dis doldurma veya kaplama meselesinde kisi hanim ise adet olmadigi zamani secer dislerini doldurma esnasinda!
ehl-i sünnet bir site diş dolgusu için gerekli cevapları vermesi gerekir..çünkü ehl-i sünnet alimleri bu konuda biçok yazı yazmıştır..ki onlarda diş dolgusunun abdeste mani olduğunu söylüyorlar..kulaktan dolma laflarla kafamızı karıştırıyorlar..din akıl dini değil nakil dinidir öyle olsaydı akıl sayısı kadr din olurdu..nasıl emrediliyorsa öyle uygulamak gerekir..vesselam
Lütfen gelisi güzel kaynagini arastirmadan bir sey yazmiyalim
Diş ve ağız sağlığının önemi her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Ağız sağlığı vücut sağlığı demektir. Vücut sağlığına dikkat etmek gerektiği gibi, diş sağlığına da önem vermek gerekir. Nitekim Peygamberimiz, dişleri misvaklamak (fırçalamak) hususunda "Ümmetime (veya insanlara) zor gelmeyeceğini bilseydim her namaz için misvak kullanmayı emrederdim " buyurmaktadır. (Buhârî, Cum'a, 8)
Diş takma, doldurma, kaplama ve protez gibi olaylar, ağız sağlığını temin hususunda başvurulan çarelerdir. Diş doldurma ve kaplamanın abdest ve gusüle zarar verip vermediği, bu kaplama ve doldurmalarda altın ve gümüş madenlerinin kullanılmasının dinen sakıncalı olup olmadığı konuları, inananların zihinlerini meşgul etmektedir. Islâm'ın bu konulardaki hükümlerini araştırıp öğrenmek, müslümanları şüphe ve tereddütlerden uzaklaştırıp kalp huzuruna kavuşturacaktır.
Kur'ân-ı Kerim'de dişleri kaplama ve dolgu yaptırma ile ilgili açık bir hüküm yoktur. Hadis'te ise Ebû Davud, Tirmizî ve Nesâî'nin zikrettikleri Hz. Peygamber'in, Arfece b. As'ad'e altından burun yaptırmasını emir buyurmaları geçmektedir.
Sahabîlerden Arfece b. As'ad (r.a.)'ın Külâb savaşında burnu kesilmişti. Arfece, gümüşten bir burun yaptırdı. Aradan biraz zaman geçince burnunda kötü bir koku meydana geldi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.), ona altından bir burun edinmeyi emir buyurdular. (Ebû Davud, Hâtem, 7; Tirmizî Libâs, 31; Nesâî, Zîne, 41)
Sallanan bir dişi gümüş bir telle bağlamak Imam Âzam'a, Ebû Yusuf ve Imam Muhammed'e göre ittifakla caiz olup mekruh değildir. Altınla bağlamak ise Imam Âzam Ebu Hanife'ye göre mekruh diğerlerine göre mekruh değildir. Gümüş koku yaptığı için altından burun taktırmak ise icma ile caizdir.
Imam Âzam, çıkmış olan bir dişi tekrar yerine iade etmeyi mekruh görür. Çünkü bu diş ona göre ölünün dişi hükmündedir. Bunun yerine gümüş bir diş takılabileceği gibi, besmele ile kesilen bir koyunun dişi de konabilir ve gümüş bir tel ile bağlanabilir. Ebû Yusuf, "Ben bunu Imam Âzam'a başka bir yerde sordum. Çıkmış bir dişin iade edilmesinde bir sakınca görmedi", diyerek aynı konuda Ebû Hanife'nin ikinci bir görüşünü aktarmaktadır (Ibn Âbidin, V, 231).
Imam Muhammed, Arfece hadisini delil getirerek, dişi altın telle bağlamanın, kaplamanın ve altın diş takmanın caiz olduğunu söylemektedir. Imam Ebû Yusuf da çıkan bir dişi yerine iade ederek gümüş veya altın bir tel ile bağlamakta veya onun yerine gümüşten bir diş takılmasında bir sakınca görmez.
Buna göre, imamların, gerek abdest ve gusül açısından, gerekse altın ve gümüşün kullanılması bakımından dış doldurma ve kaplamada bir mahzur görmediklerini söyleyebiliriz. Araştırmalardan Imam Azam, Imam Ebu Yusuf ve Imam Muhammed'in diş kaplama ve doldurmanın abdest ve gusüle engel olmadığı konusunda fikir birliğine vardıklarını görüyoruz. Çünkü bunların üçünün de dişi gümüş tel ile bağlamanın ve gümüş bir diş takmanın caiz olduğu konusunda birleştikleri bilinmektedir. Kâsânî'de tadbîb: kaplama kelimesi açıkça zikredilmektedir. (Kâsânî, el-Bedâyiu's-Sanayı ; V,132) Gümüş tel ile bağlandığı zaman bu, telin geçtiği yerlere su varıp varmadığı meselesi olduğu gibi, koyun dişi veya gümüş bir diş takıldığı zaman bunların altına su ulaşıp ulaşmaması yine söz konusudur. Dişi tel ile bağlama, kaplama veya başka bir dişi takma sebebiyle suyun ağızda ulaşmadığı yerler yüzünden abdest veya gusüle bir halel gelseydi bunu müctehidler mutlaka açıklarlardı. Halbuki kaynaklarda böyle bir şey hiç zikredilmemektedir. Bir de bu diş kaplama ve doldurma işi, aynı zamanda bir yara üzerine konan beze çebire'ye benzetilmektedir. Abdest ve gusülde sargı üzerine mesih caiz olduğu gibi, ağzında kaplamalı veya dolgulu dişi bulunan kimsenin suyu çalkalaması yeterlidir. Yoksa kaplama ve dolgu altına su işlemesini temin etmek zor olduğu gibi, çoğu zaman ağız sağlığına zarar da getirebilir. Zaten bu konuda imamlar arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Onlar dişi kaplatmaktan bahsetmekte, fakat hiçbirisi, bunun abdest veya gusüle engel olduğundan söz etmemektedir. Dişi kaplama gusüle engel olmazsa, doldurmanın da öncelikle engel olamıyacağı açıktır.
Imamlar arasında ihtilaf sadece çıkmış olan dişin tekrar yerine iade edilmesi ile, altının kullanılmasındadır. Dişi gümüş ile kaplama veya doldurmada herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Bu konuda altın kullanılmasını Imam Azam caiz görmez, diğerleri ise bir sakınca yoktur derler.
Netice olarak altın veya gümüş ile diş kaplama, doldurma ve protez yaptırmanın ve bunları kullanmanın Islâm açısından hiçbir mahzuru olmadığını söyleyebiliriz. Ancak Hanefi imamları adet (ay hali) görmekte olan bir kadının bu müddet içinde kapladığı dişin temiz olmadığını ve dolayısıyla kadının abdestsiz kaldığını ileri sürdüklerini görüyoruz. Fakat Imam Şafiî'ye göre ay hali gören bir, kadının dişini yıkayarak kaplatması caizdir.
Edille-i Şeriye açısından (Kitap, Sünnet, icma, Kıyas) tam olarak hükmü nedir?
Anladığım kadarıyla Kıyas var. (Telle bağlama açısından)
Bâzı ehli sünnetim diyen arkadaşların müteallim'in izahatını kabul etmemelerinden dolayı açıklığa kavuşturmak için soruyorum.
Yâ Selam
Alıntı yapılan: Mücteba - 21 Aralık 2009, 23:13:33
Edille-i Şeriye açısından (Kitap, Sünnet, icma, Kıyas) tam olarak hükmü nedir?
Anladığım kadarıyla Kıyas var. (Telle bağlama açısından)
Bâzı ehli sünnetim diyen arkadaşların müteallim'in izahatını kabul etmemelerinden dolayı açıklığa kavuşturmak için soruyorum.
Yâ Selam
müteallim kendi kafasindan bir sey yazmaya muktedir birisi degil asagida yazilanlar kaynaklidir dikkatlice tekrar okuyunuz lütfen insanlari zora sokmayiniz
Amacım kimseyi zora sokmak değil, bitirici noktayı koymaktır.
Konuyla ilgili olarak dün arkadaşlarla aramızda görüş ayrılığı hasıl oldu.
Müteallim'in izahatını götürdüğümüzde;
"Bahsettiğiniz kaviller diş bağlama iledir . Kaplama ve dolgu ile ilgili değildir . O zamanda diş dolgu ve kaplama olayı yoktu ."
şeklinde bir açıklama getirdiler.
Alıntı yapılan: müteallim - 22 Kasım 2009, 03:12:28
Imam Muhammed, Arfece hadisini delil getirerek, dişi altın telle bağlamanın, kaplamanın ve altın diş takmanın caiz olduğunu söylemektedir. Imam Ebû Yusuf da çıkan bir dişi yerine iade ederek gümüş veya altın bir tel ile bağlamakta veya onun yerine gümüşten bir diş takılmasında bir sakınca görmez.
Buna göre, imamların, gerek abdest ve gusül açısından, gerekse altın ve gümüşün kullanılması bakımından dış doldurma ve kaplamada bir mahzur görmediklerini söyleyebiliriz.
Mevzu ile alakalı Son Devrin Din Alimlerinden ve Son Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin fıkhî görüşünü içeren yazısı... Osmanlıca bilmeyen arkadaşlar için önümüzdeki günlerde tercümesini yapabilirim. Eğer vakti müsait olan arkadaş varsa tercümeseni yaparsa seviniriz.
(http://img188.imageshack.us/img188/7407/biristiftayacevab.jpg)
Yukarıdaki metnin tercümesi
Bir İstifaya Cevab
Çürük dişleri doldurmak meselesi
Kârilerimizden birçok zevat, "Çürümüş dişleri doldurmak veya "kurun" tabir olunan altından zarflar içerisine almakta abdest ve gusle bir mani var mıdır?" diye benden sual ediyorlar.
"Kendilerine cevap verebilirim ki; çürümeye yüz tutan dişleri sağlamlaştırarak heder olup gitmekten muhafaza için mezkûr suretlerden birisi ile erbabına tedavi ettirmekte Şer'an hiçbir mahzur yoktur. Kitab-ı Fıkhiyyede bu meseleyi aynı aynına bulmak kabil olmadığına bakarak bazı ulema bunu tecviz etmekten ihtiraz ederlerse de Şeriat-ı İslamiye'nin kavâid-i asliyesinin buna müsait olacağı hiç şüphe götürmez. Din-i İslamda hurc merfudur. Din-i İslamda tedavi meşrudur.
Bu esaslara istinaden, insan, dişlerini fennin icabına göre tedavi ettirdikten sonra dolgu mahallerine abdestte ve gusülde suyu isal edememek meselelerine gelince; Fukaha-i Kiram, abdestte ve gusülde suyu isal etmekte hurc (zorluk, güçlük) bulunmayan mahalleri yıkamak kâfi olduğunu sarahaten söylüyorlar. Hatta bu cihetle mezkûr meselenin Fıkıh kitaplarında sarahaten yeri bulunmadığı bile müsellem değildir denilebilir.
Bunu, cebîre (kırılan kemiğin kaynaması için üzerine sabitlenen tahta vb.) üzerine mesh meselesine kıyas etmek de mümkündür. Çürük dişleri kapatan dolguların ve altın "kurun"ların altında kalan yerler dahil-i beden ahz ederek, onlara bedei ba’demâ üzerlerinde bulunan dolguları ve "kurun"ları yıkamakla abdest ve gusül vazifeleri yerine getirilmiş olur. Hasta bir uzuv üzerindeki sargının altına suyu isal etmekte zarar var ise, üzerine mesh etmek kifayet edeceği de ketebe-i fıkıhta musarrahtır (açıkça belirtilmiştir).
Hülasa, ne taraftan bakılsa, dişleri tedavi maksadıyla doldurmaya Şer'an bir mani yoktur. Doldururken abdestli bulunmak da lazım değildir. Mezkûr dişlerde gusül vazifesi, zahir-i beden (bedenin dış kısmı) hükmünü ahz eden dolguya ve "kurun"a intikal ederek, bunları yıkamakla taharet-i tamme hasıl olacağından, cebireye mesh edenlerin başkalarına imameti caiz olduğu gibi, dişi dolgulu kimselerin dolgusuz ademlerin imameti de caizdir.
Mustafa Sabri
tarihman kardeşim ellerine sağlık Allah c.c razı olsun.