Sadakat islami Forum

EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK => SAĞLIKLI YAŞAM => YİYECEK VE İÇECEKLER => Konuyu başlatan: Tuğra - 02 Eylül 2009, 12:01:03

Başlık: Gıdalarda sağlığımızı tehdit eden hileler!
Gönderen: Tuğra - 02 Eylül 2009, 12:01:03

Kasaptan aldığımız hazır kıymanın içinde tavuk kemiği olabileceğini, yoğurdun içine daha yoğun görünmesi ve miktarının artması için nişasta katılabildiğini veya kaşar peynirinin içinde patates püresi olabileceğini düşünebilir misiniz?

Sağlık bakanlığı, sofralarımızda sağlığımızı tehdit eden "gıda hileleri"ni araştıdı.

Soframıza gelen birçok gıdanın hileli olduğunu biliyor muydunuz? "kırmızıbibere kiremit tozu, zeytine tekstil boyası, bayat tavuk ise çamaşır suyuyla beyazlatılarak piyasaya sürülüyor.

Kopya tşört satan bir satıcı üç yıl hapisle cezalandırılırken, hileli gıda satıcısı para cezası ile kurtuluyor. Türkiye'de sahte gıda piyasasında ürün yelpazesinin bir hayli geniş...

"Türkiye'de 27 bin gıda sanayii işletmesinin 10 bini denetlenemiyor. Çünkü bunlardan sadece 17 bini Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın gıda siciline kayıtlı" tablo çok kaygı verici.

Geçen yıl il müdürlükleri tarafından yürütülen rutin denetimler kapsamında, gıda üretim yeri, satış yeri ve toplum tüketim yerlerinde toplam 334 bin 670 denetim yapılırken denetimler sonucunda 6049 firma veya kişiye idari para ceza uygulandı, 586 kişi veya firma hakkında da savcılıklara suç duyurusunda bulunuldu.

KIYMANIN İÇİNDE TAVUK KEMİĞİ

Kasaptan aldığımız hazır kıymanın içinde tavuk kemiği olabileceğini, yoğurdun içine daha yoğun görünmesi ve miktarının artması için nişasta katılabildiğini veya kaşar peynirinin içinde patates püresi olabileceğini düşünebilir misiniz? Maalesef, hazır gıdalarda duyunca dudağımızı uçuklatacak daha nice hileler yapılıyor. Fiyatı daha uygun diye tercih edilen, açıkta satılan birçok gıdanın içinde, aslında olmaması gereken, çoğu insan sağlığına büyük ölçüde zararlı maddeler bulunuyor. Özellikle her kesimden insanın mecburen tükettiği et, süt, peynir, ekmek gibi temel gıdalarda yapılan hilelerle ürünün maliyeti düşürülüyor.

Hileli gıdalar, pazarda, markette, restoran ve büfelerde olması gerekenden daha ucuza satılıyor. En çok hile yapılan gıdalardan biri olan kıymayı eğer et parçasından çektirirseniz fiyatı 10 milyonu aşıyor. Paketlenmiş hazır kıymalardan alırsanız fiyatı 3-5 milyona düşüyor.

İşte bilindik gıda hileleri...

*Beyaz eti klora batırıp taze görüntüsü veriliyor.

*Ufalanmış peyniri jel ile birleştirip yeniden kalıp peynir yapılıyor.

*Dana kıymaya tavuk sakatatı katılıyor.

*Yağ ve kemik külünden lahmacun yapılıyor

*Sütün yağını alıp yerine margarin koyuluyor

*Küflü kaşardan eritme peynir yapılıyor.

*Tavuk dönerlerin içine tavuk derisi, bağırsak, paça ve sakatatlar baharatlanıp karıştırılıyor.

*Kırmızı bibere kiremit tozu ekleniyor.

*Kalitesiz bulgura boya katıp ayıp örtülüyor.

*Hazır limon suyu içerisine su ve limontuzu katılıyor.

*Zeytinyağına rafine ayçiçek, kanola, fındık ve soya yağı karıştırılıyor.

*Son kullanma tarihi bitmiş sucuklar, yeni yapılan sucukların içine atılarak yeniden imal ediliyor.

*Kelle ve paçalar traş bıçağı ile temizlenerek tüketime sunuluyor

*Tavuk kemikleri öğütülüp renklendirici katkı maddeleri ile salama katılıyor

*Salam ve sosis içerisinde hayvansal atıklar katılıyor

*Soya baharatla karıştırılıp sucuk imalatında kullanılıyor.

*Dökme baharatlar arasına kurutulmuş ot-sap karıştırılıyor.

*Helvanın içine beyaz susam yerine Sudan'dan ithal edilen ucuz siyah susam konuluyor.

*İyi çay, "2.5 yaprak" olarak tabir edilen çay filizinden elde ediliyor. Ancak sahtekarlar, körpe filiz yerine kart dalları da çaya karıştırıyorlar.

*Depoda iyi muhafaza edilmediği için küflenen çaylar da soframıza geliyor. Küflü çay karaciğere zarar veriyor.

*Köfte ve dönere soya kıyması katılıyor.

*Kakaolu fındık kremasında kakao yerine keçiboynuzu tozu, kakao yağı yerine margarin kullanılıyor.

*Sucuk, sosis ve salam gibi gıdaların raf ömrünü uzatmak için gereğinden fazla nitrat katılıyor. Bu da böbreklere zarar veriyor.

*Balın içinden, zararlıları kovmak için kullanılan naftalin ve antibiyotik çıkıyor.

*Süt pastörize edilmeden peynir ya da tereyağı yapılıyor. Kaynatılmamış ya da pastörize edilmemiş sütten yapılan peynir ve tereyağı yiyenleri brusella ve malta humması hastalığı bekliyor.

*Baklava ve kadayıfın içine fıstık yerine bezelye konuyor.

*Zeytin salamurasında gıda tuzu yerine sanayi tuzu, içme suyu yerine sanayi suyu kullanılıyor.

*Zeytin havuzlarına paslı demir atılarak zeytinler karartılıyor. Bu maddeler kansorejen etki oluşturuyor ve alzheimer hastalığını tetikliyor.

*Zeytini karartmak için tekstil boyası da kullanılıyor.

*Tereyağına margarin ve patates karıştırıyorlar.

*Bala hile amaçlı katkı maddesi olarak nişasta, şeker kamışı, akçaağaç, darı ve mahua bitkilerinin çiçekleri, şeker pekmezi, hidrol, parafin katılıyor, düşük nem içeren ballara su ekleniyor. Fazla çiçek bulunmayan yörelerde kovanların çevresine şeker ve şeker şurupları konarak arılar doğal olmayan yöntemlerle besleniyor.

*Şeker pancarı pekmezini üzüm pekmezi diye satıyorlar.

*Kaşar peynirine soya yağı ve margarin katılıyor.

*Salam, sosis gibi gıdaların içine et yerine nişasta, tavuk derisi, kırmızı etin kasaplarda kullanılmayan kanlı kısımları, zar, kan, bol baharat ve tuz kullanılıyor.

*Reçelin içine az miktarda meyve, bol miktarda şeker şurubu konuluyor.

*Süt tozunun içine tebeşir tozu, pudra şekeri katılıyor.

*Şam fıstığına kurutulmuş bezelye karıştırılıyor.

sahte gıdalardan kaç kişinin yaşamını yitirdiği ya da ölümcül hastalıklara yakalandığını kestirmek ise neredeyse imkansız. Sahte gıdanın kol gezdiğini herkes biliyordu ama ölümlere yol açacağına kimse toz kondurmadı bugüne kadar.

Sahte gıda maddelerinin çoğunun ambalajında üretim tarihi, son kullanma tarihi ya da üreten firmanın adı bulunmuyor. Ambalajlara sonradan yapıştırılan etiketlerdeki bilgiler de sahte... Sahte gıdalara sanıldığı gibi sadece semt pazarlarında değil, market raflarında bile rastlanabiliyor.

Sahte salam, sosis ve sucuk gibi gıdalar, hiçbir besin değeri olmaması bir yana böbrek ve karaciğerleri tahrip ediyor. Etkisi 5-10 yıl içinde ortaya çıkıyor. Başta deli dana olmak üzere pekçok hastalık yayıyor.

GIDA GÜVENLİĞİNDE GERİLEDİK

Gıda Güvenliği Derneği tarafından yaptırılan araştırmaya göre; katılımcıların yüzde 52`si Türkiye`nin gıda güvenliğinde son on yılda gerilediğini, yüzde 38`i geliştiğini, yüzde 7`si ise bir değişiklik olmadığını düşünüyor.

Sosyo-ekonomik düzey azaldıkça, Türkiye`de gıda güvenliğinin geliştiğini düşünenlerin oranı da azalıyor. Aynı şekilde yaş arttıkça Türkiye`nin gıda güvenliği konusunda gerilediğini düşünenler artıyor. 18–24 yaş grubunun yüzde 40`ı gıda güvenliği konusunda geriye gittiğimizi düşünürken bu oran, 55–64 yaş grubunda yüzde 64`e çıkıyor. Avrupa Birliği vatandaşlarının yüzde 38`i ise Avrupa Birliği ülkelerinde gıda güvenliği kavramının son on yılda geliştiğini, yüzde 29`u aynı kaldığını, yüzde 28`i ise daha kötüye gittiğini düşünüyor.

Türk Halkı`nın gıdalarla ilgili endişe duyduğu konuların başında yüzde 82`lik oranla çeşitli hileler ve aldatmalar yer alıyor. Daha sonra sırasıyla sağlıksız üretim koşulları (yüzde 81), meyve, sebze ve tahıllardaki tarımsal ilaç kalıntıları (yüzde 80) geliyor. Avrupa Birliği vatandaşları ise en fazla meyve, sebze ve tahıllardaki ilaç kalıntıları (yüzde 63) ve kuş gribi gibi yeni virüsler (yüzde 62) geliyor.

YERLİ ÜRETİME GÜVEN ARTIYOR

Gıda Güvenliği Derneği'nin araştırmasına göre, Türk halkının yüzde 66'sı ülkemizde üretilen gıdaları ithal edilen gıdalardan daha güvenli buluyor. Aynı araştırmanın sonuçları, Türk Halkı'nın çoğunluğunun gıda güvenliği konusunda otoritelere güvendiğini ortaya koydu. Araştırmaya göre Türk halkının;

Yüzde 67'si gıda ile ilgili birçok kural ve düzenleme olduğunu.

Yüzde 59'u ülkemizde yasal otoritelerin gıda riskleri ile ilgili kararlar alırken güncel bilimsel kanıtları dikkate aldığını

Yüzde 54'ü ülkemizde yasal otoritelerin gıda ile ilgili riskler hakkında kamuoyunu oldukça iyi bilgilendirdiğini

Yüzde 53'ü ise ülkemizde yasal otoritelerin Vatandaşın sağlığına yönelik tehlike öngördüğünde çok hızlı harekete geçtiğini söylüyor.

BOZUK GIDA SATTIK İTİRAFI

İstanbul Gıda Toptancıları ve Tüccarları Derneği Başkanı Güray Kotil, "İtiraf ediyorum. 2005 yılına kadar Rami kuru gıda pazarında hileli gıda sattık." dedi. Tarım Bakanlığı'na bu tür gıdaları sattıklarını kendilerinin ihbar ettiğini belirten Kotil, "Ekipler geldi. Pazarımızdan numuneler aldı. Cezalar yazıldı. Yaklaşık bir yıldır bu tür gıdaların pazarımıza girişine izin vermiyoruz.

Şüphe duyduğumuz gıdaları ise bizzat kendimiz götürüp Hıfsızsıhha Labaratuvarında test ettiriyoruz" dedi. Kotil ayrıca "Rami kuru gıda pazarında 2000 esnaf gıda satışı yapıyor. Kurduğumuz oto kontrol sistemi ile hiç bir esnaf sağlık koşulları onaylanmamış ürün satamıyor. Bu tür bir vaka ortaya çıkarsa yine ihbarı ilgililere ben yaparım" ifadesini kullandı...

AÇIKTAN ÜRÜN ALINMASIN

Gaziantep İl Tarım Müdürlüğü Gıda Kontrol Şube Müdürü Sait Demirkıran, açıkta ve tezgah altında satılan pek çok üründe hileyle karşılaşıldığını belirterek, ''Vatandaşlarımız alışveriş yaparken üretim izni olan paketli ürünleri tercih etmeli'' dedi. Demirkıran, yaptığı açıklamada, yaptıkları denetimlerde; özellikle açıkta satılan, paketlenmemiş ve üretim izni olmayan pek çok üründe hile olduğunu tespit ettiklerini belirtti. Glikozla bal aromasının karıştırılıp vatandaşlara bal olarak satıldığını belirlediklerini ifade eden Demirkıran, ''Sahte bal diye nitelendirdiğimiz bu balın rengi biraz daha açıktır, normal balın kokusu yoktur.

Normal balın kıvamı biraz daha katıdır'' dedi. Demirkıran vatandaşları şu şekilde uyardı: ''Vatandaşımız, piyasada üretim izni olan ve paketli ürünleri tercih etmeli. Açık ve paketsiz olan ürünlerde çok daha fazla sahtekarlık ve hileyle karşılaşılabiliyor. Halkımız yaptığı alışverişlerde bilinçli olmalı. Nerede ne hile olabileceğini az çok görebilmeli. Tezgah altında satılan ürünler alınmamalı. Vatandaşlarımız karşılaştıkları herhangi bir olumsuzlukta ise bize başvurmalı. Promosyonlar hariç çok düşük fiyatlı ürünler tercih edilmemeli.''

HİLE YAPILMAYAN TEK ÜRÜN YUMURTA

Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca hazırlanan broşürde yumurtanın doğal ambalajı içinde, hiç bir şekilde hile yapılamayan tek gıda olduğu belirtiliyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanlığınca bastırılarak vatandaşlara dağıtılan broşürde yumurtanın faydaları sıralanıyor. Dengeli beslenmek ve sağlıklı yaşamak için yumurtanın önemli bir besin maddesi olduğu vurgulanan broşürde, ``Yumurta, doğal ambalajı ile hiçbir şekilde hile yapılmayan tek gıdadır`` deniliyor.

HORMONLU ÜRÜNLER NASIL ANLAŞILIR?

- domates çekirdeksiz ve içi cıvıksa,
- patlıcanın içi süngerimsi ve çekirdeksizse,
- kabak çekirdeksizse,
- biber aşırı iri ve büyükse,
- patates şekilsiz ve içinde kararmalar varsa,
- karpuzun çekirdek yerleri boşsa bu yiyeceklerin hormonlu olduğu anlamına gelebilir.

SÜT ALIRKEN DİKKAT!

Tarım ve Köy işleri Bakanlığı´nın geçen yıl yürüttüğü gıda denetimlerinde sütte durumun hiç de iç açıcı olmadığı belirlendi. Yürütülen çalışmaların sonucuna göre gıdalarda en fazla olumsuzluk, çiğ süt, peynir ve hazır yemek sektöründe yaşanıyor.

Verilere göre geçen yıl, 55 süt örneğinde canlı bakteri ve somatik hücre analizi yapılırken 36 örnekteki bakteri ve somatik hücre sayısı mevzuatın üzerinde çıktı. 19 örnek ise mevzuatına uygun çıktı. Sütteki olumsuzluk peynire de yansıdı. Geçen yıl alınan 794 peynir örneğinden 7´sinde "salmonella spp" virüsü, 35´inde "staphylococcus aureus" virüsü, 789 peynir örneğinden 106´sında "escherichia coli" virüsü, 702 peynir örneğinden 6´sında "listeria monocytogenes" virüsü belirlendi.

YAPAY TATLANDIRICILAR CAN YAKIYOR

Şekerden yüzlerce kat daha tatlı olan alternatif tatlandırıcıların dengesiz kullanımı başta kansorejen olmak üzere ciddi manada çeşitli hastalıklara davetiye çıkartıyor. Amerika'da bir dönem yasaklanan, kansere neden olduğu iddia edilen, diyetisyen ve doktorlar tarafından kullanılmaması tavsiye edilen yapay tatlandırıcılar, İstanbul Eminönü'ndeki tezgâhlarda bile açıktan satılıyor. Son sekiz yılda kimyasal tatlandırıcıların ithalatı 13 kattan fazla arttı. Her yıl bu artış katlanarak devam ediyor.

Bir bavul aspartamın bir kamyon şekere denk geldiği düşünüldüğünde, gıda sektörünün bu ürünlere meyletmesinin gerçek nedeni ortaya çıkıyor. Hatta bavulların içinde kaçak aspartam getirildiği öne sürülüyor.Uzmanlar uyarıyor: "Sağlıklı yaşamak isteyenler her türlü tatlandırıcıdan uzak durmalı. Kimyasal tatlandırıcıların hepsi vücuda yabancı ve zararlıdır."

BAKLAVA ALMADAN ÖNCE İYİ DÜŞÜNÜN

Çin, Singapur, Tayvan, Hollanda, Amerika, Almanya gibi ülkelerden gelen bu yapay tatlandırıcılar, şekerden çok daha yüksek tat veriyor. Ürkütücü olanı ise İstanbul Eminönü gibi açıktan ürün satılan yerlerde bu tür kimyasallar çokça ve rahatça bulunabiliyor. "Sektörde bu tatlandırıcıların kullanımı artıyor." diyen Güllüoğlu Baklavaları gıda mühendislerinden Emine Akyıldız'a göre aspartam 25 kilogramlık paketler hâlinde satılıyor: "Küçük pastanelerde diyet kek, diyet ürün bulunuyor. Pastada deneyebiliyorlar.

Tadı tutturması çok zor değil. Bunların hiçbiri sağlıklı değil." Mesela, bir tepsi baklavada 2 buçuk kilogram şeker kullanılıyor. Bu miktar 5 TL'ye denk gelirken, sadece 50 kuruşluk aspartam ile aynı tat karşılanıyor. Zaten Ankara Ulus pazarına gidince vitrinlerde yerini alan baklavaların 5 TL'den satılması aslında durumu açıklıyor. "Nasıl bu kadar ucuza mal ediyorsunuz?", "Yapımında ne kullanıyorsunuz?" sorularına yanıt, "Bilmiyoruz, bize hazır geliyor." oluyor. Birçok firma, baklavayı toptancıdan hazır alıyor; toptancı ise fiyatı düşürmek için ucuz malzemeye yöneliyor. Pancardan üretilen şekerin yerine kimyasal tatlandırıcılar tercih ediliyor.

NEDEN HİLELİ GIDA ÜRETİMİ?

Türkiye'de tarım ve tarıma dayalı gıda sanayii son yıllarda hızla büyüyen sektörlerden biri. Gıda Dernekleri Federasyonu'nun tahminlerine göre 30 milyar dolarlık bir pazarı ifade ediyor. Ancak bu pazarın yüzde 50'sine yakınını merdiven altı üretim karşılıyor. Yapılan tahminlere göre sadece devletin gıda sektöründeki merdiven altı üretimden kaynaklanan vergi kaybı 3 milyar dolar civarında .

Sektördeki işletme sayısına bakıldığında ise yine çarpıcı rakamlar bulunuyor. Türkiye'de 28 bin gıda işletmesi ve 285 bin dağıtım noktası bulunuyor. Oysa ki bütün Avrupa'daki gıda işletmesi sayısının 25 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Öte yandan Türkiye'deki gıda işletmelerinin yüzde 95'i KOBİ niteliğinde. Hal böyle olunca sektördeki kayıp, kaçak ve sahteciliği de önlemek zor oluyor.

AB NASIL DENETLİYOR?

Her şeyden önce AB ülkelerinde tarımsal ürünler tarladan sofraya kadar sıkı denetimlerden geçiyor. Toplum sağlığına zarar verecek en küçük olumsuzluğa bile çok ağır cezalar geliyor. Öte yandan AB marketleri, Euregap anlaşmasını imzalayarak "İyi Tarım Uygulamaları"nı başlattı. Euregap kuralları, taze - sebze meyve ile et ürünlerinin kaynağını belirleme amacını taşıyor ve üretimin her aşamasını takip ediyor.

Euregap sertifikası ile, insan sağlığına zararlı kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik kalıntılar içermediği, çevreyi kirletmeden ve doğal dengeye zarar vermeden üretildiği, üretim sırasında, üretimle ilgili insanları veya diğer canlıları olumsuz olarak etkilemediği, tüketicinin bulunduğu ülkenin ve sürünün yetiştirildiği ülkenin tarım mevzuatlarına uygun işlemler yapıldığı belgelenmiş oluyor.

VİTAMİNE DEĞİL BAKTERİYE PARA VERİYORUZ

Araştırmalar yiyeceklerimizin içine gizlenen kimyasallar ya da hijyenik olmayan ortamlar sebebiyle, yediklerimizden vitamin, mineral yerine bol bol bakteri aldığımızı gösteriyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 2007 yılında yapılan gıda denetim ve izleme programından çıkan sonuçlar ürkütüyor.Mikrop: Her 6 peynirden birinde(%13.43), her 36 tavuktan birinde (%2.75) ve her 11-12 hazır günlük yemek ve mezelerin birinde (%8.70) Escherichia coli bakterisi bulunmaktadır. Bu mikrop gıdaların hazırlandığı ortamların temiz olmaması, çalışanların tuvalet sonrasında ellerini yıkamaması sonucunda oluşuyor.

Dahası yenildiği takdirde insanı ishal yapıyor. Her 20 peynirin birinde görülen Staphylococcusaureus bakterisi ise ciddi gıda zehirlenmelerine yol açıyor. Aflatoksin: Her 10 kırmızı toz ve pul biber numunesinden birinde (%12.03) ve (%9.92), her 26 fındık, yerfıstığı, Antep fıstığı, ceviz ve kuru incir numunesinin birinde alfatoksin bulunmuştur.

Madde, ürünlerin küflü olması nedeniyle oluşan toksik ve kanserojen bir maddedir. Kükürdioksit: Her 5 kuru kayısıdan birinde (%20.05) gerektiğinden fazla kükürdioksit vardır. Kükürdioksit gazı özellikle çocuklarda ve astımlı olanlarda hırıltılı solunum, göğüs sıkışması, kesik nefes alma, solunum yollarının daralması gibi ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor. Tarım ilacı (pestisist) kalıntısı: Her 58 yaş meyve ve sebzenin birinde (%1.72) tarım ilacı kalıntısı bulunuyor. Kanserojen etkisi de kati. Her yıl pamuk toplayan 20 bin işçi tarım ilacı yüzünden hayatını kaybediyor.

SONUÇ:

1996 yılında Almanya'daki Türk marketini denetleyen Alman gıda polisi, raftaki kırmızı toz acı biberleri laboratuvarda tahlil ettiğinde aflatoksinle karşılaştı. Karaciğerde birikerek kanser hastalığını tetikleyebilen çok zararlı bir madde olan aflatoksinli gıdaların cezası, AB ülkelerinde çok ağır. Alman polisi, aflatoksinli kırmızı biberleri Almanya'ya ihraç etmiş olan İstanbullu baharat firması Bünsa'ya, tam 240 bin mark ceza kesti.

Bu cezanın altından kalkamayan Bünsa firması battı. Bizim Maraş kırmızı acı toz biberin, Almanya'ya ve tüm AB ülkelerine ithalatı yasaklandı. AB gümrük kapılarında ya da sebze - meyve hallerinde bulunan laboratuvarlarda kontrol edilen sebze - meyvelerde sakıncalı bir durum ortaya çıkarsa geldikleri ülkeye iade ediliyorlar.

Tüketici vatandaşın gıda güvenliği konusunda yaşadığı tedirginlik artarak sürüyor. Çünkü yetkili kuruluşlar, hileli gıda satışını önleyecek tedbirler konusunda vatandaşı rahatlatacak bir çaba göstermiyorlar. Hileli gıda satanların oluşturduğu haksız rekabetten rahatsız olan firmaların kurduğu Gıda Güvenliği Derneği, Gıda İşleri Genel Müdürlüğü kurulmasını istiyor.

Dunyabulteni
Başlık: Ynt: Gıdalarda sağlığımızı tehdit eden hileler!
Gönderen: mikrosoft - 02 Eylül 2009, 14:24:04
HİLE YAPILMAYAN TEK ÜRÜN YUMURTA

Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca hazırlanan broşürde yumurtanın doğal ambalajı içinde, hiç bir şekilde hile yapılamayan tek gıda olduğu belirtiliyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanlığınca bastırılarak vatandaşlara dağıtılan broşürde yumurtanın faydaları sıralanıyor. Dengeli beslenmek ve sağlıklı yaşamak için yumurtanın önemli bir besin maddesi olduğu vurgulanan broşürde, ``Yumurta, doğal ambalajı ile hiçbir şekilde hile yapılmayan tek gıdadır`` deniliyor.


yumurtayıda bozmuşlar tavukların yediği yemler
hastalanmasınlar diye verilen antibiyotikler
nereye gidiyor zannediyorsunuz fg1))
Başlık: Ynt: Gıdalarda sağlığımızı tehdit eden hileler!
Gönderen: Günbatımı - 02 Eylül 2009, 23:17:32
Allah kahretsin bunları...  h33))  3 kuruş için insan hayatıyla oynamaya değer mi? Allah'tan korkmaz, kuldan utanmazlar!   a25))
Başlık: Sağlıklı Sanıp Yediğimiz Gıdalarda Ne Hileler Varmış!
Gönderen: Tuğra - 16 Mart 2010, 01:32:20

Dikkat! Ömrünüz kısalmasın... Keyveni Yönetim Kurulu Başkanı, gıdada yapılan hilelere dikkat çekti. Sağlıklı bildiğiniz yiyecekler...15 Mart 2010 Pazartesi Doğal zannettiğimiz birçok ürüne karşı ihtiyatlı olmamız gerektiğini vurgulayan Çelik, özellikle kırmızı et fiyatlarındaki artıştan sonra bazı üreticilerin başvurduğu hilelerin tüketici sağlığını tehdit ettiğini söyledi.

Dünya Tüketiciler Günü nedeniyle, tüketicilerin gıda güvenliği konusunda ihlal edilen haklarına dikkat çekmek isteyen Keyveni Kurumsal Hazır Yemek Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Çelik, sağlıklı ve güvenli beslenme hakkının, üreticiler tarafından dikkate alınmayan, ihlal edilen en önemli tüketici hakkı olduğunu dile getirdi.

Tüketici haklarının önemine dikkat çeken, çevremizde tüketiciler aleyhine olan gelişmelere hiç kimsenin duyarsız kalamayacağını söyleyen Sadık Çelik, "Maalesef üreticiler, tüketici sağlığını hiçe sayıp gıdada bir takım hilelere başvuruyor.

Tarımda en yüksek verimi alabilmek adına zirai ilaç, yanlış gübreler ve bilinçsiz horman kullanılıyor. Aynı şekilde özellikle kırmızı et fiyatlarındaki artıştan sonra bazı üreticilerin başvurduğu hileler tüketici sağlığını tehdit ediyor" dedi.

Marinasyon adı altında birtakım kimyasallarla (Zarten, Bradmix) kesik etin hacminin ve ağırlığının büyütüldüğünü, bunun da kanserojen etki yaptığını belirten Sadık Çelik, çiftliklerdeki hayvanların kısa sürede kilo alması için de çeşitli usulsüz yem, besleme teknikleri ve hormon gibi yöntemlerle sağlıksız verim artışı sağlandığını ifade etti.

UHT, insan ömrünü kısaltıyor"

Yine süt ve süt ürünlerine uygulanan UHT ve pastörizasyon gibi işlemler sonucu kutu sütlerde ve yoğurtlarda sağlığa yararlı bakterilerin yanında sağlığa zararsız olanların da öldürülmesinin ürünlerin raf ömrünü uzattığını ancak tüketicilerin ömrünü kısalttığını sözlerine ekleyen Çelik, konuyla ilgili şunları söyledi: "Tüketicilerin özellikle gıda söz konusu olduğunda son derece dikkatli olmaları gerekiyor.

Tüketicilere her zaman tanıdıkları, bildikleri kasaptan et almalarını, sebzelerini seçerken gıda hilelerine karşı son derece uyanık olmalarını tavsiye ediyorum. Hazır yemek hizmeti alanların ise hizmet aldıkları kurumu sık sık ziyaret etsinler.

Kapılarını 24 saat tüm müşterilerine ve ziyaretçilere açık tutmayan kurumlara kuşkuyla yaklaşılmalıdır."

"İhlallere karşı duyarsız kalmamalıyız" Keyveni'nin yemeklerinde kullandığı hammaddelerin, çiftlikten sofraya kadar gerek kalite kontrol süreciyle gerekse hijyen standartları ve teknolojik ekipmanlarla her zaman denetim altında olduğunu belirten Çelik, lezzetten ve hijyenden asla ödün vermeyen Keyveni'nin tüketicilere karşı sorumluluğunu daima en iyi şekilde yerine getirdiğine dikkat çekti.

Habervitrini.com
Başlık: Ucuz ama sağlıklı gıdalar: İlk 15
Gönderen: Tuğra - 07 Ekim 2010, 00:45:32

İşte bu listeye giren besinlerin ilk 15'i:

(http://www.iyilikguzellik.com/images/haber/1508.jpg)
   
BAZI gıdalar özellikle bazı dönemlerde çok ucuz, iyi fiyatlarla satın alınabiliyor. Bunların içinde sağlık bakımından çok güçlü besin öğeleri içerenler var. İşte bu listeye giren besinlerin ilk 15'i:

1. Hamsi: Çok güçlü bir omega-3 ve protein kaynağı. Kılçıklarıyla beraber yendiğinde önemli bir kalsiyum deposu.

2. Kuru fasulye: Güçlü bir bitkisel protein, bitkisel sterol ve posa kaynağı. Özellikle kırmızı fasulye çok güçlü bir antioksidan deposu.

3. Turp: Antioksidandan ve anti kanserojenlerden çok zengin.

4. Pırasa: Posa ve antioksidan deposu.

5. Lahana/karnabahar: Posa vitamin ve kanserden koruyucu sülforafandan çok zengin.

6. Yeşilbiber: Güçlü bir antioksidan ve vitamin kaynağı.

7. Domates: Mükemmel bir besin. Likopen isimli antioksidanın en çok bulunduğu yiyecek.

8. Marul: Vitamin mineral ve lif zengini bir besin.

9. Yumurta: Bilinen en değerli hayvansal protein kaynaklarından biri belki de birincisi, vitamin ve mineralden çok zengin.

10. Yoğurt: Protein zengini probiyolotik bakteriler bakımından çok güçlü kalsiyum ve vitamin deposu.

11. Bulgur: B vitaminleri E vitamini ve posa deposu.

12. Mercimek: Tıka basa bitkisel protein yüklü.

13. Çay: Kateşin (antioksidan) deposu.

14. Elma: Antioksidan posa vitamin ve minerallerden çok zengin.

15. Kabak: Vitamin mineral ve posadan zengin kalorisi düşük bir besin.

iyilikgüzellik
Başlık: Ynt: Gıdalarda sağlığımızı tehdit eden hileler!
Gönderen: mihrab - 07 Ekim 2010, 11:57:50
Güzel bilgiler için teşekürler (: