Ey Aşk sana sesleniyorum!
Ey aşk sana sesleniyorum
ama orda mısın bilemiyorum.
Varlığına yazıldı binlerce satır,
Adem seninle kavuştu Havvasına.
Bir giz idin, sadece bir giz
oysa yazılmıştın insanlığın lisânına.
Göğüsler çatlardı sıcaklığında,
mecnunlar çölde hep seni arardı,
bir "Hû" kadar yakındın oysa
gayeler hep senin içindi.
En çıkmaz sokaklar hep sana çıkardı,
yokluğun acıydı çoğu kez
halbuki varlığın da...
Ey aşk sana sesleniyorum
ama orda mısın bilemiyorum.
Yaramı kanattım yine dün gece
bahçesinde dolaştım gecenin, zifirî.
Topladım yıldızlarını birer birer
aydınlığı boğdu karanlık.
Bir hasret türküsü tutturdum acemi
Efendim geldi birden hatrıma,
annemi düşündüm ardından babamı...
Titredi yetim kalmış nefesim,
vurdum kıyısına en ölü denizlerin,
ağıtlarını dinledim deniz kızlarının.
Ağlamaktan ar ettim, geçici...
Ey aşk sana sesleniyorum
ama orda mısın bilemiyorum.
Uçurtmamı vurdular,
hüzünlü bir çocuğun gözlerinde.
Dalları yemyeşil umutlarımı soldurdular.
Yine yalnızlıktan bozma elbisemi giydim,
en güzel kelimelerimle kanat çırpıyorum,
en güzel nağmelerimle sesleniyorum, sana:
Söyle senin de acıdı mı hiç canın?
Ta derinden kanadı mı yüreğin, bizim gibi?
Özlem duydun mu hiç cennet yüzlülere?
Sahi sen hiç aşık oldun mu, ey aşk
ya da terkedilin mi ebedî?
Ey aşk sana sesleniyorum
ama orda mısın bilemiyorum.
İhanet ettim zamana yeniden,
aldattım kelimelerimi sahte gülüşlerimle.
Şikayet ettim hep senden, kucağında uyurken
nankörlük nakşolmuştu tüm hücrelerime
seni şeytanın sahte renkleriyle boyadım
hep fanilik kisvesine bürüdüm bencilce
aldandım iki çift göze, bir tatlı söze
sahi seni de bir yaratan var dı değil mi?
Unuttum, benimsin sandım bitmemecesine.
Söyle, söyle şimdi bana Allah aşkına
Layık olabilir miyim sence Efendim'in aşkına?
İlyas Uçar - Evvâh - Ebu Rudeyha
21.03.2009 - 18.46
Tarih On Muharrem,
Hicretin altmış birinci senesi.
Yetmiş iki şehit, yetmiş iki yiğit,
korku yok gözlerde, akıllarda dönmek yok.
Hepsinde Peygamber izi,
hepsi Peygamber çiçekleri.
Zaman vakt-i hazan, vakt-i talan,
zaman unutmayacak, unutturmayacak bu günü,
ve dinmeyecek Kerbela'da başlayan,
kanlarla yazılan, yürekleri dağlayan ,
yetmiş iki yiğide yakılan bu ağıt.
Yıkılsın Kûfe.
Elleriyle yaktığı ateşe tutulsun.
Soldurduğu her güle karşılık,
bahçesindeki tüm gülleri solsun,
Susuz kalsın Kerbela'da
ve fıratta boğulsun.
Bu kızıllık nerden çıktı?
Bu koku nerden?
Fırat bugün daha bir deli,
sanki haber var ötelerden.
ve saat yaklaştı...
ve o an yakındı...
Hüseyin son birkez ehline bakındı.
Peygamberin öptüğü o dudaklardan,
hançervari birkaç cümle döküldü:
"Gidin, sizler kurtarın kendinizi,
dedem beni çağırıyor, babam beni çağırıyor."
Tarih on muharrem,
ve başladı yazmaya kalem.
İlk ağıt Aliyyü'l-Ekbere,
ilk cümleler ona, ilk mızrak ona.
Kanla yazıldı ağıtlar birer birer,
kanla boyandı yiğitler birer birer.
Ey bembeyaz, ölüm kokulu Kerbela,
Caferoğullarını nasıl aldın,
nasıl da basıverdin hemen koynuna.
Bu allık hiç yakıştı mı sana.
Hiç yakıştı mı bu ihanet sana.
Rengin solmayacak bunu asla unutma!
Hüseyin bir aslan yavrusu.
Hüseyin ki kafirlerin kabusu.
Teslim olmak, boyun eğmek yakışmaz ona,
tıpkı dedesi gibi, babası gibi
yaklaşamaz ona asla ölüm korkusu.
Tek başına yetiyor baksanıza,
tek başına bir ordu
ama baksanıza merhametten yoksunlara
ama baksanıza şu akılsızlara
ve kerbelada kara dumanlar, hain bir pusu
ve zaman dolmuştur
artık kerbelada ölüm uykusu.
Sükutun çığlığı, vuslat muştusu...
Bilmiyorlar Allah'ım bilseler yapmazlardı,
bilseler kıymazlardı.
Zeynep'in çığlığı hala kulaklarda,
feryadı gönülleri hala yakmakta:
“Ey Muhammed’im! Ey Muhammed’im!
Sana göklerdeki melekler salatü selam getiriyorlar.
Hüseyin ise şu otsuz bozkır çölde
Tozlara, topraklara, kanlara bulanmış,
Azaları kesilmiş yatıyor.
Ey muhammedim! senin kızların esir edilmiş,
Zürriyetin hep öldürülmüş.
Sabah yelleri onların üzerine toz toprak savuruyor.”
Ey zalimler topluluğu!
Ey işe yaramazlar güruhu!
Sinan'a haber salın, Yezid'e selam.
Siz ey zalimler, siz kimsiniz?
Siz hiçlikten öte birer hiçsiniz.
Burada bir hüseyni kesip biçtiniz,
peki binlerce hüseyni ne edeceksiniz?
Biz ki er oğlu erleriz, bize korku yaraşmaz
Kalırsak Zeynep gibi,
gidersek Hüseyin gibi gideriz
Ey kerbela selam sana, sana da selam.
Ey sükûtun çığlığı, yetmiş iki ağıt kerbela.
İlyas Uçar - Evvâh - Ebu Rudeyha
21.09.2008 - 05:20
onlar ellerini kana bulamışlar bizde dillerimizi kana bulamıyalım.
imamı şafii hazretleri
EyvAllah kardeşim.