Kitabin girisinde 2.sahifede bir iddia:
"Padiahliga namzed olan, yani veliahd bulunan sehzade, sarayin simsirlik veya kafes denilen bir yerinde sarayin disi ile bagintisi olmayan bir esir hayati sürmeye mahkumdu. Burada, veliahdin sözde egitim ve ögretimi ile ugrasilirdi. Fakat gercekte ne egitim, ne de ögretim sehzadeyi tahta hazirlayacak degerde degildi. Veliahd, okuma yazmadan baska biraz edebiyat, biraz da musiki ögrenir ve tahta cikacagi ani sabirsizlikla beklerdi. Baska memleketlerin anayasalarinda kudretsiz, otoritesiz ve aklindan zoru olan prenslerin tahta cikamayacaklari yolunda hükumler vardi. Osmanli örgüt ve geleneklerinde ise böyle bir durum göz önünde bulundurulmamisti. Bu itibarla deli veya sapik bir ehzade tahta cikmak hakkini kayb etmez, tahta ciktiktan sonra, ancak ulemanin feetvasiyle padiahliktan indirilirdi.
Padisahlik ve halifelik icin gerektigi gibi hazirlanmadan tahta cikan bir veliahd, dünyayi ve imparatorlugu tanimak söyle dursun, cogu kere bakenti bile dogru dürust bilmezdi. Bu sebeble idare edecegi devleti en az taniyan, en az bilen ve onun icin en az calismis bir insan olarak kalirdi. Padiah bu yeterizligi yüzünden padisahlik ve halifelikyetkilerini sadrazam ile seyhulislama devretmek zorunda kalirdi.
Demek ki Turkiyede ataturk dil tarih kurumunun basina gecebilmek ve orada kalabilmek icin osmanliya karsi bu kadar insafssiz olmak gerekiyormus.
Deli iken padisah olan birini ben bilmiyorum.
V. Murad Han var bir. O da ihtilal esnasindaki curcunada muvazenesini kayb etti. Ona da - her ne kadar bir kukla padisaha ihtiyaclari olsa da- ihtilalciler bile tahammul edemediler. Guclu devlet gelenegi böyle bir padisahi kullanmaya musade etmedi. Devlet gelenegi tahti abdulhamid han gibi kullanilmaya musaid olmayan bir sahsiyete teslim etmeye mecbur birakti.
Salla palavrayi, mahkemesi yok nasil olsa...
Bir de padisahlarin egitimsiz hazirliksiz oldugu iddiasi var. Sultan abdulaziz han mesela kendinden sonra gelecek iki padisahi hem avrupa, hem de misir eyahatine goturup bilgi ve gorgulerini artirmaya calisiyordu.
Yazar bu konudaki iddiasini kitabindaki ilk padisahi anlatirke curutuyor:
Sahife 13:
"Babasinin olumunden sonra gecirmek zorunda oldugu kafes hayatinda (sarayda yasamak da kafes oluyor ya) edebiyat, muzik ve tarih (demek ki sadece iki ders yokmus sadece ) merakini ceken baslica konular oldu.... Tarih incelemeleri de dunyanin gidisini ve Osmanli imparatorlugunun icinde yuvarlandigi ucurumu gormeye hazirladi. Bu itibarladir ki Selim III tahta ciktigi vakit, olgun bir insan ve imparatorlugu icin calismak isteyen bir padisahti. "
Insan kitapdaki ilk padisahi okurken, yukaridaki girise uyan bier ornek ariyor. Ama ilk ornek iddiayi gume götürünce, bu kitabi bosuna mi okuyoreuz hissine kapiliyoruz.
Yine sh: 13, yazar sultan selim III han'i takdim ediyor:
"Yeni padisah, Mustafa III ile "gürcü güzeli" Mihrisah sultan'in oglu idi."
Yazar sanki ciddi bir tarih profesorü hatta ordinaryus degil; kendisinden söz ettigi sahis da muslumanlarin halifesinin, osmanlinin saygideger bir padisahinin annesi degil de,
Lara plajinda guneslenen rus turist Olga'dan bahs ediliyor ve yazar da sanki onun' fotografinin altina fotograf alti yazisi yazan magazin editörü.
Sh: 8
"Osmanli devletinin gocme.sebebleri arasinda devletlerarasi munasebetlerde yalniz kalma politikasini da belirtmek gerekir. Islam dininin temelleri üzerinde kurulmus olan Osmanli Imp. Devletlerarai yerini tutmak icin kendi kendine yeterlilik prensibini kabul etmis idi. "
Ilerleyen satirlar da bu iddiayi tkviye etmek icin yazilmis.
Ilerleyen sahifeler ise bu iddiayi curutmek icin yazilmis.
17. Shfeden itibaren isvec ve prusya ile ittifak calismalari anlatiliyor.
21. Sahifede yazanlarla yukaridaki tez yanyana yazildigi takdirde ise enteresan bir "harmoni" meydana geliyor:
"Zaten Osmanli siyasetinde Fransiz dostlugu, tarihi bir zaruret olarak kabul edildigi kadar, degerli bir gelenek gibi de sayiliyordu."
Ordinaryus profff...
Osmanli diplomai usulleri ilew ilgili bölümde, sh. 9
Osmanlininistihbarat yetersizliginden bahisle bunun bir sistem sorunu oldugu ima ediliyor.
Martin luther'in Osmanlilar tarafindan kullanilan, deteklenen birisi oldugundan haberin olmazsa, diplomasi politikaini neredenbilebilirsin ki. Avrupanin her yerinden osmanliya istihbarat geliyordu. Devletlerin saray erkani osmanliya calisiyordu. Bunu bilmeyen adam,
Osmanli, tercüme dairesindeki rum tercümanlara mahkumdu der.
Son dönemde o hale gelmi de olabilir maamafih.
18. Yy'in ikinci yariisnda yabanci memleketlere henüz daimi elci gonderme sistemini kabul etmedigimizi yazmis. 1720'de 28 mehmed celebi'nin Paris sefareti yok mu?
(Hamis: bin iki bin fransiz avret nezaretinde onlarin getirdikleri cöreklerle iftar edisi, onlarin nezaretinde an cemaatin teravih kilisi, diplomasi tarihimizin renkli sahifelerindendir.)
Bunun böööyyüükbabası 5.Henry olmasın? Enkerizlerin Tudor hanedanından.
Abi tudor hanedanini nereden buldun a15))
Sh: 22:
"Ingiltereden baska butun avrupa monarsileri, Allah hakki prenibine dayanmakta olduklarindan, Frana'ya karsi zamanla cephe aldilar."
(Gecende radyoda helmuth scmidt de "Allah hakki" konusunu diline dolamisti. Hristiyanlik da islam da Allah hakkini oncelemis, insan haklarini onemsemek fransiz ihtilali ve aydinlanma ile gundeme gelmismis.
Bu illuminaticilerin "Allah hakki" dusmanligi...
Enver ziya karal'in "ingiltere'den baska" demesinin ebebi ne? Ingilizlerin soyu kesilmek uzere iken, umumhaneler destegi ile cogalmis olmalari mi, hukukullah'a önem vermemelerinin sebebi?
Sh: 54
Ingiliz donanmasi istanbula girdiginde (1807) devlet adamlari ve halk panikle ingilizler ne isterse yapacak durumdaydi.sonra birden halk cesaretlendi diyor.
Hoca ishak efendinin ingilizleri bilincli olarak oyalayip, istanbul sahillerini istihkama cevirip sahilleri toplarla doldurmasi, hazirliklar surerken ingilizlerin istannbulu teslim aldik havasiyla oyuna gelmesi bahs konusu edilmemis.
Hep bizimkileri oyuna gelen gafil, korkak gosteriyor e.ziya karal.
Ingilizleri ketenpereye getirip kacmaya mecbur birakmamizdan bahs eden yok...