Sadakat islami Forum

EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK => SAĞLIKLI YAŞAM => YİYECEK VE İÇECEKLER => Konuyu başlatan: duha - 21 Şubat 2009, 17:36:20

Başlık: Fast Food'taki tuz miktarı sağlığı tehdit ediyor
Gönderen: duha - 21 Şubat 2009, 17:36:20
Fast foodlardaki tuz miktarı günlük tüketimi artırarak, kalp-damar hastalıklarına davetiye çıkarıyor.


Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülver Derici, günlük, yemeklerde alınması gereken tuz miktarının 5 gram olduğuna dikkat çekti.

Ülver Derici, "Bir porsiyon pizza yediğimizde 4 gram, bir porsiyon hamburger ve patates kızartması yediğimizde 2.9 gram tuz tüketmiş oluyoruz. Bir öğünde alınacak bu miktarlar günlük tüketimin çok ciddi artmasına neden olarak, kalp damar hastalıkları ve hipertansiyon gelişmesine yol açabiliyor." uyarısında bulundu.

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Genel Sekreteri ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülver Derici, CİHAN muhabirine yaptığı açıklamada, normal sağlıklı bireylerde günlük olarak yemeklerde alınması gereken tuz miktarının 5, maksimum 6 gram olması gerektiğine dikkat çekti.

Bu miktarın üzerindeki tüketimlerin hipertansiyon, inme, kalp krizi, kalp yetmezliği gibi ciddi hastalıkların tetikleyicisi olabileceğini kaydeden Derici, "Fazla tuz tüketimi, mide kanseri, şişmanlık ve kemik erimesi riskini arttırdığı gibi astım hastalığında şikayetleri de artırır. Gerek bu hastalıkların önlenmesinde, gerekse bu hastalıklara sahip bireylerin hastalık risklerinden korunmasında günlük alınan tuz miktarının azaltılması olmazsa olmaz temel kuraldır." diye konuştu.

Öğünlerde sıklıkla tüketilen zeytin, peynir, sosis, salam, konserve gıdalar, turşu, hazır soslar ve ketçabın tuz oranı en yüksek gıdalar olduğunu kaydeden Derici, "Bu ürünlerin fazla tüketimini kısıtlamanın yanı sıra tuz içerikleri azaltılarak ya da marketlerden tuz içeriği azaltılmış olanlarını satın alıp tüketerek günlük tuz alımını anlamlı ölçüde azaltabiliriz." dedi.

Derici, tuzun yerine kekik, nane, kimyon, dereotu, kırmızı ya da kara biber gibi baharatları kullanarak yemeklerin lezzetlendirilebileceğini ifade etti.

FAST-FOOD'LARA DİKKAT

Evde yenilen yemeklerdeki tuz oranını kontrol etmenin daha kolay olduğunu, bununla birlikte bir lokantada veya fast-food gıda satan yerlerde tuz oranı düşük gıda yeme şansının daha az olduğuna vurgulayan Derici, "Özellikle böyle yerlerde yenilen ürünlerdeki tuz miktarları da yemek menülerinde bulundurulmadığı için farkında olmadan alınan tuz miktarı oldukça yüksek olmaktadır. Bu nedenle bütün müşteriler için ortak hazırlanan gıdaları sunan yerlerden ziyade size özel menüyü sunabilecek; kırmızı etinizi, tavuğunuzu, balığınızı ve sebze yemeğinizi istediğiniz gibi az tuzla hazırlayıp getirebilecek yerleri tercih etmek daha sağlıklı olacaktır." şeklinde konuştu.

Toplumun çoğunluğunun bu davranışı benimsemesi ile arzulanan oranda tuz ile hazırlanmış gıdaları servis eden lokanta sayısının da artmış olacağını dile getiren Derici, şöyle devam etti: "Dışarıda yemek yerken bir porsiyon döner kebap yediğimizde 8.6 gram, bir porsiyon pizza yediğimizde 4 gram (sosis ve salamlı ise bu miktar daha da artar), bir porsiyon hamburger ve patates kızartması yediğimizde 2.9 gram, bir porsiyon kızarmış balık ve patates kızartması yediğimizde 1.2 gram ve 100 gram ekmek yediğimizde de 1.4 gram tuz tüketmiş olacağımızı unutmayalım. Sadece bir öğünde alınacak bu miktarlar günlük tüketimin çok ciddi artmasına neden olacak, bizi kalp, damar hastalıkları ve hipertansiyon gelişimine daha da yakınlaştıracaktır."

ALIŞVERİŞLERDE ALINACAK ÜRÜNÜN İÇERİĞİNE BAKIN

Derici, sağlıklı yemek yemek için market alışverişlerinde alınacak ürünün içeriğine bakılmasının alışkanlık haline getirilmesi gerektiğini kaydetti.

Ürünün 100 gramında 1.5 gram tuz (ya da 0.6 gram sodyum) var ise yüksek tuzlu ürün, 0.6 gram tuz (ya da 0.1 gram sodyum) var ise düşük tuzlu ürün grubuna girdiğini anlattı.

Öte yandan, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği'nin 2008 yılında yapmış olduğu bir çalışmada Türkiye'de tuz tüketiminin normalin 3 katı kadar olduğu (ortalama 18 gram), erkeklerin kadınlardan daha fazla tuzlu yediği saptandı.

Türk hipertansiyon İnsidans çalışmasına göre ise Türkiye'deki hipertansiflerin miktarı 4 yılda 3 milyon artmış olup toplumdaki aşırı tuz tüketimi bu artışın önemli bir sebebi olarak görülüyor.

CİHAN
Başlık: Fast Food'u tercih ederken neler yediğinizi biliyor musunuz?
Gönderen: İsra - 18 Haziran 2009, 04:03:16
Hazır yiyeceklerin düşünüldüğünden daha karmaşık olduğunu belirten uzmanlar, birçok hazır yiyeceği uzun süre taze tutmak için katkı maddeleri eklendiğini belirttiyorlar.

Howstuffworks'te yer alan haberde, 5 büyük fast food zincirinin menülerini inceleyen uzmanlar, en yaygın kullanılan 10 katkı maddesini açıkladılar;

1. Tavuk eti: Tavuk eti, sığır veya hindi etinden daha ön planda ilk sırada yer alıyor. Birçok fast-food zincirinde sığır etinden daha fazla tavuklu menü bulunuyor. Örneğin, bazı firmalar tavuk sandviçlere, nuggetlar, hediye tavuk çubukları, tavuklu atıştırmalıklar ve salatalar gibi tavukla yapılan menülere önem veriyor. Tüketime gelince sonuçlar değişiyor, çünkü buradaki et tüketimi daha fazla.

2. Xanthan Gum: Soslarda, süt ürünlerinde, kremada, içeceklerde, dondurmada ve pek çok üründe stabilizatör, emülgatör ve kıvam arttırıcı kullanılan katkı maddesi, birçok yiyecekte hoş ve tatlı bir his oluşturur. Bu katkı maddesinin bilinen herhangi bir yan etkisi bulunmuyor.

3. Mono ve digliseridler: Bu maddeler emulsifiye olarak biliniyor. Mono ve digliseridler çok geniş yelpazedeki ürünlerde kullanılıyor. Pastacılık ürünleri, yerfıstığı yağı, margarin, krem şanti, puding ve dondurma gibi ürünler bunlardan bazılarıdır.

4. Soya yağı: Soya fasülyeleri, soya yağı çıkarmak için eziliyor ve solventlerle karıştırılıyor. Bol yağda kızartmak için kullanılan soya yağı, ayrıca kraker, kurabiye, margarin, hamur işleri ve çorbalarda anahtar malzemedir. Bazı içeriklerde soya yağı olarak etiketlenirken, bazıları ise bitkisel yağ olarak tanımlar.

Soya yağı, çeşitli doymamış yağ asitleri içerir. Maalesef, doymamış yağlar uzun raf ömrüne sahip değildir. Hidrojenasyon ya da yüksek basınç altında soyayağının içine hidrojen gazı sıkıştırılarak istenmeyen bu özellik ortadan kaldırılıyor.

5. Niasin: Birçok gerekli vitamin, mineraller ile A, C ve K vitaminleri içeren brokoliyi fast-food menülerinde bulamazsınız. Taze sebze ve meyvelerin yerine işlenmiş gıdalar vardır. Buğday unu, fast-food yiyeceklerde kullanılan en yaygın işlenmiş gıdadır. Buğday unu, susamlı, susamsız, özel şekilli ekmek yapımında kullanılıyor. Ekmek ürünlerinde bulunan buğday unu, çeşitli vitaminler, mineraller, folik asit, demir ve riboflavin içeriyor. Fakat, en yaygın kullanılan katkı maddesi niasin ya da B3 vitaminidir. Niasin, suda çözünebilen ve vücuttan idrar yoluyla atılır. Günlük niasin alımı için ekmek yemek zorunda değilsiniz. Süt ürünleri, balık, yağsız et, yer fıstığı ve yumurta da bol miktarda niasin bulunuyor.

6. Monosodyum Glutamat: Namını Asya mutfağında kazanan monosodyum glutamat (MSG), birçok fast-food restoranı tarafından kullanılıyor. Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.

MSG'nin güvenirliliği yıllardır bir soru işaretidir. 1959 yılında, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, MSG'yi güvenilir madde olarak sınıflandırdı. Sonra, 1980'li yıllarda araştırmacılar, glutamat ailesindeki kimyasalların beyin dokularına hasar verip vermediğini merak etmeye başladılar. Bu konudaki çalışmalar, sinir sisteminin normal fonsiyonunda glutamatın rolünü ortaya çıkardı. Aç karnına fazla miktarda MSG yiyenlerde ve astımlı hastalarda kısa süreli yan etkiler görüldü.

7. Tuz: Sodyum klorür ya da tuz, fast-food menülerinde her zaman bulunuyor. İlk sırada olmamasına rağmen tatlı yiyeceklerde bile tuz var. Fast-food zincirleri, yemeklerini daha lezzetli yapmak için tuz kullanıyor. Biberle beraber mevsim hamburgerlerinde eşleşen tuz, ekmekte, et ürünlerinde ve peynirde kullanılan başlıca katkı maddesidir. Bazı firmaların menülerinde 1,15 gram tuz bulunuyor.

Birçok sağlık uzmanı çok fazla tuz yenmemesi gerektiği konusunda halkı uyarıyor. Çünkü fazla tuzlu yiyecekler yemekle yüksek kan basıncı arasında bir ilişki olduğu açıklanıyor. Yetişkinler için günlük 6 gram, 7-10 yaş arası çocuklar için günlük 5 gram ve 4-6 yaş arası çocuklar için ise 3 gram tuz tüketimi öneriliyor.

8. Karamel Renk: Renk katkı maddeleri, yiyeceğin öz rengini korumak, renk değereni artırmak ya da renk doğal olarak bulunmadığında ekleniyor. En yaygın renk katkı maddeleri: Yellow No. 5, Yellow No. 6 and Red No. 40. Bir kaynağa göre, jöle ve hamur işlerinde kullanılan Red No. 40, Amerika'da kullanılan en yaygın gıda boyasıdır. Yellow 5 ve 6 ise peynirlere, pudinglere ve turta malzemelerine ve alkolsüz içeceklere altın parlaklığını veren diğer boyalardır. Ancak, fast-food menülerini incelediğimizde karamel rengin daha yaygın kullanıldığı görülüyor. Ancak karamel rengin ürünün lezzetinde hiçbir etkisi bulunmuyor.

9. Yüksek fruktozlu mısır şurubu: 1957 yılında 2 bilimadamının geliştirdiği yüksek fruktozlu mısır şurubu, konserve yiyeceklerde, kek ve bunun gibi ürünlerde, ketçaplarda (bir yemek kaşığı ketçapta bir çay kaşığı bulunuyor) dondurmalarda, pastillerde, reçellerde ve birçok başka yiyecek maddesinde kullanılırken, diğer benzeri madde ise alkolsüz içeceklerde (kola, soda vb.) bulunuyor.

Üreticiler, 3 adet enzimin de genetiğiyle oynayarak yüksek sıcaklığa dayanıklı hale getiriyorlar. Böylece yediğimiz içtiğimiz herşeye (pastaneden aldığımız baklava ve kola da dahil) genetiğiyle oynanmış bu sözde şekeri bol bol katıyorlar, çünkü normal şekere göre çok ucuz.

Gıdalarda yoğun olarak kullanılmaya başlandığı 1980' den itibaren Amerika'da obezlik neredeyse 4'e katlandı. Baskılara boyun eğmeyen pek çok bilim adamı bu yükselen obezliğin en büyük suçlusu olarak bu maddeyi gösteriyor.

10. Sitrik asit: Tuz yüzyıllardır etleri ve balıkları korumak için kullanılıyor. Gıda uzmanları ve üreticiler diğer kimyasalların da koruyucu olduklarını keşfettiler. Limon, greyfurt gibi birçok meyvede doğal olarak bulunan sitrik asit, bunlardan biri. Gıdaların ve çeşitli organik maddelerin dayanıklılığını arttırmak için ve bazı alkolsüz içeceklere tat vermek için kullanılan sitrik asitten, şekerleme ve ilaç yapımında da yararlanılıyor. Sonuç olarak, sitrik asit nüfusun yüzde 99,9'unda herhangi bir yan etkisi bulunmuyor.

zaman
Başlık: Ynt: Fast Food'taki tuz miktarı sağlığı tehdit ediyor
Gönderen: sofiye - 18 Haziran 2009, 09:54:28
bilgiler çok güzel teşekkürler