Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, "Noel baba diye birisi yoktur. Aziz Nicholaos diye biri var ama bu uyduruk bir kişidir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi" dedi.
Yılbaşı eğlencesinin kültürümüzde bulunmadığı görüşünü savunan Müftü Yeniçeri, Kim kime benzemeye çalışırsa, o onlardandır hadisini hatırlattı. Yılbaşında geçen günlerin muhasebesinin yapılması gerektiğini belirten Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, şunyları söyledi:
"Hıristiyanlıktan gelen bir etkinliği kutlarsak, onlara benzemeye çalışmış oluruz. Dolayısıyla onlar gibi bir yaşantı ortaya çıkar. Biz, neden onlar gibi yaşayalım ki? Onlar bizim gibi yaşıyorlar mı? Biz Noeli Hıristiyan aleminden ithal etmişiz.
Noel, bizim bayramımız değil. Kişi, Hıristiyan gibi yaşayayım derse, bu tehlikeli olur. Ama Millet eğleniyor, ben de eğleneyim diyorsa, eğlencenin mahiyetine göre değişir. Eğer içkili, şaraplı eğlence yapılıyorsa, günahkar olur."
Müftü Süleyman Yeniçeri, Noel Baba diye birisinin olmadığını, Aziz Nicholaosın da uyduruk, bir kişi olduğunu efsane haline geldiğini söyledi. Yenişeri, şöyle dedi:
"Noel baba yaşamış mı, yaşamamış mı belli değil. Bir yer söyleniyor ve orada yaşadığı ifade ediliyor. Ama Hıristiyan aleminin çıkardığı bir şahsiyettir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi. Biz de kapıdan giriliyor. Kuran-ı Kerimde; Evlere kapıdan girin diyor. Neden bacadan giriyor ki?"
mynet
Alıntı YapAma doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi. Biz de kapıdan giriliyor. Kuran-ı Kerim'de; 'Evlere kapıdan girin' diyor. Neden bacadan giriyor ki?"
isabetli bir açıklama olmuş :)
maalesef hakkinda sorusturma baslatilmis. KEŞAN Müftüsü Süleyman Yeniçeri, "Noel baba diye birisi yoktur. Aziz Nicholaos diye biri var ama bu uyduruk bir kişidir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor.Doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi" dedi. ve HAKKINDA, SORUŞTURMA BAŞLATAN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINI KINIYORUZ.
Laikliğe aykırı bulmuşlardır.Malum!Devlet dine karışır ama din devlete karışamaz."Devlet laik olabilir.İnsan laik olamaz"sözünü unutmayın...
Tarihine sahip çıkan Osmanlı torunu olduklarını iddia edip duranların kültürü ve turizmi emanet ettikleri Kültür ve Turizm Bakanı olan şahşiyet talihsiz bir açıklama olarak nitelendirmiş. e55))
Ecdadımızın, Osmanlımızın, Kutsal emanetlerimizin başında bu kişinin ne işi var anlamak mümkin değil. g2))
doğru söyleni 9 köyden kovarlar...yoksa barak oboma amcalarından uyarı mı geldi??
Kültür Bakanı, hangi kültürün bakanı?
Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, yılbaşı eğlencesi ile ilgili kısa bir bilgilendirme yapmış..
“Kim kime benzemeye çalışırsa, o onlardandır” şeklindeki hadis-i şerifi hatırlatmış. Hadis-i şerif uydurma mı? Değil..
Müftümüz devam etmiş: “Hıristiyanlık’tan gelen bir etkinliği kutlarsak, onlara benzemeye çalışmış oluruz. Dolayısıyla onlar gibi bir yaşantı ortaya çıkar. Biz, neden onlar gibi yaşayalım ki? Onlar bizim gibi yaşıyorlar mı?” demiş. Bu tesbit yanlış mı? Değil..
“Biz Noel’i Hıristiyan aleminden ithal etmişiz. Noel, bizim bayramımız değil” diye devam etmiş, müftümüz... Peki; “Noel’i, Hıristiyan aleminden ithal ettiğimiz” yalan mı? Değil..
Sadece Noel’i değil, kanunları bile biz Batı’dan ithal ettik.. Bu da, harfiyen doğru bir tesbit.. Dolayısıyla yılbaşının bizim bayramımız olmadığı da tartışmasız..
Müftümüz bilgilendirmeyi şöyle sürdürmüş: “Kişi, ‘Hıristiyan gibi yaşayayım’ derse, bu tehlikeli olur. Ama ‘Millet eğleniyor, ben de eğleneyim’ diyorsa, eğlencenin mahiyetine göre değişir. Eğer içkili, şaraplı eğlence yapılıyorsa, günahkar olur.”
Hangi müftü, hangi Müslüman kişi, bu tesbitlerde yanlışlık olduğunu ileri sürebilir ki? Ve müftümüzü gündeme oturtan, son tesbiti de şu: “Noel Baba diye birisi yoktur. Aziz Nicholaos uyduruk bir kişidir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor.
Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi. Bizde kapıdan giriliyor. Kur’an-ı Kerim de; ‘Evlere kapıdan girin’ diyor.
Noel Baba neden bacadan giriyor ki?” Aziz Nicholaos uyduruk bir kişi midir, değil midir ayrı bir tartışma konusu.. Ama eve girerken “bacanın değil, kapının kullanılması” kuralı doğru bir tesbit..
Ve şöyle özetliyor müftümüz, yılbaşı ile ilgili fikrini: “Yılbaşı eğlencesi, bizim kültürümüzde bulunmamaktadır.”
Harfiyen doğru bir tesbit.. Bizdeki yılbaşı eğlencesi, son yüzyılın yozlaşmasının ürünü..
Yoksa tarihimize baktığımızda, kültürümüze baktığımızda, böyle bir adet olmadığını görüyoruz.. Ama, Noel’ciler durur mu? Vay sen misin, “Noel Baba’nın ithal ürünü olduğu”nu hatırlatan!
Önce Noel Baba Barış Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Karabulut çıkmış sahneye.. “Batı Hıristiyan kiliselerinin, İsa’nın doğumunu kutlaması ile yılbaşı kutlamasının, dolayısıyla Noel Baba’nın hiçbir ilgisi yoktur” demiş.. Sadece bunu dese; “Müftü İslam’ı anlatmış..
Noel Baba Derneği’nin yetkilisi de, Noel Baba’nın sözcülüğünü yapmış” deyip, geçeceğiz. Ama bununla yetinmiyor Noel Baba Derneği’nin yetkilisi..
Şu talepde bulunuyor: “Müftü ile ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı’nın soruşturma başlatması, kurumun işlev ve sorumluluğu olacağı gibi, bu türden kara cahilliklerin önüne geçmesi açısından da önemlidir.”
Haydaa.. Aynı Fransa örneğindeki gibi.. Adam Noel Baba’nın ithal olmadığını ileri sürüyor ama.. “Soruşturma isteği” bile, Noel Baba’yı ithal ettiğimiz ülkelerin ikiyüzlü tavrından kopya.. Farklı düşünceleri, somut gerekçelerle cevaplamak yerine, soruşturma açtırarak ortadan kaldırmak istiyor.. Müftünün fikrini, ceza ile susturmak istiyor.
Aynen, sözde Ermeni soykırımı konusunda, Fransa’nın yaptığı gibi.. Noel Baba Derneği soruşturma istiyor.. Diyanet İşleri Başkanlığı da, hemen incelemeyi başlatıyor.
(Benim gönlüm; soruşturma başlatıldığı yönündeki haberin gerçek dışı olmasından yana. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı, böyle bir inceleme başlatıldığına ilişkin haberleri, dün akşam saatlerine kadar yalanlamadı..) Ve akabinde, hangi kültürün bakanı olduğunu anlamakta zorlandığım bakanımız(!) konuşuyor: “Arkadaşımızın biri, üzerine vazife olmayan bir laf söylemiş,.
Anadolu’da bir söz vardır. ‘Cahille bal yenmez, alimle taş taşı’ diye. Ama bildiğim kadarı ile Diyanet bu konuda soruşturma başlatmış.” Müftü “Bizim kültürümüzde Noel Baba yok” diyor.
Kültür Bakanı olduğu ileri sürülen kişi, “Arkadaşımızın biri, üzerine vazife olmayan bir laf söylemiş” diyor.
O zaman biz tekrar soralım, “Kültür” Bakanı’na: “Noel Baba, bizim kültürümüzde var mı?” Ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na soralım: “Noel Baba, bizim dinimizde var mı? Bizim dinimizde, Hıristiyanları taklit etme var mı? Yılbaşı eğlencesinde içki içen günahkar olmaz mı?” Sorup, soruşturmanın neticesini bekleyelim.. Bakalım, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda, Noel Baba ne kadar etkin?
Kültür Bakanı, aktardığı Anadolu sözündeki, “cahil”i mi temsil ediyor, yoksa “alim”i mi?
Ali Karahasanoğlu - Yeni Akit
2011-12-29
Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Keşan Müftüsü'nün Noel Baba ile ilgili açıklamalarına destek verdi.
Bayraktutar, Keşan Müftüsü'nün Noel ile ilgili açıklamasını yerinde bulduğunu ancak, 'Bacadan mı kapıdan mı' eleştirisine de bir değerlendirme yapmayacağını kaydetti. Bayraktutar, "Bir kişi kendi değerleri ile bağdaşmayan bir şeyi, reklâmı yaşantısına dini bir hayata zorla sokulmasına hiçbir şey diyemeyecek mi?" diye sorarak, Keşan Müftüsü'nün söylediklerinin üzerinde tartışma yapmanın anlamsız olduğunu kaydetti. Bayraktutar, "Bu konunun tartışılmaması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'de İslam inancı içerisinde Müslüman vatandaşın dini ritüelleri ile dini değerleri ile alay edildiği zaman veyahut da onların dini değerlerini değiştirmek başka şekilde yönlendirmek amacıyla yapılan yanlış propagandalara karşı çıkmak bir demokratikleşme değil de nedir. Biz bunu anlamıyoruz. Neden bu kadar rahatız oluyorlar" dedi.
Müslümanlar arasında yaygınlaştırmaya çalışıyorlar
Noel'in aslında Hıristiyan inancında da yerinin olmadığına dikkatleri çeken Bayraktutar, "Noel olayı aslında Hıristiyan inancında da yoktur. İlahi dinlerin hiç birinde yoktur. Sadece ateist dinlerden İskandinav ülkelerinden Avrupa'ya yayılarak tamamen Hıristiyanlığın bir parçası gibi algılanmış, şimdi aynı şekilde Müslümanlar içinde yaygınlaştırmaya, kabulleştirilmeye çalışılıyor. Kim ne derse desin, biz bunu eleştireceğiz" dedi.
Bayraktutar, açıklamasının devamında ise şu ifadeleri kullandı: "Dünya üzerinde Müslümanlar acı çekerken, Filistin'de insanlar hunharca katledilirken, Somali'de açlıktan ölürken, Müslüman'ın alkolle, her türlü ahlaki dışına çıkarak yılbaşı kutlamasını kabul etmiyoruz. Bu konuda da müftümüzün art niyeti olmadığını iyi niyetle söylediğine inanıyorum. Bu açıklamalarına katılıyoruz. Noel Baba'nın bizim inancımızda yeri olmadığı görüşüne destek veriyor. Bacadan girme konusundaki açıklamasına da bir şey demiyoruz"
Dinbirder Genel Başkanı Abdullah Arslan, Keşan Müftüsü'ne destek vererek, "Müftümüzün de ifade ettiği gibi dinimizde ve inancımızda hakikaten böyle bir şahıs yoktur. Noel inancı ve noel baba, Müslümanlarla ve İslam diniyle alakası olmayan bir efsaneden ibarettir" dedi.
Yılbaşının Müslümanlar için sadece takvim değiştirmekten ibaret olduğunu vurgulayan Arslan, "O gece icra edilen hareketlerle inancımızın hiçbir alakası yoktur. Hatta inancımıza, Kur'ana, hadise ve icmai ümmete aykırıdır. Peygamber Efendimizin ifade ettiğine göre, her bidat sapıklıktır ve her sapığın yeri cehennemedir. Ayrıca başka bir hadise göre, bir kimse hangi kavme benzemeye çalışırsa onlardandır" ifadesini kullandı.
Allah, Keşan Müftüsü gibi adamları Dyanet İşleri Başkanlığında görmeyi bu millete nasip etsin...
Amin Fatihan.
Noel Baba safsatası... Ya da, Demre'de geyik ne arar?
Öncelikle ifade edeyim, Diyanet'in Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri hakkında "inceleme" başlattığı haberleri "külliyen yalan"mış efendim... Müftü hakkında, "inceleme-minceleme" yokmuş...
Olayın aslı şuymuş:
Müftü Süleyman Yeniçeri'nin;
"Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır...
Hıristiyanlık'tan gelen bir etkinliği kutlarsak, onlara benzemeye çalışmış oluruz. Dolayısıyla onlar gibi bir yaşantı ortaya çıkar. Biz, neden onlar gibi yaşayalım ki? Onlar bizim gibi yaşıyorlar mı?
Biz, Noel'i Hıristiyan aleminden ithal etmişiz...
Noel, bizim bayramımız değil...
Kişi, 'Hıristiyan gibi yaşayayım' derse, bu tehlikeli olur. Ama 'Millet eğleniyor, ben de eğleneyim' diyorsa, eğlencenin mahiyetine göre değişir. Eğer içkili, şaraplı eğlence yapılıyorsa, günahkâr olur.
Noel Baba diye birisi yoktur. Aziz Nicholaos uyduruk bir kişidir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi. Bizde kapıdan giriliyor. Kur'an-ı Kerim de; 'Evlere kapıdan girin' diyor. Noel Baba neden bacadan giriyor ki?"
Şeklindeki sözleri, internet sitelerine düşüp, televizyon ekranları ve gazete sayfalarına taşınınca, bazı gazeteciler, Diyanet'i aramışlar...
O SÖZ, NASIL ÇARPITILDI?
Karşılarına çıkan Diyanet Basın Müşaviri Abdülkadir Özkan'a sormuşlar;
"Keşan Müftüsü hakkında bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?"
Sanki, illâ da bir "inceleme" yapılması gerekiyormuş gibi!..
Abdülkadir Özkan da cevap vermiş;
"Konuyu inceliyoruz."
Nedir bu sözün anlamı?..
"Sayın Müftü'nün sözleri tam olarak medyada yansıtıldığı gibi midir?.. Bu sözlerin önü-arkası nedir?.. Müftü Bey, bu sözleri nerede sarfetmiş ve ne maksatla söylemiştir?.."
Abdülkadir Özkan, bunu söylemeye çalışıyor... Ama, "ajanslar"dan geçen ve dünkü bazı gazetelere yansıyan başlıklar aynen şöyleydi:
"Diyanet'ten müftüye inceleme!"
"Diyanet'ten müftüye soruşturma!"
Görüyorsunuz değil mi;
"Konuyu inceliyoruz" sözü, nasıl çarpıtılıyor ve nasıl "inceleme"ye ve "soruşturma"ya dönüştürülüyor?..
Demek ki, "niyet"lerini yazıyorlar...
Amaçları, "kelle almak!"
Yazının başında da dediğim gibi;
Ortada "inceleme" de yok, iddia edildiği gibi "soruşturma" da!..
Dün, Diyanet Basın Müşaviri Abdülkadir Özkan'la görüştüm... "Bunu aynen böyle yazabilirsin" dedi; "Herhangi bir inceleme ve soruşturma yok!"
KAR YOK Kİ, KIZAK KAYSIN!
Konuyu açıklığa kavuşturduğumuza göre, gelelim, şu "Noel Baba" meselesine...
Aslında, Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri'nin o konuşması, çok yerinde, çok isabetli oldu... Bazı televizyon kanallarına çıkan "Herbokolog"lar, Müftü Bey'in sözleri için "yılın gafı" deseler, Müftü Bey'i de, "aşağılayıcı" bir şekilde ve "ironik" ifadeyle "tersinden yılın adamı" seçtiklerini söyleseler de, Müftü Bey; "Noel Baba diye birisi yoktur... Aziz Nicholaos, uyduruk bir kişidir" sözleriyle, "tarihi bir gerçeği" dile getirmiştir.
Gerçekten de;
"Noel Baba diye biri yok"tur...
Tarihi kaynaklar, "böyle bir insanın varlığından" söz etmiyor...
Bu, sadece "Noel tüccarları"nın uydurduğu bir "efsane"den ibarettir.
Farzedelim ki;
Noel Baba veya Aziz Nicholaos diye biri vardır ve Demre'de yaşamıştır...
O zaman, sormazlar mı adama;
"Noel Baba" olarak anılan bir zat, Demre'nin "kar görmeyen dağları"nda, "geyik"lerin çektiği "kızak"la nasıl dolaşabiliyor?..
"Kızak" dediğin "kar" üstünde kayar... "Kuru toprak" üzerinde kızak kaymaz ki!..
Hem sonra;
Antalya yöresinde geyik ne arar ki; Noel Baba, geyiklerin çektiği kızakla Demre'den çıkıyor, dünyayı dolaşıp, çocuklara hediye taşıyor?
Öyle ya;
Demre'de "kar" ve "geyik" ne arar ki, "kızak" olsun!..
Demek ki;
Bu konuda yazılıp-söylenenlerin hemen hepsi "geyik muhabbeti"nden başka bir şey değildir ve Noel'i ısrarla pompalamanın altında "ticarî amaç" yatmaktadır!..
SÖZDE MÜSLÜMAN... KIRMIZI DON!
Demek ki;
Birileri "Noel istismarı" yaparak saftorik ahmakları kerizlemekte, böylece servetine servet katmaktadır!..
Olayın asıl garip olan yönü ise şu:
Malûm; "din istismarı" yaptığı iddiasıyla; bu ülkede insanlar gözaltına alınıp işkencelere maruz kaldılar, yetmedi, demir parmaklıklar ardında çürütüldüler, ama iş "Noel istismarı"na gelince akan sular duruyor!..
"Yeşil sermaye" denilince aslan kesilenler, "kırmızı kukuletalı sermaye"ye gelince her ne hikmetse süt dökmüş kediye dönüveriyor!..
Tabiî; "Müslüman"a gözdağı vermek kolay, sıkı mı "Hıristiyan dünyası"nın tekerine çomak sokmak?!..
Bu iş, öylesine çığırından çıktı ki;
"Noel Baba"lar da yetmiyor artık, son yıllarda peydahlayan "Noel Anne"ler ve "Noel Çocuk"lar dolaşıyor büyük mağazaların önlerinde!..
İşin bir diğer tuhaf tarafı da şu:
"Elhamdülillah ben de Müslümanım" diyen nice "kadın" var ki; sırf "Noel'in renkleri"ni taşıyor diye, "kırmızı külot"lar almak için mağazalarda kuyruğa girmiş, iyi mi?..
Yazık... Çok yazık...
BUNLAR DA NOEL BARONU!
Gelelim, olayın "medya" boyutuna...
Herhalde farketmişsinizdir;
Bazı Müslümanları "dincilik" ve "İslâm tüccarlığı" ile itham edip, "din baronları"ndan falan dem vuran "kartel medyası"na bakıyorum da; son bir haftadır, köşeyi dönmüş olmalılar!..
"İlâve"lerdeki sayfa sayısı, "gazete"yi ikiye katlamış!.. Baştan sona "reklâm" dolu!.. "Cep"çilerden tutun da, "lüp"çülere kadar, ne kadar "giyim"ci, ne kadar "yiyim"ci ve "zıkkım"cı varsa, reklâm üzerine reklâm vermişler!..
Hemen hepsi de;
"Yılbaşı için bize gelin" demekte!..
Reklâmların ebadı, "4x25"ten başlayıp, "yarım" ve hatta "tam sayfa"ya kadar uzanıyor!..
Dolayısıyla; "holding medyası", her yıl olduğu gibi, bu yıl da, epey "okkalı cukkalama" yapıp, köşeyi dönmüş olmalı!..
Diyecekler ki;
"Bu ilânların dincilikle ilgisi ne?.. Biz, yılbaşı reklâmı yayınlıyoruz!"
Doğru!.. Ama, sormak gerek;
Her ilânın bir tarafında görülen "Noel Baba simgeleri" ne oluyor?..
"Noel Baba" kim?..
Adı;
İster Demre'de doğan "Aziz Nicholaos" olsun, ister Kuzey Avrupa'da yaşadığı iddia edilen "Santa Claus" olsun!..
Hiç farketmez!..
Nihayetinde, her ikisi de bir "Hıristiyan Azizi" değil mi?..
O halde;
"Noel Baba"lı her reklâm, aynı zamanda "Hıristiyanlık simgesi" taşımaktadır ki, bu reklâmlardan elde edilen para da, pekalâ "din tüccarlığı"ndan elde edilen bir gelir hanesine yazılacaktır!..
Aksini iddia eden;
Hemen her reklâmın bir köşesine yerleştirilmiş "Noel Baba simgesi"ni izah etsin bana!.. O simge, orada varolduğu sürece; "holding gazeteleri"nin yaptığı da, "firmalar"ın yaptığı da, resmen ve alenen "din tüccarlığı"dır!..
İşin doğrusunu söylemek gerekirse; "Nail baronları" denilen din baronları, köşeyi dönme konusunda "Noel baronları"nın eline su dökemez!..
Zira;
Bir tarafta "istismar" varsa, öte tarafta "istif-kâr" var ve aralarındaki fark, kıyas kabul etmez!..
Sadede gelecek olursak;
Bundan böyle, "din tüccarlığı"ndan her kim söz ederse, alınlarının ortasına, "Noel Baba" simgeli "ilân/reklâm"ları yapıştırırım!..
"İstismar"sa, al sana istismar!..
"Simge"yse, al sana simge!..
"Ticaret"se, al sana ticaret!..
"Beyin yıkama" ise, al sana beyin yıkamanın dik alâsı!..
"Hurafe" ise, al sana "en süslüsü"nden!..
Bundan böyle, eğer beyinlerinde azıcık "fikir namusu" varsa, "holding medyası"nın söyleyebileceği bir tek söz olmamalıdır!..
Olursa da, pek ciddiye almayın!..
Çünkü efendim, Müslümanların "Nail"lerine dil uzatanlar, Hıristiyanların "Noel" simgelerini açıklamak mecburiyetindedir!..
AĞACA ÇAPUT, ÇAMA ÇORAP!
Olayın "medya boyutu"nu bırakıp, şimdi de "bahane" boyutuna gelelim...
Malûm; "dinî gün ve geceler"e karşı duyarsız kalan... Ramazan'ların da "oruç"unu tutmayıp "bayram"ında tatile çıkan nice "çağdaş"lar, şöyle bir "savunma" içindeler:
"Biz Noel'i değil, yılbaşını kutluyoruz!"
Bu savunma da kendi içinde "çelişki"lerle dolu, ama farzedelim ki doğrudur!..
Ve fakat soralım:
Eğer "yılbaşı"nı kutluyorsan, evinin bir köşesine koyduğun "çam" neyin nesidir...
O çamın üzerine astığın "süs"lerin, "çorap"ların ve dibine koyduğun "paket"lerin ne anlama geldiğini, "neyin simgesi" olduğunu bilmiyor musun?..
Tüm bunlar, bal gibi "dinî simgeler"dir ve sen böyle yapmakla, farkında olmadan bir "Hıristiyan gecesi"ni kutluyor, bir "Hıristiyan geleneği"ni yaşatıyorsun!..
Hem de;
"Dinî simge" denilerek "başörtüsü"nün yasaklandığı ve halkı için "yüzde 99'u Müslüman" denilen bir Türkiye'de!..
Sen ki;
"Çağdaş" geçinirsin!.. Sen ki, "hurafe"lere karşı çıkarsın!.. Sen ki; "Çanakkale Şehidleri" için anlatılan kahramanlıklara "Hurafe" diye saldırırsın!..
Sen ki;
"Laik, çağdaş, ilerici, Atatürkçü, devrimci..." olduğunu söyler, Anadolu'nun çeşitli yörelerinde, "Kısmetim açılsın!" diyerek ağaçlara "çaput" bağlayanlara, "yatırlara mum" yakıp dilek tutanlara ya da "Oruç Baba"ya adak adayıp, "Telli Baba"dan tel kopartanlara "Gerici, yobaz, örümcek kafalı ve cahil" der, bu yapılanlara da "hurafe" gözüyle bakarsın!..
İyi, hoş da;
Ya senin yaptığın nedir "çağdaş" bağyan!?! "Telli Baba"nın sandukasına "tel" bağlamak "hurafe" oluyor da; senin "Noel çamı"na çorap bağlaman ya da "kırmızı don" giymen "çağdaşlık" mı oluyor?
Söyle hele çağdaş adam/madam;
"Ağaca çaput" bağlayıp da dileğine "nail" olmayı bekleyen köylü kız ile, "çama çorap" asıp, "Noel"i bekleyen senin arandaki "fark" nedir?..
Köyün "cahil"(!) kızı, ağaca çaput bağlayıp, "çocuğuna baba" bekliyor!..
"Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş Kızı" olan sen ise, evindeki çam dallarına "çorap" asıp, onun içini "altın"la dolduracak "Noel Baba" bekliyorsun!!!
Peki;
"Cahil" dediğin köylü kızı ile, "okumuş" olan senin arandaki "hurafe farkı" ne?..
Sahi, ayağına geçireceğin o "kırmızı don"dan, hangi "uğur"(!)u bekliyorsun Allah aşkına?..
COCA-COLA'NIN KAZIĞI!
Durun, daha bitmedi.
"Çam"dan, "çaput"tan, "çorap"tan ve "kırmızı don"dan söz ettik ama, olayın "yönlendirme" boyutundan söz etmeden geçmek olmaz.
Size bir şey söyleyeyim mi;
Bu "istismar"ın altında da "Amerika" var!.. Bu tezgâh, bal gibi, bir "Amerikan pompalaması"dır!..
Hele bakın "Noel Baba'nın renkleri"ne!.. Elbisesinde "kırmızı ve beyaz" var!..
Aaa, ne büyük tesadüf(!) ki;
Amerika'nın simgesi Coca-Cola'nın renkleri de kırmızı-beyaz!..
Hani diyorum ki;
"Temel Reis" çizgi filmleriyle "ıspanak ihracatı"nı artıran ABD, "Noel Baba" tiplemesiyle de, "Coca-Cola satışları"nı patlatmış olmasın sakın?!?
Olayı biliyor olmalısınız...
1860 yılında karikatürist Thomas Nast tarafından Harper Weekly dergisine kırmızı yanaklı, şiş göbekli yaşlı bir adam tarzında bir çizgi roman kahramanı yapıldı.
1960'larda ise aynı figür; tıpkı Thomas Nast'ın çizimlerinde olduğu gibi Coca Cola şirketi tarafından reklam afişlerinde ve filmlerinde kullanılmaya başlandı.
Hele dikkat edin;
Hangi ülkede "Noel Baba" varsa, orada mutlaka "Coca-Cola" vardır!..
Sizin anlayacağınız;
Noel Baba ile Coca-Cola, hem "renkdaş"tır, hem de "dindaş"!..
"Simge duyarlıları"na duyurulur!..
Hele söyleyin bakalım;
Bu yazdıklarıma ne buyurulur!?!
Sözün özü;
"Yılbaşı" kutladığını iddia edenler, aslında "Noel Gecesi"ni kutlamaktadır!..
Hem de;
"Çağdaşlık" adına!..
O halde, "müftünün kellesi"ni almaya çalışmaktan vazgeçin de; kendi "kelle"lerinizi iki elinizin arasına alıp, şu yazdıklarımı bir düşünün!..
Sizi gidi "ikiyüzlü"ler sizi!.. ( habervaktim)
Yazi sahane,
gerisi bahane!
Eline saglik
Sayın mücteba ve mazhar doğru bir konuya değinmişsiniz tebrikler. &)
Bakan Günay’a Teessüf
Yılbaşı için yazı yazmayı hiç düşünmüyordum.
Bu konuyla ilgili düşüncelerimi merak edenler, bu sütunun arşivine girip 29.12.2007 tarihli “Noel Çılgınlığı” başlıklı yazıma bakabilirler.
Ancak, Keşan Müftüsü’nün konuşması basına yansıyınca durum değişti.
Soruşturmalık konuşma benim de ilgi alanıma girdi.
***
Şuna yürekten inanıyorum:
Keşan Müftüsü’nün yaptığı konuşmayı, şimdiki Diyanet Reisi dahil Türkiye’deki Müftülerin kahir ekseriyeti tasdik eder.
Aklı başında bir müminin de, bundan rahatsızlık duyması düşünülemez.
Rahatsız olanlar, ya farklı inançtan olanlardır ya da Kültür Bakanı gibi turizm kaygısıyla tedirginlik yaşayanlardır.
Benzer bir durum, tarihçilerin bir ara Mevlana Celaledddin Rumi’nin şahsiyeti ile ilgili yaptıkları tartışmalarda da yaşanmıştı.
Dönemin Müze Müdürü ile Kültür ve Turizm Bakanı, Mevlana’ya sahip çıkarlarken onu ekmek kapısı olarak görmüşler ve “biz Mevlana sayesinde şu kadar gelir elde ediyoruz” demişlerdi!..
Şimdiki Kültür Bakanı da, aynı gerekçeyle sözde Noel Baba’ya sahip çıkıyor!
Demre’de yaşadığı iddia edilen sözde Noel Baba’nın “ülkemizin tanıtımına ve dünyadaki başka insanların ülkemize ilgi göstermesine çok büyük katkısı oluyor” diyor.
Bakış açısı aynı!
Topluma mal olmuş tarihi veya dini şahsiyetleri bu bakış açısıyla değerlendirmenin sağlıklı olmadığını düşünüyorum.
***
Beni asıl üzen nokta, Bakan Günay’ın Müftü hakkında “cahil” nitelemesi yapmasıdır.
Müftü’nün konuşması için “talihsiz” diyen Bakan, bana göre asıl “talihsiz” konuşmayı kendisi yapmıştır!
Diyor ki:”Arkadaşımızın birisi galiba üstüne vazife olmayan bir konuda konuşmuş. Anadolu'da bir söz vardır, 'Cahille bal yenmez, alimle taş taşı' diye.”
Şimdi Bakan Günay’a soralım:
Sizin devr-i hükümetinizde vazifeli olan bir müftünün kanuni görevi, toplumu dini konularda aydınlatmak değil midir?
Müftü de bunu yapmış; Müslüman halkı, dini bir konuda aydınlatmış, uyarmış.
Yani Müftü, tam da üstüne vazife olan bir işi yapmış.
Peki, bir Müftü bu konularda konuşmayacaksa, hangi konularda konuşacak?!
Şayet Müftü, takdir ve taltif edilecek bu konuşmasından dolayı Diyanetçe cezalandırılacak olursa, o koca diyanet teşkilatını kaldırın gitsin!
***
Bakan için en büyük talihsizlik, Müftü için “cahil” nitelemesi yapmasıdır.
O “cahil” dediğiniz Müftü, üniversite mezunudur bir.
İkincisi, müftü olmadan önce dini yüksek ihtisas eğitimini alarak sınavlara girmiş ve başarılı olarak devlet tarafından müftü atanmıştır, iki.
Kararnamesinde, Diyanet Reisi ve ilgili Bakanın imzası vardır, bu da üç.
Siz, mesleğinde kariyer yapmış bir müftüye nasıl cahil diyebiliyorsunuz?
Yoksa, siz her şeyi biliyor olduğunuz için alimsiniz de, o her şeyi bilmediği için mi cahil?
Sayın Bakan, şimdi siz Müftü’ye “cahil” derseniz, size göre cahil müftüyü tayin eden Diyanet Reisine ve ilgili Bakan arkadaşınıza da aynı nitelemeyi yapmış olmuyor musunuz?
Onlarla aynı sofraya nasıl oturabiliyor, birlikte nasıl bal yiyebiliyorsunuz?
Lütfen sözünüzü geri alın, müftülerden ve müftüleri atayan makamlardan özür dileyin!
***
Üç beş kuruş menfaat için mitolojiler üzerine kurulmuş hikayeler ve efsanelere inanmak mı cahilliktir, yoksa bu konuda insanları uyarıp gerçekleri açığa çıkarmak mı?
Keşan Müftüsü, Diyanet ve Hükümet için bir test olacaktır.
Tahminim, Müftüye bir uyarı yazısı gönderilerek iş kapanacaktır, ama farklı da olabilir.
Bakalım, idari ve siyasi irade gerçekleri konuşan Müftüsüne mi sahip çıkacak, yoksa mitoloji dünyasının efsanesi sözde Noel Baba’ya mı?
M. Emin- Parlaktürk haber vaktim .com..parlakturk.@-yahoo..com
2011-12-30
T.C Diyanet İşleri Başkanlığı
DUYURU: Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez'in, Keşan Müftüsü hakkındaki haberlerin asılsız olduğunu Twitter üzerinden yaptiği acıklamada belirtmiştir. Acıklama şöyledir: "Değerli Dostlar, öncelikle Cumanız mübarek olsun. Keşan Müftüsü hakkında her hangi bir inceleme veya soruşturma başlatılmamıştır.Yanlis haber üzerine yapılan yorumlar üzüntü vericidir. Buna rağmen ilginize ve hassasiyetinize teşekkürler..." "Keşan Müftümüze Karşi hiç bir inceleme ve soruşturma başlatılmamıştir"
Keşan Müftüsünü Tebrik
KEŞAN müftüsü Süleyman Yeniçeri'yi Noel Baba hakkındaki edebî sanatlı, kibar, nezih konuşmasından dolayı tebrik ediyorum. Ne demiş? "Noel Baba dürüst biri olsaydı evlere bacalardan değil; kapılardan girerdi." Bu konuşma üzerine beyaz medya gürültü koparttı, vay müftü Noel Baba'nın aleyhinde bulunmuş.
Diyanet de hemen inceleme başlatmış, herhalde müfettiş göndermişlerdir. Müftü sorgulanacak, "Sen nasıl olur da Noel Baba gibi ak sakallı muhterem bir zatın aleyhinde bulunursun?.."
Bizde Noel ve yılbaşı kutlamaları v e Noel Baba ne manaya gelir?
Bir kere bu kutlamalar dinimize, millî ahlakımıza, ahlaka aykırıdır. Sarhoşluklar, cinsel serbestlikler, İslam'ın hoş görmediği eğlenceler, günahlar, rezillikler...
Bir müftünün vazifesi nedir?.. Böyle eğlenceleri ve adetleri tenkit etmek ve halkı uyarmak değil mi?
Bazı Müslümanlar İstanbul'da Noel gecesinde kiliseye gidiyormuş. Bir Müslüman nasıl olur da, başka bir dinin, o din mensupları tarafından bile tenkit edilen ayinlerine iştirak edebilir?
1970'li yıllarda Haftalık BÜYÜK GAZETE'yi çıkartıyordum. Panos Dabağyan isminde bir Ermeni vatandaş, Noel'in Hıristiyanlıkta da yeri olmadığına dair bir makale getirmişti ve yayınlamıştım.
Noel ile yılbaşı aynı şey değildir. Asıl rezalet Noel gecesi değil, yılbaşı gecesi cereyan ediyor.
Belediyelerimiz, zilzurna küp gibi sarhoş vatandaşlar için özel seferler yapıyor.
Sultan Abdülhamid zamanında Noel ve yılbaşı Galatada, Beyoğlunda, Tatavlada ve sair gayr-i Müslim mahallelerinde Hıristiyanlar tarafından kutlanırmış, şehrin Müslüman mahallelerinin bundan haberi bile olmazmış. Zaten Müslümanlar o tarihte miladî takvimi değil, hicrî ve rumî takvimi kullanırmış.
Yılbaşı gecesi ta sabaha kadar yurt çapında korkunç ve iğrenç bir çılgınlık yaşanacak. Kur'anın, Sünnetin, Şeraitin, İslam ahlakının, hikmetin yasak ve haram kıldığı bin türlü fuhşiyat yapılacak.
Buna itiraz edilmiyor da, bir müftü Noel Baba dürüst biri olsaydı evlere bacadan değil, kapıdan girerdi diye nezih bir espri yaptığı için linç ediliyor.
Ne günlere kaldık!
Baht utansın! Mehmet Şevket Eygi
Alıntı yapılan: plevne - 30 Aralık 2011, 22:51:23
Sayın mücteba ve mazhar doğru bir konuya değinmişsiniz tebrikler. &)
Teşekkür ederim.
http://www.sadakat.net/forum/islamgenel/mehmet_sevket_eygi_beyin_gunluk_yazilari_ve_makaleleri-t53321.0.html;msg255695#msg255695
"Noelbaba'ya inanmak, putperestlikle muâdildir!"
Hıristiyan Katolik dünyasının merkezi Vatikan, Hazreti İsa'nın doğum gününün kutlandığı Noel arefesinde, günün sembolü olan Noel Baba (!)'yı afaroz etti. (Aforoz, dinden çıkarmak mânâsına geliyor.)
Bologna kenti Başpiskoposu Vatikan adına konuştuğunu belirterek, Noel Baba'ya inanmadığını söyledi.
Kardinal Giacomo Biffi, İtalyan gazetelerinde birinci sayfadan verilen beyânatında;
"Beyaz saçlı, beyaz sakallı, kırmızı giyimli, şarlatan kılıklı Noel Baba'ya inanmak, putperestlikle muâdildir. Noel Baba mânevî bir sömürme vâsıtasıdır" dedi.
Noel Baba(!)'nın tüketimin bir sembolü olduğunu söyleyen Kardinal, Noel Baba yerine Hazretiİsa'nın doğumunu sembolize eden minyatür dekorasyonlara ve bu peygamberin resimlerine saygı duyulmasını istedi.
Kardinal Biffi ayrıca, Noel Baba'nın bilhassa çocukları maddiyâta ittiğini ve ödül alma rekâbetine de sürüklediğini kaydetti. Kardinal'in bu açıklamasına gelecek reaksiyonlar ise merakla bekleniyor. (Hürriyet gazetesi, 31.12.1995 Reha Erus/ROMA)
Hürriyet muhâbirinin beklediği bu reaksiyon, aradan geçen yıllara rağmen hâlâ gelmemişe benziyor.
Evet, sözde Noel Baba aldatmacasına Batı'nın yaklaşımı bu noktalara gelmiş durumda. Darısı bizim Noel Baba (!) hayranlarına...
[IMG]http://i.imgur.com/E3mvp.png[/img] (http://www.fazilettakvimi.com)