Sadakat islami Forum

SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ => KÖŞE YAZISI VE MAKALELER => BASINDAN => Mehmet Şevket Eygi Bey'in Günlük Yazıları => Konuyu başlatan: Mücteba - 15 Temmuz 2012, 17:53:26

Başlık: Alevilik Bir İslam Fırkasıdır
Gönderen: Mücteba - 15 Temmuz 2012, 17:53:26
Alevilik Bir İslam Fırkasıdır

Alevilik bağımsız bir din midir, yoksa İslam'ın bir fırkası mıdır?.. Bu soruya birbirine zıt ve ters cevaplar veriliyor. Dinî açıdan Aleviliği sadece ve sadece Dedeler yani onların hocaları temsil edebilir. Bendeniz Alevi Dedeleri tanıdım. Elimde yazdıkları bazı kitaplar da var. Alevilik Allah, Peygamber, Kur'an, âhiret, Ehl-i Beyt inancına dayanır. Namaz kılan, oruç tutan, hacca giden Aleviler vardır. Sünnîlik ile Alevilik arasında anlaşmazlıklar vardır ama bu anlaşmazlıklar Aleviliğin İslam dışı bağımsız bir din olduğunu göstermez.

İki hatıramı anlatayım:

On beş sene kadar önce "Alisiz Alevilik" kitabını ve cereyanını tenkit eden, Alevilerin Müslüman olduğunu beyan eden yazılar kaleme almıştım. Manisalı iki Alevi Dedesi ziyaretime geldiler ve bana teşekkür ettilerdi. Aleviliği anlatan iki kitap da hediye ettilerdi.

On küsur sene kadar önce Türkiye'ye dönerken Şam havaalanında bizim Anadolu Alevilerine benzeyen bir grup görmüş, yanlarına gidip selam vermiştim. Ayak üstü biraz konuşmuştuk. Irak'ta Kerbela'yı ve başka yerleri ziyaret etmiş, sonra Şam'a geçmişler... Kendilerine Allah ziyaretlerinizi kabul etsin dediğimde âmin demiş ve benim grubumu kasd ederek Allah sizin ziyaretlerinizi de kabul etsin diye ilave etmişlerdi.

Yine on-on beş sene önce İstanbul'da Piyer Loti (Çemberlitaş caddesinde) büyük bir halı deposunda çay içip sohbet ederken, Alevi olan dükkan sahibi namaz için camiye gittiğini, bu yüzden tenkit edildiğini söylemişti.

1970'li yılların sonlarında, Hürriyet gazetesi Çorum'a bir muhabir göndermiş, cami şadırvanında abdest alan bir Alevi için bir Sünninin "Bunun burada ne işi var!" dediğini nakl etmişti. O tarihlerde Çorum'da, provokatörler Sünnilerle Alevileri birbirine düşürmeye çalışıyordu. (Bir Alevinin camiye gelmesini tenkit etmek, onu dışlamak eşekçe bir harekettir...)

Bugün ülkemizde birkaç çeşit Alevi vardır:

Birincisi: Tek kimlikli inançlı gerçek Aleviler.

Diğerleri: Alevî gibi görünen ama asıl kimlikleri başka olan kriptolar... Alevi gibi görünen Ermeniler... Alevi gibi görünen Yahudiler... Alevi gibi görünen Pakraduniler... Alevi gibi görünen Yezidiler...


Alisiz Alevilik cereyanını başlatan ve bu konuda kocaman bir kitap yazan kişi köken itibarıyla Alevi bile değildir.

Ermeniler Alevileri kullanmak istiyor...

İsrail ve Siyonizm Alevileri kullanmak istiyor.

İran, Türkiye Alevilerini Şiî-Caferî yapmak istiyor.

Türkiye çeşitlilikler, alt-kimlikler ülkesidir. Türkler, Kürtler, Arnavutlar, Gürcüler, Çerkesler, Abazalar, Pomaklar ve sayısı 78'e varan diğer etnik kimlikler... Sünniler Aleviler... Biz hepimiz Türkiyeliyiz. Türkiye adında çok büyük bir bir gemide seyahat ediyoruz. Bu geminin selamette olması lazımdır ki, denize gark olup hep birlikte boğulmayalım.

Sünniler ve Aleviler birlikte barış içinde yaşamanın formülünü bulmalıdır.

Sünniler Sünni kalsın, Aleviler Alevi kalsın ama düşmanlık yapılmasın, gemi delinmesin; Ermeni, Yahudi, İran emellerine hizmet edilmesin; emperyalistlerin oyunlarına gelinmesin.

Almanya'da Katolikler ile Protestanlar nasıl barış içinde yaşayabiliyorlarsa bizde de Sünniler ve Aleviler barış içinde yaşasınlar.

Bizdeki vesayetçiler, iç sömürgeciler, Dönmeler, Kriptolar Alevileri Sünni çoğunluğa karşı kullanmak istemişlerdir.

Türkiye gazetesinin 9 Şubat 2012 tarihli nüshasının birinci sayfasında yayınlanan "Ermeniler gerçek kimliğine dönüyor" başlıklı çok önemli haber dikkatle okunursa bu yazım daha iyi anlaşılacaktır.

Gerçek Alevi vatandaşlarıma ve kardeşlerime selam ve hürmetlerimi arz ediyorum. Yaşım ve sağlığım müsait olsa; Allaha, Peygambere, Kur'ana, Ehlibeyte, âhirete iman eden gerçek Alevî Dedelerini ziyaret ederim. Yine Cem Evlerini ziyaret eder, namaz vakti gelince, oradakilerden izin alarak bir köşede namazımı kılarım. İç barışa, sosyal mutabakata o kadar çok ihtiyacımız var ki...

(Not: Türkiye gazetesindeki haberi internetten indirip şeffaf bir dosya içine koyup başucunuzda bulundurmanızda büyük yararlar vardır. Hatta çerçeveletip camlatıp görülecek bir yere asarsanız daha iyi olur... İkinci not: Müfit Yüksel'in Alevilik ve Bektaşilik ile ilgili yazıları mütalaa edilirse hayli bilgi edilinecektir. İnternetten /Müfit Yüksek Alevilik Bektaşilik/ Kelimeleriyle arayabilirsiniz...)


Mehmet Şevket EYGİ - 15 Temmuz 2012 Pazar





Ermeniler gerçek kimliğine dönüyor

Yıllarca kimliğini saklayan Ermeniler, son dönemde yaşanan iyileşmenin etkisiyle özlerine dönmeye başladı.

Ermeni Diasporası, dünyanın her yerinde Türkiye aleyhine karalama kampanyaları düzenlerken ülkemizde yaşayan Ermeni asıllı vatandaşlar birer birer özüne dönmeye başladı. Türkiye’nin değiştiğine dikkat çeken “Kripto Ermeni” olarak bilinen vatandaşlar, artık kendilerini gizleme gereği de duymuyor. Kilisede vaftiz olup gerçek isimlerini alıyor. Ermeni cemaatinde de tartışma konusu haline gelen Kripto Ermenilerden asıl kimliklerine dönenler yaklaşık iki yıldır bir dernek çatısı altında faaliyet gösteriyor. İsmini değiştirip, kilisede vaftiz olarak Ermeni kimliğine dönenlerin kurduğu Dersimli Ermeniler İnanç ve Sosyal Yardımlaşma Derneğinin geçtiğimiz ay İstanbul’da düzenlediği yemekli davete yaklaşık 550 kişi katıldı. Gazetemize konuşan Dersimli Ermeniler Derneği Başkanı Miran Pirgiç Gültekin de Selahattin olan ismini 2 yıl önce değiştirerek kilisede vaftiz olmuş. Gültekin’e göre halen Türkiye’de çok sayıda asıl kimliğini saklayan Ermeni var ancak takiye yaparak kendilerini gizliyorlar. Ermenilerin hâlâ kimliğini gizlemesini anlamsız bulan Gültekin, “Bugün artık korkulacak bir şey olmadığını düşünüyorum. Biz iki yıldır açık bir şekilde kamu önünde faaliyet gösteren bir derneğiz. Hiç tepki görmedik” diye konuştu. 1960 Tunceli doğumlu olan Selahattin Gültekin yaklaşık 50 yıl bu kimlikle yaşadıktan sonra 2 yıl önce kilisede vaftiz olup Miran Pirgiç ismini almış. Ardından da kendisi gibi Ermeni kimliğine dönen 70 kişi ile Dersim Ermenileri Derneğini kurmuş. Ermeni kimliğine resmen dönerken çevresinin “bizi deşifre ediyorsun” tepkisiyle de karşılaşmış. Ancak, kendisi tam tersini düşünüyor. Aslen Ermeni olduğunu ilkokul çağlarında öğrenen Miran Pirgiç Gültekin, Tunceli’nin daha çok Ermenilerin yaşadığı eski adı Gazik olan Cumhuriyet mahallesinde büyüdüğünü, Ermeni olduğunu da çocukken akranlarıyla kavgaya tutuştuğunda kendisine “Ermeni” diye bağırılmasıyla öğrenmeye başladığını söylüyor.

Kimliğini Gizlemek Yanlış

Yaklaşık bir ay önce düzenledikleri yemeğe 550 kişinin katıldığını kaydeden Gültekin, “Bu toplantıya yaklaşık 200 tane Sason Ermenisinin yanı sıra Hemşin, Vakıflı, Malatya Ermenileri de geldi. Bunlar hep kendilerini saklayan Ermeniler. Biz çıkıp asıl kimliğinizi kullanın diyoruz” dedi. Kimliğini gizleyen çok Ermeni olduğunu söyleyen Gültekin, “Ama takiyye yapıyorlar. Asıl kimliklerini saklıyorlar. Adam her şey oluyor ama Ermeni olduğunu gizliyor. Her şey oluyor ama kendisi olmuyor. Madem Ermenisin, kimliğini saklamayacaksın. Ermenilerin alevi kültüründen veya diğer kültürlerden kopması lazım. Ermeni gibi yaşamaları gerekiyor” diye konuştu.

500 Bin Kripto Ermeni

Türkiye’de 500 bin Kripto Ermeni olduğunu söyleyen TTK Eski Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğu, “Kimliğini gizleyen pek çok Ermeni, Kürt veya Alevi olarak biliniyor” diyor.


Melik DUVAKLI - 9 Şubat 2012 Perşembe / Türkiye Gazetesi (http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?haberid=523875)
Başlık: Ynt: Alevilik Bir İslam Fırkasıdır
Gönderen: mazhar - 15 Temmuz 2012, 23:40:18
http://www.sadakat.net/forum/basindan/ermeniler_gercek_kimligine_donuyor-t56410.0.html
Başlık: Ynt: Alevilik Bir İslam Fırkasıdır
Gönderen: mazhar - 08 Ekim 2012, 21:36:20



'Başbakan'a o 'ucube'yi sordum'

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Köln ve Çevresi Hacı Bektaşi Veli Alevi Cemevi'nde Alevi vatandaşlarla bir araya geldi.


Almanya'da bulunan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Köln ve Çevresi Hacı Bektaşi Veli Alevi Cemevi'ni ziyaret etti. Ziyaret sırasında Diyanet İşleri Başkanı Görmez'e Alevi vatandaşlar sorun ve taleplerini ilettiler. Köln ve Çevresi Hacı Bektaşi Veli Alevi Cemevi Başkanı Yüksel Söylemez, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdikten sonra Mehmet Görmez'e, “Sizin için cemevlerimiz ibadethane midir, değil midir? Sayın Başbakan'ın, Karacaahmet'teki cemevi için ucube demesine neden tepki göstermediniz? Bir Türk vatandaşı olarak biz Alevilere haklarımız neden verilmiyor?” diye sordu.

Daha sonra söz alan Alevi Dedesi Yusuf Karip de hala Alevilere karşı önyargılar olduğunu belirterek, “Diyanet'e burada büyük görevler düşüyor. İnsanları aydınlatması gerekiyor. Böylece insanlar barış ve huzur içinde yaşarlar. İslam da barış ve huzur dini değil midir? Alevi İslam'ı yaşayanlara hala iftira atanlar var. Bunları görmezden gelmek dinsizliktir, insafsızlıktır. Birisine iftara atmak ölmüş kardeşinin etini yemek kadar tiksindiricidir. Kuran'ı anlayarak okuyan iftira atar mı? Biz ibadetlerimizi cemevinde yapıyoruz. Birileri istese de istemese de buraları bizim ibadethanemizdir” dedi.


'ALEVİLİK İSLAM'IN YOLUDUR'


Tartışmaların değil birlikteliğin ön plana çıkartılması gerektiğini belirten Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ise şunları söyledi:

“Alevilik İslam'ın yoludur. Herhalde hiç bir can buna 'hayır' diyemez. Biz diyoruz ki herhangi birisi, 'Alevilik İslam'ın dışında' derse karşısında bizi bulur. Bugüne kadar cahil Sünni komşusu tarafından bu itham yapıldığında üzülüyordu Alevi kardeşimiz. Ama şimdi bakıyoruz ki bizatihi bu yolun yolcusu olduğunu söyleyen insanlar bunu iddia edebiliyor. Bu, eminim beni üzdüğü kadar sizi de üzüyor. İkincisi Anadolu'daki Aleviler bazı Avrupa ülkeleri raporlarında azınlık olarak geçiyor. İnanın bu sizi gönül evinizden ne kadar yaralıyorsa beni de o kadar yaralar. Alevi vatandaşlarımız Anadolu'nun asli sahibidir. Hiç kimsenin onlar sonradan oraya gelmişler gibi göstermeye hakkı yoktur. En çok konuşulan husus ise cemevi. Elbette bizim insanımız tarih boyunca nice dergahlarda, nice niyaz evlerinde, cemevlerinde Rabbı ile olan ilişkisini ifade etmek için görevlerini ifa etmişlerdir. Hiç kimse buna diyecek bir şey bulamaz. Bir cemevi ve cami üzerinden bizim ayrılmamamız lazım. 'Senin farklı bir dinin var, o dinin farklı bir mabedi var. Benim farklı bir dinim var, bunun farklı bir mabedi var.' Bunu demedikten sonra tamam. Ben Diyanet İşleri Başkanı olduktan üç ay sonra İstanbul'da bir cemevini ziyaret ettim. Orada basına bir cümle söyledim: 'Ben canlarla lokma yemeye geldim.' Bu cümle ile kimlere ne mesaj verdiğimi en iyi sizler anlarsınız. Annemin sütü bana ne kadar helalse canların lokması da o kadar helaldir. Cemevleri üzerinden ayrılıkları, gayrılıkları ifade etmemeliyiz.” 

'BAŞBAKAN'A O 'UCUBE'Yİ SORDUM'


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Karacaahmet'teki cemevi için kullandığı ve tartışmalara yol açan 'ucube' kelimesine de değinen Başkan Görmez, “Ben, Sayın Başbakan'a o 'ucube' kelimesini sordum. Sayın Başbakan da bana aynen şunu ifade etti: 'Benim bizatihi cemevini kastetmem mümkün değil. Kaçak yapılan bir bina vardı. Binanın kendisi de pek çok eksiklikler içeriyor. Canların niyaz evleri olan cemevlerini kastederek böyle bir şey demiş olmam mümkün değil.' dedi. Bana burada sorulmasaydı bunu hiç ifade etmek istemezdim. Çünkü benim mümkün olduğu kadar siyaset dilinden, siyasetten uzak durma gibi bir mecburiyetim var”  dedi.

DHA
Basın.
http://www.sadakat.net/forum/turkiyeden_haberler/karacaahmet_cemevi_ucubedir-t59707.0.html