sınırlı kalmıyor.
Framingham osteoporoz çalışma grubu American Journal of Clinical Nutrition dergisinde2006 yılında yayımladıkları makalelerinde, diyet içeceklerin osteoporoz yani kemik erimesi riskini arttırdığını gösterdi.
ABD'de Teksas Üniversitesi'nde yapılan bir diğer çalışma ise diyet içeceklerin kilo artışına neden olduğunu ortaya koydu. Bu çalışma grubuna göre tatlandırıcılar beyne bir "tat sinyali" gönderiyor ve bu da kısaca gûn boyu yemek isteğini arttırıyordu. Yani diyet içecek kullanan kişiler, kaloriyi içecekten değil ama bir anlamda onun uyardığı aşırı yeme isteği sonucu başka kaynaklardan alıyordu.
Daha bitmedi...
Diyet içeceklerin genellikle kafein içerdiğini de unutmamak gerekir. Kafein sayesinde bu içecekleri kullananlarda uykusuzluk, hormona! bozukluklar, stres, aşın idrar yapma, sıvı kaybı, baş ağrısı gibi gündelik yaşamda hayat kalitesini bozacak birçok yakınma da ortaya çıkabiliyor.
Yapılan kimi klinik çalışmalar diyet içeceklerin diş sağlığına da zarar verdiğini gösteriyor. Daha asidik bir pH sahibi olan bu içecekler diş ağrıları, dişte hassasiyet gibi birçok başka yakınmaya ve diş hasarına neden olabiliyor.
Mustafa Çetiner / Cumhuriyet