Sabah Namazında bir Kaymakam
Geçenlerde sabah namazı için biraz kıyıda kalmış tarihî büyük bir camiye gittim.
Cami çok genişti, bir buçuk saf cemaat vardı.
İmam efendinin kıraati çok güzeldi. Lakin hoparlör tertibatı akustik fennine uygun olmadığı için sesi bozdu. Yazık!
Namazdan sonra imamın odasında biraz sohbet ettik.
Sessiz kibar bir zat vardı, "Kaymakam bey..." dediler.
Bir kaymakamın sabah namazında camiye gelmesinden dolayı çok memnun oldum.
Eskiden valiler, kaymakamlar, büyük memurlar ve idareciler arasında namaz kılanlar enderdi, bir yerde böyle musalli kişilerin sayısı iki elin parmaklarını geçmezdi. MaşaAllah şimdi namaz kılmayanlar parmakla gösteriliyor.
Lakin yakın tarihimizde çok büyük, çok vahim kopukluklar oldu.
Artık Türkiyenin Müslüman halkının küçük bir kısmı beş vakit namaz kılıyor. Ben yüzde on diyorum, geçen gün bir sohbette yüzde üç buçuk denildi. Felaket!
Namaz kılıp da camiye gelmeyenler, cemaate katılmayanlar çok.
Lakin İslam Şeriatında farz namazları cemaatle kılmak ihtiyarî (seçimlik, ister cemaatle kılar, isterse tek başına kılar) değildir, mecburîdir.
Hanefî fıkhında cemaate katılmamak için geçerli yirmi kadar şer'î mazeret vardır. Hasta olup da, cemaate geldiği takdirde, ya hastalığı şiddetlenecek, yahut uzayacak olması gibi... Bu şer'î mazeretlerin dışındaki mazeretler dinen geçerli değildir, onlar şeytanî mazeretlerdir. Biraz başım ağrıyor, cemaate gitmeyeyim gibi.
İmam efendi bana büyük bir kitap hediye etti. Sabahın erken vaktinde güzel bir kitaba sahip olmak beni gerçekten memnun, mutlu ve mesrur kıldı.
İzin aldık, kahvaltı etmek üzere Eyüp Sultan'a gittik.
Eyüpte dükkânlar sabah güneş doğmadan önce açılıyor. Çorbacılar, kahvaltı mekânları, pastaneler, fırınlar, baharatçılar ve daha nice ticaret yeri. Dinimize göre erken kalkmanın çok bereket ve faziletleri vardır.
Eyüp bu konuda bir istisnadır. Diğer semtlerde sabah vakti her yer kapalı. Cemaat yok ki, açsınlar.
Biz Türkiye Müslümanları sabah namazlarında camileri bayramlarda olduğu gibi doldurmazsak bizim için kurtuluş, yükselme, hürleşme olmaz.
Memlekette çok ilerleme varmış, Ankaradan Konyaya hızlı trenle bir buçuk saatte gidiliyormuş... EyvAllah, bu maddî bir terakkidir, kurtuluşla, mânevî yükselme ile ilgisi yoktur.
Bunu halkımıza nasıl anlatmalı bilmem ki...
Diyanet kadınları camilere doldurmak gibi bid'at ve fantezileri bıraksa da mükellef erkekleri namaza ve camilere çağırsa ne iyi olur.
Mehmet Şevket EYGİ - 7 Aralık 2011 Çarşamba