James Cameron'un olay filmi Avatar'ı izleyen Bugün gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren filmin konusuyla Kuran'ı Kerim'de anlatılan bir olayı birebir ilişkilendirdi ve kendine şu soruyu sormadan edemedi!
Ahmet Taşgetiren'in yazısı:
Miladi 571, Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.)'in doğum yılıdır. Tarihlere "Fil vak'ası" diye geçen hadisenin Peygamberimiz'in doğduğu yıl gerçekleştiği rivayet edilir.
Yemen Kralı Ebrehe, kendi hükümranlığına rakip bir merkez olabilir endişesiyle Kabe'yi yerle bir etmek üzere harekete geçer. Ordusunda, zamanın en güçlü savaş araçlarından olan filler vardır.
Mekke'nin yakınlarına kadar gelirler.
Mekke civarında otlamakta olan deve sürülerine el koyarlar.
Onlardan bir kısmı Peygamberimiz'in dedesi Abdülmuttalip'e aittir.
Abdülmuttalip, Ebrehe'nin çadırına gider ve develerini ister.
Ebrehe ona istihza ile bakar ve:
-Hem bu memleketin büyüğü olacaksın hem de şehri savunmayı bırakıp develerinin peşinde koşacaksın der.
Abdülmuttalip, Ebrehe'ye şu cevabı verir:
-Kabe'nin sahibi var, onu O korur. Ben ise develerimden sorumluyum.
Sonra Ebrehe ordusu şehrin üzerine yürür ve bu sırada, Kur'an'da Fil Suresi'nde anlatılan olay gerçekleşir:
"Görmedin mi Rabbin ne yaptı fil sahiplerine.
Boşa çıkarmadı mı onların kötü tasarılarını.
Onlara sürü sürü kuş gönderdi.
Onlara balçıktan pişirilmiş sert taşlar atarak,
Ve sonunda O, yenilmiş ekin yaprağına döndürdü onları..."
Kuşlar, ayaklarında taşıdıkları balçıktan pişirilmiş taşları Ebrehe'nin dev ordusu üzerine atar, Ebrehe ordusu, yenilmiş ekin yaprağına döner.
Bütün bunları neden anlatıyorum?
Avatar'ı seyrettikten sonra, bunları hatırladığım için anlatıyorum.
Ülke Pandora.
Tabiatı tahrip edilmemiş bir dünya Pandora.
İnançlı ve mutlu bir halkı var. Naviler.
İnançlarının sembolize olduğu, kutsal ağaçları ve zikri andıran ritüelleri var.
"Gök insanları" dedikleri bizim dünyamızdan farklılıklarının farkındalar.
Ama Pandora'ya, süper bir güç, deyin ki "Beyaz Adamlar" göz dikiyor. Çünkü orada çok kıymetli bir maden bulunuyor. Maden tam da kutsal ağacın altında.
Beyaz Adamlar, Pandora'yı teslim almakta ve kutsal ağacın altındaki madene el koymakta kararlı.
Pandoralılar ise ülkelerini vermemekte kararlılar.
Sonunda Beyaz Adam'ın istila girişimi başlıyor.
Deyin ki İsrail Gazze'ye saldırıyor ya da Amerika Vietnam'a...
Filmde, Beyaz Adam'ın silah gücü, olabilecek en korkunç boyutta sergilenmiş.
Bu silah gücüne karşılık, Pandoralılar'ın oklarının hiçbir anlam taşımayacağından eminsiniz.
Bu bölümde, bilgisayar ortamında üretilmiş müthiş sahneler yer alıyor. Hele üç boyutlu seyrettiğinizde filmin içinde yaşıyorsunuz.
Savaşın seyrini tersine çeviren şey, Pandoralılar'ın sırtlarına binerek uçak gibi kullandığı kuşlar...
O kuşlarda kuşları aşan bir şey var.
Bir ayrı güç.
Film, bence bunun özenle altını çiziyor.
Filmin hikâyesi içinde olabilecek en güzel biçimde eritilerek, bu ilahi güce sık sık atıf yapılıyor.
Film hikâyesini yazanlar ya da yönetmen, "Fil vak'ası"nı biliyor muydu, "Ebabil"den haberdar mıydı bilmiyorum. Ama dev Ebrehe Ordusu ile çağın "Beyaz Adam"ının birbiriyle birebir örtüştüğü, kutsallıklara yapılan atıfların ve "Olağanüstü Kuşlar" temasının "Kabe" ve "Ebabil"i çağrıştırdığı çok net.
Avatar, kesinlikle moral mesajlar taşıyan bir film.
Ve Avatar, Kur'an'da geçen kıssaların manevi muhtevasının, çağımız insanına, olağanüstü güzellikte taşınabileceğini örnekleyen muhteşem bir sinema eseri.
Gerekli olan ne?
Kur'an'daki kıssalarla çağımız arasında ilişki kurabilecek bir zihin grafiği ve orada üretilenleri perdeye taşıyacak sanat performansı...
İnsan, James Cameron mu gelip bunları filme dönüştürsün diye sormaktan kendini alamıyor. Ve her alanda olduğu gibi, sinema alanında da yetişmiş insanın ne kadar hayati önem taşıdığını düşünüyor.
(Bugün)
Filmi bilmiyorum ama bu benzetmeyi pek doğru bulmadım, avatarın çizgi versiyonunu görmüştüm ilahi (haşa) güçleri olduğuna, dünya dengesini sağladığına inanılan bir kişi avatar olarak seçilip, koruyucu olduğu kabul ediliyor. Avatar sayesinde doğa üstü güçler sergileniyor, bu tip inançlara itiyor insanların zihnini.
Üç boyut mucizesi "Avatar" filminde yer alan ütopik dünyanın güzelliği özellikle gençleri depresyona sokuyor.
Filmin hayranları tarafından açılan site ve forumlar yaşadıkları depresyonla baş etmeye çalışanlar için konu başlıkları açtı. Bu forumlardan biri olan "Avatar Forums"un bu konuda açtığı başlığa bugüne kadar binden fazla mesaj geldi.
Forumdaki mesajlar, hasılat rekorları kıran filmin özellikle 20 yaş altı gençlerde üstesinden gelinmesi çok zor hisler oluşturduğu ortaya koydu.
FİLMDEKİ DÜNYADA YAŞAMAK İSTİYORLAR
Elequin adındaki bir kullanıcı mesajında şunları söylüyor: "Elimden geldiğince internette Avatar hakkında daha fazla şey bulmaya çalışıyorum. İzlediğimin sadece bir film olduğunu kabullenmek ve Na'vi ırkının yaşadığı gibi bir dünyada yaşayamayacak olmayı kabullenemiyorum."
"İZLEDİĞİMDEN BERİ DEPRESYONDAYIM"
Mike adlı bir başka kullanıcı ise "Naviblue" adlı siteye yazdığı mesajda, filmi izledikten sonra intihar düşüncesinden sıyrılamadığını belirtiyor. "Avatar'ı izlediğimden beri depresyondayım. Na'vi ırkını ve yaşadıkları harika dünyayı gördükten sonra onlardan biri olmak istiyorum. Filmde izlediklerimi ne zaman hatırlasam tüylerim diken diken oluyor ve gözyaşlarımı engelleyemiyorum. Eğer Avatar gibi bir dünyada doğacağımı bilseydim intihar ederdim."
James Cameron'un gişelerde milyarlarca dolar hasılat yapan Avatar filmi, "Pandora" gezegeninde bulunan çok değerli bir minerali elde etmek isteyen insanların, gezegende yaşayan barışçıl "Na'vi" ırkı ile olan savaşını konu alıyor. Forumlara mesaj yazan birçok izleyici, insan ırkına olan nefretlerini belirtirken, "Na'vi" ırkına ve yaşadıkları dünyaya olan hayranlığı vurguluyor.
"ÖLEN BİR DÜNYA DA YAŞIYORUM"
İsveç'te yaşayan 17 yaşındaki Ivar Hill adlı bir gencin Avatar forumuna attığı mesaj, filmin oluşturduğu hisleri çok güzel özetliyor: "Avatar'ı izlediğimin ertesi sabahı, dünya bana çok renksiz geldi. Gri bir dünyaya uyandım. Tüm hayatım, yaptığım ve uğruna çaba harcadığım her şey benim için değerini yitirdi. Her şey çok anlamsız geliyor. Artık en ufak bir şey yapmak için bir sebep görmüyorum. Ölen bir dünyada yaşıyorum.
HERKESTE AYNI ETKİYİ OLUŞTURMUYOR
New York'taki Louis Armstrong Müzik ve Tıp Merkezi psikiyatrisi Dr. Stephen Quentzel, "Görsel hayat gerçek hayat değildir ama Avatar filmi görsel anlamda yapılabilecek bir filmin zirve noktasını oluşturuyor" dedi ve filmin kalitesiyle ön plana çıktığını ifade etti.
"Avatar Forums"un idarecisi Philippe Baghdassarian ise filmden dolayı depresyona girmediğini ancak tam aksine mutluluk duyduğunu belirtti ve şunları söyledi: "İnsanların depresyona girmesi dünyada olmayan güzellikleri görmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Birçok kişi sahip olduğumuzdan çok daha farklı bir gezegende yaşayabileceğimizi düşünmüş olmalı" dedi.
veteknoloji
bu kısılerın ınancsız olmalarından ahıretı cennetı bılmemelerınden ılerı gelıyo keske bu ınsanlara islamı anlatabılsek kendılerını bekleyen guzelliği bilseler hepsı amacsız bır dunyadan sıkayetcı yaradılıs amacından uzaklasmanın getrdıgı sıkıntılar..
ELHAMDÜLİLLAH meger ne sansılıymısız ne kadar cok hemde
en yüksek masrafla yapılan en son 3 boyutlu film yapımlarının en iyisi olarak tabir edilyr.bu hafta gitcem bu filme.fragmanalrı çok ilgnçti gerçekten.insanalr o kadar karma karışık varlıklar ki.filmler gerçekten çok ilginç..
farklı bir konuydu.emegnze saglık:)))
İnsan inandığını yaşar.
Cd si alındıda henüz izleyemdim..
Ben seyrettiğim en güzel filmlerden bir tanesi diyebilirim.
Ben filmi sinemada en buyuleyici sekilde izledim.
nedense hic buyulemedi. Bakis acisindan olsa gerek. Ben herseyin taklit oldugunu gordum.
Hic bir sey orginal degildi. Hayvanlar var olan veya olmus hayvanlarda degisiklik yapilarak cizilmis.
Kavimler gercekte yasayan kavimlerin adetlerine cok benziyordu. Rabbini bilen asla bunun etkisinde kalmaz.
Ben ertesi gun unuttum bile.