Değilim
Okumuşum bunca kitap
Meğerki okur değilim
Dinlemişim onca rebap
Değer ki yanar değilim
Altın sandım tenekeyi
Meğerki sarraf değilim
Miras saydım terekeyi
Değer ki sahaf değilim
Otur derler başköşeye
Meğerki kaftan değilim
Yazım çizim yörüngeye
Değer ki kaptan değilim
Rızık bildik ticareti
Meğerki çerçi değilim
Ufak ekmek bereketi
Değer ki çiftçi değilim
Soya çekim hakikattir
Meğerki kütük değilim
Dünya bildim kamışlıktır
Değer ki sülük değilim
Kapı geçmez odun eğri
Meğerki Yunus değilim
Eşik seçmez yatan eğri
Değer ki kamus değilim
Şemsi adım Abdülkadir
Meğerki yazar değilim
Söze bakım taç beyittir
Değer ki şair değilim
Abdülkadir Kalay
Şair Ceketli Adam
Geziyor,
Şair ceketli adam, geziyor ve yazıyor.
Zor tırmanır Çamlıca’ ya,
Çamlıca kıyamda.
Atsa adımını iner Paşakapısına,
Nuh kuyusu, Doğancılar rükûda.
Bir ara doğrulsa,
Yuvarlanır Üsküdar’a,
Üsküdar secdeye kapanmada.
Al kaptan götür beni kısa yoldan Beykoz’a,
Dev dağı kalkmış, başlamış fatihaya.
Söz bende atarım simidi martılara,
Sende bir söz ver bana,
Bırakır mısın beni Beşiktaş kıyısına?
Ah, ah!
Yetişemedim Süleymaniye tahiyyatta,
Eskimiş dizleri otura otura,
Secde izleri görünür kubbesinin alnında,
Şimdi selam verir sağına,soluna.
Dertlerimiz kalkmaz bizim şaha,
Kalkarız ancak kıyama utana, sıkıla,
Sitemde ne?
Şükürler ederiz duâda,
Her kişide olur sitem, er kişide ne ola?
Biliriz haddi bir secde yeter fakir fukaraya.
Şair ceketli adamın sermayesi ne ola?
Bırak ceketini son cemaat yeri o avluya
Giyerse biri o da kendini şair sana
Gezinsin o da biraz söz sata sata.
Abdülkadir Kalay