Soğuk bir kış günü..
Özlemişiz..
Özlemişiz de dudaklarımızdan sessiz,sözsüz bir duâ yükselmiş.
Dağlar,ovalar her yer nakış nakış işlensin demişiz, işlenmiş.
Derken meyveleri iyice pişirmiş yaz ( yaz mı pişirmiş? )
Duâlarımız..
Ocağın altına sürülen çalı çırpı tutuşturmuş ocağı.
Sonra sonbahar, sonra kış..
Biz istedik bu mevsimleri. Onlar da çıkıp çıkıp geldi.
Nereden geldi? Kim gönderdi?
Dön, duâlarına bak şimdi. Acizliğine, fakirliğine yani.
Gak dersek ekmek, guk dersek su geliyor.
"Acizim" diyelim, su; "fakirim" diyelim, ekmek gelsin.
Desek de demesek de bizi görüyor gören ve gönderiyor zaten ne lâzımsa bize.
Bir işe yaramayan acizliği fakirliği, işe yarar hale getirmek insanların işi.
Acizim diyorum mevsimler dönüyor.
Fakirim diyorum, renkli lezzetli sofralar kuruluyor önüme.
Bütün duâlarım kabul olmuş da, haberim yok..
Ali Hakkoymaz
Allah razı olsun,çok anlamlı bi konu.ve bunca yaptığımız nankörlüklerimize rağmen rahmetını ve merhametini eksiltmeyen yüce Allah'a hamdu senalar olsun
aciziizz ve de nankörüz malesefff...
Allah hepimize hidayet versin... a e olun..
Alıntı YapBütün duâlarım kabul olmuş da, haberim yok..
ne mutlu!
Ali Hakkoymaz'ın güzel yazılarından biri..
Emeğe sağlık :)
kişinin rabbinin verdiklerine karşı kendisiyle hesaplaşması, mahcubiyeti, derin ve samimi bir şekilde kaleme alınmış.
acizim aciz olanı istemem,faniyim fani olanı istemem. :)