Sadakat islami Forum

SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ => KÖŞE YAZISI VE MAKALELER => BASINDAN => Ali EREN Bey'in Kaleminden => Konuyu başlatan: Fatihan - 22 Şubat 2013, 16:23:01

Başlık: Din kültürü ve ahlâk bilgisi kitapları zihinleri ortak dine mi hazırlıyor? -3-
Gönderen: Fatihan - 22 Şubat 2013, 16:23:01
8 yıllık kesintisiz eğitimde, 8. sınıf mecbûrî eğitimin son senesi idi. Birçok genç, mecbûrî eğitim bitince okumayabiliyordu. Onun için, ders kitaplarını hazırlayanlar en doğru dinî bilgileri son seneye kadar vermeliydiler ki gençlerin dinî bilgileri eksik olmasındı.

4+4+4 ile mecbûrî eğitim 12 yıla çıkmış bulunuyor. Artık çocuklarımız 18 yaşına kadar mecbûrî eğitim altında. Böyle olunca, din kültürü ve ahlâk bilgisi dersleri meselesi, daha düşündürücü bir tablo olarak karşımıza çıkıyor.
Çünkü, çocuklarımız Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinde ne öğrenecekse o senelerde öğrenecek ve zihinlerinde o bilgiler kalacak.
Buyurun meseleye bu düşünceyle beraber bakalım.

8. sınıfın Din Kültürü kitabını hazırlayan Üzeyir Gündüz, "Kültürü Anlamada Dini Doğru Anlamanın Rolü" başlığıyla çocuklarımıza şu doğru(!) bilgileri veriyor:

"Müslüman toplumlarda yanlış din anlayışından kaynaklanan ve kültüre yerleşen birçok uygulama vardır. Örneğin; bazı insanlar Hz. Muhammed döneminde var olan her şeyi dinî bir yükümlülük olarak değerlendirmektedirler. Sakal bırakmayı, sarık sarmayı dinin bir gereğiymiş gibi görebilmektedirler. Oysa, sakal bırakmak, sarık sarmak, o günün koşullarına özgü kültürel bir durumdur." (Sa: 37)

Şimdi biz, Tirmizî, Ebû Dâvud gibi ana hadis kaynaklarındaki sarık ve sakal hakkındaki hadis-i şerifleri yok sayıp, Sayın Üzeyir Gündüz'ün yazdıklarını kabul edecek değiliz.

Zamanımızda olduğu gibi, Peygamberimiz'in zamanında da hem kâfirlerin hem Müslümanların sakal bırakıyor olması, sakal bırakmanın ve sarık sarmanın İslâmî bir tarafı olmadığı mânâsına gelmez. Kâfirin sakalı ayrıdır Müslümanın sakalı ayrı. Hadis-i şeriflerde, Müslümanın sakalının nasıl olacağının bir tarifi var... Sarığın nasıl olacağı hakkında da hadis-i şerifler vardır. Meselenin özeti şu ki, sakal olsun sarık olsun, kültürel bir durum değil Peygamberimiz'in sünnetidir. 8. sınıfın Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabındaki yukarıdaki sözler ise yanlıştır.

Müslümanlar da yemek yeyip su içer, kâfirler de. Ama müslümanın yeyip içmesi ayrıdır, kâfirinki ayrı. Müslüman, yeyip içtiğinin hem helal olmasına dikkat eder hem de aldığı gıdayı alırken Besmele çeker, sonunda da Elhamdülillah der. Kâfir için ise böyle bir şey düşünülemez.

Müslüman ile kâfirin yeyip içmesi nasıl aynı değilse, sakal ve sarığı da aynı değildir. Peygamberimiz zamanındaki kâfirler de varsın sakal bırakıp sarık sarsınlar. Bizim için aslolan Peygamberimiz'in nasıl sarık sarıp nasıl sakal bıraktığıdır. Meselenin doğrusu bu, yoksa Sayın Üzeyir Gündüz'ün yazdığı gibi değil...

MEZHEBSİZLİK NORMAL Mİ?

Kitaptaki dikkat çeken diğer bir cümle de şu: "Müslüman olmak için dinimizde bir mezhebe bağlanma koşulu aranmaz." (Sa: 90)

Doğru...

Yeni Müslüman olan bir kimsenin bir mezhebi kabul mecbûriyeti yoktur, ama ibâdet edebilmesi için bir mezhebi kabul etmesi icap eder. Ancak, henüz 8. sınıfta olan çocuklara bu ince meseleden bahsetmenin zarureti olmasa gerek.

Gelelim işin doğrusuna. Bir kimse Müslüman olduysa ibâdet yapmayacak mıdır?
Bu kimse bir mezhebe bağlanmazsa ibâdetini nasıl ve neye göre yapacaktır?
Öyleyse, bir mezhebi benimsemek, kişinin iman ettiği anda şart değilse de ibâdet edebilmesi için elbette şarttır...

Bir de şu var:
"Müslüman olmak için dinimizde bir mezhebe bağlanma koşulu aranır" diyen mi var ki "Hayır, aranmaz" deniliyor?
Bu sözle hedeflenen, mezhebsizlik değilse nedir?

BÜTÜN DİNLER AYNI MI?

Değerli okuyucu!
Yaza yaza yanlışlarını bitiremediğimiz 8. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabı, Doğruluk başlığı altında (Sa: 103) Müslüman yavrularının bilgilenmeleri için bakın neler yazmış:

"Bütün dinler doğruluğa büyük önem vermekte, insanlara söz ve davranışlarında dürüst olmalarını öğütlemektedirler."

Böyle dedikten sonra, örnek olarak lütfedip önce İslam diniyle ilgili iki âyet meâli veriyor. Fakat esas hata ve tahrîbat ise bundan sonra başlıyor.

"Doğruluğun sadece İslamiyette olduğunu zannetmeyin" dercesine, hak din olmaktan çıkmış olan bozuk inanç sistemleri hakkında şu yumuşak ve sevdirici cümleler kullanılıyor:

"Musevilik ve Hıristiyanlıkta da doğruluk önemli bir ilkedir."

Bunun arkasından, önce Allah kelamı olmaktan çıkmış olan Tevrat'tan sonra da İncil'den misaller verilip şimdiki bozuk Tevrat ve İncillerdeki ifadelerin değerlendirmesi şöyle yapılıyor:

"İnsanlara doğru sözlü olmaları öğütleniyor."

Ama zannetmeyiniz ki sadece Yahudilik ve Hıristiyanlık böyle gösterilmiş.

Hayır! Kitapta diğer dinler hakkında bilgiler vermek de unutulmamış. Onlar hakkında da "Bunları da kötü görmeyin haa!" dercesine şöyle deniliyor:

"Hinduizm, Budizm ve Konfüçyüsçülük gibi dinlerde de doğruluk erdemli davranışlardandır."

Ve sıra geliyor hak-bâtıl demeden hiç ayırım yapmaksızın toplu değerlendirmeye:

"Gördüğünüz gibi doğruluk bütün dinlerin öğütlediği güzel bir davranıştır."

Talebelere sadece şu söz söylenmiyor o kadar:
"Doğruluğun sadece İslam dininde olduğunu mu sanıyordunuz?"

KÖRPE DİMAĞLARA BU ÖĞRETİLİRSE...

Bütün dinler körpe dimağlara bu şekilde eşit birer iyilik kaynağı gibi anlatılırsa, bu körpe zihinler İslam dininin farkını nasıl fark edecekler, nasıl anlayacaklar?
Tabii ki anlayamayacaklar. İslam, kendilerine farklı anlatılmıyor ki anlayabilsinler!!!
Bu bilgileri alan çocuğun zihninde, İslam dini diğer dinler gibi bir din olup çıkmayacak mıdır? Hem Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabının öğüdü de o yönde olduktan sonra niye olmasın ki?
Öyleyse soralım:
Çocuklarımıza bu yanlış bilgileri vermekteki gaye "İslam dininde saplanıp kalmaya lüzum yok. Diğer dinler de güzel şeyleri öğütlüyor" mânâsına gelir mi gelmez mi?

Bu sorumuzun doğruluğunun isbatı galiba kitabın talebelere verdiği şu öğütte:

"Bizler de yaşamımızda dinlerin bu öğütlerini dikkate alalım."

Dikkat!
Dinimizin değil dinlerin denilerek çocuklarımız adeta karma dinlere yönlendiriliyor.

Bu kitabı kaleme alan zat hızını alamayıp bu tavsiyesini 105. sahifede de tekrarladıktan sonra bütün dinleri tekrar övmeye başlıyor:

"Dinler, canlıların yaşama hakkına saygılı olunmasını ister." (Sa: 112)
"Bütün dinler insanlara çalışarak kendi emekleriyle geçimlerini sağlamalarını öğütler." (Sa: 113)
"Musevilik ve Hıristiyanlıkta da yalancı tanıklık yasaklanır." (Sa: 115)
"İncilde ise "...Yalan yere ant etmeyeceksin..." denilerek yalancı tanıklık yasaklanmaktadır." (S:115)


(Bahsettiğimiz 8. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabı, Milli Eğitim Bakanlığı talim ve Terbiye Kurulu'nun 20/05/2005 tarih ve 55 sayılı Kurul Kararı ile 2005-2006 öğretim yılından itibaren 5 (beş) yıl süre ile ders kitabı olarak kabul edilmiştir.
Hazırlayan: Üzeyir Gündüz)

İŞTE SONUCU:

Değerli okuyucu!
Hiç biri diğerinden ayrılmayarak bütün dinler aynı güzellikte anlatılırsa, zaten köklü bir dini bilgiye sahip olmayan, yaşı müsait olmadığı için dinler arasında kıyaslama yapamayacak olan 8. sınıftaki bir çocuk ne yapacaktır?

"Diğer dinler ne kadar iyilikten bahsederse bahsetsin, Allah'ın gönderdiği bir din olmadıktan sonra ne kıymeti var. Geçerli olan Allah'ın hak dini olan İslamdır" diyebilecek midir?
Öğretilmediği için, maalesef diyemeyecektir. Nitekim diyemediğine şahit olmaktayız.

Bunu bir hatırayla anlatayım:
2006-2007 öğretim senesinde, İstanbul/Ümraniye'de ikamet eden bir dostumun 5. sınıfta okuyan oğlu Tunahan, bir gün okul dönüşünde annesine, "Anne! Hıristiyanlık da iyi dinmiş" diyor. Hem dindar hem dini bilgiye sahip olan Nadire Hanım, meseleyi derhal kocası Halil Bey'e anlatıyor ve gereken bilgi çocuğa usulüyle veriliyor da çocuk kurtarılıyor.
Ya bu anne-baba uyanıklık göstermeseydi! Nitekim bu uyanıklıktan uzak nice anne-baba var.

İlköğretim 4. sınıftan orta öğretim 12. sınıfa kadar okutulan Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitaplarını karıştırıp inançla ilgili konularda gözünüze takılan başlıkların altını okursanız, İslam Ehl-i Sünnet îtikadına uymayan çoook yanlış bilgilerle siz de karşılaşırsınız. Bu durumda ister istemez üzülüp hüzünlenecek ve dertli dertli şöyle diyeceksiniz:
Bu kitaplarda ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı...
***
7. sınıfın, Ahmet Ülkü Özden ve Ömer Yılmaz tarafından hazırlanan Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabına bakıyorum. 14. sahifedeki şu doğru bilgi dikkatimizi çekiyor:
"Kur'an, günümüze kadar değişmeden ulaştı."

Bu bilgi doğru ve güzel olmakla beraber, Turgay Yüce'nin hazırladığı 6. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabında bunun tam tersi olarak yanlış bilgi veriliyor. Kur'an'la beraber, Zebur, Tevrat ve İncil de zikredilerek deniliyor ki:
"Bu kitaplar günümüze kadar ulaşmıştır." (Sa: 98)

Halbuki, bu kitapların hepsi günümüze kadar orijinal haliyle ulaşmış değildir, bozulmuştur. Bozulmadan ulaşan ise sadece Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an hâriç diğer mukaddes kitaplar insanlar tarafından değiştirilmiştir. Zaten, o kitaplar değiştirildiği içindir ki, Kur'an hakkında 7. sınıfın Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabının 14. sahifesinde "Kur'an, günümüze kadar değişmeden ulaştı" denilmiş...

Ama ne acıdır ki, Turgay Yüce'nin hazırladığı 6. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabında bu konuda tamamen ters ve yanlış bilgi veriliyor. (Sahife: 98)

BU İSRAR NİYE?

7. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabının sahifelerini karıştırmaya devam ediyorum. Kitabta bazı fotoğraflar var. Ama hepsi yabancı, hepsi sarışın, hepsi Avrupalı fotoğrafı! (Sa: 17, 23, 29, 73, 78, 79, 81, 82, 83, 84. )
Bu 10 fotoğraftan hiç biri Müslüman fotoğrafı değil.
İyi ama bu israrın sebebi ne!
İslam âleminde Müslüman kıtlığı mı var?
Hiç mi Müslüman fotoğrafı bulunamadı da Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitaplarına sarışınların resimleri dolduruldu?!!!
Yanlış anlaşılmasın!
Bu fotoğraflar, gayr-i müslimlerle ilgili konuların bulunduğu sahifelerde olup da mecburen kullanılmış falan değil. İslâm diniyle alâkalı konularla ilgili fotoğraflar.

Meselâ, "Kur'an, büyüklerimize sevgiyle yaklaşmamızı öğütler" denilmiş, buna ait olmak üzere sevgi görüntülü Avrupalı bir anne-kız fotoğrafı konulmuş.

Meselâ "Kur'an arkadaşlarımızla iyi ilişkiler içinde olmamızı öğütler" denilmiş, Avrupalı çocukların resimleri konulmuş.

Meselâ "Öğrenci, derslerini hiç aksatmadan düzenli bir biçimde çalışmalıdır" denilmiş, ders çalışan Avrupalı bir kız fotoğrafı konulmuş.

Meselâ "Allah, insanların birbirlerini sevmelerini ister" denilmiş, yanak yanağa iki Avrupalı sarışın kız fotoğrafı konulmuş.

Meselâ "Âile; anne, baba ve çocuklardan meydana gelir" denilmiş, parkta görüntülenen neşeli bir Avrupalı âile fotoğrafı konulmuş.

Meselâ "Âile üyeleri birbirlerine sevgiyle bağlıdırlar" denilmiş, yine bir Avrupalı âile resmi konulmuş.

Meselâ "Âilede işler yardımlaşma ile yürütülür" denilmiş, Avrupalı tipinde iki çocuk fotoğrafı konulmuş.

Meselâ "Âile üyeleri zor günlerde birbirlerine destek olurlar" denilmiş, bu cümleye uygun Avrupalı bir âile fotoğrafı konulmuş.

Meselâ "Çocukların başta gelen sorumluluğu derslerine çalışmaktır" denilmiş, dersine çalışan Avrupalı sarışın bir çocuk fotoğrafı konulmuş.

Meselâ "Âileler bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmalıdırlar" denilmiş, iki çocuklu Avrupalı bir âile fotoğrafı konulmuş.

Meselâ "Aile içi sorunlar, konuşularak karşılıklı anlayış içinde çözümlenmelidir" denilmiş, Avrupalı bir baba-oğul fotoğrafı konulmuş.

(Bahsettiğimiz 7. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabı, Milli Eğitim Bakanlığı talim ve Terbiye Kurulu'nun 17/05/2002 tarih ve 236 sayılı kararı ile 2002-2003 öğretim yılından itibaren 5 (beş) yıl süre ile ders kitabı olarak kabul edilmiştir.
Hazırlayanlar: Ahmet Ülkü, Ömer Yılmaz)

NAMAZ FOTOĞRAFLARI...

Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitaplarındaki namaz kılan çocukların fotoğraflarından da bahsedelim...

5. ve 6. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitaplarında, namaz fotoğraflarındaki çocuklar Avrupalı tipinde değil. .(5. sınıf, s: 47, 6. sınıf, s: 23-31)

Fakat, bu iki kitapta erkeklere ait 13 namaz fotoğrafına yer verildiği halde, hepsinde başlar açık. Halbuki, erkekler namaz kılarken başlarının kapatılacağını namaz kılmayanlar bile bilir.

Kitaba namaz-niyazla ilgili fotoğraf konulacaksa, görüntünün düzgün olmasına dikkat da edilmeliydi. Burada o da yok...

Duâ yapılışını göstermek için bula bula sevimsiz bir fotoğraf bulup onu koymuşlar...

Oysa Peygamberimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, "Sevdiriniz nefret ettirmeyiniz" buyuruyorlar. Üçü profesör 4 kişi tarafından hazırlanan 5. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabının 24. sahifesindeki duâ eden başı açık kız fotoğrafına lütfen ibretle ve bu düşünceyle bir de siz bakınız?

ALİ EREN-20/02/2013-haberkita.com (http://www.haberkita.com/din-kulturu-ve-ahl-c2k-bilgisi-kitaplari-zihinleri-ortak-dine-mi-hazirliyor-3_30184.html)
Başlık: Ynt: Din kültürü ve ahlâk bilgisi kitapları zihinleri ortak dine mi hazırlıyor? -3-
Gönderen: Günbatımı - 22 Şubat 2013, 19:57:28
9. sınıf Din Kültürü kitabında da Hz. Osman'ın (randıyAllahü anha) halifelik döneminde kendi akraba ve yandaşlarını işe alması nedeniyle Hz. Aişe (randıyAllahü anha) ile aralarının bozulduğu yazıyordu.

:((
Başlık: Ynt: Din kültürü ve ahlâk bilgisi kitapları zihinleri ortak dine mi hazırlıyor? -3-
Gönderen: mazhar - 22 Şubat 2013, 22:26:37
Alıntı Yap4+4+4 ile mecbûrî eğitim 12 yıla çıkmış bulunuyor. Artık çocuklarımız 18 yaşına kadar mecbûrî eğitim altında.
[/color]

Sekiz yıllık eğiteme karşı çıkan müslümanlar, mecburi eğitim 12 yıla çıkarılınca seslerini çıkarmadılar..! Bildiğim bir Cami imamı var,İmam Hatip Lisesin de ders veriyordu, mecburi eğitim sekiz yıla çıkınca kalabalıklara katılıp  meydanlara çıkımıştı protesto etmişti...

12 Yıllık eğitim müslümanlara çok büyük zarar vermiştir....
Başlık: Ynt: Din kültürü ve ahlâk bilgisi kitapları zihinleri ortak dine mi hazırlıyor? -3-
Gönderen: Fatihan - 25 Şubat 2013, 12:09:47
Alıntı yapılan: Günbatımı - 22 Şubat 2013, 19:57:28
9. sınıf Din Kültürü kitabında da Hz. Osman'ın (randıyAllahü anha) halifelik döneminde kendi akraba ve yandaşlarını işe alması nedeniyle Hz. Aişe (randıyAllahü anha) ile aralarının bozulduğu yazıyordu.

:((


Bu da önemli bir ayrıntı.
Başlık: Ynt: Din kültürü ve ahlâk bilgisi kitapları zihinleri ortak dine mi hazırlıyor? -3-
Gönderen: tk1978 - 25 Şubat 2013, 16:43:42
Alıntı yapılan: mazhar - 22 Şubat 2013, 22:26:37

12 Yıllık eğitim müslümanlara çok büyük zarar vermiştir....

Istenilen zaten buydu.