BERCESTE MISRALAR-1
GÖLGE
Mânâya yaklaştıkça maddeden kopuyorum
Bedenimden irkilip gölgemi öpüyorum
ŞAŞKIN ÖRDEK
Binalar yükselirken insanlar alçalıyor
Şaşkın ördek misali ters taraftan dalıyor
DOST
Hayatımın filmini geriye sarıyorum
Mezarlıklar içinde gerçek dost arıyorum
SIRÇA SARAYLAR
Mavera ikliminde sırça saraylar kurdum
Gökyüzünden hilâli tepesine kondurdum
AZRAİL
Rabbin güzel adını her dem düşürme dilden
Dosta kavuşma günü kim korkar Azrail’den!...
M.NİHAT MALKOÇ
BERCESTE MISRALAR-4
PERDE
Son nefes tükenince kapanıverir perde
Dualar sağnak sağnak kabre iner seherde…
DAVET
Maveradan duyulur sılaya davet sesi
Söndürür ateşimi servilerin gölgesi
RUHUN MATEMİ
İçime akıtırım gözlerimin nemini
Sonsuzluğa bıraktım ruhumun matemini
SERMAYE
Asıl sermaye sevgi,sözleri banın aşka
Ömrü nurla yoğurun,hayat olsun bambaşka
VAHA
Dünya mümine çöldür ,ahiret kutlu vaha
Bayram eder ruhumuz kavuşunca Allah’a!...
M.Nihat MALKOÇ
Edebiyatımızın en nadide eserlerindendir. Berceste: Öz, güzel, latif, ince anlamlı, kolayca hatırlanan, yapısı sağlam dize ya da beyit anlamlarına gelir. Dize için daha çok mısra-ı berceste, beyit için de beyt-i berceste tamlamaları kullanılır. Genel anlamda bir şiirdeki en güzel dize ya da beyit de denebilir. Aşağıda okuyacaklarınız bir "Güldeste" yani Berceste mısralardan oluşan bir demettir. Üstadları rahmetle anarak ziyafete buyrunuz:
Sen namazda idesin kıyam
Elif olursun eyâ mah-ı tamam - Lâedri
Doğru olursan ok gibi yabana atarlar seni
Eğri olursan yay gibi ellerde tutarlar seni - Lâedri
Bir mevsim-i bahara geldik ki âlemin
Bülbül hâmuş, havz tehi, gülistan harâb - K.İzzet Molla
Bûydan hoş renkden pakizedir nazik tenin
Beslemiş koynunda guya kim gül-i r'ana senin - Nef'i
Zalimin ser-rişte-i ikbalini bir âh keser
Rızka mâni olanın rızkını Allah keser - Nevres
Hâk-i pâyın olduğum gördü dedi kâfir rakîb
Taş ile başını döğüp ”yâleyteni küntü türâb” - Sezayi-i Gülşeni
( Ey sevgili senin ayağının toprağı olduğumu gören kafir rakip bağrını döverek “keşke ben de toprak olsaydım” dedi)
Bir gül, dalında durduğu müddetçe tazedir
Bir gül, çelenge girdiği gün cenazedir - F. Nafiz
Gârik-i bahr-i isyânem
Dahîlek yâ Rasulullah (Aleyhissalatu Vesselam)
(İsyan ve günah denizine batmışım,senin şefaatına sığınıyorum yâ Rasûlulah) - Lâedri
Durmadan gam oku bağrıma saplanma benim
Taş mı sandın yüreğim, kal'a mı sandın yüreğim - Zâtî
Bir çürük diş gibi bu can
Çıkmadan sahibine rahat yok - Ferit Kam
Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır
Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır - Dede Ömer Rûşenî
Ne kendi rahat etti ne verdi halka huzur
Yıkıldı gitti cihandan dayansın ehl-i kubur - Lâedri
Ahmedin derdi güzeller sevmek ise gam değil
Yarsız kalır cihânda, ayıpsız yar isteyen - Ahmet Paşa
Bârika-yı hakîkât, müsâdeme-i efkârdan doğar - Lâedri
Yollar boşaldı artık, yolcular buldu vaha
Yolcular gitmese de yollar gider Allah'a - Ömer Okçu
Su uyur düşman uyur, hasta-i hicrân uyumaz - Şeyh Gâlip
Bu hasta cismime sağlam mizacı neyleyim
Murâdım ölmek olunca, ilacı neyleyim - Kadı Mustafa İşretî
Anlayan âlemi, tahsiline zahmet çekmez
Âkil olan kişi, âb üstüne sûret çekmez - Hâmi-i Âmidî
Dilrubâya düştü gönül müptelası çok
Aşkın sefâsı yok değil amma müptelâsı çok - Şeyhülislam Yahya
Bir başka ıstılâh peyda ettik
Kan yutmanın adını tahammül koyduk - A. Haletî
Başımızdan hiç hevâ-yı zülf-i yâr eksik değil
Pek yüce yerdedir, onun için rûzîgâr eksik değil - Sultan III. Mustafa
Zâhirde görüp bizi, sanma ki ukâlayız
Bir sürü insan sıfatında budalayız - Ruhi-i Bağdadi
Eşrefoğlu al haberi, bahçe biziz gül bizdedir
Biz şâh-ı merdân kuluyuz, yetmiş iki dil bizdedir - Eşrefoğlu Rumi
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası
Dostunu yüz karası, düşmanının maskarası - Mehmet Akif
Bir şaha kul oldum ki cihân ona gedâdır - Fatih Sultan Mehmet
Bende Mecnun'dan füzun âşıklık istidadı var
Aşık-ı sadık benem Mecnun'un yalnız adı var - Fuzuli
Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl
Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl - Lâediri
Çıkarmak isteseler tenden çekip peykânın ol servin
Çıkan olsun dil-i mecruh, peykân olmasın Ya Rab - Fuzuli
Aşk cellâdından ne çıkar madem ki yâr vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır - Sezai Karakoç
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyveler sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin tâ içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak - Sezai Karakoç
Hâfızın kabri olan bahçede bir gül varmış
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle
Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz'ı hayâl ettiren ahengiyle - Yahya Kemâl
Göğe çıkanlar vardı, zikirden kanatlarla;
Şimdi de çıkanlar var, betonerme katlarla
Ölürken aynı âhenk, salâ sesinden sızan
Kulağıma doğduğum gün okunan ezan
Ölüm güzel şey budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmayaydı ölür müydü Peygamber? - Necip Fazıl
Divanına dur vechin ol süphâna erişsin
Var secdeye cânın yine cânâna erişsin
Topraktan olan cismini toprağa ser ki
Rahmanî olan rûhun ol rahmana erişsin - S. Arif Emre
Yunus Emrim bu sözü eğri bağrü söyleme
Seni sığaya çeken bir Molla Kasım gelür - Yunus Emre
Derdime vâkıf değil cânân beni handân bilir
Hakkı vardır şâd olanlar herkesi şâdân sanır - Lâedri
Toprakta biten güller solar gider
Gönülde biten hoştur, daima yaşar - Mevlana
Tatsız aşa tuz neylesin
Akılsız başa söz neylesin - Atasözü
Kerem Dağlı
Sayha Dergisi