Çayın Faideleri
Çayın beş faidesi vardır.
1. Hazmı kolaylaştırır,
2. Harareti teskin eder,
3. Bedeni dinlendirir,
4. Uykuyu izale eder,
5. Kardeşler arasına muhabbeti getirir."
BÜYÜKLERDEN ÍNCÍLER
Alıntı YapKardeşler arasına muhabbeti getirir
:x :x baya faideli imiş
Büyüklerden degil amma, benden de bir müsahade: Insana ilham verir.
Bir de yine büyüklerden menkul 3 kaide (gerci herkes biliyor fakat, birisinin de bunu zikretmesi lazim) :
-Dudak yakmayacak
-Dudak renginde olacak
-Bardakta (icmek icin) dudak payi birakilacak.
Yine pek cogunuz bilrsiniz ki, Karadeniz bölgesinde cay ekilmesini tavsiye eden ve yayginlastiran zat, Istanbul evliyasindan ve din büyüklerimizden birisidir. Bu da bence demek oluyor ki, cayin maveraya bakan bir tarafi da var...
Alıntı Yap
Kardeşler arasına muhabbeti getirir
:x
Alıntı yapılan: abdülhamidYine pek cogunuz bilrsiniz ki, Karadeniz bölgesinde cay ekilmesini tavsiye eden ve yayginlastiran zat, Istanbul evliyasindan ve din büyüklerimizden birisidir. Bu da bence demek oluyor ki, cayin maveraya bakan bir tarafi da var...
İlk kez duyuyorum Allah razı olsun
cay nakşi çorbasıdır.....[/b]
Alıntı yapılan: "selimhan_34"cay nakşi çorbasıdır.....[/b]
:x :x :x :x :x :x :x
Alıntı yapılan: "fatihan"[]
İLK DEFA DUYDUM BU ZATI MERAK ETTİM. Allah RAZI OLSUN
Bu zati mi ilk defa duydun. :?: yoksa cayin o zat tarafindan karadenize verildiginimi :?:
Alıntı yapılan: "abdülhamid"
Bir de yine büyüklerden menkul 3 kaide (gerci herkes biliyor fakat, birisinin de bunu zikretmesi lazim) :
-Dudak yakmayacak
-Dudak renginde olacak
-Bardakta (icmek icin) dudak payi birakilacak.
Yine pek cogunuz bilrsiniz ki, Karadeniz bölgesinde cay ekilmesini tavsiye eden ve yayginlastiran zat, Istanbul evliyasindan ve din büyüklerimizden birisidir. Bu da bence demek oluyor ki, cayin maveraya bakan bir tarafi da var...
1-leb-renk.
2-leb-süz.
3-leb-riz.
Cümlelerin orjinali belki hafrlerde yanlis olabilir.Farsca tabirlerdir.Cirpani hazretlerine mahsusdur.
Ayrıca çay şakirtin mazotuda derler.
şu çayı bi sevemedim hiç zevk almıyorum içmekten:(
Alıntı yapılan: "armonya"şu çayı bi sevemedim hiç zevk almıyorum içmekten:(
neden nicin himmmm---
Alıntı yapılan: "armonya"şu çayı bi sevemedim hiç zevk almıyorum içmekten:(
ben de.. :?
çayı kimler sever deseler heralde muhabbet ehli deriz hemen
birde su var insan esnaf olunca her gelen müşteriylew çay içiyor, ee doğal olarakta bagımlısı oluuyoruz. kötü olan kısımsa;
4. Uykuyu izale eder,
çay sevilmezmi yaaaa...
bende artık öyle bir hale geldi ki evde kimse olmadığında bile çay demleyip içiyorum......
Alıntı yapılan: "crazy_princes"çay sevilmezmi yaaaa...
bende artık öyle bir hale geldi ki evde kimse olmadığında bile çay demleyip içiyorum......
ben de demliyorum ama annem le kavga ediyoruz. neymiş bu vakitte çay mı demlenirmiş...
professionelce yapta, kimse kizmasin :wink:
Alıntı yapılan: "Kul"professionelce yapta, kimse kizmasin :wink:
abi ben gibi çay demleyecek bayan bile nadir çıkar. yalnız sorun esassında bulasık meselesinden kaynaklanıyor :lol:
bulasiklari yikamayan bayanda nadir cikar :)
ya ben sevemedim bir türlü çayı kahve seviyorum ama muhabbeti severim çay içmiyorum diye muhabbet ehli değilim demeyin:)
Alıntı yapılan: "armonya"ya ben sevemedim bir türlü çayı kahve seviyorum ama muhabbeti severim çay içmiyorum diye muhabbet ehli değilim demeyin:)
kardes çay içmeyen muhabbet ehli değildir demiyoruz aksine en iyi muhabbet ehli olmanın ilk sartı çaydır diyoruz.
yok arakadaş ben kahve içecem muhabbet ederken siz gene çay için:)
olmaz kardesim en uygun muhabbet uyumlu olanıdır. çay içiliyorsa çay içilmeli:)
caydan sonra kahve icin, problem kalmaz :wink:
çay ve kahveyi bende severim..hele çayın içine iki-üç yaprak taze nane kondumu tadına doyum olmaz..hepinize afiyet olsunn
hic denemedim, ama bugün arkadasin cayin icine limon attigini gördüm, iki yudum ictim, hicte fena degildi :oops:
Alıntı yapılan: "Kul"hic denemedim, ama bugün arkadasin cayin icine limon attigini gördüm, iki yudum ictim, hicte fena degildi :oops:
himmm limonlu cay cok leziz ve saglikli.
Yok ya hepiniz üstüme gelmeyin ben kahve içecem:)
AFİYET OLSUN : )
Alıntı yapılan: "Kul"caydan sonra kahve icin, problem kalmaz :wink:
arkadas bir midemiz var okadar çaydan sonra kahveyi kaldırmaz.
Değilmi yani çay isteyen çay kahve isteyen kahve içsin yani:)
olmaz efendim çay içilecek. çay bunun orta yolu yok. sonra cayı dagıtan arkadas ne der tahmin edin bir bakalım.
ya kardesim durup durduk yerde ikinci bir iş çıkardın basıma-- tabi bu arada dısından hemen kardes getireyim diyecegine eminim.
illa çay diyorsanız yanına pasta börek yapacaksınız yoksa sade içemiyorum :)
Alıntı yapılan: "armonya"illa çay diyorsanız yanına pasta börek yapacaksınız yoksa sade içemiyorum :)
sende pek masraflısın kardes yaaa!
olsun kardesim çaya alışta masrafın önemi yok
Alıntı yapılan: "armonya"Değilmi yani çay isteyen çay kahve isteyen kahve içsin yani:)
böyle olmasi daha iyi, herkes istedigini icsin;)
karar verin kahvemi içeyim yoksa çayla pastamı yapacaksınız:)
Alıntı yapılan: "armonya"karar verin kahvemi içeyim yoksa çayla pastamı yapacaksınız:)
su ic, yanina bi DÖNER benden :P (aslinda hicde iyi gitmez ama neyse) :lol:
dönerin yanında ayran tercih ederim:)
bende asitli su :)
cay cigirindan cikti.
cay üzere konusmuyoruz, döner üzere konusuyoruz
Çay aldı başını gitti:)
döner yerken pek konusmaya muhabbete fırsat olmaz iyisimi biz çay içelim. haydi çaylar benden. :D
ben sekersiz icerim^^
hadi 3 seker kerimiz var :D
kahveyi severim,çaydanda vazgeçmem ama yanında çörekler,börekler olursa şahane olur muhabbete de doyum olmaz yani :D :D :x
Arkadaşlar çay dan başlamışsınız yola,kahve,döner,asitli su derken böreklerde vermişsiniz mola maşAllah :D :D :D
..
Benden de size ufak bir öneri,sıcacık çayınıza taze nane yapraklarından bir iki tane ekleyerek için..
Vazgeçemeyeceksiniz bu tattan :x :x
özellikle hazım için birebir :x
çay güzeldir muhabbete bereket verir.
Yeşil çay hastalıklarla, iltihabi rahatsızlıklar ve kalp hastalıklarıyla savaşmanızı sağlar mı? İşte yeşil çayın 7 yararı..
Kanser riskini önler
Yeşil çay tedepen tırnağa kanseri önlemeye yardımcı oluyor. Araştırmalara göre düzenli içilen yeşil çay, akciğer, gırtlak, mide, bağırsak ve prostat kanserlerinin gelişmesini, büyümesini ve yayılmasını önlüyor.
Cildinizi yumuşatır
Yeşil çay kaşınma ve şişliklere karşı doğal bir antiseptiktir. Bir yeriniz yandığında, kestiğinizde ya da bir şey ısırdığında üzerine biraz yeşil çay dökün ya da ilgili yere yeşil çaylı pamuk koyabilirsiniz.
Cildinizi korur
Laboratuvarlarda cilde doğrudan uygulanan yeşil çayın cildi güneş yanıklarından ve kanserden korumaya yardımcı olduğu görüldü. Yeşil çayınızın nemlendirici ve güneşten koruyucu özelliğinden yararlanabilirsiniz.
Tansiyonu düşürür
Yeşil çay içmek 120 / 80 arasında sağlıklı bir tansiyona sahip olmayı sağlıyor. Günde yarım fincan çay içenler, içmeyenlere göre hipertansiyon gibi rahatsızlıklara % 50 daha az risk taşıyor. Bunun nedeni ise yine yeşil çayda bulunan polyphenoller..
Hafızayı korur
Yeşil çay hafızayla ilgili sorunları önler. Günde en az 2 fincan yeşil çay içenlerin algılama ve zihinsel işleyişlerinin içmeyenlere göre daha az . Yeşil çaydaki antioksidanlar Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara karşı beyni koruyor.
Genç kalmanızı sağlar
Yeşil çay hücrelerinizin daha uzun ömürlü olmasını ve daha genç ve sağlıklı kalmanızı sağlar. Kalp hastalığı gibi riskleri azaltır, ömrünüzü uzatır ve enerji verir. Günde 1, 5 bardak yeşil çay içmek kolesterol ve yağın vücut tarafından emilimini önler.
Zayıflatır
Zayıf kalmak bazılarının yeşil çay içmesi için yeterli bir sebep olabilir. Yeşil çay kalori yakmaya yardımcı olur. Her gün az da olsa içenler için bu oldukça sevndirici olmalı!
Habervakti
teşekkürler bende çok severim yeşil çayı
Yeşil çay şeker hastalığını önlüyor
Güçlü bir antioksidan olan yeşil çayın şeker hastalığını önlediği ve başlangıcını geciktirdiği tespit edildi.
Araştırmacılar, yeşil çayın yapraklarında bulunan EGCG adlı bileşimi, tip 1 diyabeti ve sjögren sendromu (ağız ve göz kuruluğuna yol açan hastalık) olan bir fare üzerinde test ettiler. Georgia Tıp Koleji Dişhekimliği Okulu'nda moleküler hücre biyologu olarak görev yapan Stephen Hsu, çalışmalarının sjögren sendromu üzerinde odaklandığını belirterek, "EGCG'nin tip 1 diyabetini önlediğini veya başlangıcını geciktirdiğini öğrenmemiz büyük bir sürpriz oldu" dedi.
Fare üzerinde EGCG sjögren sendromuna bağlı tükürük bezlerinin hasar görmesini geciktirdi ve hasarın şiddetini azalttı. EGCG'nin birkaç önemli geni değiştirdiğini söyleyen Hsu,"Tükürük bezlerindeki moleküler seviyedeki anormalliği durdurdu. Aynı zamanda sjögren sendromunun şiddetini azaltarak serum otoantikorlarını da önemli düzeyde azalttı" diye konuştu.
Tip 1 diyabeti ve Sjögren sendromunun vücudun savunma mekanizmasının bir hastalığı olduğunu söyleyen Tsu, otoimmun hastalıklarının Amerika'da en yaygın 3. hastalık grubu olduğunu ve nüfusun yaklaşık yüzde 8'ini etkilediğini ifade etti.
Faydası çokda,içilmesi kolay çaylardan değil,tadı insanı bayıyor.
Alıntı yapılan: Tuğra - 29 Ekim 2008, 01:45:54
Faydası çokda,içilmesi kolay çaylardan değil,tadı insanı bayıyor.
Hazırlardan mı alıyorsunuz? yoksa kendiniz mi demliyorsunuz? ikisi farkediyor çünkü.Bizim tercihimiz çaykurun teneke kutuda satılan yeşil çayı.Birde çay demlenince açık koyup içine bir parça limon atarsanız siyah çayı hiç aratmıyor diyebilirim.
Çaykurun sade varmıydı.Aromalı oluyor
Sade olanı bu şekilde;
(http://www.caykur.gov.tr/userdir/resim/PaketliCay/sade_yesil_KucukResim.jpg)
Bizim tercihimiz bu;
(http://www.caykur.gov.tr/userdir/resim/PaketliCay/burcum_yesil_KucukResim.jpg)
Teşekkürler :)
verilen bilgiler için çok teşekkürler
bende faydalı olduğunu biliyordm ama bu kadar deyil
bivesileyle öğrenmiş oldum sağolun..
Çayı çok sıcak içmeyin!
Times gazetesindeki haberde bilim adamlarının yeni bir uyarısına yer veriliyor: "Çayı fazla sıcak içmeyin."
"Taze demlenmiş çaydan ilk yudumunuzu almak için yanıp tutuşuyor olabilirsiniz. Ancak sadece 5 dakika sabretmek hayatınızı kurtarabilir.
Araştırmacılar içecekleri aşırı sıcak içme alışkanlığının özefagus yani yemek borusu kanseri ile bağlantılı olabileceğini ortaya koydu."
"Buna göre çayı 70 dereceden sıcak içmek, bu hastalığa yakalanma riskini 8 kat arttırabiliyor."
haberturk sitesinden alıntı-
Durum onu gösteriyor ki sadakat müdavimleri müthiş çaysever... ben de dahil a30)) a30))
Taze nane yapraklı çay ilk kez duyuyorum ilgimi çekti... Çay sever biri olarak benim uyguladığım bi tat da içine bikaç karafil tanesi atmak hem çaya mis gibi koku veriyor hemde zihin açıcı gibi etkileri var tavsiye edilir :)
Ben de bunu ilk defa duyuyorum...Denemekte fayda var sağolasın ene dost...
Afiyet şifa olsun, rica ederim feyiz :)
(http://www.ekolay.net/haber/images/cay-2739_ic.jpg)
British Medical Journal: Çay ve kahveyi çok sıcakken içmeyin. 5 dakika soğumasını beklemek hayatınızı kurtarabilir.
Çayı ve kahveyi 70 dereceden sıcak içmek kanser riskini 8 kat artırıyor.
Times'ta yer alan habere göre, taze demlenmiş çaydan ilk yudumunuzu almak için yanıp tutuşuyor olabilirsiniz. Ancak sadece 5 dakika sabretmek hayatınızı kurtarabilir.
Araştırmacılar içecekleri aşırı sıcak içme alışkanlığının özefagus yani yemek borusu kanseri ile bağlantılı olabileceğini ortaya koydu.
Buna göre çayı 70 dereceden sıcak içmek, bu hastalığa yakalanma riskini 8 kat arttırabiliyor. Yemek borusu kanserine Avrupa ve Amerika'da genelde sigara ve alkol tüketimi neden oluyor.
Ancak tıp dergisi British Medical Journal'da yayımlanan araştırma, içki ve sigara tüketiminin çok düşük olduğu İran'ın kuzeyinde de, bu hastalığın çok sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Bu bölgedeki insanların çayı çok sıcak içtikleri belirlendi.
# Çayı en sıcak haldeyken (70 derece ve üzeri) içmek kanser riskini 8 kat artırıyor.
# Çayı 2 dakika soğumasını bekledikten sonra içmek kanser riskinin 5 kat artmasına sebep oluyor.
# Kanser riskini ortadan kaldırmak için en az 5 dakika bekletilmeli.
e-kolay
onlar cay icmesini bilmezlerki kahvedeyi de otomatikde yapiyorla o aten ilik adamlar bizlere zarar vermek icin ver seyi deniyorlar :hihi
Evet bunu bende bugün radyoda bir doktordan dinledim.Sıcak çay içenlerde çayı ılık içenlere oranla gırtlak kanseri riski çok daha fazla meydana geliyormuş....
RABBİM muhafaza buyursun bende sıcak içerim
inşAllah dikkat etmeli bundan böyle..
İtalya'daki L'Aquila Üniversitesi'nde yürütülen ve Lipton Çay Enstitüsü tarafından desteklenen bir araştırma, sadece günlük bir bardak düzenli siyah çay tüketiminin bile kalp ve damar hastalıklarına karşı korunmaya yardımcı olabileceğini ortaya koydu.
Yapılan açıklamaya göre yaş ortalaması 33 olan ve 19 sağlıklı erkekten oluşan bir grupla yürütülen araştırmada, katılımcılara her biri bir hafta süren beş periyotluk sürelerde, beş farklı siyah çay miktarı verildi. Tüm verilen çayların kafein düzeyi sabit-standart bir dozda tutulurken, çay flavonoidlerinin dozu günlük 0 (kontrol dozu), 100, 200, 400 ve 800 mg/gün olarak uygulandı. Kişisel demleme tercihlerine de bağlı olarak, standart bir fincan çayda ortalama 100-200mg flavonoid bulunduğu göz önüne alınarak yapılan araştırma sürecinde katılımcıların doğal olarak bol miktarda flavonoid içeren besin ve içecekleri tüketmesi engellenerek sonuçların sadece bol flavanoid içeren siyah çay tüketiminin etkisini gösterdiğinden emin olunması amaçlandı.
Çalışmanın baş araştırıcısı ve bu alandaki önemli araştırmacılarından biri olan Profesör Claudio Ferri sonuçları şöyle değerlendirdi: "Çalışmamız sayesinde damar işlevinde iyileşmenin, günlük bir fincan siyah çay tüketimiyle başladığını ve bu miktarın artırılmasının daha da etkili sonuçlar verdiğini açıkça göstermiş olduk. Siyah çayın kol atardamarı üzerinde etkisini değerlendirmek üzere altın standart yöntemini kullandık ve damar genişlemesinde belirgin bir gelişme gözlemledik. Aynı zamanda, siyah çay tüketiminin kan basıncını düşürdüğü ve damar sertliğini azaltarak kan damarlarının elastik kapasitesinin arttığı gözlemledik. Tek bir fincan normal siyah çay ile başlayan damar özellikleri üzerindeki bu koruyucu sonuçlar, siyah çayın her gün çay içen kişilerde kalp ve damarlar üzerinde nasıl etkili olacağına işaret etmektedir."
Lipton Çay Enstitüsü Araştırma Direktörü Dr. Paul Quinlan ise görüşlerini şöyle dile getirdi: "Son yıllarda, giderek artan sayıda bilimsel araştırma gösteriyor ki, düzenli çay tüketimi anlamlı zihinsel ve fiziksel sağlık yararları sağlıyor. Bu yeni çalışma, flavonoidlerin damar işlevinin sağlıklı şekilde sürdürülmesinde önemli bir rol oynadığını ve uzun vadede kalp ve damar sağlığına katkıda bulunabileceğini göstererek bir adım daha ileri gitti. Bu, düzenli çay tüketenlerin daha düşük kalp krizi riskine ve yüzde 21 daha düşük felç riskine sahip olduğunu gösteren mevcut kanıtları da desteklemektedir. Bu çalışma sayesinde, çayın sağlığımız üzerindeki rolünü, özellikle de kalp ve damar sağlığı üzerindeki yararlı etkilerini daha iyi anlamış olduk."
Cihan
mevlam çayı'n eksikliğini vermesin.son YEDİKITA dergimizde öğülmesi. yetti
Yemekten hemen sonra içilen çay, besinlerle alınan demirin kullanımını sınırlıyor.
Çayda bulunan 'tanen', demir'le bağlanarak demir emilimini azaltıcı etki gösterir. Kahve için de aynı durumun geçerli olduğunu söyleyen Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Dyt. İpek Ağaca, çay tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında şu silgileri verdi:
(http://www.haberaktuel.com/images/news/38868.jpg)
ÇAYI YEMEKTEN EN AZ 1 SAAT SONRA İÇİN
Yemekten en az 1 saat sonra tüketilen çay ve kahvenin demir emilimini etkilemediği bilinmekte. Peki demir yeteri kadar alınamaz veya vücut tarafından kullanılamazsa ne olur? Demir eksikliğinde anemi yani kansızlık oluşabilir. Anemi, ülkemizde çok sık görülen bir sağlık sorunudur. Ekonomik durum, beslenme alışkanlıkları ve daha pek çok etken kansızlığın meydana gelmesinde rol alır.
Demir eksikliğine dayalı kansızlıkta, renk solukluğu, halsizlik, yürüyüş ve hareketlerde isteksizlik, efora tahammülsüzlük görülür. Anemik olanların çayı yemekten 1-2 saat sonra tüketmelerini, açık ve limonlu çay içmelerini öneriyoruz.
KANSIZLIK NEDEN ÖNEMLİDİR?
"Gün içerisinde çok iş yapmadan yoruluyor, kendinizi halsiz hissediyor; baş dönmesi, çarpıntı, üşüme hissi ve iştahsızlık şikayetlerinden yakınıyorsanız bu bulgularınızın nedeni kansızlık olabilir" diyen İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Baykal da Kansızlık ve tedavi yöntemlerini anlattı. Baykal, demir, folik asit ve B12 vitamini eksikliğine bağlı olarak görülebilen anemi hastalığının tedavi edilmemesi durumunda çok daha büyük sorunlara yol açtığını söyledi ve kansızlıkla ilgili şu bilgileri verdi
KANSIZLIK BELİRTİLERİ
Yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, çabuk yorulma, solukluk, çalışma kapasitesinde azalma, iştahsızlık, bazen bulantı, çarpıntı, nefes darlığı, üşüme hissi, saçlarda dökülme, konsantrasyon bozukluğu.
KANSIZLIĞIN YOL AÇTIĞI SORUNLAR
Hamilelerde;
Bebek ölümleri artabilir.
Düşük kilolu bebek doğurma riski artar.
Erken doğum riski artar.
Vücut direnci düşer ve hastalıklar daha sık görülür.
Çocuklarda;
Büyümede gerilik görülebilir.
Fiziki aktivite azalır.
Çocuk daha sık hastalanır.
Algılama, öğrenme ve yorumlama fonksiyonları azalır, dikkat dağılması görülür.
Yetişkinlerde;
Sürekli yorgunluk hissi vardır, halsizlik oluşur.
İş gücü azalır.
Hastalıklar daha sık görülür.
Demir eksikliğine bağlı anemide görülen bulgular
Toprak, buz, kireç yeme isteği
Ağız kenarında çatlaklar oluşması
Tırnaklarda düzleşme
Dilde acıma hissi (tahriş olmuş dil) ve kırmızılaşma
Günlük demir ihtiyacı ne kadardır?
Günlük demir ihtiyacı yaklaşık olarak 2 mg. kadar olmasına rağmen kadınlarda ihtiyaç daha fazladır. Besinlerdeki demirin ancak yüzde 10 kadarı ince barsaklardan emilir. İhtiyaç halinde emilim artarsa da kayıpların karşılanamadığı durumlarda kansızlık oluşur. İhtiyaç kadınlarda, bebeklik döneminde, hamilelikte, ağır hastalık ve emzirme dönemlerinde daha fazladır.
Demir açısından zengin besinler
Kırmızı et, karaciğer, balık gibi hayvansal kaynaklı besinlerde faydalı demir daha fazladır. Kuru üzüm ve bitkisel kaynaklı besinlerdeki demir ihtiyacı karşılayamaz. C vitamini ve portakal suyu bitkilerden alınan demirin emilimini artırırken, çay ve kahve tüketimi demir emilimini azaltır.
Nasıl tedavi edilir?
Tedavide kullanılan çeşitli demir formları mevcuttur. Tedavi ağızdan alınan haplar şeklinde olabileceği gibi, kalçadan veya damardan yapılan tedaviler şeklinde de olabilir. İğne şeklinde yapılan tedavilerin ilki mutlaka bir sağlık kuruluşunda yapılmalıdır. Demir tedavisine başladıktan iki ay sonra hemoglobin düzeyi normale döner. Kemik iliğindeki demir depolarını doldurmak için daha uzun süreli tedavi gerekir.
Haber Aktüel
Günde 3 bardak içilen çayın kalbi koruduğu iddia ediliyor..
(http://www.haber3.com/images/news/150657.jpg)
İngiltere'deki “Çay Danışma Kurulu” üyesi, Beslenme Uzmanı Dr. Carrie Ruxton, çayın içinde bulunan flavonoid maddesinin, kalbi korumaya yardımcı olduğunu söyledi.
Geçmişte yapılan araştırmaları analiz eden Dr. Ruxton, günde üç fincan çay içmenin, kalp krizi riskini yüzde 70 oranında azalttığını belirtti.
Söz konusu flavonoidlerin kandaki pıhtılaşmayı ve atardamarlardaki kireçlenmeyi azalttığı, kan damarlarının fonksiyonunu yükselttiği ve iltihaplanmayı önlediği, bu sayede de kalbi koruduğu belirtildi.
Haber3
(http://image.haber7.com/haber/haber7/photos/260720090612115545459.jpg)
Siyah çayın, tip 2 şeker hastalığının tedavisinde kullanılan Precose ve Glyset ilaçlarına benzeyen bir madde içerdiği bulundu.
Journal of Food Science isimli dergide yer alan ve Çin'de Tianjin Üniversitesi'nde yapılan çalışmada, yeşil çay ve Çin çayından daha fazla polisakarid (Glikoz şeker- moleküllerinin birleşmesiyle oluşan kompleks yapıda karbonhidrat bileşiği) maddesi içeren siyah çayın kan şekerini düşürdüğü tespit edildi. Çin'de ve Japonya'da işlenmemiş çay, şeker hastalığının tedavisinde kullanılıyor.
Araştırmacılar, çay polisakaridlerinin nişastayı glikoza dönüştüren alfa- glikozidaz isimli enzimi engellediğini gösterdiler. Precose ve Glyset isimli şeker hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlarda bu enzimi engelleyerek çalışıyorlar.
Sadece, siyah çay içmenin yardımcı olup olmayacağının kesin olmadığını belirten araştırmacılar, marketlerden alınan çaydan polisakaridleri almak için kimyasal yöntemler kullandılar.
Haber7.com
Alıntı yapılan: ihvan - 22 Nisan 2009, 10:36:37
mevlam çayı'n eksikliğini vermesin.son YEDİKITA dergimizde öğülmesi. yetti
Çay miktarı ile sağlığımız arasında doğru bir orantı var. Kişinin bir günde içtiği çay miktarı arttıkça, kalp hastalıklarına ve kansere yakalanma riski o kadar azalmakta.
(http://www.habername.com/images/news/25943.jpg)
Doç. Dr. Sefa Saygılı, iftardan sonra çayın faydalı olduğunu söyledi. Kendisinin de iftar yapınca çay içmeden yapamadığını belirten Doç. Dr. Sefa Saygılı, özetle şunları söyledi: "Orta demli çayımı yudumladıktan sonra orucumu açtığımı anlayabiliyorum. Muhabbet meclislerinin vazgeçilmez unsuru olan çay aynı zamanda sağlığımıza birçok fayda katar:
- İlk başta susuzluğumuzu giderir.
- Günlük tükettiğimiz çay miktarı ile sağlığımız arasında doğru bir orantı var. Kişinin bir günde içtiği çay miktarı arttıkça, kalp hastalıklarına ve kansere yakalanma riski o kadar azalmakta.
- Çay, A ve B vitaminleri açısından çok zengin. A vitamini vücudun direncini arttırıyor.
- Yine çayda potasyum ve magnezyum bol bulunuyor. Kasların ve sinirlerin çalışmasına imkân veren potasyum, ayrıca hücrelerdeki sıvı derecesini ayarlıyor. Magnezyum ise kemik gelişimine katkıda bulunuyor."
"Çayda ayrıca çok değil, az miktarda kafein bulunduğunu" belirten Saygılı, bunun da sakıncalı sayılmadığını belirterek; "Çayın siyahı çok yararlı, ama yeşil olanı daha da yararlı" dedi.
Habername
Kahve tüketiminde dünya'nın en önde gelen ülkelerinden biri olan İsveç'te, uzmanlar değişik renkli çayların faydalarını, İsveç basınına anlatarak halkı çay içmeye teşfik ediyor.
(http://www.habername.com/images/news/27104.jpg)
1709-1714 yıllarında Rusya'nın saldırısından kaçan İsveç kralı Demirbaş Şarl (12.Karl) Osmanlı İmparatorluğuna sığındı. Beş yıl Osmanlı topraklarında ikamet eden Şarl'ın en çok dikkatini kahve çekti. Osmanlı topraklarında kaldığı süre içerisinde tam bir kahve müptelası olan İsveçli kral, ülkesine dönerken yanında bir torba kahveyi de götürmeyi ihmal etmedi.
İlk defa 12. Şarl'ın getirdiği kahve ile tanışan İsveçliler o günden bu güne, tam bir kahve kolik oldular. İstatistiklere göre, günde en az üç bardak kahve içen İsveçlilere uzmanlardan uyarı geldi. Kahveye oranla çayın sayısız faydalarını belirten İsveçli uzamanlar, son günlerde basın aracılığı ile halkı çay içmeye teşvik ediyorlar.
İşte İsveçli uzmanlara göre çayın faydaları...
Geleneksel Siyah Çay:
(http://www.habername.com/images/news/3447786819-siyah-cay.jpg)
İçerisinde Antioksidan, protein ve kafein içerir. Antioksidanlar hücreleri korur ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltır. Ten canlandırıcıdır, beyinin zihinsel kapasitesini geliştirir. Şeker hastalığına iyi gelir, kan şekerini düşürür.
Yeşil Çay:
(http://www.habername.com/images/news/3447786819-yesil-cay.jpg)
Yüksek düzeyde Antioksidan ve polifenol içerir. Erken yaşlanmaya karşı hücreleri korur, kalp damar hastalıkları ve kanser riskini azaltır. Cilt için iyidir.
Kırmızı çay (Rooibos):
(http://www.habername.com/images/news/3447786819kirmizi-cay.jpg)
Tam bir bitkisel çaydır. Hiç kafein içermez, doğal bir uyku ilacı gibi rahat bir şekilde uykuya dalmanıza yardımcı olur. Ayrıca alerji, astım, saman nezlesine iyi gelir. İçerisinde yüksek miktarda Potasyum, kalsiyum ve sodyum içerir.
Oolong çayı:
(http://www.habername.com/images/news/images-oolong-cay.jpg)
Siyah ve yeşil çay arasında bir şeydir. Dinlendiricidir ve kandaki stres hormonları seviyelerini düşürür. Ayrıca sindirim uyarıcı ve kaşıntılı ve egzamaya iyi gelir.
Pu-erh çay:
(http://www.habername.com/images/news/3447786819-puerh-cay.jpg)
Pu-erh çayı, işleme metodu veya yıllandırılma süresine bağlı olarak olgunlaştırılır. Pu-erh çayı, kolesterol düşürücü ve sindirim uyarıcıdır. Ayrıca vücuttaki zararlı toksinleri dışarı atar.
Nässelte çayı:
(http://www.habername.com/images/news/3447786819-n%C3%A4seselte-cay.jpg)
Sindirimi uyarır, cildi besler, içerisinde yüksek derece de demir içerir. Kansızlığa iyi gelir ve idrar sökücüdür.
Beyaz çay:
(http://www.habername.com/images/news/images-beyaz-cay.jpg)
İçerisinde yeşil çaydan daha fazla antioksidan vardır. Bundan dolayı da kanser riskini azaltır. Vücutta ki fazla yağları eriterek dışarı atılmasını sağlar.
Kaynak:Habername
İyi bir çay içmek için 3 ana etken olduğunu belirten Zekai Sarıavcı, çay yapmanın püf noktasını da açıkladı.
(http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/200973/78681.jpg)
Türkiye'de en çok tüketilen içeceklerden çayın ağız tadıyla içilmesi için üç temel etkenin olması gerektiğini dile getiren Çay-Kur Bölge Müdürü Zekai Sarıavcı, özellikle çayın kalitesinin çok önemli olduğunu belirtti.
Piyasada çok miktarda kalitesiz çay bulunduğunu dile getiren Sarıavcı, bu tür çayların damak tadını bozduğunu vurguladı. Kalitesiz çayın, damak tadını bozmakla kalmadığını vurgulayan Sarıavcı, insan sağlığının da kalitesiz çaylardan payını aldığını ifade etti.
Bunların, ucuz olduğu için tercih edildiğini de belirten Sarıavcı, "Aslında vatandaşımız bilmeyerek daha fazla para veriyor ve istediği damak tadında da çay içemiyor. Yani hem maddi olarak zarar görüyor hemde sağlık açısından zarara uğruyor.
Çünki ucuz 1 kilogramlık çay paketinin yarısı çay atığı, lif, çay tozu falan, geriye kalan yarısı çay otu. Bundan dolayı vatandaşlar ağız tadıyla bir bardak çay içmek istiyorsa kaliteli bir çay tercih etmeliler." dedi. Kendisinin bazen kahvehanelere giderek çay içtiğini dile getiren Sarıavcı, çayın kalitesini aldığı ilk yudumda anladığını dile getirdi.
Çayın tadının güzel olması ve iyi demlenmesi için suyun kireçsiz ve arındırılmış olmasının da önemli ölçüde etki ettiğini söyleyen Sarıavcı, suyun iyi olması ile çayın tadını daha iyi hissettirdiğinin altını çizdi. Porselen demlikte çay demlenmesini tavsiye eden Sarıavcı, porselen demlik olmaması halinde krom demliğin alternatif olarak kullanılabileceğini söyledi.
Kaynamış su üzerine bir bardak çay için bir tatlı kaşığı çay otu ölçüsüyle çay demlenmesi gerektiğini ifade eden Sarıavcı, çay yapmanın tarifini şöyle yaptı:
"Maalesef çay ölçüsü pek dikkate alınmadan çay demleniyor. Evet çayı çok tüketiyoruz ama çay demlemeyi pek az insan biliyor. Göz kararı ile veya kendi belirlediği ölçüyle demliğe çay otu atılıp üzerine kaynamış su ekleniyor.
Fakat böyle olmamalı. Taze kaynamış suya bir bardak çay için bir tatlı kaşığı çay otu atılarak çay demlenmeli. Daha sonra kaynayan suyun üzerine konan çay 15 dakika dinlendirilmeli. Bu süreden sonra tavsiyemiz demlenen çayın 20-30 dakikada tüketilmesidir. Çünkü, daha fazla bekleyince çayın tadında bozulmalar olabiliyor."
(CİHAN)
ÇAYKUR Genel Müdürü Ekrem Yüce, dünyadaki çeşitli kaynaklardan gıda zincirine giren radyoaktivite ile mukayese edildiğinde ne çay, ne bölge, ne de bölgedeki diğer ürünlerin tehdit altında olduğunu bildirdi.
(http://www.timeturk.com/images/news/021120091208382067969_2.jpg)
Yüce, yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde yazılı ve görsel basında tartışılan ''Türk çayında radyoaktivite'' konusu ve konuyu gündeme taşıyıp tartışan kişilerin son derece düşündürücü olduğunu belirtti.
Türkiye'de bu konudaki otoritenin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) olmasına rağmen konunun uzmanı kurum ve araştırma kuruluşları yerine bu konuda hiçbir eğitimi ve bilimsel geçmişi olmayan bir takım kişilerin kamuoyunu yanılttığını savunan Yüce, şunları kaydetti:
''Ülkemiz ve bölgemiz açısından stratejik öneme sahip olan çayın bilimsel desteği olmayan dedikodularla karalanmaya çalışılmasının, kısa ve uzun vadede kimlere çıkar sağlayacağı ve ülkemize, özellikle bölge insanına neler kaybettireceği çok iyi hesap edilmelidir.
ÇAYKUR bugün olduğu gibi geçmişte de her konuda sorumluluk bilinci içerisinde üzerine düşeni yapmıştır. Çernobil nükleer santralindeki patlamanın ardından TAEK ile temasa geçerek çalışmaları başlatmıştır. Bölgede TAEK tarafından başlatılan çalışmalar bitki, toprak ve insan üzerinde yapılmış, 2000 yılı dahil yapılan çalışma ve taramalarda insan sağlığını tehdit eden bir durum olmadığı sonucuna varılarak çalışma tamamlanmıştır.''
Yüce, Avrupa Birliği'nin Çernobil sonrası ithalat koşullarının süt ürünlerinde 370 Bq/litre, diğer gıdalar için ise 600 Bq/litre olduğunu bildirerek, şöyle devam eti:
''TAEK ülke çapında çay ve çay toprakları dahil her bölgeden rutin olarak toprak ve gıda maddeleri numuneleri almakta ve ölçüm yapmaktadır. Herhangi bir ürün veya bölge toprağı ile ilgili tehlikeli bir değer tespit edildiğinde bakanlığı bilgilendirme zorunluluğu vardır. Halen tüm diğer gıdalarda ve bölgelerdeki değerlere paralel olarak çay ve çay toprakları ile ilgili de herhangi bir olumsuz sonuç tespit edilmemiştir.
Dünyadaki çeşitli kaynaklardan gıda zincirine giren radyoaktivite ile mukayese edildiğinde ne çay, ne bölgemiz, ne de bölgedeki diğer ürünlerimiz tehdit altındadır. Son yıllarda Türk çayı pestisid kalıntısı içermemesi sebebi ile en güvenli çay olarak dünyada kendine yer edinmeye başlamışken milli ürünümüzü karalamanın hangi amaca hizmet ettiğini anlamak mümkün değildir. Bunun için gerekli hukuki işlemler yapılacaktır.''
AA
(http://www.internethaber.com/images/news/57408.jpg)
Günde 8 bardak siyah çay içmenin beynin daha hızlı çalışmasını sağlıyor ve ömrü uzatıyor...
İngiliz uzmanların yaptığı araştırma günde 8 bardak siyah çay içmenin beynin daha hızlı çalışmasını sağladığını ve ömrü uzattığını ortaya çıkardı
Uzmanlar şöyle dedi: "Aşırı kafein kullanımı sağlığı olumsuz etkiliyor. Ancak günde 8 bardak çayı aşmayan kafein dozu özel ve iş hayatını olumlu yönde etkiliyor, ayrıca ömrü uzatıyor. Çocuklar da her gün çay tüketmeli. Fakat onlar için 2 bardak yeterli."
İnternet Haber
"Türk çayının dünyada organik çay olarak takdim edilmesini istiyoruz. Türk çayı dendiğinde organik çayın akla gelmesini istiyoruz''
(http://www.iyilikguzellik.com/images/haber/1407.jpg)
Çaykur, bu yıl ilk defa ürettiği ve kısa bir süre sonra piyasaya çıkaracağı organik çayı, başkentte düzenlenecek ''Rize Tanıtım Günleri''nde vatandaşların beğenisine sunacak.
Çaykur Genel Müdürü Ekrem Yüce 3 yıl önce bölge bazında organik çay üretmek için çalışmalara başladıklarını belirterek, ''Hemşin, Muratlı ve Borçka'yı pilot bölge olarak belirledik. Ardından Hemşin'de uygulamaya başladık.
Bir sertifikasyon firmasının gözetiminde, ÇAYKUR'un kontrolünde sözleşmeli müstahsil çalışmalarına başladık. Şu anda bin civarında anlaşmalı müstahsilimiz var. Çalışmanın parsel bazında değil, havza bazında yapılmış olması çok önemli '' dedi.
Hemşin'de 2008 yılında yapımına başlanan organik çay fabrikasının geçen yıl faaliyete geçtiğini ifade eden Yüce, ''Faaliyete geçen fabrikada yine geçen yıl sonunda ilk organik yaş çay yaprağını işlemeye başladık. Gerçekten çok güzel organik çay elde ettik. Fabrikamızda son derece güzel, hijyenik şartlara uygun bir şekilde üretim yapıldı. Bundan dolayı birey olarak da kurum olarak da çok mutluyum'' diye konuştu.
Çay sektöründe tüketiciler bazında eğilim çalışmalarını sürekli yaptırdıklarını, bu çalışmalar sonucunda her geçen gün organik ürünlere karşı talebin arttığını vurgulayan Yüce, şunları söyledi:''Çayın organik ürünler kapsamında tüketici portföyünde yer alması için çalışmalarımızı tamamladık. Bugün dünyada organik çay üreten ülkeler ve üretilen miktar çok sınırlı.
Dünyada 3 milyon 600 bin ton civarında kuru çay üretilmesine rağmen sadece 5-10 bin ton civarında organik çay üretiliyor. Bu da oldukça sınırlı olduğunu gösteriyor. Ama organik çaya talep her geçen gün artıyor. Bölgemizin organik çay alanında diğer ülkelere göre iklim, toprak yapısı, hastalık bakımından pek çok avantajı var. Bunları değerlendirerek, hem ülkemiz için hem de ihraç etmek amacıyla organik çay piyasaya sunma çalışmasında son aşamaya geldik.''
Paket tasarım çalışmaların da tamamladıklarını ifade eden Yüce, ''Organik Rize Çayı' ve 'Organik Hemşin Çayı' adlarını verdiğimiz iki ayrı paket yapımı ile ilgili ilgili ihaleyi yaptık. Bu ay sonunda organik çayımızı piyasaya sunmayı planlıyoruz. Ayrıca bir de teneke kutu olarak piyasaya sunacağız'' dedi.
Organik çayın, önce başkent Ankara'da bugün başlayacak ''Rize Turizm Tanıtım ve Çay Günleri''nde vatandaşların beğenisine sunulacağını kaydeden Yüce, ''Vatandaşlarımız ilk olarak organik çayı burada tadabilirler. Daha sonra da ülke geneline dağıtımını yapacağız. Paket organik çayı bu ayın sonunda, tekene organik çayı da gelecek ayın ortalarında vatandaşlarımızın beğenisine sunacağız'' diye konuştu.
İlerleyen yıllarda hayalinin ülkede sadece belirli havzada değil, tüm çaylık alanlarda organik tarım yapılması olduğunu dile getiren Yüce, ''Bölgemizin yapısı buna müsait. Dünyada da buna talep var. Bu talebi karşılayabilmek için çalışmalıyız. Türk çayının dünyada organik çay olarak takdim edilmesini istiyoruz. Türk çayı dendiğinde organik çayın akla gelmesini istiyoruz'' diye konuştu.
İyibilgi
(http://www.aktifhaber.com/images/news/113254.jpg)
Mide asidini çok fazla artırdığı belirtilen kaçak çayda reflü tehlikesi...
Türk Gastroenteroloji Derneği tarafından halkı reflü (Mide asidinin yemek borusunda ve yukarısında yakıcı etki ile ortaya çıkması) konusunda bilgilendirmek amacıyla donatılan 'reflü TIR'ı', 13 kentin ardından son durağı Diyarbakır'a gitti. Dİcle Üniversitesi Gastroenteroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Göral'ın yanı sıra 2 doktorun görev yaptığı reflü TIR'ında ücretsiz muayene yapıldığı ve ilaç verildiği bilgisini alanlar, araca akın etti.
Kentin Dağkapı semtinde bulunan Galeria İş Merkezi önünde park eden TIR'da muaneye olanlardan durumu riskli görülenler, hastanelere sevk edildi.
Prof. Dr. Göral, reflü TIR'ının 14 ilde şu ana kadar yaklaşık 5 bin hastaya hizmet verdiğini belirterek, özellikle Güneydoğu'da reflünün çok sık görüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Göral, "Buna aşırı sigara içilmesi, bol acılı , baharatlı ve yağlı yemekler ile alkol tüketimi yol açabiliyor. Bölgemizin birçok yerinde aşırı şekilde kaçak çay kullanımı mevcut.
Bu kaçak çaylara kimyasal boya maddesi katıldığı ileri sürülüyor. Kimyasal boya maddelerinin de kanser yaptığı biliniyor. Kaçak çay, mide asidini çok fazla arttırdığı için de reflüye yol açabiliyor. Aslında en güzeli yerli çaylardan içmek" diye konuştu.
Aktif Haber
bilgilendirdiğin için çok teşekkür ederim
günlük o kadar çok tüketiliyorki
zaten bizlerin vazgeçilmez bir içeceği
bu bilgileri öğrenmemiz çok iyi oldu saol...........
Teşekkürler.
Bu çayların vücuda faydalarını saymakla bitmiyor.
http://www.iyilikguzellik.com/images/haber/1887.jpg
Adaçayı: Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.
Böğürtlen: Dikenli ve çalı görünümünde bir bitki. Ekilmemis yerlerde, çit, yol ve hendek kenarlarında çok bulunur.Meyva birçok meyvanın oluşturduğu bileşik küre biçimindedir. Kullanılan kısımları yaprakları ve çiçek tomurcuklarıdır. Yapraklar çiçek açmadan toplanır, gölgede kurutulur. Yapraklarda tanen ve organik asitler ihtiva eder. Hafif kabız edici özelliği olmakla beraber; diş etleri, bademcik ve boğaz iltihaplarinda, ishal ve basurda kullanılmaktadır.
Dağçayı: Sideritis Uyarıcı, gaz söktürücü, iştah açıcı ve mide ağrılarını kesici özelliklere sahiptirler
Ihlamur: Ihlamur çiçeği yatıştırıcı, idrar verici, göğüs yumuşatıcı ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanılır.Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır. Balla karıştırılıp içilirse mide ülserine faydalıdır. Kan dolaşımını düzenler.
Kuşburnu: Çok yoğun vitamin zenginliği nedeniyle gözlerin dostudur. Vücuda dirilik sağlar. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. İyi bir raşitizm ilacı, etkin bir kan temizleyicisidir. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı faydalıdır. Romatizma ağrılarını gideriyor. Basur tedavisinde iyi sonuç veriyor.
Melissa: Yapraklar yatıştırıcı, midevi, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sahiptir. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafıza zayıflığına faydalıdır. Baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetleri keser. Hazımsızlık, baş ağrısı ve migrende de faydalıdır. Daha çok çay halinde kullanılır.
Nane: Yapraklari çay halinde yatıştırıcı, midevi, gaz söktürücü, bulantıyı giderici olarak kullanılır. Bunun yanında çeşitli ilaçların terkibinde kullanıldığı gibi, yaprakları çiğ veya kurutulmuş olarak yemeklere konur. Nane esansı, çok miktarda zehir etkili olmasına karşılık az miktarı mide ağrılarına ve bulantılara karşı kullanılabilir. Nane uçucu yağı da oldukça fazla kullanılan bir yağdır.
Papatya: Çiçek durumu başları, çiçek açmadan önce toplanarak gölgede kurutulur.Çay halinde sabahları aç karnına bir bardak içilebilir. İdrar çoğaltıcı, iştah açıcı, yatıştırıcı ve gaz söktürücü etkilere sahiptir. Basur memelerinde ağrı kesici, tedavi edici etkiye sahiptir. Boyar madde olarak da kullanılır.
Rezene: Gaz söktürücü ve süt artırıcıdır.
Salep: Öksürük ve bronşite faydalıdır. Reglin düzenli olmasını sağlar. Zihni çalıştırma gücünü arttırır.
Sinameki: Memleketimizde çok kullanılan müshil ilacıdır. Kolit ve spastik kabızlıkta kullanılmaz.
iyilikgüzellik
siyah çayı bir sevemiyorum ama babam sağolsun günde kaç kere demlediğimi bilmiyorum belki çayı sevmememin sebebi budur:)
ama yeşil çayları daha çok seviyorum
Bu söyleyeceklerim ehemmiyetle 0rh(-) kan vasfına haiz olanlar içindir. (Tecrübelerim)
Çay ile beraber süt ürünleri gibi kalsiyum ihtiva eden ürünleri aynı anda veya yakın vakitte tüketmeyin. Çünki böbreğinizin taş yapma ihitmali %80 civarındadır.Tüketiminde kan enzim edemediği için, kalsiyumoksalat türü taş ortaya çıkıyor. Oskalat ehemmiyetle çay ve kahvede çok fazla miktarda mevcuttur, diğer meşrubatlara nazaran. Malum süt ürünleri de kalsiyum deposudur. 2 defa taş aldırınca araştırdım bu neticelere ulaştım.
Arkadaşlarımında çektiğim sıkıntıları çekmemeleri için paylaşmak istedim. v5))
(http://img.internethaber.com/news/185832.jpg)
Türk insanının vazgeçilmez içeceği olan çayın balla tatlandırılması durumunda antioksidan değerinin arttığını ortaya koydu
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nde yapılan bir araştırma, Türk insanının vazgeçilmez içeceği olan çayın balla tatlandırılması durumunda antioksidan değerinin arttığını ortaya koydu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çayın içeriğindeki polifenoller sayesinde güçlü bir antioksidan olduğu gerçeğinden yola çıkarak yaptıkları araştırmada, diğer bir antioksidan kaynağı olan bal ile tatlandırıldığında ortaya çıkan etkiyi ölçtüklerini söyledi.
Birçok hastalığın oluşum ve gelişiminde risk azaltıcı etkisi olan antioksidan maddelerle ilgili yapılan araştırmada, Türk insanının çok sık tükettiği çayın içeriğindeki antioksidanların hangi koşullarda, nasıl etkilendiğini incelediklerini anlattı.
Balın bileşiminde de antioksidan özelliğe sahip polifenoller bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Boyacıoğlu, şöyle devam etti:
''Çay ve bal günlük yaşamımızın iki vazgeçilmez gıda maddesi. Araştırmamızda antioksidanca zengin bu iki gıda maddesinin bir arada kullanımının nasıl bir sonuç vereceğini görmek istedik. Çalışmada, sonuçları etkileme açısından fark yaratıp yaratmadığını görebilmek için çam balı, poliflora (karışık bölgelerden toplanmış), yöresel (Şemdinli) ve monoflora (ayçiçeği) olmak üzere 4 çeşit bal kullandık. Bu karışımı farklı sıcaklıklardaki içilmeye hazır çaylara karıştırdık.
Çaya bal ilavesinin yapıldığı farklı sıcaklıkların balın HMF (hidroksimetilfurfural) ve diastaz değerleri (doğal enzimler) üzerine etkileri de analiz edildi. Toplam fenolik madde içeriğinin balın çaya ilave edildiği bütün sıcaklık derecelerinde yükseldiği gözlemlendi. Bu artış yüzde 25-35 aralığında gerçekleşti.''
Benzer şekilde balın çaya ilave edildiği tüm sıcaklık derecelerinde toplam antioksidan kapasitesinde de artış gözlendiğini belirten Boyacıoğlu, ''Bu artış 70-90 derece aralığında ortalama yüzde 50 oranlarında gerçekleşti'' dedi.
Öte yandan Prof. Dr. Boyacıoğlu'nun yönettiği araştırma sonuçlarının İrlanda'da gerçekleştirilen EFFoST Gıda ve Sağlık Kongresi'nde de sunulduğu, katılımcılardan büyük ilgi gördüğü öğrenildi.
internethaber.com
Usulüne uygun demlenen çay berekettir, nurdur, feyizdir; piran aşıdır.
Çayınıza bol bol bal ekleyin!
Türk insanının vazgeçilmez içeceği olan çay ile ilgili yapılan bir araştırma tiryakilere ilaç gibi gelecek.
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nde yapılan bir araştırma, Türk insanının vazgeçilmez içeceği olan çayın balla tatlandırılması durumunda antioksidan değerinin arttığını ortaya koydu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çayın içeriğindeki polifenoller sayesinde güçlü bir antioksidan olduğu gerçeğinden yola çıkarak yaptıkları araştırmada, diğer bir antioksidan kaynağı olan bal ile tatlandırıldığında ortaya çıkan etkiyi ölçtüklerini söyledi.
Birçok hastalığın oluşum ve gelişiminde risk azaltıcı etkisi olan antioksidan maddelerle ilgili yapılan araştırmada, Türk insanının çok sık tükettiği çayın içeriğindeki antioksidanların hangi koşullarda, nasıl etkilendiğini incelediklerini anlattı.
Balın bileşiminde de antioksidan özelliğe sahip polifenoller bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Boyacıoğlu, şöyle devam etti:
"Çay ve bal günlük yaşamımızın iki vazgeçilmez gıda maddesi. Araştırmamızda antioksidanca zengin bu iki gıda maddesinin bir arada kullanımının nasıl bir sonuç vereceğini görmek istedik.
Çalışmada, sonuçları etkileme açısından fark yaratıp yaratmadığını görebilmek için çam balı, poliflora (karışık bölgelerden toplanmış), yöresel (Şemdinli) ve monoflora (ayçiçeği) olmak üzere 4 çeşit bal kullandık. Bu karışımı farklı sıcaklıklardaki içilmeye hazır çaylara karıştırdık.
Çaya bal ilavesinin yapıldığı farklı sıcaklıkların balın HMF (hidroksimetilfurfural) ve diastaz değerleri (doğal enzimler) üzerine etkileri de analiz edildi. Toplam fenolik madde içeriğinin balın çaya ilave edildiği bütün sıcaklık derecelerinde yükseldiği gözlemlendi.
Bu artış yüzde 25-35 aralığında gerçekleşti." Benzer şekilde balın çaya ilave edildiği tüm sıcaklık derecelerinde toplam antioksidan kapasitesinde de artış gözlendiğini belirten Boyacıoğlu, "Bu artış 70-90 derece aralığında ortalama yüzde 50 oranlarında gerçekleşti" dedi. Öte yandan Prof. Dr. Boyacıoğlu'nun yönettiği araştırma sonuçlarının İrlanda'da gerçekleştirilen EFFoST Gıda ve Sağlık Kongresi'nde de sunulduğu, katılımcılardan büyük ilgi gördüğü öğrenildi.
(AA)
NOT;Alerji hastaları balı en fazla bir çay kaşığı kullanmalı
Bilgilendirme için teşekkür.Bildiğim kadarı ile,teçrübe ve doktor tavsiyesi, aşırı siyah çay kansızlık yapar.kansızlık şikayeti olanlar çay az içmelerinde fayda var.
Osmalı kardeşimizin de dediği gibi süt ve süt ürünlerin de kalsiyum oranı yüksek olduğu için,böbrek taşı üretme artışı olabiliyor.Böbrek taşı ile ilgili sorunu olanların süt ürünlerini azaltmasında fayda var.
Çay ve kahve hakkında bilinmeyenler
Her Alman yılda 160 litre yani ortalama 1000 fincan kahve içer. Kahve sadece tadı için değil, yarattığı etki için de sevilen bir içecektir.
Bir fincan kahve içerisinde su, protein, şeker, tanik asit, alkoloitler ve kafein barındırır.
Sabah tüketilen kahve, tasa ve stresi yok eder
Dozunda tüketilirse bu kahvenin gücü gerçekten mucizeler yaratabilir.
Düşünce akışını tetikler, dikkati arttırır, morali düzeltir.
Kahve içerek geç saatlere kadar konsantre olmuş bi şekilde çalışabilirsiniz.. Ve bunları sağlayansa kahvedeki kafeindir.
Beyin gün içerisinde adenozin maddesini salgılar ve sinir hücresindeki reseptörleri uyarır. Böylece beyne yorgunluk hissi verir.
Kafein ise adenozin maddesine direnir ve resptörleri bloke eder. Böylece daha uzun süre uyanık kalırsınız.
Kahve uyarıcı etkisi sebebiyle özellikle seyrek kahve içenlerin geceleri uykusunu kaçırır.
Ancak düzenli kahve tüketiminde adenozin reseptöründeki artış uyanık tutma etkisinin zayıflamasına sebep olabilir.
Çayın etkisi ise demlenme sürresine bağlıdır. çay yapraklarında da çabuk çözülen kafein mevcuttur.
Eğer çay sadece 2 dk demlenirse uyarıcı etki yapar.
5 dk dan daha uzun bir sürede demlenirse adrenalize olan kafeini bağlayan tanik asitler açığa çıkar.Böylece çay sakinleştirici etki yapar.
Sürekli kahve tiryakileri ansızın kafeinsiz kaldığında metabolizma bu eksikliği beyne bildirir ve eksikliğin yan etkileri ortaya çıkar. Bunlar çoğunlukla telaş, konsantrasyon eksikliği ve bezginlik şeklinde kendini gösterir. Bu sendromlar birkaç gün içinde geçecektir.
Kahve vücutta su kaybettirici olarak bilinirdi ve her fincan kahve için bir bardak su içilmesi tavsiye edilirdi.
Bu aslında tam doğru değildir, kafein kısa vadede tuvalet ihtiyacını tetiklemesine rağmen yapılan araştırmalar gösteriyorki düzenli kahve tüketiminde vücut buna alışıyor ve dolayısıyla vücuttaki sıvı dengesi zarar görmüyor.
Çayın faydalarına baktığımızda ise adeta ecza deposunda saklanması gereken bir ilaç gibi olduğunu görüyoruz.
Her türlü hazımsızlık, mide ağrısı, cilt kuruluğu ve öksürüğe iyi geldiği biliniyor.
Spor öncesinde içilen bir fincan kahve, vücudu yeni rekorlar kırmaya teşvik edebilir.
Kahve kan basıncını, vücut ısısını, kalbin kan pompalama kapasitesini yükseltir.
Bronşlar genişler ve yağ yakma hızı yükselir. Hızlanan kan dolaşımının etkisiyle kas ağrıları baskılanır.
Performans sporlarında 1 lt idrarda bulunan 12 mg lık kafein konsantresi doping olarak kabul edilir. Bu da 4-5 fincana denk gelmektedir.
Ve geçelim kahvenin cilde olan etkilerine. Mesela pahalı kremler yerine kahveyi kullanabilirsiniz.
Kahveden sadece içecek olarak değil güzellik malzemesi olarak da faydalanabilirsiniz. Kahve yüze uygulandığında kan dolaşımını hızlandırır ve kırışık oluşumunu engeller.
Tüm süper modellerin sırrı kahve tervesini selülite karşı kullanmasıdır. Üst baldır bölgesine masaj yaparak uygulandığında ve strech filmle sarıldığında cildi sıkılaştırır ve temizler.
Saçınızı kahveyle durularsanız, banyodan sonra saçlarınız çok gür görünüm kazanır. Saç kökleri güçlenir ve uzamaları hızlanır.
Çay, diş macunu gibi çok sayıda floroit içerir. Çaydaki tanik asitler dişdeki koruyucu etkiyi destekler, dişlerin üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturarak diş taşı oluşumunu engeller.
Çay banyo malzemesi olarak kullanıldığında enfeksiyon giderici ve sakinleştirici etki yapar.
Göz maskesi olarak kullanılırsa kanlanmaya ve ağırlaşmış göz kapaklarına iyi gelir.
Kahve sadece içmek için değil kötü kokuları bastırmak için de kullanılır ve pratik ev malzemesi olarak da kullanılabilir. Örneğin kötü kokuların çabucak giderilmesinde kullanılabilir.
Ocağınızı ısıtıp toz kahve dökdükten sonra, güzel kahve kokusunun hemen evinize yayıldığını fark edeceksiniz.
Kaynatılmış kahveyle çiçeklerin diplerine musallat olmuş solucanları bertaraf edebilirsiniz. Kafein bir sinir gazıdır son derece hızlı etki eder, zararlı böcekleri 24 saat içinde çiçeklerden uzaklaştırır.
Demlenmiş çay suyunu evinizde ahşap temizleyici olarak kullanabilir, koyu renk mobilyalara uygulandığında çaydaki bileşenler eskimiş yüzeylere yepyeni bir parlaklık getirir.
sabah
Kaçak çay analizinden şok eden sonuç çıktı
Yakalanan sağlıksız kaçak çaylarda yapılan analizlerde hayvansal dışkı ve böcek kanı niteliği taşıyan kalıntılara rastlandı...
(http://www.trabzondanhaber.net/Upload/Haberler/pkk-kacak-cay-sektorune-de-el-atti-10032011130308.jpg)
Son iki ay içerisinde dört ayrı kaçak çay yakalama olayı gerçekleştiğini kaydeden Rize Ticaret Borsası (RTB) Başkanı Mehmet Erdoğan, şunları söyledi:
''Yakalamalar Rize'de gerçekleşti. Ancak başka illere giderken yakalandı. Keşke adli makamlar ulaşacağı adresleri de paylaşsa. Bu olaylardan temiz, dürüst insanlar da rencide oluyor. Kaçak çay sektörü rahatsız ediyor. Türkiye'ye kaçak çay giriyorsa, çay sektörü yüzde 80 Rize'de dönüyorsa araştırma ve soruşturmada isminin geçmesi normaldir. Bu Rize'nin kaçak çay işi yaptığı anlamına gelmez. Kimse bu işten ekmek yiyenlere çamur atmasın.''
Resmi rakamlarla 14 bin 800 ton kaçak çay yakalandığını vurgulayan Erdoğan, "Bu rakam 300 ton seviyelerinden yılda 15 bin ton seviyelerine çıktı. Eğer yılda 15 bin ton yakalanıyorsa kaçak miktarı bunun 4 katıdır. Yani yılda 60 bin ton kaçak çay piyasaya giriyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde içilen çayın yüzde 8'ini satıyoruz. 18 milyon kişinin 3 kilogram çay tükettiğini düşünürsek ya resmi yollarla ithal edilen çay ya da kaçak yollarla getirilen çay tüketiliyor" diye konuştu.
Yakalanan kaçak çaylarda sağlığı tehdit etmeyenler yardım kuruluşları vasıtasıyla gönderildiğini, insan sağlığını tehdit eden kaçak çayların ise imha edildiğini aktaran Erdoğan, bu çaylarda yapılan araştırmalarda ciddi sağlık tehdidi ve karışımlar olduğunun tespit edildiğini söyledi.
"Yakalanan sağlıksız kaçak çaylarda yapılan analizlerde hayvansal dışkı ve böcek kanı niteliği taşıyan kalıntılara rastlandı. Yakalananı imha edilerek bu risk ortadan kaldırılıyor. Yurda kaçak olarak sağlıksız çaylar sokulup dağıtılıyor" diyen Erdoğan, eğer Türk çayı yazan paketlerin içerisinde kaçak çay varsa bunlar kesinlikle ifşa edilmesi gerektiğini söyledi.
YAŞ ÇAY ÜRETİMİ BEKLENENİN ALTINDA
2012 yılında yaş çay miktarının beklentinin altında kaldığını belirten Erdoğan, 2012 yılında 1 milyon 150 bin tona yakın yaş çay üretimi gerçekleşti. Hedeflenen üretimin altında bir rakam. Daha yüksek rekolte bekleniyordu. Bundan çay sektörü olarak 220 bin ton kuru çay ürettik. Üretim miktarı Türkiye'nin tüketimini karşılamayacak bir rakam. Türkiye'de kişi başına 3.5 kilogram yılda çay tükettiğini düşünürsek bunu değerlendirebiliriz. Düzenli bir çalışma yapabilirsek bunu başarıya dönüştürebiliriz" dedi.
Gazetegida.com
çayda kahvede muhabbet içindir... isterseniz çayı kalabalıkta muhabbette..kahveyi kendinle muhabbette tavsiye ederim.
[/b]
Dikkat Çayın Demini Azaltın!
Evlerimizin vazgeçilmez içeceği çayı çok miktarda tükettiğimizde vücuda bakın ne yapıyor.
11 Ocak 2013 Cuma 17:00
Soğuk kış günlerinde siyah çay veya kahve yerine bitki çayları içilmesini öneren Uzman Diyetisyen Işın Sayın Atasoy, bitki çayları arasında ise idrar sökücü olmayanların daha güvenli olduğunu söyledi.
Kış mevsiminde havaların soğumasıyla birlikte, bitki çaylarına rağbet giderek artmaya başladı. Kış günlerinde siyah çay veya kahve yerine bitki çayları içilmesini öneren Uzman Diyetisyen Işın Sayın Atasoy, “Sıcak içecek, aslında bir ihtiyaç kış günleri. Ancak çok fazla çay ve kahve tüketilmesi doğru değil. Her zaman tükettiğimiz çayı ve kahveyi biraz azaltarak, yerine bitki çaylarını koyabiliriz. Böylelikle çok daha yararlı bir şey yapmış olacağız. Yani demli çayın ve kahvenin kemik sağlığına birtakım sakıncaları var. Kansızlığa neden olabiliyor. Çok miktarda tüketildiğinde vücuttan vitaminlerin ve minerallerin atılmasına yol açabiliyor” diye konuştu.
Bitki çaylarını sınıflandırarak özellikle zayıflama çaylarının kullanılmamasını tavsiye eden Atasoy, “Vücuda yararlı olan ve hiçbir yararı olmayan bitki çayları var. Bir de sakıncaları olan bitki çayları var. Bunların içerisinde özellikle zayıflama çayı adı altında satılanları doğru bulmuyoruz. Çünkü bunların bir kısmi idrar sökücü, yani vücudumuza aldığımız, ihtiyaç duyduğumuz suyu, suda eriyen vitaminleri ve mineralleri çok miktarda atıyor. Bir de bağırsak sökücü bitki çayları var. Bunlar da yine bağırsakların iç yüzeyine zarar veriyor. Böylelikle vitamin ve mineral emiliminden sorumlu yüzey hasar gördüğü için birçok hastalıkla karşılaşabiliyoruz. Bağırsaklarda kronik bir tembellik ortaya çıkabiliyor. O nedenle zayıflama çaylarını ve form çaylarını kullanılmamasını tavsiye ediyoruz” dedi.
Sağlık açısından mevsim sebzelerinin tüketilmesini öneren Atasoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sağlıklı beslendiğimizde bununla birlikte ara öğünlerde de bağışıklık sistemini güçlendiren bitki çayları tükettiğimizde bağışıklık sistemini desteklemiş oluyoruz. Sağlıklı beslenmenin formülü, mutlaka mevsim sebzelerinden geçiyor. Mevsim sebzelerine mümkün olduğu kadar her gün yer vermeye çalışmak gerekiyor. Bir öğün mutlaka kış ayı ise kış sebzeleri, yaz ayı ise yaz sebzelerini tüketmeye özen göstermeliyiz. Tok karnına tüketilen çiğ havuç, bağışıklık sistemini güçlendiren A vitaminini çok miktarda içeriyor. Tok karnına yemeklerden sonra kişi, başı bir iki adet çiğ havuç tüketilmesini önerebiliriz.”
Bitki çaylarının bilinçli tüketilmesi ve aşırı kullanılmaması gerektiğini belirten Atasoy, bu çaylarında idrar sökücü ve bağırsak sökücü olmayanların daha güvenli olduğunu söyledi. Siyah çay ve kahvenin vücuttaki mineralleri alarak bağışıklı sistemine zarar verdiğini belirten Atasoy, “Siyah çay ve kahve, aslında bir kültür bir alışkanlıktır. Kahvedeki kafeinin siyah çaydaki tekinlerin kansızlık ve kemik erimesine yol açtığı bir gerçek, çok fazla tüketildiğinde. Örneğin günde beş, altı tane siyah çay ve fazlası ya da günde iki kahve ve fazlası bu riskleri arttırmaktadır. Birde vücudumuza sağlıklı besinlerle aldığımız vitaminler var. Bunların bağışıklık sistemimizi güçlendirmesi beklentisi içerisindeyiz. Fakat idrar sökücü olduğu için siyah çay ve kafein vücuttaki vitaminleri idrar yoluyla uzaklaştırdığı için bağışıklık sistemi adına çok fazla doğru şey yapmış olmuyoruz” ifadelerini kullandı.
Bitki çaylarına karıştırılan balın ilerde şeker hastalığını tetikleyebileceğini kaydeden Atasoy, “Balın hakikisine ulaşmak bir kere çok zordur. Doğru bala ulaşsak bile gerçekten vücuda yararlılık sağlayacak kadar bal yememiz için yüz grama ulaşmamız gerekiyor. Dolayısıyla yüz gram baldan elde etmeye çalıştığımız vitamin ve mineralleri, farklı yiyecek ve içeceklerden de elde edebiliriz. O kadar balın vücuda gerçekten sakıncası var. İlerde şeker hastalığı riskini arttırabilir. İnsülin direnciniz varsa tetikleyebilir. Şiddetli açlıklara yola açabilir. Buda karbonhidrat eşiği, şeker eşiği dediğimiz bağımlılık seviyesini yavaş yavaş yükseltiyor ve daha fazla tatlılara eğilim duymaya başlıyoruz. Bu da ilerde şeker hastalığı riskini doğuruyor” uyarısında bulundu.
Habervaktim.com
Daha fazla para kazanmak için insan sağlığını hiçe sayanlar yakalandı.
(http://www.habervaktim.com/d/news/554030.jpg)
Kaçak çaya domuz kanı karıştırıyorlar" şeklinde ihbarı üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri Sultanbeyli’de iki depoya baskın düzenledi.
Polis iki kişiyi suçüstü yakaladı.
Şüpheliler, İran’dan kaçak yollarla getirdikleri çaylara sunta talaşı karıştırdıkları belirlendi.
Suntaları toz haline getirip çayla harmanlayan şebeke, aroma katması için de yerli çay tozu katıyordu.
Baskında 10 ton talaş karıştırılmış çay ele geçirildi.
Ele geçirilen çaylardan örnekler alındı, laboratuvara gönderildi. Çay çuvallarına farklı bir malzeme katılıp katılmadığı yapılacak incelemeyle belirlenecek.
İhbarda sözü edilen "Çaya domuz kanı karıştırıyorlar" iddiasının gerçek olup olmadığı da ortaya çıkacak.
Basın.
Bu baskında ele geçen paketlenmiş çayların markası kanun gereği açıklanmadı, bu nasıl kanunsa? bırakın açılklansın şimdi kimbilir bir çok bakkalda,marktte,kahvede, vs. bu çaylar satılıyor,kullanılıyordur. benim vatandaşım da bilmeden içiyordur.
Kesinlikle bilinmeyen marka çay almayın kullanmayın... En iyisi çaykur dan vazgeçmeyin...sahte çaylara da dikkat..!