dal rüzgarı affetsede
Dal rüzgarı affeder.
Ama kırılmıştır bir kere
Her gün yeni bir keder bulur
Yakıştırır göğsüne
Günler geçer yıl olur
Aslında hepsi aynı hikaye
Dal rüzgarı affetse bile
Kırılmıştır bir kere
Cam yapışır, kalp yapışmaz
Sen unutsan bile ruhun unutmaz
Zaten unutmak da bize yakışmaz
Aşk acısı olsa bile
Dal rüzgarı affeder
Ama kırılmıştır bir kere...
TUNA KİREMİTÇİ
Dal kırıldı, en onulmaz yerinden
Aslında ne çok sevmişti rüzgarı
Lal oldu, kırıldı dal, bir daha yeşermez yaprakları
Rüzgar hoyrat esti, keskin bir bıçak gibi
Ümitlerini kesti, kırdı, incitti dalı
Zemheri soğukların, ayazları bile
Gömememişti dalı kendi içine
Ak karlar yağmıştı da üstüne, kıramamıştı onu
Rüzgar, en sevdiği rüzgar, yaptı yapacağını
Islık gibi hoyrat nefesi ile, kırdı onu, kırdı kanadını kolunu
Artık hüzünler açar, dalın tomurcuklarında
Fasılalı esse de rüzgar, özür dilese de binlerce
Farketse de, dalın onu ne çok sevdiğini
Esmese de , eskisi gibi keskin, eskisi gibi hoyrat
Takati kalmadı dalın, kırıldı bir kere, en hassas yerinden
Sustu dal, esti rüzgar, olanlar oldu
En hassas yerine, yüreğine vurdu rüzgar
Dal rüzgarı affetse ne çıkar, kırıldı ya bir kere
Esmese de artık delice rüzgar
Kırmızı şafaklarda beklerdi oysa onu
Isınırdı sam yellerinde
Raks ederdi dalın yaprakları
Ilıman esince rüzgar ve sevinirdi her esişinde
Lalelerin, papatyaların kokusunu bulurdu onda
Mavi gökyüzüne yollardı, yapraklarını sırtında
Isınırdı bazen, onun kollarında
Şakırken bülbüller, o rüzgarı dinlerdi gene de
Tarifsiz, anlatılmaz bir sevgi idi yaşadıkları
Islığıyla dikilirdi yaprakları
Rüzgarı çok sevmişti dal, çok sevmişti
Bir gün kırılana kadar
İçi burkulana kadar
Rüzgar onu kırana kadar
Kırılmıştı bir kere
En onulmaz yerinden
Razı olurdu ya her şeye
Eğer başka dallara esmeseydi rüzgar
(alinti)
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/1226850769klp1_copy.jpg)
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/1226954942lale_resimleri_copy.jpg)
En cılız pas lekesinin bile dokunmadığı bir aynayı arar gönül...
Haya ve hicap nakışların en duyarlı motifleriyle hayatına
zarafetle işleyebilmiş, o hayatın arkasında durabilmeyi başarmış aklıselim bir bedenle bütünleşmenin sevdasını taşır yürek.
Sevgiler paylaştıkça büyür denilsede, sevgili paylaşılmayan bir özelliğe sahiptir gönülde.
Ahmet Günbay Yıldız
(http://img211.imageshack.us/img211/7765/drpseyehb8.jpg)
Bir damla düşüyor,
Hüznün orta yerine…
Ve bir yemin dökülüyor,
Titreyen dudaklardan…
Bir yemin ki kanat takıyor,
Allah’ım sen şahit ol’lardan…
Bir damla düşüyor,
Acının orta yerine…
Bir yemin ulaşıyor Arş-ı Ala’ya…
Boş bir sayfada titriyor kalem.
Hüzün damıtılmış bakışlar,
Kaleme hükümran,
Ellere baskı kuruyor.
Yeminin belgesi hazır…
Bir damla düşüyor,
Mahzun gönlün üzerine…
Ve bir isyan vuruyor.
Kalem susmuş,
Gönül pusmuş, çaresiz,
Yaralığı yüreğin esareti kapıda…
Yeminin zincirli kelepçeleri uzanıyor,
Bir ucu Hak’ta…
O en güzel Yar’da…
Vakit ahde vefa vakti…
Vakit Hak’ka teslimiyet vakti…
Vakit can’ı sahibine emanet vakti…
Bir çok damla düşüyor,
Yalnızlığın üzerine…
Yemin yıkıyor,
Yemin yakıyor çaresizliği,
Sabır en zor direnmelerde…
Mükafat ise beklemede…
Bir damla düşüyor,
Kaybedilen huzurun orta yerine…
Ve bir yemin daha,
Kanatlanıyor Arş-ı Ala’ya…
Teslimiyet mükafatıyla sarhoş gönül,
Esaretten özgürlüğe uyanıyor…
Bir damla düşüyor,
Ayrılığın orta yerine…
Bir yemin binlerce ah oluyor,
Yalnızlıkla vedalaşmada…
Üşüyen ellerde titreyen kalem,
Sayfadaki boşlukları dolduruyor…
İhanet, yalnızlık ve gözyaşı…
Yeminin prangaları çözülüyor…
Bir ses uzanıyor Arş-ı Ala’dan…
Bir ses ki kanayan yaralara merhem,
Sel olan damlalara set,
Ve esareti sonra erdiren…
Bir damla düşüyor,
Toprağını çatlatan ümidin üzerine…
Bir damla ki can veriyor,
Taze filizlere…
Hilal Acar
[/color]
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/122902145820mo6_1_.jpg)
Bazı kuyuların suyu içilmez; acıdır.
Bazı kuyular derindir; görünmez suyu.
Bazı kuyular kördür; göremezler...
Benim kuyum, benim kuyum sevgili dostum öyle derindir ki;
içine taş attığın zaman suyun sesini duyamazsın
bağırsan sesin geri gelmez
bakracı sarkıtsan ip yetmez...
Yalnızlığın bana yakıştığını söylüyorlar..
İyi duruyormuş üzerimde; renkleri sade ve uyumluymuş..
Dikimi kusursuzmuş..
Bu mahir terzinin adını öğrenmek istiyorlar..
Söyler miyim hiç!
Konfeksiyon yalnızlıklar ne güne duruyor.
Söyler miyim hiç!
..
Bana bencilce hareket ettiğimi söyleme sakın.
İnsanlara güvenimi kaybettim.
...
Posta Kutusundaki Mızıka / A. Ali Ural
(http://img171.imageshack.us/img171/8827/kalpresmi14ih0.jpg)
Gülün dikeni batti dün parmagima, ve hala
gülümseyerek bakiyorum parmagimdaki kücük siyriga...
kizamadim... cün kü gülün dikeni batmadan önce sükretmistim; " Ya Rabbi, ne kadar güzel yaratmissin " demistim. Kizamadim, cünkü bir dakika önce güzel kokusunu sineme cekmistim , bakmaya kiyamamis dokusuna hayran kalmistim, cün kü batmadan önce yüregime koymus onu sevmistim... dikenini unutmusmuydum? unutmustum dikenini... unutmustum iste....
acitmayayim diye dokunmaya cekindigim gül, ince ve derin bir yara acmisti parmagima... gülümsedim yarayada... süzülen iki damla kanada... cünkü o yarayi acan bakmaya kiyamadigim o güldü...
.... .... ....
sevdiklerimizin yüregimizde actiklari yaralarda aslinda o gülün actigi yara gibi degilmiydi... ince ve derin bir yara... aslinda cok önemsiz gibi görünsede her kimildadiginizda yüreginizi inceden sizlatan bir yara... ama dostlariniz o yarayi acmadan önce siz muhabbet dolu kokularini sineye cekmistiniz, zamani, mekani ve kalbinizi kaylasmistiniz... yarayi acmadan önce siz onlari kalbinize koymustunuz... kizabilirmiydiniz... kizamazdiniz elbet...
sevdiklerimizin actiklari yaralarda o gülün actigi yara gibi ince ve derin... ama yarimiz o yarayi acmadan önce biz sükretmistik, kokusunu sinemize cekmis, bakmaya kiyamamistik...dikenini unu tmusmuyduk... unutmustuk tabi... ama biz gülümsemeliyiz yaraya... belki süzülen iki damla kanada... gülümsemeliyiz iste.... cünkü o yarayi acmadan önce biz onu kalbimize koymustuk ve sevmistik...
Güle Vurgun
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/kusolursun.jpg)
(http://img61.imageshack.us/img61/6699/duayd5.jpg)
Son defa bakıyorum sana bulutlar, gökyüzü… elveda! Kuşların çığlığı, s/ağırlığı dünyanın... elveda! Acıyanlarım bana; (da) elleri böğründe kalanlarım... üzülmeyin; biter bir gün, acı yanlarım…
Salkım saçak sancılarım… elveda!
Ey gel geç Leyla, ey dünya… Ey kör sevdalarım... elveda... Ey, çöllerin Serabı…
Ey, yandıkça yandıran tuzlu suyu denizlerin... elveda...
Atamadığım çığlıklarım... Yollardaki izim... Dinmeyen sızım...
Besteleri boynu bükük sazım... elveda...
Gün b/atımları, hey! Dayanamam bu sarı/solgun bu "olgun" ayrılığa...
Bu her akşamki kıyamete... Ah, ben ki sabahlardan geliyorum...
Birdenbire bu vakitli elveda?
Ellerini alıştır vedaya... Ve duaya…
Bak, avuçlarında tuttuğun zamanlar dağların ardına düştü...
Titrek bir istasyona, çığlık bir v/edaya hazır mısın?
Ne zaman gelir bu giden bahar! Bu kış hangi ölümdür! Sonbahar yaprakları kaç veda mektubudur!
Ömrümüz kaç elveda... Kaç sonbahar, kaç çığlık... Saydın mı aynalarda değişen yüzlerini...
Ellerini alıştır vedaya... Ve duaya…
Yol uzun... Her adım bir ayrılık... Kapı arkası gurbet ya...
Yaka paça götürüyorlar bizi... Çocukluğumuzu, gençliğimizi...
Bilsen ki her an bir zelzele... Duysan ki ne velvele...
Sen iyisi mi ellerini alıştır vedaya...
Ve duaya... Her derde devaya...
Ali Hakkoymaz
Teşekkürler vaktileyl.................
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/dua1_copy.jpg)
Güzeli Seven Güzel! Sana Feda Edeceğim Güzellikler Ver!
Güzeli seven Rabbim, benim içimi nurlarınla güzelleştir… İçimin güzelliğiyle davranışlarım nurlansın!…
Gözlerimin bakışında Sen olmalı, kirpiğimin ucundaki damlada Sen parlamalısın!…
Sen’in yolunda çalışırken yorulduğum için dinlenmeliyim… Rahatım da Sen’in için olmalı yani…
Uykumda Sen’i sayıklamalıyım…
Yollarım Sana gelmeli hep! Dönse dolaşsa yine Sen’i bulmalı adreslerim!
Hayatımdaki her ciddi adımı Sen’in için atmalı, yine Sen’in için koşmalıyım, Sen’in yolunda…
Affetmeyi seven Rabbim, affedilmenin huzurunu yaşattır bana… Günahkar kulunun tek tesellisi; Sen’in huzurunda af dilerken, süzülen gözyaşlarıdır…
Bunca günahıma rağmen, beni bir nebze rahatlatan; tövbe etmeyi nasip eden Rabbimin, kullarını affetmeyi sevmesidir…
Sen’den koparma beni! Sen’siz bırakma kalbimi… Sen’den uzak kalınca; öyle aciz, öyle çaresizim ki…
Sen’inleyken huzurum dorukta; sanki her şey, her güzel şey benim, tüm mutluluklar benimle…
Dünyanın tüm çiçeklerini koklasam, Sana dua ederkenki huzuru yine bulamam…
En güzel sözleri kullansam Sen’in için, hep Sen’i söylesem konuştuğumda; Sen’i anlatmaya yine doyamam!
Dostlarını sevsem; kalplerinde Sen yaşıyorsun diye…
Tüm yarattıklarına ibretle baksam; Sen’i hatırlatıyor diye…
İçimdeki sevgiye dair ne varsa yapsam; Sen’i sevmeye yine doyamam!
Güzeli seven Güzel! Sana feda edeceğim güzellikler ver!..
iktibas
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/vehuvegv7ju7.jpg)
..ve hüve âlâ külli şeyin kadir
Hz. Adem (a.s.) gibi 200 Sene boyunca Tevbe Mi Ettin?
Hz. İbrahim Gibi Ateşe Mi Atıldın?
Hz. Yusuf (as) Gibi Kuyuya Mı Atıldın?
Yunus Peygamber Gibi Denize Mi Atıldın?
Eyüp Peygamber Gibi Vücudunu Yaralar Mı Kapladı?
Bilal Gibi Kızgın Kumlara Yatırılıp, üzerine Taşlar mı Kondu?
Hz. Muhammed (sav) Gibi Taif'te Taşlandın Mı?
Dişin Mi Kırıldı, Yüzüne Tükürük Mü Atıldı?
Hicrete Mi Zorlandın, Sevdiklerinden Mi Ayrıldın?
Hâlâ Moralin Mi Bozuk? Ne Düşünüyorsun, Dünyalık işler Mi?
Üzüleceksen, Namazını Kazaya Bıraktığın için, Teheccüde Kalkamadığın için, Birinin Kalbini Kırdığın için üzül!
Dünyanın Dört Bir Yanında Zulüm Gören Din Kardeşlerin için üzül!
Üzülürsen, Kur'an-ı Yeterince Okuyup, Hayatına Tatbik Edemediğin için üzül!
Üzülürsen, Peygamber Efendimizi, Canından, Malından, aile Bireylerinden, Her şeyden çok Sevemediğin için üzül!
Üzülürsen, Hakiki Manada Kul, Efendimize ümmet Olamadığın için üzül!
Üzül ama ümit vâr ol...
Allah'a güven.
Unutma ki Allah (cc) her sıkıntının zorluğun ardında
mutlaka bir kolaylık, güzellik vermiştir ...
Muhabbetle vesselam...
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/12204751493364resim11.jpg)
Yaşlandığında Eyüp Sultan olmak istersen, gençliğinde âşık ol İstanbul'a!
Bu ne dalgınlık_? yoksa sen de âşık mısın_?
İstanbul'a_?
Leyli gece çöktü üzerimize , karanlık gecelerin aydınlık sabahlarını bekliyoruz .Kim bilir belki o gün bugündür ya doğmazsa güneş diye korkuyorum .
Ölümle yaşam arasında… ,
Bir de cennet ve cehennem ,ümitle korku hassas denge yaşamın anlamı ..
Sevap ve günah arasında..
Uyurken belki uyanamayacağız ve ebede yolculuk başlayacak
Rüyayla ,gerçek arasında ,
Adem yaratılırken secde eden melekler itaat etmişlerdi. Bir an karşı gelenler vardı Rahmana,
Melek ve insan arasında
Dünya ince bir çizgi bir varoluş ,kimine göre sonun başlangıcı kimine göre başlangıcın sonu
Varlık ve yokluk arasında
Belki adınız anılmayacak , belki hoş bir seda bırakacaksınız şu dünyada belki de yitik biri olarak göçeceksiniz ukba ya
İyilik ve kötülük arasında
Bir güvercin can verirken avuçlarında çaresizliği tadacaksın , yardım etmeye çalışacaksın umutsuz bir varlığa
Sevgi ve nefret Arasında
Günahlar mıknatıs gibi çekerken seni , ya iteceksin elinin tersiyle, ya da teslim olacaksın tüm hücrelerinle
İman ve küfür arasında
Bir gece vakti ayı gördüğünde , gündüz olunca güneşi ,Rabbinin sana sunduğu tüm nimetleri durup düşüneceksin
Tefekkür ve inkar arasında
Açlılıp defterler uzatıldığı an sol taraftan , bir yanda gül-i rana bir yanda kor alevler , tercih yapmak zordur
İsminle ateş arasında
MEHMET AKİF BALTACI
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/istanbul.jpg)
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/papatyamfw7_copy.jpg)
Bahar bir başlangıçtır, canlanmadır, yenilenmedir. Tükenen ümitlerin yeşermesidir, kurulan hayallerin ilk meyvesidir. Herşey bir başka olur, nefes bile başka alınır, sözcükler bambaşka. Kucaklarsın hayatı, koklarsın geçen her saniyeyi sanki ilk kezmiş gibi. Kalbin kanını aşkla pompalar, nağmelerle dolaşır damarlarında. Yüzündeki çizgiler tebessüme dönüşür, üzüntüye, kedere dair ne varsa yok olmaya yüz tutar bohçalarını toplayıp uzak diyarlara doğru. Karanlığın belini büker aydınlık zafer kazanmışcasına haykırır, umutlar zincilerini kırar, özgürlüğünü ilk defa kazanmış gibi. Hayat sözlüğünden bir kalemle silinir tüm olumsuzluklar, karamsarlıklar. Bahar bir başkadır, renktir, zevktir, aşktır. Yaradana yarattıklarından dolayı tekrar tekrar şükürdür, hamddir. Bahar imanı kuvvetlendirir, maneviyatı güçlendirir.
Hiç baharını vurdular mı dost? Yeşeren ümitlerini kuruttular mı? Acıyı tattın mı, içtin mi kana kana peki? Sabrederek, tevekkül ederek sığındı mı yüce Rahman?a. Başlangıçların sonlanması doğal başlangıçların sonlandırması nedir düşündü mü dost? Sana yapılmasını istemediğin şeyleri başkasına yapma diyenlerin arkadan nasıl hançerlediğine şahit oldun mu, ekmek yediği kapıya tekme atanı, su içtiği kabı devireni, başını soktuğu evini yakanı da mı görmedin!!! Heyhat Kitab-ı Mubin boşuna mı yazıyor ?İnsanoğlu çok nankördür? diye.
Biz hiç bahar görmedik, güzde geldik diyenlerden olmak mı isterdin yoksa baharı vurulanlardan mı?
Vurulsak da kalsak da kahrı da lütfü da hoş olan Rabbe yemin olsun bahar da O?nun bu can da. Bir baharı gidene bin baharlar versin Mevla?
Alıntı
Sevdiğine Verecek Bir Gül Bulamazsan Allah İçin Sen Gül...Sevgisiz İnsan Aşıkların Gözünde Ölüdür...!
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/heyhatla7.jpg)
şimdilerde alıp kalbimi, alıp yalnızlığımı gitmek istiyorum..
uzaklara…
ötelere…
en kadîm dostumun omzuna yaslanıp, ellerimi onun avuçlarına koyup şefkatini okumak istiyorum gözlerinden…uzağa yakın halimle yaşamayı sevisim, ötelere olan özlemimden olsa gerek. gözlerimin ötelere hayranlığı, yüreğimin ötelerde özlem giderdiğinden olsa gerek.
sevgili dost,
şimdilerde yüreğimin kuytusuna çekilip, dünyanın telaşlarını unutmak ve zihinlerde unutulmak istiyorum.. setreyleyen’in üzerime bir yokluk perdesi çekmesini diliyor yüreğim belki de, belki de ben setreyliyorum telaşlarımın karanlğıyla yüreğimi.. susturuyor cılız bileğim, içimin cılız sesini; dilim ki sükûtumun katili.
sevgili dost,
susmalı ve gitmeli, gidebilmeli…
ardına bakmadan, cesurca; yâr hatrına, yâr’in yanına…
/ dostum,
basak,
dışarda yağmur var…
sessizce, konuşan yüreklerimizi dinlediğimiz günleri özlüyorum.
aldırmadan damlalara cemal gürsel’i adımlamayı istiyorum, yeniden..
kalbimi alıp giderken ötelere, adın dilimde dua olacak bilesin…
nokta!/
***ali ural / posta kutusundaki mızıka
(http://img2.blogcu.com/images/g/e/c/geceesintisi/sevmek.jpg)
Hakikâti bulmanin yolu olmali ask
Teslim olmali Hz.Ibrahim gibi, atese atilacagini bile bile...
Ya ben, âs(i)k olmaliyim
Ya ask, ben olmali…
Ask...Âb-i Hayat Suyu Olmali Tek Hecede
Sana sikintilarin ardindan gül bahçesi gelecek demistim
Iste gerçek olan bu…güzelligine meftun oldugumuz dünya dikenlerle dolu.
Binlerce cümle var usumda yazilmayi bekleyen
Bir seyleri özlüyorum, adi küllenmis asklarda gizli...
Duygularim eski bir liman misali saklaniyorlar yüregimde...
Gözlerim ates topu sanki...yanaklarim solgun...dudaklarim kupkuru
Gönlüm dert yumaginin verdigi hüzünle dolu...
Ah!su geceler...tüm maskeleri indiriyor birer birer yüzlerimizden
Keske yagmur yagsa bu gece veya rüzgar esse delicesinden
Ugultusunu duysam, kükrer gibi gürleyen gök gürültüsü
Içimde hiç bilinmedik kivilcimlari yaksa…
Veya kar, tipi, boran olsa...korksam ve sinsem yastigimin kenarinda
Bir dost sesi duysam basucumda ve saatlerce aglasam/k
“Hayat sanki bir rüya,
Gerçeklikten de öte belki,
Dudaklarinin arasindan çikan iki hecedir hayat...ö-lüm”
Uzun zaman oldu ki, yagan yagmuru sessizce izlemedim...
Gökyüzünü usanmadan seyretmeyi, gözlerimi kapayarak
Doganin huzur veren dinginligini içimde hissetmeyeli çok zaman oldu...
“Haykirmak geçer kalbimin hücrelerinden
Utanç duvari misali susar dilim, çikmazlara girer bedenim”
Yok mu dost sesi?
Yok mu askin sinesi?
Sahi nedir ask?
Bu soruyu sordugum zaman kendime, cevapsiz kaliyorum.
Bir nefeslik olmamali, bir içimde bitmemeli ask...Hayatim olmali
Büyütmeliyim her solugumda, içimdeki sevdayi yasatmaliyim...
Olumsuzluk sarmamali benligimi, karamsarlik uzak olmali düslerimden
Özgür olmali ruhum...
Attigim her adimimla, aldigim her nefesle, yüregimde özgür olmali
Düslerimden ötesini ask süslemeli
Adim ask olmali hayallerimde…
Bir cevabi olmali...noktalar konusmamali sorularin ardindan
Ask öpmeli dudaklarimdan, ask tutmali elimden dost sicakligi ile
Âb-i hayat suyu olmali tek hecede…
Gülün kirmiziliginda, lâlenin güzelliginde,
Karanfilin beyazliginda görebilmeliyim aski…
Züleyhâ gibi yanmaliyim askin narindan
Daglari deldirmeli Ferhat gibi
Yada mecnun gibi sevgilinin güzel yüzünde,
Hakikâti bulmanin yolu olmali ask
Teslim olmali Hz.Ibrahim gibi, atese atilacagini bile bile...
Ya ben, âs(i)k olmaliyim
Ya ask, ben olmali…
iktibas
(http://www.vaktileyl.com/components/com_datsogallery/img_originals/039FB276111E-1.jpg)
(http://www.vaktileyl.com/components/com_datsogallery/img_originals/75B769EE251E-1.jpg)
Alıntı yapılan: vaktileyl - 14 Şubat 2009, 23:12:36
(http://www.vaktileyl.com/components/com_datsogallery/img_originals/039FB276111E-1.jpg)
..............................................................