Malum, Peygamberimiz s.a.v. 'in ismini her duyduğumuzda salavat getirmemiz gerekiyor.
Sohbet eden bir hoca diyelim, sohbetinde defalarca efendimiz s.a.v ismini zikretmesi icap ettiğinde her zikredişinde salavat getirmeli mi, yoksa;
aynı secde ayetini aynı mekanda defalarca okusanda tek secde icap ettiği gibi ilk başta bir salavat getirmek kafi gelir mi?
Gül bahçesinde insan burnunu kapatır mı?
3 kez selavat getirmek yeterlidir diye biliyordum. Kaynak lazım tabii, bir bakayım... g2))
SALÂT, SALAVÂT
Tebrik, tezkiye, duâ, Peygamberimiz (s.a.s)'e yapılan duâ, istiğfar, rahmet gibi anlamlara gelen bir terim, salavât. "Belirli vakitlerde, Kur'an'da emredildiği tarzda ve Hz. Peygamberin tarif ettiği şekilde yapılan ibadettir. Salât'ın çoğulu salavât gelir. Türkçede daha çok Hz. Peygamber'e yapılan duâ mânâsında kullanılır.
Kur'ân-ı Kerim'de bu anlamda şöyle buyurulur: Âllâh ve O'nun melekleri Peygamber'e hep salât ederler. Ey mü'minler, siz de Ona salât (ve dua) ediniz ve samimiyetle selam veriniz" (el-Ahzab, 33/56).
Bu âyeti kerimeyle, Peygamberimize salât ve selamlarımızla hürmetlerimizi sunmak farzdır; her müslüman için yerine getirilmesi gerekli bir görevdir. Her müslüman en kısa şekilde: Âllâhümme salli alâ Muhammed Allâhım Muhammedi rahmetinle tebrik et ve esen kıl" diye salât getirir.
Rasûlü Ekrem Efendimiz de, "Yanında benim adım anılıp da bana salât getirmeyen kişinin burnu sürtünsün, hakarete uğrasın " buyurmuştur (et-Tâc, V, 145).
Namazlarda oturduğumuz zaman tahiyyât * tan sonra okuduğumuz "Allahumma Salli, Bârik..." duâları da, Hz. Peygambere salât getirmeyi ifâde eder. Hz. Peygambere salât getirmenin fazileti hakkında Rasûlüllah şöyle buyurmuştur: Kim bana bir salât getirirse, Allah ona on salât (mağfiret) eder" (et-Tâc, Vı 145).
Hz. Peygamber'in ismi her işitildiğinde veya anıldığında salat getirilip getirilemeyeceği hususunda bazı alimler; bir yerde, Hz. Peygamber'in adı ne kadar anılırsa anılsın bir defa salât edilmesi yeterlidir derken, bilginlerin çoğunluğu ise, Hz. Peygamber'in adı her anıldığında salât getirilmesi gereklidir demiştir. Nitekim hadis ilmiyle uğraşanlar, Hz. Peygamberin hadislerini rivayet ederken, sözleriyle, halleriyle en büyük saygıyı göstermişler; öğretimi sırasında da Hz. Peygamber'in adı ne kadar çok anılırsa anılsın, her anıldıkça, "SallAllahü aleyhi ve sellem" diyerek saygılarını göstermişlerdir (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XI,164; Geniş bilgi için bk. Salvale).
Şamil İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
gene sadakatten bir cvp
Salât ve selâmın simgesel yönü
Yüce Allah, "Peygamber'e salât âyeti"nde (Ahzâb, 33/56), Yüce Peygamberi'ne salâtı emretmiştir. Bu emir, zorunluluk (vücûb) anlatır. Buna göre, Peygamber'e salât vâciptir. Ulema, ömürde bir defa Peygamber'e salât ve selâmın vâcip olduğunda neredeyse icma etmiştir. Bu anlamda salât ve selâm, tıpkı kelime-i tevhîd gibi, İslâm'ın bir simgesidir. Öyle ki bir kişinin Müslümanlığı, ancak salât ve selâmı söyleyerek sahih olur. Salât ve selâm ile peygambere bağlılık gösterenin Müslüman olduğuna hükmedilir.
Peygamber adının anılmasında salât ve selâm
Ulema, ömürde bir defa salât ve selâmın vâcip olduğunda ittifak ettikten sonra, her mecliste ve adının her her anılışında da vacip (zorunlu) mi, yoksa mendûp (iyi ve uygun) mu olduğunda, farklı görüşler belirtmişlerdir:
1) Salâtın her defada vâcip oluşu: Bazı bilginlere göre, Hz.Peygamber'in (s.a.) adının her anılışında salât vâciptir. Yüce Allah salât ve selâmı emretmiştir. Emir, tekrar anlatır. Ayrıca, Hz.Peygamber'e (s.a.) salât ve selâm belirtmeyenlere şiddetli tehdit bildirilmiştir. Nitekim Hz.Peygamber (s.a.) adı huzurunda anıldığında kendisine salât etmeyenin cimri olduğunu belirtmiştir. (Tirmizî)
2) Salâtın tek defa vâcip oluşu: Bazı bilginlere göre, aynı mecliste (konuşma/yazı ortamında) peygamberimizin adı defalarca anılsa bile, bir tek defa için vâciptir.
3) Salâtın çok sayıda yapılmasının vâcip oluşu: Başka bazı bilginlere göre ise, herhangi bir sayı ya da meclisle sınırlamaksızın çok sayıda salât vâciptir. Ömürde bir defa olması yeterli olmaz.
Ulemanın çoğunluğu, Hz.Peygamber'e (s.a.) salâtın, tıpkı zikir (Allah'ı anma ifadeleri), tesbîh (sübhânellah ifadeleri) ve tahmîd (hamd ifadeleri) gibi, kurbet (Allah'a yakınlık) ve ibadet olduğunu, ömürde bir defa vâcip, her zaman ve her yerde mendûp ve mesnûn olduğunu ve salâtın faziletine dair hadisler dolayısıyla çok çok salât ve selâm gerektiğini belirtir. Öyleyse salât ve selâm, yapılması istenen bir şeydir, ama vâcip olarak değil de, mendûp ve müstehap (hoş ve güzel) olarak. Müslümanın, ilâhî emre uyarak, peygamberimizin şerefli adı her anıldığında salâtu selâm ifadelerini kullanması mendûptur.