sularla beraber akti gitti (rüyâsı) ömrümün
dertlerle hemhâl şimdi yüreğim
hiç bu denli çıplak değildim eleme, bu denli üryan
eylül'ü gözlemedeydi kalbim; dalından savrulan 3-5 yaprak güç verir belki yalnızlığıma diye
sensizlik'le yoğrulurken nemli kirpiklerim
yıllar aşkımıza şedde düşürür diye beklerken
yollar aşkımıza gölge düşürdü
sonunu bildiğim bir filme bilet kestirdim terminalinden hayatın
değnekçilerin nâraları aşkımızı mezata düşürüyordu:
"haydi, vuslat hayâl yolcusu kalmasın, hareket vuslata hüzün kala!"
koltuğuma kurulmak seninle pazarlığa oturmaktı
ben istediğin uzvumu fedâya razıyken
sen kalbinin tüm kapılarına paslı kilitler vurmuştun
dalında satın aldığım sadakat meyvelerine don vurdu,
ıskartaya çıktı suffe'n, gözün aydın!
ismini yazdığım tüm otobüs camları tuzla buz şimdi
aşk'a kasten zarar vermekten aranıyorsun
sen beni kuzgunlar otağında yapayalnız koyarken
ben ömrüne duâdaydım biliyor musun
şimdi sensizliğe alışma vaktidir ama nasıl
nefesini tutamaz ki insan
bitti rüyâsı ömrümün
şimdi sensizliğe uyanma vaktidir ama nasıl
...
bitti rüyâsı ömrümün
uyumaya korkar mıymış yahu insan
uyanmaya isteksiz böyle
her şiir can yakar mıymış demek
doğmamış çocuğa bir mektup da ben yazabilseydim
"sevdiğini hayatına al, ona bir yer ver ama,
onu hayatının ta kendisi yapma asla!"
bana öyle bir ömür yaşatıyorsun ki artık,
içim, anlık tebessümlerimi dahî yargılar olmuş..
hani bitti ya, karardı ya, soldu ya..
gülmemeliymişim gibi artık.. yiyip içmemeli hani..
sana yazardım..
seni/ilk/sana yazdım..
güldüm/n yazdım, ağladım/n yazdım..
söyle şimdi..
seni kime yazayım?
sevdânın insana neler yaptırabileceğinin değil de,
neler yapabileceğinin idrakindeyim bu aralar..
varlığında varlığından bîhaber olanlara, yokluğunda yokluğunun hesabı düştü bana..
ona da eyvaAllah..
kelâma kâfiye aramaya mecâlsiz..
düş yorgunu, şiir bezgini..
zaruretten boşaltılmış mecrâ misali şimdi yüreğim..
aslında..
ben de herkes gibi hayat bilgisi'nden pekiyi ile geçmiştim..
bu telafi sınavı nerden çıktı bilemedim..
şu kalbime batırdığın hançeri çözemedim..
halbuki en kırmızısından kurdelam da vardı benim..
sıkıldığımda en saçma nedenlerle de olsa sebebi sorulmadan çıktığım tenefüsleri özledim..
şimdi de izin alsam ya hayattan..şöyle bir dağ başına.. uzak ama.. çok uzak..
tahtadan bir klübe, çit falan yok, dağlar ona korunak..
az ötesinde dalları budanmışçasına nizamlı bir söğüt ağacı..
ama budanmışçasına, budanmamış..
altına uzandığında şöyle sırtüstü, toprağı hissettirmeyecek kadar çimen olmalı..
rüzgar hafif hafif estikçe, söğütün dalları yüzünü gıdıklamalı..
ayaklar yalın ama..
gözlerini kapatabileceğin kadar bir boşvermişlik cabası..
kuş seslerini bastırmayacak kadar uzaktan,
çabalanmadan duyulacak kadar yakından bir nehir geçmeli hani..
istendiğinde duyulacak kadar "var",
istenmediğinde duyulmayacak kadar "yok"
eskiden yoktu sen'siz hiçbir hayâlim
şimdi hayal kurmaya olsun yok mecâlim
ne bitmez rüyâ imis bu ?
Siz küçük bir çocukken, ''çok büyük''tür büyükleriniz. Her şeyi bilirler,
Her şeyin üstesinden gelirler,
En güçlü,
En kuvvetli,
En akıllı,
En becerikli,
En başarılı,
En yenilmezdirler.
Yıllar önce, küçük bir çocuğun limanda gördüğü transatlantik
karşısında ''Babamdan bile büyük'' diye dehşete düştüğüne tanık
olmuştum. Bütün
çocuklar yaşarlar benzer duyguları.
Hayran olurlar,
Gurur duyarlar,
Övünürler,
Özenirler,
Taklit ederler.
Zaman geçer, çocukluktan çıkılır. Büyüklerin aslında ''en büyük''
olmadığı fark edilir. Onların da:
Zaafları,
Zayıflıkları,
Bilmedikleri,
Beceremedikleri,
Eksik yanları,
Anlamadıkları,
Korkuları,
Yenilgileri vardır.
Yani kisaca ''insan''dırlar.
Bunları fark etmek, biraz içini acıtır büyümüş çocukların;
Hayal kırıklığına uğratır,
Biraz öfkelendirir,
Biraz üzer,
Isyan ettirir,
Kabul etmekte zorlanılır.
Oysa onlar hep aynıdirlar. Hiç değişmemişlerdir. Değişen sizdeki
''ayna''dır. 'Dev aynası'' yerini, herkesi olduğu gibi gösteren
''normal ayna''ya bırakmıştır.
Aşık olursunuz. O mükemmel biridir.
Çok başarılı,
Çok yakışıklı,
Çok yetenekli,
Çok enteresan,
Çok güçlü,
Çok akıllı,
Çok dürüst,
Çok merttir,
İyi giyinir, güzel konuşur,
Sizi en iyi o anlar,
Sizi en çok o sever,
Size en uygun odur.
Dünyada böyle birinin var olduğuna inanamazsınız;
Daha önce tanımadığınıza yanarsınız,
Kimseyi yerine koyamazsınız.
Zaman geçer, ''aşk'' biter.
Bir bakarsınız onun da;
zaafları
Zayıflıkları
Bilmedikleri
Beceremedikleri
Eksik yanları
Aanlamadıkları
Korkuları
Yenilgileri vardır
Yani kısacası ''İnsan''dır
Yıkılırsınız,
Nefret edersiniz,
Pişmanlık duyarsınız,
Hem kendinize, hem ona kızarsınız,
Geçip giden yıllarınıza yanarsınız.
Oysa o hep aynıdır, hiç değişmemiştir. Değişen sizdeki ''ayna''dır. 'Dev
aynası'' yerini, herkesi olduğu gibi gösteren ''normal ayna''ya
bırakmıştır.
Bir ''kahraman'' a ihtiyacınız vardır. O kahraman sizin:
''Kurtuluş''unuz olabilir,
''Model''iniz olabilir. Sizin için ''umut'' olabilir.
O, partinizin genel başkanı olabilir,
O, işyerinizdeki müdürünüz olabilir.
O, herhangi biri olabilir.
Peşine takılırsınız.
O karizmatiktir,
O vizyon sahibidir,
O misyon sahibidir,
O marjinaldir,
O liderdir,
O korkmaz,
O yılmaz,
O kaçmaz,
O başarır,
O becerir,
O yücedir.
Gün olur devran döner. Bir bakarsınız onun da
zaafları,
zayıflıkları
bilmedikleri,
beceremedikleri,
eksik yanları,
anlamadıkları,
korkuları,
yenilgileri vardır.
Yani kısaca ''insan''dır.
Şaşırırsınız,
İnanamazsınız,
Anlayamazsınız,
Hoş karşılayamazsınız,
Kızarsınız,
Boşlukta kalırsınız.
Oysa o hep aynıdır, hiç değişmemiştir. Değişen
sizdeki ''ayna''dır. 'Dev
aynası'' yerini, herkesi olduğu gibi gösteren ''normal ayna''ya
bırakmıştır.
Bu hayal kırıklıkları yorar insanı, bu ''gel-git''ler yıpratır.
En iyisi, hiç kimsenin ''masal kahramanı'' olmadığını peşinen kabul
etmektir.
En iyisi, ''dev aynaları''nı kırmaktır..
Yazılar sizemi ait..
Güzel
bana ait değil
evet çok güzeller anlayana tabi