Çaresiz kalmıştı Leyla’da...
Kavuşmak imkansızdı...
•••
İhtiyar, tatlı-sert yol gösterdi.
-Gir şu odaya... Çağır Leyla’yı...
Aklı almadı önce...
Pek de inanmamıştı...
Ama yapacak da başka bir şey yoktu...
Çaresiz adam, çaresiz girdi odaya...
Sayıkladı günler boyu, geceler boyu...
Çıkmadan o odadan, çağırdı Leyla’yı...
Kırk asırdır yandığı aşkı, daha kırk vakit dolmadan...
İşte geliyordu...
İşte görüyordu; Leyla kendisini çağıranı ararcasına geliyordu...
•••
Korktu genç adam...
Anladı genç adam...
Unuttu genç adam...
•••
Gidip sarıldı ihtiyarın eline...
“İstersem olduğuna göre...
Çağırırsam geldiğine göre...
Bana aşkı öğret...”
Dedi ki ihtiyar:
-Bu kainat...
Aşkına yaratıldı sevgilinin...
Sen aşkı ne sandın?
•••
Aşk...
Öyle bir istemek ki...
Kavuşmak mecbur kalsın...
Leyla Gazeli
Gel Ey Leyla bu can sana kurban bil
Gözlerime öyle bakma canan bil
Sensizliğe dayanamam bilirsin
Gidişini ölümüme ferman bil
Gölgelerin uzadığı vakit gel
Ve seheri dertleşmeye zaman bil
Niyazında dostlarını unutma
Dostlarındır seni hergün anan bil
Özlemekten konuşan dil lal oldu
Ayrılığındır ateş-i suzan bil
Gel Ey Leyla bu can sana kurban bil
Gözlerime öyle bakma canan bil
Fatih Okumuş