Sadakat islami Forum

EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK => SAĞLIKLI YAŞAM => YİYECEK VE İÇECEKLER => Konuyu başlatan: Tuğra - 11 Şubat 2010, 20:58:17

Başlık: Artık beslenme trendlerimiz değişiyor !
Gönderen: Tuğra - 11 Şubat 2010, 20:58:17
Yeni yapılan bir araştırmanın sonuçları, beslenmede ciddi bir değişim yaşadığımızı gösteriyor.

Tefal tarafından yaptırılan çalışmanın sonuçları çok önemli. Araştırmada yemek pişirme ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları üzerinde durulmuş. İstanbul'dan Konya'ya, Diyarbakır'dan Antalya'ya, İzmir'den Erzurum'a kadar çok farklı şehirlerde 400'e yakın orta yaşlı kadın grubunda yapılan bu araştırmanın başlıca sonuçları şunlar...

AİLE İLE YENİLEN YEMEKLER DAHA LEZZETLİ

Kadınlarımızın büyük bölümü yemek yapmayı bugün de seviyor. Hatta yüzde 36'sı bu işi "bir zevk ve sanat" sayıyor. Halkımız ailesiyle birlikte yediği yemeklerden daha çok keyif alıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 80'i "birlikte yemek yemekten hoşlanılan kişiler" sorulduğunda ailesini işaret ediyor. Özellikle orta ve alt gelir gruplarında aile ile birlikte yemek yeme ısrarı sürdürülüyor ki bu çekirdek aile yapısının korunması bakımından sevindirici bir gelişme.

Dikkati çeken bir başka bulgu, baklagil tüketim sıklığının bu araştırmada da çok düşük çıkması. Toplum farkına varmadan çok önemli bir beslenme avantajını kaybediyor gibi görünüyor. Kuru fasulye, nohut, bezelye, mercimek gibi yiyeceklerin besin değerleri dikkate alındığında konunun önemi biraz daha öne çıkıyor.

Araştırma, sebze ve meyve tüketimi bakımından iyi bir noktada olduğumuzu gösteriyor. Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesi hariç bütün bölgelerde arzu edilen düzeyde meyve-sebze tüketimi alışkanlığının sürdüğü anlaşılıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bile haftada ortalama üç kez meyve ve sebze tüketilmesi sevindirici bir bulgu.

BALIK YEMEYE BAŞLAMIŞIZ

En dikkat çeken sonucu, balık tüketimi ile ilgili sorulara verilen yanıtlar oluşturuyor. Balık tüketimi eğiliminde ciddi bir artış olduğu anlaşılıyor. Daha da önemlisi sağlıklı gıdalar sıralamasında balık en başa yerleştiriliyor. Et ve tavuk tüketiminde ise eskiye oranla bir azalma göze çarpıyor. Bu durumdan fiyatlar kadar et ve tavuk ürünlerine karşı duyulan güvensizliğin pompalanması da sorumlu diye düşünüyorum.

Süt ve süt ürünleri tüketimine gelince... Bu konuda da sevindirici rakamlar var. Muhtemelen yoğurt tüketimine olan ilgimiz nedeniyle süt ürünleri konusunda doğru bir yoldayız.

PİŞİRME ALIŞKANLIKLARIMIZ DA DEĞİŞİYOR

Araştırmaya göre, halkımız yemek pişirme yöntemlerinin en az yiyeceğin kendisi kadar önemli bir lezzet ve sağlık faktörü olduğunu fark etmiş görünüyor.

Tencere yemekleri en çok tercih edilen pişirme yöntemi olarak birinci sıradaki yerini hâlâ koruyor. Onu kızartma ve kavurma izliyor. Sık sık gündeme getirdiğimiz ızgara tercihi yine en alt sıralarda yer alıyor. Buharda pişirme ve fırınlama yöntemleri ile pişirme yükselme trendi halinde gibi görünüyor.

Halkımız "En lezzetli yemek pişirme yöntemi hangisidir?" sorusuna yine "kızartma" yanıtını veriyor. Kızartmayı haşlama, kavurma ve ızgarada pişirme izliyor. Buharda pişirme lezzet bakımından en az tercih edilen yöntem olarak dikkati çekiyor. Haksız da sayılmazlar!

"En sağlıklı pişirme yöntemi hangisidir?" diye sorulduğunda ise durum değişiyor. Birinci sıradaki tencere yemeklerini buharda pişirme takip ediyor. Sonra ızgara ve fırınlama bunları izliyor. Lezzet bakımından birinci sırada olan kızartma, sağlık bakımından en sona atılıyor. Kısacası halkımız yazılıp çizilenlerden, televizyon programlarında anlatılanlardan ciddi oranda etkilenmiş gibi görünüyor, ki bu son derece önemli bir gelişme.

YAĞI AZALTMAK YETMİYOR

Araştırmanın dikkat çeken bir bulgusu daha var. "Biraz daha sağlıklı beslenmek için ne gibi önlemler alıyorsunuz?" sorusuna verilen yanıtlarda birinci sırayı yağ, ikinci sırayı tuz tüketimini azaltma alıyor.

Halkımız yağ tüketimini azaltınca daha sağlıklı olacağını düşünüyor ki burada da medyada yazılıp çizilenlerden bir etkilenme söz konusu olduğu anlaşılıyor. Şeker tüketimini azaltma konusunda ciddi bir önlem alınmadığı ya da unlu besinlerden uzak durma konusunda yağ kadar önemli bir hassasiyet gösterilmediği anlaşılıyor.

Araştırmanın ilgi çekici başka sonuçları da var. Halkımızın yarısı sağlıklı besinlerin ille de lezzetsiz olması gerektiği düşüncesinde değil. Neredeyse yarısının sadece karın doyurmak için değil, sağlıklı beslenmeye de özen gösterdiği anlaşılıyor.

Bu ve benzeri araştırmaların daha sık yapılması, beslenme alanındaki çalışmaları planlamak açısından son derece önemli. Sağlıklı beslenmenin pişirme yöntemleriyle ilişkisinin fark edilmesi de ancak bu araştırmaların yaygınlaştırılmasıyla sağlanabilir.

Hürriyet / Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Başlık: Yüzyılın beslenme trendi!
Gönderen: Tuğra - 19 Ekim 2010, 00:10:52


İşte şişmanlık hastalığı ve hastalığı önleme yolları...

Geçtiğimiz temmuz ayında Stockholm'de dünya obezite kongresi yapıldı.Günümüzün vebası sayılan şişmanlık hastalığı ve tedavisi, hastalığı önleme yolları masaya yatırıldı.

Neredeyse her iki kişiden birinin sağlık sorunu olarak kabul edilen obeziteyle savaşta en önemli anahtar, kişilerin beslenme eğitimi.

İki noktaya dikkat ederek bu hastalığın oluşumunu ve gelişimini önlemek mümkün aslında. Bunlardan birincisi daha tok kalmanın yolunu bilmek. İnsan vücudu ana yakıt kaynağı olarak glikozu, yani şekeri kullanır.

Biz glikozu vücudumuza karbonhidrat türü yiyeceklerden alırız. Bazı karbonhidratlar kan şekerini hızlı yükseltirler. Yani şeker yükü yüksek yiyeceklerdir. Buna "glisemik indeksi" yüksek besinler denir. Böyle bir besin tüketildiğinde, vücutta ani insülin salınımı olur. Hızlı salınan yüksek insulin, ortamdaki şekeri kullanır.

İkinci fazda hızlı kullanılan şeker ortadan kalktığı için, hemen akabinde acıkma, şeker oranı yüksek yiyecekleri kişinin canının çekmesi, yemekten sonra halsizlik, bitkinlik gibi şikayetlerin ortaya çıkması ve bu bitkinlikle başa çıkabilmek için daha yüksek miktarda tekrar yemek durumu ortaya çıkabilir. Bu durumda kilo alımı kaçınılmaz olur. O halde glisemik indeks kavramı iyi bilinirse daha az yemek düşünmek ve daha tok kalmak başarılmış olunur.

Glisemik indeksi yüksek besinler; sofra şekeri, bal, pekmez, reçel, helva, lokum, çikolata ve içine sofra şekeri giren her türlü tatlı sayılabilir. Bununla birlikte muz, incir, üzüm, kavun, karpuz gibi meyveler; beyaz un, pirinç, beyaz makarna, patates, havuç, bezelye, mısır gibi sebzeler sayılabilir.

Glisemik indeksi düşük olan yiyeceklere baktığımızda, daha ekşi meyveler (kivi, erik, portakal, mandalina, greyfurt, ekşi elma, ananas...), kuru baklagiller, bulgur, esmer unlar ve esmer makarna sayılabilir.

Beslenme alışkanlıkları

Burada çok önemli bir kavram var. Glisemik indeksin düşük olması, o yiyeceğin kalorisinin düşük olduğunu göstermez. Şöyle ki, bir dilim esmer ekmek ve bir dilim beyaz ekmek arasında kalori farkı çok yoktur. Beyaz ekmek yediğinizde daha çok yiyesiniz gelir ve daha çabuk acıkırsınız.

Esmer ekmek daha çabuk doyurur ve daha uzun süre tok tutar. Günlük beslenme yaşantımızda mümkün olduğu kadar çok glisemik indeksi düşük besinleri seçelim. Glisemik indeksi yüksek yiyecekleri asla tek başına yememeye özen göstermek gerekir.

Özellikle protein oranı yüksek bir yiyecek, süt, yoğurt, ayran böyle yiyeceklerin yanına eklendiğinde hem daha uzun süreli tok tutar, hem de hafif de olsa metabolizmayı hızlandırarak daha hızlı kilo vermeyi sağlar.

İkinci en önemli kavram, daha düşük yağlı yemeyi becerebilmektir. Yağlar dünyadaki en yüksek kalorili yiyeceklerdir. Yiyeceklerin üzerine yağ eklendiğinde, yiyeceğin mevcut kalorisi iki-üç kat artabilir. Özellikle metropol hayatında hazır gıda tüketimi son derece yaygındır ve bu yiyeceklerin yağ oranı lezzeti artırabilmek için çok fazladır.

O nedenle, siz siz olun, yiyecekleri seçerken daha az yağlı olmasına özen gösterin. Yani çıtır, kıtır, pane, kızartılmış, kremalı, mayonezli, hazır pastane ürünleri, dışarıda kıymadan yapılmış köfteler tüketilmezse kilo kontrolü daha kolay olur. İşe, yaptığınız yemeklere koyduğunuz yağı yarı-yarıya azaltarak başlatabilirsiniz. Bununla birlikte yiyeceklerin glisemik indeksine de dikkat ederseniz kilo kontrolünüz o kadar kolay olur

leyditurk
Başlık: Beslenme Alışkanlıkları ve Zayıflama
Gönderen: Tuğra - 04 Ocak 2011, 17:20:34
Ne yediğiniz ve nasıl yediğiniz yalnızca vücut yağı oranınızı değil, genel sağlık durumunuzu da etkiler.Beslenme ile ilgili ihtiyaçlarınız, sağlık ve egzersizle ilgili hedeflerinize bağlı olarak değişir. Aynı zamanda, sağlıkla ilgili belirgin hedefleriniz olmasa bile, egzersizlerinizle ilgili genel beslenme hakkında bilgi edinmenizin önemi son derece açıktır. Beslenme alışkanlıklarınızda yapacağınız çok ufak değişikliklerin, beslenmenizi çok daha sağlıklı bir hale getireceğini bilmek sizi çok memnun edecektir. Bu konu ile ilgili doktorunuz veya diyetisyeninizle zaman zaman görüşmenizde fayda vardır.

Zayıflama gayretleri içinde olurken;
Daha sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak için şu yanlış görüşleri hiç dikkate almamalısınız:
· Yağ kasa veya kas yağa dönüşebilir! Görüşleri yanlıştır.
Yağ bir maddedir, kas ise bir dokudur, birbirlerine kati sürette dönüştürülemezler.
· Eğer tartıda kilonuz çok çıkıyorsa şişmansınız! Görüşü de yanlıştır.
Kas yaklaşık olarak yağ'dan %75 oranında daha ağırdır. Bir başka değişle; "Vücudunuzdaki yağ oranını arttırmadan kilonuzu arttırabilirsiniz" ve hatta vücudunuzdaki yağ oranınızı azaltırken, kilonuzu arttırabilirsiniz.
· Kendinizi tartmak, şişman olup olmadığınızı anlamak ve vücunuzdaki yağ oranının yüksekliğini kontrol etmenin en iyi yolu tartılmaktır! Görüşü de sizi yanıltan bir husustur. Giysilerinizin üzerinizde nasıl durduğunu kontrol etmek daha akıllıcadır. Böylece vücut yağını kaybedip kaybetmediğinizi daha iyi anlarsınız.

Bütün zayıflama çabalarında belirttiğimiz şu iki ana konuyu dikkate alıp, tüm yaşam şeklinizi değiştirirseniz, yaşam boyu sağlıklı ve zinde olarak kalabilirsiniz. Bu iki ana konu:
1. Dengeli beslenme – Yeme alışkanlıklarını değiştirmek ve kalori alımını sınırlamak
2. Düzenli egzersiz.

Bu iki faktörün beraberce düzenlenmesi ile birlikte hem yaşam tarzı hem de vücudun istenen ağırlıkta kalması konusunda en önemli adımı atmış olursunuz. Ancak, beslenme ve egzersizler, yine uzman kişiler, doktor ve diyetisyenler tarafından belirlenmelidir.

Bu iki faktörü uyguladığınız takdirde, vücudunuzun yağ oranı azalacak ve kas oranı artacaktır. Sizi formda, estetik ve güzel gösterecek olan ise kaslarınızın gelişmiş ve sağlıklı görüntüsü olacaktır.

sağlıkbilgileri.net