Sadakat islami Forum

SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ => KÖŞE YAZISI VE MAKALELER => BASINDAN => Mehmet Şevket Eygi Bey'in Günlük Yazıları => Konuyu başlatan: Mücteba - 11 Ocak 2012, 13:00:22

Başlık: Şaşkınlık İyi bir Şey Değildir
Gönderen: Mücteba - 11 Ocak 2012, 13:00:22
Şaşkınlık İyi bir Şey Değildir

Eski Genelkurmay başkanlarından Orgeneral İlker Başbuğ mahkeme kararıyla tutuklandı, cezaevinde tek kişilik bir odaya konuldu.
Ülkemizde oldukça demokrasi bulunduğu için bu konuda ileri geri yazıldı, konuşuldu.

Hatırlıyorum: 27 Mayıs 1960 gecesi ordu bir darbe yapmış, Cumhurbaşkanını, Başbakanı, Meclis Başkanını, bütün bakanları, bütün iktidar milletvekillerini, nice bürokratı hapse atmıştı.
Üstelik de mahkeme kararı olmadan...
O zaman bu tutuklamaları kimse tenkit edememişti.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Başkanı Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in ilmî yazıları darbeci apoletlilerin hoşuna gitmediği için o da tutuklanmıştı.
Yüksek sesle, "Yahu böyle şey olur mu?.. Halkın seçtiği bir hükümet, Meclis'teki çoğunluk, devletin başında Cumhurbaşkanı nasıl böyle paldır küldür tutuklanır, bin hakaret içinde Yassıada zindanına atılır..." diyen olsaydı anasından doğduğuna pişman ederlerdi.
Adnan Menderes'i ve iki bakanını bin hakaret içinde nasıl asmışlardı?
1960'dan sonra da askerî darbeler olmuş, devlet ve hükümet büyükleri alaşağı edilmiş, içeriye atılmıştı.
Binaenaleyh eski Genelkurmay başkanlarından birinin tutuklanmasına şaşırmamak gerekir.
1960'daki, 1971'deki, 1980'deki darbeler, tutuklamalar hukuk dışıydı.
Bugünkü tutuklamalar ise şöyle veya böyle hukukîdir.

Bu işlerde siyasetin tesiri var mıdır?

Ülkemiz bir sivilleşme sürecinden geçmektedir.
Türkiye yargı bakımından elbette bir İngiltere, bir Norveç, bir İsviçre değildir ama yine de hukuk vardır, çoğulculuk vardır, sesini çıkarta(bile)n bir muhalefet vardır.
Millî Şef İsmet Paşa'nın diktatörlük yıllarında muhalefet ses çıkartabiliyor muydu? Sesini fazla yükseltenler, rejimi ve tek parti iktidarını tenkit edenler ağır baskılara ve zulümlere mâruz kalıyordu.
1944'te İnönü rejimi, Milliyetçi ve Türkçüleri tutuklamış, İstanbul Bahçekapı'daki 2'nci Şube binasındaki (Sansaryan Hanı) tabutluklarda korkunç işkenceler yapmıştı.
Bugün tutuklananlar halkın seçtiği sivil iktidarı darbe yoluyla alaşağı etmeye teşebbüs iddiasıyla yakalanmıştır.
Cumhuriyetin başlarında İskilipli Atıf Efendi, Şapka Kanunu'ndan önce yayınlamış olduğu Şapka risalesinden dolayı idam edilmiştir. Hem de temyiz (dosyayı Yargıtaya göndermek) hakkına sahip olmadan.

Atatürkçüler ve Laikçiler bir darbe yapmış olsalardı, tutuklama ve yargılamalarda bugünkü kadar hukukî ve insaflı olabilecekler miydi?
Onların hukuka bağlılıklarını en son 12 Eylül 1980'de görmüştük.

Ömrü olanlar daha çok şeyler görecektir.

Olup bitenlere şaşmamak gerekir. Şaşkınlık iyi bir şey değildir.

Mehmet Şevket EYGİ - 11 Ocak 2012 Çarşamba