Sadakat islami Forum

SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ => KÖŞE YAZISI VE MAKALELER => BASINDAN => Mehmet Şevket Eygi Bey'in Günlük Yazıları => Konuyu başlatan: Mücteba - 03 Ocak 2012, 13:02:50

Başlık: Yılın Birinci Günü
Gönderen: Mücteba - 03 Ocak 2012, 13:02:50
Yılın Birinci Günü

Miladî yılın birinci günü sabah namazına Kocamustafa Paşa semtindeki Hekimoğlu Ali Paşa Camii'ne gittim. Mimarî değeri yüksek harika bir mâbet. Çinileri şaheser ama kubbedeki kalem işleri çok sanatsız.

Cemaat kırk kişi kadardı. Sadece iki genç vardı. Liseli ve üniversiteli Müslüman gençler camilere, cemaate gelmiyor.

İmam efendinin kıraati, müezzinlerin okuması güzeldi. Hoparlör tesisatı bermutad bozuktu.

Namaz ve tesbihat bittikten sonra hoca dört beş dakika süren kısa bir konuşma yaptı, o da başarılı ve faydalıydı.

Tarihî mermerleri matkapla delip flüoresan lambalar asmışlar, onlar pek çirkindi.

Mihrap tarafından dev bir klima cihazının üzerinde "Görevlilerden başkası el sürmesin" mealinde bir yazı...

Üşümüş bir kedi, yan çıkış kapısının önündeki yaygı üzerinde titriyordu. Geçerken elimi uzatıp sırtını sıvazladım, sevindi. Keşke cebimde ona ikram edeceğim bir lokma bir şey bulunsaydı.

Eyüp Sultan'a kahvaltı etmeye gittik.

Oradan Feriköy belediye pazarında kurulan eskici ve antikacı sergilerini gezdim. Boş dönmemek için gösterişli bir Japon çaydanlığı, iki kitap, birkaç toprak eşya aldım. Merzifonla ilgili iki büyük tarihî fotoğrafı, fiyatları pahalı olduğu için alamadım. Biri, kışla binasının temel atma töreninde alınmış. Sakallı, sarıklı, cüppeli müftü efendi dua ediyor, fesli devlet erkanı yarım daire halinde ellerini açmış amin diyor.

Fatih Belediyesi Süleymaniye Küçükpazar arasındaki eskicilere göz açtırmadı, artık orada bitpazarı kurulmuyor. Fukaradan bol bol hayır dua almışlardır...

Yılın bu birinci pazarında hafif bir yağmur çiseliyor, hava kurşunî renk. İstanbul kasvet içinde.

Yılbaşı gecesi, üzerimde kırgınlık olduğu için biraz erken yatmıştım. Gece on ikide maytap gürültüleri, çığlıklar, böğürtüler, haykırmalar, ıslık sesleriyle uyandım. Yeni yıl girmişmiş.

Şu miladî yeni yıl beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

Küçük pirinç bir semaver, üzerinde antika bir Japon demliği, içinde Seylan Hint karışımı çay, onun yanında tuzlu ve şekerli birkaç kurabiye, bir de iki üç edebiyat, tarih, sanat, tasavvuf bilir İstanbul efendisi...

Zevk u sefa yılbaşı deliliklerinde değil, böyle sohbetlerdedir.

Bütün bunların yanında bir de usta bir neyzen bulundu mu, neş'e doruğa çıkar.


Mehmet Şevket EYGİ - 3 Ocak 2012 Salı