Riyâkarlar, iki yüzlüler
Kendi karısına kızına laf atılsa, sarkıntılık yapılsa, çılgına döner. Cinayet işler... Lâkin kendisi başkalarının karılarına, kızlarına, bacılarına sulanır... Bu ne dengesiz adamdır?
İslâm dininde ve ahlâkında bütün kadınlar annedir, teyzedir, kız çocuğudur, kız kardeştir... Müslüman, namahrem hiçbir kadına şehvetle bakmamalıdır. Kendi karısı kızı çok muhterem, adeta kutsal, başkalarınınki orta malı. Bu zihniyete sahip kimse Müslüman değil, hayvandır.
İslâmın kadını alçalttığı, ezdiği büyük bir yalandır, iftiradır, bührandır.
Çağdaş Türkiye'de kadına en büyük hakareti, birtakım bedbahtlara T.C'li resmî fuhuş vesikâları verenler yapmaktadır.
Tesettüre, başörtüsüne, çarşafa ateş püsküren dinsiz çağdaşlar devletin genelev izni vermesine, oralarda vesikalı fahişe/sermaye çalıştırılmasına, bu işten KDV ve vergi alınmasına, bu hânelerin kapısında polis bekletilmesine niçin karşı çıkmıyorlar?
Müslüman politikacıları, kadın hakları ve haysiyeti konusunda böyle korkunç bir ayıba sessiz kaldıkları için protesto ediyorum.
Adliye binalarına başörtülü avukatları sokmayan baroları da kınıyorum.
Çağdaşlar, laikler, dinden kopmuşlar kadın konusunda korkunç bir ikiyüzlülük, riyâkarlık, Makyavelizm sergiliyor.
Gazetelerde, tv'lerde çıplak şehevî kadın resimlerinin basılması, kadınlığa yapılacak en büyük hakarettir.
Tesettür sadece İslam'a özel bir emir değildir. Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta da tesettür vardır.
Müslümanlar, tesettürlü avukatları mahkeme salonlarına almayan baroları nefretle protesto etmelidir.
Avukat, öğretmen, doktor, memure bütün çalışan Müslüman kadınlar işlerini tesettür kıyafeti ile yapabilmelidir.
İsveç'te başı sımsıkı örtülü Müslüman kadın polis olabiliyor da Türkiye'de niçin olamıyor?
Müslüman kadınların bir kısmı şeytanî tesettürden Şer'î tesettüre geçmelidir.
Tesettür bezirganlığa âlet edilmemelidir.
İslamî ve şer'î tesettür iki ateş, örs ile çekiç arasında kalmıştır. Bir tarafta agresif dinsizler, öbür tarafta sözde İslamcılar.
Erkeklerin dikkatini, çıplak kadınlardan daha fazla çeken tesettürlülerin en uygun ve şefkatli şekilde uyarılması gerekir.
İcazetli ulema, fukaha ve meşayih bu konuda Müslüman halkı uyaran, aydınlatan., bilgilendiren bir beyanname yayınlamalıdır.
Mehmet Şevket EYGİ - 25 Temmuz 2012 Çarşamba
(http://www.timeturk.com/resim/tr/2012/10/17/komisyonda-altayli-da-dinlendi_m.jpg)
Başörtülülere ettiği küfrü daha da ileri taşıdı
Meclis Darbe Komisyonu gazeteci Fatih Altaylı'yı dinledi. 28 Şubat süreci ve sonrası birçok konuda çarpıcı ifadeler verdi.
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'na 28 Şubat post-modern darbesine ilişkin bilgi veren gazeteci Fatih Altaylı, Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısı değişmediği sürece darbe ihtimalinin her zaman olacağını söyledi.
Meclis Darbe Komisyonu gazeteci Fatih Altaylı'yı dinledi. Türkiye'de böyle bir komisyon kurulmasının memnun olduğunu belirten Altaylı, “O yüzden davetinize sevinerek icap ettim” dedi. Türkiye'nin demokrasinin sağlıksız işleyişinin nedeninin Milli Güvenlik Kurulu olduğunu söyleyen Altaylı, MGK'nın yapısı değişmediği sürece yıllar sonrada yine bu tür komisyonların kurulacağını belirtti. MGK'nın Türkiye'yi vesayet sistemi getirdiğini belirten Altaylı, zaman zaman bu ortadan kalkmış gibi görünse de bunun tekrar gündeme gelmesinde yasal engel olmadığını söyledi. Altaylı, darbelerin önlenmesi için MGK'yı demokrasi içinde normal konuma getirilmesi gerektiğini ifade etti.
Altaylı, o dönem bir duyum alarak mı ‘YÖK Başkanı kendinin emrinden değil başkalarının emrinde' yazısını yazdığına ilişkin soru üzerine, “YÖK ile ilgili yazılarıma bakarsanız 28 Şubat'a ait o dönemde yapılan uygulamaların Türkiye açısında doğru sonuçlar vermeyeceğini düşünüyordum. Kemal Gürüz'ün bir takım baskılarla; baskıların nereden geldiğini bilmiyorum normal şartlarda bir bilim adamının bunu yapmayacağını düşünüyordum. Bir takım kararların altına imza atmaya başlamıştı” dedi.
Altaylı, YÖK Başkanı'nın o dönem yazdığı yazılar nedeniyle kendisine dava açtığını söyledi. Susurluk kazasının ardından yapılan ‘Aydınlık için 1 dakika karanlık eylemi' ile ilgili soruları yanıtlayan Altaylı, o dönem derin çetelerden hesap sorulmak için bu eyleme başlandığını ve kendisinin de desteklediğini belirterek, daha sonra eylemin şerazetinden çıkıp hükümeti yıkmaya yönelmesiyle gazeteci olarak bu eyleme verdiği desteğini çektiğini söyledi. “Aytaç Yalman'ın size ve yayınlarınıza karşı bir telkini oldu mu?” yönündeki soru üzerine Altaylı, “Gazi Orduevi'nde 30 Ağustos resepsiyonu vardı. Bir grup gazeteci bir komutan ile sohbet ediyordu. Bende bir şekilde oraya geldim. Aytaç Yalman ‘Sayın Altaylı biraz öne gelin' dedi. Gazetecilerle bozuk tonda konuşuyordu. Pek çok dosya yayınlanmıyor dedi. Bende 'kayda değer bulunmadığı için yayınlanmıyordur' dedim. Sinirlendi gitti” dedi.
Altaylı, o dönemde yan odasında bulunan Gülçin Telzi ile arasında geçen diyalogu da anlattı. “Gülçin Telzi bana 'askerler darbe yapacak' dedi. Nereden biliyorsun dedim . O da bana konuşuyorlar dedi. Ben de neden yaptığımı bilmiyorum Genelkurmay'a gittim . 2. Başkan Çevik Bir'e bunu sordum. Biraz bozuldu. ‘Böyle bir şeyi nereden çıkarıyorsunuz' dedi. Türk halkı kendi söküğünü kendi diksin” dedi.
Altaylı, 27 Nisan e-muhtıra döneminde işsiz olduğu bildirinin yayınlandığı günlerde yurtdışında olduğunu söyledi. Altaylı, 27 Nisan e-muhtıranın ardından ertesi gün Genelkurmay Başkanı'nın görevden alınmasını daha net bir tavır olacağını söyledi. 28 Şubat döneminde Hürriyet Gazetesinde köşeyazarı olduğunu belirten Altaylı, tankların yürüdüğünü sabah gazeteden öğrendiğini söyledi. Altaylı, “O dönem patronum olduğu için söylüyorum Aydın Doğan'a söyledilerse Dinçi Bilgin' e söyledilerse bunu ben bilmiyorum bana söylemediler" dedi.
Altaylı, 1999 yılında Radyo D'de türbanlı öğrencileri için ağır hakaret içeren sözlerine ilişkin, o dönemde Gölcük depremi olduğunu ve bir grup başörtülünün '7.4 yetmedi' pankartını açmasına çok sinirlendiğini söyledi. "Yanımda olsaydılar döverdim" diyen Altaylı, o depremde birçok tanıdığı insanı kaybettiğini bu nedenle o sözleri söylediğini ifade etti.
FATİH ALTAYLI O DÖNEM NE SÖYLEMİŞTİ?
Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Radyo D'de yaptığı Bab-ı Ali Yokuşu isimli programda gazete haberlerini okuyan Fatih Altaylı, Hürriyet gazetesinin manşetini okuduğu sırada Marmara Üniversitesi önünde bekleyen başörtülü öğrencilere hitaben, "Fa..., aşağılık şer...ler" diye saldırıda bulunup öğrencilerle ilgili aynen şu ifadeleri kullanmıştı:
"Bir kadın var orada (Hürriyet gazetesinin manşetinde yeralan başörtülü öğrenciyi kasdederek) kadın olduğunu da hiç zannetmiyorum. Bu büyük ihtimalle bir fa.... Bir pankart açmış, öğrenci değil o, buraya getirilmiş bir fa.... Üniversite önünde eylem yapanların arasında bakıyorum da öğrenci yoktur. Belki bir iki tane. Bunlar kevaşe kevaşe. Toplanmışlar oraya ellerinde "7.4 yetmedi mi?"pankartı. Bunlar şeytana tapanlar. Satanistler ve şeytanla işbirliği halinde oraya toplanmışlar.Bunları odunla döveceksin. Zaman zaman kimi askerlerin gereksiz çıkışlar yaptıklarını düşünürdüm ama bunlar hiç gereksiz değilmiş. Bu aşağılık köpek sürüsüne az bile yaptıkları. Bunlara daha örgütlü çıkışlar yapmak lazım. Bunlara balans ayarı lazım; balans ayarı. Bunları takacaksınız rot balans makinesine döndüre döndüre balans yapacaksınız; aşağılık şer...ler."
timeturk.com