Sünnî Alevî Kavgası Çıkartmak İsteyen Kriptolar
Derin Güçler (DG) Türkiyeyi çökertmek için Alevileri kullanmak istiyor. Bu konuya açıklama getirmek için ülkemizde kaç çeşit Alevi var, belirtmem gerekiyor. Aleviler homojen bir yapıya sahip değil. Öncelikle iki çeşit Alevi var: Birincisi tek kimlikli gerçek Aleviler, ikincisi çift kimlikli, Alevi görünen Kriptolar…
Gerçek Aleviler Allaha, Peygambere (Salat ve selam olsun ona), Kur’ana, âhirete, Ehl-i Beyt’e inanırlar. Namaz kılanları, oruç tutanları, hacca gidenleri vardır.
Kripto Alevilerin Aleviliği iğretidir. Asıl kimliği Ermeni, Yahudi, Pakraduni olanları vardır.
Bu konuda biraz fikir edinebilmek için Türkiye gazetesinin 9 Şubat 2012 tarihinde birinci sayfada yayınladığ ”ERMENİLER GERÇEK KİMLİĞİNE DÖNÜYOR” başlıklı haberi mutlaka okumak gerekir.
Bir de kesinlikle Alevi olmadığı halde provokasyon, manipülasyon yapmak, fitne fesat çıkartmak için Alevi görünenler vardır. Bunların bir kısmı Alisiz Alevilik diye saçma bir tez ortaya atmıştır.
Türkiyenin dirlik ve düzen içinde yaşaması, ayakta kalması, sınırlarını koruması için çoğunlukta olan Sünnilerin ve Alevilerin barış, kardeşlik, mutabakat içinde yaşamaları gerekir.
Sünnilerle Alevileri birbirine düşürmek için sahneye konulmuş olan Maraş, Sivas ve diğer hadiseler hep düzmecedir, Derin Güçler (DG) tarafından planlı olarak yapılmıştır.
Hiçbir gerçek Sünnî ile hiçbir gerçek Alevî gırtlaklaşmaz, birbirini öldürmez. Evet arada bazı soğukluklar vardır ama aşırı düşmanlık ve savaş yapılmaz.
Sünniler ve Aleviler iyi komşuluk yaparlar, merhabaları vardır.
Yakın tarihimizde Sovyetler Birliği ayakta iken birtakım Alevi postuna bürünmüş Kriptolar komünistlik, Marksistlik yapmıştı. Allaha, Peygambere, Kur’ana iman eden bir kimsenin ateist bir ideolojiyi tutması ve emperyalistler hesabını çalışması mümkün müdür?
Türkiye’deki düzen iyi bir düzen midir? Değildir. Bu düzenden ne Sünnî razı olur, ne Alevi… Ama devlet, ülke, halk başka şeydir, düzen ve sistem başka şey. Düzene kızıp yorgan yakılmaz, gemi batırılmaz…
Sünnilerin dikkat etmesi gereken hususlar: (1) Alevi vatandaşlarımızı üzecek, tedirgin edecek, düşmanlığa sebep olacak laflar etmemeleri ve yazılar yazmamaları… (2) Alevilik konusunda her türlü polemikten kaçınmaları… (3) Sünnî-Alevî Kardeşlik Derneği kurmaları ve iki toplum arasında barış olması için çalışmaları.
Alevilerin dikkat etmesi gereken konular: (1) Alevi olmadığ halde Alevi görünerek fitne fesat çıkartan Kriptoları teşhis etmeler, bunları dışlamaları, tecrid etmeleri… (2) Alisiz Alevilik gülünç tezini reddetmeleri… (3) Sünnileri üzüp tedirgin edecek sözlerden ve eylemlerden uzak durmaları.
Şu husus da asla unutulmamalıdır: Bir Ortadoğu devleti, Türkiye Alevilerini kendi mezhebine çekmek için yıllardan beri gizli açık yoğun faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetlerin amacı dinî değil, siyasîdir.
Hiçbir tek kimlikli ve şuurlu Sünni ve hiçbir tek kimlikli ve şuurlu Alevi, Kriptoların fitne ve fesatlarına alet olmamalıdır.
Sünnilik ile Alevilik arasında farklılıklar, ayrılıklar vardır ama bunlar “gemiyi” batırmak için sebep ve bahane kılınmamalıdır.
9 Şubat 2012 tarihli Türkiye gazetesinde çıkan haberi herkesin mutlaka okuması ve hattâ camlatıp görünür bir yere asması gerekir.
Bendeniz bugünün ölçülerine göre dindar bir Müslümanım, hiçbir gerçek Alevi vatandaşımızı üzmem, onlara saygısızlık etmem. Beyoğlunun altındaki Çukurcuma semtinde eski mobilya satan Alevi bir dostum vardır, ona her uğraşımda çok güzel konuşuruz, muhabbet ederiz.
Ne Sünniler, ne de Aleviler Kriptoların oyunlarına gelip gemiyi batırmak için beyinsizlik ve delilik yapmalıdır.
1920’li ve 30’lu yıllarda Alevilere zulm edenler, soykırım yapanlar, köylerini uçaklarla bombardıman edenler Türkler ve Müslümanlar değil, Kripto Yahudilerdi.
Onlar sadece Alevilere zulm etmekle kalmamış, Sünnilere de kan kusturmuşlardır.
Lütfen lütfen lütfen, onların torunlarının oyunlarına gelmeyelim.
Biz Sünnileri ve Alevileri birbirimizle boğuşturacaklar ve sonra yorganı alıp kaçacaklar… Yorgan ne?.. Doğu ve güneydoğu Anadoludur… Vatanımızın bir kısmı elden giderse oralarda ne Sünni kalır, ne Alevi…
* (İkinci yazı)
Liseli Gence Mektup
Selamün Aleyküm… Mektubunuzu aldım, sorularınızı cevaplandırıyorum.
1. İngilizce Fransızca ve Arapça derslerine sıkı çalışınız. Bir seneye kadar bu üç lisanda basit metinler, mektuplar yazabilmesiniz.
2. Osmanlıca’ya çalışınız demiyorum, çok çalışınız diyorum. Liseyi bitirdiğinizde merhum Ahmed Cevdet Paşa’nın kaba Türkçeyle yazmış olduğu Kısas-ı Enbiya kitabını orijinal metninden, manasını çok iyi anlayarak tutukluk yapmadan, kekelemeden okuyabilmelisiniz. Her gün on beş Osmanlıca kelime, kavram ve tabirin manasını öğrenmeniz de çok isabetlidir. Bir sene sonra beş bin kelimelik bir hazineniz olacaktır.
3. İlmihalinizi merhum dersiam Ömer Nasuhi Hocaefendi’nin Büyük İslam İlmihali adlı faydalı ve güvenilir kitabından öğrenirsiniz. Bu kitaba sahip değilseniz bir nüshasını size hediye edeceğim. (Postayla gönderebilmem için Ankara’daki ev adresinizi bildirmenizi rica ederim.)
Şu günlerde meşguliyetim çok, kısa bir zaman sonra size okunması gereken on beş kültür, edebiyat, tarih kitabının listesini yollayacağım.
4. Beş vakit namazı kılınız, bu konuda sizi yadırgayan ve kınayan çıkarsa etrafa göstermeden kılınız.
5. Geleneksel sanatlarımızdan birini mutlaka öğreniniz. Hat sanatını sıkı çalışırsanız dört senede öğrenir ve icazet alabilirsiniz. Hattatlık veya başka bir sanat sizi dinlendirecek, mutlu edecek ve zinde kılacaktır. Niyetiniz Allah için olmalıdır. Hattan para kazanmak, şöhret edinmek olmamalıdır. Elinizin emeği hatlarla bir miktar gelir elde edebilirsiniz.
6. Müzik konusunda size yeşil ışık yakamayacağım. Fetva ve ruhsatladır.
7. Büyük ve küçük günahların çoğunun lisanla (dille) yapıldığını anlatan, İmamı Birgivî Hazretlerinin Tarikat-i Muhammediye adlı kitabından size bir nüsha hediye etmeyi düşünüyorum. Bu çok faydalı ve çok mübarek kitabı okuyunca insanın dilinin kendisi için ne kadar tehlikeli olduğunu anlayacaksınız.
8. “Bendenizin amacı vatanıma ve dinime hizmet etmektir” cümlesini yazmışsınız, din kelimesini vatandan önce kullanmanız gerekir. Müslüman vatanında da olsa, gurbette de olsa Allah’a ibadet ve İslam’a hizmet etmekle mükelleftir (yükümlüdür).
Kullandığınız Türkçeyi beğendim, yanlışsız yazabiliyorsunuz. Zamanınızın hiç de millî olmayan eğitim sistemi maalesef lise mezunlarına bile anadillerinin edebiyatını doğru dürüst öğretemiyor. Televizyonlarda açık oturumlarda konuşan bazı akademisyen ve elitlerin Türkçe konuşurken ne kadar zorlandıklarını, mütemadiyen ııı ııı ııı dediklerini, eski tabirle rekâketli bir şekilde konuştuklarını farkına varmışsınızdır. Lise bitirmiş bir Türkiyelinin Türk lisanını çok akıcı, düzgün, edebi ve kibar şekilde konuşması gerekir.
Boş zamanlarınızda Sultanahmet Türk İslam Eserleri, Gülhane Arkeoloji, Yıldız Belediye, Sarıyer Yeniköy arası Sadberk Hanım, Beşiktaş Deniz müzelerini gezmenizi tavsiye ediyorum.
Ülkemizde maalesef eğitim, kültür, sanat, medeniyet, milli kimlik konularında çok vahim ve ölümcül yozlaşma ve kopukluk vardır. Siz siz olun bunları telafi edin. Bu dünya dinlenme, tatil yapma, keyif çatma yeri değildir, imtihan yeridir. Zaruret oldukça elbette dinlenirsiniz ama zaruret ve lüzum olmadan keyfinize bakmayınız. İnançlı bir Müslüman için ebedi tatil, şayet Allah onu Cennet’e koyarsa oradadır. Bunu hatırdan çıkarmayınız.
Dinî konularda Ehl-i Sünnet cadde-i kübrasında ve dairesi içinde bulununuz; sakın bidat cereyanlarına, reformculuklara, dinde yenilik ve değişim sapıklıklarına, çeşit çeşit İslamcılıklara, light İslam’a veya Necdîlik, Rafızîlik, Selefîlik gibi firak-ı dalle yollarına, Fazlurrahmancılık gibi yıkıcı çıkmaz sokaklara sapmayınız. Ekininizi ateşe verir, helak olursunuz. Ümmet içinde ihtilaf olursa siz Peygamberimizin (Salât ve Selam olsun ona) buyurduğu gibi “Sevad-ı Âzam” içinde olunuz. Sevad-ı Azam büyük karaltı, büyük topluluk demektir yani Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesidir.
Agresif şekilde dinimize, Peygamberimize ve mukaddesatımıza dil uzatan ateistlerle tartışmaya yaşınız ve statünüz müsait değildir. Kendinizi yetiştirebilirseniz inşaAllah intikamınızı ileride ahsenü’l-intikam (intikamın en güzeli) olarak alırsınız.
Hayırlı başarılar dilerim.
Mehmet ŞEVKET EYGİ - 16 Ocak 2013 Çarşamba
Alevi değil, dinsiz!..
Üçüncü Boğaz Köprüsü'ne, "Yavuz Sultan Selim" isminin verilmesi muhteşem oldu.
"Fitne"ye karşı müthiş cevap!..
Baas'ın mezhepçi uzantılarına tokat!..
¥
Zaman zaman baş gösteren fitne, Baas teröristlerinin içerideki malûm uzantıları, malûm darbeciler, düpedüz teröristler tarafından iyice pompalanıyor şimdilerde.
Dizi seçimler kapıda; milletten destek alma ümidi olmayan bu vatan- millet düşmanı, hain mezhepçi takımı kaybettiği iktidarı ne pahasına olursa olsun ele geçirebilmek için her türlü alçaklığı sergiliyor ve sergilemeye devam edecek...
Bu Baas taşeronu, darbeci, jakoben mezhepçi takımının oyunlarına karşı uyanıklık telkin etmek ve hukukun bütün imkanlarından istifadeyle "fitne" tezgahlarını dağıtmak milli vazife!..
¥
Bunlar öyle adamlar ki...,
Bir yandan alçakça ve rezilce bir tavırla, Kur'an sevdalısı Hazret-i Ali'mizin "ruhaniyetini" istismar ederken diğer yandan da Hazret-i Peygamber (s.a.v)'in tebliğle görevli kılındığı kutlu dâvânın remizleri olan bazı mübarek sahabelerimize hücum ediyorlar.
Alçakça!..
¥
Nihat Hatipoğlu üstadımız geçtiğimiz günlerde bir makale kaleme aldı.
"Sahabeye Saldırı Fitnesi!" başlıkla makale, "Sahabe Kimdir?" sorusuna cevapla başlıyor:
"Hazret-i Peygamber (s.a.v.)'e peygamberlik geldikten sonra O'na ulaşmış, O'nu hayatında görmüş, O'na inanmış ve sonradan da Müslüman olarak vefat etmiş her mü'min sahabedendir. Gözleri görmeyen (a'ma olan) fakat Peygamberimiz tarafından görülmüş olan her mü'min bu kategoriye girer."
¥
Her biri yıldızlar gibi yolumuzu aydınlatan sahabelerin dereceleri var.
Bütün İslam alimleri, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali'yi...
Hz. Peygamber'in ehl-i beyti olan hanımlarını, kızlarını, torunlarını özel bir yerde değerlendirir...
¥
Ve bütün sahabeler...
Yüce Allah'ın övgü ve müjdesine muhataplar...
"Resul ve ona iman edip de nefisleri ve malları ile cihad edenler işte onlar kurtuluşa erenlerdir!.."
¥
Seçim sandıklarının iyice göründüğü bu dönemde, milletten "kopuk" birtakım alçaklar, tarihteki birtakım olayları saptırarak fitne ateşini büyütmeye çalışmakta.
Bu "Baas teröristleri", Üçüncü Köprü'ye Yavuz Sultan Selim gibi "bölücülüğe" set çekmiş bir büyük sultanımızın isminin verilmesinden sonra iyice azdılar!..
Ashabın bazı önde gelenlerine küfreden bu alçakların hedefinde, "Sahabeme küfretmeyin. Sahabeme küfretmeyin. Allah'a yemin ederim ki sizden biriniz Uhud dağı kadar altın harcasa onlardan birinin ölçeğine varamaz!" diyen Hazret-i Peygamber (s.a.v.) var aslında.
Bunu nereden mi anladım?..
Şuradan:
Önceleri "Aleviyim" diyen bu Hazret-i Ali düşmanları, tartışmaların bir yerinde, içlerindeki kin ve nefreti kusarak, Hazret-i Peygamber (s.a.v.)'e saldırmaya başlıyorlar!..
¥
Bir süre sonra, solun en derininden kıpkızıl sloganlar atıyorlar.
¥
Bu "kopuk" takımı, ölesiye nefret ettikleri İslam'ın bağlısı olan Alevi vatandaşlarımızı zihnen iğfal etmeye çalışmakta!..
¥
Akıllı Alevi kardeşlerimiz, bunların peşine takılmaz.
Aklı olmayanın da zaten dini yok!..
31 Mayıs 2013 Cuma 00:03
sarseven@hotmail.com.Habervaktim.com